Her zaman söylediğimiz gibi avukat; yargının bağımsız ve kurucu unsuru olup adaletin kusursuz ve eksiksiz gerçekleşmesi için çalışan kişidir. Avukatlar mesleklerini icra ederken yalnızca hukuk kurallarına ve vicdanlarına bağlı olarak davranırlar. Avukat; hiçbir zaman vekil edeni ile özdeşleştirilemez ve özdeşleşemez.
Alıntı:
Tayfun Bey,
Ben her ne kadar sizin kadar derin hukuk bilgisine sahip olmasamda Avukatların mahkeme yerine karar veremeyeceğini bilecek durumdayım ,
Bunun için derin bir hukuk bilgisine gerek yok genel olarak yazdıklarınızdan örneğin aşagıdaki cümleden sizin en az seviyede bile bir hukuk bilgisine bile sahip olmadığınız anlaşılıyor. Ama sizin anlayabileceğinizi umarak bir kez daha anlatalım.
Alıntı:
fakat verilecek kararlara tasarruflarıyla etki edip rol oynayacağını bunu yaparkende gerçeğin ortaya çıkması için üzerine düşeni yapması gerektiğini anlatmaya çalışmıştım. Her ortaya çıkıp avukata başvuran ve istediği gibi suçlama yapan itham eden almadığı parayı ver bakalım diyen kişiye bir hukukçununda bu kadar kolay alet olmasını ve hemen sarılıp ihtarname göndermesini doğru bulmadığımı belirtmek istemiştim..
Avukatlık bir karar mercii değil. Kaldı ki ihtarname keşide etmek çok özellikli bir avukatlık hizmeti de değildir. İhtarnenin keşidecisi ihtarnameyi kendiside kaleme alabileceği gibi bir vekili vasıtası ile de yapabilir. Burada yapan işlemi gerçekleştiren asildir, vekil değil. İhtarname bir sonuç değildir. ihtarnameyi ciddiye almak zorunda da değildir muhatap. Sadece bir şeylerin başlaması, sonuç doğurabilmesi bazı işlemlerin yaratılması hususunda bir başlangıçtır. Sizin olayınızda ihtarname çekmesine bile gerek yok idi ihtarname keşidecesinin doğrudan icra dairesinden bir ödeme emri de gönderilmesini talep edebilirdi. O zaman size s 7 gün içinde borcu öde diye ödeme emri gönderen bir icra dairesi olurdu ki kamu hizmeti gören meslektaşlarımıza ettiğiniz küfürleri muhtemelen icra dairelerine de ederdiniz.
Avukatlar kimsenin oyuncağı olmaz aynı şekilde yargı organları da ne bir hakim ne bir savcı kimsenin oyuncağı olmaz adalet arıyorsanız hakime başvurur hakkınızın yerine gelmesini istersiniz. İşte o zaman yanınızda bir avukat olsun istersiniz. Ama siz avukatlığın ne olduğunu bildiğiniz için istemezsiniz.
ihtarname göndermek suçlamak da değildir. Avukata bir hakkın yerine getirilmesi konusunda bu hakkı verecek olan mahkemelerde yargı organlarında teknik ve mesleki bilgi ve tecrübelerinden yararlanma talebidir. oturup kim haklı kim haksız diye muhakeme yapmaz. Bu muhakemeyi yapacak olan mercilerde müvekkilini temsil eder
Alıntı:
>Böyle bir durumda yasal olarak belgeye ihtiyaç duyulmasa bile bir hukukçunun kötü niyetli kişilere alet olup telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açmamak adına çok daha titiz davranması gerektiğini düşünüyorum.
Efendim yeterince düşündüğünüzü sanmıyorum. Yukarıda da dediğim gibi ihtarname bir sözlü olarak istenenlerin yazılı hale getirilmesidir. Yazılanların istenenlerin gerçek olup olmaması çok önemli değildir. Eğer yazılanların gerçek olmadığını düşünüyorsanız canının isterse siz de bir ihtar çeker benim böyle bir borcum yok dersiniz. Ya da bir çoğunun yaptığı gibi hiç ciddiye almazsınız. Çünkü ihtar keşide eden kişi kendisini haklı görüyor ise gitmesi baş vurması gereken yer Mahkemelerdir.
Alıntı:
Biz o sizin bahsettiğiniz yazarların kitaplarını okuyarak büyüdük. Fakat hiç bir zaman kendimizi, başkalarının üstünde alim, ulema sayarak insanları küçümseyerek toplumdan soyutlamadık.
Bilgi sahibi olmak için kütüphanleri hatim etmek yetmiyor maalesef. Hukuki sorunlarına çözüm bulmak için ortaya çıktığın toplumun yapısını ve yaşadığı hukuki sorunlarıda yakından öğrenmek gerekiyor.
Sizin bu ikisini de bilmediğiniz kesin. Yeterince okuduğunuzu da düşünmüyorum. Okumak başka bir şey anlamak başka bir şey. Çünkü burada ukalalık ve bilgiçlik yapanın, zaten işi hukuk olan hukuk adamları yerine hukuktan anlamadığınız halde anlıyormuş gibi davranan siz olduğunuz yeterince anlaşılır bir durumdur.
Alıntı:
Siz alaya alıpta nerde bu devlet -millet diyorlar hala diyeceğinize de oturun o adliye koridorlarında yaşanan rezaletlerin sebebini düşünün ve üzerinize düşen sorumluluklar neler bir araştırın.
Sizin ne olmuş ne var bunda avukat işini yapmış dediğiniz olayda bir insan canından oluyordu. Siz bu kadar toplumdan kopuksunuz işte. Böyle bir olayın nereye varacağını tahim etmek için toplum bilimci olmak gerekmiyor. İnsan olmak yeter.
Sizi yeterince inandırıcı bulmuyorum. Hiç kimse kendisine ihtarname geldi diye kalp krizi geçirmez. Haciz değil, muhafaza değil. Kalp krizine olabilecek bir işlem değil ki ihtarname. İhtarnameden kalp krizi geçiren ilk kişi olarak tarihe geçmiş oldunuz bence. Adliye koridorlarında bizlerde razeletler görüyoruz bizim gördüklerimiz şunlar
17 mayıs 2006 Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin öldü başkan Mustafa Birden, üyeler Ayfer Özdemir, Ayla GÖNENÇ, Ahmet Çobanoğlu yaralardı. Bunu yapan ise Avukatlık kimliğine sahip biri idi. Ama birileri hedef göstermişti göstermeye de devam etti. Çünkü hukuku bilmeyenler "efendi bu senin işin değil dinayetin işi" demiş ve bununla da kalmamıştı "bu kararı hukuk ilkeleri içinde tanımlamıyorum Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar. Kusura bakmayın Türkiye Yolgeçen hanı değil" Bir gazete "işte o üyeler demişti" bu gazete çok zaman önce gümüşhane barosu başkanı Ali Gündayın ölümü ile sonuçlanan bir saldırıdan önce de benzeri bir hedef gösterme faaliyeti içinde idi
boşanma davası nedeniyle, İstanbul Barosu'na bağlı avukatlardan Serdar Gündüz (28) ile birlikte Beşiri İlçesi'ne gelen Alamettin Kara (31) isimli şahıs, 56 AE 187 plakalı araçla Batman'a dönerken, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce aracı durdurularak kurşun yağmuruna tutuldu. Saldırıda, Alamettin Kara olay yerinde hayatını kaybederken, avukat Serdar Gündüz ise yaralanarak
Av. Nihal Özcan, Ulus#8217;ta Ahmet Arıburnu adlı kiracıya mahkemenin tahliye kararını tebliğ ederken silahlı saldırıya uğradı. Arıburnu#8217;nun silahından çıkan kurşunlardan ikisi Av. Özcan ın bacağına isabet etti. Hemen hastaneye kaldırılan Av. Nihal Özcan ameliyat edilerek bacağındaki kurşunlar çıkarıldı
bir müvekkilinin yaklaşık 6 bin YTL'yi bulan alacağını tahsil etmek üzere spot giyim mağazası sahibi borçlu G.V. ile görüştükten sonra İstanbul'dan Manisa'ya gelen stajyer avukat Osman Kalınsaz (34), Doğu Caddesi Sağlık Sokak'ta bulunan bir evde G.V'nin kardeşi ile anlaşmak üzereyken, namaz kılmak ve yemek yemek amacıyla dışarıya çıktığında motorsikletli kişilerin silahlı saldırısına uğradı. Üç el ateş ettikten sonra kaçan saldırganlar izini kaybettirirken, sol diz kapağı altına isabet eden iki kurşunla yere yığılan genç avukat Osman Kalınsaz, Merkez Efendi Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Av. İbrahim Yılmazer de 13 Nisan Perşembe günü saat 11.15 sıralarında Marmara Ereğlisi Adliyesinde borçlu taraflarca karın boşluğundan bıçaklanarak Çorlu Devlet Hastanesine kaldırıldı
Av. Nahit Yıldızlar ise 12 Nisan gecesi saat 23.30 sıralarında kendisini korkutmak amacıyla sıkılan kurşunlardan birinin sekerek ayağına isabet etmesiyle yaralandı.
Mersin Barosu avukatlarından Şemsettin Demirhan (52), Hastane Caddesi Tekçay İşhanı'ndaki bürosuna gitmek üzere binaya girdiği sırada, kimliği henüz belirlenemeyen 4 kişi, Demirhan'a yumruklarla saldırdı. Aldığı darbeler sonucu çeşitli yerinden yaralanan Demirhan, Mersin Devlet Hastanesine kaldırılarak, tedavi altına alındı
Öğretmenevi arkası Uluşahin İş Hanı 2. katta bulunan Avukat Necip Akkurt'un bürosuna gelen ve isminin Yusuf Tankut olduğu iddia edilen bir kişi Avukat ile Haciz davası yüzünden tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesinin ardından Tankut'un bıçak ile Avukat ve Katibini yaraladığı ileri sürüldü.
Duruşma sırası bekleyen cüppeleri üzerindeki avukatları boşaltmak isteyen polis görevlileri hanım avukatları cüppesinin yakasından tutup çenesine vurarak ve kucaklayarak dışarı çıkartmak istiyor. Avukata vurmaması ve cüppesini bırakması bir başka avukat tarafından görevliden isteniyor. Görevli bu avukata yumruk savuruyor ve fakat sivil giyimli başkomiserin bu avukatı kolundan çekmesiyle yumruk değmiyor.
Bu avukat yumruk savuran polis görevlisinden şikayetçi olmak için adını soruyor, başkomiser barıştırayım şikayetten vazgeçin diyor, bu avukat mesleğe ve kişisel onuruma yönelik davranışın cezasız kalmaması gerek diyor. Polis görevlisi bu direnmeye karşılık "Ne yani avukat bey, sizi tatmin etmek (yani şikayetten vazgeçirmek) için illa altınıza mı yatmak lazım" diyor. Avukat başkomisere "bakın bu kişiyi mi affetmemi istiyorsunuz" diyor. Polis görevlisi şikayetten vazgeçilmeyeceğini anlayınca "AVUKAT BEY ALTINIZA YATSAK YİNE TATMİN OLMAZSINIZ" diye veciz bir söz söylüyor. Avukatın yanıtı "Hem bir insan olarak sözlerinizden utanın, hem de bu sözler Türk Polisine yakışıyor mu " oluyor.
Bundan sonra sekiz-on avukat tarafından tutanak tutulup yakınma dilekçesi veriliyor. Başsavcılık 4483 uygulanarak yönetimden izin istiyor, Kaymakamlık izin vermiyor : POLİS GÖREVİNİ YAPMIŞTIR.
Bu karar karşı İstanbul Bölge İdare Mahkemesine itiraz davası açılarak, Kaymakamlığın yönetim organı olduğu, oradaki araştırmacının hukukçu olmadığı, etkili soruşturma yapılmadığı, haklarında yakınılan polis görevlileriyle yüzleştirme yapılmadığı, tanıkların dinlenmediği, mahkeme üyelerinin hukukçu kimliklerine güvenildiği belirtilerek izin vermeme kararının kaldırılması isteniyor. Mahkeme izin vermeme işleminin kaldırılmasını ret ediyor : POLİS GÖREVİNİ YAPMIŞTIR.
Bu kararla iç hukuk yolu tükenmiş oluyor ve "kendisini pasif olarak homoseksüel ilişkiye avukatı davet etmesi, homoseksüel ilişkinin toplumsal olarak kınanan bir davranış olması nedeniyle kişisel onurunu kırıcı bir davranışa uğramak; hak aramasının engellenmesi; 4483 SAYILI YASANIN HAK ARAMAYI ENGELLEDİĞİ ve manevi tazminat olarak yalnızca 1 -BİR- euro tazminata karar verilmesi isteğiyle İHAM'da dava açılıyor. İHAM sözleşme ile güvence altına alınan hakların ihlali niteliğinde olmadığından ret kararı veriyor.
Bu arada Bakanlık önünde disiplin başvurusu da yapılıyor, sonuç yok.
Beyoğlu 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki bir cinayet davasına giren Avukat Şahin, 8 Haziran Perşembe günü duruşmadan çıktıktan sonra davanın karşıtı olduğu bildirilen kişilerin silahlı saldırısına uğradı. Şahin, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Kasımpaşa Asker Hastanesinde hayatını kaybetti.
Ve şimdi siz diyorsunuz ki,
Alıntı:
Allah bu ülkeyi bu toplumu sizin gibi hukukçulardan korusun.
Ekleyen: ibrahim0062 - 26/10/2006 : 09:08:18