Sayın Lich, kurallarımız katı olduğu için hala buradayız...
Printable View
Sayın Lich, kurallarımız katı olduğu için hala buradayız...
Her ikisi de. Hukuk teoride bilim dalıdır, pratikte ise sanattır.Alıntı:
Bu arada hukuk bilim mi, sanat mı ? Yoksa her ikisi mi?
Sayın arkadaşlar,
Şiddetli geçimsizlik nedeniyle sonuçlanmış olan davaların içeriğini öğrenebileceğimiz bir kaynak var mı? ( duruşma tutanakları, karar, şahit ifadeleri vs...)
Hayır yok ancak https://www.hukuki.net/hukuk/ kısmındaki Yargıtay'ın Aile Hukuku konusundaki içtihatlarına (emsal kararlarına) bakabilirsiniz.
teşekkürler. Ancak verdiğiniz adreste emsal kararları bulamadım.
Temyiz'e gönderilen davalar yaklaşık ne kadar sürede sonuçlanır?
Yargıtay’ın boşanma gerekçeleri arasında eşlerin birbirlerine ‘Bana layık değilsin’ ve ‘Seni ailemin yanına göndereceğim, adam edeceğim’ demeleri de girdi. Yargıtay, eşlerin birbirlerine karşılıklı hakaretini de ‘evlilik birliğini sarsan davranış’ olarak niteledi ve iki tarafı ‘eşit derecede kusurlu’ saydı.
Yargıtay kararına konu dava İstanbul’da yaşandı. A.K. adlı kadın davacı-davalı olduğu kocası T.K’yı ‘kişiliksizlikle ve kişiliği gelişmemişlikle’ suçlayarak ‘Bana layık değilsin’ dedi. Aynı şekilde davacı ve davalı olan kocası T.K. da anne ve babasıyla birlikte oturmak istediğini vurgulayarak ‘Seni ailemin yanına göndereceğim, adam edeceğim’ karşılığını verdi.
HER İKİ TARAF DA KUSURLU
Yerel Mahkeme, davayı kabul ederek, boşanmaya hükmetti. Kadının, kusurlu olmadığı şeklindeki temyizi üzerine dava, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne geldi. Eşlerin karşılıklı birbirlerine hakaret ettiklerine ve ‘eşit kusurlu’ olduklarına dikkat çeken Yargıtay’ın kararı özetle şöyle:
‘Toplanan delillerden davacı ve davalı kadının kocasına ‘kişiliksiz, kişiliği gelişmemiş, bana layık değilsin’ diyerek hakaret ettiği, davalı ve davacı kocanın da karısının kendi ana ve babasının oturduğu evde oturtmak istediği, ‘Seni ailemin yanına göndereceğim, adam edeceğim’ demek suretiyle hakaret ettiği anlaşılmakta olup, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında her iki tarafta eşit kusurludur. Bu durumda her iki tarafın boşanma davasının birlikte kabulü gerekirken bu yön gözetilmeden hüküm tesisi doğru görülmemiştir.’
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2006/13284
Karar No : 2007/1112
İncelenen Kararın:
Mahkemesi : Bala Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi : 9/7/2002
Numarası : 2001/30 - 2002/134
Davacı : Sevgi Sevinç
Davalı : Ahmet Sevinç
Dava Türü : Boşanma
Temyiz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
İncelenen dosyada davacı asil dinlenmeden davacı vekili ile davalının beyanı doğrultusunda, hiçbir delil toplanılmaksızın davanın kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca, tarafların velayet ve nafaka hususunda anlaştıklarına ilişkin dosyada herhangi bir beyan veya belgenin de bulunmadığı görülmektedir. Boşanmaya karar verilebilmesi için Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmemiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesinde, en az bir yıl sürmüş evliliklerde eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılabileceği öngörülmüştür. Bu halde dahi boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocuklarının durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması gerekmektedir. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin kabulü halinde boşanmaya hükmolunur.
Taraflar hazır bulunup, bizzat anlaştıklarını açıklamaz veya hakim, tarafların anlaşmalarını uygun bulmaz ise, taraflardan delilleri sorulup toplanması sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olup olmadığının anılan Kanunun 184. maddesi çerçevesinde takdiri gerekirken, davacı asil dinlenilmeksizin vekilinin beyanı ile yetinilerek eksik inceleme ile boşanma hükmü kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 5/2/2007
—— • ——
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinden:
Esas No : 2006/14833
Karar No : 2006/13791
İncelenen Kararın :
Mahkemesi : İstanbul 2. Aile Mahkemesi
Tarihi : 18/10/2004
Numarası : 2003/40-2004/1061
Davacı-K. Davalı : Sevgi Soltani
Davalı-K. Davacı : Ali Soltani Vek. Av. Taner Kazanoğlu
Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı (kadın) sevgi Soltani tarafından davalı (koca) Ali Soltani aleyhine açılan asıl davada; ayrı yaşamda haklılık iddiasına dayalı olarak aylık 2000- YTL. tedbir nafakasına hükmolunması talep ve dava edilmiş, davacı (koca) Ali Soltani vekili tarafından davalı (kadın) Sevgi Soltani aleyhine açılan karşı davada da; tarafların boşanmalarına, karşı davalının müvekkiline aylık 250-YTL. katkı payı ödemesine, karşı davalı adına kayıtlı taşınmazın 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konularak mülkiyetinin müvekkiline iadesine, ayrıca karşı davalının önceden satmış olduğu taşınmazın bedelinin müvekkiline ödenmesine, karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Mahkemece, davacı (karşı davalı) Sevgi Soltani'nin davasının kısmen kabulü ile aylık 750-YTL. tedbir nafakasına hükmolunduğu, karşı davanın da reddine karar verildiği, hükmün esası Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinleştiği, işbu hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca asıl dava (nafaka) yönünden kanun yararına temyiz edildiği görülmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
HUMK. 409/4. maddesi gereği, dava dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenmesi halinde davaya devam edilebilmesi için dilekçesini yenileyen taraftan yeniden harç alınması gerekmektedir.
492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine göre de, noksan harç tamamlanmadan dosyanın işleme konulamayacağı belirtilmektedir.
Somut olayda ise, 19/2/2004 tarihli celsede davacı Sevgi Soltani'nin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi nedeniyle nafaka davasının (asıl davanın) HUMK.409.maddesi gereği yenileninceye kadar işlemden kaldırıldığı, 20/5/2004 tarihinde de hakim havaleli dilekçe ile davacı (karşı davalı) Sevgi'nin yenileme talebinde bulunduğu, ancak harç yatırılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir aylık süre geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulduğu gözetilerek, yenilenen davaya harç alınarak devam edilmesi gerekirken, harç alınmadan davaya devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan, davacı (karşı davalı) Sevgi, kendini vekille temsil ettirmediği halde, 1000-YTL. nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı vekiline ödenmesine dair hüküm kurulmuş olması da doğru değildir.
Bu itibarla, Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile kararın HUMK'nun 427. maddesi uyarınca ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA, kararın bir örneğinin gereğinin yapılması amacıyla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 30/10/2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yani kısaca şu adresten bulabiliriz. Lehavle ve billahe.........
http://rega.basbakanlik.gov.tr/#