-
http://img.blogcu.com/uploads/yenied...8211319295.jpg
Dümende ve baş altlarında insanlar vardı ki
Bunlar uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven
insanlardı ki
Sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için
Hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin bir şarkı söyler gibi
ölebilirdiler
Arhavi'den Batum'dan havara etti kalktı
Pupa yelken giderken cigarasını yaktı
Taka yüklü cephane Trabzon'a varacak
Düşmana rast gelirse takayı batıracak
Bak Rize'ye Rize'ye selam olsun gaziye
Elli de sefer ettik Kuvay-ı Milliyle
Of sürmene arandı biz geldik Trabzon'a
Bin kaptan kurban olsun Kurtuluş Savaşına
ve çok uzak çok uzuklardaki İstanbul limanında
Gecenin bu geç vakitlerinde
Kaçak silah ve sker ceketi yükleyen Laz takaları
Hürriyet ve ümit su ve rüzgardılar
-
Üç kardeş emaneti aldılar bir dereden
İlyas, Temel, Süreyya kürekler siya siya
Emanet makinalı tüfekler hoçkis marka
Karadeniz denizdir gah uslu gah delidir
Delirir karayeldir karayel oy karayel
Kara hayda...
Rüzgar yaman esiyor taktılar kürekleri
Yele karşı çekmekten kırıldı bilekleri
Karadeniz uşağının yoktur can yelekleri
Hatçe, Ümmü, Gülizar kıyıda bekliyorlar
Sırtlayıp tüfekleri cepheye taşımaya
Cepheye hayda...
İlyas, Temel, Süreyya dönmediler geriye
Hatçe, Ümmü, Gülizar gittiler o dereye
Aldılar tüfekleri kürekler siya siya
İlyas, Temel, Süreyya, Hatçe, Ümmü, Gülizar
Bir yastığa baş koyar bir tetiğe basarlar
Kavganın haklı olanı erkek dişi bilmiyor
Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı olmuyor
-
Resmi olarak 2.5 milyon, gayriresmi olarak 10 milyon işsiz var Türkiye'de.
Avrupa Birliği Fas'ın Tunus'un Cezayir'in işsizini alıyor. Bize duvar.
Bir tek kimi alıyor bizden? PKK'lıyı...
İşçi suçlu. Terörist magdur....
Avrupa birliği işini yapıyor hemde doğru yapıyor. Taktir etmemek elde değil... İstediği sömürgeye sahip olmak için paraysa para terörse terör diyor... Böyle de her dediğine heee diyen bir hükümet buldu her iki tarafın planıda farklı her iki tarafta bu farkı biliyor... Ortak bir yön bir yer var oda TSK yı susturmak... Bir şekilde halkı bu hükümetin iyi olduğuna inandırmak... Gelen abuk sabuk paralar ertelenen paralar ne karşılığı toprak karşılığı toprak Atalarımızın kanla kazandıkları toprak... Bize ne mi bırakmak istiyorlar güdümlerinde olan şerri bir devlet ama bu sınırlarda değil ufacık işe yaramaz ama kendini büyük sanan... Bu hükümet mi ? Bu hükümet buna dünden razı kıyamet ondan kopuyor ya...
-
http://img223.imageshack.us/img223/5...klatife7rm.jpg
ve çok uzak,
çok uzaklardaki istanbul limanında,
gecenin bu geç vakitlerinde,
kaçak silâh ve asker ceketi yükleyen laz takaları:
hürriyet ve ümit,
su ve rüzgârdılar.
onlar, suda ve rüzgârda ilk deniz yolculuğundan beri vardılar.
tekneleri kestane ağacındandı,
üç tondan on tona kadardılar
ve lâkin yelkenlerinin altında
fındık ve tütün getirip
şeker ve zeytinyağı götürürlerdi.
şimdi, büyük sırlarını götürüyorlardı.
şimdi, denizde bir insan sesinin
ve demirli şileplerin kederlerini
ve kabataş açıklarında sallanan
saman kayıklarının fenerlerini
peşlerinde bırakıp
ve karanlık suda amerikan taretlerinin önünden akıp
küçük,
kurnaz
ve mağrur
gidiyorlardı karadeniz'e.
dümende ve başaltlarında insanları vardı ki
bunlar
uzun eğri burunlu
ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
sırtı lâcivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
zaferi için
hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin
bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler...
karanlıkta kurşunîi derisi kırmızıya boyanan
baltabaş gemi
ingiliz torpitosudur.
ve dalgaların üstünde sallanarak
alev alev
yanan:
şaban reisin beş tonluk takası.
kerempe fenerinin yirmi mil açığında,
gecenin karanlığında,
dalgalar minare boyundaydılar
ve başları bembeyaz parçalanıp dağılıyordu.
rüzgar:
yıldız - poyraz.
esirlerini bordasına alıp
kayboldu ingiliz torpitosu.
şaban reisin teknesi
ateşten diregiyle gömüldü suya.
arheveli ismail
bu ölen teknedendi.
ve şimdi
kerempe fenerinin açığında,
batan teknenin kayığında
emanetiyle tek başınadır,
fakat yalnız değil:
rüzgârın,
bulutların
ve dalgaların kalabalığı,
ismail'in etrafında hep bir ağızdan konuşuyordu.
arheveli ismail
kendi kendine sordu:
«emanetimizle varabilecek miyiz? »
kendine cevap verdi:
«varmamış olmaz.»
gece, tophane rıhtımında
kamacı ustası bekir usta ona:
«evlâdım ismail, » dedi,
«hiç kimseye değil, » dedi,
«bu, sana emanettir.»
ve kerempe fenerinde
düşman projektörü dolaşınca takanın yelkenlerinde,
ismail, reisinden izin isteyip,
«şaban reis, » deyip,
«emaneti yerine götürmeliyiz, » deyip
atladı takanın patalyasına,
açıldı.
«allah büyük
ama kayık küçük» demiş yahudi.
ismail bodoslamadan bir sağnak yedi,
bir sağnak daha,
peşinden üç-kardeşler.
ve denizi bıçak atmak kadar iyi bilmeseydi eğer
alabora olacaktı.
rüzgâr tam kerte yıldıza dönüyor.
ta karşıda bir kırmızı damla ışık görünüyor:
sıvastopol'a giden bir geminin
sancak feneri.
elleri kanayarak
çekiyor ismail kürekleri.
ismail rahattır.
kavgadan
ve emanetinden başka her şeyin haricinde,
ismail unsurunun içinde.
emanet:
bir ağır makinalı tüfektir.
ve ismail'in gözü tutmazsa liman reislerini
ta ankara'ya kadar gidip
onu kendi eliyle teslim edecektir.
rüzgâr bocalıyor.
belki karayel gösterecek.
en azdan on beş mil uzaktır en yakın sahil.
fakat ismail
ellerine güvenir.
o eller ekmeği, küreklerin sapını, dümenin yekesini
ve kemeraltı'nda fotika'nın memesini
aynı emniyetle tutarlar.
rüzgâr karayel göstermedi.
yüz kerte birden atlayıp rüzgâr
bir anda bütün ipleri bıçakla kesilmiş gibi
düştü.
ismail beklemiyordu bunu.
dalgalar bir müddet daha
yuvarlandılar teknenin altında
sonra deniz dümdüz
ve simsiyah
durdu.
ismail şaşırıp bıraktı kürekleri.
ne korkunçtur düşmek kavganın haricine.
bir ürperme geldi ismail'in içine.
ve bir balık gibi ürkerek,
bir sandal
bir çift kürek
ve durgun
ölü bir deniz şeklinde gördü yalnızlığı.
ve birdenbire
öyle kahrolup duydu ki insansızlığı
yıldı elleri,
yüklendi küreklere,
kırıldı kürekler.
sular tekneyi açığa sürüklüyor.
artık hiçbir şey mümkün değil.
kaldı ölü bir denizin ortasında
kanayan elleri ve emanetiyle ismail.
ilkönce küfretti.
sonra, «elham» okumak geldi içinden.
sonra, güldü,
eğilip okşadı mübarek emaneti.
sonra...
sonra, malûm olmadı insanlara
arhaveli ismail'in âkıbeti...
Nazım Hikmet Kurtuluş savaşı destanından....
-
Bölücü posteri taşıyana "dokunma" diyor.
Atatürk posteri asana "indir onu" diyor....
Çünkü Atatürk ü ve düşünce sistemini yok etmek istiyor... Nedenlerine girersek ne forum dayanır ne benim takatım kalır ... Herkeşçe biliniyor nedenleri...
İşin garibi en büyük neden o bin yıllık avrupa böyle bir lider böyle bir ULUS kahramanı çıkaramadı.... Yok aslında kimseleri demokrasinin beşiğiyiz diyen İngiltere krallık... Ne demokrasi ama... Franda napolyon Almanya Hitler gölgesinde...
İyide kardeşim ATATÜRKTEN SANA NE ?
-
-
AB üyesi İngiltere, kendi genelkurmay baskanına göre bile, "elalemin ülkesinde isgalci."
Çıt çıkmyor.
Bizim asker, "kendi topraklari üzerinde" uçak uçuruyor...Siddetli itiraz.
Kınama.
Her zaman ki gibi malum hükümetten ses yok. Gerçi TSK da AB den gelen çatlak sese kulak vermiyor amma gerçek olan olması gereken BAĞIMSIZ OLDUĞUMUZU İLAN EDECEK OLAN HÜKÜMET ama onlar farkında değil bu durumun... Her zamanki gibi de AB bunu kullanıyor...
-
http://newsimg.bbc.co.uk/media/image...eum2_ap416.jpg
İşte yok etmeye çalıştıkları Atamız ve halkı...
Ve Atamızın izinden sapmayan sapmayacak olan TSK....
-
AB ne istiyor ne istemiyor ?
Herşeyi almak istiyor ama hiç birşey vermek istemiyor, doymuyor çünkü...
(asabım bozuldu şimdi)
-
Fransız tarihçi: AB Atatürkçü düşünceyi yok etmek istiyor 20 Aralık 2006
DEMRE (A.A)
Fransız Ulusal Meclisinin, Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa teklifini kabulünü protesto için Türk vatandaşlığına geçme başvurusu yapan Fransız tarihçi Jean Michel Thibaux, eşi Eliane Thibaux ile Demre'deki tarihi yerleri gezdi.
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Necdet Ekinci'nin eşlik ettiği Thibaux, Myra Antik Kenti ve Noel Baba Kilisesi'ni ziyaret etti.
Thibaux, gezinin ardından AA muhabirine yaptığı açıklamada, birkaç gün önce Konya'da Şebi Arus törenlerine katıldığını, Demre'de de Aziz Nikolaus Kilisesi'ni gezdiğini söyledi. Anadolu'nun her yerinden barış, dostluk ve sevgiye çağrı yapıldığını belirten Thibaux, Buradaki antik kentler hala ayakta kalmışlar. Bu kentleri binlerce yıldan bu yana Türkler korudular, bugün hala da koruyorlar. Türk devleti bu kentleri korumak, gelecek nesillere taşımak için çaba harcıyor dedi.
Ermeni soykırımı iddialarıyla Türkiye'ye haksızlık yapıldığını da vurgulayan Jean Michel Thibaux, buna karşı çıkmaya devam edeceğini dile getirdi.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e de hayran olduğunu ifade eden Thibaux, Atatürkçü düşünce sistemini kendime hep rehber edindim. Avrupa Birliği'nin en büyük hedefi, Türkiye'de Atatürkçü düşünceyi yok etmektir diye konuştu. Fransız tarihçi, Akdeniz Üniversitesinde bir yıl boyunca konuk öğretim üyesi olarak Antik Tarih dersi vereceğini kaydetti.