Orada kastettiğim;
İletişim bir haktır, kısıtlanamaz, engellenemez, ayrıca özel hayata girer. İletişimin denetlenmesi, bir kişinin bir başkasıyla yaptığı telefon görüşmelerinin dinlenmesi ve kullanılması özel hayata müdahaledir. Kimse kimsenin özel hayatına müdahele edemez. Buna yargı müessesesi de dahildir. Dikkat ederseniz, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun iletişimin denetlenmesi ile ilgili 135. maddede bu koruma tedbirine belli başlı suçlarla yani burada sayılan katalog suçlarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma sırasında başvurulabileceği belirtilmiştir. Yine aynı şekilde gizli soruşturmacının da ancak 139. maddede yer alan suçlarla ilgili olan soruşturmalarda görevlendirilebileceği ve teknik araçlarla izleme tedbirine 140. maddede yer alan katalog suçları hakkında başvurulabileceği düzenlenmiştir. Yani bu tedbirler özel hayata müdahaleye neden olduğundan kapsam sınırlandırılmıştır.
Aynı şekilde bu koruma tedbirlerine başvurabilmek için, katalog suçlardan birisinin söz konusu olması gerektiği gibi, bu suçun aydınlatılması için arama, el koyma, tutuklama vs. gibi diğer koruma tedbirlerinin yetersiz kalması, yeterli delilin bu şekilde elde edilememesi gereklidir. Ayrıca iletişiminin denetlendiği veya teknik araçla izlenen kişinin suç işlediği konusunda kuvvetli delilin olması gerekmektedir.
İşte bu şekilde sıkı şartlara tabi tutulan ve suç bakımından kısıtlanan bu koruma tedbirlerine başvurmak, kamu menfaati ön plana çıktığından ve amaç suçun aydınlatılması olduğundan, her ne kadar özel hayata müdahale ise de, istisna olarak hukuka aykırı değildir.