Re: Meşru Müdafa Oluşmuş mudur?
Sn. Karakum ve Sn. Av_alper'e katılıyorum. ayrıca meşru müdafaa olması için saldırıya yönelik icrai faaliyetlerin başlaması gerekir ki bu da ancak şahsın silahı çıkartması ile başlar, bunun yanında var olan bir tehlikeden kurtulmak için kendinizi savunmaktan başka bir çarenizin olmaması gerekir. yani kaçmak gibi bir çareniz var da siz bu yola başvurmayıp kendinizi korumak amaçlı da olsa saldırıya geçerseniz suç işlemiş olursunuz.
Re: Meşru Müdafa Oluşmuş mudur?
Meşru müdaafa; Tehlikeyi başka şekilde savuşturma şansının olmadığı anda düşünülmelidir. Elini beline atan kimse henüz tehlike yaratmamıştır. Belindekinin cep telefonu, çiçek, kartvizit vs. olmadığını farzedelim. Ve belinden bıçak çıkardığını farzedelim. Ateşli silah ile vurursak meşru müdafaa olur mu? Olmaz. Çünkü kaçma şansınız var ve silahlar arasında nispetsizlik (orantısızlık) var.
5237 sayılı yeni Türk Ceza kanunu
Meşru savunma ve zorunluluk hali
MADDE 25. - (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
(2) Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
Saygılarımla.
Re: Meşru Müdafa Oluşmuş mudur?
Maddenin birinci fıkrasında bir hukuka uygunluk nedeni olarak meşru savunma düzenlenmiştir.
Meşru savunma bakımından Tasarı şu koşulları saptamıştır:
Bir kere her türlü hakka yönelik haksız bir saldırıya karşı meşru savunmanın söz konusu olduğu belirtilmiş ve böylece kurumun, bazen anlamsız ve sosyal gereklere aykırı düşecek derecede dar tutulmasının önüne geçilmesi istenilmiştir.
Ayrıca, şu husus da belirtilmelidir ki, kişileri suç işlemekten caydıracak en etkin araçlardan birisi, suç işlediklerinde karşılık görebilecekleri endişesi olduğundan, meşru savunma hakkının böylece genişletilmesi, kriminolojik yönden caydırıcı etki de yapabilecektir.
İkinci olarak meşru savunmanın “haksız saldırı” koşulu bakımından, “gerçekleşen haksız saldırı” ile “gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı” veya “tekrarı muhakkak haksız saldırı” aynı sayılmıştır. Böylece kişilerin haksız saldırılara karşı kendilerini korumaları olanağı daha da genişletilmiş olmaktadır.
Savunmanın “saldırı ile orantılı biçimde” olması, yani saldırıyı defedecek ölçüde olması, meşru savunmanın temel koşullarından birisi olarak kabul edilmiştir. Saldırıya uğrayan kişi, ancak bu saldırıyı etkisiz kılacak ölçüde bir davranış gerçekleştirdiği takdirde, meşru savunma hukuka uygunluk nedeninden yararlanacaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, kusurluluğu ortadan kaldıran bir neden olarak zorunluluk (zaruret, ıztırar) hâli düzenlenmiştir. Zorunluluk hâlinde, kişinin, kendisinin veya başkasının sahip bulunduğu bir hakka yönelik bir tehlikeyi gidermek amacıyla gerçekleştirdiği davranış dolayısıyla, ceza sorumluluğu yoktur. Meşru savunmadan farklı olarak, zorunluluk hâlinde bir saldırı değil tehlike söz konusudur. Zorunluluk hâlinin kabulü için, kişinin tehlikeye bilerek neden olmaması, tehlikeden suç olan bir harekete başvurmadan kurtulmanın olanaklı bulunmaması ve tehlikenin ağır ve muhakkak olması da araştırılacaktır.
Ayrıca, tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan araç arasında “orantılılık ilkesi” kabul edilmiştir.
Dolayısıyle meşru müdafaa'dan söz etmek "orantısızlık" sebebiyle imkansızdır.