Belki de bunlar ABD ile RTE kesiminin danışıklı dövüşü, bu ikisinin senaryosunun canlandırılması. Buradaki kurban ise TSK. Ali Cengiz oyunları seziyorum.
Printable View
Belki de bunlar ABD ile RTE kesiminin danışıklı dövüşü, bu ikisinin senaryosunun canlandırılması. Buradaki kurban ise TSK. Ali Cengiz oyunları seziyorum.
Sayın Kuzulu, sayın commodoretr1 ve sayın Gür;
Ben yine şeytanın avukatlığını yaparak değişik bir cepheden bakmak istiyorum.
Bu toplantıya iki generalimiz değil de iki AKP'li katılsa idi yine de bu toplantının bu şekilde balon olduğunu iddia edecek miydiniz, Yoksa adamlara yüklenip ampülü söndürmenin bir gerekçesi daha doğdu mu diyecekdiniz. Lütfen elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin. Bizim sempati duyduğumuz birisi söz konusu olunca olayı bambaşka oldukça hafife alan bir tavra girerken, bizim sevmedeğimiz birileri söz konusu olunca aslı astarı olmayan şeyleri çabucak kabullen miyor muyuz? Bülent Arınç'ın, Menemen'deki katillerin torunu olduğu hikayesine de ne çabuk inanmıştık. zaten inanmaya hazırdık. Çünkü bizden değildi. Bu olayda da iki general söz konusu olunca toz kondurmuyoruz. Zeyno Baran'a ne zamandan beri inanmaya başladık? Çok mu muteber bir kişi?
Bana sorarsanız.. Ben bir çok defa ifade ettiğim üzere komplo teorilerine hiç inanmam ve hiç de hazzetmem. Ben olayları komplo teorileri ile değil, sosyal bilimlerin ışığında çözümlermeye çalışırım. Hiç bir zaman "metal fırtına" masallarına inanmadım, gözlerimi yormaya değer bulmadığım için de okumaya dahi değer bulmadım. Bunlar benece de hikaye... Ama sorun şu ki; bu tür masallar içinde bazan sevmediğimize rol verilirse adamları yerden yere vuruyoruz, sevdiklerimize rol verilirse "olamaz" diyoruz. Hemen "bizim çocukların" bu türden şeyler yapmayacağı savunmasına giriyoruz. Doğal olarak bu tavır biraz taraflı ve gölgeli bir tavır oluyor.
Selamlar.
Abbas Bey siz de tam film gibi yazmışsınız doğrusu:o
Esas oğlanla dublörler ne zamandır aynı itibara sahip oldu? Şu adamların ayyuka çıkmış işleri karşısında kör gözüm parmağına der gibi, Türk filmleri neden hep mutlu sonla bitiyor diyorsunuz diye algıladım.
Kusura bakmayın şu saatten sonra bir tane bile Türk filminin acı sonla bitmesine müsaade edemeyiz. Ne de olsa o filmde bizler de kendi hayatlarımızı oynuyoruz değil mi?
Selamlar,
Yine mi "Vah zavallı AKP. Neden vuruyorsunuz garibime" yaklaşımı?
Esas oğlanlarla dublörleri hukuk nazarında eşit görmeyen zihniyette bir arıza olabilir mi? Yoksa gerçekten eşit değiller mi? Ne dersiniz esas oğlanlar?
Dublörlerin dokunulmazlıkları kalktığında hukuk nazarında eşitler mi değiller mi, daha net göreceğiz. :o
Hımmmm. Sanırım burada amaçlanan, mazlum AKP'ye pozitif ayrımcılık uygulanması. (mıdır?)
Sayın Bilgili,
Başlığını hatırlayamacağım ama yine sitemizdeki konulardan birinde komplo teorilerinin hiç birine inanmadığımı ben de dile getirmiştim. Bu tip oyunlar, psikolojik savaş taktiğidir. Komplo teorisi üreterek halkı ya da hedef kitleyi birbirinden koparır, güven duygusu gibi birtakım duyguları ve değerleri yok eder, birlik ve beraberliği ortadan kaldırır, savaşı kazanmış olursunuz.
Eğer alıntılarımdan bu teorilere inandığım sonucuna vardı iseniz hemen açıklayayım.
Eklediğim haberlerden ilki, komplo teorisinin yalanlanmadığı iddiasına cevaben yazılmıştır.
İkinci haberi ekleme nedenim ise, komplo teorilerinin artık hemen hemen her gün karşımıza çıkacak kadar arttığını, neredeyse herkesin bir komplo teorisi olduğunu belirtmek içindi.
Dilerseniz hemen bir komplo, dehşet teorisi de ben üreteyim, bunlardan çok daha başarılı olacağımdan eminim... :)
G.Kurmay'dan "Hudson" açıklaması
13 Haziran 2007 tarihinde ABD'de, bir düşünce kuruluşunda yapılan bir çalışmada ortaya konulduğu iddia edilen bir senaryo, ülkemizde geniş şekilde tartışılmakta, toplantıda TSK personelinin de bulunmuş olması öne çıkarılarak, senaryonun TSK ile ilişkilendirilmeye çalışıldığı ibretle ve üzüntüyle izlenmektedir.
Genelkurmay Başkanlığınca, bu tartışmaların boyutlarını ayrıntılı olarak saptamak ve yaratılan bu ortamın arkasındaki aktörlerin gerçek yüzlerini ve niyetlerini ortaya çıkarmak maksadıyla, özellikle başlangıçta bir açıklama yapılmamış, beklenilmiş ve olayın yeteri kadar tartışıldığı sonucuna varılarak bir açıklama yapılmasına karar verilmiştir.
Konu tüm ayrıntıları ile araştırılmış ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır:
1. 04 Haziran 2001 tarihinde kurulmuş olan Genelkurmay Stratejik Araştırmalar ve Etüd Merkezi (SAREM) Başkanı, diğer ülkelerdeki benzerlerinin yaptığı gibi bazı düşünce kuruluşlarının yapısı ve çalışma yöntemleriyle ilgili bilgi alışverişinde bulunmak amaçlı olarak, çok daha önceden planlı bir ziyaret çerçevesinde 11-16 Haziran 2007 tarihleri arasında ABD'de bulunmuştur. Bu ülkedeki beş ayrı düşünce kuruluşunu ziyaret kapsamında, anılan düşünce kuruluşu da ziyaret edilmiştir. Ancak bu ziyaret kesinlikle yapılan toplantı ile ilgili değildir. Önemli bir gazetenin ABD muhabirliğini yapan ve bu konuda yeterli tecrübesi olması gereken bir muhabirin bu olayı saptırır tarzda haberler yapması, TV kanallarında yanlış yorumlarda bulunması maksatlı bir girişim olarak görülmüştür. ABD'yi ziyaret eden SAREM Heyeti, diğer düşünce kuruluşlarına yaptığı planlı ziyaretler nedeniyle, anılan kuruluşa öğle yemeğine yakın bir zamanda gidebilmişler ve söz konusu toplantının yemekten önceki son kısmına çok kısa süreli olarak ve izlemek amacıyla katılabilmişlerdir. Bu süre içinde, habere konu olan senaryo ile ilgili hiçbir konuşma olmamış ve ziyaretçi durumunda olan SAREM üyeleri hiçbir yorumda bulunmamışlardır. Daha sonra yemeğe geçilmiş, yemek ve sonrasında iki düşünce kuruluşunun çalışma şekilleri üzerinde bilgi alışverişinde bulunulmuştur.
SAREM Heyetinin ABD'ye yapacağı ziyaret kapsamında diğer düşünce kuruluşlarıyla olduğu gibi bu kuruluşla da temas kurularak genel anlamda ziyaret programı üzerinde mutabakat sağlanmış, ancak hiçbir şekilde söz konusu toplantı için, senaryoyu da içeren bir davet alınmamıştır.
Ayrıca anılan toplantıda bir Kürt grubun liderinin oğlunun da bulunması tamamen bir tesadüf olup, SAREM Heyetinin bu kişiyle hiçbir şekilde teması olmamıştır.
2. Vaşington Silahlı Kuvvetler Ataşesi, yapılan toplantıya şifahi bir şekilde davet edilmiştir. Ataşeliğe toplantı öncesi senaryo ile hiçbir bilgi ve belge verilmemiştir. Ataşe bu toplantıya Genelkurmay Başkanlığının izni ile katılmıştır. Bu katılım, ataşelerin doğal görevlerinden biridir ve toplantı sonuçları Genelkurmay Başkanlığına raporla bildirilmiştir.
3. Toplantının asıl tartışılacak kısmı olan; "Irak'a Yapılacak Müdahaleye Muhtemel Tepkiler" konulu çalışma iki saat süre ile devam etmiş, bu süre boyunca askeri ataşemiz, Türkiye'nin Irak'a yönelik bilinen görüşleri dışında hiçbir ifade kullanmamıştır. Toplantıyı gündeme taşıyan basın mensubu tarafından iddia edilen: "Türkiye'ye teslim edilmesi düşünülen teröristlerle ilgili haber" tamamen hayal ürünü olup, yalanı yalanla örtme ve hedef saptırarak kurumları karalama amacını taşımaktadır. O nedenle bu konu, söz konusu gazetecinin açıklık getirmesi gereken bir husus olarak görülmektedir.
4. Yukarıda özetlenen gelişmeler, Hudson Düşünce Kuruluşu yetkilileri tarafından yapılan müteaddit açıklamalarla da doğrulanmıştır. Ancak, toplantıda ele alınan asıl konunun değil de söz konusu hayali senaryonun geniş şekilde tartışılması, bu olayın bazı odaklar tarafından bilinçli olarak tırmandırıldığı izlenimini vermektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından da kabul edilmesi mümkün olmayacak böyle bir senaryodan yola çıkılarak yapılan açıklama ve yorumların hangi amaca hizmet ettiği, üzerinde düşünülmesi gereken bir husus olarak değerlendirilmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Haberi yapan kişi olarak bilinen gazeteci Yasemin Çongar'ın, Genel Kurmay'ın açıklamasından sonraki değerlendirme yazısı aşağıdadır.
http://www.milliyet.com/2007/06/21/siyaset/siy02.html