Sayın erdiken ''adalet meslek okulu '' mu ? Üsteğmen mi karar verin bende karar aşamasındayım .
Printable View
Sayın erdiken ''adalet meslek okulu '' mu ? Üsteğmen mi karar verin bende karar aşamasındayım .
Başbilen'in cebindeki intihar mektubunu kimin yazdığı araştırılıyor.
ASELSAN'daki esrarengiz intiharların ortaya çıkarılması için, mahkemenin yeniden otopsi yapılmasın akarar verdiği Hüseyin Başbilen'in cebinde bulunan mektubun, işe gitmediği bir gün kendi bilgisayarında yazıldığı ortaya çıktı.
Birbiri ardına ASELSAN'da yaşanan şüpheali intiharlar ile ilgili sır perdesi henüz aralanamadı. Ancak son dönemlerde yaşanan gelişmeler, olaylar üzerindeki sır perdesinin aralanması bir yana, daha da karmaşık bir hale getirdi. Ailesini açtığı dava sonuçlandı ve mahkeme Hüseyin Başbilen'in mezarının açılarak yeniden otopsi yapılmasına karar verdi.
Bir diğer gelişme ise Başbilen'in cebinde bulunan "intihar mektubu" ile ilgiliydi. 7 Ağustos 2006 tarihinde Esenboğa Havalimanı yolu üzerinde aracında ölü olarak bulunan mühendis Hüseyin Başbilen'in cebinde "Elveda" başlığıyla yazılmış bir intihar mektubu bulunmuştu. Ancak polis kayıtlarına "intihar mektubu" olarak geçen bu mektubun, Başbilen'in ortadan kaybolduğu gün işyerindeki bilgisayarda yazılmış olduğu ortaya çıktı.
KARARA İTİRAZ ETTİK
Başbilen ailesinin avukatı Birgül Güven, KANAS silahları konusunda uzman olan Başbilen'in üzerinde bulunan mektubun ne zaman ve kim tarafından yazılmış olduğunun belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Avukat Birgül Güven, dosyanın Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından "intihar" gerekçesiyle kapatıldığını hatırlatarak, "Aile ile görüşüp sır perdesinin ortadan kaldırılması için karara itiraz edip bazı taleplerde bulunduk. Cep telefonu kayıtlarının geriye dönük ve bilgisayarının detaylı bir şekilde incelenmesini istedik. Öyle sanıyorum ki, şimdi Ankara Cumhuriyet Savcılığı dosya üzerinde detaylı bir inceleme başlatacak" dedi.
MUTLU DEĞİLİM DEMİŞTİ
Hüseyin Başbilen, ortadan kaybolduğu gün, "Cuma namazına gidiyorum" diyerek evden çıktımştı. Eşiyle mutluydu. Ancak üzerinden çıkan mektupta mutsuz olduğu yazıyordu. 4 Ağustos 2006'da evden ayrılan 7 Ağustos 2006 tarihinde ise cesedi bulunan Hüseyin Başbilen'in cebined çıkan mektupta, aynen şunlar yazıyordu:
"Ben artık mutlu değilim. Fiziksel rahatsızlığım yok ama tükendim. Karım, seni seviyorum. Bana hep destek oldun. Ailem beni affedin. Beni bulan 260 .. .. numaralı telefona haber versin."
Mektupta mutsuz olduğunu yazdığı halde karısına "seni seviyorum" diyen, ailesine affetmesi için yalvaran Hüseyin Başbilen'in mutsuz olmasını gerektirecek hiç bir sebep yoktu. İşte tüm bu çelişkiler yumağı, sır perdesinin aralanmasıyla birlikte ortadan kalkacak.
Hürriyet/22/05/2007
ABD'nin ülkemizdeki işbirlikçiler ile birlikte üzerimizde ciddi oyunlar oynadığını düşündüğüm şu günlerde bu mevzu nedense tekrar aklıma geldi.
Esrarengiz ölümlerde CIA ve MOSSAD'ın parmağı mı var?
28 Mayıs 2007 - 01:29:46
ASELSAN'da çalışan başarılı 3 genç mühendisin sır dolu ölümleri intahar olarak açıklandı ancak gençlerin aileleri ve kamuoyu cinayet olduğunda ısrar ettiler. Akıllara Eşref Bitlis Paşa'nın, Turgut Özal'ın, Alparslan Türkeş'in, Adnan Kahveci'nin esrarengiz ölümleri geldi...
Aselsan, 1975 yılı sonunda kara kuvvetlerini güçlendirme vakfı öncülüğünde anonim bir şirket olarak kurulmuştur.1979 yılı başlarında Ankara Macunköy tesislerinde üretim faaliyetine başlamıştır.Bugün Aselsan modern elektronik cihaz ve sistemler geliştiren, üreten, teşhir eden ve pazarlayan, satış sonrası hizmetlerini yürüten entegre bir elektronik sanayi kuruluşu haline gelmiştir. Çeşitli ülkelerde temsilcilikleri bulunan Aselsan ilk yurt dışı şirketi olan Aselsan Bakü şirketini 1998 yılında Azerbaycan'da kurarak faaliyete geçmiştir.
1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ABD'nin ülkemize uyguladığı ambargo, böyle bir şirkete devletimizin ihtiyacının olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Aselsan, TSK'nın dışa bağımlılığını azaltmak için kurulmuş bir şirkettir. En önemli özelliği aviyonik bakımından bunu büyük ölçüde başarmış olmasıdır. 650 milyon dolara ABD'nin modernize ettiği F-16'larımızda bizim yapamadığımız tek şey aviyonik sistemlerdi. Dışa bağımlılık o yüzdendi. Üç gencecik mühendisimiz bu sorunu çözmüşlerdi. Türkiye'nin en parlak üniversitesinden mezun olmuş 3 parlak mühendis... Türkiye'nin en parlak kuruluşlarından birinde iş buluyorlar... Türkiye standartlarına göre hayli iyi maaş alıyorlar. "Yüksek lisans tezi sıkıntısı" çektikleri ileri sürülüyor. Yüksek lisans neden yapılır? Daha iyi maaş, daha iyi mevkii için. Adam zaten 26 yaşında bunu başarmış. Diğerleri de.
Ve..."Yüksek lisans tezi sıkıntısı" onları intihara sürüklüyor! (?!?!)
Tarih : 7 Ağustos 2006 , Yer : Pursaklar- Ayrancık yolu Ankara.
Aselsan'da silahlı gücümüzü millileştirmeye çalışan ve çok önemli projelere imza atan Makine mühendisi Hüseyin Başbilen (31), bir aracın içinde sol bileği ve boğazı kesilmiş bir durumda ölü bulunuyor. Otopsi sonucu "intihar" !!!
Tarih : 16 Ocak 2007 Yer :Gölbaşi-Ankara
Aselsan çalışanı Elektronik mühendisi Ali Ünsem Ünal (30) bir aracın içinde vurulmuş olarak bulunuyor. Otopsi sonucu "intihar" !
Tarih: 26 Ocak 2007 Yer : Batıkent Ankara
Elektrik Mühendisi Evrim Yençeken (26) yedinci kattaki evinin penceresinden atlayarak hayatını kaybediyor. O dönemlerde yüksek lisans yapan genç mühendis ardında uzun süredir tez için çalıştığı, sıkıntılar yaşadığı ve psikolojisinin bozulduğu gerekçesi ile hayatına son verdiğini ifade eden bir intihar notu bırakıyor. Otopsi sonucu "intihar" !
Türkiye'nin en gözde kurumunun 3 mühendisi intihar ediyor, herkes "sus-pus". Ölenler yalnızca Aselsan'ın çalışanı değil, bu ülkenin yetiştirdiği beyinler yani bu ülkenin çalışanlarıydı. Olay sadece "ruhsal sıkıntı" ise, ilk intiharın ardından çalışanlarına yönelik tedbir almayan Aselsan yönetimi yine kusurlu sayılmaz mı? Türkiye'nin en gözde mühendisleri bu ölümleri görünce Aselsan'da çalışmak ister mi? Kurum, adeta içine kapanarak kendi bacağına kurşun sıkmış olmuyor mu? Yanıtı gizlidir ama yine soralım: Bu mühendisler başka hangi projeler üzerinde çalışıyorlardı? Geleceklerini garanti altına almış 3 kişinin art arda intihar etmesini "yüksek lisans" notu açıklamaya yetmiyor.
İddialara göre F-16 üretim merkezi TAİ de uçaklara dost- düşman tanımlaması yapan elektronik sistemin üretildiği bölüme Türk mühendisler girmeleri yasaktı. Bunun üzerine bu sistemi devre dışı bırakacak yeni bir elektronik sistem söz konusu mühendisler tarafından geliştirilmişti. ODTÜ�lü mühendisler bir savaş halinde Türk F-16'sının ABD, İngiliz ve Yunan uçaklarının biri ile karşılaşması halinde onları dost olarak görmesi ve bir savaş durumunda Türk uçaklarının ciddi bir tehditle yüz yüze gelmesini engellemek için Milli Yazılım Projesini geliştirmişlerdi.
Başbilen tarafından geliştirilen proje ile altı ay gibi kısa bir sürede uçak tanıma sistemini devre dışı bırakacak bir sistem geliştirilmişti. Üzerinde önemle durulması gereken nokta şu ki; ABD'nin yıllarca çalışarak kurduğu sistem, Türk mühendisleri tarafından kısa bir sürede bertaraf edilmişti.
ABD'nin sadece uçak tanıma sistemini elinde koz olarak tutmadığı, bundan daha vahim ve önemli bir kozunun olduğu, bunun da: ABD'nin herhangi bir savaş veya askeri operasyon sırasında ABD tarafından satılmış veya modernize edilmiş elektronik sisteme sahip uçak, helikopter, tank, zırhlı birlikler, izleme sistemleri gibi hayati araçları uydudan verilen komutlarla saf dışı bırakabilmesi yani, kendi yaptığı bu elektronik sistemleri istediği anda uzaktan kumanda misali uydulardan kontrol edilebiliyor olması� olarak ifade ediliyor. Bu, Türk Ordusu�nun savaş başlamadan yenilgisi anlamına gelmiyor mu? Bir not: ABD bu sistemi Eşref Bitlis Paşa'nın taciz edildiği helikopterde de kullanmıştı.
Aselsan mühendisleri, uçak tanıma sistemlerinin millileştirilmesi konusundaki başarısından sonra, benzer bir başarıyı bu ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması, uydu müdahalesini bertaraf edecek yeni elektronik sistemlerin geliştirilerek silahlı gücümüzün millileştirilmesi için çalışıyorlardı.
Rapora İtiraz :
Kardeş Başbilen: Adım gibi eminim Hüseyin öldürüldü...
Merhum mühendis Hüseyin Başbilen'in ailesi intihar raporuna itiraz etti .İkiz kardeş Hasan Başbilen ; kardeşinin maddi, manevi hiçbir sorunu bulunmadığını, intihar edecek bir yapıya sahip olmadığını ve kardeşinin öldürüldüğünden emin olduğunu söyledi.
Sincan Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen kardeş Başbilen, Hüseyin kesinlikle intihar edecek yapıda biri değildi. Ben intihar ederim ancak Hüseyin etmez. Adım gibi eminim Hüseyin öldürüldü. Tabii ki bunu kanıtlayacak bir delil yok elimizde fakat devletin bu olayı çözeceğine inanıyorum. Yaptığımız itirazla ilgili soruşturma yakında başlayacak. 1 ay gibi bir süre içinde tamamlanmasını bekliyoruz� dedi.
Hüseyin Başbilen'in ölümünün ardından ASELSAN�a gittiklerini ve kardeşinin çalışmalarıyla ilgili bilgilendirildiklerini söyleyen kardeş Başbilen, sözlerini şöyle sürdürdü: Hüseyin'in çok çalışkan biri olduğunu biliyorduk. Ancak, bu kadar önemli projelerin içinde yer aldığını tahmin etmiyorduk. Zaten projelerinden bizlere bahsetmezdi. Milyar dolarlar tutan tank projesinin dışında, askeri makamların çok önem verdiği "milli yazılım projesi" de Hüseyin tarafından yürütülüyormuş. Bu projenin Türkiye için çok önem taşıdığı ve askerin de üzerinde titizlikle durduğunu öğrendik. Böyle önemli projeler yürüten, hayatında maddi, manevi hiçbir sorunu olmayan biri neden intihar etsin? Biri çıkıp bu sorularımıza cevap versin. Biz devletimizden yardım istiyoruz."
Hüseyin'in ölümüyle ilgili aklımıza her şey geliyor� diyen ikiz kardeşi, "Bazı gazeteler, Hüseyin'in ölümünü Mossad ve CIA'ya bağladı. Biz bu kadar açık ve net konuşamıyoruz. Ama her şeyi de düşünüyoruz. Sonuçta devletin çok önemli projelerinde çalışan üst düzey bir isimdi. Onunla her zaman gurur duyacağız" dedi.
Merhum mühendis, Evrim Yanceken in (26) yakınları ise; Kanas silahının üzerindeki gece görüşü dürbünüyle ilgili yaptığı yeniliklerle tanınan genç mühendisin yeni bir silah üzerinde çalışma yaptığını, kaybolduğu gün projesini sunacağı için heyecanlı olduğunu söylediler.
Türkiye nin en parlak kuruluşunda çalışan, Türkiye standartlarına göre oldukça iyi bir gelire sahip olan, başarılı projelere imza atmış, geleceği parlak üç mühendis�Üç art arda intihar ve üç farklı intihar metodu�!
Türkiye için acı kayıp olarak nitelendirebileceğimiz, son derece başarılı üç mühendisin intiharı, sadece Türk kamuoyunda değil, siyasi platformda da derin yankılar uyandırdı. Konu CHP tarafından TBMM gündemine taşındı. CHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tomanbay, Başbakan Recep Tayip Erdoğan�a konuyla ilgili bir soru önergesi sundu.
(Kaynak:Haber Objektif)
Aselsan'ın altı ayda ölen 3 mühendisinden biri olan Hüseyin Başbilen'de onlarca kesik olmasına rağmen elinde ve parmaklarında kan izi bulunmadı. Adli Tıp'taki 7 uzman 'intihar' raporu verdi. 3 uzman 'cinayet' diyerek muhalefet şerhi koydu..
Sabah Gazetesi'nde yer alan habere göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teknoloji geliştirme üssü ASELSAN'da silah sistemlerinde çalışırken 7 Ağustos 2006'da Ankara'daki Pursaklar-Ayancık Yolu'nda aracının içinde başı ve boğazı kesilmiş halde bulunan 31 yaşındaki mühendis Hüseyin Başbilen'in sır ölümü ile ilgili inceleme tamamlandı.
Saatini ve alyansını çıkarıp otomobilin göğüs konsoluna bırakan Başbilen'in yanında intihar notu dışında bir de 3 cm. açık bir falçata bulunmuştu. Ölüm raporunda Başbilen'in vücudunda bulunan kesiklerden birinin boynun sol tarafında başlayan 20 santimetrelik, diğerinin ise el bileğinde 8santimetrelik yara olarak kayda geçti. Ölümünde bu yaralara bağlı "damar açmaya" sonucu oluşan dış kanama sonucu gerçekleştiği ifade edildi.
ELDE KAN İZİ YOK
Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu'ndaki 10 uzmanın hazırladığı raporda; boyunda 'tereddüt kesikleri' olmakla birlikte, ölümün 'kişinin kendisi tarafından yapılmasının mümkün olduğu' yönündeki görüş oy çokluğuyla kabul edildi. 7 uzman 'intihar' raporu verse de 3 uzman "Cinayet' diyerek rapora şerh koydurdu.
Olayın cinayet olduğunu söyleyen uzmanlar, intiharda görülen tereddüt kesiklerinin olmasının önemli olduğunu ancak bunun ortada cinayet yoktur kesinliğini belirtmediğini kaydetti. Muhalif uzmanlar tıbben Başbilen'in kendini keserken ellerine kan sıçramış olması gerektiğine dikkat çekti. 3 uzman "kişinin olay yerinde bulunuş şeklinin otopsi raporunda tarif edilen kesik tarzındaki yaraların nitelikleri ile oluşturdukları harabiyete göre kendisi tarafından yapılmasının mümkün olmadığını" da vurguladı.
2 ÖLÜME DE İNTİHAR
Ölü bulunan iki kişiden ÖDTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Halim Ünsem Ünal. ASELSAN'da bir süre çalıştıktan sonra görevinden ayrılan mühendis Ünal, 17 Ocak 2007 tarihinde, Eymür Gölü kenarında ölü bulundu. Kafasından aldığı tek kurşunla öldüğü belirlenen Ünal'ın intihar ettiği açıklandı. ODTÜ mezunu Elektrik Mühendisi Evrim Yançeken'in 26 Ocak 2007'de Batıkent'teki oturduğu binanın 6. katından atlayarak intihar ettiği ileri sürüldü. Evrim Yançeken, olay yerinde hayatını kaybetti. Yançeken'in psikolojik sorunları olduğu ve intihar mektubu yazdığı ifade edildi.
(23. 12. 2007)
Hürriyet
Şüpheli ölümler arasında eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ın ölümünüde unutmamak gerek.
Gitmek istememesine rağmen kendisi zoraki olarak bir kokteyle davet edilmiş ve zoraki(büyük ısrarla) kendisine limonata içirilmişti. Semra Özal çok detaylı anlatmıştı zamanında,hatırlamıyorum şimdi. özellikle limonataya Rus'ların etkisini günler sonra gösteren bir tür zehirden katıldığını ve kocasının bu şekilde öldürüldüğünü söylemişti.
Türki Cumhuriyetleri ile birlik ve işbirliğinin temellerini atan ve bu konuda önemli mesafeler kateden Özal'ın birilerinin(özellikle Rusya'nın) uykusunu kaçırdığı gerçekti.
Öldürülen mühendisin avukatı: "Şüpheli isimler belirledik."
Olayın "cinayet" olduğunu iddia eden Başbilen Ailesi'nin avukatı Birgül Güven "Cinayetle ilgili bazı sürpriz isimler belirledik" dedi.
Bu açıklama üzerine Aselsan'da görev yapan ve daha sonra değişik şekillerde intihar ettikleri öne sürülen mühendislerle ilgili şüphe doğdu.
Şimdi herkes şunu merak ediyor: Avukatın sır gibi sakladığı "bazı şüpheli isimler" kim?
Polisin bu isimleri öğrenmek için avukatlarla temasa edip-etmeyeceği soruluyor.
Aselsan'da, birçok önemli proje yürüten ODTÜ mezunu makine mühendisi Hüseyin Başbilen'in, 7 Ağustos 2006 tarihinde aracının içinde ölü bulunmasıyla ilgili başlayan soruşturma devam ediyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nda görevli 10 bilirkişinin hazırladığı ölüm raporunda, 7 kişinin olaya "intihar" demesine rağmen 3 bilirkişinin olayı "cinayet" olarak nitelendirmesi, soruşturmaya yeni bir boyut kazandırdı. Gelinen süreçle ilgili Hürriyet'e ilginç açıklamalarda bulunan Başbilen Ailesi'nin avukatı Birgül Güven, "Kamu adına yürütülen soruşturmada üç bilirkişinin şerh vermesi, Başbilen'in öldürüldüğü şüphelerini daha da artırmıştır. Artık yargının bu olayı bir dava haline getirip tüm detayları incelemesi gerekmektedir" dedi.
Mühendis Başbilen'in ölü bulunduğu gün yanında taşıdığı çantada, brifing için hazırladığı çok önemli proje dosyalarının bulunduğunu belirlediklerini söyleyen Güven şöyle konuştu:
PROJE DOSYASI KAYIP
"Başbilen'in ölü bulunduğu araç içinden çıkan çantasında, projelere ait dosyaların olmadığı tespit edildi. İş yerinde ve evinde yapılan aramalarda da dosyalara ulaşılamadı. Mühendisin, babası Vehbi Başbilen'e dahi göstermediği ve 'bunlar çok gizli porojeler' dediği dosyaların bir anda ortadan kaybolması düşündürücü."
ŞÜPHELİ İSİMLER BELİRLEDİK
Raporda bulunan üç şerhe rağmen soruşturmaya takipsizlik verilmesi halinde AİHM'e kadar gideceklerini belirten avukat Güven şöyle devam etti:
"Başbilen'in ölümüne takipsizlik kararı verilir ve olay yeniden intihar olarak nitelendirilirse, aile adına bireysel dava açacağız ve şikayetçi olacağız. Olayın cinayet olduğu yönünde şüphelerimiz var. Ayrıca cinayetle ilgili bazı şüpheli isimler de belirledik. Öncelikli talebimiz davanın açılması ve Başbilen'in geçmişe yönelik tüm telefon kayıtları ile iş yerindeki bilgisayarının incelenmesidir."
Hürriyet
Önemli projelerde görev aldıkları belirtilen üç ASELSAN mühendisinin beş ay içinde intihar etmelerine ilişkin dosyaya yargı son noktayı koydu
ASELSAN’da önemli projelerde görev yapan üç mühendisin geçen yıl intihar etmesi kamuoyunda çok sayıda komplo teorisinin tartışılmasına neden oldu. Kendini bıçakla kestiği belirtilen Hüseyin Başbilen’in ailesi, Ankara Savcılığı’nın ‘intihar’ diyerek verdiği takipsizlik kararına itiraz etti.
İTİRAZI değerlendiren Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Nisan 2007’de kovuşturmanın genişletilmesine karar vererek, Adli Tıp’tan yeniden rapor istedi. Raporda olayın intihar olduğu kararına varıldı. Ancak üç üye cinayet olduğunu savundu. Uzmanlar ‘yaraların kendisi tarafından yapılmasının mümkün olmadığını’ vurguladı.
DOSYAYI değerlendiren Mahkeme Başkanı Taner Ulutürk, takipsizlik kararının kaldırılmasına yapılan itirazı reddetti. Ulutürk, raporda kesiklerin olay yeri bulguları ile birlikte değerlendirildiğinde bu yaraların kişinin kendisi tarafından yapılmasının mümkün olduğunun karara bağlandığını hatırlattı.
HaberTürk
Aselsan`da dördüncü sır intihar...
ASELSAN`ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği`nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan genç mühendis Burhaneddin Volkan`ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından kurumdan ayrıldığı ve yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara`daki birliğinde hayatını kaybettiği belirlendi.
ASELSAN`ın 3 başarılı mühendisinin ölümünün ardındaki sis perdesi bir türlü aydınlatılamazken, kurum mühendislerinin bir tanesinin daha şüpheli bir şekilde hayatını kaybettiği belirlendi. ASELSAN`ın Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği`nin uçak komuta kontrol merkezi bölümünde başarılı işlere imza atan Hacettepeli genç mühendis Burhaneddin Volkan`ın, 3 arkadaşının şüpheli şekilde hayatlarını kaybetmesinin ardından kurumdan ayrıldığı ve yedek subay olarak vatani görevini yapmak üzere gittiği Ankara`daki birliğinde hayatını kaybettiği öğrenildi.
2005`TE ASELSAN`A GİRDİ
Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra ASELSAN`a mühendis olarak giren ve burada uçak komuta kontrol merkezi bölümünde çalışan 8 mühendisten biri olan Volkan, kurum bünyesindeki 3 mühendisin şüpheli şekilde hayatını kaybetmesi üzerine endişeye kapılarak kurumdan ayrıldı. Yedek subay olarak askere alınan Burhaneddin Volkan, önce Tuzla Piyade Okulu, ardından Ankara Kızılay`daki Bando Okullar Komutanlığı`ndaki birliğine gönderildi. Mühendis Burhaneddin Volkan, asteğmen rütbesi ile gittiği birliğinde nöbet esnasında şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
Askeri yetkililer ailesine Volkan`ın intihar ettiğini bildirdiler. Aileye kışladan gelen telefonlarda hiç de iç açıcı şeyler anlatılmadı. 8 Ekim 2007 günü hayatını kaybeden Burhaneddin Volkan`ın babası Mahmud Volkan, oğlunun ölümü ile ilgili Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı`na gerekli dilekçeleri sundu. Konunun aydınlatılmasını isteyen baba hiçbir sonuç alamadı. Savcılık`kovuşturmaya yer olmadığına` karar verdi. Aile bu karara Askeri İdare Mahkemesi nezdinde itiraz etti. Aile şimdi yargıdan gelecek son kararı bekliyor.
ASELSAN MÜHENDİSLERİNİN ÖLÜMÜ ŞÜPHELİ
2006-2007 yıllarında 6 ay içerisinde ASELSAN`da 3 mühendis şüpheli bir şekilde ölmüştü. İlk ölüm olayı 7 Ağustos 2006 tarihinde görülürken, 16 Ocak 2007 ve 26 Ocak 2007 tarihlerinde de iki vaka daha yaşandı. Ölen Hüseyin Başbilen, Ali Ünal ve Evrim Yançeken isimli 3 mühendis de ODTÜ mezunu ve ASELSAN`da gizli yürütülen silah projelerinde görev yapıyorlardı.
Bir dönem Aselsan`da çalışan mühendis asteğmen Zafer Oluk da görev yaptığı İstanbul 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı`nda 2008 yılının Mayıs ayında hayatını kaybetmişti. Zafer Oluk`un elektrik kazası sonucu öldüğü açıklanmıştı.
http://www.tumgazeteler.com/?a=5639988
ASELSAN’daki 4. intihar süpheli bulunması nedeniyle yargıyada...
ASELSAN’da Komuta Kontrol ve Haberleşme Yazılım Mühendisliği’nin Uçak Komuta Kontrol Merkezi Bölümü’nde 3 aylık bir proje yürüten Volkan’ın babası Mahmud Volkan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı’na oğlunun ölümüyle ilgili konunun aydınlatılması için gerekli dilekçeleri sundu. Savcılığın “Kovuşturmaya yer yoktur” kararının ardından aile bu karara Askeri İdare Mahkemesi nezdinde itiraz etti.
3 ay çalışmıştı
Aslında ASELSAN personeli olmayan, 2006 yılında kurumun 200’e yakın alt yüklenici firmalarından birisi olan Biometrics’te çalışan Volkan, yaklaşık 3 ay ASELSAN’a “atış kontrol” projesinde hizmet vermişti. Volkan’ın, projenin tamamlanmasının ardından kurumla bağlantısının kalmadığı öğrenildi.
Nöbette şüpheli ölüm
Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü mezunu olan Volkan’ın, 3 mühendisin şüpheli ölümünün ardından kurumdan ayrıldığı iddia ediliyor. Ardından yedek subay olarak askere giden Volkan, Tuzla Piyade Okulu ve Ankara Kızılay’daki Bando Okullar Komutanlığı’ndaki birliğe gönderildi. Ardından da Volkan, asteğmen rütbesi ile gittiği birliğinde nöbet esnasında 8 Ekim 2007 tarihinde şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.
6 AY İÇİNDE 3 İNTİHAR
ASELSAN’da daha önce de 2006-2007 yıllarında 6 ay içinde 3 mühendis şüpheli bir şekilde ölmüştü. İlk ölüm 7 Ağustos 2006 tarihinde olurken, 16 Ocak 2007 ve 26 Ocak 2007 tarihlerinde de iki ölüm daha yaşandı. Ölenler Hüseyin Başbilen, Ali Ünal ve Evrim Yançeken isimli 3 mühendis de ODTÜ mezunu ve ASELSAN’da gizli yürütülen silah projelerinde görev yapıyorlardı. kurumdaki şüpheli ölümlerin intihar değil cinayet olabileceği iddiası gündeme gelmiş, ölümler soru önergeleriyle TBMM gündemine de taşınmıştı.
http://w9.gazetevatan.com/haberdetay...9&Categoryid=1
ASELSAN ölümleri 'casus' dosyasında!
Kayıtlara intihar olarak geçen ASELSAN’da 3 mühendisin kapatılan dosyaları Ankara Cumhuriyet Savcılığı’ndan istend.
İstabul Organize Şube Müdürlüğü, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla 2006 ve 2007 yıllarında kayıtlara intihar olarak geçen ASELSAN’da milli projelerde görevli 3 mühendisin kapatılan dosyalarını Ankara Cumhuriyet Savcılığı’ndan istedi.
Askeri casusluk ve şantaj iddialarıyla ilgili operasyonu yürüten İstanbul Organize Şube Müdürlüğü, ASELSAN’da görevli Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken adlı mühendislerin kayıtlara intihar olarak geçen ölümlerini mercek altına alıyor. İstanbul Polisi, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı aracılığıyla Ankara Cumhuriyet Savcılığı’ndan şifre çözümü alanında uzman 3 mühendisin kapatılan dosyalarını istedi.
HÜSEYİN BAŞBİLEN:
ASELSAN’da makine mühendisi olarak görev yapan ODTÜ mezunu 30 yaşındaki Başbilen, 7 Ağustos 2006 günü Ankara Pursaklar Ayancık yolu üzerinde otomobilinde ölü bulundu. Otomobilin ön sağ koltuğunda, bir intihar mektubu ve Başbilen’in alyansı ile ucu kanlı bir falçata vardı. Jandarma tutanağında Başbilen’in sol bileğinde iki, boynunun sol tarafında da iki santimetre falçata kesiği olduğu belirtildi. Ölüm nedeni ise kan kaybı olarak gösterildi. Jandarma tarafından otomobilde bulunan çantada, Başbilen’in üzerinde çalıştığı milli tank projesiyle ilgili sunumların olmadığı görüldü. Başbilen ölümünden 3 gün sonra, ASELSAN’da, Türkiye’nin savaş teknolojisinde dış bağımlılığını ortadan kaldıracak çalışmalarına ilişkin bir sunum yapacaktı. Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki üst rütbeli subaylarla uzun süredir ‘milli tank’ projesi üzerinde çalışıyordu. 10 yıl ASELSAN’da görev yapan ve birçok projenin içinde yer alan Başbilen, özellikle suikast silahı ‘Kanas’ üzerinde uzmanlaşmıştı. İmza attığı projeler arasında F-16 savaş uçaklarında sinyal kırıcı sistemi de bulunuyordu.
HALİM ÜNSEM ÜNAL:
Elektrik Elektronik Mühendisi Halim Ünsem Ünal’ın cesedi 17 Ocak 2007 günü Ankara Eymür Gölü kenarında bulundu. Otopside Ünal’ın kafasına sıkılan tek kurşunla öldüğü bildirildi. Ölümü savcılık kayıtlarına ‘intihar’ olarak geçti.
ODTÜ’den 2000 yılında ‘şeref öğrencisi’ unvanıyla mezun olan Ünal, F-16 savaş uçaklarının modernizasyonuyla ilgileniyordu. Yurtdışında savaş teknolojileri alanında çalışan şirketlerden iş teklifleri alıyordu. ASELSAN’ın yan kuruluşu Mikes, Ünal’ı 2011 yılına kadar Amerika’da kalarak Türk-Amerikan ortak yapımı F-16 savaş uçaklarının modernizasyonunda çalışması için görevlendirdi. Düğününden birkaç gün önce cesedi bulunan Ünal öldüğü gün, savunma sanayii ile ilgili bir seminere katılacaktı.
EVRİM YANÇEKEN:
ODTÜ mezunu elektrik mühendisi Evrim Yançeken, 26 Ocak 2007’de Ankara Batıkent’te oturduğu binanın arkasında ölü bulundu. 26 yaşındaki Yançeken’in oturduğu apartmanın 7. katından atladığı kayıtlara geçti. “Artık dayanamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. İntiharımdan kimse sorumlu değil” yazan bir intihar notu bulundu.
ŞİFRE ÇÖZÜMÜ YAPIYORLARDI
ODTÜ mezunu olan mühendislerin ortak özellikleri ise şifre çözücü olmalarıydı. Hüseyin Başbilen, Halim Ünsem Ünal ve Evrim Yançeken, özellikle şifre çözme konusunda uzman mühendislerdi. Uçak tanıma sistemlerinin ‘millileştirilmesi’ ve ABD güdümlü elektronik sistemlerinin kontrol dışı bırakılması çalışmalarını yürütmüşlerdi. Üç mühendisin üzerinde çalıştığı en önemli proje ise Amerika’nın elinde olan sattığı silahların kontrolünü 6 ayda uçak tanıma sistemiyle çözdü. ABD’nin uydular aracılığıyla gönderdiği sinyallerle savaş araçlarını saf dışı bırakma sistemini de çökertti.
http://www.haber50.com/aselsan-oluml...da-317495h.htm