İşten Çıkarılma

Yanıt veren kıymetli arkadaşlar,

Hepiniz haklısınız ancak sanırım bir kavram karmaşası var burada...

4857 Madde 2: İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.

Kimdir bu kişiler? İşyerinin yönetiminde her seviyede sorumluluk verilmiş kişiler... Örneğin , Müdür, Şef, Mühendis, Formen, Ustabaşı ve hatta mavi yakalı olmakla birlikte vardiyada sorumluluk verilmiş vardiya sorumlusu işçiler... Bunlar işveren vekilidir, işveren adına hareket ederler, İŞİN, İŞYERİNİN, İŞLETMENİN yönetiminde işveren adına hareket ederler.

İşveren kimdir?
4857 Madde 2: İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır.

Bir de İŞVEREN TEMSİLCİSİ vardır. Bu kişiler İş Kanunu açısından ayrıca tanımlanmamış olmakla birlikte yine bu Kanun açısından işveren vekilidirler. Ancak bu kişilere Türk Medeni Kanunu'nun

MADDE 49.- Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
II. Kullanılması
MADDE 50.- Tüzel kişinin iradesi, organları aracılığıyla açıklanır.
Organlar, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar.
Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.

maddelerinde belirtilen tüzel kişiliğin organları tarafından verilen imza yetkisi ile, bir anlamda bu kişiler "biraz daha işveren vekilidirler"...

İşten çıkarma iradesi tüzel kişiliği borç altına sokan bir işlem olduğuna göre , her işveren vekilinin işçiyi işten çıkarma iradesi göstermesi beklenemez, gösterse dahi bu irade sakat bir irade beyanı olacaktır.

Sonuç olarak; işçiyi işten çıkarma iradesini, işveren temsilcisi (şirket imza sirkülerinde imza yetkisi bulunan, işveren adına tasarrufta bulunma, işvereni borç altına sokma yetkisi verilmiş kişi) gösterirse bu gerçek ve geçerli bir irade beyanı olur.

Not: "İstifa kime verilir" başlıklı forumda her ne kadar biraz daha farklı (tebliğ-tebellüğ açısından) bir yanı ile konuya değinilmişse de, bu husustaki Yargıtay kararlarına ulaşabilirsiniz.

Selamlar,

Sayın Harun Gür,
Galiba ikimiz de İş Bankasına gidiyoruz.
Burada dikkatten kaçan husus şu. Yasanın yalnızca lafzı ile karar vermek yerine ruhuna da bakmak lazım. İşveren vekilliği kavramı çok yönlü ele alınması gereken bir kavram. Bu olayda işveren vekilinin ( yani grup yöneticisi ) işten çıkarma eylemi kanıtlanabilir olması durumunda işvereni bağlayıcıdır ve işten çıkarma yetkisinin olup olmaması işten çıkarılan işçi bakımından bağlayıcı değildir. Ama yetki aşımı açısından işveren tarafından yaptırıma maruz kalabilir.
(yetkilerinin ne olduğunu bilemediğimiz için detaya inemiyoruz.)
Hiç kimse kendisine işten çıkarıldığını tebliğ eden bir personel müdürüne yetki belgesi sormaz. Bilinmelidir ki, çok çok az işletmede yetki ve sorumluluklar yazılı olarak tanımlıdır. Hemen hemen hiçbir işletmede ( gerçek anlamda kurumsallaşmış şirketler hariç) kimin yetkilerinin ne olduğunu kimse bilmez. İşverenler bu hususun netleşmesini asla istemezler. İş Yasası biraz da bu hususta işçinin ortada kalmasını önlemek amacı ile işveren vekili kavramını bu kadar geniş tutmuştur. Aksi halde işveren istediği gibi kıvırıp, "canım müdür öyle yapmış ama yetkisi yoktu, işten çıkarmadan benim haberim olmadı deyip
sorumluluktan kurtulabilirdi.
Aynen sizin de vurguladığınız gibi, işletmede, boyutu ne olursa olsun, sevk ve idareye yetkili olanlar, müdür, şef, postabaşı vs. vs., fiillerinin ve yetkilerinin kapsamında işveren vekilidirler.
Esenlikler

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2006/1797
Karar No: 2006/20696
Tarihi: 12.07.2006

Özeti : İstifa dilekçesinin işveren tarafından uygun görülmesi işçiyi işverene ihbar öneli tanıma yükümlülüğünden kurtarmaz. Kaldı ki işveren vekili olarak istifa dilekçesini kabul eden kişinin işe alma ve çıkarma yetkisinin bulunmadığı , istifa dilekçesine "uygundur" şerhini düşmesi feshin anlaşma ile sona erdirildiğini göstermez.


Tarihini şimdi hatırlamadığım bir başka Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Kararı:

Davacı tanıklarının anlatımlarından Ustabaşı'nın davacıyı işten kovduğu, o esnada yanında Fabrika Müdürü'nün de olduğu iddia edilmektedir. Davacının işe gelmemesi karşısında işveren 25/II kapsamında devamsızlıktan haklı nedenle çıkış işlemi gerçekleştirmiştir. Yerel mahkeme davalı işveren lehine hüküm kurmuştur.

Karar Özeti : İşveren vekili de olsa işçiyi işten çıkarmaya yetkisi olmayan ustabaşının davranışı hüküm doğurmaz. Ancak işveren bu durumu öğrendikten sonra işçiyi tekrar işe davet etmemiş olduğundan artık feshin işveren tarafından gerçekleştirildiğinin kabulü gerekir.


Selamlar,

Çok ilginç ve çarpıcı bir karar. Aksi bulunmadıkça (yargıtayın birbirine tamamen zıt kararlar verdiği malumumuzdur.) konuya noktayı koyuyor. Arşivime ve dağarcığıma aldım.
Teşekkürler Sayın Gür.

Konuyu gündeme getiren arkadaş gösteriye çıktı mı dersiniz? :)

Çıkmıştır Sayın Yavuzcan. Sahne tozu yutmak başka birşeydir.
Sahneye çıktıkları zaman her şeyi unuturlar. Bu imkanlarından da kolay kolay vazgeçmezler.
Doğru olan da bu zaten. Hem sanatından olmaz hem de ekmeğinden.
Yeri gelmişken, bilginiz varsa beni aydınlatırmısınız.
1- Yetkili, yönetici, kıdemli üye, üye vs. tanımları hangi kriterlere göre kim tarafından belirleniyor?
2- Site yönetimi ile nasıl irtibat kurulabiliyor? ( ben kısa mesajla bu soruları sordum ama 2 gündür cevap alamadım)
Esenlikler

Sn. KASIMAN,

Ben kısaca yanıt vereyim.

Bu kırmızı olan yönetici denilenler "işveren":kızgın: (kırmızı urbalılar bunlar)
Bu yeşil olan yetkili denilenler "işveren vekili" (para falan da almıyoruz ha boğazı tokluğuna, maksat muhabbet olsun):o

Diğer tanımlamalar da işçi ya, siteye ileti sayısına göre ağızlarına bir parmak bal çalıyoruz.:p

Selamlar,

Sayın Harun Gür, müthiş bir açıklama olmuş, tebrik etmek istedim defalarca...
Sayın Kasıman, şu anda zaten site yönetimi ile irtibat halindesiniz. KM servisimizi de kullanabilirsiniz. İyi günler dilerim.