Re: Meslek Etiği Kuralları
Lütfen bana benzer konuda bir tane yargıtay içtihatı bulun. İçinde şu yazsın, "Alacaklı (vekili de olsun) elindeki senetleri aynı gün içinde farklı dosyalar ile icra takibinde bulunamaz" desin. Bir yasal hakkın kullanımı suç teşkil etmez.
Siz avukat olarak, sizi sırf caydırmak ve yıldırmak için Baro ve Adalet Bakanlığı'na ve oradan da ACM.'nde yargılanmaya mahkum eden ve sonunda beraat etmeniz ile haksız yere iftira etmekten dolayı açtığınız manevi tazminatı davalarında mahkemelerin ne karar verdiğini biliyor musunuz?
"Şikayet hakkı anayasal haktır, tazminata konu olamaz..."
Re: Meslek Etiği Kuralları
Takip yasağı başka bir konu, hakkın kötüye kullanılması ve/veya meslek ahlakı ayrı bir konudur.
Re: Meslek Etiği Kuralları
İcra İflas kanununda hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilmeyen bir vakıa avukatlık yasasına göre suç olabilir mi? Kanunda yasal olan bir şey birilerine etik gelmiyorsa disiplin suçu mu oluşturur? Kanunlar etik değerlerden yoksun mudur?
Re: Meslek Etiği Kuralları
Yasalarımızda hangi hallerin kötüye kullanım olduğu hangi hallerin olmadığı sınırlı olarak sayılmamıştır. Esas itibariyle Hakkın kötüye kullanılmasının tarif edilmesi yeterlidir. Bu tarif ise İİK da değil MK da yapılır.
Etik başka Hukuk başkadır. Suç kanun ile düzenlenir. Ahlak kuralları ile Hukuk kurallarının kesiştiği haller olabilir. Ancak ne ahlak kurallarının hukuki olduğu ne de hukuk kurallarının ahlaki olduğu savunulabilir.
Kaldı avukatlık hukuku sadece avukatlık yasası ile düzenlenmez. Yönetmelikler. Meslek kuruluşlarının mesleğe ilişkin getirmiş olduğu kurallar ve yine disiplin kararları da avukatlık hukukunu anlamamıza yardımcı olur.
Diğer yasalarda suç olarak düzenlenmeyen bir husus bir mesleğin icrasında disiplin suçuna konu olabilir.
Avuklık mesleğine sahip olan bir kişinin yasalar tarafından kendisine tanıdığı yetkileri ve hakları bulunmaktadır. Örneğin takip ile görevlendirildiği 100 adet icra dosyasındaki herhangi bir borçluile hiç bir ilişkisi olmayan şahsen husumeti olan bir kişiye takip ettiği her dosyadan 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesini sağlaması icra iflas yasasına göre mümkün, olanaklı ve yasal ama öte yandan temel hukuk kurallarına aykırı olarak hakkın kötüye kullanılmasıdır.
Re: Avukatlık Meslek Etiği Kuralları
Önüme bir olay gelince konuya biraz daha yakından ilgi duydum.
Olay özetle şöyle;
Kesinleşen ilamda,
"3.000,00 YTL.nin payları oranında davalılardan ... (30 ayrı kişi) alınarak davacıya verilmesine, ayrıca 360,00 YTL. vekalet ücretinin de davalılardan alınarak davacıya verilmesine"
Hükmedilmiştir.
Normal şartlar altında, davacının aleyhlerinde dava açtığı davalılar hakkında 3.000,00YTL. asıl alacak ve 360,00YTL. vekalet ücreti ile ilgili ilamlı icra takibi yapması ve her birinden hisseleri oranında ödeme yapmasını istemesi beklenir, öyle değil mi?
...
Ancak, davacı (vekili), her bir davalı hakkında 100,00YTL. asıl alacak ve 12,00YTL. ilam vekalet ücreti için 30 ayrı ilamlı icra takibi açar ve her bir takipte ayrıca -elbette doğal olarak- vekalet ücreti talebinde bulunur...
Böylece, 30 ayrı dava açmamış olmasına, 30 ayrı ilam almamış olmasına ve hatta yargılama sonucunda müvekkili lehine sadece 360,00YTL. vekalet ücretine hükmedilmiş olmasına rağmen, 30 ayrı takipte 100'er YTL.den 3.000,00YTL. vekalet ücreti talep eder ve tabii müvekkili adına...
MK.Md.2 ye uygun mudur böyle bir takip?
Değilse, yol gösterici bir karar var mıdır?
Re: Avukatlık Meslek Etiği Kuralları
İlamda hisseleri ayrı ayrı belirlenmişse hisse oranında takibe konabilir ancak hisseleri belirtilmemiş müştereken ve müteselsilen sorumludur denmişse paylar nasıl belirleniyor ve ayrı ayrı takip yapılıyor?
Re: Avukatlık Meslek Etiği Kuralları
Bir yanlış anlamayı düzelteyim; ilamda davalıların hisseleri ayrı ayrı belirtilmiş. Her bir davalı arsa payları oranında 3.000,00YTL.den sorumlu kısacası...
Re: Avukatlık Meslek Etiği Kuralları
Mahkeme ilamında ayrı ayrı tahsiline ibaresi olmadığına göre her birini ayrı ayrı tahsile koyarak ayrı ayrı vekalet ücreti almayı uman akıllı avukat yanılgı içerisindedir.Şayet alacaklıların avukatı akıllı ise tümünü dava ederek takibi iptal ettirir ve vekalet ücretini o alır.
Sayın Onur Tunga ve c_selin. Bence avukat haklı.
Sayın Av. Onur Tunga ve c_selin isimli meslektaşlarıma ne yazık ki katılamıyorum. Bu görüşlerim elbette kendi görüşlerim olup, sizinle bu konuda fikir mütalasında bulunmak benim çok hoşuma gidecektir.
Öncelikle, c_selin hanımefendinin dediği gibi bir borç hem MÜTESELSİL hem de MÜŞTEREK olamaz. Uygulamada ne yazık ki müteselsil borçluluk kavramını ifade etmek üzere; kulağa daha da hoş gelmesi sebebiyle; biraz da icra memurlarının hatasına avukatların eşlik etmesiyle sonra da yeni tarihli bazı kanunlarda bunun avukat milletvekillerince kanunlara konmasıyla "müteselsil ve müşterek borçlu" deyimi 'müteselsil borçlu' anlamında kullanılmaktadır.
Müşterek borçta, borçlular borca payı oranında borçludurlar. Müteselsil borçta, her biri tümünden. Örneğin; 100 YTL 'lik bir borçta; borçlular müteselsil borçlu ise alacaklı herhangi birinden 100 YTL talep edebilecekken; borçlular müşterek borçlu ise bu takdirde alacaklı her birinden payı oranında bu borcu talep edebilir. Eğer pay söz konusu değilse bu takdirde pay eşit olur. Bu örnekte eğer borç müşterek ise bu takdirde her bir borçlu 50 YTL'den sorumludur. Müteselsil ise her biri 100 YTL'den.
Müteselsil Borç, müşterek borçtan daha ağır sonuçlar doğurduğundan borcun müteselsil olduğu eğer hakimce açıkça belirlenmemişse bu takdirde borç müşterek borç olarak addolunur.
Zira, hakimin bizim örneğimizdeki gibi ilamından bu borca her bir davalının bütün borçtan sorumlu olduğu, müteselsil bir borçluluk durumunun söz konusu olduğunu yorumla çıkartamayız. Bunu hakimin bizzat belirtmesi gerekir. Kaldı ki; müteselsil borçluluğa yol açan sebeplerden olan; haksız fiilin birlikte işlenmiş olması veya sözleşme ile müteselsil borçluluğun kabul edilmiş olması durumları da anladığım kadarıyla davaya konu değil. Zaten öyle olursa bu takdirde hakimin yanlış kararından söz etmek gerekir.
Bu nedenle ilamda söz konusu hakimin hükmü 30 davalıya bir müteselsil borç olarak değil de bir müşterek borç olarak yüklenmiştir. Yani, 30 borçludan her biri kendi payı oranında (arsa payı) borçtan sorumludur; bu da 3.000 / 30 = 100 YTL asıl borç; buna bağlı fer'i borç olan 360 / 30 = 12 YTL ilam vekalet ücretinden sorumludur. Bu da kişi başı 112 YTL eder.
Borcun müşterek olarak yüklendiği hakimin "payları oranında davalılardan" deyimiyle anlaşılmaktadır.
Eğer bunu böyle kabul etmez isek; bu takdirde davacı 30 borçludan herhangi birine gidip bütün borcu uğraşmadan sadece birinden talep edebilir. Alacağını sadece bir borçludan aldıktan sonra bu borcu ödemek zorunda kalan; borç bir müteselsil borç olmadığından, mütselsil borç hükümlerine dayanarak ödediğini diğer borçlulardan da talep edemez.
Bu nedenle avukatın yaptığı kanımca,kesinlikle, DOĞRUDUR. Başka türlü hareket edemez.
Peki diğer faraziyeyi düşünelim. Avukat sadece birine takip yapsa, bu takdirde bu kişi borcun müteselsilen kendisine hükmedilmediğini iddia etmek suretiyle takibi iptal edemez mi? Bana ne diğer borçlulardan demez mi? Ben borçtan müteselsilen sorumlu değilim demez mi? Asıl hata burada kaynaklanır.
Bir diğer yanlış bulduğum husus da 30 ayrı dava açmış olmaması hususu: Aslında teorik olarak burada 30 ayrı dava var. Ama davaların birleşmesi söz konusu. Sonuçta her bir davalı için ayrı bir hüküm kurulmuş. 30 Davada; aynı olan 30 davacı ve her biri farklı olan 30 tane farklı davalı kabul edebiliriz. Evet davalar aynı gayrimenkule ilişkin olduğundan aynı davada görülmüş olabilir; ama bu davaları ayrı ayrı açıldığını; ve de hakimin bunları birleştirdiğini de düşünebilirsiniz.
Bir diğer yanlış bulduğum husus da; avukat zaten 30 ayrı dava açmamış. Tek dava açmış. Bundan dolayı da tek bir avukatlık ücreti ilam ücreti olarak hükmedilmiş. Ve de dava sonuçlanmış. Burada akıllılık yapıp 30 ayrı dava açmış olsaydı size katılabilirdim. Ama bunu yapmamış.
Ve de dava bir şekilde sonuçlanmış.
Bundan sonrası artık takip vekalet ücretidir. Avukat bundan sonra takip ettiğinden dolayı vekalet ücretine hak kazanacaktır. Varsayın ki; müvekkil tam bu safhada avukata davadaki vekillik görevi için ücretini vermiş ve onu azletmiş olsun ve her bir davalı için (her bir arsa pay sahibi için) ayrı takipte bulunmak istesin bunun için de 30 farklı avukatla anlaşsın. Olamaz mı olur? Bu durumda her bir avukat farklı ve takip yapacaklar. Bu avukatlar takip ettikleri için; takip avukatlık ücretine hak kazanmazlar mı?
Dediğim gibi: Ben de o avukatın yerinde olsaydım aynısını yapardım. Çünkü doğru olan bu.
Son sözüm şu ibareye c_selin Hanım: "Mahkeme ilamında ayrı ayrı tahsiline ibaresi olmadığına göre her birini ayrı ayrı tahsile koyarak ayrı ayrı vekalet ücreti almayı uman akıllı avukat yanılgı içerisindedir"
Peki biz nereden çıkartıyorsunuz borcun müteselsil olduğunu. Borcun müteselsil olduğunun kabulü, kendisine takip yapılan borçluyu zor duruma sokmaz mı. Zavallı bu borçlunun günahı ne?
Bunlar benim görüşlerim.Bence avukat %100 doğru olanı yapmıştır. Elbette aksi görüşleri de duymak isterim.
Özellikle : "Şayet alacaklıların avukatı akıllı ise tümünü dava ederek takibi iptal ettirir ve vekalet ücretini o alır."
Bunun nasıl yapılacağını anlamadım. Öğrenmek isterim.
Saygılar, sevgiler....
Re: Avukatlık Meslek Etiği Kuralları
Davalılar mecburi dava arkadaşı olmakla beraber borçtan müteselsilen sorumlu olmadıklarından, ilamda her biri asıl borç ve yargılama giderlerinden hissesi oranında sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle alacaklının tek bir davalıdan borcun tamamını istemesi söz konusu değildir.
Alacaklı, davalılar hakkında 3.000,00YTL. asıl alacak ve 360,00YTL. ilam vekalet ücreti ile ilgili olarak toplam 3.360,00YTL. üzerinden tek bir icra takibi yaparak, her bir davalıdan hissesi oranında talepte bulunmak yerine, davalılar hakkında ayrı ayrı icra takibinde bulunmayı tercih etmiştir.
Böylece, birinci ihtimalde her biri (403,20YTL./30) = 13,44YTL. icra vekalet ücreti ödemekle yükümlü olacak davalılar, yapılan takipler neticesinde 112,00'şer YTL. vekalet ücreti ödemek zorunda kalacaklardır. Doğal olarak da birincisinde ancak 403,20 YTL. vekalet ücreti alabilecek olan alacaklı ikincisinde 3.360,00YTL. alabilme imkanına sahip olacaktır.
Peki şimdi soralım;
-Alacaklının ilamla kazandığı neydi?
-3.000,00 asıl alacak + 360,00 YTL ilam vekalet ücreti = 3.360,00YTL…
-Her iki takip şeklinde de bunu elde edebiliyor mu?
-Evet...
Ama ikincisinde, diğerine oranla 2.956,80YTL. daha fazla vekalet ücreti alabilme imkanına sahip oluyor. Bunun için tek yapması gereken şey, ilamı 30 ayrı dosyadan takibe koymak...
Sayın ahmet80, bunun çok doğru bir yol olduğunu, hatta varsayımsal olarak alacaklının 30 ayrı avukat tutarak 30 ayrı icra takibinde bile bulunabileceğini belirtmiş…
Acaba hakikaten alacaklı 30 ayrı avukat tutup, 30 ayrı avukatla 30 ayrı icra takibi yapabilme hakkına sahip mi?
Cevabı “evet” ise, o zaman soru şu;
“Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü nerede kaldı?
Ve son soru;
Alacaklının, tek bir icra takibi yoluyla ilamla elde ettiği hakkına kavuşma imkanı varken, her bir davalı hakkında ayrı ayrı icra takibi yapmasında korunmaya değer hukuki yararı nedir?
Selamlar…