- 
	
	
	
	
		'Algılamak' duyusu da bir his değil midir? 
 Hisslerimizden düşüncelerimize yansıyan,  davranışlarmızı iyi veya kötü kontrol altına alabilecek ön yargılarımız da,  tıpkı alıntı yaptığım yazıdaki o cümle gibi geliyor; 'önyargı'da  bir olayı  nasıl algıladığımıza bağlı gelişlr zaten..
 
 "bir ruhani organizmaya dönüşürsünüz ki buda pek tercih edilebilecek seçenek değildir." temenos
 
 Haklısınız  ama :) bazen insan ne yapacağını bilemez duruma da gelebiliyor, inşallah sonum bu değildir.
 
 "Mantık ve aşırı analiz, bir fikri statik ve steril hale getirir. Tıpkı aşk gibi: Ne kadar çok analiz ederseniz o kadar çabuk yok olur. Bill Bernbach"  Av.Duygu Tekay
 
 Yani herşeyden biraz olmalı mı diyorsunuz ?! Bence de...
 
 "Şimdi siz bunu okudunuz amma saçmalamış ha olur mu öyle dediniz bir önyargı oluştu üzerinizde hakkımda kötü olarak demek ki siz kötümsersiniz.....
 
 Şimdi siz bunu okudunuz durduk yere amma irdeleme yapmış dediniz. İşi gücü yok demekki bunlarla uğraşıyor diyip gülümsediniz. Hakkımda olumsuz bir önyargı oluşmadı... Demekki siz iyimsersiniz...." commodore
 
 Sayın commodor1tr ;
 sanmıyorum ki,  yazdıklarınızı okuyupta gülümsemeyen olmasın  :)  bu durumda herkes iyimser oluyor , ne  güzeell...
 
 Bu önyargı olayı da sanki  biraz  şu "tavuk mu yumurtadan çıkar, yoksa yumurta mı tavuktan çıkar"  meselesi  vardı ya,  onun gibi bir durum mu ne! anca farkına vardım  :)  neyse biraz daha irdeleyelim yine de...
 
 
- 
	
	
	
	
		Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken bir olay okuyor :
 - Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor.
 - Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor.
 - Zaman, yer ya da kişi kavramı yok.
 - Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor.
 - Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarfediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor.
 - Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor.
 - Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor.
 - Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde.
 - Yürümüyor.
 - Uykusu sürekli düzensiz.
 - Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkessi uyandırıyor.
 - Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor.
 
 Bu olayı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle bir hastanın bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapmayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar.
 
 Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar.
 Fotoğraftaki hasta doktorun altı aylık kızıdır.
 
 (alıntıdır)
 
 
 
 
- 
	
	
	
		Re: Ön yargı üzerine 
		Bir köyde, çocuğu doğmadan  önce kocası ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evine alır..
 Gelincik kadının yanından bir an bile ayrılmaz.
 Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.
 Bir kaç ay sonra kadının çocuğu doğar.
 Tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.
 Günler geçer kadın bir gün bir kaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak  zorunda kalır...
 Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.
 Aradan fazla zaman gecmeden  anne eve gelir.
 Gelinciği, henüz kapida iken  ağzı kanlı  görür.
 Anne, çıldırmışçasına gelinciğe saldırarak oracıkta öldürür.
 Tam o sırada, bebeğinin sesi duyulur.
 Anne odaya yönelir...
 Beşiğin içinde uyumakta olan bebeğini ve hemen yan basında da parçalanmış bir yılan olduğunu görür!!