olayda neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama vardır.TCK nın 87/4 . maddesi gereğince cezalandırılır.Çünkü meydana gelen ölüm bakımından en azından taksiri vardır.
Printable View
olayda neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış yaralama vardır.TCK nın 87/4 . maddesi gereğince cezalandırılır.Çünkü meydana gelen ölüm bakımından en azından taksiri vardır.
ancak bence bu maddenin uygulabilmesi için işlenen fiille gerçekleşen sonuç arasında bir neden sonuç bağlantısı kurulması gerekir. ben bu olayda bu bağlantıyı kuramıyorum. 15 yıldır kronik kalp rahatsızlığı olan ve iki defa anjiyo geçiren yaşlı bir insanın bir heyecan sonucu ölmesi çok olasıdır. olayda ölüm sanığın maktüle tokat atması sonucu değil. bu tokat atma sonucunda yaşanan heyecan neticesiyle olmuştur. ayrıca sanık maktülü tanımadığına göre kalp rahatsızlığı sonucu ölüm olayının olabileceğini öngöremez.
O bağlantıyı ben yargıtay kararı ile kurayım isterseniz.Bana görede 87/4 md hükümlerine uymaktadır.
Daire:Karar
Tarih:2007
Esas No:2005/2034
Karar No:2007/1109
Kaynak:mahkeme dosyası
İlgili Maddeler:765 SK 452/2, 5237 SK 22/3, 5237 SK 22/1, 5237 SK 85, 5237 SK 86/2
İlgili Kavramlar:KASTI AŞAN ADAM ÖLDÜRME
....Maktulün 5237 tck nun 86/2 maddesi kapsamında kalan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı,maktuldeki kronik kalp damar hastalığının aktif hale gelerekölümün gerçekleştiği olayda;
Sanıklar ile maktulün komşu olduklarıanlaşıldığına göre sanıkların maktuldeki kalp damar rahatsızlığını önceden bilip bilmediklerinin araştırılması,bildikleri tesbit edildiği taktirde 5237 sayılı tck nun 22/3,85maddeleri uyarınca,bilinçli taksirle öldürme suçundan,bilmedikleri tesbit edildiği taktirde 22/1, 85 maddeleri uyarınca,taksirle öldürme suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde hüküm kurulması
Kabul ve uygulamaya göre;koşulları bulunmadığı halde 765 s.tck 463 maddesinin uygulanması
yasaya aykırı olup.....hükmün bozulmasına 06.03.2007 de karar verilip....08.03.2007 tarihinde tefhim edildi
MAHKEMEMİZİN OLAYI KABULU VE VERİLEN KARAR AŞAĞIDA
Maktül ile sanıkların taşınmaz komşusu oldukları, taşınmazlarının ortasından su arığı geçtiği, olay günü saat 11.30 sularında sanıkların traktörle taşınmazların arasından geçen su arığının maktül tarafının tarlaya giriş yolunun daraltacak şekilde genişletildiği, maktülün oğlu olan tanık Yılmaz Sarıer tarafından görülmesi üzerine tanık Yılmaz Sarıerin sanıkları yolumuzu daraltıyorsunuz burayı traktörle sürmeyin arığı ortak olarak kürekle genişletelim şeklinde beyanda bulunarak uyardığı, ancak sanıkların tanık yılmaz Sarıerin uyarısına aldırış etmeyip su arığını traktörle genişletmeye devam ettikleri, bu arada olay mahalline maktülün geldiği, maktülünde sanıklara hitaben arığı ortak olarak kürekle genişletelim şeklinde beyanda bulunduğu ancak sanıklar ali Özkaya ve İrfan Özkayanın maktüle sinkaflı sözler sarf ederek onun yakasından tuttukları, maktülün boğazını sıktıkları, elleriyle onu adiyen darp ettikleri, olay sonrasında sanıkların olay mahallinden ayrıldıkları, maktülünde evine doğru yürümeye başladığı ancak 5-6 metre kadar yürüdükten sonra yere yığıldığı, eşi ve çocukları tarafından borsa semt polikliniğine götürüldüğü ancak orada vefat ettiğinin öğrenildiği, adli tıp 1. ihtisas kurulunca tanzim olunan 9.7.2004 gün ve 1835 sayılı raporda maktülün ölümünün kendinde mevcut kalp-damar hastalığının olay nedeniyle aktif hale gelmesinden meydana geldiğinin ve olayın müessir bir fiil olarak kabulü ve sübutu halinde olayla ölüm arasında illiyet bağı bulunduğunun belirtildiği, böylece sanıklar Ali Özkaya ve Süleyman Özkayanın adiyen müessir fiil eylemlerinden önce maktülde mevcut olupta kendilerince bilinmeyen kalp ve damar hastalığına musap olan maktülü öldürme kastı olmaksızın adiyen darp etmeleri sonucu faili gayrımuayyen tarzda maktülün ölümüne neden oldukları TCK 452/2 maddesine mümas suçu işledikleri sanık irfan özkaya hakkında aynı suçtan kamu davası açılmış isede, sanığın maktüle yönelik doğrudan eylemde bulunduğunu veya diğer sanıkların eylemlerine katıldığına suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği sanıklar hakkında su arıkının genişletilmesi konusunda kendilerini haklı görerek kendiliklerinden bu hakkı temine teşebbüs ettikleri böylece ihkakı hakka eksik teşebbüs suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış isede, ihkakı hak suçunun unsurlarının olayda oluşmadığı, anlaşılmış, sanıkların ihkakı hak suçundan beraatlerine, sanıklar ali Özkaya ve Süleyman Özkayanın müstakil faili belli olmayacak şekilde ve failce bilinmeyen ölendeki önceki dahil sebep ile ölüme sebebiyet vermek suçundan cezalandırılmalarına bu suça katıldığına dair delil elde edilemeyen sanık irfan özkayanın atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekmiştir.
Sanıklar ali Özkaya ve Süleyman Özkayanın ikisinin birlikte maktüle yönelik eylemde bulundukları, maktülü itekledikleri, maktülün boğazını sıktıkları ancak hangi sanığın maktülü iteklediği, maktülün boğazını sıktığı ve kronik kalp ve damar hastası bulunan maktülün ölümüne sebep olacak eylemi gerçekleştirdiği tespit olunamadığından sanıklar hakkında TCK 463 maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Maktülün sanıklar lehine tahrik teşkil edecek söz ve eyleminin tespit edilmediği sanıkların traktörle maktül ile kendi taşınmazları arasında bulunan su arkını maktül tarafın tarlasına girip çıkmasını engelleyecek onların yolunu daraltacak şekilde genişleterek olaya kendilerinin sebebiyet verdiği maktülün oğlu olan tanık yılmazın ikazlarına rağmen eylemlerine devam ettikleri, olay yerine gelen maktülün sadece arığı ortak olarak kürekle genişletelim şeklinde beyanda bulunduğu gerek maktülün gerekse oğlu olan tanık yılmazın sanıklar lehine tahrik teşkil edecek söz ve eylemlerinin bulunmadığı anlaşıldığından sanıklar hakkında tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarda açıklandığı üzere,
1-sanıklar hakkında ihkakı hak suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış isede tüm sanıkların üzerlerine atılı ihkakı hak suçundan beraatlerine.
2-sanık irfan özkaya hakkında müstakil faili belli olmayacak ş ekilde ve failce bilinmeyen ölendeki önceki dahili sebep ile ölüme sebep olmak suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış isede, sanığın atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden atılı suçtan beraatine,
3a-sanık ali özkayanın sabit görülen suçtan eylemine uyan TCK 448 maddesi yollamasıyla TCK452/2 (5237 sayılı yasada 87/4)maddesi gereğince takdiren 5 sene ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
gerekçede açıklandığı üzere sanığın cezasında TCK: 463. maddesi gereğince takdiren yarı oranında indirim yapılarak sanığın 2 sene 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
gerekçede açıklandığı üzere sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına,
verilen ceza miktarına göre TCK 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,
b-sanık Süleyman özkayanın atılı suçtan eylemine uyan TCK448 maddesi yollamasıyla TCK452/2(5237 sayılı yasada 87/4) maddesi gereğince takdiren 5 sene ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
eylemin faili gayrımuayyen tarzda işlenmiş olması nedeniyle cezasında TCK 463 maddesi gereğince takdiren yarı oranında indirim yapılarak sanığın 2 sene 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
sanık hakkında tahrik hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına,
yaşı nedeniyle cezasında TCK 55/3 maddesi gereğince takdiren 1/3 oranında indirim yapılarak sanığın 1 sene 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına,
verilen ceza miktarı itibariyle sanık hakkında TCK 31,33 maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,
sanıkların nezaret sürelerinin TCK 40 maddesi gereğince cezalarından mahsubuna,
karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince müdahil vekiline takdir olunan 800.000.000 TL. maktü ücreti vekaletin cezalandırılması yoluna gidilen sanıklar ali özkaya ve Süleyman özkayadan müteselsilen alınarak müdahile verilmesine,
beraat eden sanık irfan açısından yapılan yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına,
sanıklar Süleyman ve ali açısından yapılan (254.560.000) TL.dan ibaret yargılama giderin sanıklardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
dair, yasa yolu açık olmak üzere, isteme uygun olarak ve oybirliğiyle verilen karar, müdahiller rukiye sarıer , yılmaz sarıer , müdahiller vekili Av. Cengiz Apaydın ile sanıklar ve sanık Süleyman müdafii av. Erol Akının yüzlerine karşı, c.savcısı Cafer tüfekçi huzruyla açıkça okunup usulen anlatıldı. 14.12.2004
netice olarak taksirle öldürmeden hüküm kurulmuş..
sevgi ve saygılarımla..
olayda illiyet bagı oldugu bir gerçek fakat araştırmamız gereken objektif isnadiyetin olup olmadıgı.Ayrıca neticesi sebebiyle agırlasması için en az taksiri olması gerekiyor ve taksir de öngörülebilecek bir olayı öngörmeyip göze almaması olduguna göre birbirini tanımayan iki insanın digerinin hastalıgı açısından öngörülebilir oldugu düşünülemez bu durumda da taksirinin olabilecegi düşünülemez bu durumda neticesi sebebiyle agırlasması da düşünülemez.Tabii bu benim kendi fikrim ve bu düşüncemin sonucunda burada kasten yaralamanın basit halinden ancak hüküm kurulabilir,neticesi sebebiyle agırlastırılmasını uygun görmüyorum...saygılarımla
tabiki bir neden sonuç bağlantısı objektif olarak mevcut. ama bizim için önemli olan hukuki anlamda bir neden sonuç ilişkisi olduğunu düşünmüyorum.
Soruyu soran ilk forum üyesinin anlatımları itibariyle;Yolculuk esnasında hiç tanımadığı yolcunun biriyle çıkan tartışmada failin attığı tokadın maktulün ölümüne sebebiyet verebileceğini “bilebilmesi ya da düşünebilmesi “hayatın normal akışına aykırıdır. Bence fail istediği kadar TCK 22/2 anlamında attığı tokatta“dikkat ve özen göstersin böyle bir olayda bir tokat neticesinde adamın ölebileceğini öngörebilmesi mümkün değildir.(Tabi fail şayet “bir dövüş ustasıysa ve attığı tokadın vücudun neresine gelirse adamın ölümüne neden olabileceğini tahmin (öngörebiliyorsa) edebiliyorsa olaydaki bilinçli yada bilinçsiz taksirden de belki o zaman ya da benzer şekillerde söz edilebilirdi.)
Ancak olayda failin öngörüsü yok,attığı tokadı atarken de (müessir fiilde bulunurken)dikkatsiz ve özensiz davranmasından da bahsedilemiyorsa o zaman burada taksirin varlığını nasıl açıklayabiliriz?
Bence olayı ;Kanundaki taksir tanımıyla karşılaştırdığımızda anlatıldığı gibi şayet “şablon oturmuyorsa” o zaman taksir de yok demektir.
TCK 23/1 ye göre de yani netice sebebiyle ağırlaşmış suç tanımında da; “Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
Demektedir.Bu suçta da önemli olan failin “en az taksirle hareket etmiş olması”dır.
Forum üyesinin anlatımları itibariyle failin taksiri yoksa o zaman failin “neticesi itibariyle ağırlaşmış suçtan dolayı” mahkumiyetine karar verilebilmesinin de mümkün olmadığı sonucu çıkmaktadır.
Diğer forum üyesi sn.elvançetinkaya’nın bildirmiş olduğu Yargıtay kararının kesinleşip kesinleşmediği kesinleşmiş olsa bile başka bir Yargıtay kararı ile çelişip çelişmediği çelişmekteyse bu konuda içtihadı birleştirme kararı bulunup bulunmadığı önem taşımaktadır.
Tabi bildirilen Yargıtay kararının %100 emsal kabul edilebilmesi için karardaki olayla forumdaki olay arasında “sebep sonuç ve eylemler itibariyle” kanaatimce %99 benzerlik tanıması da önem taşır..
Forumdaki olay nedeniyle çıkacak karar emsal gösterilen Yargıtay kararının aynısı olsa gösterdiğim nedenlerden dolayı tashihi karar yoluna giderdim...
yargının tıkandığı bir durum yok..
o dosya bende olsa:
ben taksirle öldürmeden dava açardım,
o dosya bende olsa:
ben taksirle öldürmeden hüküm kurardım..
şu da var; daha fazla ve daha başka ne yapılabilirdi onu da düşünür ancak cesaret edemezdim.
taraflara da dosyayı temyiz etmelerini salık verirdim.
sevgi ve saygılarımla.