Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Yargıtay kararlarını anlamak mümkün değil. İşçi alacak davasında Hesap Bilirkişisi bile olmayan bilirkişinin kendisini mahkeme yerine koyup verdiği karar mahkemece kabul edilerek davam reddedilmiş, sanki ne olacağı biliniyor gibi temyiz başvurumuz.9.ncu Hukuk mahkemesine değil de 22.ci Hukuk mahkemesine sevkedilmiş, benzer davada 9.cu Hukuk mahkemesinin karar verirken yapmış olduğu yorumunun tam aksine bir karar vererek yerel mahkemece reddedilen davam onanmıştır.
İşçi alacağı davası olması dolayısı ile de karara itiraz yolumuz da maalesef kapalı olduğundan, Bağımsız Türk Mahkemelerinden vatandaş olarak hakkımı aldığımızı söylemek mümkün müdür?
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
anayasanın 141/3maddesine göre mahkemenin kararları gerekçeli olmalıdır sizin itirazlarınıza mahkeme HMK 297 maddesine göre gerekçesinde yer verip onaylamışsa yapılacak bir şey yok ,ancak gerekçesinde itirazlarınıza yer vermeyip Yargıtay onaylamışsa sorun ondan sonra başlıyor !
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Esas:2012/20658
Karar:2013/8149
22-Hukuk
2002 yılına kadar önceleri 3 ayda bir çift maaş ve sonraları maaşlara 1/3 oranında ilave yapılarak ödendiği bildirilen ikramiyelerin 2002 yılından bu yana ödenmediği tartışmasızdır. Davacının bu yöne ilişkin haklarını saklı tutarak (Kaldı ki ekte değerlendirmeye alınmayan bir de ihtar mektubu vardı.) çalıştığını kabul etmeyi gerektirecek bir delil yoktur. BU kadar uzun süre ikramiyelerin ödenmemesine ses çıkarılmaması, zımni bir kabul oluşturur ve bu durum iş şartı haline gelmiştir ve artık talep edilmesi mümkün değildir.
Karar bu.
Oysa ilgili iş yerinde ikramiye ödemesi halen devam etmekte ve yapılan bu uygulamanın sadece tek olarak davacıya uygulandığı belirtilmiş olmasına rağmen bilirkişi raporu araştırılmadan aynen karar verilmiştir.
Şimdi de,
9.Hukuk dairesinin bir karardaki gerekçelerine bakalım.
Esas :2009/20239
Karar:2009/18297
Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinden hareketle 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde işverenin eşit davranma ve ayırım yapmama borcu yer almıştır. Eşit davranma ilkesi olarak da adlandırılan bu yükümlülükte işveren, işyerinde çalışan işçilere eşit işlem yapmak zorundadır. Anılan maddeye göre işveren iş akdinin kurulmağı, ücret ve çalışma koşullarında, sözleşmenin sona ermesinde farklı işlem yapamaz. Aynı durumdaki işçilere objektif ve farklı davranmayı haklı kılacak nedenler bulunmadıkça eşit davranılması zorunludur. Kısaca aynı durumdaki işçiler arasında farklılık yaratılmamalıdır. İşçilerin kişisel niteliklerinden bağımsız olarak önceden belirlenen bir esasa göre ücret ödemesi yapılıyor ise, bu göreve atanan işçilere önceden belirlenen esasa göre öngörülen ücretin ödenmesi gerekir. Aynı nitelikteki işçilerden bir kısmını koruyucu hükümler dışında tutmak hem Anayasa’nın eşitlik ilkesine, hem de 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesindeki temel kurala uygun düşmez. (Dairemizin 11.09.1967 gün ve 8479-7519 sayılı ilamı).
4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca <İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz>. İşçinin ücretinin düşürülmesi ya da ücretin eki niteliğindeki sosyal haklarının ortadan kaldırılması veya eksiltilmesi, iş şartlarında esaslı değişikliktir. İşveren tek yanlı irade bildirimi ile ücret miktarında işçi aleyhine değişiklik yapamaz. İşçinin belirtilen süre içinde değişiklik önerisini yazılı olarak kabul etmemesi veya bu süre içinde suskun kalması halinde işveren tarafından yapılan iş şartlarında değişiklik önerisi reddedilmiş ve değişiklik gerçekleşmemiş olur. Kısaca taraflar arasındaki iş ilişkisi aynı şartlarda devam eder. Özellikle ücretin düşürülmesi, ücretin eki niteliğindeki hakların ortadan kaldırılması nedeni ile meydana gelen iş şartlarından esaslı değişikliği işçinin kabul etmemesi halinde, talep edilebilir olduğu sürece işçi fark ücret ve diğer hakları her zaman isteme hakkına sahiptir. İşçinin uzun süre değişiklik yapıldığı şekilde eksik ödenen ücret ve diğer haklan ihtirazı kayıt koymadan imzalayarak alması, iş şartlarında esaslı değişikliği kabul ettiği anlamına gelmez. Ayrıca işçinin 1475 sayılı Yasa döneminde kullanılması gereken, ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. maddesi düzenlemesi ile kullanılmasına gerek olmayan eksik ücret ödeme nedeni ile iş sözleşmesinin fesih yoluna gitmemesi de aleyhine kullanılamaz. Diğer taraftan talep edilebilen süre içinde, işçilik alacağının geç talep edilmesinin iyiniyet kuralı ile ilişkilendirilmesi de doğru değildir
SONUÇ OLARAK:Ücretin eki niteliğinde genelge ile önceden belirlenen ücreti ödememek sureti ile iş şartlarında esaslı değişiklik yaptığı sabittir. Davacı işçi bu farklı durumu ve iş şartlarındaki esaslı değişikliği yazılı olarak kabul etmiş değildir. Davacı esaslı değişikliği kabul etmeden çalışmasına devam etmiş ve emekli olduğunda talep edilebilen bu fark ücret ve ikramiye alacağını bu dava yolu ile istemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere, davacının uzun süre ihtirazı kayıt koymadan ödenen ücreti kabul etmesi veya fesih hakkını kullanmaması, talep edilebilir olan bu alacağını ortadan kaldırmaz. Bu şekilde ki davranışı iyi niyet kuralına aykırı bir davranış da değildir. O halde bilirkişi hesap raporu, dosyaya sunulan ücret ölçeklendirmesi genelgeleri ile birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak fark ücret ve ikramiye alacağının kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.
Bence doğru görüş 9.Hukuk Dairesinin görüşü olmalı.
Maalesef 22.Hukuk Dairesi Bilirkişinin raporunu onaylayan yerel mahkemeyi onamıştır.
Neticede: İş davalarında karar düzeltme de olamadığından tarafımdan,100 binlere varan maddi kayıp söz konusu olmuştur.
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Değerli arkadaşlar
Temyiz dilekçesine ek olarak belge, resim v.s. eklenebilir mi? Karar açıklanan dosyaya bu belgeler konulabilir mi?
Teşekkürler
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Re'sen araştırma ilkesinin uygulanmadığı davalarda temyiz aşamasında yeni delil sunulamaz. Nitekim temyiz, yargılama aşamasının devamı niteliğinde olmayıp; verilen kararın hukuka uygun olup olmadığını belirlemek için getirilen bir kurumdur.
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Alıntı:
hukukçu85 rumuzlu üyeden alıntı
Re'sen araştırma ilkesinin uygulanmadığı davalarda temyiz aşamasında yeni delil sunulamaz. Nitekim temyiz, yargılama aşamasının devamı niteliğinde olmayıp; verilen kararın hukuka uygun olup olmadığını belirlemek için getirilen bir kurumdur.
Cevabınız için teşekkür ederim
Cevap: Temyiz itirazlarının cevapsız bırakılması doğru mudur
Alıntı:
Av.Mustafa Demir rumuzlu üyeden alıntı
Sizin TEMYİZ Ettiğiniz Yargıtayın Onadığı Bir Kararı Ancak Karar Düzeltme Yoluna Başvurabilirsiniz Ki... Zaten Karar Düzeltmede Yargıtay tarafından incelendiği için kararın değişme ihtimali milyonda birdir...
- - - Updated - - -
Sizin TEMYİZ Ettiğiniz Yargıtayın Onadığı Bir Kararı Ancak Karar Düzeltme Yoluna Başvurabilirsiniz Ki... Zaten Karar Düzeltmede Yargıtay tarafından incelendiği için kararın değişme ihtimali milyonda birdir...
merhaba,dosya numarası ve karar numarasını giriyorum sonuç bulunamadı diyor.bu yargıtay ın eline ulaşmadı mı demek?