Görüş ve düşüncelerinize saygı duyarım..Dinde zorlama yoktur..Din dersi verecek kapasitemde yok zaten..aslında aynı kapıya çıkıyor yollar..Herkes kendinden ve vicdanından sorumludur..
Sorumluluk herkesin kendine aittir..Hukukende dinende..
Printable View
Görüş ve düşüncelerinize saygı duyarım..Dinde zorlama yoktur..Din dersi verecek kapasitemde yok zaten..aslında aynı kapıya çıkıyor yollar..Herkes kendinden ve vicdanından sorumludur..
Sorumluluk herkesin kendine aittir..Hukukende dinende..
Sevgili commodore1tr ve kurban;
Önce; ''kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi, başkasına yapma''dan yola çıkarak ve dinen yasaklanan bir eylemin, suç olması gerekliliği düşüncenizden hareket ederek; varılan sonuçların neden yanlışlanabilir olduğuna yer verecek ve son olarak da, son sözlerinizi yanıtlayacağım.
1. Bahsi geçen kuraldan hareketle, bu eylemin suç sayılması imkansızdır. Çünkü; örneğin, bana borcu olanın ödemesini ister ve ben de borcumu zamanında ödemeye gayret ederim. Burada çıkan bir uyuşmazlığın (borç ödememe gibi), ceza yargılamasına konu olması, nasıl ki mümkün değilse; aynı mantıkla, bu eylemin de ceza teşkil etmemesi gerekir (sözleşmeye aykırılık, suç oluşturmaz; ama, boşanma nedeni-evliliğe son verilmesi sebebi- olur).
2. Dinen de yasaklanmış olan bir eylem, ancak, Devlet düzeni bunu suç olarak kabul ederse, fail cezalandırılabilir. Örneğin; hırsızlık dinen de yasak ve suçtur. Bu durumu; Devlet de suç olarak kabul etmiştir ve yaptırımlar getirmiştir (elbette, dindeki yaptırımları değil). Bunun kesinlikle suç olarak kabulünün sağlanması ise; o Devlet'in, o din kurallarını kabul ederek, yönetimini buna bağlamasıyla (şeriatla) mümkün olur.
3. Peki, suç nedir? Suç; ne olduğu Kanun'la belirlenmiş (Kanuna'a aykırı ve tipik) harekettir. Şimdi, elbette Kurban'ın beyan ettiği fikirlerinden yola çıkarsak, o zaman Kanun, Allah'ın söyledikleridir. O zaman, Kur'an'a bakalım:
A. ''Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur''
(İsrâ Sûresi 32. Ayet).
B. ''Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun''
(Nûr Sûresi 2. Ayet)
C. ''Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar''
(Nûr Sûresi 4. Ayet)
D. ''Ancak bundan sonra tevbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir''
(Nur Suresi 5. Ayet)
E. ''Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların her birinin şahitliği, kendisinin doğru söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir'' (Commodore1tr'nin sorusu, burada yanıt buluyor!)
(Nûr Sûresi 6. Ayet)
F. ''Beşinci defa da: eğer yalan söyleyenlerden ise Allah'ın lânetinin kendi üzerine olmasını dilemesidir''
(Nûr Sûresi 7. Ayet)
G. ''Kadının, kocasının yalan söyleyenlerden olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ve şahitlik etmesi, kendisinden cezayı kaldırır''
(Nûr Sûresi 8. Ayet)
H. ''Beşinci defa da, eğer (kocası) doğru söyleyenlerden ise Allah'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler''
(Nûr Sûresi 9. Ayet)
I. ''(Peygamber'in eşine) bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir guruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük sanmayın, aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan her bir kişiye, günah olarak ne işlemişse (onun karşılığı ceza) vardır. Onlardan (elebaşlık yapıp) bu günahın büyüklüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır''
(Nûr Sûresi 11. Ayet)
Bu konuyla ilgili önemli hususlar ise, şunlardır:
1. Bu konuda düşünebilmek için; Kur'anda yer alan evlenme, boşanma, fuhuş, cariye ve köle kullanma, sonradan Müslüman olma ve tanıklık gibi meseleleri de bilmek lazımdır.
2. Görüleceği gibi, Kur'an'da zinaya recm (taşlama) cezası yoktur. Recm cezasının var olduğu, tartışmalıdır. Çünkü; aşağıdaki hadise dayanmaktadır:
''''''Hadis No : 1577
Ravi: İbnu Abbas
Tanım: Hz. Ömer (ra)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti: "Allah Teala hazretleri Muhammed (sav)'a hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitabı indirdi. Bu indirilenler arasında recm ayeti de vardı! Biz bu ayeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resulullah (sav) zina yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkara sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalalete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinaları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübüt bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer, Allah Teala' nın kitabına ilavede bulundu" demeyecek olsalar, recm ayetini (Kitabullah'a) yazardım."
Kaynak: Buhari, Hudud 31, 30, Mezalim 19, Menakibu'l-Ensar 46, Megazi 21, İ'tisam, 16; Müslim, Hudud 15''''''
Her ne kadar, doğrulukları konusunda emin olunsa da; hadis toplama işi, uzun bir zaman sonra yapılmış olup; burada söylenenlerle Kur'an'ın çelişmesi halinde, Kur'an'a üstünlük tanınacağı kuralı gereğince; bu hadisin uydurma (veya sonradan eserlere yerleştirme) olduğundan şüphe yoktur!!! Kaldı ki, Peygamber; ''benden sonra Müslümanlar, asla bir yanlış üzerinde ittifak etmeyeceklerdir'' dememiş midir? İttifak olmayan bu hususta da, recmin varlığı kabul edilemez!
3. Bilindiği gibi; Kur'an'da yer alan suçlar ve belirlenmiş cezaları, bunlaran ibaret değildir. Hırsızlık gibi, fuhuş gibi, yalan yere yemin etme gibi suçların da cezası vardır (el kesme gibi). Devlet sistemimiz; bu eylemleri suç olarak kabul ettiği halde; cezalarını farklı (medeni) kılmıştır.
4. Bir diğer önemli husus da, ispat meselesidir. Zinanın da, fuhuşun da ispatı için; dört şahit gereklidir ki; bu durumda da zinanın ispatı, son derece zordur. Ayrıca; iftirası için hem ceza ve hem de ''lanet'' geldiğinden ve ''ikrar halinde dahi Allah'tan af diletmek, kusurların kapatılması, yayılmaması, dedikodudan uzak durulması'' Kur'an'da yer alan emirlerden olduğundan; ispatı son derece zordur.
5. Kurban'ın, ''''''hâkimiyetin Allah'a ait olduğu'''''' sözüne gelince; hâkimiyet; egemenlik anlamındadır ki, yaşadığımz toplumca kabul edilen inanışa göre (bkz. Anayasamız), hâkimiyet, kayıtsız şartsız milletindir! Hâkimiyetin (egemenliğin) Allah'a ait olduğu, dini inanç gereğidir ki; bunun da, toplum kurallarıyla hiçbir alakası yoktur. Üzerimizdeki egemen, Allah ise; bırakın öyle kalsın; size ne! Tebliğ; sadece Peygamberlere verilen bir görevken; kendini tebliğ eden yerine koymaya cür'et ederek; bir de, bunu toplumlara zorla (tehditkarca) kabul ettirmeye cür'et etmek; Allah'ın emirlerine karşı gelmek değil midir? (bkz. Kur'an) ve Cennet'e ya da Cehennem'e kimin gideceğini söylemek, gayba dair bilgi vermektir ki; Kur'an'a göre, gayb, yalnız Allah'a aittir ve aksi davranış, büyük suçlardandır!
Sevgili Commodore1tr'nin söylediklerine gelirsek;
1. İspat, ona elverişli vasıtayla olur. Ceza Hukuku'nda da, özel hukukta da, bu kural değişmez!
2. Bir boşanma nedeni olarak zinanın (sözleşmeye aykırılık) ispatı; polis baskınıyla olmaz! (Ceza hukukunda, kaç tane polis baskınıyla yakalanmış ve cezalandırılmış zina eylemi vardır; inanın bilmiyorum!). Aynı evin içinde, evli kadın veya erkeğin, karşıt cinsten birisiyle, çıplak bir biçimde, aynı yatakta yakalanması; dinen dahi zinaya yeter delil sayılmamış olup; inanın, aralarında hiçbir zina eylemi (cinsel ilişki) olmayıp da, bu şekilde olan kişiler biliyorum (elbette, bu durum, hayasız hareket nedeniyle boşanma nedenidir!). Teknolojik gelişmeyle tespiti ise (kamera kaydı gibi); elbette mümkün!
3. Özellikle bu alanda; boşanmak isteyip de boşanamayan ne kadar çok insan olduğunu bilen birisi olarak, sizin, son yorumlarınızı yapmamanızı beklerdim.
Saygılarımla,
ÜMİDİMİ KAYBETMEYECEĞİM -
Bu Bir Korku Filmi Değil! .......
Her meslekten, her yaştan, az önce hepsi başı bağlı, şişman bir kadına bir miktar para ödediler ve kadın onlara tembih etti: "Kız 13 yaşında, bekâretini henüz kaybetmedi, kaybetmesi bizim başımızı belaya sokar, ona göre muamele edin."
Her meslekten, her yaştan erkek kalabalığı bu sözler üstüne başını sallıyor. Onlar ne yapacaklarını bilirler.
Onlar erkek! Teker teker, birbirlerinin sırasını gözeterek odaya giriyorlar. Ve odaya giren erkekler tekek teker küçük kız çocuğuna, bekâreti zarar görmesin diye.
Bu korku filminin, çok gerçek erkek elemanları kimlerdir, ne iş yaparlar, kızın hikâyesini çok sonraları öğrenen bir yazar, merak ediyor: İşte yazarın elindeki vicdansizlarin, irz düsmanlarinin listesi: Recep Sakız (Kızıltepe Kaymakamlık Yazıişleri Müdürü), Ersun Erdemir (ordudan irtica nedeniyle ihraç edilen yüzbaşı), Selman Aydın (devlet memuru), Enver Adanç (zabıta memuru), Şeyhdavut Dora (zabıta memuru), Şeyhdavut Oruç (belediye memuru), Cuma Uras (Mardin Vakıflar Şube Müdürü), Mahmut Temelli (Ziraat Odası Başkanı), Azat Aydın (astsubay), Ümit Ergin (ilköğretim okulu müdür yardımcısı), Mehmet Seyitoğlu (veznedar), Teyyar Salman (Orman İşletme Müdürlüğü şefi), Hamit Aydın (veznedar), Hamit Abdulsametoğlu (işyeri sahibi), Ali Aksoy (serbest meslek), Ahmet Günay (TEDAŞ işçisi), Osman Çakır (üniversite öğrencisi), Harun Uras (muhtar), Selahattin Kuray (serbest meslek) ve meslek belirtmeyen Şemsettin Aslan, Burhan Ertaş, Şeyhmus Cansin, Şeydavut Anuk, Nizam Denli, Sabri Ajak, Rıdvan Bayraktar, Rıdvan Abdulsemetoğlu, Süleyman Gök.
Doktorlar daha sonraları küçük kız oturabilsin diye tam dört tameliyat yapmak zorunda kalıyorlar. Mardinli küçük kızın hikâyesini daha sonraları öğrenen yazar, en çok bir ifadede donup kalıyor: Yukarıdaki adları ve meslekleri belli erkeklerden biri, bir işyeri sahibi, işini bitirdikten sonra kıza şöyle sesleniyor: "Kızım, kusura bakma şeytana uydum; benim de senin kadar bir kızım var. Ramazanda bana gel de karnını doyurayım." Bu çok erkek beyefendiler, işin kolayını da bulmuşlar, işte asıl korku filmi burada başlıyor: Ramazanda bir kap yemek, Cuma namazında bir rekat namaz ve işi şeytana havale ederek, pür-pakevlerine, işyerlerine ve kahvelerine dönecekler! Öyle ki memurların haklarında işlem yapılmayacak, şube müdürleri, oda başkanları, zabıta memurları Mardin'in sokaklarında başları dik dolaşacaklar! Çünkü bu ülke fazlasıyla erkek.
Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 13 yaşında 26 erkeğe satılan küçük kızın, bu kişilerle "kendi rızasıyla" birlikte olduğu yorumu, anlı şanlı Yargıtay'ın 14. Ceza Dairesinde onay gördü. (Kararı veren Yargıtay 14.Ceza Dairesi'nin 11 üyesinden 8'ini AKP'li yeni HSYK atamıştı.) Ey ağır ceza mahkemesi hâkimleri, Yargıtay üyeleri, bu verdiğiniz kararla siz de bu korku filminin ana kahramanlarının yanında yer aldınız. "Kanunlar böyle" diye kestirip atmayın,küçücük bir kız çocuğunu savunamayan hukuk ve sizlerin bunun arkasına sığınmanız, bu korku filminin en utanç verici bölümü. Hukuk, yazılı kanunların, insan haklarına uygun uygulanmasından başka nedir ki? Hukuk fakültelerinin birinci dersinde bu öğretilir. .......... Işıl Özgentürk, 6 Kasım 2011, Cumhuriyet /
http://haber.gazetevatan.com/utandir...408052/1/Haber
bu ülkede 17 yıldır özel dedektiflik yapıyorum 1999 yılına kadar zina suçtu ve evli eşler arasında zina yapıldığında zina yapan taraflara hapis cezası veriliyordu ancak 2005 yılında yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 161. maddesinde zina (aldatma) birinci dereceden tam kusur olup boşanma sebebi olarak değerlendiriliyor. Ancak kanunlarımız aldatmayı kusur olarak algılıyor ve buna göre işlem yapılıyor ama aldatmanın tespitini yapan bir resmi kurum yok buda insanları oldukça zor duruma sokuyor. toplum içinde aldatma aldatılma eylemi hat safhaya ulaşmış durumda buda özel dedektiflik firmalarının önünde kuyruk oluşmasına neden oluyor aslında devletimizin bazı birimleri aldatmanın tespiti ile ilgili görevlendirilse ve aldatma (zina) eskisi gibi suç olsa toplum içinde aldatma konusunda büyük bir caydırıcı unsurda oluşmuş olur diye düşünüyorum.