Cevap: Kaloriferci tazminatı ve Yeni malik
	
	
		Son işveren'in sorumluluğuyla ilgili birbaşka yargıtay kararı. Benim durumumda ise, davacı kapıcının hiçbirzaman işvereni olmadım. Ayrıca davacı(kapıcı), eski ve son işveren(benden önceki malik) döneminde işten çıkartılıyor ve en son işvereni eski malik. 
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/7300
K. 2008/7706
T. 7.4.2008
• İŞYERİNİN DEVRİ ( Kıdem Tazminatı İşyeri Devri Öncesi ve Sonrasında Geçen Sürenin Tamamı İçin Hesaplanmalı Ancak Devreden İşveren veya İşverenler Bakımından Kendi Dönemleri ve Devir Tarihindeki Ücret İle Sınırlı Sorumluluk Belirlenmesi Gerektiği )
• İŞYERİNİ DEVRALAN İŞVERENİN SORUMLULUĞU ( Feshe Bağlı Diğer Haklar Olan İhbar Tazminatı ve Kullanılmayan İzin Ücretlerinden Sorumluluk İse Son İşverene Ait Olmakla Devreden İşverenin Bu İşçilik Alacaklarından Sorumluluğunun Bulunmadığı )
• İŞYERİNİ DEVREDEN İŞVERENİN KIDEM TAZMİNATINDAN SORUMLULUĞU ( Devreden İşveren veya İşverenler Bakımından Kendi Dönemleri ve Devir Tarihindeki Ücret İle Sınırlı Sorumluluk Belirlenmesi Gerektiği )
• KIDEM TAZMİNATI ( İşyerini Devreden İşveren veya İşverenler Bakımından Kendi Dönemleri ve Devir Tarihindeki Ücret İle Sınırlı Sorumluluk Belirlenmesi Gerektiği )
1475/m.14
4857/m.6
ÖZET : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.
DAVA : Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla mesai alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Göçer tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı;İş sözleşmesinin davalı-işverence nedensiz fesih edilmesini takiben bir başka işveren nezdinde çalışmaya başladığını, iş akdinin feshinden yaklaşık 1 yıl sonra davalı işverenin bir ihtarname keşide ederek çalıştığı işyerinde geçici olarak istihdam edildiği iddiası ile kendisine ait işyerinde çalışmaya davet ettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacakları talep etmiştir.
Davalı; davacının, davalı işverene ait işyerinde çalışmakta iken aynı adreste kurulan Marmer Petrol Ür. Ot. Nak. İnş. Gıda Mad. Ltd. Şti firmasında çalışmasının geçici işçi konumunda devam ettirildiğini, böylelikle davacının çalışma sistemi oluşturuluncaya kadar yeni firmada daha sonra da tekrar davalı firmada çalışmasının amaçlandığını, davacının geçici olarak istihdam edildiği firmadan paydaşlar arasında uyuşmazlık çıktığını, daha sonra davacıya bildirimde bulunularak Marmer Ltd. Şti. firmasındaki geçici istihdamlarının sona erdiğinin, davalı firmada çalışmaya başlamaları gerektiğinin, aksi halde iş akitlerinin fesih edileceğinin bildirildiği, bu bildirime rağmen davacının işine dönmediğini, iş akdinin bu nedenle fesih edildiğini savunmuştur.
Mahkemece davacı isteklerinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
İşyeri devrinin iş ilişkisine etkileri ile işçilik alacaklarından sorumluluk bakımından taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukuki bir işleme dayalı olarak başka birine devri, işyeri devri olarak tanımlanabilir.
İşyerinin önceleri gerçek kişi ya da kişilerce işletilmesinin ardından şirketleşmeye gidilmesi halinde, bu işlem de bir tür işyeri devridir. Önceki işverenlerin devralan tüzel kişi işverenin ortakları olması bu devir ilişkisini ortadan kaldırmamaktadır.
Aynı şekilde daha önce tüzel kişi şirket olan işverenin işyerini bir başka şirkete devretmesi de mümkündür.
İşyeri devri fesih niteliğinde olmadığından, devir sebebiyle feshe bağlı hakların istenmesi mümkün olmaz. Aynı zamanda işyeri devri kural olarak işçiye haklı fesih imkanı vermez.
İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6.maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.
Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin ilk olarak İbrahim Merze/Lastik Servisi işyerinde çalışmaya başladığı, bu işyerindeki istihdamının işyerinin limitet şirkete dönüşmesi ile bir dönem davalı-işveren limitet şirket nezdinde devam ettiği bilahare işyerinin dava dışı Marmer Ltd. Şti. firmasına devri ile anılan firmada istihdam edildiği anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden davacının halen dava dışı Marmer Ltd.Şti.de çalışıp çalışmadığı anlaşılamamaktadır. Davacının çalışması devam ediyorsa devralan firmanın davacının iş sözleşmesini feshi söz konusu olmadığından feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı istenmesi mümkün değildir. Anılan isteklerin reddine karar vermek gerekir. Davacının iş sözleşmesi devir alan dava dışı firmada çalışır iken kıdem tazminatına hak edecek şekilde sona ermiş ise davalı şirket kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulmalıdır. Açıklanan gerekçeler ışığından yeni bir değerlendirme yapılarak sonuca gitmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
	 
	
	
	
		Cevap: Kaloriferci tazminatı ve Yeni malik
	
	
		" Kat malikinin bağımsız bölümünü bir başka şahsa devretmesi durumunda ise kendi mülkiyet hakkı devam ettiği sürece tahakkuk eden tüm ortak giderlerden sorumlu olacağı muhakkaktır."
Eski borçlarla ilgili yeni ev sahibinin sorumlu olamayacağı ile ilgili bir karar.
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2005/1259
K: 2005/3657
T: 14.04.2005
ORTAK GİDERLERDEN SORUMLULUK
İCRA İNKAR TAZMİNATI
İçtihat Özeti: Kat maliki ortak giderlerden mülkiyeti devraldığı andan itibaren sorumlu ise de, davalı düzenlediği taahhütname ile kendisinden önceki borçları da kabul ettiğinden dolayı taahhüt ettiği döneme ait tüm borçlar hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Alacaklının icra tazminatından sorumlu olabilmesi için takibin haksız ve kötü niyetli olması gerekir.
(634 s. KMK m. 20)
(2004 s. İİK m. 67)
Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1- 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesi uyarınca kat maliklerinden her biri ana taşınmazın ortak gider ve aidatlarına katılmakla yükümlüdür. Kat malikinin mülkiyet hakkı devam ettiği sürece bu ana kurala uymak zorunluluğu vardır. Kat maliki ancak, mülkiyet hakkı sona erdiği andan itibaren bu yükümlülükten kurtulur. Bu andan itibaren sorumluluk -mülkiyetin devri tarihinden sonra gerçekleşen ortak gider, aidat ve avans borçları için yeni malike aittir. Kat malikinin bağımsız bölümünü bir başka şahsa devretmesi durumunda ise kendi mülkiyet hakkı devam ettiği sürece tahakkuk eden tüm ortak giderlerden sorumlu olacağı muhakkaktır. Olayımızda borçlu davalı Seyfi düzenlediği taahhütname ile dava konusu bağımsız bölümün hem kendi dönemine ve hem de kendisinden önceki döneme ait tüm borçlarını ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Davacı yönetim, hukuken geçerli bulunan bu taahhütnameye dayanarak borçlu (davalı) Seyfi hakkında icra takibine başlamış ve bu davayı açmıştır.
O halde davalının, taahhütname uyarınca 01.10.2002 gününe kadar dava konusu bağımsız bölüme ait ortak gider ve aidat borçlarının tümünü ödemeyi üstlendiğine göre mahkemece anılan tarihe kadar (01.10.2002 gününe kadar) ki borç miktarının uzman bir bilirkişiye hesaplattırılarak alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, kabulü mümkün olmayan bazı gerekçelerle davanın reddi yönünde hüküm kurulması,
2- İcra ve İflas Yasasının 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre davacı alacaklının icra tazminatından sorumlu tutulabilmesi için takibinde haksız ve kötü niyetli olması gerekir. İcra tazminatına hükmedilebilmesi için sözü edilen iki (takipte haksız ve kötü niyetli olma) koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Somut olayda davacı alacaklının davalı hakkında icra takibi yapmasında kötü niyetli olduğu yöntemince saptanmadan dava konusu alacak üzerinden %40 oranında icra tazminatı ödemekle yükümlü tutulması,
Doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
- - - Updated - - -
Kat maliki olmayan dönemle ilgili borçlardan sorumlu tutulamayacağı ile ilgili başka bir karar.
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 01.10.2002 T., 2002/7159 E., 2002/9012 K.: “Dava dilekçesinde itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dava; Haziran-Temmuz-Ağustos 1999 aylarına ilişkin ortak aidat borcunun tahsili ile ilgili icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyada toplanan belgelere ve özellikle tapu kaydı içeriğine göre davalının 18 nolu bağımsız bölümü 9.3.2000 tarihinde satın aldığı takibe ve davaya konu edilen ortak gider alacağının davalının bağımsız bölüm maliki olduğu tarihten önceki aylara ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında davalının, kat maliki olmadığı dönemle ilgili ortak gider borcundan sorumlu tutulmayacağı gözetilmeden davanın kabulü ile aleyhinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 1.10.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
	 
	
	
	
		Cevap: Kaloriferci tazminatı ve Yeni malik
	
	
		Kat maliki satmış olduğu dairenin satış tarihinden önceki yönetim giderlerinden sorumludur. Bu gider yeni malikten istenemez. 
Y.5.H.D. 7.11.1979 T.1979/6541 E, 1979/8201 K.
	 
	
	
	
		Cevap: Kaloriferci tazminatı ve Yeni malik
	
	
		Davalı(yönetim) avukatı ile konuştum durumu izah ettim. Akabinde, tazminat miktarı üzerinde anlaşma sağlanmış. İcra dairesine isimleri yönetim adına apartmanın avukatı iletecek. Benim ismim yerine, borcun muhattabı olan eski malik'in bilgilendirildiğini ve ilgili borcu ödemeyi onun yapacağı tarafıma iletildi. Benim konuyla ilişiğim olmadığı belirtildi.
Gerçi ben, adıma icra takibi yapılması durumunda,  icra dairesine itiraz ve ileride itirazı bozma adına dava açılırsa, konuyla ilgili her türlü bilgi belge ve evrağı hazırlamıştım. 
Şimdilik bu kadar. Bu konuyla ilgili sıkıntı yaşayanlara başımdan geçen olay bir ışık olur diye düşünüyorum.
Farklı bir gelişme yaşarsam buradan paylaşacağım.
Saygılar.