-
Re: Abdullah Gül
Sayın mistrall ;
Ortada ne kara mizah var nede kara tablolar. Her AKP li gibi sizde AKP li birisinin dediklerini yazınca ulvi edebiyat yapmaya uğraşıyorsunuz. Rüyanın sadece ATATÜRK kısmının mizansen olduğu net anlaşılmaktadır. Diğer yazılanlar bire bir doğru olan Abdullah Gül ün ağzından çıkan söyledikleridir. Doğal olarak bu aşamada işlerine gelmediği çok açıktır. uyutmak daima evladır. Kara tabloları yaşamayalım diye yaşanmış olanları yazdım. Oldukçada sansürlü ve kısaltma yaparak. Atatürk e veled-i zina diyen şerefsize haklı diyen birisidir sayın Gül bunu yazmadım. Daha neleri var yazmadım...
AK partinin genel bir tavrı var Aziz Nesin in haklı olduğunu kabul ettiklerinden ona göre davranıyorlar ve maalesef haklı çıkıyorlar bu konuda. O an işlerine hangi söylem geliyorsa onu söyleyip gerisini unutuyorlar ve unutturmaya çalışıyorlar. Israrla anımsattırılınca ben değiştim takiyesine sığınıyorlar. Bugünkü meclisteki şarlatanlıkta budur. Önceside budur.
Herhangi bir yazımda ATATÜRK hariç bir partiyi övmedim savunmadım işaret etmedim. Tam tersine bugün kü garabetin sorumlusu olarak onları gösterdim. Ama hatadan kurtulmak için daha büyük hata yapmamanında altını çizdim. Anayasa mahkemesine giden süreçte ne dedimse bir bir doğru çıkmasına sevinemedim. Sevinemedim çünkü olanlar demokrasi adına bir utanç, iğrenç bir takiye her bir şeyi zorlama idi. Bunu işine göre kullanan Ak partiye kanmayacak yaş ve bilgi birikimine sahibim.
Bakınız size yazmadığım ama bilinen bir olayı anlatayım takiyeyi yada yanıltmayı görün diye gerçi görmek istemeyen gene görmez ama olsun...
Abdullah Gül e sorulur '' Eşiniz sizle evlenmeden önce Türbanlı değil başı açıktı . Siz mi müdahale ettiniz ?'' Cevap verir '' Çocuk denecek yaşta olduğundan ve çocuklarımıza doğruları öğretmek sorumluluğumuzda olduğundan ben Kur an emirlerini öğrettim kendisine zorla kapatmadım .Kişisel tercihidir. '' İlk okunduğunda Mükemmele yakın bir yanıt. Yerden göğe doğru öğretilmesi gereken bir durum. Ama mantıklı bakmaya başlayınca yani AT GÖZLÜĞÜ çıkarılınca çok ciddi bir rahatsızlık duyuyorsunuz. Gizli bir yerde ama sorunun yanıtında değil yanıtın gerekçesinde saklanmış. Farkına varmanız neredeyse konu din ve örtünme olduğundan mümkün değil. Bu cümleyi kuran babası amcası abisi öğretmeni değil kocası... O zaman şu soruyu sormak gerekir. '' Çocuk yaşta olan daha dini bile kavrayamayacak akli baliğ olmamış bir kız çocuğu ile nasıl evlenir koynuna alırsın ?'' Bu soruyu sorduğun ana AK partinin gerçek yüzünü görmeye başlarsın . Haremimize girdiler diye başlayan saçmalaıkları dinle dur... Bu soru yoksa yanıt ne güzel değil mi eğitmen yanıtyı ama eğitmen değil KOCA...
Tayyip bey bugün 1200 da TV lere beyanat verdi. Belirli bölümü muhteşem dinlediğinde yüzde yüz doğru. İstiklal savaşından Atatürkten Meclisten bahsediyor. Daha önemlisi diyor ki '' Son söz millete ait olacaktır. Saat 15.00'te kendimizi sine-i meclise emanet edeceğiz. Gazi Mustafa Kemal en zor zamanlarda bile Meclis'in iradesine başvurmuştur. Kurtuluş Savaşı'nın en zor zamanında en kritik kararlar ordunun da karargahı olan Meclis'te alınmıştır. Milletvekilleri olarak bizim en önemli görevimiz Meclis'teki faaliyetlere katılmaktır. Tüm milletvekillerini Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı oylamaya katılmaya çağırıyorum. Vatandaşların sandığa giderek oy kullanması nasıl kutsal bir görevse Genel Kurul'daki oylamalara katılmak da öyledir. Siyaseti felç etmek isteyenlere, ülkemizi geçmişteki kaos ortamlarına çekmek isteyenlere fırsat vermeyelim.'' Ne kadar güzel bir söz. Peki sormazlar mı adama kardeşim sen Fransa Ermeni soykırımını kabul ettiğinde buna karşı yanıt için toplanan meclise neden gelmedin ? Fransa yı protesto ederken neredeydin ? Bir AKP li bile yoktu. Fransa Türkiye yi aşağıladığında bne yaptın ? Mecli ogün Çiftlik miydi ? İşine o gfün gelmedi mi ? Daha beteri koskoca fransayı protesto etsek ne olacak gibi acz içinde bir cümle kurmadın mı ? Fransa karşısında Tayyip efendi değil Koskoca Türkiye Cumhuriyeti olduğunu anlamadın mı ? dediğinde o başka bu başka demiyorlar mı?
Saat 12 de AKP bile iki aday çıkardı demokrasiden korkuyorlar derken 2. adayın adaylığını çektiğini bilmediğini söyleyebilirmisin ? Ulusun gözlerine bakaa baka yalan söyleme meziyeti başka hangi partide var ?
Mecliste hile yapılacaksa ki Bülent Arınç açıkça bunu dedi gelin 20 milletvekili isteyin yoklma yapalım zaten 20 si gelince kafadan geçiliyor bu ne terbiyesizliktir ? Bazen çalışmaya katılmamak ciddi çalışmaktır değil mi?
Ha bana drsenizki erken seçimde tayyip ve Bülent Mağdur ve mazlum u oynayacak ve millet bunu gene yiyecek kuvvetle muhtemel derim. Ama ben yemem. Sizin sözlerinizi yemediğim gibi...
-
Re: Abdullah Gül
Bakın size bir gazeteden okur yorumu :
'' Sizi bütün muhalefet uyardı. Tandoğan da 1.5 milyon halk uyardı. TSK uyardı, Cumhurbaşkanı uyardı, bu ülkenin %75 i uyardı, sivil toplum kuruluşları uyardı.Uyarmayan bir SERMAYE, ABD ve AB. Ama siz onları dinlediniz. Erken seçime niye gitmediniz. Oysaki o yaptığınız düzmece anketlerde hep tek başına iktidardınız. ''
Cidden niye ? Acaba bunu biliyorlar ve mağduru oynamak için mi? Gene din ve vicdan sömürüsü yapmak için mi?
-
Re: Abdullah Gül
Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda: Al Gülüm!.. Ver Gülüm!..
Son bir kaç aydır günlük gazeteleri okuyanlar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan�ın Cumhurbaşkanlığına nasıl ve ne kadar çok hazırlanmış olduğunu iyi bilir. Ama, halka ve çoğunluğa rağmen, �siz kaç kişisiniz?�, �bindirilmiş kıtalar�, �ananı da al git�, �askerlik yan gelip yatma yeri değildir�, �kelle�, �laikliğin tanımı yeniden yapılmalı�, �ülkemi pazarlıyorum�, �param kadar kefilim� gibi somut ifadelerle açıktan açığa çiğnedikleri değerlerin ve ortaya koydukları anlayışın; Cumhurbaşkanlığı, ordu, yargı, üniversiteler gibi Cumhuriyetin temel kurum ve kuruluşları ile bitmek-tükenmek bilmeyen �yandan çarklı� kavgalarının; kadrolaşmalarının; �yeter be kardeşim!� dedirten yolsuzluklarının ve bu yolsuzluklar ile Ali Dibo�ların yarattığı yoksulluğun, haksız, türedi yandaş zenginlerinin; �mış gibi yaptıkları� Avrupa Birliği, Kuzey Kıbrıs, Kuzey Irak ve terör ile mücadele politikalarının karşısında; hiç hesaba katmadıkları toplumsal muhalefet ve halkın meydanlardaki gücü devreye girince, tüm oyunları bozuldu: Kime niyet, kime kısmet? Halk, Recep Tayip Erdoğan zihniyetine �kırmızı kart� gösterdi. Halkın gücü bu. Dosta da düşmana da haddini bildirir. Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletin değil mi?
Milyonlar Gerçek Demokrasi ve Laik Cumhuriyet İçin Haykırdı!
Yandaş ve kartel medya önce, 14 Nisan Cumhuriyet Mitingini görmezlikten geldi. Sonra, hem katılımı, hem katılım sebeplerini, hem de sonuçlarını sulandırdı. Cumhuriyet mitinginde ortaya çıkan milyonların iradesini; Recep Tayip Erdoğan�ın Cumhurbaşkanı adayı olup olmamasına indirgeme yanılgısına düştü. Bu yönde kamuoyu yaratmaya çalıştı. Oysa ki; mitingde atılan sloganlar hala kulaklarımızda! Örneğin, Çankaya�da imam istemiyoruz! Aslında milyonların iradesinin somut göstergesi olan miting; Türkiye�de demokrasi olmadığını, bu mazlum halkın dirayetsiz siyasetçilerden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmediğini gösteriyor. Bu sözde demokrasi oyununa son verilmesi gerektiği mesajını, istisnasız tüm siyasetçilere açıkça veriyor.
Sonuç mu? Ortada! Al Gülüm! Ver Gülüm! Adayım: Abdullah Gül�üm! Ne de olsa, beraber yürüdüler bu yollarda! Özde değil, sözde aday! Kim bilir? Belki de sözde değil, özde aday? Aslında, işin özü de ortada, sözü de! Sizce, aday atanmış mı? Seçilmiş mi? Atanmışsa hangi irade atamış? Seçilmişse hangi irade seçmiş? Millet olmadığı kesin! Sizce, adayların isimleri mi, nitelik ve zihniyetleri mi önemli? Yaptıkları, yapacaklarının teminatı değil mi? Demokrasi bunun neresinde? Ama, yandaş ve kartel medya; sorunu bir adaylık meselesine indirgemeye devam ediyor: Uyu yavrum ninni! Uyutayım seni! Adaylarla, madaylarla avutayım seni! Tehlike yokmuş gibi gösterip, adaycılık oynayanlar var!
Biz bu filmi daha önce gördük. Senarist ve reji el ele aynı senaryoyu uyguluyor: �Al Başbakanlığı Abdullah Gül�üm!.. Ver Başbakanlığı Abdullah Gül�üm!.. Alan memnun! Veren memnun! Peki halk! Boşver halkı!.. Mazlumum ben çok mazlum!.. Kömür gibi yanıyorum ben!.. İnşallah, seçimde AKP yeniden kazanacak... İnşallah, seçimden hemen sonra, başkanlık sistemini getireceğiz! Sonra yeniden: Al Gülüm! Ver Gülüm!�
Ne hazin değil mi? Bu filmi bize demokrasi diye yutturuyorlar! Kim mi yutturuyor? Seçmenlerin %25�inin oyuyla TBMM�ndeki milletvekillerinin %65�ine sahip olanlar! Yani, gerçek demokrasilerde meşruiyet ile malül olanlar! Meşruiyeti olmayan, gücünü halktan almayan, seçmenin 2002 yılında sandıktan çıkmış ama bugün erozyona uğramış iradesini temsil eden AKP halkın ve TBMM�nin iradesine el koymuş durumda. �Meclisin iradesi, halkın iradesidir� diye propaganda yapıyor! �Cumhurbaşkanını TBMM değil, AKP belirleyip seçecek� diyor. Yandaş ve kartel medya ayakta alkış tutuyor! Onlara de demokrasi lazım değil! Hazine ve kamu kaynakları lazım!
Abdullah Gül Kim? Kimin Adayı?
Abdullah Gül�ün bilinen iki yönü var: Birincisi; diğerleri ile aynı yolun yolcusu olmasına ve kayda değer bir farkının olmamasına rağmen, siyasal islamcılar arasında sanki en ılımlı siyasetçiymiş gibi propagandasının yapılmış olması. Meselenin acı yanı, bu görüntüsel ılımlı islamcı imajının medya pompalaması ile topluma kısmen kabul ettirilmesi. İkincisi; siyasi yaşamına bakıldığında; siyasal islamın takiyecilerinin ağır toplarından olması. Neden mi? Türkiye, geçmiş iktidarlar döneminde ulusal çıkarlarımıza uygun olmadığı gerekçesiyle örneğin AB ve KKTC politikalarını eleştirip de Dış İşleri Bakanı olduktan sonra �tam bir teslimiyetçi politika� izleyen ikinci bir siyasetçi ile daha tanışmadı! Eşine siyasal islamın simgesi olan türbanı ile üniversite kapılarında şov yaptırıp da bundan siyasal prim yapmaya çalışan, ardından da Türkiye�de demokrasi yoktur diyerek AB Mahkemelerine başvuran bir başka siyasal islamcı ile de henüz tanışmadık! Türkiye�de demokrasi yok diye AB Mahkemelerine başvuranlara bakın! Biri Dış İşleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı adayı! Diğeri türbanı ile �first lady� adayı! Sormak gerekir: Türk halkı �demokrasinin� nimetlerinden böylesine yararlandı mı? Bu demokrasi oyunu kimin için? Kime ve neye hizmet ediyor?
Bir dönem, Milli Türk Talebe Birliği İstanbul İcra Konseyi Başkanlığı da yapmış olan, meşhur Birlik Vakfı�nın müdavimleri arasında yer alan Abdullah Gül�ün bilinmeyen yönleri de var. Sessiz ve derinden gitmesini sevmesi, küresel sermayenin temsilcilerinden olması gibi. Kökü dışarıda Büyük Ortadoğu Projesinin uygulayıcıları, Irak�a Mehmetçik ihracatı karşılığında ABD�den kredi alınması görüşmecileri arasında Abdullah Gül�ün olması, 1 Mart tezkeresinde imzasının olması tesadüf değil. İslam Kalkınma Bankası�nda, Korkut Özal ağabeyinin yerini alarak iyi yetişmiş önemli siyasal islamcılardan birisi olması gibi. İGDAŞ, Türkiye�de en çok yolsuzluk iddialarına konu olan kamu kurumlarından birisi. Ama, Abdullah Gül�ün kardeşinin İGDAŞ�ın ayrıcalıklı boru ve boru vanası müteahhitlerinden olduğunu, İGDAŞ�tan epey sermaye biriktirdiğini hiç duydunuz mu? Abdullah Gül�ün oğlu, Londra�da Merill Lynch�te çalışıyor. Merill Lynch, Zapsu-El Kadı ortaklığı olan BİM Magazalar Zincirine ortak olup, hisselerini halka arz eden yatırım danışmanlığı firması.
Kayıp trilyon ve Gül
AKP�nin Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül�ün �kayıp trilyon davasının sanıklarından olduğu kamuoyu tarafından pek bilinmez: Kapatılan Refah Partisi�nin 1997 ve 1998 yıllarında, Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, Hazine�den almış olduğu 11 trilyon TL�lik yardımı; sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgeler kullanılarak harcanmış, il teşkilatlarına ödenmediği halde ödenmiş gibi gösteren Refah Partisi kurucuları, yöneticilerinin de aralarında olduğu 69 sanık; evrakta sahtecilik, yolsuzluk, zimmete para geçirmek suçlarından Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi�nde ve Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi�nde yargılandılar. Mahkeme, 6 Mart 2002�de mahkumiyet kararı verdi, ancak temyiz, infaz erteleme vb sebeplerden infaz yapılamadı. Necmettin Erbakan; kayıp trilyon davasından 2 yıl 4 ay hüküm giydi. AKP�nin hazırladığı kişiye özel bir af kanunu ile cezasını evinde çekmesi ve yolsuzluk konusu paraları iade etmemesi amaçlandı. Ancak, hesap tam tutmadı.
Kayıp trilyon davasının sanıklarından; Abdullah Gül, milletvekli dokunulmazlığı sebebiyle yargılanamadı, AKP Hükümeti�nde Dış İşleri Bakanı oldu. Diğer bir sanık; Abdulkadir AKSU ise, AKP Hükümeti�nin İçişleri Bakanı. Mahkeme, Aksu ve Gül�ün mal varlıkları üzerine ihtiyati tedbir koymuştu. Aday gösterilmesinin arefesinde, Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi tedbiri kaldırdı. Ancak, Erbakan Hoca�yı mahkum eden Ankara 9. Ağır Ceza�daki dava Abdullah Gül�ün dokunulmazlığının kalkmasını bekliyor!
Abdullah Gül kimin adayı? sorusuna gelince: Benim adayım olmadığı kesin! Destekleyen yandaş, kartelci medyaya, mütareke basınına bakın! Anlarsınız!
AKP Cumhurbaşkanlığı Seçimi İçin Neden Uzlaşma Arayamadı?
Demokrasinin uzlaşma rejimi olduğu söylenir. O halde, AKP Cumhurbaşkanlığı seçiminde neden uzlaşmaz bir tavır sergiledi? Neden ana muhalefeti seçim sürecinin dışında tutu? Recep Tayyip Erdoğan�ı, demokrasi adına, uzlaşı adına Başbakanlık koltuğuna oturtan da aynı ana muhalefet partisi değil miydi? Hamas, Talabani, Barzani, PKK ile �görüşmelere ve diyaloga� evet diyen AKP, ana muhalefet partisi ile diyaloga neden yanaşamadı? Takiyeye dayalı bir �fiili durum� yarattı! Cumhuriyet ve laiklik ile bir problemi yoksa, AKP�nin uzlaşmazcı tutumunun gerisindeki sebep ne? Örneğin, neden TBMM dışından Cumhuriyet ve laiklik sevdalısı bir aday açıklayamaz? Bunun ne sakıncası olabilir ki? Mücadelelerine zarar mı verir? AKP özgürlükçü demokrasiyi mi savunuyor? Cevabınız evet ise, sırtındaki �dokunulmazlık� kamburu, �anti-demokratik seçim yasaları kamburu ne? Hangi özgürlükler? Yandaşlara özel yasalar, Bakanlar Kurulu Kararnameleri çıkaran AKP�nin, dokunulmazlıkların ve anti demokratik seçim yasalarının gerisine saklanmasının sebebi ne?
AKP Cumhurbaşkanı adayını neden geç açıkladı? Çekindiği neydi? Nelerin hesabını yaptı? Niçin?
Mahatma Gandhi�ye göre, uzlaşma ve konsensus; gerçek anlamdaki demokratik ruhun ve demokrasinin gelişmesi için gereklidir. Samimiyetin olmadığı yerde; gerçek manada bir uzlaşmadan, konsensustan (toplumsal uzlaşıdan) veya demokratik ruhtan ya da demokrasiden söz edilebilir mi? Olsa, olsa bazıları �demokrasi tramvayından� söz edebilir!
Hasan El Turabi�ye Göre İslami Hareketin Aşamaları
Dünyada kamuoyu tarafından bilinen veya bilinmeyen ya da gizliden yürütülen tüm islami hareketleri bildiğini iddia eden, laikliği islamın yozlaştırılmış hali olarak gören, Sudan�dan Afganistan�a, Afganistan�dan Cezayir�e, Cezayir�den Kosovaya, Kosova�dan Çeçenistan�a kadar yakın tarihin tanık olduğu dini kökenli eylemleri desteklemesiyle tanınan ünlü siyasal islamcı Sudan�lı Hasan El Turabi; islami hareketin dört aşamdan geçerek amacına ve başarıya ulaşacağını belirtiyor. Bu aşamaları saymadan önce, Hasan El Turabi�nin Usama bin Ladin, Fatih El Hassanain, Yasin El Kadı ve bunların Türkiye�deki dostları ile yakın ilişki içinde olduğunun altını çizmekte yarar var:
Bireysel ibadet aşaması olan birinci aşamada: bireyler camilerde, dini derneklerde, vakıflarda, cemiyetlerde henüz örgütlenmemiştir.
Cemaatleşme ve kurumsal örgütlenme aşması olan ikinci aşamada: dini siyasallaştırmak, siyasal islamı yaymak ve geliştirmek amacıyla camilerde örgütlenilir, siyasal islamcı dernek, vakıf ve organizasyonlar kurulur.
Açık toplum ve sessiz devrim aşaması olan üçüncü aşamada; dini siyasallaştıran tarikat, dernek, vakıf, cemiyet ve organizasyonlar toplum üzerinde hissedilir etkiler yapar. Siyasal islamcılar �saf�laştırılır ve diğerlerinden ayırılır. Yayılmacı ve reformist bir anlayış ile sosyal ve siyasal hayata müdahale edilir. �Mücadele� gizliden gizliye sürdürülür!
Eylem aşaması olan dördüncü aşamada, örneğin Taliban hareketinde olduğu gibi, siyasi güç ve iktidar ele geçirilir.
İslamı temsil etmesi mümkün olmayan bu niyet ve faaliyetlere karşı insanın aklına şu soru geliyor: Batı, Ortaçağ karanlığının baş mimarı olan din adamlarını, özellikle 1789 Fransız Devrimi ile kilisenin içine �hapsetti.� Doğu�da ise, bir kısım güçler, islamı caminin dışına çıkarmak, siyasallaştırmak ve piyasalaştırmak için özel ve örgütlü faaliyetlerde bulundu, bulunuyor. Neden? Hiç düşündünüz mü?
Hasan El Turabi�nin tasnifine göre, sizce Türkiye islami hareketin hangi aşamasında? Peki, ABD�nin ve küresel sermayenin icad edip, desteklediği Büyük Ortadoğu Projesi�nin hangi aşamasında? Bunların Türkiye�deki taşeronluklarını kimler üstleniyor?
Önce, halkın iradesine ve gücüne, sonra TBMM�nde �367 milletvekili şartına� yenilecekler! Sonra da arkasına saklandıkları %10 barajına takılacaklar! Anti demokratik Cumhurbaşkanı seçimi; milyonların iradesini hiçe sayan bazıları için sonun başlangıcıdır! Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
29 Nisan Pazar Günü saat 14.00�da ben de Çağlayan Meydanındaki Cumhuriyet Karnavalındayım! Görüşmek ümidiyle�
(Tuncay Mollaveisoğlu)
-
Re: Abdullah Gül
Sayın Commodore,edebiyattan dem vuran ben değilim sizsiniz.Önceki yazılarınızda Abdullah Gül'ün türban konusunda hiçbir açıklama yapmadığını,yapmaktan çekindiğini,son yazınızda ise açıklama yaptığını belirtmişsiniz.
Olayları görmek istediğiniz gibi görüyorsunuz.Yani bu hükümet müspet olarak ne yaparsa yapsın -tabiri caizse ağzıyla kuş tutsa da-siz yine görmezden gelirsiniz.En azından benim fikrim bu şekilde.
Bu hükümetin de elbette yanlışları vardır,olacaktır da ,ancak önemli olan Ülke menfaatini koruyup kollamak,en iyiye ulaşmaktır.
Size bir sorum olmuştu "isim verin onu takip edelim,belki görememişizdir diye,ancak bu soruma da yine politik bir cevap vermişsiniz.Sizinle tartışacak değilim ancak biraz empati yapmanızı öneririm.Sizin sözlerime inanmanızı beklemem ,bekleyemem de.Ancak ben de sizin politik ve samimiyetsiz sözlerinize inanmıyorum.
-
Re: Abdullah Gül
Sayın mistrall;
Sanıyorum ki parti başkanınızdan tabana doğru inen bir idrak sorunu var. Bu tüm boyutları ile gözükmekte.
Olmasını hiç istemediğimiz bu garabet sonucu halen daha böyle yazmanızı izah edecek sözcül bulamıyorum. Milyonları aşan kalabalığın prıtestosundan da anlamadığınıza göre benim buraya bir şeyler yazmam beyhude çaba olmaktan öteye gidemeyecektir.
Yalan riya ve din sömürüsü üzerine kurulmuş hükümetin istemeden yaptığı yararlı bir kaç icraatı labul etmemezlik yapmamaktayım. Ancak mevcut hülümette bana göre içi boş bir tenceredir. Tın tın ses çıkmaktadır. Demokrasiye bile saygısı olmayan kişilerin demokrasiden söz etmeye hakkı olmamasına karşın konuşup durmalarıda ilginçtir.
Hangi sıfatla bana aday sorduğunuzu anlamadığım gibi yazmamın bir değeri olmadığı için yazmanın bir gereği olduğuna inanmıyorum. Ama çok istediğiniz için bir iki isim vereyim.
Rıza Türmen çok iyi bir Cumhurbaşkanı olabilir.
İdil BİRET suna Kan gibi sanatçılar olabilir.
Ömer Zükfü LİVANELİ gibi dünya çapında saygı gören bir fikir düşünce müzik sanat adamı olabilir.
Yök Başkanı olabilir.
Anayasa Sayıştay başkanları olabilir.
Say say bitmez.
Ancak ne işe yarayacağını anlayamadım. Rıza TÜRMEN çok yakışır ciddi düşündüğüm zaman. Ama çok ısrar ediyorsanız 28 Ocak a kadar bekleyin ben aday olurum.
TSK nın bizzat taraf olacağı kadar ülkeyi germenin hiç hoş olmadığını idrak edemeyen zihniyetin idare zaifiyeti içerisinde bulunduğu kesindir. Demokratik ülkelerin hiç birisinde olmayacak kadarbir garip Cumhurbaşkanı seçimi süreci yaşatmak herhalde benim değil iktidarın ayıbıdır. Bakının Fransa ya neredeyse bir senedir adaylar belli ve kampanyası sürüyor. Ülkemizde ise son gün Parti genel başkanı tarafından cumhurbaşkanı atanmak İSTENİYOR. Sonra çıkıp bunun doğru olduğunu savunuyorlar. Bu gerilimin tek nedeni üçlü troyadır. Zaten görüldüğü üzere Türkiye ABD kaynaklı Ermeni Diasporası ile gene ABD emrindeki üçlü troyadan çekmektedir ne çekmekteyse. Birisi olmayan bir şeyi dayatmakta öteki ABD nin Türkiye ye biçtiği ılımlı İslam ı kurma görevini sürdürmek istemektedir.
İki milyona yakın İstanbul da 1,5 milyona yakın Ankara da toplanan insanları görmezden gelmek devlet le ve kurumlarıyla kavga etmek azınlık oyu ile çoğunluk iktidarına sahip olarak dediğim dedil demek demokratik değildir.
Dikkat buyurursanız Ersönmez YARBAY isimli milletvekilinin adaylığını bile şark kurnazlığından öteye kullanamadılar. Onu kullanıp bizden bile iki aday çıktı sizde çıkarın yarışsınlar demokrasicilik oynayalım kurnazlığı yenemezdi yenmedi. Ne hilmetse kendi ilk adaylarını düşünmediler bile. Arayıp duruyorlardı sözde :) İşte çıkmış aday bir değerlendir !!! yok o öylesine '' ökse'' görevlisi adaydı. Ayıp ayıp....
'' Tayyip i alana Abdullah gül bedava ...'' ''İmam olmasın dedik, müezzini seçtiler''''Bindirilmiş kıtalar değiliz, Bin-dirilmiş kıtayız'' ''İmam bayıldı, millet ayıldı'' ''Tayyip baksana kaç kişiyiz saysana'' ''Cumhuriyet düşmanı Meclis Başkanı'' '' Demokrasi, gericiliğe hoşgörü değildir'' ''“Çimlere basma Tayyip, çimleri eziyorsun...Kusura bakma Tayyip, ampule benziyorsun'' ''Ampulü duya tak tak, işte buradayız Erdoğan, gözünü aç da iyi bak'' ''Ne darbe, ne AKP; tam bağımsız Türkiye'' '' Meydan sayıldı, Tayyip bayıldı'' '' Bindirilmiş kıtayız önderimiz Atamız.'' ''İşte alan, işte Çağlayan... Ananı da al git, Tayyip Erdoğan!'' ''ABD’ye uşak, halka Kasımpaşalı'' '' Haydi Gül’üm yandan yandan, ABD’nin kölelerine kalmaz bu vatan'' '' Hayrünnisa Gül... Seni beden dersinden sonra Çankaya’dan da muaf tutuyoruz'' ''Ne Gül, ne efendisi Gülen... Cumhuriyettir yüzümüzü güldüren'' Gibi pankartların ve söylemlerin ne anlama geldiğini umarım anlayabilecek kadar idrakınız yerindedir.
Çok önemli bir not daha yazayım size. Sizin aracılığınız ile AKP senpatizanlarına onların söylemlerini doğru sananlara. Ben Türbana siyasi simge olduğu için karşıyım. Karşı olanlarda bundan karşılar. AKP diyor ki '' Abdullah Gül ü Çankaya ya eşinin başı kapalı diye istemiyorlar. Abdullah Gül Çankaya ya çıkarsa Cumhuriyet Tarihinin ilk kapalı Cumhurbaşkanı eşi olacak...'' Ve buna saf halkımızı inandırıyorlar. Gül bekar olsa da Çankaya ya çıkamaz çünkü oraya layık değil. Bir çok nedenden. Devletini dolandırmaktan tutta laik cumhuriyete karşı olmaya kadar . Şimdi Gerçek dindarlara üç isim vereceğim. LATİFE GAZİ MUSTAFA KEMAL Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ün eşi. 25 Ağustos 1925 günü İzmir den başı örtülü olarak Ankara Çankaya ya gelin olarak yola çıktı ve geldi. 26 Ağustos 1926 dan başlamak üzere boşanana kadar 2 yıl 6 ay 4 gün çankaya da başı kapalı olarak moda deyimi ile Firs Lady lik yaptı hemde Cumhuriyetin kurucusu ATATÜRK ün eşi olarak. Mevhibe İNÖNÜ ATATÜRK ün yakın silah arkadaşı büyük asker ve devlet adamı İsmet İNÖNÜ nün biricik eşi. 11 Kasım 1938 den başlamak üzere 22 Mayıs 1950 ye kadar Çankaya nın en uzun süreli ev sahibeliğini yapan zarif hanımefendi. Baş örtülüydü. Baş örtüsü başından hiç çıkmadı kimsede gık demedi. Reşide Bayar Celal BAYAR ın kıymetli eşi 22 Mayıs 1950 den 27 Mayıs 1960 a kadar köşk ün ev sahibesi. ATATÜRK ün ricasına kadar tam bir sıkmabaşla oturan bir hanımefendi. Sakin sessiz ve çok dindar olan bir hanımefendi. Seyehatlaerde bile Kur'an-ı Kerim i elinden düşürmeyen bir kişilik.
Bu üç kişiyi iyi okuyun TC ilk üç FİRST LADY si üçüde kapalı yani mevcut iktidar partisinin söylediği bir çok şey gibi İLK KAPALI DA KOCA BİR YALAN. Sorun şu BAŞI KAPALI AÇIK ÖNEMLİ DEĞİL BEYNİ KAPALI OLUP OLMAMASI ÖNEMLİ BEYNİ KAPALI OLANDA HAYRÜNNİSSA HANIMEFENDİ DEĞİL... Bilmem anlatabildim mi ? Anlatamadımsa daha açık yazayım.
-
Re: Abdullah Gül
Alın size bir gazete haberi Gül neden olamaz iyice anlayın. Çünkü bu lişiyi savunmuş evet doğru demişti...
İstanbul Tuzla Belediyesi’nin yeni evli çiftlere dağıttığı, Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamdi Döndüren’in yazdığı ’Delilleriyle Aile İlmihali’adlı kitap tepkilere neden olmuştu. ’Kızlar dokuz yaşında evlenebilir’, ’Eşinizi iz bırakmadan dövebilirsiniz’gibi önerilerin bulunduğu kitap hakkında CHP Tuzla İlçe Örgütü Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunurken, Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran ise yaptığı yazılı açıklamada, “Döndüren’in mensubumuz olmasından utanç duyuyoruz” demişti. CHP Tuzla İlçe örgütünün suç duyurusu talebine ise C.Savcılığı, Prof. Dr. Döndüren’in devlet memuru olması ve hakkında ’lüzumu muhakeme’kararı bulunmaması nedeniyle görevsizlik kararı verdi.
Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’nün üç öğretim üyesi tarafından sürdürülen soruşturma, kanıtların toplanıp, Prof. Dr. Döndüren’in ifadesinin alınmasından sonra tamamlandı. Soruşturma sonunda Prof. Dr. Döndüren’in kamu görevinden çıkartılması için YÖK’e öneride bulunulurken, Tuzla Cumhuriyet Savcılığ’nın soruşturma başlatması için de lüzumu muhakeme kararı çıkartıldı. Çıkartılan bu kararı içeren dosyalardan biri Tuzla Cumhuriyet Savcılığı’na diğeri ise Danıştay’a gönderildi.
YÖK’ün soruşturma sonucunu kabul etmesi halinde, Prof. Dr. Hamdi Döndüren’in kamu görevine son verilip üniversiteden çıkartılacak.
Sanırım anladınız. Dokuz yaşında kızla evlenmeyi normal gören birisi Cumhurbaşkanı olamaz olsa olsa günümüzde sapık olabilir Karısını iz bırakmadan dövmeyi onaylayan... Ufff içim sıkıldı. Olmaz olamaz. Olmamalı.
-
Re: Abdullah Gül
Ben mistrall e aynen katılıyorum.
Dindar bir Cumhurbaşkanı dindar bir avukat. Dinimize sahip çıkamazsak neye sahip çıkacağız. Din herşeyin temelidir artık bunu anlama vakti geldi.
Avukat olarak mahkemelere gittiğimde utanıyorum. Hakim var savcı var değişip duran kanunlar. Kadı ve Allah ın emri şeriat kanunları gelecek yakında umut ediyor bu konuda çalışıyorum. Geçen gün mahkemede özlemden olsa gerek sayın kadım dedim. Hakim anlamadı kadın kim diye sordu. Durduk yere başım belaya girecekti son anda yırttım. Ama o günlere az kaldı.
Duruşmaya girdim konu boşanma kadın tarafı birde kadın avukat tutmuş. İçimden lanet ettim ama dişimi sıktım. İkisini toplasan bir erkeğin şahitliği etmez çıkmış konuşuyorlar. Kadın avukata baktım gözlerimle git evine çocuk doğur yemek yap dedim ama sanırım anlamadı. Utanmadan tedbir nafakası filan istiyorlar müvekkilimede kızmadım desem ayıp olur erkek olacak ve bu duruma düşecek. İşte bizi getirdikleri durum. Miras davasında da aynısı sinir oluyorum sinir.
comodormu microsoft mu ne oda saçma sapan yazmış. Recm bike kesmez onu ama bu kanunlarda yasak oda. Kafasına bir şey örtüp İran a götürmek lazım bunun gibileri ama bu orayıda karıştırır. Böyle tehlikeli fikirleri ve dinimize karşı olan fikirleri nasıl savunur site buna nasıl izin verir anlamadım. Anayasa mahkemesi başkanıda bir kadın ben onada bozuluyorum. Şöyle sakallı dindar başı kapalı bir adam bulamadılar ama az kaldı az.
Orada burada toplaşıyorlar topu topu 180 bin kişi gerçi daha fala gibiydi ama bizim gazete yalan yazmaz. Beşyüz olsalar ne yazar geri kalan 75 milyon bunlara karşı.
Neyse sen haklarımızı savun ben diğer forumlara bakıp islam hukukuna göre çözümleri yazayım. Yakında hepsine lazım olacak. Bu arada avukat sayısı çok azalacak gerçi gerekte kalmayacak ama olsun baştan şu kadınlar elini ayağını çeksin hele.
-
Re: Abdullah Gül
Sayın Commodore;cevap yazmayacağım diyorum ancak öyle şeyler yazıyorsunuz ki cevap hakkının doğmaması işten bile değil.Öyle sizin gibi uzun uzun cümleler kurmayacağım-bu durum tıpkı çok bağıran kişinin haklı olduğunu sanması gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır siz de uzun ifadeler kurarak haklı olduğunuzu sanıyorsunuz ama kazın ayağı öyle değil tabi.-Tarzınızın da çok savunduğunuz demokrasiye ile aydın kişiliğiniz ile örtüşmediğini ve şık durmadığını söylemek isterim.Öyle tepeden inmeci tavırlar sergileyerek ve karşınızdaki insanlara yakıştırmalarda bulunmak,onları rencide etmek savunduğunuz fikirlere uymuyor.Ben size iktidar için aday olan ve bu işi sonuna kadar iyi götürebilecek isimleri vermenizi istiyorum siz başka kulvarlarda yürüyorsunuz,ne diyebilirim her zamanki gibi izinizi kaybettirme yolundasınız.Demokrasi,hak,hukuk,özgürlük diyorsanız söylediğinizle yaptığınızın birbirini tutması gerekir.Öyle ortamı gerip geriye çekilerek olayları izlemeyle olmuyor bu işler.Avaz avaz bağırıp ortam gerildiğinde sus pus yapmayı çözüm görüyorsanız ben sizin özgürlük anlayışınızdan şüphe ederim.Buyrun işte mitinglerden bahsediyorsunuz,özgürlükten bahsediyorsunuz,tüm bu olaylar nerede oluyor soruyorum size ve cevabını da ben vereyim:beğenmediğiniz AKP iktidarı zamanında yapabiliyorsunuz tüm bunları sayın commodore,var mı sizi susturan ya da pranga vuran elbette ki hayır.Çünkü bu iktidar sandığınız gibi daha doğrusu kafanızda yarattığınız öcü iktidar değil de ondan.Ben kimsenin çığırtkanı değilim;ancak haklı olana da evet bu haklı diyebilelim artık...Öyle bilip bilmeden ahkam kesmek aydın geçinen kişilere hiç de yakışmıyor.
Dindar Avukat rumuzuyla katılan arkadaşımız; sizin bu yazdıklarınızı zaten ciddiye almadım...O yüzden size yazacak birşeyim yok,sadece kendiniz güleceğiniz bir şaka yaptığınızı varsayıyorum.
-
Re: Abdullah Gül
Sayın Mistrall sizin yazdıklarınızdan net bir şey anlaşılmıyor. Sadece Commodore1tr isimki üyemize karşısınız o belli. Ancak onun ortaya koyduğu söyleme karşılık bir şey demeyip sadece ona bir şeyler diyorsunuz. Cumhurbaşkanı adayı istemişsiniz ısrarla onuda vermiş Parti kurup buna gelin diyecek hali yokya.
Siz Commodore1tr a laf etmeye çalışacağınıza bir fikir savunsanız daha iyi olacak , o kendince kötü şu şu demiş çürütüyorsanız onu çürütün iyi dediklerinizide yazın ki kişiselleşmesin.
Ankara Tandoğan ve Çağlayan mitingi Cumhuriyet amacıyla yapılan en büyük mitinglerdi. Bunu engellemeye iktidarın dahil kimsenin gücünün yeteceğini sanmıyorum. Siyasi amaçlı değil çağdaş demokratik sosyal laik hukuk devletinin korunması için yapılan mitingdir bunlar. Baş örtülüsüde açığıda dindarıda sağcısıda solcusuda katıldı. Katılmayıp karşı olanların kendisini sorgulaması gerekli bence bu değerlere karşı ise ne savunuyor ? Commodore1tr açıkça bunu demiş.
Dindar avukatta sanırım size yazmış. Yoksa bir avukatın böyle birşeyler yazacağını sanmıyorum.
-
Re: Abdullah Gül
Sayın Evren benim fikirlerimi yazdıklarımdan çıkarabilmeniz mümkün,bunu yapamıyorsanız bu sizin sorununuz;ancak şunu söyleyebilirim ki,Kişi sadece dini inançlarından sorgulanmamalı.Din konusunu daha fazla kaşımadan,icraatlara bakmak lazım.Din konusu tartışılacaksa ayrı bir forum konusu açılmalıdır diye düşünüyorum.İktidar tartışılıcaksa bu inançları ile değil icraatlarıyla tartışılmalıdır.Özetle anlatmak istediğim budur.Sanırım ne demek istediğimi şimdi daha iyi anladınız.Saygılar sunarım.