Polis is hukukuna tabi degildir sn.atilda :)
Is hukuku, isverenin gorevlendirmesi ile baslar, kismen haklisiniz.
Hangi surelerin calisma suresinden sayildigi sayilmadigi is kanununda oldukca acik sekilde belirlenmis, incelemenizi oneririm.
Printable View
Polis is hukukuna tabi degildir sn.atilda :)
Is hukuku, isverenin gorevlendirmesi ile baslar, kismen haklisiniz.
Hangi surelerin calisma suresinden sayildigi sayilmadigi is kanununda oldukca acik sekilde belirlenmis, incelemenizi oneririm.
Sayın Kırcalı;
İlk fırsatta inceleyeceğim. Yorumlarımı malum kişisel hukuk algımla yapıyorum. İlgili arkadaşın bu fikirleri sentezlemek sorumluluğu var.
Olayımızın kahramanı polis değilde özel güvenlik görevlisi olsa veya sıradan vatandaş olsa da İDAREnin KUSURSUZ SORUMLULUĞU ile mağdurun zararını tanzim etmesi gerekir.
Acizine görüşüm bu yönde. Sonuçta arkadaşımız İETTyi davaya dahil etmek için bir gerekçe sunacak. Yaptığımız ona bu gerekçeleri bulmasını sağlamak.
Gerekçenin kabul ya da reddine ilgili mahkeme karar verecektir. Göle maya çalmakta bence mahsur yok. Ya kabul görürse! "Müvekkilinin namusunu temizlediğini savunan Avukatın Sav'ından daha iyi değil mi?
Saygılar.
5510 sayılı Kanuna göre iş kazası;
1- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
2- İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
3- Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
4-Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
5- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında,
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.
Kazaya uğrayanın kanun kapsamında sigortalı olması gerekir. Sigortalı olmayanların iş kazası geçirmeleri halinde kanun kapsamında iş kazasından faydalanmaları söz konusu değildir.
İstisna olarak sigortalı sayılmayan ancak bu kapsamda sosyal güvenlik destek birimi kesilenler, iş kazası meslek hastalığı sigortalarına tabi tutulmuş olanlar, 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunun kapsamında Aday çırak, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrenciler de iş kazası ve meslek hastalığı halinde bu kanundan sağlanan haklardan faydalanırlar.
4857 SAYILI İŞ KANUNU
ÇALIŞMA SÜRESİNDEN SAYILAN HALLER
Madde 66 - Aşağıdaki süreler işçinin günlük çalışma sürelerinden sayılır:
a) Madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden çıkmaları için gereken süreler.
b) İşçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler.
c) İşçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi bekleyerek boş geçirdiği süreler.
d) İşçinin işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işveren evinde veya bürosunda yahut işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler.
e) Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler.
f) Demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler.
İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz.
Olayı sağlıklı değerlendirme açısından diyelim ki çarpan işyerinden arkadaş değilde 3. bir şahıs misal doktor hastaneyi mi dava edeceğiz?
diğer taraftan olayı ceza hukukuna bağıntıladığımızda kast asli hukukta niyete dönüşüyor işe gelme kastıyla, niyetiyle bu kazaya uğramıştır.
Amerikadan verilen örnek ise saçamalıktan ibaret tabi dosyayı bilmemiz gerek çarpıtılmışta olabilir anacak bu örnekte olayımıza kurabileceğimiz bağıntı zorlama ilişkisidir kişi işine gelmeye mecburdur sorumludur ama lokantaya hemde çocuğu ile tercih hakkı olduğu gözetilmeden verilmiş yanlış bir karar kaldıki kusura göre değerlendirme yapıldığında çocuk ve onu yetiştiren kusurludur bu bağlamda kusur ilkesi gereği verilen bu kararı saçma bulduğumu belirtmek isterim.(ortak kusurda tazminat olamayacağı bağlamınde değerlendiriniz)
Sayın İsmail,
İş kazası dediğimizde 5510 Sayılı kanunu incelemeliyiz. Çünkü bu kanun iş kazasının tanımını yapmakta.
İşverence sağlanan servis aracında kaza geçiren işçi veya nerede olduğuna bakılmaksızın emzirme süresinde emziren anne işte sayılıp iş kazası kapsamında değerlendiriliyor.
Demek ki, Boğaz Köprüsü'nde işyeri servis aracı arızalansa ve 3 saatlik sürede orada kalsa ve araçtan inen işçi kaza geçirse iş kazasına uğramıştır.
Kanun Koyucunun emziren Anneyi pozitif ayrımcılığa tutmasını anlayabiliyorum.
Lakin işine sadık özverili işçi servisi bırakıp taksi tutsa ve işyeri kapısında kazaya uğrasa adamacağız PERT oluyor. Buradaki hukuksuzluk patronlar lehine pozitif ayrımcılıktır. Servis imkanı sağlayabilen patron tazminatıda karşılayabilecek. Servis sağlayamayacak gariban patron kayırılmalı.
Örneğimizde sebep olan ile ilgilenmiyoruz. Mağdurun uğradığı zarar ile iş ilişkisini irdeliyoruz.
Mağdur işe gelirken kaza geçirmiştir. İlliyet bağı burada.
Amerika örneği algı farkını göstermek için. Bizim hukukumuzda sebepsiz zenginleşmeye de yer yoktur.
Sayın Kırcalı,
5510u inceleyince aslında olayın iş kanunu ile ilgisi olmadığını bu yüzden işçi veya memur ayrımının yapılamayacağını düşünüyorum.
Saygılarımla.
İletiyi doğru değerlendirmediğiniz belli işverene açılacak davanın kazanma yolu yazıyor dikkatli okuyunuz. :DD
Domino taşlarına cevabı yazdım ancak sildim. Kısaca kişi işe gelmekle sorumlu olduğu için yola çıkıyor mecburiyetten kast ve niyet bu durum sorumluluk karşılıklıdır
Araç sürücüsünü işin içine katmak dikkat dağıtır vicdani kanati saptırır
Kusur oranına girmek 100 binle ifade edilen tazminatı tepe taklak eder kısaca davanın ilerleyişini ve sonucunu etkileyen faktörleri değerlendirmiştim.
Sayın İsmail;
Harkulade bir beyin fırtınası yaptığımızı düşünüyorum. Umarım Sayın Onur'a faydalı olabilmişizdir.
ZeitGeist (zamanın ruhu) çoğu zaman fikirler ihtiyaç duydukları ortamı bulamadıkları için sinmiştirler.
İnşallah İETT şoförü hak ettiği tazminatı alır. Bence Önemli olan bu. Gerisi teferruat :)
İETT idare gibi büyük ihtimal ile kazaya sebep olana ödediği tazminat için rücu davası açacaktır.
Basınımızda sıkça yer alır. Şoför içindekilerle araçı uçurur. Kendisi ve içindekiler ölür. Asli kusurlu şofördür. İdare hepsinin tazminatlarını öder. Sonrada şoförün mirasçılarına ödediği tazminatlar için rücu eder. Ondan sonrası basının ağzında sakızdır. Hukukun basın yollu katledilişini izleriz.
Neden ? Tikelci (ilişki temelli) toplum olmamızdan. :)
Saygılarımla
Bunlar hukuki düşüncelerim ancak sonuç alma imkanı iki nedenden zayıf
1-Açılan dava dosyaların birleşmesi ile sonuçlanabilir o vakit ikinci davanın bilincinde açılmayan birinci dava dilekçesindeki anlatım iddia ve talepler 2. davaya olumsuz etki edecektir.
2-Kurum avukatlarıda boş duracak değil.
Ben olsaydım eda ile birlikte menfi tespit davası açardım kişinin şöförlük mesleği açısından iş göremez hale geldiğini ünvanı ve hakları (maaş) korunarak çalışabileceği bir kadroya yerleştirilmesi tedavi süresince maaşının eksiksiz ödenmesini aksi halde tespit sonucunu (300bin gibi olur diye düşünmekteyim ) kurumdan tahsilini talep ederdim.
kişi %90 engelli kadrosuna geçerdi hem toplumdan kopmamış, hemde zararı giderilmiş, kurumda işçisine sahip çıkmış olurdu.