-
Soru ve yanıtlardan anlaşıldığı üzere; belediye işçileri kanayan yara gibi görünüyor. Konu çok detaylı olmakla birlikte çok kısa olarak şunları söyeleyebiliriz;
1. Belediye işçileri de işvernele hizmet akdi ile çalıştıklarından idari yargıya değil, İş Yasası, 506 sayılı Yasa, varsa personel yönetmeliği gibi iç düzenlemeler, varsa toplu iş sözleşmelerine bakmak ve bu metinlere göre çözüm aramak gerekir. Konunun idari yargıyı ilgilendiren bir boyutu olduğunu sanmıyorum ve sayın Bayındır ve Sayın Ünal'ın görüşlerine katılıyorum.
2. Belediye işçisinin iş koşullarında yapılan esaslı değişikliğin de İş yasası .22'ye göre çözümlenmesi gerekir. Esasalı değişikliğe işçinin yazılı onayı yoksa işçinin önceki koşulları deavm ediyor demektir. İşçi kendisine dayatılan olumsuz koşullara onay vermiyor ise yeni koşullarda çalışmayacaktır. İşveren bu nedenle işine son verirse işçinin işe iade davası açarak kazanmasının çok kolay olacağı kanısındayım.
3. İş koşullarının işçi aleyhine ağırlaştırılşması İş Yasası, m. 24/II anlamında işçi açısından haklı fesih nedenidir. Haklı fesihle kıdem tazminatı alır, ihbar tazminatı alamaz.(yakınımızdaki bir belediyede işçiler seçimden hemen sonra sopayla/dayakla istifa dilekçesi imzalamak zorunda kaldılar, konu ceza mahkemesine ve basına intikal etti, yerel mahkemede ihbar tazminatı kazanmalarına rağmen Yargıtay, ihbar tazminatı alamayacaklarına karar verdi).
4. Belediyenin işçiler arasında ayrım yapması halinde İŞ yasası, m.5'de belirtilen tazminat talep edilebilir. Bu tazminatı isteyebilmek (dava edebilmek) için işten ayrılmaya gerek yok. çalışırken de dava açılabilir. (Çalışırken işverene karşı dava açabilen işçiye çok az rastladım)
5. Kanaatımca belediye işçilerinin en önemli sorunlarından biri; işten ayrılmış ve alacakları kesinleşmiş olan işçilerin, belediye mallarının haczedilememesi nedeiyle alacaklarını alamamalardır. Belediye şayet kendi insiyatifi ile ödemiyor ise belediyenin insafına kalınmış demektir. Bu konuda çözüm öneren meslekteaşlım varsa cevaplarını bekliyorum. Av. Abbas Bilgili
-
belediyenin alacakları devlet malları statüsüne girmiyor sanırım bu nedenle belediyenin kira ve benzeri alacakları üzerine haciz işlemi uygulanabilir. Bazı belediyeler bunuda engellemek için bu alacakları veya banka hesaplarını encümen kararı alarak (doğru kelime kullanamayabilirim)kamuya tahsis ederek haczi engellemekteler böyle bir durumda söz konusu kararın iptali gerekir diye düşünüyorum
Davalı, davadışı belediyeden alacağını tahsil için icra takibi yapmış ve bu takip sırasında belediyenin davacı bankadaki hak ve alacakları için davacı bankaya birinci haciz ihbarnamesi göndermiştir. Davacı banka tarafından bu ihbarnameye verilen cevapta Belediyenin hesapları üzerinde kamuya tahsis kararı bulunduğu bu nedenle haczedilir nitelikte olmadığı bildirilmiştir. Kamuya tahsis kararı niteliği itibarıyla idari bir işlem olup, iptal edilmedikçe hukuki sonuçlarını doğuracak, böylece bankadaki paranın haczedilmezliği devam edecektir. Bu durumda davalının davacı bankaya ikinci haciz ihbarnamesini göndermesi usulsüzdür. Mahkemece yapılması gereken iş, birinci haciz ihbarnamesinin gönderildiği tarihte belediye hesabında para bulunup bulunmadığının ve bu para üzerinde tahsis kararı olup olmadığını incelemek, şayet tahsis kararı varsa, yersiz olarak gönderilen ikinci haciz ihbarnamesi nedeniyle davacının istemini kabul etmektir. 4. HUKUK DAİRESİ E. 2001/5901 K. 2001/10651 T. 1.11.2001
-
4. HUKUK DAİRESİ E. 2000/10152 K. 2001/3381 T. 5.4.2001
Belediye Encümenince Belediyenin her türlü malvarlığının kamuya tahsisli olduğu biçiminde karar alınmak suretiyle belediyeden alacaklı olanların alacağının ödenmesi böyle bir karar gereğince engellenmekte ise de her somut olayın kendi içerisinde tartışılıp, sonuçlandırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Somut olayda da alacak Belediyenin tahsis kararından daha önce doğmuştur. Ayrıca haczin konusu da bizatihi kamuya tahsisli bulunmamaktadır. Alacağın doğmasından sonra alınan tahsis kararının bankaya bildirilmemesi nedeniyle alacaklının bankadaki hesaba haciz koydurmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
12. HUKUK DAİRESİ E. 2005/974 K. 2005/3955 T. 1.3.2005
Hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise yalnız birine yapılır. 1580 Sayılı Belediye Kanunu'nun 100. maddesine göre belediyeyi belediye başkanı temsil eder. O halde İcra Dairesinde belediye personel müdürü M. O. imzasına yapılan ödeme emri tebliğ işlemi anılan yasa hükümlerine aykırı olduğundan usulsüzdür. Bu durumda İcra Mahkemesince 7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi de gözetilerek tebliğ tarihinin tesbit edilip ödeme emri tebliğ tarihi düzeltildikten sonra şikayet konusu haciz işlemlerinin icra takibinin kesinleşme tarihinden önce olması halinde bu nedenle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir.
2- Kabule göre de; şikayete dayanak yapılan Belediye Meclis Kararında, belediyeye ait tüm taşınır ve taşınmaz malların kamuya tahsis edildikleri anlaşılmaktadır. Sözü edilen bu karar idari yargıca iptal edilmediği veya yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmediği sürece geçerlidir. Adli yargıda idari nitelikteki bu kararın yerinde olup olmadığı tartışılamayacağından borçlunun haczedilemezlik şikayetinin kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddi doğru değil
Demekki burada özellikle kira gelirleri açısından kamuya tahsis kararı bulunup bulunmadığı haciz işlemi uygulanıp uygulanamayacağı ile ilgilidir. Benim fikrime göre herkes (buna kamu tuzel kişileri de dahildir) haklarını kullanırken objektif iyiniyet kurallarına uymak mecburiyeti vardır. Buna göre idare de sadece borçlarını ödememek için tüm mal hak ve varlıklarını kamuya tahsis etmesi iyi niyetli bir davranış değildir. Böyle düşünüldüğünde idari işlemin amaç yönünden hukuka aykırı olduğundan iptal edilebilir. Benim araştırmalarımda kamuya tahsis kararının iptal edildiği bir danıştay kararı bulamadım. Bulan arkadaş var ise burada paylaşırsa iyi olur. . Danıştay bir çok kararında vergi alacakları için belediyenin kira ve iller bankasından ayrılan paralara haciz uygulayabileceğini belirtmektedir. Burada belki başka bir tartışma yapmak gerekebilir. Bilindiği üzere İcra iflas yasası hükümlerine göre paraların paylaştırılması hususunda işçi alacakları malın aynından kaynaklanan kamu alacakları hariç vergi alacaklarının önüne geçmektedir.
DANIŞTAY 4. DAİRE E. 1997/5648 K. 1998/2412 T. 4.6.1998
Kamu alacağının tahsili kapsamında mahalli idarelerin iller bankasındaki paylarının haczi mümkündür.
DANIŞTAY 4. DAİRE E. 2002/2969 K. 2003/513 T. 24.2.2003Davacı belediye başkanlığının İmar Kanunu uyarınca yapacağı kamulaştırma işleminden önce belediye sakinlerinden tahsil ettiği paraların yatırıldığı bankadaki hesabın, belediyenin tasarrufunda bulunduğu, kamu hizmetine tahsis edilmiş sayılmayacağı, dolayısıyla belediyenin vergi borçları için haczedilebilecektir.
DANIŞTAY 3. DAİRE E. 2001/2076 K. 2003/4814 T. 31.10.2003
ÖZET : Belediye meclisince kamu hizmetine tahsis yolunda karar alınması bir gayrimenkulün kamu hizmetinde kullanıldığını göstermeyeceğinden, haciz uygulanan gayrimenkullerin gerçekten kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği hakkında.
DANIŞTAY 3. DAİRE E. 1992/507 K. 1992/2564 T. 2.7.1992
Doğrudan doğruya kamu hizmetinde kullanılma ve gelir getirmeme koşulları birlikte gerçekleşmediğinden, sadece Belediye Meclis kararı ile kira gelirlerinin kamu hizmetine ayrılmış olması, bu gelirlere kamu hizmetine ayrılmış mal niteliğini kazandırmayacağından, haciz işleminin iptali kararı isabetsiz olduğu hakkında.