Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Alıntı:
feyyar rumuzlu üyeden alıntı
AYM'ye bireysel başvuru,yargıtay süreci sonlanınca başlıyor diye biliyorum.Bilginiz varmı ?
Bu olayda boşanma davası değil, çocukla kişisel ilişkinin tesisinden doğan çarpık bir hukuk düzenlemesi var. Dolayıdı ile çocuğumu göremediğim için yargıtaya başvuracak değilsem doğrudan AYM de dava açma hakkım var sanırım. Hukukçu üyelerimiz bu değerlendirme hakkında ne düşünüyorlar bilemiyorum ama ben aile hukukuna konu edilen bir icra iflas maddesini yargıtay taşımayacağım heralde
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Erkek olduğunuzu ima etmeseniz de anladım o denli sazan değilim ben bu düşünceyi ve sonuçlarını kavrayamadığınızı düşündüm sadece
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Alıntı:
m.isik rumuzlu üyeden alıntı
Bu olayda boşanma davası değil, çocukla kişisel ilişkinin tesisinden doğan çarpık bir hukuk düzenlemesi var. Dolayıdı ile çocuğumu göremediğim için yargıtaya başvuracak değilsem doğrudan AYM de dava açma hakkım var sanırım. Hukukçu üyelerimiz bu değerlendirme hakkında ne düşünüyorlar bilemiyorum ama ben aile hukukuna konu edilen bir icra iflas maddesini yargıtay taşımayacağım heralde
Ama cocuğunuzu görebilmeniz için hukuksal bir yol var.Diğer iletilerinizde belirtmiş olduğunuz gibi.Böyle olmamalı mı? Nasıl olmalı.Ne yönde örnek bir karar çıkmasını bekliyorsunuz başvurunuzdan.Afedersiniz pek birşey anlayamadım.
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Alıntı:
m.isik rumuzlu üyeden alıntı
Bu olayda boşanma davası değil, çocukla kişisel ilişkinin tesisinden doğan çarpık bir hukuk düzenlemesi var. Dolayıdı ile çocuğumu göremediğim için yargıtaya başvuracak değilsem doğrudan AYM de dava açma hakkım var sanırım. Hukukçu üyelerimiz bu değerlendirme hakkında ne düşünüyorlar bilemiyorum ama ben aile hukukuna konu edilen bir icra iflas maddesini yargıtay taşımayacağım heralde
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı tüm hukuk yollarının tüketilmesi ile mümkün hale gelen bir değişiklik. Yani yerel mahkeme süreci üzerine yargıtay süreci ile kararın kesinleşmesi sonucunda anayasa mahkemesine bireysel başvuru yapılabilir, yani direk anayasa mahkemesine başvuramazsınız şahsi olarak. Kanunun iptali için anayasa mahkemesine ana muhalefet partisi başvurabilir.
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Hala merak ettıgım, anlayamadıgım, sanırım konuya dahıl olan herkesın de merak ettıgı bır nokta var:
Hadı hersey yolunda gıttı, o duzenleme ıptal edıldı, artık ıcra yoluyla da cocugu gormeye ımkan kalmadı, basardınız ve amacınıza ulastınız dıyelım. Sonra ne omasını beklıyorsunuz? Isteyerek, koşa koşa cocukları gostermeye mı gelecekler gostermeyen ebeveynler?
Iptalın sonucunda ne kazanmayı beklıyorsunuz???
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Arkadaşlar
Ayrı ayrı cevap vermek yerine genel bir cevap yazmanın doğru olacağını düşündüm.
Ben çocuğumu hiç bir zaman haciz tutanağına yazdırmayacağım. Bunu saçma ve aptalca buluyorum. Ayrıca haysiyet kırıcı bir uygulama olduğu düşüncesindeyim. Kanun koyucu bu sorunu bilmesine karşın sorunu şu ana kadar düzeltme girişiminde de bulunmamış. Bulunacağını da sanmıyorum. Konu değişik platformlarda değişik ifade şekilleri ile defalarca dile getirildi. Netice alamadık. Bende bu saçmalığı bitirerek doğru düzgün bir yasal düzenleme yapılması için konuyu yüksek yargıya taşıyacağım.
Konuyu yüksek yargıya taşıyıp İKK 25 maddesinin iptali talebimiz için avukatlarımla şu an çalışma yapıyoruz. Bu işin çözümü için bir hukuk bürosuyla anlaştım. 3 avukat bu konu üzerinde çalışmalarını yapıyorlar.Bunun bazı yönlerden zararımıza olduğunun bilincindeyim. Ancak bu bedeli ödemeye de hazırım. Kanun yapıcı mekanizmayı mahkeme iradesi ile düzenlemeye zorlamaktan başka çözüm yolu kalmadı. AYM ye doğrudan taşıyamıyorsak farklı senaryoları değerlendireceğiz. Bunlardan birisi de Bakırkör 3. Aile Mahkemesi tarafından önümüzdeki günlerde alınacak velayet ve kişisel ilişkilerin tesisi hakkındaki ara kararının yürütmesinin durdurulması istemiyle üst mahkemeye istemlerimizle sunulması olayı...
Bana benzer sorunu yaşayanlar ve bazı avukatlar çeşitli çıkar çatışmaları nedeni ile karşı çıkıyor olabilirler. Saygı duyarım. Avukat arkadaşlar bu olayı mesleki gelirleri, ebeveynler var olan tek hukuksal kapıyı da kapatma girişimimden dolayı çıkarlarına aykırı bulabilirler. Ancak ben burada mağduriyet değil; insan onurunu zedeleyen, çocuğu bir eşya gibi gören, ayrı yaşayan veya boşanan eşler arasında bazen şiddete varan vakalara neden olan bir kangreni tedavi etmek amacıyla hareket ediyorum. Bu davranışım nedeni ile amacım hiç kimseyi incitmek değil... Kadın faktörünün pozitif ayrımcılığını farklı yorumlayan hukuk ve devlet mekanizmasını doğru karar alamaya zorlamak... Aksi takdirde ben silahlı çözüm yollarını düşünmeye ve kanun dışı şekilde çözümler bulmaya mecbur bırakılacağım.
Biliyorum ki bunun çok ağır eleştirileri de olacak. Ancak elimde başka seçenek kalmadı... Kanun önünde eşit olmamıza rağmen hakim karşısında değilsek elimden başka bir şey gelmiyor
Sabırla okuduğunuz için teşekkürlerimi sunarım. Görüşlerinize ve eleştirilerinize açığım. Ancak eleştirilerinizi yapmadan önce empati yaparak benim yerime kendinizi koymanızı istirham ederim. Ben eşimin evinden eşya kaldırmayacak, alacak tahsilatı yapmayacağım. Ben bir baba olarak 8 aydır yüzünü görmediğim çocuğumu görmenin insancıl bir yönünü bulma arayışındayım.
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Üç kez size yanıt yazıp eklemeden sildim şu an gözlerimden yaş dökülüyor ekranı görmekte zorlanıyorum içimdeki duyguların tarifi imkansız.
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Şimdi arkadaşlar durum hakkında az bilgi vermeyi süreci takip edenler için doğru buldum.
Hukuken değerlendirmelerimiz neticesinde olanları sıralıyorum.
2709 sayılı kanunla 18.10.1982 tarihinde kabul edilen anayasamızın 3. bölümünü oluşturan SOSYAL HAKLAR ve ÖDEVLER başlığında Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları açıklanmış.
Burada Madde 41 e 07.05.2010 tarih ve 5982 sayılı kanunla yapılan eklemede
"Her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir"
deniliyor. Yani çocuğun hakları açısından burada velayet engellemesi muğlak kalıyor. Ülkemizinde altında imzası olan Uluslar arası insan hakları ve Çocuk hakları sözleşmesine göre de birey olarak kabul edilen çocuğun en temel hakları arasında ebeveyleriyle ilişki kurması güvence altına alınmış. Burada sanırım bir ihtilafımız yok. Sorun bu kanunlarda birey olarak kabul edilen çocuğun iş velayete sahip eş tarafından diğer eşe gösterilmemesi halinde ne yapacağının yanlış şekillendirilmesinde yaşanıyor. Anayasa ve uluslar arası sözleşmelerde kürtaj yasağının başladığı andan itibaren birey kabul edilen çocuğun görülmesiyle ilgili sorun oluşunca medeni kanuunda muğlak bırakılan bu durumu sırf ticari yada ekonomik anlaşmazlıklarda kullanılmak için getirilmiş olan İcra iflaf hukuku devralmış. Görüş yapamayan eşin kanun zorunu kullanmasında adres haciz tutanağına eşya gibi çocuğu yazdırmakla çözülmüş.
Diğer taraftan 279 sayılı kanunla kabul edilen anayasamızın 17. maddesinde de " Kimseye işkence yapılamaz; kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz" denilmektedir. Burada çocuğun görüşü esnasında çocuğun ve görüş isteyen ebeveninin uğradığı muameleler haysiyet kırıcı ve küçük düşürücüdür.
Konumuz gereği yaptığım araştırmalardan ve hukuk danışmanlarımın ifadelerinden bu sorunu çözmek için 3 seçenek çıktı önümüze... Sizlerle de paylaşmak isterim.
1. YOL
Aile mahkemesi hakiminin çocuğun velayeti hakkında ara karar alması ve görüş günü tayini sonrasında bu uygulamanın anayasa ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerle çeliştiği iddiası aile mahkemesine bildirilir. Uygulamanın sonlandırılması ve İKK 25. maddenin iptali için AYM de resen dava açılması istenir. Bu istek reddedilirse durum tutanağa geçirtilip yargıtay safasına başlanır.
2. YOL
6216 sayılı kanunun 40. maddesinde AYM de dava açma hakkı olan siyasi erkler devreye sokulur. Ana muhalefet partisinin veya 110 milletvekilinin başvurusu sağlanır (pek mümkün görünmeyen bir seçenek)
3. YOL
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki kanunun 45/2. maddesindeki iç hukuk yollarının tüketilmesi şartı (burası mühim. Canı isteyen AYM de dava açamıyor. Tüm idari ve hukuki kanalların tükenmesi lazım) sağlanınca AYM de vava açılabiliyor.
Yanlış anlamaların önüne geçmek için AYM sürecinin başlamasını sağlayan bu maddeyi aynen paylaşıyorum.
6216 dayılı kanun
Madde 42/2
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir"
Bu durumda ilk seçeneği kullanmak daha yakın gibi geliyor. Diğer taraftan AİHM de dava açma için bir şart olmamasına rağmen bu seçeneği kullanmamız halinde iç hukuk yolları içinde AYM de dava açma süreci de olması nedeni ile İKK 25. maddenin iptali reddedilecek gibi
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
Bakış açısı kişinin hak ve alacağının icraya konmasıdır. Değişen yasanın yerine ne koyacaksınız.
Cevap: İİK - 25. Maddenin anayasaya aykırılığı ciheti ile dava açılabilir mi ?
AIHM bazen süren davalarıda kabul ediyor. Özellikle adil yargılamayla ilgili konularda. Yani siz yargılamanın kendisinin bir insan hakkı ihlali olduğuna inanıyorsanız hakimin karar verip vermemesinin ne önemi var.
Gerçi sizin durum biraz farklı. Siz direk kanunun anayasaya aykırı olduğunu iddia ediyorsunuz.
Bizim anayasa mahkemesi bu tip konuların altından kalkamaz. Mesela yetim maaşı alamayan bir erkek anayasa mahkemesine gitse mahkeme mevcut uygulamanın anayasaya uygun olduğunu (cinsiyet ayrımcılığı) nasıl açıklayacak. Ayda 18 bin TL kiralama ücreti bulunan makam arabasına binen başkan buyurun açıklayın. Ali muhakeme yeteneğiniz ve hukuk teorisine hakimiyetinizi hep beraber görelim.