-
Haftalardan beri konuşulan -kanımca da son derece isabetli olan- hemen hemen herkes için çekici bir çözüm olarak görülen, Saddam yönetiminin istifasının pek gerçekleşmeyeceği görünüyor. Bu da elbette ABD’nin hedefine yavaş yavaş yaklaşmasını kolaylaştırıyor. Kolaylaştırıyor çünkü bu Bush hükümetinin, “her yolu denedim, her fırsatı sundum olmadı” iddiasını gündeme büyük bir iştahla getirmesinden anlaşılıyor.
Bush, televizyonun karşısına sıklıkla çıkıp, amacının Irak’ı demokratik bir yönetime kavuşturma ve tüm dünyayı tehlikeden koruma olduğunu anlatıp duruyor. Bu masallara kananlar yok mu, elbette var. Ne yazık ki var. Bu vahşi ve ilkel yöntemi isabetli bulanların sayısı az değil (özellikle ABD ve İsrail’de). Kimsenin Saddam’ın dikta yönetimini savunduğu, tehlikeleri görmezden geldiği yok. Ama savaşın, yapılacak katliamın, tüm dünyanın gözyaşı ve kan gölüne çevrilmesinin gerekçesinin bunlar olmayacağı çok açık.
Bush’un kararından geri dönmeyeceği -ne kadar bu yönde anlamak istemesem de- görülüyor.
Bütün insanlığı tehdit edecek, Ortadoğu’yu daha da karışıklığa sürükleyecek savaşın Şubat sonunda yapılması planlanıyor. Umarım tüm insanların savaş karşısındaki birlikteliği ve sunulan çözümlerden birinin yürürürlüğe girmesi bu felaketi durdurma başarısını elde eder.
Ümidim ve inancım bu yönde..
Give Justice A Hand
Give Justice A Hand
-
Irak sorununun barışçı yollardan çözülmesi amacıyla Türkiye'nin ev sahipliğinde yapılan "Irak Konusunda Bölgesel Girişim-Dışişleri Bakanları Toplantısı"ndan Irak'a Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına daha aktif katılması, BM silah denetçileriye daha fazla işbirliği içinde olması konusunda uyarı çıktı. Yayınlanan ortak bildiride Irak sorununun çözümü için uyarıda bulunuldu. (Hürriyet_24 Ocak 2003)
Barış için gerçekleştirilen bu ve benzer her olumlu girişimin gerçekten herkes tarafından alkışlanması gereken girişimler olduğuna herkes inansın. Bunlardan bir sonuç çıkmaz diyenlere gerçekten şaşıyorum. Ne yani oturarak yerimizden masum insanların ölmesine, kendi milli çıkarlarımızın, onurumuzun zedelenmesine razı mı olalım? Bunu toplum vicdanına ve en önemlisi kendi vicdanlarımıza nasıl anlatabiliriz?
<span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Son ana kadar, tüm barış yollarının denendiğine, zorlandığına ve çözümlerin tükendiğine (ki bence çözümler hiçbir zaman tükenmez...)kendimizi ikna edersek bu girişimlere ara verebilme hakkına (ama yine bitirme değil dikkat ederseniz, buna kendimi inandırmam mümkün değil)sahip oluruz</span id='hl'>.
Give Justice A Hand
Give Justice A Hand
-
İnsanların çoğu, sıkıntı ve üzüntü çektikleri konuların çözümlerini bir dereceye kadar arama yoluna giderler, ancak önlerine bir engel çıkarsa yılgınlığa düşüp bu arayışlarından kolaylıkla vazgeçebilirler.
Çözümün yararı kendilerinin veya yakınlarının lehine dahi olsa çözümsüzlüğe razı olmak, pes etmek daha kolaylarına gelir.
Yakınmak ve çaresizmiş gibi ifadeler kullanmak da böyle kişilerin hayatlarının vazgeçilmez parçasıdır.
<span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Cesaret ve irade göstermektense korkakça davranıp kaçmak, adaleti gözetmektense umursuz olmak, hiçbir şeye karışmamak aksine adalete, hak ve hukuka karşı zorlaştırıcı olmak, atak ve girişimci olmaktansa ağır davranıp anlamazlıktan gelmek, dürüst olmaktansa yalan üretmek daha kolaylarına gelir. (örnekler o kadar fazla ki ayrı bir yazı konusu olur...) </span id='hl'>
Ve bu basitlikler için bu insanların bir emek sarfetmeleri de gerekmez.
Kendiliğinden gelişen hayvani dürtülerdir bunlar..
Bu insanların hayatlarının her aşamasında çözümsüzlüklerin önlerine sıkça çıkacağına dair batıl inançları vardır.
Dertlerin, belaların, hastalık ve sıkıntıların mutlaka hayatlarının bir döneminde karşılarına çıkmasını işte bu yüzden son derece doğal karşılarlar, bunlara karşı adeta şerbetlidirler, olağanüstü bir durum olduğundan nedense bir an olsun şüphelenmezler.
Oysa tüm bunları doğal hayatın içinden gelişmeler olarak görmenin çok yanlış olduğu inancındayım.
Bunlar harekete geçip hayatlarımızın yönüne çeki düzen vermemiz, doğru gördüğümüz şeyleri uygulamakta vakit kaybetmemiz için adeta yanıp sönen lambalar gibi önemli işaretler değil de nedir?
Nerden nereye? Anlatmak istediğim konu savaş gibi haksız ve yanlış olan her durumun çözümsüz konular olmadığı ile ilgiliydi. Düşünceler buralara sürükledi.
Bu konunun savaş ile bağlantısı ise, savaşa karşı duranların işte bu çözümsüzlüklere karşı duran nadir insanlardan olduğunu düşünmemdir ve eminim ki bu düşüncemde haklıyım.
Çünkü bu kişilerin sessiz ve pasif kalma seçenekleri de önlerindedir. Ama onlar seslerini bir yolla duyurma yoluna giden, oturduğu yerde kalmaktan ve izleyici konumda olmaktan rahatsız olan insanlardır.
Tüm dünyada büyük bir irade ve sabırla savaşın karşısında olduğunu söyleyen ve sesini yüksek çıkarmaktan çekinmeyen herkesi yürekten destekliyorum.
<span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Bu direnişi asil ve tek bir insan kanının dökülmemesi için gayret gösterildiği için de kutsal görüyorum.</span id='hl'>
“Aman canım seslerini yükselterek neyi engelleyebilir, neleri durdurabilirler ki” diyerek çözümsüzlükten yana tavır koyanlara da sadece acıyorum. Ama bildiğim bir şey var ki onlar da bu direnişin ses getirdiğinden ve etkili olduğundan eminler. Çünkü onlar da biliyorlar ki durum böyle değil.
<span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Her zaman ki düşüncemi tekrarlıyorum, sonuç nasıl ve ne olursa olsun, tüm zor şart ve imkansızlıklara rağmen doğrunun, adaletin yanında sonuna kadar durma iradesine sahip olmak bir erdemdir. </span id='hl'>
Give Justice A Hand
-
HABER.....
ABD'nin talepleri karşısında köşeye sıkışan hükümete halktan destek geldi. Yurdun dört bir yanında düzenlenen gösterilerde ABD kınandı. Ankara'nın barışın başkenti olması istendi
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de savaş karşıtı sesler giderek güçleniyor. Yurdun dört bir yanında düzenlenen eylem, gösteri ve panellerle 'savaşa hayır' dendi. Ankara'da savaş karşıtları barış zinciri oluşturdu. İstanbul'da sivil toplum örgütleri, sanatçı ve bilim adamlarından oluşan 100'ler Meclis'i ortak bildiri yayınladı, sinemacılar protesto yürüyüşü düzenledi. Adana, Mersin, Bursa, Edirne, Manisa Malatya ve Şanlıurfa'da da ABD'yi protesto eden gösteriler düzenlendi.
Ankara Kızılay'daki Yüksel Caddesi'nde toplanan savaş karşıtları uzunluğu 1 kilometreyi bulan 'savaşa hayır' zinciri oluşturdu. Binlerce kişi, basın açıklaması yaptıktan sonra ABD'yi protesto eden sloganlar attı. Göstericiler, Susurluk kazasından sonra gündeme gelen '1 dakika karanlık' eyleminin savaş için gerçekleştirilmesini istedi. El ele tutuşan savaş karşıtları, Yüksel Caddesi'nden Sakarya Caddesi'ne uzanan bir zincir oluşturdu. Polisin geniş güvenlik önlemi aldığı gösteri olaysız sona erdi.
Sivil örgütler 'barış' dedi
Irak'ta olası savaşa karşı bir araya gelen '100'ler Meclisi' de, dünyaya barış çağrısı yaparken, 'Ankara barışın başkenti olsun' dedi. Türkiye'den 20 meslek grubundan 100'er temsilcinin katılımıyla oluşturulan Lütfü Kırdar Spor Salonu'ndaki meclis toplantısına, İngiltere, Almanya, Yunanistan, İsveç, Yugoslavya, İsrail ve ABD'den gelen bilim adamı, gazeteci ve sanatçılarla sivil toplum örgütü üyeleri katıldı.
Give Justice A Hand
-
BAZI ŞEYLERE MECBUR OLURSUNUZ, OLAYLARIN AKIŞINA KENDİNİZİ BIRAKIRSINIZ, BİR ANDA İSTEMEDEN DE OLSA KENDİNİZİ İZLEYİCİ KONUMDA BULDUĞUNUZ ZAMANLAR OLMUŞTUR.
ETKİLİ BİR ŞEYLER YAPABİLMEK İSTER AMA ETKİNİZİN İSTEDİĞİNİZ GİBİ OLMADIĞINI HİSSEDERSİNİZ.
ELİNİZİ UZATMAK, UÇURUMUN KENARINDAN AŞAĞIYA DÜŞECEK KİŞİYE YARDIM ETMEK İSTER AMA BİR ANDA GÜCÜNÜZÜN BUNA YETMEDİĞİNİ GÖRÜRSÜNÜZ.
ELİNİZDEN KAYIP GİTTİĞİNİ GÖRÜR PANİĞE KAPILIRSINIZ. ADETA KABUS GİBİDİR BİR ŞEY YAPAMAMAK...
HELE ZOR DURUMDA OLAN KİŞİ SEVDİĞİNİZ BİRİSİ İSE, OĞLUNUZ, EŞİNİZ, SEVGİLİNİZ, BABANIZ VEYA ANNENİZ İSE...
ELLERİ KOLLARI BAĞLI OLMAK NE ZOR BİR DURUMDUR!.
İŞTE OLACAKLARI ELLERİ KOLLARI BAĞLI İZLEMEKTEN ÖTE BAŞKA BİR ŞEYE GÜCÜ YETMEYEN MASUM IRAK HALKI, GENCİ, YAŞLISI, ERKEĞİ, KADINI, ÇOÇUĞU HER BİRİ AYRI OLARAK BU ZOR DURUMLA KARŞI KARŞIYALAR...
BEKLEYİŞ İÇİNDELER...NE ZAMAN BU BÜYÜK FELAKET GERÇEKLEŞECEK DİYE..
KUŞKU VE KORKU DOLU BEKLEYİŞ HER YATTIKLARINDA, HER KALKTIKLARINDA ZİHİNLERİNİN BİR KÖŞESİNDE DURUYOR, (AKSİ MÜMKÜN MÜ HERKES BİR AN OLSUN ONLARIN YERİNE KENDİLERİNİ KOYSUN)
İNSAN ÖYLESİNE BENCİL Kİ, SADECE KENDİ BAŞINA BİR ZARAR GELDİĞİNDE YAPABİLECEKLERİNİN EN FAZLASINI YAPMA YOLUNA GİDER.
KENDİSİNE ZARARI DOKUNMAYACAĞI BİR ŞEY OLDUĞUNA İNANIRSA KOLAYLIKLA HAKSIZLIKLARI, ADALETSİZLİKLERİ, ZULÜMLERİ GÖRMEZDEN GELİP, SIRTINI ÇEVİRİP İŞİNE GÜCÜNE BAKMAYA DEVAM EDER.
OYSA UNUTULAN BİR ŞEY VAR Kİ BİR GÜN BENZER VEYA FARKLI ZOR DURUM BU KİŞİLERİN DE BAŞINA GELEBİLİR. ADALETSİZ OLANIN, VİCDANSIZ OLANIN YAPTIKLARININ YANINA KALACAĞINA İNANAN VAR MI? BEN İNANMIYORUM. ER VEYA GEÇ KARŞILIK GELECEKTİR.
SAVAŞA HAYIR MİTİNGLERİ ÜLKEMİZ BAŞTA OLMAK ÜZERE DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA OLDUKÇA AKTİF OLARAK DEVAM ETMEKTE. KARAR MEKANİZMASINDA OLAN BİR KİŞİNİN BİLE FİKRİNİ DEĞİŞTİREBİLMEK VEYA EN AZINDAN ŞÜPHEYE DÜŞMESİNE ETKİLİ OLABİLMEK OLDUKÇA ÖNEMLİ BİR SORUMLULUK..İŞTE BU DİRENİŞ BUNU SAĞLAYABİLECEK GÜCE SAHİP....
Give Justice A Hand
-
HABER
Nobel ödülü sahibi 40 Amerikalı, Irak’ta olası bir harekata karşı çıkan bir bildiriye imza attı.
İmzacılar, bildirilerini, 1998’de Nobel Kimya Ödülü kazanan Walter Kohn’un evinde açıklamayı planlıyor. Kohn, basın toplantısı öncesinde bilgi vermeyi reddederken, grubun internet sitesinde söz konusu 74 sayfalık bildirinin bir örneği yayımlandı. Buna göre bildiride, uluslararası desteğin olmadığı bir saldırının hızlı bir zafer getirse bile, uzun vadede sonuçlarının ABD’yi zararlı çıkaracağına dikkat çekildi. Savaş karşıtı bildiriye imza atanlar arasında atom bombasının yapımına yardımcı olan 1967 Nobel Fizik Ödülü sahibi Hans Bethe de yer alırken, eski ABD Başkanı ve 2002 Nobel Barış Ödülü sahibi Jimmy Carter’ın bildiriyi imzalayanlar arasında bulunmadığı kaydedildi.
Give Justice A Hand
-
Aşagıda adresi verilen sayfa dünyada ve Türkiye'de savaş karşıtlığı ile ilgili haberleri ve etkinlikleri güncelleyerek vermekte. Faydalı bir site, bir göz atın derim....
http://www.iraktasavasahayir.org/
Halka sor kampanyası başlıyor
Irakta Savaşa Hayır Koordinasyonu 1 Şubatta Halka Sor kampanyası başlatıyor. Türkiyede gelişen tüm savaş karşıtı etkinlikleri birleştirmek için 1 Şubatta yüzlerce stand açılıyor. Her stand savaşa karşı seslerimizi birleştireceğimiz, barış isteyenlerin tanışacağı, tartışacağı ve birlikte mücadele edeceği barış alanı olacak.
Halka Sor kampanyasının taleplerinden birisi, ABDyle yapılan tüm gizli anlaşmaların açıklanması ve iptal edilmesi. Bir diğeri ise savaşa değil, eğitime, sağlığa, halka bütçe...(haberin devamı sitede)
Give Justice A Hand
-
HABER
merikan finans çevrelerinin gazetesi Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre, 3 Mart gecesi ayın yeni dönemi başlayacağı için çok karanlık olacak ve ABD birlikleri harekatı başlatmak için bu karanlıktan istifade edebilecekler. Wall Street Journal, 1991’deki Çöl Fırtınası ile Afganistan harekatının da böyle karanlık gecelerde başlatıldığını hatırlattı.
Habere göre, müttefik ülkeler, BM silah denetçilerine araştırmalarını sürdürmeleri için zaman tanınmasında ısrar ederken, Washington’da “Başkan Bush’un harekat emri vermek için daha ne kadar bekleyeceği” sorusu sorulmaya başlandı.
YAZIN OPERASYON ZOR
Askerler her hava koşulunda savaşabileceklerini öne sürmelerine rağmen, gazete, Temmuz ayında Irak’ta ortalama hava sıcaklığının 45 dereceye çıktığını, Nisan ayında başlayan çöl fırtınalarının havaya kaldırdığı kum taneciklerinin ise lazer güdümlü bombaların isabet kabiliyetini olumsuz etkilediğini yazdı.
‘SAVAŞ EN FAZLA 30 GÜN SÜRER’
Haberde, Irak savaşının en fazla 30 gün sürebileceği, güneyden Irak’a girecek Amerikan birliklerinin fazla direnişle karşılaşmadan birkaç günde Bağdat kapılarına ulaşacakları ve asıl çatışmaların Bağdat’ta göğüs göğse yapılacağı tahminleri de yer aldı. Gazeteye açıklamada bulunan Çöl Fırtınası gazilerinden emekli General Barry McCaffrey, “Bağdat’taki çatışmalara 15 bin askerin katılacağını ve Amerikan birliklerinin Bağdat’ı 3 günde zaptedeceklerini” öne sürdü. Ancak uzmanlar, kısa sürede tamamlanacağı sanılan Afganistan harekatında bile Kandahar’ın ele geçirilmesi için 9 hafta gerektiğine dikkat çekiyorlar.
TANKLARDA SICAKLIK 60 DERECEYE ÇIKIYOR
Savaşın yaz aylarına sarkması durumunda ise soğuk hava tertibatı bulunmayan Amerikan tanklarının içinde sıcaklığın 60 dereceye kadar çıkacağı, kimyasal korunma elbisesi giyecek askerlerin bu sıcağı daha da yüksek hissedecekleri belirtiliyor. Bu elbiselerin tanıtımı amacıyla Kasım ayında Pentagon’da yapılan bir gösteride, elbisenin içindeki asker, TV spotlarının sıcağına dayanamayarak baygınlık geçirmişti.
-----------
MGK BİLDİRİSİ
Irak konusunun masaya yatırıldığı kritik Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, hükümete Meclis’ten yetki alması tavsiyesi çıktı. Toplantıdan sonra yayınlanan bildiride, Kıbrıs konusunda da Denktaş’a tam destek verildiği belirtildi.
Yaklaşık 6.5 saat süren toplantının ardından yayınlanan bildiride, “Irak sorununun barışçı çözümü Türkiye için öncelikli hedeftir” denildi. Ancak, Milli Güvenlik Kurulu açıklamasında, istenmeyen gelişmelere karşı hükümetin anayasa’nın 92. maddesi uyarınca Meclis’ten yetki alması tavsiye edildi.
Sonuç bildirisinde, Irak yönetimine de Birleşmiş Milletler ile aktif işbirliğini sürdürmesi çağrısı yer aldı.
Bildirinin Kıbrıs ile ilgili bölümünde ise, tarafların yapıcı bir tutumla müzakerelere devam etmeleri gereği işaret edilerek, Denktaş’a tam destek verildiği vurgulandı.
Give Justice A Hand
-
http://www.salsa.net/peace/nowar1.jpg
Uzun zamandan beri hayatımdaki en önemli ölçü mekanizmam sadece kalbimin, vicdanımın sesi.
Eskiden de bu ölçüleri kullandığıma dair kendimi kandırırdım ama gerçekte bunun böyle olmadığını, vicdanımın yanında toplumda herkesçe, özellikle sosyal ilişkilerde kabul görülen, son derece doğal karşılanan oysa son derece yanlış olan ölçüleri de kullandığımı içten içe biliyordum.
Ancak başka türlü bir uygulamanın pratikte geçerli olabileceğine bir türlü kendimi inandıramıyordum.
İşin gerçeği, hayatın doğal akışı içinde bu kötü ölçüleri kullanmanın zararının olacağını da yeterince düşünmez, hesap etmezdim.
Oysa küçük veya büyük, zararın mutlaka bir gün ortaya çıkacağı açık. Bu zararı belki ben, belki bir başkası görecektir. Ama önemli olan zararı birisinin görmesi değil mi?
Şimdi mi? Oldukça hassas ve dikkatliyim artık.
İnsanların koydukları kuralları, görüşlerin geçerli oluşunu veya olmayışını sadece vicdanımla uyuşup uyuşmamasına göre değerlendiriyorum.
Vicdanım kendi özel hayatımda yaşadığım veya çevremde bizzat şahit olduğum veya olmadığım uygulamaları, söylenen sözleri, adaletsizlikleri, zulümleri kaldırıyor mu kaldırmıyor mu?
Kaldırırsa şu kadar kaldırır gibi adice bir yaklaşımın içine girmekten kaçınıyorum..
Vicdanımda en ufak bir tereddüt, şüphe duymam dahi alacağım kararlardan, bana neye mal olacaksa olsun vazgeçmek için yeterli güce sahip.
En doğru cevapları bulacağımız, en doğru yerin herkesin kendi yüreklerinde olduğuna inanıyorum.
Vicdan yanılmasının olabileceğini de hiç sanmıyorum. Bu kısa sorgulamalar beni istediğim noktaya ulaştırabiliyor.
Ölçüm vicdan olunca çözümleyemediğim bir çok konunun çözümlendiği mucizesi ile karşı karşıya kaldığımı farkettim. (bunu mucize olarak görmek ne kadar doğru olur tabi bilemiyorum ama!)
[hl]Çözümlenmese dahi daha önce yaşadığım, adeta yüreğimin üzerine bir insanın dirseğiyle tüm gücünü kullanarak dayanması gibi ağrı veren vicdan rahatsızlığından kurtulduğumu anladım</span id='hl'>.
[hl]Tek başımıza kalsak, hiçbir yöntem veya kural bilmesek dahi vicdanımız bizleri en doğru şekliyle hareket etmemize, en adil kararları almamıza sevkedecektir. Önemli olan vicdanlarımızı kirletmememiz, bu tuzağa farkında olmadan düşmememiz, kendimizi kandırmaktan vazgeçmemiz....</span id='hl'>
SAVAŞA TÜM YÜREĞİMLE KARŞIYIM....HİÇ BİR GEREKÇE DE BANA BUNU MAKUL GÖSTEREMEZ...
NOT: Bush’un “Bu bir Haçlı seferidir" sözünü bir makalede okuyunca hatırladım...Pek unutulacak ve tevil edilecek bir söz değildi ama zaman bazı şeyleri unutturabiliyor....Hatırlarda kalması gereken cümleyi benim gibi unutanlara hatırlatmak istedim.....İyi sabahlar....
Give Justice A Hand
-
http://www.salsa.net/peace/dscn1908small.jpg
Hükümetin son güne, son saate, son ana kadar barış çabalarını sürdürecekleri yönündeki açıklamalarını gerçekten yürekten tebrik etmek gerek.
Kimse kendilerince değişmeyecek bir sonuç için (benim gibi birçok insanın ümidi değişeceği yönünde elbette!) yapılan faaliyetleri, eylemleri, dayanışmaları küçümsemesin ve boşa yapılan çalışmalar olarak görmesin.
Söylenen her bir sözün, savaş karşıtı olarak yapılan her eylemin tarihte yerini bulacağı açık. Elbette görüşünü aksi yönde bildirenlerin de...
Son derece önemli yıllara şahitlik edeceğimiz görülüyor. Tüm dünyada huzur ve barış arayışı içinde olanların isteklerinin bir süreye kadar olamayacağını da görmek için kahin olmaya gerek yok sanırım.
Ama bu güzel inançlara sahip, savaşsız bir dünyanın oluşabileceğine inanan insanların istediklerinin er geç bir gün gerçekleşeceğini de kalbimin derinliklerinde bir yerlerde hissediyor ve inanıyorum.
İşte bu inancım beni daha da hırslı hale getiriyor, motive ediyor, monotonluktan alıkoyuyor. Olması gereken de bu değil mi zaten?
Umursamaz olmak, yanıbaşımızda masum insanlar öldürülürken, kendi vatandaşlarımızın, canlarımızın, Mehmetciğimizin hayatları tehlikedeyken, yataklarımızda mışıl mışıl uyumanın hesabı bir gün bize sorulmaz mı?
Zulme ortaklık kimse yapmasın, gerçekten bundan çekinsin çünkü en başta ilahi adalet bunun hesabını bizlerden sorar...
--------------------
ABD’nin gerçek niyetinin ne olduğunun, bu saldırgan tutumun arkasında nelerin yattığının bile tam olarak deşifre edilmesi, gözler önüne serilmesi barıştan yana olanların başarısıdır.
Her geçen gün, ABD’nin gözlerdeki yeri daha da küçülmekte...Tüm dünyada yürütülen savaş karşıtı faaliyetlerin başarılarını görmek için kısaca ajans haberlerine göz atmak yetecektir.
Give Justice A Hand