commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Bu forumu okuyunca gülümsemekten kendisini alamıyor insan ama ben gülümseme ötesinde gülme krizinden öbür tarafa gitmek üzere hazırlık yaparken son anda kurtuldum. Geçmiş bir anıya götürdü beni buradaki iş görüşmesi diyalogları...
Yıl 95 daha insan kaynakları personel ayrımı tam yapılmamış ülkemde iç içe karışık kuruşuk gidiyor. Personel müdürü insan kaynaklarının da otomatikman müdürü olduğu zamanlar...
Puslu bir istanbul sonbaharı yağmur yağacak mı yağmayacak mı kararsız. Cennet istanbul beton yığınına dönmekten kasvetli bir görünümde bendeniz avrupa tarafına geçmiş olmaktan dahada kasvetliyim. Maslakta aval avla bakınıyorum. Bugünün Maslak'ından çok farklı olmasına rağmen genede sevimsiz. İş yerleri dolmaya başlamış. Bende bir işyeri sahibi arkadaşımla buluşup bir yere gideceğim. Zorunlu bir toplantısı olduğundan buluşma saatimiz de hassas Ben sağa sola baktım havada kötü yahu buralarda avara kasnak dolaşacağıma gidip şirketinde oturup çay içeyim gazete okur sohbet ederim diye düşündüm. Nasılsa kendi odasında toplantı yapıyor koca şirket...Kalktım gittim...
Odasının olduğu kata çıktım bir bölümü kendi odası ve sekreteri için ayrılmış diğer yarı ise üst düzey yöneticilerinin odası olan bir kat ...
Sekretere ne haber dedim kız tanıdığından sağolun dedi biraz sohbet ettik. Ben dedim bir yerde oturup bekleyeyim gazete filan okurum derken çapraz karşıda bir oda gördüm. Personel nüdürü yazıyor kapı açık. '' Ben şu odada oturayım ''dedim. '' Kızcağız tabii dedi. Bende kalktım o odaya gittim... İşte ne olduysa ondan sonra oldu...
Odada 40 yaşlarında bir bayan oturuyor. İçimden ''müdüre bak bu mu müdür ? Bu müdüre yahu ''dedim. '' İyi günler'' diyip masasının karşısındaki koltuğa oturdum....
Kadın şöyle bir baktı gülümsemeyle kızma arasında bir yüz ifadesi geçti ama bozuntuya vermeden '' sizede iyi günler'' dedi. Ama bana bakıyor. Bendeona baktım gülümsedim. Gülümsedi.. Önünde dosyalar var öylesine onlara bakıp beni süzüyor sanırım içinden ''buraya kadar rahat geldiyse randevulu birisi'' diye düşünüyor...
'' isminiz nedir ?'' diye sordu kibarca... Bende tebessüm ederek...
'' x ismin x y sizin ki ?'' dedim dediğim an masasında ki isimliği gördüm modaya uymuş yaptırmış. '' Pardon burada yazıyormuş Özge hanım.'' dedim.
Kadının yüzü ciddi değişti ama renk vermiyor . Çaktırmadan dosyalara bakıyor. Sonra aradığını bulamadıki ''neyse dedi dha sonra bakarım...'' Gene kısa bir sessizlik oldu. Ben normalde konuşkanımdır ama kadındaki bir anlam veremediğim stres benide etkiledi bende sustum kaldım. Sessizliği sonunda Özge hanım bozdu
'' Nasılsınız şirketimizi beğendiniz mi?'' Şöyle bir bakış attım...
'' Teşekkür ederim çok iyiyim siz nasılsınız ? Şirketiniz çok iyi hoşta bana uygun değil ben böyle resmi ve kurallardan bıkmış birisiyim... Allah size sabır versin...''
Özge hanımın yüzü gözle görülür şekilde allak bullak oldu.
'' Alla allah siz nasıl bir ortamda çalışmayı düşünüyorsunuz ?'' diyebildi biraz asabiyet halini alan sesle...
'' Valla ben öyle sekiz sekiz buçukta işe başla öğlen yemeği vaktin ille şu saatte olsun akşam şu saatte çık hiç gelemem. Sallana yuvarlana dolaşa dolaşa 10 da 11 de geleceksin işin varsa başka yerde uğramayacaksın akşamda kafana göre çıkacaksın. Bu ne sizinki iş mi ?'' dedim...
Kadın şokta bakıyor bana konuşamıyor. Bende ona bakıyorum. İçimden '' Böyle garip sorular soracağına birşey içermisiniz die sorsa ya...'' diye geçiriyorum. Kadın şoktan çıkamadan ben dayanamadım.
'' Özge hanım bir çay ısmarlarmısınız '' dedim. Bayılacak diye korktuğum bir hale girdi baştan sonra
'' çay mı??'' diyebildi...
Ben şaşkın şaşkın baktım sanki eroin istemişim gibi ne o ya ''çauy mı ?'' Kadın yutkundu gözleri ateş çakar gibi baktı. '' Söyleyeyim size bir çayda sonra son verelim ''dedi.. Ben dudaklarımı hani insan düşünür gibi hafif dışarı çıkarır ''Alla Allah'2 şekli verir ya öyle yaptım. Ama kadın beni ne biçim inceliyor. Sanki çay değilde kızını istedik damat seçiyor... Neyse buz gibi bir ortamda çay söyledi ...
'' Siz her hangi bir işte çalışmak istemiyorsunuz ?galiba'' gibi de bana çok abuk gelen bir soru yöneltti. Bu sefer ben kadına salak salak bakmaya başladım. O da meydan okur gibi gözlerini bana dikmiş bakışıyoruz... Görmek lazım....
'' Ben niye herhangi bir yerde çalışayım ki? Çalışmamı gerektirecek bir durum mu sezdiniz ?'' gibi akıllara zarar bir yanıt verdim. Aklıma gelenin en iyisi sanırım o an oydu. Kadıncağızda tam anlamıyla film koptu. Gözerini yumdu patlama öncesi sessizlik gib öyle bir durdu . Ben safta uyuyor mu ne diye düşünüyorum... Gözlerini açtı bana baktı gözler allah sizi inandırsın kırmızı kızarmış. Patlayacak . Hafif bir doğruldu. Ben çok önemli bir şey söyleyecek diye bekliyorum....
'' Beyfendi böyle davranarak nereye varmak istediğinizi anlamadım ama böyle görüşme olmaz lütfen daha fazla uzatmadan terk edin '' dedi....Ama yüksek sesle bağırmadan bir önceki ses tonu.
Ben cidden aptallaştım. Ne dediğini anlasam bir şey diyeceğim ama anlamadım. Ama terk edin filan diyor ayıp yani bir şey desem mi ki ne yapsam diye düşünürken... Kemal ( Arkadaşım ) içeri kafasını uzattı hem şaşkın ( Son konuşmayı duymuş sonra dedi) hem gülümsüyor.
' Hayırdır Özge hanım ? Bir şey mi oldu ? ''dedi... Özge hanım konuşamıyor sinirden kilitlenmiş... Sadece beni işaret edebiliyor sanki pandomim oynuyoruz. Bende bakıyorum ne yapıyor bu diye...
'' Bu bu bu bu bey beni çıldırttı .'' diyebildi.....
Kemal bir ona bir bana baktı....
'' X gayet aklıbaşındadır ne yaptıki size ?'' dedi. Kadının gözleri faltaşı gibi açıldı şaşkınlıktan küçük dilini yuttu sandım bir an değişim yanakklarda başladı sinirden beyazlaşan yanaklar kızarmaya başladı.. Baktı
'' Siz tanıyor musunuz ? Beyfendiyi '' diyebildi kısık bir sesle...
'' Elbette benim arkadaşım. Birlikte bir yere gidecektik toplntım var diye burada oturmuş.... '' Kadıncağız resmen çöktü... Yanaklar kıpkırmızı oldu ter bastı. Ben halen daha beni neden kovduğunu anlamaya çalışarak bakıyorum. Kadının renk değişimide beni iyice telaşa düşürdü. Gök kuşağı gibi...
Bana baktı ...
'' Pardon beyfendi tamamen bir yanlış anlama '' dedi...
'' Ben neyin yanlış anlama olduğunu anlasam her şey kabulüm'' dedim. Kemal başladı gülmeye ama ne gülme... Durdurabilene aşkolsun... O kızarmış domates yanaklı olmuş kadın
''Kemal bey lütfen gülmeyin '' diyor ama oda gitgide gülmeye başlıyor. Tek ne olduğunu anlamayan garip ben bakıyorum bir ona bir ona '' bir şey oluyor ama ne?''
Sonunda işin rengi ortaya çıktı. Şirket ilan yolu ile personel alımı yapacakmış ve Özge hanım gelenlerle görüşmekle görevliynmiş. Benide iş başvurusu yapan birisi olarak algılamış ve o kendince ''iş görüşmesi' yapmaya çabalamış tabiiki çabaladığı kişi ben olunca böyle garip bir durum oluşmuşşş...
İşte böyle arkadaşlar hayatımdaki başvurusuz tek iş görüşmem budur o da böyle bitmiştir...