-
Bir sabah uyaniyoruz ve bir bakiyoruz ki
dünya sular altinda kalmis. Su üstünde kalan tek kara parçasi var; o da Türkiye. *Koca gezegende 70 milyon Türk'ten baska kimse kalmamis. Ilk tepkiler ne olurdu dersiniz?..
Buyurun bakalim......:
* Amma balik yeriz artik be!
* "Türk'ün Türk'ten baska dostu yok" derlerdi de inanmazdim.
* Ulan tam da 'Uluslararasi Iliskiler' bölümünü kazanmistik. Şansa bak!
* Artik ne ihracat kaldi ne de ithalat...
*Nihayet cari açigi, dis açigini filan sifirladik...
* Ülke olmak için ilk basvuran ilimiz Yalova oldu.
* Tarkan'in Ingilizce albümü raflarda kaldi...
* Bakanlar Kurulu karari ile sularimiz 12bin mile çikarildi...
* Piyasaya sahte dolar ve Euro sürmekten tutuklanan kalpazanlar Kendileriyle dalga geçen polislere saldirdi...
* Ankara'da resmi temaslarda bulunan Fransa Cumhurbaskani Jacques Chirac, T.C. vatandasi olmak için basvurdu. *
* Chirac'in Türkiye Birligi'ne alinmasi için referandum yapilacak...
* Stratejik açidan hiçbir önemimiz kalmadi, ama artik ne önemi var.
* Ülkemizde bulunan yabanci turistler "Ne is olsa yaparim abi"diyip iş aramaya basladi.
* Apo "Atin beni denizlere" deyip sürekli agliyor komutanim!...
* Heyyooo!... Dünya Cografyasi'ndan yirttik oglum,dersler boş geçecek...
* Edirne'den Ardahan'a gidilir mi be..Dünyanin öteki ucu!!
* Ulan simdi isin yoksa 4 yilda bir Olimpiyat düzenle.*
-
Tiptaki gelisme...
M. Ö. 2000..... Al bu otu ye.
M. S. 1000...... O ot kötü, gel bu duayi oku.
M. S. 1250...... O dua batil inanç, al bu iksiri iç.
M. S. 1500...... O iksirin ne faydasi var, al bu hapi yut.
M. S. 1750...... O hap etkisiz, al bu antibiyotigi iç.
M. S. 2000...... O antibiyotik kimyasal, al bu otu ye J
-
Profesör öğrencileri ile birlikte Temel'in yatağının başına gitmiş.. Onlara yeni bir hastalığın belirtilerini öğretecek.. Bitkin, kendinden yarı geçmiş yatan hastayı göstererek konuşmaya başlamış: "Bakın yüz rengi sarıya yakın.. Gözleri içeriye doğru çökmüş, o yüzden burun daha sivri görünüyor.. En fazla değişik kas yüzümüzdedir.. Bakın kaslar tepki vermediğinden ifade anlamsız.. Çene aşağıya sarkmış duruyor.." Hasta yerinden zorlukla dikilmeye çalışırken zor bela mırıldanmış: "Sen sanki dünya güzelisin.."
-
Adam, avlanmanın son derece yasak olduğu, yakalanınca çok yüklü para
cezalarının kesin uygulandığı milli parkta, göl kenarında, kucağında
kocaman bir balık ile parkın polis müdürüne yakalanmış..
"Avlanma izniniz var mı?.." diye sormuş, polis müdürü..
"Yok.." demiş adam, "Gerek de yok çünkü bu balığı ben evimde besliyorum. Her gün buraya gelip gölde bir müddet yüzdürüyorum, ıslık çalıyorum dönüp geliyor, alıp eve götürüyorum.."
"Tamamen palavra..!" demiş polis müdürü, "Balıklar bu dediğinizi
yapamaz.."
"İnanın bu gerçek efendim.. İsterseniz göstereyim.."
"Tamam.. Görelim bakalım.."
Adam balığı gölün derin sularına bırakmış, aradan birkaç dakika geçmiş,
polis müdürü adama dönüp "Evet?" demiş
"Evet ne?"
"Ne zaman geri çağıracaksın?"
"Neyi?"
"Balığı.."
"Hangi balığı?.."
-
Temel köyleri gezip inek satın alır, satar geçimini temin edermiş... Yine böyle bir köyden satın aldığı ineği Dursun'a satmış... Bir süre sonra Dursun ineğin hasta olduğunu fark edince Temel'e gitmiş;
- Temel bana sattığın inek kör, gözleri görmüyor demiş...
Temel sinirlenmiş,
- Ula Dursun, ot yiyor mu, yiyor; su içiyor mu, içiyor; süt veriyor mu, veriyor.. Ne yapacaksın görüp görmediğini, gazete mi okutacaksın ineğe?..
-
Almanya'da yaşayan adam karısına bir mektup gönderiyor. "Sevgili karıcığım, bu ay burada durumum sıkışık, sana para yollayamadım. Onun yerine 100 öpücük gönderiyorum. Sen benim bir tanemsin. Kocan." Karısı cevap yazıyor.. "Sevgili aşkım, gönderdiğin 100 öpücük için teşekkür ederim. Masraflar şöyle;
1- Sütçü bir aylık süt için 3 öpücüğü kabul etti.
2- Manav 7 öpücüğe razı oldu.
3- Ev sahibi kira için hergün 23 defa uğruyor, 20 öpücük üzerine pazarlık sürüyor. 5 öpücük avans verdim.
4- Bakkal 10 öpücüğe razı olmadı, ona ilave başka şeyler de verdim,
5- Diğer masraflar toplam 40 öpücük tuttu. Beni lütfen merak etme, daha 35 öpücük var çantamda.. Bu ayı çıkarabilirim. Gelecek ay için de aynı yönde mi plan yapmalıyım? Lütfen haber ver.
Sevgili karın.."
-
Dünyanin en ince kitaplari (maksimum 13 sayfa; önsöz, yazar
tanitimi,fihrist ve index dahil) uzun arastirmalardan sonra belirlendi:
1- Alman Mizah Sanati
2- Leziz ingiliz Yemekleri
3- italyan Kahramanlik Öyküleri
4- Para Harcama Sanati (iskoç Kültürünü Yasatma Dernegi, Glasgow,1984)
5- Bilim Tarihinde Kadinlar (Tubitak Yayinlari, Ankara,1997)
7- Pompei'de Ahlak ve Erdem (orjinal el yazmasi kitap, M.Ö.31)
8- Kentimizin Bar ve Disko Rehberi (Yozgat Belediyesi Kültür
Müdürlügü Yayini)
9- Lübnan Baris Yillari (Habib Yayinevi,Beyrut,1997)
10- Saglam Bina Yapma Teknikleri (Adapazari Müteahhitler Birligi
Yayini,Türkiye, 1992)
11- En Güzel Yaz Yemekleri (izlanda Gastronomi Dernegi Yayini,
Reykjavik,1990)
12- Erkekler Kadinlardan Ne isterler?(Popüler Kitaplar Dizisi,
istanbul, 1999)
15- Ülke içi Ulasim Rehberi (San Marino Turizmi Gelistirme Dernegi
Yayini,1990)
16- Fenerbahçe'nin Sanli Avrupa Tarihi ( Aziz Yildirim Yayin
Evi,2005 Kadikoy )
-
Tanrı demiş ki: "Bill senin durumun hakikaten karmaşık. Seni cennete mi cehenneme mi yollamalı bilemiyorum. Her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanlığa katkıda bulundun ama bir yandan da Windows gibi bir rezaleti de yarattın.Ben de senin özel durumuna göre bir şey yapacağım, cenneti de cehennemi de ziyaret et, hangisine gideceğine karar ver."
"Tamam" demiş Bill Gates,"Önce cehenneme bir bakayım."ve inmiş cehenneme. Bir de bakmış berrak sulu bir kumsalda bir sürü güzel kız top oynuyor eğleniyor,
güneş parlıyor hava süper. "Allaah" demiş Bill Gates, "Cehennem böyleyse Cenneti hakkaten görmek isterim." Ve cennete çıkmış. Bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor, insanlar lir çalıyor, güzelce bir yer ama Cehennem kadar değil.
"Tamam" demiş tanrıya Bill Gates, "Ben cehenneme gitmeye karar verdim."İki hafta sonra tanrı cehennemi ziyaret edip Bill Gatesin nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş.
Gitmiş Bill'in yanına, Bill bir duvara zincirlenmiş,alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor.
- Nasılsın Bill?
- Korkunç! Burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil! Kızların oynaştığı o güneşli kumsala ne oldu?
Tanrı cevap vermiş:
O ekran koruyucusuydu...
-
Ali 3. sınıfa giden zeki bir çocuktur.bir gün öğretmeni Ali'ye "SİYASET" nedir diye sorar. Ali düşünür ama o çocuk aklıyla cevap veremez.eve gider kitaplara bakar ama hiçbirşey anlayamaz. o da babasına sormaya karar verir.
-Baba, Siyaset nedir?
Baba düşünür. Ali'ye uygun bir yolla anlatmak ister.
-Bu evde parayı getiren kim oğlum?
-sen.
-Ben kapitalist rejimim. Peki parayı alıp bizim yiyecek içecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılayan kim?
-Annem.
-O da hükümet. Peki küçük kardeşinle kim ilgileniyor?
-Dadım
-Dadın işçi, Kardeşin gelecek sen de halksın o zaman.
Ali herşeyi notalır. uyur..Gece garip seslerle uyanır. Bir de bakr ki kardeşi ağlıyor. yanına gidince altına pislediğini anlar. hemen annesini kaldırmaya gider. ama ne
yaparsa yapsın anne kalkmaz. bu arada salondan gelen sesleri merak eder ve salona gider. babasıyla dadısını uygunsuz yakalıyan Alinin ağzından aynen şu kelimeler dökülür:
- Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, Hükümet uyuyor, gelecek b.k içinde, halk ne yapsın...
-
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir
heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır.
Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler
ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir.
Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı,"adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolayyakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik
bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri
girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar.,
Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."