O da uçakçıktır zaten. Satsan kaç para edecek!:)
Printable View
Ne yapılır ise yapılsın eğer İMF ye size ihtiyacımız yok derseniz ekonomiyi rahatlatma şansınız yoktur. Eğer İMF ile anlaşma yapılmazsa İMF bizi mutlaka ayağına getirtecek planlarını devreye sokar ve şuanki durumdan daha beter oluruz. Belki komplo teorisi gibi gözüküyor ama İMF böyle bir oluşumdur. Mecburen önce İMF ile anlaşmalı bu tehditi ortadan kaldırmak zorundayız. Tehlike gerçekten çok ciddidir. Bir ülke bu kadar borç altında olunca ancak piyonları oynatabilir, şahıda veziride başkaları oynatır.
IMF Gerçeğini IMF Memuru Anlatıyor
İŞTE İTİRAFLAR
“Beş yıl kadar önce Başkan Reagan bize, Üçüncü Dünya’yı kapitalizmin çarkının serbestçe döneceği yeni bir alan yapmamız konusunda sıkı bir talimat vermişti. Ve biz o zaman ne büyük sevinçle, ne büyük bir görev duygusuyla işe atılmıştık. 1983 yılından sonra yaptığımız her şey “ya güney yarım küreyi özelleştireceğiz ya da öleceğiz” kararlılığına dayanıyordu. İşte bu amaca ulaşabilmek için biz, 1983-1988 YILLARI ARASINDA LATİN AMERİKA VE AFRİKA’DA ALÇAKÇA, EKONOMİK BİR TIMARHANE YARATTIK”
Bu sözler, 1990’ların başında IMF’deki görevinden istifa eden Granadalı Ekonomist Davison Budhoo’ya ait. IMF eski görevlisinin anlatımları bununla da bitmiyor. İstifa mektubunda yer alan ve yayınlandığında geniş yankı uyandıran anlatımlarının satış başlarını ise 2 Mart tarihli Cumhuriyet’deki köşesinde Mustafa Balbay aktardı. İşte IMF yetkilisinin dilinden IMF gerçeği;
- IMF’nin görevi, yoksul ülkelerdeki ekonomi olaylarının, Batı’nın gelişmiş ekonomilerinin yararına olacak biçimde yönlendirilmesi ve yönetilmesidir. - Bir ülkenin büyümesi için halkı unutmak gerekir. Bu anlayış hala, IMF ve Dünya Bankası’nın temel yaklaşımıdır. - IMF ve Dünya Bankası yeni bir uluslararası mafyadır. Her türlü rüşvet, yolsuzluk ve bunun gibi usullere başvururlar. Birkaç ülkede IMF, bazı temel istatistiki endekslere yanlış değerler vermiştir. Bazen de çok geniş ölçüde diyebileceğimiz istatistiki sahtekarlığa başvurmuştur. Bu sahtekarlığın amacı, o ülkede yıkıma yol açan ekonomik önlemlerin gerekliliğini kanıtlamaktır. Trinidad ve Tobogo örneğinde olduğu gibi... Böyle yanlış istatistikler ortaya çıkarsa yorum yapmazlar ve sorumluluk kabul etmezler. - IMF ayrıca, köleleştirdiği hükümetlerle işbirliği yaparak politikalarına karşı çıkmaya cüret eden insanları bastırma yoluna gider. IMF, hükümetlere resmen başvurarak, eylemleri ve kamuoyuna demeçleriyle IMF’nin hoşuna gitmeyen bir imaj çizen kişilere karşı baskıcı önlemler alınmasını istemekten çekinmez. - IMF’nin yapısal uyum programını reddederek IMF’nin iradesine karşı gelen bir ülke, derhal uluslararası alandan tecrit edilmekte ve dizleri üzerinde kuruluşa yalvarmaya gelinceye kadar zorlanmaktadır. Son yıllarda bu kaderi paylaşan ülkeler arasında; Nijerya, Brezilya, Trinidad, Tanzanya, Zambiya, Guyana, Peru sayılabilir. - Dünyanın hiçbir hükümeti, IMF’nin yapısal uyum programını uygulayarak ülkesini kalkındıramamıştır.
(Alıntılar; 15 Temmuz 2000 ve 2 mart 2001 tarihli Cumhuriyet Gazetesi)
Krizi bahane edip çareyi işçi çıkarmakta bulan işverenler için....
Putin tarzı krize çözüm
Aralarında ülkenin en zengin isminin de bulunduğu işçilerine maaş ödemeyen işadamlarını çevresine toplayan Putin, cebinden çıkardığı anlaşma metnini zorla imzalattı.
(Gazeteport/06.06.2009)
http://www.gazeteport.com.tr/DUNYA/NEWS/GP_474612
Öncelikle KDV %10 olarak belirlenmeli... Bunun nedeni mal ve hizmetlerin fiyatında önemli bir indirim yapılmasına neden olacaktır.
İkincisi dünyada en yüksek uygulanan oran olan akaryakıt tüketim vergisi oranı %50 düşürülmeli... Bu da ülkenini ürettiği her şeyin fiyatını ucuzlatacağı gibi enflasyonuda indirecektir.
Üçüncüsü SSK pirimleri, Bagkur ödemeleri % 50 indirilmeli...Bu durum ilave istihdam yapılarak işsizlik oranının çok aşağıya çekilmesini sağlar...
Sadece bu üçü bile bu ülkeyi krizden çıkarır...
Bence vergi oranları derhal düşürülmeli böylece piyasada daha çok para dönecek daha çok istihdam ve yatırım sağlanacaktır.Sıkıştıkça uzaydan inme vergiler koymaktan vazgeçilmeli.Derhal hükümet harcamaları arttırılmalı.
Bizde ne yapılıyor. Devlet alabildiğince vergi, harç, ceza vs. topluyor. Sonra bu toplanan geliri hoyratça çarçur ediyor, dengesiz, adaletsiz bir biçimde dağıtıyor. İnsanlar aşırı vergi ve diğer maliyet (akaryakıt,elektrik,hammadde vs.vs.) yüzünden iş yapamaz hale geliyor. Yani yeterince üretemiyoruz, ama dışa bağımlı tüketim olabildiğince kamçılanıyor. Devlet iş yeri sahiplerinin önünü açmalı. Toplanan para çok şeffaf biçimde, adaletlice dağıtılmalı.
Geçen hafta gazetelere yansıyan ve çok tartışılan bir haber;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya; ‘ekonomi ön plana çıkarılarak laiklik gündemden düşürülüyor’ diyor.
Sanıyorum bundan sonra ekonomi konuşmak için biraz daha dikkatli olmak gerekiyor.
Sudan sebepleri parti kapatma gerekçesi yapan sayın Başsavcı, ekonomiyi ön plana çıkarttı diye kim bilir kimleri suçlayacak.
Son yaşadığımız ekonomik krizin sebebi tamamen AKP'dir. Ekonomiyi ve bağlı tüm organları ehil olmayan, kötü yetişmiş kadrolar yönettiği sürece daha çok kriz olacaktır. Krizi tetikleyen en önemli unsur da akaryakıttan alınan verginin 2 katına çıkmasıdır.2003 yılında mazotun pompa satış fiyatı 1 USD düzeyindeyken 2008'de mazotun pompa satış fiyatı 2 USD'nin üzerine çıktı. Petrolün varil fiyatı kısa bir süre 40-150 usd bandında oynadı ama 150 USD'ye çıktığı 2-3 ayda bile mazota o oranda zam yapılmadı. Diğer örneğimiz de fahiş doğalgaz zamlarıdır.2003 yılında doğalgazın m3 fiyatı 0,20 TL civarındaydı, 2008 yılında ise 0,94 TL seviyelerine çıktı. Yani yaklaşık 5 katına çıktı. Bu dönemde dolar kuru neredeyse aynı kaldı. İşte krizin asıl sebebi, AKP'nin halkı soyup soğana çevirip, devleti zengin etmek, sonra devletin paralarını ve karlı işletmelerini yandaşlarına peşkeş çekerek özelleştirmesi sonucu tabiri caizse nitelikli dolandırıcılık yapmasıdır. Saygılarımla
Sayın muratbayram1984;
1) Hangi ekonomi fakültesinde doktora yaptığınızı merak ediyorum.
2) Ekonomik krizin dış dünyadan soyut ve sadece Türkiye'e ait bir sorun mu yoksa dış dünya ile bağlnatılı mı olduğu konusunda tezinizde bir açıklık yok.
3) Küresel krizin sebebi de sizce AKP midir?
4) Mazotun pompa fiyatından bahsediyorsunuz da bu memlekette milletin mazot kuyruğunda günlerce beklediğini ve bidonlarla mazot peşinde koştuğunu da biliyor musunuz? (Halka "bidon kafalılar" diyenlerin kulakları çınlasın).
5) O kuyruk döneminde AKP var mıydı?
6) Şimdi bir değerli partimizin genel başkanı olan şahıs, o kuyruk döneminde hangi önemli bakanlığın başında bulunuyordu?
7) Lütfen derin düşüncelerinizden bizleri mahrum bırakmayınız.