-
O kadar da değil, her ne kadar pembe patikl giymiyorsak da, sizler gibi mavi patiklerin altında, biz de (44 numara da olsa ayak taşıyoruz.
BABA-KIZ DİYALOĞU
Baba ve kızı arasındaki yıllar geçtikçe farklılaşan diyalog
ilginizi çekecek...
0 yaşında
Baba :
Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı...¿
Gözleri de bana ne kadar çok benziyor...
Kızı :
Bu gözlerini benden hiç ayirmayan adam babam olsa gerek...
5 yaşında
Baba :
Prensesim benim, güzel kızım...
Söyle bakalım baban sana ne alsın...?
Kızı :
En çok babamı seviyorum...
Babam, niye annemle uyuyor...?
Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin...
10 yaşında
Baba :
Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız...¿
Kızı :
Ben babama aşığım...
Büyüyünce babam gibi erkekle evlenecegim...
Babam bu ay harçlığımı arttırır mı...¿
15 yaşında
Baba :
Ne kadar da çabuk büyüdü...
Eve de gittikçe geç kalmaya basladı, bu gidişle başına kötü
bir şey gelecek... Sanırım daha sert konuşmalıyım...
Kızı :
Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit
geçiremiyorum...
Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum...
Ne zaman özgür olacağım...¿
20 yaşında
Baba :
Artık sözümü dinlemiyor, benden giderek uzaklaşıyor...
Kendi parasını da kazanmaya basladı ya, bana ihtiyacı kalmadı
tabii.
Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten...
Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor...
Kızı :
Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor...
Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli...¿
Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım...
Çocuk muamelesi görmekten bıktım artık!...
25 yaşında
Baba :
Bir gün bunun olacağını biliyordum...
İşte evleniyor...
Zaten aramız eskisi gibi değildi...
Şimdi bir de kocası var...
Prensesim beni terkediyor...
Kızı :
Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu
var ki...¿
Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden
yapıyor...
Kendi hayalindeki damat degil ya!...
Sanki birlikte yaşayacak olan o...
30 yaşında
Baba :
Çok az görüşüyoruz. Daha sık biraraya gelsek ne iyi olur...
Hem torunlarımı da özlüyorum...
Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar
ki...
Kızı :
Babamları da çok ihmal ediyorum galiba...
Yine telefonda çok üzgün geldi sesi...
Haftasonu onlara süpriz yapmak en iyisi...
40 yaşında
Baba :
Kızım, benim entellektüel düzeyimi yeterli bulmuyor...
Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum...
Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim...
Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı...
Şimdi beni beğenmiyor...
Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyecegim...
Kızı :
Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor...
Sürekli bir şeylerden yakınıyor...
Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama...
Ya ona bir şey olursa...¿
Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım...
45 yaşında
Baba :
Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel...
Gözüm arkada gitmeyecegim. Her şeyi kendi başardı...
Onunla gurur duyuyorum...
Kızı :
Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır
değilim...
İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten...
Allah'ım onu benden alma!
50 yaşında
Baba :
Dünyada mutlu kal kızım !...
Kızı :
Seni çok özleyecegim ve arayacağım babacığım...
Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana...¿
Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol...
Ve hep yanımda olduğunu hissettir,
Ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela...
Ah babacığım! Sensiz nasıl yaşayacağım...¿
55 yaşında
Kadın :
Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım...
Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim,
Çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini
biliyorum....
Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni
üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur
mu...¿
-
Küçük bir erkek çocuk, annesine sordu: "Niçin ağlıyorsun?"
"Çünkü ben kadınım." Diye cevapladı annesi.
"Anlamadım!" dedi çocuk.
Annesi, çocuğu kucaklayıp
"Hiç bir zaman anlayamayacaksın!" dedi.
Babasına "Baba, annem niçin ağlıyor?" diye sordu.
Babanın cevabı: "Bütün kadınlar sebepsiz ağlayabilen yapıdadır" oldu.
Küçük çocuk büyüdü, yetişkin adam oldu, halâ kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah'a sordu.
"Allahım!" dedi:
"Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar?"
Allah:
"Ben kadınları özel yarattım!
Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar, doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim.
Başkalarının kuvvetinin kalmadığında; devam edecek azmi,
ailesinin hastalığında; yorgunluğa pabuç bıraktırmayacak kudreti verdim.
Her türlü şart altında, hatta kendilerini çok kötü incitseler de,
çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor.
Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim.
Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim.
Tek zayıflık olarak kadınlara bir gözyaşı verdim...
Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak üzere.
İnsanlık için bir gözyaşı..." diye cevapladı...
Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu,ne de kendini ne şekilde taşıdığıdır.
Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi,fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır.
-
Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk,Yaratıcısına sormuş:
-Kısa bir süre sonra beni dünyaya göndereceğini söylediler,fakat ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki orada nasıl yaşayacağımı bilemiyorum!
-Tüm meleklerin arasından bir tanesini senin için seçtim.O,seni bekliyor.Meleğin sana her gün şarkılar söyleyecek ve sana gülümseyecek,böylece sen onun sevgisini her zaman üzerinde hissedecek ve mutlu olacaksın.
-Peki!İnsanlar bir şey söylediklerinde dillerini bilmeden söylenenleri nasıl anlayacağım?
-Meleğin sana dünyada duyabileceğin en güzel,en tatlı sözcükleri söyleyecek,sana konuşmayı dikkatle ve saygıyla öğretecek.
-Dünyada kötü insanların olduğunu duydum.Beni onlardan kim koruyacak?
-Meleğin seni hayatı pahasına koruyacaktır,merak etme!
O sırada bir sessizlik olur ve dünyadan sesler gelmeye başlar.Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru daha sorar:
-Eğer gitmek üzere isem lütfen söyler misin,benim meleğimin adı nedir?
-Meleğinin adının önemi yok.Sen ona ANNE diyeceksin...