''Siz''den kastınız, ben miyim?
Printable View
''Siz''den kastınız, ben miyim?
siz den kastım bu suça şantaj diyenler. A ya da B kişisini özel olarak kastetmedim.
Görüşlerin farklı olması yadırganacak birşey değildir. Mahkemeler herzaman oybirliğiyle oy vermediği gibi doktrinde de aynı konuya ilişkin farklı görüşler çıkar. Hukukun güzelliği de buradadır. Gelişim bu sayede sağlanır. Ancak size bir hususta hak veriyorum; ceza normu açık olmalıdır. Yani kişi bir eyleme kalkışırken (sizi kasdetmiyorum) kanundaki karşılığını bilmelidir.
Olayınız bence şantaja daha yakın gibi gözükmekte ancak olayın özelliğine göre tehdit ve hatta gasp bile söz konusu olabilir.
valla anlamadım ha: ) kimisi diyo şantaj kimisi tehdit kimisi gasp. Bu suç nedir bi türlü bilemedim.
@salih33; yazdığım açıklamaları daha yakından okursan tehdite yakın olduğunu anlardın .
Benim fikrimin pek önemi yok. Önemli olan hakimin fikridir. Ancak merak ettiğim siz tehdit olduğunu düşünüyor musunuz yoksa tehdit olmasını istiyor musunuz?
Elbette savunma tarafı lehine olan hükümleri tercih edecektir. Bunun için de şantaj-gasp diyenlerin neden öyle düşündüklerini öğrenip o dayanaklarını çürütmek daha akılcıdır. Yoksa biz burda oybirliği ile tehdit desek ne farkeder....Hakim şantaj derse "olmaz hakim bey hukuki. net te herkes tehdit dedi mi diyeceksiniz?
Gelişmelerden haberdar ederseniz sevinirim.
Sayın detlis,
Savcılığın ne dediğinin, davanın esasıyla ilgili olarak, her zaman çok önemi yoktur; sadece, tutukluluk ve görev meselesi, bu noktada anlam kazanır.
Savcılıklar; konuya ilişkin olabilecek tüm sevk maddelerini, iddianamede belirtirler. Örneğin; birisini göğsünden bıçakla yaralarsanız; Savcılık, adam öldürmeye teşebbüs ve kasten adam yaralama suçlarını, sevk maddesi yapar.
Olaya benzer; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 12.5.1986 tarih ve 1986/6-145 E., 1986 / 292 K. sayılı içtihadı mevcuttur ve orada, eylemin gasp olduğuna karar verilmiştir.
KARARIN ÖZETİ : Cinsel ilişki durumundaki fotoğraflarını başkalarına gösterme yoluyla şahsen büyük bir zarara uğratacaklarından söz ederek, katılandan para alan sanıkların eylemi, TCK'nun 495. maddesi kapsamındadır.
Eski TCK m. 495; gasp suçunu düzenlemiştir.
Bilginize,
Şimdi sana, bu meselenin canalıcı sorusunu soracağım:
Bu davanın mağduru, sizlere;
''arkadaş, ya bana şu kadar para verirsin ya da ben bu kararı, o mahkemeye veririm''
derse; bu tehdit mi olur, şantaj mı???
Benim açımdan nasıl yorumlandığı değil kanunlar açısından nasıl yorumlandığı kanunlarda önemlidir. Bu suçun açıklaması kanuni konular için yapılan tehditlerin şantaja girdiğidir. Savcılık beni şantaj suçundan sevketti. Hakimde yazdı suçu şantaj diye.
Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Hakkım veya yükümlü olduğum birşey fotograflar mı?
Azıcık hukuki yorumlayın bence bu olayı ve duygusal yorumlamayın. Son durumdan sizleri haberdar edeceğim. Büyük ihtimalle beraat gelecektir ancak suçun tehditmi yoksa şantajmı olduğunu hakimler ne karar verecek.
Bence sen; burada bizlerle yapmış olduğun tüm tartışmaları alıp, basıp, yargılandığın Mahkeme'nin Hakimi'ne yazılı olarak ver!
Burada, arkadaşlarla birlikte, bir avukatın olduğu ve olması da zorunlu olduğu halde; sana yardımcı olmaya çalıştık ve bilgilenmeni istedik.
Sense, bizleri; en hafifinden duygusal davranmakla itham ediyorsun. Bence sen; Hakimlerin, Savcıların sana karşı tavrılarını duygusal olarak kabul ediyor ve bunu aleyhine yorumluyor; onların hukuki yorum yapmadan hareket ettiklerini, işine öyle geldiği için, peşin hükümle kabul ediyor; sonra da onlara söyleyemediğin her şeyi, üstelik ukalaca, bizlere yöneltiyorsun!
Bir sanığın cezalandırılması için; aleyhinde kesin ve inandırıcı deliller olmalı; dahası Hakimin, suçun sanık tarafından işlendiğine dair vicdani kanaati olmalıdır. İşte, onda olması gereken bu vicdani kanaat, bir duygudur ve hukukçuların, duygusal da olması gerekir ve çoğunlukla da öyledirler.
Her ceza davasında, öncelikle bu mesele (kesin ve inandırıcı delil) üzerinde durulur ve önemli olan da budur.
Şimdi sana birkaç sorum var:
Yargılamayı yürüten Mahkeme, bunun sonucunda senin aleyhine tehditten hüküm kursa; bu, senin gerçekten tehdit suçu işlediğini gösterir mi???
1. Mahkeme, yanlış bir hukuki niteleme yapmış olamaz mı?
2. Mahkeme, sana acıyarak ve bir şans vermek adına, tehditten hüküm kurmuş olamaz mı?
3. Dahası sen; gerçekten bir eylem gerçekleştirmemiş, bu nedenle de cezalandırılımaması gereken bir kişi olamaz mısın?
Mesela, merak ettiğim bir nokta; evinizde arama yapıldı mı? Yapıldıysa, herhangi bir görüntü kaydı ele geçirildi mi?
Tüm bunların üzerinde durduğumuz zaman, sana belirli bir duygusal tavır içerisinde yöneltilen en temel soruyu, beraat edeceğini düşündüğün ve durumunu ısrarla hafife aldığın için, ben de soracağım:
İnsanlar evlerine giderken, yolları üzerinde gördükleri bir poşeti, ne diye alırlar???
-Onlara da söyledim bu suç tehdit diye ve şu anda değerlendirmeye aldılar. Ukala diyerek ukalaca tavır takınma.
1- Mahkeme yanlış yapmış olabilir diye sordum zaten, mahkemenin yaptığı her nitelendirme doğru olacak diye bişey yok.
2-Mahkeme hakiminin benimle münasebetini anlasaydın acımayacağını da anlardın. Gerek bana karşı tavırlarında gerekse sorduğu sorularda acımadığını hissettim.
3-Zaten bu eylemi gerçekleştirmedim ben.
- Evimizde işyerimizde her türlü arama yapıldı hiçbir suç unsuruna rastlanmadı. Dahası telefonumuz da daha önceden dinlemeye alınmış ama hiçbir suç unsuruna rastlanmamış.
-Poşet kendi evinin yanına öz kuzeni tarafından konulursa ve bu kuzeni 150 kilo olursa haliyle insanın dikkatini çeker ve alır.
Başka can alıcı sorunuz varmıydı?