Türk'e bir şey olmaz.
Printable View
Türk'e bir şey olmaz.
Tartışmalar, bana "sol" ile "çevrecilik" arasındaki bağlantıyı irdelemek gerektiğini düşündürüyor.
İzleyebildiğim kadarı ile çevreciler genellikle sol eğilimli ve çevre kirlenmesi de kapitalist dünyanın pisliklerinden kaynaklanıyor. Bu görüşte haklılık payı da var.
Ama en büyük çevre felaketlerinden biri olan Çernobil faciası bir komunist ülkede meydana gelmişti. Yine aynı ülke (yanılmıyorsam) Aral gölünü kurutarak kötü bir çevrecilik örneği vermişti.
Galiba çevre sorunlarına duyarlı olmak insan olmak ya da olmamakla ilgili...
Şu evrensel sol, ne menem bir şeydir, ben de onu söylüyorum... Hangi sol lider, içinde bulunduğu toplumu kıyasıya eleştirirken, içinde olduğu topluma sırf evrensel olmak adına mikro düşünmeksizin zarar verecek bir uygulamanın içerisinde olmuş?
Bir örnek lütfen?
Sol, içinde olduğu toplumu dönüştürmeden, Dünyayı dönüştüremez.
Komünist Partisi etkin ve uzun süreli iktidarda olan Fransa, enerji kaynakları içerisinde nükleeri en çok kullanan ülkelerden önde geleni, sanırım oran %70'lerin üzerinde... İngiliz İşçi Partisi , kendi iktidarında Irak'ın işgaline tam destek veren parti...
Eeee, ne edeceğiz nabza göre şerbet mi vereceğiz?
Dogal olarak cok asagilayici bir yazi:
...bir dugun salonunda ya da kolej partisinde dansetmis, (Turkiye'de disco,balo, parti, bes yildizli otel yok mu?)
...cok fazla olmasa da kitap okumus, (Sokrates'den Tolstoy'a, Wilhelm Reich'den Erich From'a, Sartre'ye kadar yazar ve dusunurleri anlayarak okumus olan ben ve benim gibi yuzbinlerce Turk entellektuelleri yok mu sayiliyoruz acaba? Yaklasik 20 yildir yurt disinda yasiyorum benim kadar kitap okumus cok az kisi gordum)
...muzik zevki pop sarkilarla klasik muzik arasinda dolasan (biz pop ve klasik bati muzigini dinliyoruz, pekiyi, kac batili muziksever Turk musikisi dinleyecek kadar toleransli?,
...evi nispeten daha zevkli dosenmis (sadece nispeten mi?),
... kizlarin flortune izin verilmese bile goz yumulan,(Acaba papa bu konuda ne dusunuyor dersiniz? Bazi katolik ulkelerde namus cinayetlerinin ceza gormedigini , kurtaj yapan kizlarin hapise atildigini biliyor muydunuz?)
...Allah'a inanan fakat ibadete aldirmayan, kadinlarinin basini ortmedigi, ( tum dunyada dindarlik kelimesinin anlami degisiyor. Dini kurumlarin baskisindan kurtulunarak iman, Allah sevgisi ve insanlik onem kazaniyor. Yunus Emre ne diyor: Gerekse bin var hacca, ama bundan iyisi bir gonule girmektir.Ayrica kadinlari taslama kuralinin Kur'an'da degil Tevrat'ta oldugunu, basi ortmek kuralinin, erkegin kadindan ustun oldugunun ,kadinin kilisede susmasi, anlamadigi sey olursa evde kocasina sormasi gerektiginin Incil'de oldugunu biliyor muydunuz?)
...sarabin kalitesinden pek anlamasa da ( sarabin kalitesinden anlayan ve anlamayan cok insan var Turkiyede, tum dunyada oldugu gibi. Batili ulkeler buna dahil.,
...kadin erkek bir arada gidilen bir gezmede icki de icmis, gazetelere bakan, (dikkatinizi cekerim, "gazete okuyan" degil, )
... kendini birinci gruba kiyasla cok gelismis hisseden (hisseden, ama gelismis degil mi?)
...entelektuel duzeyi cok yuksek olmasa da okumus yazmis, ( ben yaklasik 15 yildir yurtdisinda yasayan bir Turk olarak soyleyebilirim ki Turk entellektuellerinin kultur duzeyi, batili entellektuallerinin kultur duzeyinden asla asagi kalmaz. Galiba bu makalenin yazari entellektuel batililarla entellektuel olmayan Turkleri karsilastirinca ortaya boyle carpik bir sonuc cikmis.
..bati standartlarina yakin bir grup var.(Burada unutulmamasi gereken birsey bizim batili olmayip Turk oldugumuz. Bence Turkiye'de bir cok kisi bati standartlarini yakalamaya calisirken Turk oldugunu unutup Turk degerlerini gozden kaciriyor. Batinin bizden bekledigi de bu ya. Varsa yoksa bati standardi. Bence bati stardini birakip Turk standardini yukseltmeli boylece dunya standardini yakalamaliyiz. Herseyin en iyisi batida degil hanimlar, beyler.
Mevlana batidan degil dogudan cikti. Hemde Afganistan'da dogmus. Biz batili degiliz ki batili gibi yasayalim. Devir globallesme devri. Biz de globalleselim. Dunyada Turk olarak -bati kopyasi olarak degil-saygin bir yer alalim. Turklugumuzden , dinimizden, kulturumuzden utanmayalim, kimligimizden odun vermeyelim. Dunyaca gelismis Japonya' da Japonlar ozel gunlerde kimonolariyla sokaga cikmaktan, dugunlere , partilere gitmekten utanmiyor, aksine gurur duyuyorlar.
Bunlar benim naciz fikirlerim. Amacim kimseyi kotulemek degil, sadece Turklere , Turk entellektuellerine , Turk yasam tarzina yapilan asagilamaya dikkat cekmek. Bati medyasinda Turkiye'den tarafsiz bir sekilde bahsedildigini yaklasik yirmi yildir hemen hemen hic gormedim. Goren varsa beri gelsin.
Saygilar
Ender Tan
Aynı yazar... bir başka makale.., süreç...
________________________
Tarihin vahşi bir alaycılığı vardır, insanoğlunu öyle tuhaf yollardan geçirip, öyle beklenmedik yerlere çıkartır ki, o yollardan geçenler bile sonuca inanmakta güçlük çekerler. Aynı alaycılıkla şimdi de karşı karşıyayız. İnsanı ve zekayı yücelten bir çağın kapıları, insan sevgisinden ve zekadan fazla pay almamış iki politikacının başlattığı kanlı bir savaşla açılacak gibi görünüyor.
İnsanlar, yaşadıkları günde karşılaştıkları olayları dünden kalma ölçüleriyle kavramaya çalışırken, o olaylar yarını oluşturur.
Bugün de biz Irak savaşını geçmişten kalma kriterlerimizle kavramaya uğraşırken, bu savaş yarının yolunu döşüyor.
Üretimin robotlarla yapıldığı, bilgisayarın egemenliğini ilan ettiği, insanların dünyanın bir ucundan bir ucuna elektronik haberleşmeyle bir saniyede ulaştığı, dünyanın en zenginleri listesinin tepesini bilgisayar üreticilerinin silah üreticilerinin elinden aldığı bir dünyada, “diktatörlerin, silahın ve petrolün” egemen olduğu Ortadoğu böyle bir bataklık gibi kalamazdı.
Tarihin gelişimi, Ortadoğu’yu, silah tüketen bir geri kalmışlıktan bilgisayar tüketen bir kalkınmaya itiyordu. Bunun için diktatörlüklerin temizlenmesi gerekiyordu.
Bu hareketi ise, Amerika’daki silah ve petrol kartellerinin temsilcisi Bush başlattı. Bush’un amacı elbette bilgisayarlar dünyasına hizmet etmek değil. O, acemi bir bilardocu gibi bir topa vurdu ama onun harekete geçirdiği toplar durduğunda, ortaya çıkacak tablo, onun umduğuna hiç benzemeyecek. Bush’la Saddam savaşacak ama Bill Gates kazanacak.
Ve ne yazık ki, bu gelişmenin bedelini gene birçok insan ölerek ödeyecek.
Ürettiği aletlerin yaratacağı dünyanın şartlarına uyum göstermekte hep geciken insanoğlu bugün de henüz trajediler yaşamadan gelişecek bir düzeye erişebilmiş değil. Ama sanırım bu savaşlar dünyanın yaşadığı son savaşlar olacak. Bilgisayar çağında, insanoğlunun tarihinde belki de ilk kez, barış savaştan daha karlı olacak çünkü.
Dünyayı, tarihi, geleceği değiştirecek bir olayın hemen yanıbaşında duran Türkiye ise bu gelişmeleri hiç algılayamıyormuş gibi davranıyor. Çünkü gelişmiş ülkeler “dün”ün ölçüleriyle bugünü ve yarını anlamaya çabalarken Türkiye hala “evvelsi günde” kalmış durumda.
Dünyanın en büyük imparatorluklarından birinin parçalanışını yaşamış olan Türkiye bu dehşetli travmanın etkisinden kurtulmayı başaramadı. Hala, gelecekte ne olacağını değil geçmişte nerede hata yaptığını anlamaya çalışıyor. Neredeyse bütün dünya, hatta bu ülkenin kendi halkı bile Türkiye’nin yöneticilerine düşman gözüküyor.
“Toprağı insandan çok daha değerli ve kutsal bulan” bir anlayışın sarsılmaz temsilcileri olan Türkiye’nin yöneticileri, bütün hayatı, kaybedilecek topraklar açısından yorumluyorlar. Onlar için, Ortadoğu’nun yeni şekillenmesi, değil Kuzey Irak’taki Kürtlerin Türkiye’yi bölüp bölmeyeceği ilgilendiriyor.
Kendi halkının zengin ve özgür bir hayat sürmesini sağlayamayan bütün yöneticiler gibi tedirginlik içindeler.
Geçmişteki travmanın etkisiyle hep bir parçalanma ve bölünme korkusu içinde yaşıyorlar. Doğrusu, “dostları” da, Türkiye’nin korkularını yatıştırmak yerine körüklemeyi çoğunlukla tercih ediyor.
Halbuki Türkiye, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar gibi bir “bela üçgeninin” tam göbeğinde duruyor. Bu bölgelere yıllarca sahip olmuş eski bir imparatorluğun mirasçısı olarak istemeden de olsa bir kilit rolü üstleniyor.
Türkiye’nin sorunlarını çözmeden, bu bela üçgeninin sorunlarını tümüyle çözmek pek de kolay değil. Bu bölgelere demokrasi, özgürlük, serbest piyasa yerleşecekse bunun öncülüğünü Türkiye üstlenecek.
Bir açıdan bakıldığında, ne Batı’ya ne de Doğu’ya benzeyen, kendine ait bir kültürün sahibi olan Türkiye, bütün dünyaya yabancıdır. islamı algılayış ve yaşayış biçimindeki farklılık onu İslam dünyasından uzak tutuyor, demokrasiyi ve özgürlüğü reddedişindeki direnişle Batı’dan epeyce kopuk.
Ama bu görüntünün bir de öteki yüzü var. İslam dünyasında Batıyı en iyi tanıyan ülke Türkiye, Batı dünyasında islamı bilen ve sorunlarını anlayan tek ülke de Türkiye.
Dünyanın hiçbir parçasıyla bütünleşememiş olması, hem herkese uzak tutuyor hem de onu birbirilerini iyi tanımayan, birbirlerinden kuşkulanan iki toplum arasında bir köprü konumuna getiriyor.
Türkiye’nin “jeopolitik” bir önemi olduğu söylenir hep ama bence Türkiye’nin “jeokültürel” bir önemi vardır.
Bu savaş, Türkiye’nin bütün dünyaya olan yabancılığını ortaya çıkardı. Genlerine işlemiş kuşkulucuğuyla “en yakın müttefiki” olan Amerika’nın, bir Kürt devleti kuracağından endişelenerek Amerika’yla ipleri koparma noktasına kadar geldi. Ama aynı zamanda Türkiye’siz Ortadoğu’yu şekillendirmenin zorluğu da bu savaşla ortaya çıktı.
Bu savaş, Batı’ya Türkiye’ye nasıl davranması gerektiği konusunda da sanırım önemli bir ders verdi. Unutmayın ki servetlerini kaybetmiş eski zenginler çok alıngandır. İmparatorluklarını kaybetmiş ülkeler de öyle.
Bu savaşta Türkiye’nin “para” istediğini düşündü dünya. Gerçekten de öyle bir görüntüsü vardı. Ama bana sorarsanız Türkiye paradan çok itibar istiyordu, adam yerine konulmak istiyordu, eşit davranılmak ve saygı görmek istiyordu.
Batı’daki “yeni sağcıların”, müslümanları aşağılamaktan aldıkları tuhaf zevk, sanırım bütün islam dünyasıyla birlikte, aslında o dünyanın organik bir parçası sayılamayacak Türkiye’nin de sinirine dokundu.
Bush’un , Filistinlilere karşı Şaron’u desteklemekte gösterdiği neredeyse küstahça pervasızlığını, Türk halkı da unutmadı.
Napolyon’un dediği gibi “kılıçla herşeyi yapabilirsiniz ama üstüne oturamazsınız.”
Amerika Irak’ı alabilir, Ortadoğu’ya yayılabilir, bunu yapacak kılıç gücü var ama o kılıcın üstüne oturamaz.
Dünya, kılıcın önemsizleştiği bir çağa kılıçla girerken, herkes bundan birşeyler öğrenecek. Batılılar, Türkiye gibi ülkeleri aşağılamanın bir bedeli olduğunu, Türkiye gibi ülkelerin yöneticileri de, kendi halklarına kötü davranmanın ve kuşkularla yaşamanın bir bedeli olduğunu görecek.
Dünya değişiyor.
Ortadoğu değişiyor.
Batı da değişecek.
Türkiye de değişecek.
Hep birlikte, bilgisayarı, gen teknolojisini, klonlamayı, robotları keşfeden bir canlı türünün parçaları olduğumuzu, kılıcın zamanının geçtiğini, haberlerin internette bir saniyede dolaştığı bir dünyada bayrakların, sınırların, devletlerin, orduların önemini yitirmek üzere olduğunu öğreneceğiz.
Ve umarım, bu, birbirimizi öldürerek, genç çocukların tabutlarını bayraklara sararak öğrenmek zorunda kalacağımız son bilgi olacak.
Ahmet Altan..,7/4/2003
_________________________________
Dünya durduğu yerde dönüp duruyor ama Ortadoğu gerçekten de değişmeye başladı. Irak, Tunus, Mısır 'dan sonra sıra hangi ülkede, acaba!
Akıllı olmak lazım her zamankinden daha çok sağduyuya ihtiyaç var gibi gibi..
zaten olasılıklardan bahsetmiş ki illaki olur demiyor. yani sonuçta öyle yada böyle bir teori ama gerçekçi bir yaklaşımla kaleme alınmış.
tarih tekerrürden ibarettir denir ya 2400 yıllık Türk tarihi incelendiğinde önümüzdeki 10 - 15 yıl içerisinde bir darbe , iç savaş , sınır dışı müdahale veya genel bir işgal karşısında oluşabilcek bir savaş..... kim bilir. bence bu ihtimallerden birisinin olma olasılığı olmama olasılığından yüksek.
ilk sayfadaki nükleer konusunda şunu söylemek isterim. zaten risk altındayız ermenistanda rusyada bulgaristanda iranda bu santraller var. ve bizim doğal güzelliklerimizin geleceği ermenistandaki santralin bulgaristandaki santralin sızdırmazlığına bağlı eee ortada böyle bir risk zaten varsa neden bizde nükleer santral kurup en iyisini yapıp nimetlerinden faydalanmıyalım. şunu unutmayalım bulgaristandaki santralin istanbula uzaklığı istanbulun ağrıya mesafesinin 3de biridir veyahut ermenistandaki santralin ağrıya uzaklığındada aynı durum geçerli.
ve enerjin varsa, dışa bağımlı değilsen atom bomban varsa güçlüsün. yoksa asla tam bağımsız olamazsın
Bakın Sitemizin Deyerli üyesi sayın commodore1tr Konuyu nezaman gündeme getirmiş 22-09-2007 21:27:17 Türkiye'de yaklaştıgı gorulen kanlı bir catısmanın bütün dunyayı yakması sandıgınız kadar uzak bir ihtimal degil.
Hic unutmayin ki ilk dunya savasi tek bir tabancanın patlamasıyla baslamıştı.
**************************************
http://www.secimkulvari.com/images/h...1321425289.jpg
13/10/2009 Türkiye ve Suriye 2009 yılında karşılıklı olarak vizeleri kaldırırken, Şam'da düzenlenen "İki ülke tek kabine' toplantısında dünyaya örnek komşuluk mesajları verilmişti. 15/11/2011İki kardeş ülke arasında gıpta edilen dostluk ilişkileri bugün tepe taklak. Türkiye ve Suriye adım adım savaşa sürükleniyor. İsrail ve Amerika ise avuçlarını ovuşturuyor.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...1322856113.jpg
Bir kıvılcım dünyayı savaşa sürükleyecek
Savaş gemilerini Akdeniz’e göndererek ABD’ye cephe açan Rusya, şimdi de Suriye’ye sesten hızlı füze sevkiyatına başladı.
ABD 600 bomba satacak
Afrİka, Kafkaslar ve Orta Doğu’daki enerji kaynaklarına el koymak isteyen ABD’nin yürüttüğü harekat genişliyor. İran’a yönelik baskıyı artıran ABD, bu ülke ile sınırı bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’ne yeraltı sığınaklarını havaya uçuracak güçte 600 bomba satmaya hazırlanıyor.
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=59922