-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Daha önce de yazdım yine yazayım.
Türban özgürlük değildir. Hem yasak hem özgürlük aynı anda olmaz. Bir yandan, başını örtmeyi mecbur tutacaksın zira bu size göre bir emirdir. Bir yandan da, bu yasağı özgürlük diye yutturacaksın Yok öyle.
Türbanın serbest olduğu tek müslüman çoğunluğa sahip ülke Türkiye'dir. hadi gidin bakalım Mısır'da, Arabistan'da, İran'da, Afganistan'da türban takın.
Takamazsınız zira çarşaf giymek zorundasınız.
Bu arada, sözü geçen ezanın iç ezan olduğunu nerden çıkardınız. Farzedelim ki iç ezandı. İç ezan ne zaman okunur. Vakit ezanı okunduktan sonra, 4 rekat sünnet kılınır ve ezan okunur. Hiç namaz kılmadığın belli. 4 rekat sünnet 15 dakika sürer mi? Öyle olsa ikindi vakti, cuma namazı bitmezdi.
Bir an için türban hakkında söylediklerinizi doğru kabul edelim. Peki başını örtmeyi mecbur tutmasak ama açmayı da mecbur tutmasak, örtmeyene ört, örtene de örtme demesek ne dersiniz işinize gelir mi? Örtünmek bize göre değil, Cumhuriyetin din işlerinden sorumlu kurumunun açıklamasıyla Kuran'a göre emirdir, efendim. Hiç bir ilahiyat profu olmadığını söylememiştir. Ama dini, din üzerine çalışan bilim adamlarından daha çok bilenler vardır. Hem onların nineleri de başörtülü, ayrıca kalpleri de temizdir. "Kandillerde kandil simidi yiyecek kadar dindar, boğaza karşı rakı içecek kadar laik"tir bir kısmı. Bu durumda doğal olarak din hakkında her türlü fetvayı verme hakları vardır.
İç ezana gelince sözleriniz doğrudur ama eksiktir. Elbette 4 rekat sünnet 15 dk. sürmez. Ama İmam hutbeden inerken kaamet okunur. Bunun ezandan farkı ek iki sözdür. Haberi yapan gazetecinin de bu farkı bildiğini pek zannetmiyorum. 4 rekat sünnet ve bir hutbe 15 dk sürer. (hey Allahım ya hukuk forumunda neleri tartışıyoruz:( )
Karşılaştırdığınız diğer ülkeler konusunda ise üzüldüğümü belirtmek isterim. Biz Türküz, ne o saydıklarınız ne de diğerleri bizim için hiç bir kıymet ifade etmez. Başını örten de örtmeyen de bu milletin evladıdır ve biz birlikte yaşamak zorundayız. Başka Türkiye yok. Köktenlaikçiler için de köktendinciler için de...
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Ya benim tanıdığım din adamları hep sahtekar mı acaba?
Önce 4 rekat sünnet kılınıyor. Sonra iç ezan okunuyor, daha sonra hutbe okunuyor. Hutbe okunduktan sonra da ikamet okunup 2 rekat farz kılınıyor.
Oysa sizden öğrendiğime göre, 4 rekat sünnet, hutbe, ikamet (kaamet)
birileri bizi kandırıyor ama kim?
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Allah kabul etsin abi, sizin dediğiniz daha isabetli, çıkışta hocanın dediği camiye yardım ediyomusunuz yoksa boş mu geçiyonuz? :)
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Yardım kutusunun başında bir kişi olursa, yardım iyi. Eğer iki varsa,kötü. Birisi çalacak diye diğeri kontrol ediyor.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Daha önce de yazdım yine yazayım.
Türban özgürlük değildir. Hem yasak hem özgürlük aynı anda olmaz. Bir yandan, başını örtmeyi mecbur tutacaksın zira bu size göre bir emirdir. Bir yandan da, bu yasağı özgürlük diye yutturacaksın Yok öyle.
Türbanın serbest olduğu tek müslüman çoğunluğa sahip ülke Türkiye'dir. hadi gidin bakalım Mısır'da, Arabistan'da, İran'da, Afganistan'da türban takın.
Takamazsınız zira çarşaf giymek zorundasınız.
Bu forumda neden bazıları biliyormuş gibi yazıyor...Türban özgürlüktür bana göre.. Dinde zorlama yoktur bu nedenle isteyen takar istemeyen takmaz bu da kimseyi ilgilendirmez...Takan Allah'ın emrine uymuş olur takmayan Allah'ın emrini çiğnemiş olur bunun en büyük kanıtı Nur suresi 31.ayetidir... kadınların neden başörtüsü takması gerektiğini Allah teala bu ayette bize açıklar ama kuranı kerim okumayan biri hala türban özgürlük değildir diyebilir. türbanın serbest olduğu tek ülke Türkiye demek (!) yanlışınız var asıl türbanın yasak olduğu tek ülke Türkiye. Türkiye'de türbanlı kadın kamuda çalışabiliyor mu hayır... Üniversite okuyabiliyor mu hayır... Doktor olabiliyor mu hayır... Neden çünkü başörtüsü yasak... Avrupa da olsun Asya da olsun Amerika da olsun başörtüsü serbest (istisnalar olabilir) siz hangi hakla başörtüsü serbest dersiniz anlamadım bizi ahmak sandınız sanırım o yüzden bunları hap gibi yutturmaya çalışıyorsunuz....Mısır, Arabistan, İran, Afganistan ülkelerindeki uygulama onların kültürlerine bağlıdır. Kur'an'da pardesü çarşaf ferace gibi giysi adı geçmemektedir ama vücut hatlarını belli etmeyecek kıyafetler giyilmesi giyilmesi açısından bu kıyafetleri bu ülkeler ve insanlar daha uygun görmüşler. Bunun zorunlu tutulmasını ancak mantıklı düşüneneler anlayabilir yani size düşmez. Kur'an'ı kerimde A'raf 7/ 26 : "Ey Ademoğulları (kadınlar ve erkekler) ! Size ayıp yerlerinizi örtecek örtü ve bir de süs elbisesi indirdik. Fakat TAKVA ELBİSESİ giymek en azından bu yönetim şekli kadınları ve erkekleri birbirlerine karşı haram işlemekten alıkoyan bir yöntem.
"Ey insanlar... Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır." (Hucurat Suresi, 13)
Onlar dünyadan kendilerine soyutlayıp ahirete hazırlık yapmaya çalışan insanlar. Sizin iki cümlenizle bu davadan vazgeçmezler. İnsanları Allah'ın emirlerine uymalarından dolayı ve en güzeli en iyiyi en hayırlıyı yapmaya çalışmalarından dolayı yargılayamazsınız. Siz o ülkelerdeki böyle düşünceleri gerici itici sıkıcı bulursunuz. Ama kendi ülkenizdeki "kapalı öğrenciler üniversiteye giremez doktor olamaz avukat olamaz" diye havada uçuşan düşünceleri ayakta alkışlayarak karşılarsınız. N.Fazıl şöyle der:"Bir kız öğrenciyi, başını örttüğü için tahsil hakkından mahrum etmek, İstiklal savaşı başlarında ve Maraş'ta, düşmanlar tarafından başörtüsü çıkarılıp düşürüldüğü için başlayan milli şahlanışın ruhuna tükürmektir. " vesselam...
Herkese iyi akşamlar...
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
"Türban özgürlük değildir" diyen arkadaşların, bunun bireysel bir tercih olduğunu, tercihini şu ya da bu yönde kullanmanın da özgürlüğün kendisi olduğunu unuttuğunu düşünüyorum.
"Türban özgürlük değildir" diyen arkadaşların bu konuda yapılmış bilimsel araştırmalardan haberleri yokmuş gibi davranmaları da bana tuhaf geliyor. Prof. Nilüfer Göle, Prof. Elizabet Özdalga, Prof. Nur Vergin; bu konuda bilimsel araştırma yapanlardan ilk hatırladıklarım. Bu sosyolojik araştırmalarda "türbanın özgürlük olmadığı" değil, tam aksi yönde görüş ve bulgular var.
Yasaklamak ne zamandan beri özgürlük oldu? İran'la Türkiye'nin benzer yönü, yasakçılığındadır. Birisinde açmak yasak, diğerinde kapatmak yasak. Bir elmanın iki yarısı.. İkisi de yasakçı ve otoriter... İran'a benzemek istemiyorsak yasakçılığı bırakmamız gerekir.
Özgürlük, kafayı açmak ya da kapatmakla ilgili değildir. Özgürlük, yasakçılıktan uzak, özgür düşünebilmek ve düşüncesini ifade edebilmektir.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sayın esir hayaller,
Bakara 256'daki "Dinde zorlama yoktur" ayeti Mekki bir ayettir bilirsiniz. Hicretten sonra Medine döneminde bu ayetin geçerliliğini sürdürdüğünü savunmak pek mümkün görünmüyor bana. Mensuh bir ayet olduğunu düşünüyorum. Zira mensuh olmasa "cihat" kavramı temelsiz kalırdı, dinde dayanağı olmazdı.
Enfal
(39) Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Tevbe
(29) Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
Bir diğer husus Nur suresi 31. ayetinde bahsedilen örtü'nün baş örtüsü olup olmadığı İslam camiyasında da tartışmalı bir husus. Tercümelerin bir kısmında "baş örtüsü" olarak geçiyor olmasına rağmen kullanılan arapça kelime "örtü"dür. Örtünün göğüsler üzerine sarkıtılmasından bahseder.
Yani ayette asıl koruma altına alınan "evrim süreci içerisinde başımızı, beynimizi güneşin zararlı ışınlarından korumak için gelişen keratin" değil, göğüslerdir.
Çarşaf'ın dayanağı olan ayet Ahzab suresi 59. ayeti der ki:
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Nur
(60) Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bu ayetlerde dış elbisenin (çarşafın) getiriliş amacına baktığımızda kadınların erkekler tarafından incitilmesini önlemek, hür kadınların cariyelerden ayırdedilerek tanınmasını sağlamaktır. Kadınlar erkeklerin saldırılarından tüm vücutlarını örtecek ayrı bir dış elbiseyle korunmaya çalışılmış. Erkeklere doğrudan doğruya hiçbir kadını taciz etmemek, rahatsız etmemek, incitmemek için bir emir yok.
Hal böyle olunca kadının bir erkek tarafından zarara uğramasının tek sorumlusu da kendisine kendisini çarşaf giyerek koruma görevi yüklenen kadın olmakta.
Samimi bir şekilde "inandığından" (bildiğinden değil) başını örten kadınlarımıza, kızlarımıza bence kimsenin diyecek bir sözü olmamalı. Ancak aynı inanç samimiyeti dinin / kur'an'ın diğer ayetleri için de gerçekleşmek zorunda diye düşünüyorum.
Mesela, Kur'an'da kadının boşanma hakkı yok. O halde dini gereği örtünen kadın, dini gereği kocasının 3 talakla boşamasına rıza göstermeli, kendisi boşanma davası açamamalı. Kadına boşanma davası açma hakkını veren kanun Laik bir ülkenin medeni kanunu zira.
Bununla birlikte, bu Laik ülkenin kanunlarına inancı gereği uymak istemeyen özgür kadın, serkeşlik etme ihtimali varsa kocasının kendisini dövmesine de ses çıkarmamalı. 4320 sayılı yasayla koruma altına alınmak istemesi demek, Kur'an'ın açıkça icazet verdiği olaya, yani dinine karşı çıkması demek.
Bir diğer örnek erkeklerin çok eşliliğine dinen icazet verilmiş olması. Laik ülke kanunlarına inancı gereği tabi olmak istemeyen özgür kadın eşinin 2., 3., 4. karılarına ve sınırsız cariyelerine de ses çıkarmamalı, TCK'ya aykırı diye Savcılığa şikayet etmemeli, Aile Hakiminden gerekli tedbirleri isteme yoluna gitmemeli.
Örnekler çoğaltılabilir.
Aslında baş örtüsünü özgürce takmak isteyen kadınlar, öncelikle dinlerinin hangi kurallarını kabul edip, hangilerini reddederek laik ülke kanunlarına tabi olmak istediklerine SAMİMİ bir şekilde kendi içlerinde cevap bulmalılar.
İnanç konusundaki samimiyetlerini sorguladıktan sonra Laiklikle bağdaşması mümkün olmayan Şeriat düzenine meyilleri varsa bunu da eveleyip gevelemeden mert bir şekilde ortaya koymalılar.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Gidn afganisatana mısıra,endonezyaya
Özgürlük nasılmış öğrenin. En son mısırda kadınların hakim olması yasaklandı. İşinizie gelince, onlar bizi ilgilendirmez diyorsunuz.
Evet Türban yalnız türkiyede serbest. Ne iranda,ne mısırda ne cezayirde, ne afganiztanda türban takamazsınız. Bırakın okulu,işi sokakta da takamazsınız. Çarşaf benzeri şeyler giymek zorundasınız.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Türban özgürlük değildir, içki içmemek, zina etmemek, domuz eti yememek gibi...
Örtünen, ve diğer yasaklara uyan bunları belli bir gaye uyruğuna sahip olduğu özgürlüğü kısıtlar. Belki asıl soru "kişinin kendi özgürlüğünü kısıtlama özgürlüğü varmıdır?" olabilir.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Gidn afganisatana mısıra,endonezyaya
Özgürlük nasılmış öğrenin. En son mısırda kadınların hakim olması yasaklandı. İşinizie gelince, onlar bizi ilgilendirmez diyorsunuz.
Evet Türban yalnız türkiyede serbest. Ne iranda,ne mısırda ne cezayirde, ne afganiztanda türban takamazsınız. Bırakın okulu,işi sokakta da takamazsınız. Çarşaf benzeri şeyler giymek zorundasınız.
Bana türbanın Türkiye'de serbest olduğunu belgeleriyle kanıtlayın... Anayasa maddesi vb.herşey olabilir ama belge istiyorum. Üniversitelerde serbest mi kamuda serbest mi? Kanıtlayın türbanın serbest olduğunu söylemeniz için her alanda türban takılabiliyor olunması gerekir. Ve kadınların Mısır'da neden hakim olmasının yasaklandığınında gerekçesini öğrenmek istiyorum, illaki bir açıklama yapılmıştır. Açıklamayı okumak isterim.
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Türban özgürlük değildir, içki içmemek, zina etmemek, domuz eti yememek gibi...
Örtünen, ve diğer yasaklara uyan bunları belli bir gaye uyruğuna sahip olduğu özgürlüğü kısıtlar. Belki asıl soru "kişinin kendi özgürlüğünü kısıtlama özgürlüğü varmıdır?" olabilir.
Örtü bana göre özgürlüktür... Dünyadaki özgürlükten bahsetmiyorum. Örtü dünyada özgürlük olmayabilir ama dünyada örtersin Allah'ın emirlerine uyarsın ahirette özgür olursun. Aslında örtü bana göre özgürlüğe giden yollardan biridir. (Tekrar söylemek isterim dünyadaki özgürlükten bahsetmiyorum.)
Syn Av.İlknur Sezgin Temel Hanım;
İsterseniz sizin cevabınızı yeni bir konu açıp orada tartışalım çünkü gerçekten cevabınızda açılması gereken bir çok nokta var. Yakında konu açacağım yeni konuda doğru bilgilerle gerekirse soru cevap şeklinde tartışırız.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
"Örtü bana göre özgürlüktür... Dünyadaki özgürlükten bahsetmiyorum. Örtü dünyada özgürlük olmayabilir ama dünyada örtersin Allah'ın emirlerine uyarsın ahirette özgür olursun. Aslında örtü bana göre özgürlüğe giden yollardan biridir. (Tekrar söylemek isterim dünyadaki özgürlükten bahsetmiyorum.)"
demiş Bay esir_hayaller...
Tanrım, neden meleklerini işkence çekmeleri için şu cehennem dünyamıza gönderirsin anlayan beri gelsin... Al yanına, cennetine de kurtar meleklerini şu azaptan yahu...
Bu arada anlaşılan özgürlüklerin en özgürlüğünün yaşandığı cennetin bu hallarının yapmış oldukları sevaplar nedeniyle huri ve nuri hayali kuran insanoğullarını derinden yaralamıştır sanırım...
Küreselleşen dünyada, düşüncelerimiz nedeniyle bizleri eski demirperde ülkelerinin insanları ile özdeştiren evrimini tamamlamış insanoğullarının Türkiye özgürlüğü ve dünya özgürlüğü hakkında söyleyecekleri birşeyler de olmalı, değil mi?
"... Satış noktaları ruhsat almakta zorlanıyor, yenilemekte zorlanıyor. Yeni nokta açarken zorlanıyorsunuz. Bira bakkallar ve büfeler için çok önemli bir gelir kaynağı. Sadece rakı, bira ve sigara bir bakkalın cirosunun yüzde 70'ini oluşturuyor. Rakı ve birayı çıkarttığınızda o bakkal zorlanıyor. Satış noktası açmaya niyetli olanlar kiralık yer bulamıyorlar. Satış noktası açmaya istekli olan insanlar da 'mahalle baskısıyla' satış noktası açmakta zorlanıyorlar. Zincir mağazalar da bakkalları yok ediyor.''
http://www.haberalemi.net/127224_Efe...-dusuyor-.html
Bira içme tarzını geçtim bira satma ve satın alma özgürlüğü hakkında da bir şeyler ekleyiverirlerse kaymaklı kadayıf olur... :))))
Dünyada bir tek insanoğlu var oldukça meydanın meleklere terkedilmesi hem insanoğluna hem de onu diğerlerinden üstün yarattığını iddia eden Tanrı'ya yakışmaz...
DEĞİL Mİ?
UNUTMADAN!
Türban mürban derken, bakın melek baskısının nasıl şeytanca bir baskıya dönüşüp öz be öz bizim olan bakkallarımıza değil METRO, KİPA, KARFURR, REAL gibi dünya şirketlerine hizmet noktasına gelmiş de haberimiz yok...
Yoksa sizin de mi haberiniz yok Sayın esir_hayaller?
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Göz göre göre takiyye yapıyorlar. Örtünmenin, eğitim hakı, eşitlik adalet gibi çağdaş insan hakları ile ilgisini kurmaya çalışıyorlar. Daha önce de yazdım tekrar yazayım. Türban özgürlüğü dedikleri şey, ERKEKLERİN KADINLARINI KAPATMA özgürlüğüdür.
Şimdi kendi dillerinden konuşma zamanı.
Said Nursi bu hususu özetle şöyle izah eder: Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Ey peygamber! Hanımlarına ve mü’min kadınlara söyle evlerinden çıkarken cilbablarını, dış elbiselerini üzerlerine alsınlar” (Ahzab, 33:59) buyurur. Bu ayet açıkça tesettürü emretmektedir. Medeniyeti sefihe ise tesettürü fıtrî görmeyerek “bir esarettir” diye karşı çıkmaktadır. Bediüzzaman Kur’ânın bu hükmünün fıtrî olduğunu ispat için dört hikmetini beyan eder:
Birincisi: Kadın fıtraten, yani yaratılışça zayıftır ve naziktir. Kendilerini ve hayatlarından daha değerli olan korunmaya muhtaç olan yavrularını korumak ve güvence altına almak için bir erkeğin himayesine ihtiyaç duyar. Kendisini sevdirmek ve kocasının nefretini kazanmamak ve saygısını kazanmaya fıtrî bir meyli vardır. Bu saygıyı tesettürü ile kazanır.
İkincisi: Kadınların on adedinden altı-yedisi, ya çirkindir, ya yaşlıdır veya kıskançtır. Kendilerini gizlemek ve daha güzellere nispeten çirkin düşmemek, güzel olanların da tecavüze uğramaktan korunmaya ihtiyacı vardır. Bunu sağlamak için bir örtünün ve elbisenin arkasına sığınması fıtratlarının gereğidir.
Üçüncüsü: Güzel olan kadınların da ittihamdan ve tecavüzden korunmaya ihtiyaçları vardır. Kadın güçlü olabilir ve kendisini müdafaa da edebilir, bu bakımdan tecavüzden korunabilir; ama ittihamdan korunamaz. Hem bakmasından hoşlanarak açılan kadınlardan onda üçü nâmahremden çekinmezse de onda yedisi erkeklerin kendilerini göz hapsine almasından ve bakışları ile rahatsız etmesinden hoşlanmazlar. Çünkü insan sevmediği ve hafife aldığı erkeklerin bakışından rahatsız olur. Fuhşa düşerek tefessüh etmeyen her kadın naziktir ve pis nazarlardan müteessir ve rahatsız olur. Kendilerini gizlemenin yolu da tesettürdür. Elbette şefkat kaynağı ve iffet timsali olan, ebedî bir beraberlik inancı ile evlenen nazik ve nazenin kadınları çirkin nazarlardan, ittihamdan, zilletten, manevi esaretten ve sefaletten kurtaran üzerinde taşıdığı tesettürüdür. Kadınlar tesettür kalesine sığınarak bu gibi durumlardan kendisini kurtarabilir.
Dördüncüsü: İslama göre kadın kocasının yalnız dünyaya mahsus bir hayat arkadaşı değildir. Ebedi hayatında ve cennette de ebedi bir hayat arkadaşıdır. Elbette bu ebedi dostunu ve arkadaşını kendisine küstürmemek, nazarını kendi güzelliklerine çevirmek, başkalarına çevirtmemek ve kıskandırmamak için kendi güzelliklerini onun nazarına hasretmeli, muhabbetini ona tahsis etmesi insanlığının gereğidir. Çünkü, evlilik yuvası geçici bir heves ve hayvani bir zevk için yapılmaz. Ciddi bir muhabbet ve karşılıklı hürmet ile bu yuva korunur. Bu sevgi sadece gençlik ve güzellik zamanına has değildir, hastalık ve yaşlılık, çirkinlik ve külfet zamanında da devam etmesi gerekir. Bunun tek bir yolu vardır; o da, imanlı ve iffetli bir hayat sürmek ve dindar bir aile yuvası oluşturmaktır. Bunun için erkek kadının dindarlığına bakarak onu taklit etmeli, kadın da erkeğin dindarlığına bakarak ona layık olmaya çalışmalı ve “takva elbisesini” de giymelidir. (Â’raf, 7:26) böylece ebedi bir sevgi ve muhabbet, mütekabil saygı ve hürmet devam eder, mutlu ve huzurlu bir aile yuvası meydana gelir.
Beşincisi: Bir ailenin saadeti ve mutluluğu eşler arasında karşılıklı güven, samimi bir hürmet ve muhabbete bağlıdır. Tesettürsüzlük ve açık saçıklık o güveni bozar ve bu karşılıklı hürmet ve muhabbeti kırar. Zira açık kıyafete giren on kadından ancak biri kocasından daha güzelini görmez. Yirmi erkekten ancak biri kendi karısından daha güzelini görmez. Bu durumda samimi muhabbet ve karşılıklı hürmet kırılır ve gayet alçakça hisler uyanmaya başlar. Çünkü insan nâmahrem olan anne, kız kardeş, hala ve teyze gibi yakınlarına karşı fıtraten şehvani his duymaz. Zira siması mahremiyetten haber verir. Mahremiyet ise şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği için böyle bir hissin oluşmasını engeller. Ama çıplak bacaklar gibi dinen gösterilmesi yasak olan uzuvları açık bırakmak süflî duyguları taşıyanlarda gayet çirkin bir hissin uyanmasına sebep olur. Bu da binde bir de olsa tüyler ürpertecek şekilde insanın alçalmasına sebep olur.
Yasaklar binde bir ihtimali de dikkate alarak konulduğu ve insan hayatının tamamını içine aldığı için o yasağa uyulur. Mesela, adam öldürmek ve zina gibi suçlar hayatta bir defa da işlense insanın haysiyet ve şerefini lekedar etmesi ve hayatını harap etmesi için yeterlidir. Bunun için kanun koyucu iffeti ve hayatı korumak için belli yasaklar koyar ve buna titizlikle uyulması için gereken tedbirleri alır. Tesettür emri ve setr-i avrete uymanın önemi bu şekilde anlaşılır. Bu sebeple ev içinde ve akrabalar arasında dahi tesettür fıtridir ve mutlaka uymak gereklidir.
Altıncısı: Evliliğin gerçek amacı neslin çoğalmasıdır. Kesret-i nesil herkesçe matluptur. Neslin çoğalmasına karşı olan hiçbir devlet ve hükümet yoktur. Peygamberimiz (sav) “Evlenin çoğalın. Ben ahirette sizin kesretiniz ile iftihar edeceğim” buyurarak evliliği teşvik etmiştir. (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 3:269; Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1021) Tesettürsüzlük evliliği teşvik etmiyor bilakis azaltıyor. Herkes eşinin ve ailesinin namuslu olmasının ister. Serseri bir genç dahi hayat arkadaşının, yani eşinin tesettürsüz olmasını istemediği için bekâr kalır ve fuhşa yönelir. Kadın ise kocasını inhisar altına alamaz. Kadın ailenin geçimini sağlamak zorunda olmadığı için evin iç işlerini yapmayı kendisine görev bilir. Kocasının malını ve evladını korumakla, ailenin iffetini ve namusunu muhafaza etmekle yükümlüdür. Bu bakımdan kadının en esaslı birinci hasleti sadakattir; yani evine ve kocasına bağlılıktır. Açık saçıklık bu sadakati kırar, kocasının gözünde emniyeti ve güveni kaybeder.
Bunlar, gerçek görüşlerini belirten sözler.
Hem diyeceksin ki, Kadın çalışmamalı evde oturmalı; Hem de çalışma özgürlüğümüz elimizden alınıyor.
hem diyeceksin ki, eşitlik var; Hem de kadının görevi erkeğin cinsel ihtiyacını karşılamak, neslin çoğalmasını sağlamak.
Hem diyeceksin ki, bu özgürlük; Hem de erkeğin namusu elden gitmesin diye kapanmak zorundayız.
Bırakın ya. hangi islam ülkesinde kadınlar özgür? Afganistan da doktora gidemiyor kadınlar. Mısırda, devlet memuru olamıyor. İranda sokakta gezemiyor.
Hala tutturmuş, türbanlıya iş yok eğitim yok. Sanki eğitim olsa, iş olsa, kocalarınız sizi çalıştıracak.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Borç intihara sürükledi
http://www.hurriyet.com.tr/_np/2184/10272184.jpg
3 Nisan 2010
MUĞLA'nın Fethiye İlçesi'nde, öğrenim gördüğü dershaneye olan 5 bin TL'lik borcu nedeniyle annesinin cezaevine girmesi üzerine psikolojik bunalıma giren 18 yaşındaki Soner Semih S., evlerinin balkonundaki çardağa kendini asarak intihar etti. S., arkasında ‘Herkes hakkını helal etsin. Bu duruma daha fazla dayanamayacağım’ yazılı not bıraktı.
Fethiye'de 48 yaşındaki Emine S., geçen Ağustos ayında oğlu Soner Semih S. ile kızı 16 yaşındaki Özlem S.'yi derslerinin daha iyi olması için dershaneye yazdırdı. Ancak şoförlük yapan eşi 52 yaşındaki Mustafa S., dershane parasını ödeyemeyince biriken borç yüzünden dershane yönetimi, senetlerde imzası bulunan anne Emine S.'yi mahkemeye verdi.
Faiziyle birlikte yaklaşık 5 bin TL olan borcu ödeyemeyen Emine S., icra işlemleri sırasında ödeyeceğini taahhüt etmesine rağmen ödemediği için çıkarıldığı mahkeme tarafından 2 ay önce tutuklanarak Muğla Cezaevi'ne gönderildi. Bunun üzerine annesinin kendisinin yüzünden cezaevine girdiği düşüncesiyle bir süredir psikolojik bunalıma girdiği belirtilen Soner Semih S., dün gece saat 22.30 sıralarında evlerinin balkonunda bulunan demir çardağa bağladığı iple kendini asarak intihar etti. S. arkasında, “Herkes hakkını helal etsin. Bu duruma daha fazla dayanamayacağım” yazılı not bıraktı.
Oğlunun ölümünden dolayı dershane yönetimini sorumlu tutan baba Mustafa S., “Bizi çok zor duruma düşürdüler. 1000 liralık borcu faizlerle 5 bin lira yaptılar. Evimizi satıp borcumuzu ödemeyi düşünüyorduk. Dershane yönetimi biraz daha bekleseydi, hem karım cezaevine girmeyecekti, hem de çocuğum bu durumları
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14306943.asp?gid=373
M.E.Sezen Notu: Aklın insafın unutulduğu katillerin, hainlerin elini kolunu sallıyarak gezdiği bu düzeni gördükce bu yaşananlar karşısında ne söyleyeceğimi bilemiyorum artık!
Televizyonları parsellemiş AKP nin yağdanlık aydınları bu yaşananlar için konuşurlar mı hiç sanmıyorum onların tek sorunu TSK
Acı duyuyorum genç kardeşimize Allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
http://www.hurriyet.com.tr/_np/2184/10272184.jpg
Oğlu öldükten sonra tahliye...
Muğla'nın Fethiye İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Muğla'da dershane ücreti nedeniyle hapse giren Emine Sipahi'nin borcunu ödediğini açıkladı.
Emine Sipahi'nin oğlu 18 yaşındaki Soner Semih Sipahi annesinin cezaevine girmesinin ardından intihar etmişti.
http://haber.sol.org.tr/kent-gundeml...e-haberi-26373
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
CHP'li Özyürek: Devlet parası ile hovardalık
http://emedya.cumhuriyet.com.tr/medya.php?mn=46742
Yeri geldiğinde 'Yetim hakkı yedirmem' diyenlerin, Arap şeyhlerinin düğünlerine devlet hazinesinden çıkan paralarla alınan Başbakanlık uçağıyla gitmesi, yetim hakkını babalar gibi yediklerini göstermektedir. Başbakan kendisini padişah, sayın eşi de kendisini sultan gibi görmekten vazgeçmeli ve düğünlere Başbakanlık uçağı ve Başbakanlık kaynaklarını kullanarak gitmemelidir."
"İşsizliğin ve yoksulluğun büyük boyutlara ulaştığı, iflasların ve hacizlerin birbirini izlediği günümüzde, resmi görevlerde kullanılmak üzere, devlet hazinesinden çıkan paralarla alınan Başbakanlık uçağının şeyh düğünlerine gitmek için kullanılması kabul edilemez"
2 Nisan 2010
http://emedya.cumhuriyet.com.tr/?hn=127798
M.E.Sezen:yok devenin papucu , tavşanın suyunun suyu ..
kimin fikri ne ise zikri de odur..
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Bu sitede siyasi forumlarda siyasal partileri sık sık eleştiryoruz.
Ben de özellikle CHP'yi fazlaca eleştiryorum.
AKP'ye yöneltilen eleştiriler ise genellikle türban, laiklik, açılım gibi konular üzerinden yapılıyor.
AKP'ye bu yönde yapılan eleştirler bence fazla işe yaramıyor, çünkü bu eleştiriler halkla çoğu zaman çelişiyor.
Daha önce de belirtmiştim; AKP'nin yumuşak karnı yolsuzluklardır. Adana belediye başkanına görevden el çektiren İç İşleri Bakanlığı, Ankara'daki başkana dokunmuyor.
Devletin uçağı ile salatanat sürmek lale devrini ve Semra Özal'ın papatyalar dönemini anımsatıyor.
AKP'nin oyları ile faili meçhuller konusundaki önerge reddedildi. Benim de arkadaşım ve meslektaşım olan CHP Mersin milletvekili Ali Rıza Öztürk, faili meçhuller konusunda bir önerge verdi. Ama AKP'liler bu önergeyi oylarıyla reddettirdiler.
İşte AKP'nin bu yönleri ile eleştirilmesi gerektiği kanısınmdayım. Bu eleştiriler haklı eleştiridir ve halkta yankısını bulur.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Görmemişin bi iktidarı olmuş,
Oda tutmuş anayasasını koparmış
Şımarıklığın bu kadarına pes ark,adaş,
Pişkinliğe bak sen,
kafalarından ne geçiyorsa bi kulp bulup demokrasiyle ilişkilendiriyorlar.
Ama şaşmamak lazım zira adamlar alışkın efem
Akıllarından ne geçiyorsa islamiyetin içinde arayıp,arayıp (!) buluyorlar ya! şaşacak ne var bunda.
Demokrasiyide eğip büktükleri din gibi sanmalarının neresi tuhaf.
Dur abisi,
Bu kafa 80 küsur yıldır ilk kez yakaldı demokrasiyle tanışmayı..
Öyle azınlık hakkı, muhalefet, güçler ayrılığı falanda neymiş?
Sandıktan kim çıktı?
Tamam işte! Odur demokrasi…
Gerisi angarya,
Hasbinallah !
Hani şark kurnazlığı yapıyor olsalar gam yemeyeceğim,
Adamlar gerçekten böyle sanıyorlar ya işte buna hasbinallaaaah!
Yanki nin sopasına içi paçavra doldurulmuş bir korkuluk bağladılar.
Anadolunun bozkırlarına sapladılar.
İnsanlar karşıdan heybetine bakıp bakıp ürküyorlar.
Korkuluk bağlarından bi çözülse yayılıp gidecek ishal olmuş manda mayısı gibi yere..
Haberleri yok!
Ama haksızlık etmiyelim şimdi
8 yıl aradan sonra birileri kulaklarına bir şeyler üflemiş olacak ki!
Popolarına çivi batmış gibi fırlayıp ayaklandılar.
Tembel işçiler paydosa yakın çalışmaya başlar ya, onlarda seçime yakın yargı üzerinde ki etkinliklerini artırma peşine düştüler.
Hadi canım, ………..!
Geçti Bor’un pazarı sür eşşeni Amerika’ya .
aşası seni kurtarmaz, yukarısı beni,
yeter artık daha fazla yormayın memleketi…
ayazoglum
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
horasan rumuzlu üyeden alıntı
Türban mürban derken, bakın melek baskısının nasıl şeytanca bir baskıya dönüşüp öz be öz bizim olan bakkallarımıza değil METRO, KİPA, KARFURR, REAL gibi dünya şirketlerine hizmet noktasına gelmiş de haberimiz yok...
Yoksa sizin de mi haberiniz yok Sayın esir_hayaller?
Sn horasan aklı olan zerre kadar kullanmayıp elin gavuruna kazandırıyorsa bunun da hesabı sorulmaz mı sanıyorsunuz?hesap günü sorulacak sorulardan biri de malını nerede harcadın? olacak...gidip gavurun marketinde harcayıp gavura kazandırdıysan gavur da gidip o parayı silah yapıp ya da alıp gidip birilerini bir yerde katlediyorsa malının gavurun marketinde harcayanların vay haline...
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
Bırakın ya. hangi islam ülkesinde kadınlar özgür? Afganistan da doktora gidemiyor kadınlar. Mısırda, devlet memuru olamıyor. İranda sokakta gezemiyor.
Hala tutturmuş, türbanlıya iş yok eğitim yok. Sanki eğitim olsa, iş olsa, kocalarınız sizi çalıştıracak.
kadınlar derken?açık kadın için sorun yok ama kapalıya gelince iş değişiyor...hayda yahu daha dün kapalılar yobazdır(!) derlerdi dışlarlardı bari bırakın okusunlar da yobazlıklarını üzerinden atsınlar meslekleri olsun isterseler yapmasınlar ne olmuş yani ....bugünün eğitimli annesi yarının eğitimli nesli demek yooo siz illa da cahil bir nesil istiyorsanız bunda biraz art niyet ararım...açık gitsin okusun mesleğini yapmasın ona eğitim var ama kapalı gelsin okusun ki bu bizim ülkemizde birilerinin sayesinde mümkün değil mesleğini edinsin evinde otursun kıyamet kopar mazallah...yahu kadının öğrenmesinden bilgilenmesinden mesleğinin olmasından niye bu kadar korkuyorsunuz niye bu kadar karşı çıkıyorsunuz niye bu kadar tırsıyorsunuz anlamış değilim...bugüne kadar açıklara kapalılara edilen hakaretler edilmedi anlamıyor kim daha medeni?hakaret eden mi hakarete cevap vermeyip sükunetini koruyup ülke huzurunun vs. bozulmasını istemeyenler mi?bir taraf yapmaya çalışıyor bir taraf yıkmaya....ohoooo daha çok konuşacağız anlaşılan...
Alıntı:
Av.İlknur Sezgin Temel rumuzlu üyeden alıntı
Sayın esir hayaller,
Bakara 256'daki "Dinde zorlama yoktur" ayeti Mekki bir ayettir bilirsiniz. Hicretten sonra Medine döneminde bu ayetin geçerliliğini sürdürdüğünü savunmak pek mümkün görünmüyor bana. Mensuh bir ayet olduğunu düşünüyorum. Zira mensuh olmasa "cihat" kavramı temelsiz kalırdı, dinde dayanağı olmazdı.
Enfal
(39) Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Tevbe
(29) Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
Bir diğer husus Nur suresi 31. ayetinde bahsedilen örtü'nün baş örtüsü olup olmadığı İslam camiyasında da tartışmalı bir husus. Tercümelerin bir kısmında "baş örtüsü" olarak geçiyor olmasına rağmen kullanılan arapça kelime "örtü"dür. Örtünün göğüsler üzerine sarkıtılmasından bahseder.
Yani ayette asıl koruma altına alınan "evrim süreci içerisinde başımızı, beynimizi güneşin zararlı ışınlarından korumak için gelişen keratin" değil, göğüslerdir.
Çarşaf'ın dayanağı olan ayet Ahzab suresi 59. ayeti der ki:
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Nur
(60) Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bu ayetlerde dış elbisenin (çarşafın) getiriliş amacına baktığımızda kadınların erkekler tarafından incitilmesini önlemek, hür kadınların cariyelerden ayırdedilerek tanınmasını sağlamaktır. Kadınlar erkeklerin saldırılarından tüm vücutlarını örtecek ayrı bir dış elbiseyle korunmaya çalışılmış. Erkeklere doğrudan doğruya hiçbir kadını taciz etmemek, rahatsız etmemek, incitmemek için bir emir yok.
Hal böyle olunca kadının bir erkek tarafından zarara uğramasının tek sorumlusu da kendisine kendisini çarşaf giyerek koruma görevi yüklenen kadın olmakta.
Samimi bir şekilde "inandığından" (bildiğinden değil) başını örten kadınlarımıza, kızlarımıza bence kimsenin diyecek bir sözü olmamalı. Ancak aynı inanç samimiyeti dinin / kur'an'ın diğer ayetleri için de gerçekleşmek zorunda diye düşünüyorum.
Mesela, Kur'an'da kadının boşanma hakkı yok. O halde dini gereği örtünen kadın, dini gereği kocasının 3 talakla boşamasına rıza göstermeli, kendisi boşanma davası açamamalı. Kadına boşanma davası açma hakkını veren kanun Laik bir ülkenin medeni kanunu zira.
Bununla birlikte, bu Laik ülkenin kanunlarına inancı gereği uymak istemeyen özgür kadın, serkeşlik etme ihtimali varsa kocasının kendisini dövmesine de ses çıkarmamalı. 4320 sayılı yasayla koruma altına alınmak istemesi demek, Kur'an'ın açıkça icazet verdiği olaya, yani dinine karşı çıkması demek.
Bir diğer örnek erkeklerin çok eşliliğine dinen icazet verilmiş olması. Laik ülke kanunlarına inancı gereği tabi olmak istemeyen özgür kadın eşinin 2., 3., 4. karılarına ve sınırsız cariyelerine de ses çıkarmamalı, TCK'ya aykırı diye Savcılığa şikayet etmemeli, Aile Hakiminden gerekli tedbirleri isteme yoluna gitmemeli.
Örnekler çoğaltılabilir.
Aslında baş örtüsünü özgürce takmak isteyen kadınlar, öncelikle dinlerinin hangi kurallarını kabul edip, hangilerini reddederek laik ülke kanunlarına tabi olmak istediklerine SAMİMİ bir şekilde kendi içlerinde cevap bulmalılar.
İnanç konusundaki samimiyetlerini sorguladıktan sonra Laiklikle bağdaşması mümkün olmayan Şeriat düzenine meyilleri varsa bunu da eveleyip gevelemeden mert bir şekilde ortaya koymalılar.
bu mesajınıza cevap vereceğimi önceki bir mesajımda belirtmiştim şimdi başlıyorum...öncelikle şunu belirteyim ayetler birbirleriyle çelişmez...ayeti anlamayan bir insan ve islamdan bir gıdım bile anlamayan bir insan internetten konusuyla ilgili bir ayeti bulur kopyalar ve yapıştırır bu çok basit bir yöntemdir...ayetin arkası ve konusu araştırılmaz....bu durum genellikle böyledir. şimdi mensuh kavramına gelelim bu kavram ne olduğu belirsizlerin kuran için uydurmasıdır bu olay bana incil tevrat ve zebur un başına gelenleri hatırlattı bir an...kuranda çelişki yoktur o yüzden bu kavramlar birilerinin icadıdır...Nisa suresinde şöyle bir ayet geçer:
Onlar Kuranı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah�tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde bir çok çelişkiler bulacaklardı.
Nisa suresi 82.ayet
ve şu ayetlerde mensuh kavramını ortaya çıkarıp kullananların halini söyler ve onlara sorar:
91- Onlar ki Kuran�ı parça parça yaptılar.
92- Rabbine and olsun, onların hepsinden hesap soracağız.
93- Yapmakta oldukları şeylerden
15- Hicr Suresi 91-93
... Yoksa siz kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü
inkar mı ediyorsunuz?...
2- Bakara Suresi 85
mensuh konusunu anlattık .....şimdi verdiğiniz bütün ayetleri sahih bilgilerle açıklayalım teker teker ve asıl çelişki nerede bunu öğrenelim�
Enfal
(39) Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Enfal(39)
Hiçbir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah´ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer kötülükten vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını çok iyi görür.
Âyet-i kerimede zikredilen "Fitne"den maksat, Allah´a ortak koşmak ve inkarcılığa düşmektir.Bu hususta Urve b. Zübeyr diyor ki: "Allah Teala, Resulullah´a peygamberliği verince o kavmini hidayet ve nur olan dine çağırdı Kureyş´liler buna karşı, önceleri sert davranmadılar. Ancak Resulullah onların tağutlarını reddedince müşrikler sertleştiler, Resulullah�a tabi olan müminleri dinlerinden çıkarıp tekrar şirke düşürmeye çalıştılar. Bunun üzerine Resulullah müminleri Habeşistana hicret ettirdi. Müşrikler gevşediler. Habeşistan�daki Müslümanlar Mekke´ye döndüler. Bu sırada Medine´de de müslümanlar çoğalmaya başlamıştı. Bu durum, müşrikleri tekrar kızdırdı. Onlar, müminleri dinlerinden döndürmeye çalıştılar. Resusullah bu sefer de müminlere, Medine´ye hicret etmelerini emretti. Daha sonra ise kendisini hicret etmesine izin verildi. Ardından müminlere, kâfirlere karşı savaşma emri geldi. Ta ki müminleri, tekrar Allah´a ortak koşma fitnesine düşürmesinler.
Yani bunun sebebi kafirlerin müminleri dinlerinden döndürmeye çalışmaları�
bu arada Peygamber efendimiz fethettiği yerlerdeki kafirlere zarar vermezdi
İlk olarak onları İslam�a davet ederdi
Kendi dinlerinde kalmayı isterlerse onlardan cizye(vergi)alınırdı.(bunun sebebi onların güvenliğini bizim sağlayacak olmamız)
Eğer bunlardan ikisini de kabul etmeyen olursa bu kişilerle savaşılırdı�
Tevbe
(29) Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
CİZYE: Gayr-i müslimlerin, hayat ve hürriyetlerinin korunması karşılığında, içinde yaşadıkları İslâm devletine vermek zorunda oldukları vergidir.
Sizin bir devletiniz olsa hem sizin dininizden olmayıp hem size daha önce zulümler etmiş hem sizin dininizi inkar etmiş kişilere devletinizde yaşama hakkı verir miydiniz?tabi ki vermezdiniz�bu ayetteki cizye koşulu sayesinde onlara İslam devletinde yaşama hakkı verilmiştir�bakın ayetteki �İslam �ı din edinmeyen kimselerle� ifadesine dikkatinizi çekerim ayetin sonunda da �cizyeyi verinceye kadar� buyuruyor Allah Teala�İslam�ı kabul etmezlerse cizyeye razı gelmeleri gerekir onu da kabul etmezlerse savaşılır�onlar birinci seçeneği kabul etmedikleri için ikinci seçenek gelmiştir.zaten bu sure son iki ayeti hariç müşrikler için seçenekler içerir�
Şimdi tesettüre gelelim�Kuran-ı kerim de tesettür için iki hitap şekli vardır�
1.si gençleredir.
2.si ise yaşlılaradır.
1.si gençler için
Ahzab
(59)"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Bedenlerini örtecek elbiselerden kasıt toplumlara göre ve mezheplere göre farklılık gösterir
Mesele bizim toplumumuzda genellikle pardesü tercih edilir ha çarşaf tercih edenler yok mudur vardır tabi ki�bakın kuranda takva elbisesi diye bir terim geçer takva Allah�a karşı sorumluluk duyarak, her türlü günahlardan kendini korumanın niyet ve gayreti içinde olmadır.
Yani insanlarımızın çarşaf giymesi birilerinin gözüne batmamalı.çarşaf hiçbir milletten hiçbir devletten bir şey eksiltmez laikliğin de çarşafla pardesü ile başörtüsü ile zerre kadar alakası yoktur.şimdi de başörtüsüne gelelim�.Kuranı kerimde namaz kılmamız emredilir fakat namazın nasıl kılınacağını Peygamber aleyhisselam öğretmiştir.şimdi ben bunu neden söyledim ona gelelim örtü emredilmiştir ama baş örtüsü olarak geçmemektedir.ama kuranda şu ifade de vardır �örtülerini omuzlarından aşağı sarkıtsınlar� demek ki örtü sadece omuzlardan başlamıyor omuzlardan başlasa omuzlarından sarkıtsınlar ifadesi olmazdı çünkü omuzlardan başlayan bir örtü bele kadar inerdi�demekki omzun daha üstünde bir yerden örtülmeye başlanması gerekiyor buna en elverişli yerde baş tır.cahiliyye döneminde kadınlar örtüyü başlarına takarlardı ve bağırları açık olurdu bağırlarında da altınları olurdu�ve Allah mümin kadın olsun erkek olsun hiçbir şekilde batıl şeylere eğimli olmasını tasvip etmemiştir. dolayısıyla örtüyü emretti fakat mümin kadınların örtüleri bağırlarını ve hazinelerini kapatmaları için emredildi�yani korunmaları ve haramlardan sakınmaları için�Müslüman lığı kabul eden kişiler bunları kabul etmek zorundadır bunları kabul etmeyenler zaten Müslüman değillerdir.dikkat çekerim kafir demiyorum Müslüman değillerdir diyorum..
Bir alime sormuşlar namaz kılmayana kafir denir mi?
Alim:Kafirler namaza kılmaz ama vallahi namaz kılmayana kafir demekten Allah�a sığınırım..bu örnekle de İslam dinine tabi olan kişilerin asla bir insana(kendileri açıkça inkar etmediği sürece) kafir diyemeyeceğini belirtmek istedim.
2.si yaşlılar için
Nur
(60) Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bu ayette yaşlılara tanınan kolaylıklardan biridir.
Yorumunuzun son satırlarına doğru kadınların kuranda boşanma hakkı yok demişsiniz evet bu kesinlikle doğru ve boşanma hakkı olmayan kadının erkeğin 3 talağıyla boşanabileceği de doğru�fakat kadın dini nikahı kıyılacağı zaman kendisinin isteği üzerine 1 talak hakkına sahip olabilir�evet kuranda kadına talak verilmemiştir fakat kadın o evliliğine mahsus olması şartıyla 1 talak isteyebilir�yani talak meselesi kadının isteğine bağlıdır kadın isterse sadece 1 talağa sahip olabilir.neden erkek 3 talağa sahiptir bunun sebeplerini isterseniz söyleyebilirim ama erkeğin 3 talağa sahip olması çiftin boşanmasını geciktirir.bu da yuvaların dağılmasını engeller.bir de şu var erkek 3 talağını bir anda kullanamaz.hani 3 kez üst üste boşol boşol diyenler vardır ya bunlar cahillikten kaynaklanmaktadır.doğrusu erkek ilk talağında boşol dediği zaman 1 ay süre vardır bir ay beklenir çiftler tekrar anlaşamadıklarını anlayınca erkek 2.talağını kullanır tekrar bir ay süre vardır yine anlaşamazlarsa 3.talak kullanılır ve nikah bozulur�ama diyelim birinci talakta anlaştılar erkeğin 2 talağı kalır çünkü birini kullanmıştır.bu da İslam ın güzelliğidir�yuvaların bozulması bu sayede engellenir.
Lütfen şimdi söyleyin hangisi daha medenice?laik yasaların 2 eşe de boşanma hakkı vermiş olması mı yuvaların dağılmasını engeller yoksa İslam�ın erkeğe 3 talak hakkı verip talakların arasında 1 ay olup eşlerin eğer hatalarını anlarlarsa tekrar barışması mı yuvaların dağılmasını engeller? Hatasız kul olmaz hatasız da yasa olmaz�İslam dininin yasaları hiçbir zaman hatalı olmaz çünkü göndereni yaratandır o insanı bir alaktan(kan pıhtısı) yarattı.Bu mükemmel ve hatası olmayan alemi bizim için yaratan yasaları da mükemmel bir şekilde yaratır.alemini ne kadar araştırıp ne kadar tararsanız şaşkınlığınız o kadar çok artar bu kadar mükemmeliği Yaratan�ın yasalarında bir hata olması mümkün olamaz.hata insan kaynaklıdır o ya bilmiyordur ya da bilmek istemediğinden atıp tutuyordur ya da yanlış kişinin yanında öğreniyordur�.akıl insanlara kullanması için verilmiştir�
Sözlerimi rica ederim hakaret olarak algılamayınız�konumu bitirdim ve yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim sayenizde bazı ayetleri tefsirleri ile birlikte açıkladık�tekrar çok teşekkür ederim�eğer yazılarımda bir yanlışlık çıkarsa benden kaynaklıdır anlamadıysanız yine benden kaynaklıdır o yüzden çelişkiye düştüğünüz an mutlaka tekrar araştırınız dediğim gibi hatasız kul olmaz�VESSELAM�
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
esir_hayaller rumuzlu üyeden alıntı
Sn horasan aklı olan zerre kadar kullanmayıp elin gavuruna kazandırıyorsa bunun da hesabı sorulmaz mı sanıyorsunuz?hesap günü sorulacak sorulardan biri de malını nerede harcadın? olacak...gidip gavurun marketinde harcayıp gavura kazandırdıysan gavur da gidip o parayı silah yapıp ya da alıp gidip birilerini bir yerde katlediyorsa malının gavurun marketinde harcayanların vay haline...
kadınlar derken?açık kadın için sorun yok ama kapalıya gelince iş değişiyor...hayda yahu daha dün kapalılar yobazdır(!) derlerdi dışlarlardı bari bırakın okusunlar da yobazlıklarını üzerinden atsınlar meslekleri olsun isterseler yapmasınlar ne olmuş yani ....bugünün eğitimli annesi yarının eğitimli nesli demek yooo siz illa da cahil bir nesil istiyorsanız bunda biraz art niyet ararım...açık gitsin okusun mesleğini yapmasın ona eğitim var ama kapalı gelsin okusun ki bu bizim ülkemizde birilerinin sayesinde mümkün değil mesleğini edinsin evinde otursun kıyamet kopar mazallah...yahu kadının öğrenmesinden bilgilenmesinden mesleğinin olmasından niye bu kadar korkuyorsunuz niye bu kadar karşı çıkıyorsunuz niye bu kadar tırsıyorsunuz anlamış değilim...bugüne kadar açıklara kapalılara edilen hakaretler edilmedi anlamıyor kim daha medeni?hakaret eden mi hakarete cevap vermeyip sükunetini koruyup ülke huzurunun vs. bozulmasını istemeyenler mi?bir taraf yapmaya çalışıyor bir taraf yıkmaya....ohoooo daha çok konuşacağız anlaşılan...
bu mesajınıza cevap vereceğimi önceki bir mesajımda belirtmiştim şimdi başlıyorum...öncelikle şunu belirteyim ayetler birbirleriyle çelişmez...ayeti anlamayan bir insan ve islamdan bir gıdım bile anlamayan bir insan internetten konusuyla ilgili bir ayeti bulur kopyalar ve yapıştırır bu çok basit bir yöntemdir...ayetin arkası ve konusu araştırılmaz....bu durum genellikle böyledir. şimdi mensuh kavramına gelelim bu kavram ne olduğu belirsizlerin kuran için uydurmasıdır bu olay bana incil tevrat ve zebur un başına gelenleri hatırlattı bir an...kuranda çelişki yoktur o yüzden bu kavramlar birilerinin icadıdır...Nisa suresinde şöyle bir ayet geçer:
Onlar Kuranı iyice düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah�tan başkasının katından olsaydı, kuşkusuz içinde bir çok çelişkiler bulacaklardı.
Nisa suresi 82.ayet
ve şu ayetlerde mensuh kavramını ortaya çıkarıp kullananların halini söyler ve onlara sorar:
91- Onlar ki Kuran�ı parça parça yaptılar.
92- Rabbine and olsun, onların hepsinden hesap soracağız.
93- Yapmakta oldukları şeylerden
15- Hicr Suresi 91-93
... Yoksa siz kitabın bir bölümüne inanıp da bir bölümünü
inkar mı ediyorsunuz?...
2- Bakara Suresi 85
mensuh konusunu anlattık .....şimdi verdiğiniz bütün ayetleri sahih bilgilerle açıklayalım teker teker ve asıl çelişki nerede bunu öğrenelim�
Enfal
(39) Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Enfal(39)
Hiçbir fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah´ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer kötülükten vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah, onların yaptıklarını çok iyi görür.
Âyet-i kerimede zikredilen "Fitne"den maksat, Allah´a ortak koşmak ve inkarcılığa düşmektir.Bu hususta Urve b. Zübeyr diyor ki: "Allah Teala, Resulullah´a peygamberliği verince o kavmini hidayet ve nur olan dine çağırdı Kureyş´liler buna karşı, önceleri sert davranmadılar. Ancak Resulullah onların tağutlarını reddedince müşrikler sertleştiler, Resulullah�a tabi olan müminleri dinlerinden çıkarıp tekrar şirke düşürmeye çalıştılar. Bunun üzerine Resulullah müminleri Habeşistana hicret ettirdi. Müşrikler gevşediler. Habeşistan�daki Müslümanlar Mekke´ye döndüler. Bu sırada Medine´de de müslümanlar çoğalmaya başlamıştı. Bu durum, müşrikleri tekrar kızdırdı. Onlar, müminleri dinlerinden döndürmeye çalıştılar. Resusullah bu sefer de müminlere, Medine´ye hicret etmelerini emretti. Daha sonra ise kendisini hicret etmesine izin verildi. Ardından müminlere, kâfirlere karşı savaşma emri geldi. Ta ki müminleri, tekrar Allah´a ortak koşma fitnesine düşürmesinler.
Yani bunun sebebi kafirlerin müminleri dinlerinden döndürmeye çalışmaları�
bu arada Peygamber efendimiz fethettiği yerlerdeki kafirlere zarar vermezdi
İlk olarak onları İslam�a davet ederdi
Kendi dinlerinde kalmayı isterlerse onlardan cizye(vergi)alınırdı.(bunun sebebi onların güvenliğini bizim sağlayacak olmamız)
Eğer bunlardan ikisini de kabul etmeyen olursa bu kişilerle savaşılırdı�
Tevbe
(29) Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, Allah'ın ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak din İslam'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek (boyun eğerek) kendi elleriyle cizyeyi verinceye kadar savaşın.
CİZYE: Gayr-i müslimlerin, hayat ve hürriyetlerinin korunması karşılığında, içinde yaşadıkları İslâm devletine vermek zorunda oldukları vergidir.
Sizin bir devletiniz olsa hem sizin dininizden olmayıp hem size daha önce zulümler etmiş hem sizin dininizi inkar etmiş kişilere devletinizde yaşama hakkı verir miydiniz?tabi ki vermezdiniz�bu ayetteki cizye koşulu sayesinde onlara İslam devletinde yaşama hakkı verilmiştir�bakın ayetteki �İslam �ı din edinmeyen kimselerle� ifadesine dikkatinizi çekerim ayetin sonunda da �cizyeyi verinceye kadar� buyuruyor Allah Teala�İslam�ı kabul etmezlerse cizyeye razı gelmeleri gerekir onu da kabul etmezlerse savaşılır�onlar birinci seçeneği kabul etmedikleri için ikinci seçenek gelmiştir.zaten bu sure son iki ayeti hariç müşrikler için seçenekler içerir�
Şimdi tesettüre gelelim�Kuran-ı kerim de tesettür için iki hitap şekli vardır�
1.si gençleredir.
2.si ise yaşlılaradır.
1.si gençler için
Ahzab
(59)"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."
Bedenlerini örtecek elbiselerden kasıt toplumlara göre ve mezheplere göre farklılık gösterir
Mesele bizim toplumumuzda genellikle pardesü tercih edilir ha çarşaf tercih edenler yok mudur vardır tabi ki�bakın kuranda takva elbisesi diye bir terim geçer takva Allah�a karşı sorumluluk duyarak, her türlü günahlardan kendini korumanın niyet ve gayreti içinde olmadır.
Yani insanlarımızın çarşaf giymesi birilerinin gözüne batmamalı.çarşaf hiçbir milletten hiçbir devletten bir şey eksiltmez laikliğin de çarşafla pardesü ile başörtüsü ile zerre kadar alakası yoktur.şimdi de başörtüsüne gelelim�.Kuranı kerimde namaz kılmamız emredilir fakat namazın nasıl kılınacağını Peygamber aleyhisselam öğretmiştir.şimdi ben bunu neden söyledim ona gelelim örtü emredilmiştir ama baş örtüsü olarak geçmemektedir.ama kuranda şu ifade de vardır �örtülerini omuzlarından aşağı sarkıtsınlar� demek ki örtü sadece omuzlardan başlamıyor omuzlardan başlasa omuzlarından sarkıtsınlar ifadesi olmazdı çünkü omuzlardan başlayan bir örtü bele kadar inerdi�demekki omzun daha üstünde bir yerden örtülmeye başlanması gerekiyor buna en elverişli yerde baş tır.cahiliyye döneminde kadınlar örtüyü başlarına takarlardı ve bağırları açık olurdu bağırlarında da altınları olurdu�ve Allah mümin kadın olsun erkek olsun hiçbir şekilde batıl şeylere eğimli olmasını tasvip etmemiştir. dolayısıyla örtüyü emretti fakat mümin kadınların örtüleri bağırlarını ve hazinelerini kapatmaları için emredildi�yani korunmaları ve haramlardan sakınmaları için�Müslüman lığı kabul eden kişiler bunları kabul etmek zorundadır bunları kabul etmeyenler zaten Müslüman değillerdir.dikkat çekerim kafir demiyorum Müslüman değillerdir diyorum..
Bir alime sormuşlar namaz kılmayana kafir denir mi?
Alim:Kafirler namaza kılmaz ama vallahi namaz kılmayana kafir demekten Allah�a sığınırım..bu örnekle de İslam dinine tabi olan kişilerin asla bir insana(kendileri açıkça inkar etmediği sürece) kafir diyemeyeceğini belirtmek istedim.
2.si yaşlılar için
Nur
(60) Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama yine sakınmaları onlar için daha hayırlıdır. Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bu ayette yaşlılara tanınan kolaylıklardan biridir.
Yorumunuzun son satırlarına doğru kadınların kuranda boşanma hakkı yok demişsiniz evet bu kesinlikle doğru ve boşanma hakkı olmayan kadının erkeğin 3 talağıyla boşanabileceği de doğru�fakat kadın dini nikahı kıyılacağı zaman kendisinin isteği üzerine 1 talak hakkına sahip olabilir�evet kuranda kadına talak verilmemiştir fakat kadın o evliliğine mahsus olması şartıyla 1 talak isteyebilir�yani talak meselesi kadının isteğine bağlıdır kadın isterse sadece 1 talağa sahip olabilir.neden erkek 3 talağa sahiptir bunun sebeplerini isterseniz söyleyebilirim ama erkeğin 3 talağa sahip olması çiftin boşanmasını geciktirir.bu da yuvaların dağılmasını engeller.bir de şu var erkek 3 talağını bir anda kullanamaz.hani 3 kez üst üste boşol boşol diyenler vardır ya bunlar cahillikten kaynaklanmaktadır.doğrusu erkek ilk talağında boşol dediği zaman 1 ay süre vardır bir ay beklenir çiftler tekrar anlaşamadıklarını anlayınca erkek 2.talağını kullanır tekrar bir ay süre vardır yine anlaşamazlarsa 3.talak kullanılır ve nikah bozulur�ama diyelim birinci talakta anlaştılar erkeğin 2 talağı kalır çünkü birini kullanmıştır.bu da İslam ın güzelliğidir�yuvaların bozulması bu sayede engellenir.
Lütfen şimdi söyleyin hangisi daha medenice?laik yasaların 2 eşe de boşanma hakkı vermiş olması mı yuvaların dağılmasını engeller yoksa İslam�ın erkeğe 3 talak hakkı verip talakların arasında 1 ay olup eşlerin eğer hatalarını anlarlarsa tekrar barışması mı yuvaların dağılmasını engeller? Hatasız kul olmaz hatasız da yasa olmaz�İslam dininin yasaları hiçbir zaman hatalı olmaz çünkü göndereni yaratandır o insanı bir alaktan(kan pıhtısı) yarattı.Bu mükemmel ve hatası olmayan alemi bizim için yaratan yasaları da mükemmel bir şekilde yaratır.alemini ne kadar araştırıp ne kadar tararsanız şaşkınlığınız o kadar çok artar bu kadar mükemmeliği Yaratan�ın yasalarında bir hata olması mümkün olamaz.hata insan kaynaklıdır o ya bilmiyordur ya da bilmek istemediğinden atıp tutuyordur ya da yanlış kişinin yanında öğreniyordur�.akıl insanlara kullanması için verilmiştir�
Sözlerimi rica ederim hakaret olarak algılamayınız�konumu bitirdim ve yorumunuzdan dolayı teşekkür ederim sayenizde bazı ayetleri tefsirleri ile birlikte açıkladık�tekrar çok teşekkür ederim�eğer yazılarımda bir yanlışlık çıkarsa benden kaynaklıdır anlamadıysanız yine benden kaynaklıdır o yüzden çelişkiye düştüğünüz an mutlaka tekrar araştırınız dediğim gibi hatasız kul olmaz�VESSELAM�
C. Karar
I. Boşanma veya ayrılık
MADDE 170.- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
II. Ayrılık süresi
MADDE 171.- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
III. Ayrılık süresinin bitimi
MADDE 172.- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Hukukumuzda da gördüğünüz gibi ayrılık müessesesi var.Burası siyaset forumu tabi din de siyasetle ilgisi çerçevesinde konuşulabilir ancak siz her şeyi din çerçevisinden yorumluyorsunuz.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
unbelievable rumuzlu üyeden alıntı
C. Karar
I. Boşanma veya ayrılık
MADDE 170.- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar verilebilir.
II. Ayrılık süresi
MADDE 171.- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle işlemeye başlar.
III. Ayrılık süresinin bitimi
MADDE 172.- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar göz önünde tutulur.
Hukukumuzda da gördüğünüz gibi ayrılık müessesesi var.Burası siyaset forumu tabi din de siyasetle ilgisi çerçevesinde konuşulabilir ancak siz her şeyi din çerçevisinden yorumluyorsunuz.
Sayın unbelievable ,
Av. İlknur Hanım'ın kadının boşanma hakkının olmadığını ve bazı ayetlerin mensuh yani sonradan hükmünün kaldırılmış olmasını ileri sürmesi herhalde din çerçevesinin dışında cevaplanacak şeyler değildir değil mi? Ben hukukunuzda ayrılık müessesi yok demedim hatırlatmak istedim. bu arada değinmeden geçemeyeceğim özellikle de bildiğim konular hakkında konuşuyorum ve delillerimi de mesajımla birlikte ekliyorum...Bazen eksiklerim olabilir mesela şimdi av.ilknur hanım ın mesajına bakarken ayetlerin dışındaki cevaplanması gereken bazı küçük noktaları kaçırmışım neyse eğer tekrar gündeme gelirse sebepleriyle ve delilleriyle birlikte açıklarız... Bu arada sayın unbelievable eklediğiniz anayasa maddelerindeki bir noktayı bilmiyordum şimdi öğrenmiş oldum teşekkürler....
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Emine Erdoğan ve Hayrunisa Gül’ün başörtüleri için yapılan suç duyurusuna ‘Böyle bir suç tanımı yoktur’ gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit, kamusal alanda türban takılmasının suç olmadığı yönünde önemli bir karara imza attı. Yiğit, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül ve Başbakan Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın kamusal alanda başörtüsü takması ile ilgili yapılan suç duyurusunda takipsizlik kararı verdi. Yiğit, türban konusunda TCK’da suç tanımı ve müeyyide olmadığını ifade etti.
SUÇ TANIMLAMASI YAPILMAMIŞTIR
Almanya’da yaşayan ve 1999’dan bu yana Avrupa Türkiye Cumhuriyeti Kadınları Derneği’nin başkanlığını yapan Sultan Atıcı’nın, Hayrünnisa Gül ve Emine Erdoğan hakkında yaptığı suç duyurusunu değerlendiren Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Nuri Yiğit, verdiği takipsizlik kararıyla önemli bir tartışmaya da son noktayı koymuş oldu. Kararda “Bir fiilin suç oluşturabilmesi için Türk Ceza Kanunu’nda ya da özel ceza kanunlarında suç olarak tanımlanması ve müeyyidesinin bulunması gerektiği’’ ifade edildi. Yiğit verdiği takipsizlik kararında, “iddia edilen olaylar bakımından ceza hukukunda suç tanımlamasına yönelik bir düzenleme ve müeyyide bulunmadığı gibi, aynı konuda idari bir soruşturmayı gerektiren düzenlemenin de mevcut olmadığı ve bu nedenle soruşturma evrakının intikal ettirileceği bir başka idari makam da bulunmamaktadır” dedi.
BÖYLE BİR İDARİ DÜZENLEME DE YOK
Suç duyurusu dilekçesinde, ‘’Türk kadınını temsil görevine sahip kişiler olan Hayrünnisa Gül ve Emine Erdoğan’ın, kamu alanı sayılan yurt dışı görüşmelere ve yurt içinde Anayasa ve yasalar ile belirtilen resmi günlere, dinsel kıyafet olan ve siyasi simge niteliği bulunan türban ile katılarak suç işledikleri’’ iddiasında bulunulmuştu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının verdiği bu kararı değerlendiren hukukçular bugüne kadar anayasada herhangi bir yasak olmadığı halde kamusal alanda başörtüsü yasağı tartışması yaşandığını ancak bu kararın böyle bir yasak olmadığını teyit eder önemli bir karar olduğuna dikkat çekti.
Star Gazetesi'ne konuşan hukukçuların karara tepkileri şöyle oldu:
"KAMUSAL ALAN DİYE BİR DÜZENLEME HİÇ OLMADI"
Avukat Kazım Berzeg: Bu kararın bir ilk olduğunu düşünüyorum. Suç ihbarı saçma. Hukukta bir kural vardır, kanunsuz suç olmaz.
Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne: Zaten bizin hukukumuzda, ‘kamusal alan’ diye bir tabir yok. Türkiye’de başörtüsü yasağı üniversitelerin üniversite öğrencilerine ve devletinde devlet memurlarına koyduğu bir yasak. Aslında her kamusal alana yasal olarak baktığımızda türbanla girmek mümkün. Bununla ilgili hiçbir yasak yok. Türkiye’de asıl sorun da zaten alanlarla ilgili değil, sıfatlarla ilgili. Anayasamızda asıl değiştirilmesi gereken sıfatlar.
Prof. Dr. Doğu Ergil: “Başörtüsü ile kamusal alana girilmez diye bir yasa yok. Yasa olmayınca da yaptırımı yok. Bu suç duyurusunun mantığı Türkiye’de etkili olsa idi bence başörtülü bütün kadınların çocuklarının askere alınmaması lazımdı. Meclisin büyük bir kısmı boşalmış olurdu eşleri başörtülü diye. Bu suç duyurusunda bulunan bu aşırı taleplerlede bulunanlara ‘iyi oldu mu’ diye somak lazım.”
Prof. Ergun Özbudun: “Kamusal alanda türban takmayı yasaklayan benim bildiğim kadarıyla kanun hükmü yok. Kamusal alan tabiri zaten hiçbir yerde yok. Nedir kamusal alan? Sokak da mı kamusal alandır? Bunun tanımı yoktur.”
"BU KARARI ALKIŞLIYORUM"
Prof. Hüseyin Hatemi: “Anayasada bir hürriyetin sınırlanması suç olması için suç haline getiren bir kanun hükmünün olması lazım. Başörtüsünü suç haline getirmek için uğraşan bazı tipler vardı. Hiçbir mevzuatta başörtüsü suç haline getirilmiş değildir. Getirmesinin de imkanı yoktur. Ankara’da savcılar var diyorum ve bu kararı doğru buluyorum. Çok tabii olan bu kararı alkışlıyorum”
http://www.haberturk.com/polemik/hab...n-tarihi-karar
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Eeee,bir fiilin suç olması için ceza kanununda ya da cezai düzenleme içeren başka bir kanunda düzenlenmesi gerekir.Suç duyurusu çok saçma olduğu gibi yazarların ve profesörlerin de çok alengerli bir durummuş gibi açıklama yapmaları da komik olmuş.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
İngiltere'nin Oxford kentinde Kanadalı kadın yazar Raheel Raza, cuma namazı kıldırdı.
İngiltere'nin Oxford kentinde Kanadalı kadın yazar Raheel Raza, cuma namazı kıldırdı.
Tartışmalara sebep olan kadınların cuma namazı kıldırması konusu, Kanadalı yazar Raheel Raza'nın bugün kıldırdığı namazla tekrar gündeme geldi. İngiltere'de ilk defa cuma namazını 2008 yılında sonradan Müslümanlığı seçen Amerikalı Amina Wadud kıldırmıştı ancak Raheel Raza Müslüman bir aileden gelerek İngiltere'de cuma namazı kıldıran ilk kadın oldu.
İHA'ya konuşan Raheel Raza, "Kanada'da namaz kıldıran ilk kadındım. Bu çok tartışılan bir konu, kadının namaz kıldırması dinimizde günah değil. Hatta peygamberimiz izin vermiş. Ancak bazı imamlar bunu doğrularken, diğerleri yanlış olduğunu ileri sürüyorlar. Ben kararımı vermeden önce araştırmamı yaptım ve doğru olduğuna karar verdim. Bana çok tehdit edici e-postalar geldi. Ölümle korkutuldum, bir daha yapmamam için tehdit ediyorlar. İmamlık asıl işim değil ve buraya insanların isteği üzerine geldim"
dedi.
Raheel Raza'yi Oxford'a davet eden, Oxford İslam Cemiyeti Başkanı Dr. Taj Hargey ise, İHA'ya yaptığı açıklamada, "Kadının cemaat yönetmesi tartışma konusu değildir. Çünkü Kuran'da hiç bir ayet kadına cemaat yönetmeyi yasaklamıyor. İslam'da erkek ve kadın eşittir. Eğer kadın camide eşit olamazsa toplumda da eşit olamaz. Suudi Arabistan ve Pakistan'da bu uygulanmıyor olabilir ama yanlış olduğu anlamına da gelmez. 21. yüzyılda kadının imam olmaması çok yanlış. İslam'ı günümüze uygulamamız lazım. Bugün hiç
bir protesto olmadı bu demektir ki değişim geliyor. Artık bunu daha çok tekrarlamamız gerekiyor" dedi.
Oxford Üniversitesi'nde mühendislik okuyan Marzyeh Ghasseni isimli öğrenci ise, "Bugünkü olayın tartışma konusu olduğu gerçek ancak İslam'da tartışılacak bir çok konu var. Kendi araştırmalarıma göre kadın namaz kıldırabilir, bu özelliği kendinde görebiliyorsa yapmasında hiçbir sakınca yoktur" şeklinde kendi görüşlerini ifade etti. Mynet
Caiz midir?
Bence saçma, niye? Erkeklerle yarışmanın gereği yok da ondan... Eşitliğin Cuma namazı ile ne ilgisi var, erkek ne yaparsa kadın da mı yapmalıdır, mümkün müdür bu?
Şaşırmışlar...
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
8 YILLIK AKP İKTİDARINDA YANDAŞLARI İHYA OLDU
Madeni Bulan AKP'liler
İkdidar Maden Ysası çıkardı. Yandaşları hemen maden işine girdi
Yıllar önce dükkanı olan yandaşın şimdi madencilik holdingi var
CHP'li Şevki Kulkuloğlu, yandaşların yükşelişini şöyle anlattı: "Sebehattin Yıldız'ın 2003'te seramik dükkanları vardı. Bugün Eti Gümüş ve Ergani Bakır'ın sahibi. Yalova'nın 74 katı büyüklüğündeki alanı kapsayan 2 bin 229 maden ruhsatı var"
"AKP Kayseri İl Başkanı Mahmut Cabat, lastik işi yaparken 2005'te madencilik işine girdi 254 arama ruhsatı aldı. Ruhsatlarla kapattığı alan 4 bin 300 kilometrekare. Yani Yalova'nın 11 katı bir alanı kapsıyor."
10-HAZİRAN-2010 SÖZCÜ G.T.Z 1 SAYFA Veli Toprak Haberi.
İsim isim AKP'nin torpil listesi
Erdoğan Asker arkadaşını da unutmadı
16.04.2008 /
Seçimlerde milletvekili adayı gösterilmeyen AKP’lileri, partileri yalnız bırakmadı.
Yaklaşık 40 isim çeşitli bakanlıklarda müşavirlik gibi kilit noktalara getirildi. Ataması gerçekleştirilen isimler arasında
Başbakan Erdoğan’ın askerlik arkadaşı ve Cumhurbaşkanı Gül’ün 40 yıllık dostu da bulunuyor
AKP, seçimlerde milletvekili aday listesine koyamadığı veya aday gösterildiği halde seçilemeyen üyelerini mağdur etmedi. 40’a yakın isim, devlette önemli yerlere atandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 40 yıllık yakın arkadaşı Bahaettin Cebeci de söz konusu isimler arasında. 2007’de AKP Kayseri 7. sıra adayı olan Cebeci, Cumhurbaşkanı danışmanı olarak atandı.
ASKER ARKADAŞI VAR
İnce, Baykal’a verdiği listeye ‘İslam’da reform olmaz’ sözleriyle gündeme gelen Azmi Özcan’ı da ekledi. Özcan, rakibinden daha az oy almasına karşın Bilecik Üniversitesi Rektörü olarak atanmıştı. İnce, ayrıca CHP’den milletvekili aday adayı olan Hüseyin Karakuş’un geri döndüğünde Daire Başkanlığı’ndan eğitim uzmanlığına düşürülmesini de örnek gösterdi. Muharrem İnce, Talim Terbiye Kurulu üyesi iken MHP’den aday olan Veli Kılıç’ın ise eğitim uzmanı olarak işe başlatıldığını, eski unvanına ancak yargı kararıyla döndüğünü de ekledi. İşte CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce tarafından Genel Başkanı Deniz Baykal’a sunulan torpil listesi:
Ahmet Er: Öğretmen, Erdoğan’ın askerlik arkadaşı. 2007’de AKP’den Erzurum 7’nci sıra milletvekili adayı. 2002 yılında aday adayı. MEB Müşavir-Daire Başkanı olarak atandı.
Muzaffer Külcü: 22’nci dönem AKP Çorum milletvekili. Atandığı yer: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ETİ Maden Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu üyesi.
Abdüssamet Aslan: Mühendis. 2007’de Kahramanmaraş milletvekili adayı. Atandığı yer: MEB Müsteşar Yardımcısı.
Ahmet Bekar Conkar: 2007’de İstanbul 1’inci bölge AKP milletvekili adayı. Atandığı yer: Başbakanlık müşaviri.
Ömer Fatih Sayan: Mühendis, 2007’de İstanbul 1’inci bölge AKP milletvekili adayı. Atandığı yer: Başbakanlık müşaviri.
VEKİL OLAMAYINCA...
Feramuz Üstün: Serbet muhasebeci. 2007’de Gümüşhane AKP milletvekili aday adayı. Atandığı yer: İller Bankası yönetim kurulu üyesi.
Selahattin Beyribey: Doktor, 22’nci dönem Kars milletvekili. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı müşavir.
Mustafa Özgül: Bakan danışmanı. 2007’de Yozgat AKP aday adayı. Atandığı yer: Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdür yardımcısı.
Başlarına talih kuşu kondu
Ayşe Fert Dökmeci: 2007’de Eskişehir 4’üncü sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Milli Piyango Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyesi.
Ethem Kalın: Veteriner, 2007’de Eskişehir Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Maliye Bakanlığı danışmanı.
Serecattin Çom: Doktor, 2007’de Eskişehir Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü.
Alim Tunç: Doktor, 22’nci dönem AKP Uşak milletvekili. Atandığı yer: Sağlık Bakanlığı Müşaviri.
Abdullah Yağlı: Bağ-Kur eski Genel Müdür Yardımcısı, 2007’de AKP Kırıkkale milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Çalışma Bakanlığı, Müsteşar Yardımcısı
YÖK’E ÜYE OLDU
Nurettin Konaklı: MEB Strateji Geliştirme Dairesi Başkanvekili, 2007’de AKP Malatya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: MEB, Strateji Geliştirme Daire Başkanı.
Talip Kaban: 22’nci dönem AKP Erzincan milletvekili. Atandığı yer: Kamu Görevlileri Etik Kurulu Üyesi.
Salih Aynural: İstanbul 3’üncü bölge, 17’nci sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Kamu Görevlileri Etik Kurulu Üyesi.
Sultan Murat Aydın: Din bilgisi öğretmeni, AKP Erzurum milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Sosyal Hizmetler İl Müdürü.
Sabahattin Kalyoncuoğlu: 2007’de AKP Trabzon milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Başkanı.
Durmuş Günay: 2007’de AKP Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: YÖK üyesi.
Hakan Taşcı: İşadamı, 22’nci dönem AKP Milletvekili. Atandığı yer: Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavir.
Hasan Kaplan: MEB Genel Müdür vekili, 22’nci dönem AKP Milletvekili Mahmut Kaplan’ın kardeşi. Atandığı yer; MEB Yurtdışı Eğitim Öğretim Genel Müdürü.
AKRABALAR UNUTULMADI
Harun Önalan: 2007’de AKP Malatya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müşavir.
Selahattin Varan: 22’nci dönem Gümüşhane milletvekili Sabri Varan’ın kardeşi. Atandığı yer: Aydın Bayındırlık ve İskan İl Müdürü.
Muammer Gürbüz: AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaettin Akbulut’un akrabası. Atandığı yer: Özel Öğretim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı.
Adnan Ekinci: AKP İstanbul 2’nci bölge milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Ulaştırma Bakanlığı, Müşavir.
Adem Tatlı: Veteriner, 22’nci Dönem AKP Giresun Milletvekili. Atandığı yer: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Müşavir.
Nurettin Kaldırımcı: 20’nci dönem Fazilet Partisi Kayseri milletvekili. Atandığı yer: Rekabet Kurulu Başkanı.
İsmail Barış: İlahiyatçı, 2002 AKP milletvekili aday adayı. Atandığı yer: SHÇEK Genel Müdürü.
Mühendis olmayan ilk genel müdür
Mehmet Hamdi Yıldırım: İktisatçı- 2007 AKP Konya milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Maden İşleri Genel Müdürü (jeoloji veya maden mühendisi olmayan ilk genel müdür).
Ali Zor: 2002 AKP Ankara 12’nci sıra milletvekili adayı. Atandığı yer: Ulaştırma Bakanlığı, müşavir.
Selahattin Çimen: Enerji Bakanlığı müsteşar vekili, 2007 AKP Sivas milletvekili aday adayı. Atandığı yer: BOTAŞ Yönetim Kurulu üyesi.
Mehmet Yüksektepe: 22’nci Dönem Denizli Milletvekili. Atandığı yer: Telekom Yönetim Kurulu üyesi.
Mustafa Ilıcalı: 22’nci dönem Erzurum Milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.
Zülfü Demirbağ: 22’nci dönem AKP Elazığ milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.
İlhan Albayrak: 22’nci dönem AKP İstanbul milletvekili. Atandığı yer: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, danışman.
Nedim Küçüker: 2002, AKP Erzincan 3. sıra adayı, 2007 Erzincan milletvekeili aday adayı. Atandığı yer: TBMM Personel ve Eğitim Dairesi Başkanı.
Mehmet Altun: Veteriner, 2007 AKP Şanlıurfa Milletvekili aday adayı. Atandığı yer: Bolu Tarım İl Müdürü.
Kadir Topbaş’tan teselli ikramiyesi
Seçim sonrası gerçekleşen teselli atamaları hükümetle sınırlı değil. 22 Temmuz seçimlerinde seçilemeyerek veya aday gösterilmeyerek Meclis dışında kalan bazı AKP’liler, 3 bin YTL’ye varan maaşlarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde yönetim kurulu üyesi oldu. Son genel seçimlerde aday gösterilmeyen AKP Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı, Topbaş’a ulaşım alanında danışmanlık yapmaya başladı. Aday gösterilen ancak seçilemeyen Abdülkadir Ömer Abamor ile Yahya Baş ise, Topbaş’a şehircilik alanında danışmanlık yapıyor. Abdülkadir Ömer Abamor İSFALT’a, Yahya Baş ise İSTON’a yönetim kurulu üyesi oldu. Son seçimlerde aday gösterilmeyen Gürsoy Erol da İSPARK’a yönetim kurulu üyesi oldu. Topbaş’ın sınıf ve asker arkadaşı İstanbul Milli Eğitim Müdürü Ata Özer ise, belediye ş
AKŞAM, İSİM İSİM AKP NİN TORPİL LİSTESİNİ YAYINLADI
16 Nis 2008 ... Akşam ın haberine göre, Yaklaşık 40 isim çeşitli bakanlıklarda müşavirlik gibi kilit noktalara getirildi.
www.habervitrini.com/haber.asp?id=335771 - Önbellekirketlerinden Spor AŞ’de yönetim kurulu üyeliği yapıyor. (Akşam);)
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Seyyah müdür 160 ülke dolaştı
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...picid=11005108
29.06.2010
Başbakan Erdoğan'ın akrabası olan Eyüp İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Gusamettin Erdoğan’ın 4 yılda 160 ülkeyi gezmiş. Olay CHP tarafından Meclis’e taşındı. Eyüp Milli Eğitim Müdür Vekili Güsamettin Erdoğan 4 yılda 160 ülke gezince TBMM’ye konu oldu.
CHP, soru önergesinde şunları sordu: “Bu müdürün masraflarını kim karşılıyor? Kaç ülkeye gitti, resmi görevle mi gitti?”
Kaynak:http://www.anafor.org/haber_detay.asp?id=4906&uyeid=50
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Kumacı başkana ihraç talebi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, terör konusunda yaptığı bazı açıklamaları basında yer alan AK Partili Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı'nın kesin ihraç talebi ile Disiplin Kurulu'na sevk edildiğini bildirdi.
Çelik, Ak Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından, basın toplantısı düzenledi. Çelik, MYK toplantısında, Halil Bakırcı ile ilgili yapılan incelemeye ilişkin raporun ele alındığını kaydetti ve “Rize Belediye Başkanı Sayın Halil Bakırcı sarf ettiği uygunsuz sözler nedeni ile kesin ihraç talebi ile partimizin Disiplin Kurulu'na sevk edilmiştir” dedi.
Disiplin Kurulu'nun gerekli çalışmayı yapacağını ifade eden Çelik, Bakırcı hakkındaki nihai kararın yine MYK toplantısında verileceğini, bunun da kamuoyu ile paylaşılacağını belirtti. Bir gazetecinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün DSP'ye yaptığı ziyaretin ardından, DSP'den “Başbakan Erdoğan MHP ve BDP ile de görüşmeli” çağrısının yapıldığını anımsatarak, ziyaretler kapsamına MHP ve BDP'nin de alınıp alınmayacağını sorması üzerine, Çelik, Başbakan Erdoğan'ın neden MHP ve BDP'yi ziyaret etmediğine ilişkin net açıklamalar yapıldığını vurguladı.
Çelik, “Sayın Başbakan Sırbistan dönüşünde de bu konudaki görüşlerini açıkladı. Bunlara ilave edilebilecek bir şey bu saatte yok” dedi. Hürriyet
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Erdoğan videosu nedeniyle kovuldu
İstanbul’daki Hava Harp Okulu’nda albay rütbesindeki bir öğretim üyesinin, Harbiyeliler’e Başbakan Erdoğan aleyinde bir videoyu izlettiği gerekçesiyle TSK ile ilişiğinin kesildiği ortaya çıktı.
İstanbul Yeşilyurt’taki Hava Harp Okulu’nda albay rütbesindeki bir öğretim üyesinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde bir videoyu Harbiyeliler’e izlettiğinin anlaşılması üzerine komutanlarınca görevinden alındığı ve bir süre sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile ilişiğinin kesildiği ortaya çıktı.
Hürriyet gazetesinin haberine göre ilginç olay İstanbul Yeşilyurt’taki Hava Harp Okulu’nda geçen güz-kış döneminde meydana geldi.
O.Z. isimli tarih öğretmeni derste görsel eğitim sırasında Başbakan Erdoğan’a aleyhte sözler içeren bir videoyu öğrencilere izletti. Bunun ardından öğrencilerden bazıları durumu aileleri dahil yakın çevresine aktardı.
Kısa süre sonra da, öğrencilerden birisinin babası yaşanan olayı şikayet amacıyla okul yönetimine aktardı. Veli, “Öğrencilere böyle bir videonun seyrettirilmesinden dolayı rahatsızlık duyduk” dedi.
Velinin bu şikayeti üzerine gecikmeden soruşturma başlatıldı. Öğretim üyesinin bilgisayarı dahil şahsi arşivi kontrol edildi. Kuvvetli şüphe doğması üzerine albay rütbesindeki öğretim görevlisinin önce derslere girmesi durduruldu.
Sonrasında da kendisinin TSK ile ilişiğinin kesilmesi amacıyla emekli olması istendi. Konu ile ilgili titiz ve seri bir çalışma gösteren komutanlık da ayrıca olayla ilgili dava açtı.
NTV
Hikaye daha çok uzayacağa benziyor ama sahibi yok ?
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...1280614893.jpg
01/08/2010 -
Kayseri’de YENİÇAĞ gazetesini dükkanının camına asan esnafın gözaltına alınmasını muhalefet ‘despotizm’ ve ‘kabul edilemez’ şeklinde değerlendirdi.
Bunun adı AKP zorbalığı
Dükkanına YENİÇAĞ asıp ‘hayır’ yazan esnafın karakola çekilmesine tepkiler büyüyor. MHP’li Çakmakoğlu bu olayın asla tasvip edilemeyeceğini belirtirken, CHP’li Gök de “Ülke korku imparatorluğuna döndü” dedi
Haber: Sümeyra YILMAZ
Kayseri’de, dükkanının camına Yeniçağ gazetesinin “Sen açıldıkça analar ağlıyor” manşetini ve “Tek dil, tek bayrak, tek millet”, “Referandumda oyumuz hayır” ibarelerini taşıyan kağıtları asan esnaf Mehmet Şahin’e destek yağarken, AKP’nin tavrına tepkiler de artıyor. MHP Kayseri Milletvekili Sabahattin Çakmakoğlu, yaptığı açıklamada, sade bir vatandaşın, camına bir gazete manşetini yapıştırdığı için, polis zoruyla karakola götürülmesinin asla tasvip edilemeyeceğini söyledi.
Üniter devleti savunmak suç haline getirildi
Kayseri’de yaşanan olaya tepki gösteren CHP Mersin Milletvekili İsa Gök de, AKP’nin polisi ve valileri kullanarak ülkeyi parti devletine ve korku imparatorluğuna dönüştürmeye çalıştığını söyledi. AKP’nin vatanı ve milleti savunmayı suç haline getirdiğini öne süren Gök, şunları kaydetti: “8 yıllık AKP iktidarında ülkeyi savunmak, birliği, bütünlüğü, üniter devleti savunmak suç haline geldi. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti savunmak suç haline getirildi. İnsanlar kendi milletlerinden, kendi topraklarından kendi bayraklarından, kardeşliklerinden utandırılmaya çalışılıyor. İşler daha da ileri götüren hükümet, valilikler ve Emniyet teşkilatını kullanarak, bu ülkenin namuslu vatandaşlarının kardeşlik içeren, bölünmeme, birlik ve beraberlik içeren söz ve yazılarını kaldırtıyor. Bunların hesabının sorulacağı ilk meydan referandum sandığıdır. AKP’nin bu ülke insanının beynine sokmaya çalıştığı nifak tohumlarını ilk engelleme yeri referandum sonra da genel seçimler olacaktır.”
Kaynak.http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=38169
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Zonguldak - Ak Partili Başkan Vekili, Makam Otomobilini Kızının Gelin Arabası Yaptı
Belediye Başkanvekili Dursun Ali Uzun'un kızı, 25 yaşındaki Eda Uzun, 26 yaşındaki Deniz Baydar ile evlendi. İl dışında olan Başkan Mehmet Alim'in makam otomobili düğün arabası olarak kullanıldı. Eda Uzun ve Deniz Baydar, Başkan Alim'in şoförünün kullandığı 67 AN 300 resmi plakalı makam otomobiliyle düğünün yapılacağı Memurlar Lokali'ne geldi. Çift, süslenen makam otomobilinden davul-zurna eşliğinde inerek salona girdi.
KAYNAK:http://haberler.com/video-haber/video.asp?id=2176518
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Ey Sahte İslâmcılar 01 ŞUBAT 2010 Mehmet Şevket Eygi
Mü'min ve sâlih Müslümanlar başımın tacı olsunlar; ellerinden ve eteklerinden öperim. Var olsunlar sağ olsunlar, sıhhat ve afiyette olsunlar. Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, koruması üzerlerine olsun.
Allah yolunda, Peygamberin izinde; Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, Şeriata, ahlâk-ı islâmiyeye uygun şekilde; ihlâsla, irfanla, hikmetle, adaletle, insafla, istikametle hizmet edenler, i'lâ-i kelimetullah edenler biz sizin peşinizdeyiz. Ayağınızın tozu olmak ne büyük şereftir bize...
Konumuz Müslümanlar değil, İslâmcılardır. İslâmcıların da hepsi değildir, aşağıda zikr ettiklerimdir.
* Varan1: Haram rant yiyen İslâmcılar size yazıklar olsun, iki yakanız bir araya gelmesin, tepe üstü düşün, beter olun, berbat olun! Müslümanlara leke sürdünüz...
* Varan 2: Bozuk düzenlerde bozuk işler yapılır nice b.... yenilir diyen İslâmcılar!.. Bu sapık fetvaya uymaktan dönmezseniz biz sizden, siz bizden beri olunuz, sizi gözümüz görmesin, yıkılın gidin!
* Varan 3: İhalelere fesat karıştıran sahte İslâmcılar. Başlarınıza o ihaleler kadar taş düşsün!
* Varan 4: Vaktiyle bu düzen bozuk diyen, ellerine fırsat ve imkan geçince bozuk ve çarpık dedikleri düzenin veya sistemin haram nimetlerine aç köpekler gibi saldıran sahtekâr İslâmcılar!.. Bu yolda giderseniz akıbetiniz hayr olmaz.
* Varan5: Hazret-i Ömer Faruk Efendimiz Ümmetin işini görürken Ümmet mumunu yakar, kendi işini görürken kendi kandilini uyandırırmış edebiyatı yapan, ellerine imkân geçince saçı bitmedik yetimlerin, fakir fukara halkın hukukunu çiğneyen uğurssuz İslâmcılar... Sizleri gözümüz görmesin.
* Varan 6:Kur'ân'da Rabbimiz "Allah müsrifleri sevmez... İsraf edenler Şeytanın kardeşleridir..." buyurmuşken, kendileri Nemrud gibi, Fir'avn gibi, Neron gibi, Şeddat gibi israf, debdebe, tantana, şaşaa, ihtişam, gurur, kibir içinde yaşayan, ne oldum delisi, küçük dağları kendisi yarattı sanan türedi İslâmcılar, başınıza haram servetleriniz kadar taş yağsın!..
* Varan 7: Saçlarına yün yumakları ilave edip sözde tesettüre giren dar ve rengarenk elbiseler içinde gezip tozan; erkeklerin şehvetli dikkatlerini açık hafifmeşrep karılardan fazla çeken İslâmcı sayın bayanlar!.. Ya tevbe edip dosdoğru tesettüre girin, yahut bu numaraları, bu tiyatroları bırakın.
* Varan 8: Arazilere daha fazla yapı, daha fazla kat izni çıkartıp, bu yüzden oluşan rantlardan milyonlarca lira haram komisyon alan İslâmcılar!.. O haram komisyonlar size zehir olsun, zıkkım olsun!..
* Varan 9: Emanetleri ehil ve layık olanla değil, kendi yaranına, yakınlarına, akrabalarına dağıtan, nepotizm yapan, emanetlere hıyanet eden İslâmcılar!.. Sizin yatacak yeriniz yoktur.
* Varan 10 yanda Sünnî görünen, öte yandan ne kadar reformcu, yenilikçi, bid'atçi, değişimci varsa onlarla işbirliği yapan bukalemun tıynetli İslâmcılar!.. Bu münafıklıklarınız cezasız kalır mı sanıyorsunuz?
* Varan 11: Haklı ve doğru uyarılardan, olumlu tenkitlerden nefret eden, yalan da olsa övgülere bayılan münafık İslâmcılar!.. Bu kafayla daha ne kadar sürdürebilirsiniz bu oyunu?
* Varan 12: Yâranlarını, yalakacılarını, yağcılarını, meddahlarını, pohpohlayıcılarını mükafatlandıran, onların önüne yağlı kemikler atan, övgülere doymayan İslâmcılar!.. Tarihteki benzerlerinizden hiç ibret almaz mısınız siz?
* Varan 13: Riyaset, makam, mevki, erîke, şan, şeref, ün, alkış delisi İslâmcılar!.. Hubb-i riyasetin cinsel şehvetten 360 kat fazla ve yakıcı olduğunu size hiç söylemediler mi?
* Varan 14:Mukaddes dâvâmızı deve eden İslâmcılar!..
* Varan 15: Allah'ın âyetlerini ucuza satan İslâmcılar!..
* Varan 16: İslâm'ı ve Müslümanları yeryüzünden kazıyıp silmeye yemin etmiş harbî, militan, amansız kâfirlerle işbirliği yapan İslâmcılar!..
* Varan 17: İslâm'ın ve Ümmetin önündeki en büyük engeli oluşturan İslâmcılar!..
Veyl size!.. Eyvah size!.. Vah size!.. Efsus ki efsus size!..
Kaynak:http://www.milligazete.com.tr/makale...lar-151686.htm
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Hacdaki vekillerin yerine oy mu kullanıldı?
Mehmet Tezkan Aslında NE OLDU?
HACI VEKİLLERİN KÜÇÜK HİLESİ!
14 Kasım 2010
Ne olmuş yani hep yapılan şey.. Çok önemli değil, iş rutin..
Zaten daha önce de oluyordu..
Bunun altında başka şeyler aramayın..
*
Klasik laflar böyle sıralanır.. Bir meseleyi önemsizleştirmek için kullanılan beylik cümlelerdir..
Neredeyse..
Neredeyse değil genellikle meselenin asli unsurları değil de niye böyle işler oluyor diye soranlar, sorgulayanlar suçlanır..
Münafıklıkla tabii..
Yine durduk yerde iktidara çatma veya çakma vesilesi bulmakla tabii..
*
Oysa o önemsenmeyen önemsenmemesi istenen meselenin altında rejimin niteliği, demokrasinin olup olmadığı, meclisin işlevi gibi temel konular yatmaktadır..
Ne olmuş yani dedikleri şeyler aslında rejimi törpülemektedir.. Farkında olsalar da olmasalar da!..
*
Ne mi oldu da bu satırları yazdım..
Olan bitene ‘demokrasi’ gözlüğüyle bakarsanız dehşete kapılırsınız..
80’e yakın AKP milletvekili (hepsi olmasa bile büyük çoğunluğu) hacca gitmeden önce oy pusulası imzalayıp arkadaşlarına bırakmış..
Kullansınlar diye.. Çeşit çeşit.. Kabul yazanı da var, ret yazanı da..
Ama, adam zaten vekil.. Vekilin bir başka vekile ‘vekâlet’ vermesi görülmüş mü?
Vekilin vekili olur mu?
Olmaz..
Demek ki; ya oradasındır ya değilsindir..
Meclis’te değilken Meclis’teymiş gibi oy kullanırsan hile olur..
Hadi hilecik diyelim!..
*
Hacca giderken bile hileye teşne olmak nasıl açıklanır bilemem ama CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, güzel söylemiş..
Ya oyları geçersiz, ya hacları geçersiz demiş..
*
Efendim basit bir ikili anlaşma maddesi, zaten muhalefet de karşı değil, formalite yerine getirildi, zamandan kazanıldı..
Mazeret değil..
Bildiğim şudur; depo oy Meclis’in değerini düşürür.. Milletvekilini önemsizleştirir.. Demokrasiyi zedeler.. Dikta rejiminin kapısını aralar..
O zaman milletvekilleri Meclis’e girdikleri gün yüzlerce, binlerce kabul veya ret diyen oy pusulası imzalayarak parti yönetimine versinler; olsun bitsin..
Biraz ironi oldu ama galiba gerçek durumda bu..
*
Özetle..
Ya hacı olmaları sakatlandı..
Ya da milletvekili olmaları sakata bindi..
Milletten aldığı yetkiyi gözü kapalı devreden, milletten aldığı yetkiyi önemli görmeyen, boş pusulaya imza atan, hileye başvuran vekil, vekil kalabilir mi?
Konuşulması gereken budur..
*
Meclis’te son günlerde yaşananlar bu kadar değil..
Bir başka hileye daha tanık olduk..
Bir başka oylamada da mükerrer oy skandalı yaşandı..
(Burada parantez açalım.. Elektronik sistemle oy kullanamayanlar pusulaya imza atarak oy kullanıyor.. Nedense bazı vekiller her konuyu biliyorlar, her konuda yeterliler ama şu elektronik oylamayı bir türlü beceremiyorlar.. Böylece hileye zemin hazırlanıyor.)
Bazı milletvekilleri hem elektronik oy kullanmış hem de pusulayla oy vermiş..
İki kere oy kullanmış..
Hile yapmış..
Yediririm diye düşünmüş..
Bunu yapan bir, iki kişi değil 41 milletvekili..
İçlerinde kim var biliyor musunuz?
Dürüstlük konusunda sözü kimseye bırakmayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç..
O da çaktırmadan iki kere oy kullanmış!..
Niye mi?
Kabul oyları fazla çıksın diye!..
*
Arınç’a sormak lazım bu yaptığının hakla, hukukla bir ilgisi var mı? Varsa ilgisi nedir?
Kendi bu hileye niye başvurmuştur? Mükerrer oy kullanması alışkanlık mıdır?
*
Biliyorum cevap vermeyecektir..
Cevap da beklemiyorum zaten.. Kurban Bayramı öncesi kimseyi sıkmak istemiyorum..
Sadece durum tespiti yaptım..
Bu hadiseler demokrasinin neresine oturuyor derseniz ben bir yerine sığdıramadım..
Pardon..
Belki de ileri demokrasilerde böyle oluyordur..
O bahsi bilmiyorum..
*
İyi pazarlar.. http://www.milliyet.com.tr/haci-veki...86/default.htm
***************************
M.E.Sezen: "EVET" Daha ileri bir demokrasi için sindireceksiniz içinize...
AK Partililerin “maydanoz” olarak nitelendirdiği “görevi kötüye” kullanma suçunda cezaların indirilmesini öngören yasa teklifiyle kamuoyunun gündemine gelen AK Partili Veysi Kaynak, Meclis Genel Kurulu’ndaki önceki günkü görüşmeler sırasında bir anlamda “görevini kötüye kullanırken” objektiflere yakalandı.
http://haber.gazetevatan.com/oylamay...9965/9/Siyaset
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Somali’ye Velveleli Sadaka Götürme!
Kibir ve sadaka!
İki uçak havalandı.
Uçaklardan biri VİP (çok önemli kişiler) uçağıydı; içinde Başbakan, eşi, kızı ile 5 bakan(Recep Akdağ, Ahmet Davutoğlu, Mehdi Eker, Fatma Şahin, Bekir Bozdağ) ve hanımını uçuruyordu.
Diğer uçak nakliye uçağıydı.
Gazete muhabirleri, tv kameramanları, TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD, İTO’nun başkanı işadamları, Süper Star Ajda Pekkan, Süper Sanatçı Sertap Erener vardı.
Niçin 2 uçak?
Bu ayırım neden?
Başbakan ve Bakanlar aileleriyle VİP uçağına bindirilmiş, süper sanatçılar ile işadamları nakliye uçağına istiflenerek ayırım yapılmıştı. Somali’ye velveleli sadaka tesliminde bile “iktidar imtiyazı” ayrı uçaklara kurulacak kadar kibirlere batmıştı.
Kibir ve sadaka!
Birbirini yan gözle süzen iki geçimsiz kuma gibiydiler. İşadamları bu tip gezilere, bakanlarla tanışmak konuşmak yakınlaşmak için katılıyorlardı fakat VİP uçağına alınmamış, nakiliye uçağına atılmışlardı!
Yazının Tamamı:http://www.ilk-kursun.com/haber/79880
'' memleketin ahilinde iktidara sahip olanlar gaflet delalet ve hatta hiyanet içinde olabilir..."
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Başbakan Erdoğan: "Maalesef fasulyeyi bir gece önce suda ıslatmadan pişiren kadınlarımız var..."
http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=177606
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Söylemesi ayıp ve konu dışı olacak ama geçende marketten en pahalı fasülye en iyi fasülyedir mantığıyla 1 kg aldım.Amiyane tabirle 1 gr tat olur demi.Ya evdekiler yemek yapmayı bilmiyor yada ağızda tad kalmadı.
Saat 01 e geliyor vallahi hanıma soracam şimdi fasülyeyi bir gece önceden ıslatmışmıydın diye.
Konunun yeri değil forum ama madem yazdım devam edeyim.
Markete gidip en pahalı zeytin en iyidir diyorum olduğu yerde küfleniyor.En sağlıklı peynir keçi peyniri en meşhur markanın peynirini alıyorum 350 gr peynir en az 1 ay bitmez mi.? Beş para etmez diyorum kg fiyatı 27 lira civarı.Kendimi bildim bileli sigara kullanıyorum.Diyorum damak tadı mı kalmadı ama ben hariç evde sigara kullanan yok onlarda tadı kötü diyor.
Aldığım markaları yazmak isterim ama kötü reklam olur.
Bu konu hakkında bilgisi püf noktayı bilen varsa yada şu ürün şu sitede satılıyor memnuniyet garanti gibi önerilere açığım.Aldığım yere gidip iyi değil diyorum ilk siz şikayet ediyorsunuz diyorlar.Anormallik nerede anlayamadım.
Neyse fasülye konusunu çözelim diğerlerine bakarız.:)
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Vallahi teşekkür ederim Mehtap hanım ; Yok yok RTE nin kurufasulyeyi pişirmesini bilmeyen kadnlarla ilgili yazıyı eklediğiniz için değil bu teşekkür ben bu forumu unutmuştum!!! Daha tamamlamak istediğim bir kaç forum daha vardı onlarıda unuttum bazen düşünmekten iş yapamaz durumda kaldım. Teşekkürüm bundandır.
Ben daha ''kurufasulye'' bölümüne gelememiştim amma RTE sağolsun garip bir kurufasulye olayına girdi... Zaten ben forumun adını ''otomatik sansürlü'' yazmıştım don kadın dan sonra iki sözcük daha vardı da pas geçmiştim... Sağ olsunlar kendileri bu konulara daldılar ''sezeryandı'' ''kürtajdı'' derken... Yakında ''gusul abdesti alınmadan sevişilir mi sevişilmez mi?'' vede ''Kama sutra ya karşı AKP sevişme teknikleri'' çıkar Başbakan başlar yakında bağırmaya gene ''kadınlarımız sevişmeyi bilmiyor.....'' Ağlak bakanda devreye girer hemen ağlaya ağlaya ''biz bu yüzden neler çektik be boşunamı mesir topladım durdum diye....'' Sağlık bakanıda ilave eder ''Kadınlarımıza bu teknikleri öğretecek yönergeyi hazırlıyoruz....'' Milli eğitimi bilemem uygulamalı öğretir mi öğretmez mi...
Neyse bu forumda kaldığım yeri unuttum amma o kadar çok malzeme varki be bir yerden başlayayım....
Yahu bu ARADA BEN TEK BAŞIMA chp DEN DAHA ÇOK MU MUHALEFET YAPIYORUM NE ?
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Sevgili commodere1
Hani eski filmlerde tropikal cangıl ormanlarında yürüyen gurubun başında biri olur elinde kılıçla o ormanın içinde arkasındaki guruba yol aça aça yürümeye çalışır ya.
Tıpkı o elinde ki kılıçla gurubun başındaki kişi gibisiniz.
arkanızdan yürümek çok rahat ve garantili ,
elinize sağlık,
not:( son cümleniz tek başına bi konu aslında bunu da tartışmak lazım ,)
ayazoglum
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
5 May 2015 tarihinde yayınlandı.
AKP 'lilerin dindar cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ezan okunurken konuşmasını kesmedi sonuna kadar devam ettirdi. Aynı AKP 'lilerin dinsiz adlandırdığı CHP 'in lideri Kemal Kılıçdaroğlu katıldığı Iğdır mitinginde ezan okunurken konuşmasına ezan bitene kadar ara verdi.
https://www.youtube.com/watch?v=FsKVmor4G6Ehttps://www.youtube.com/watch?v=FsKVmor4G6E
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Insanlarin dindarligini, imanini sorgulamak diger insanlara dusmez. Her Musluman bunun hesabını Allah'a verir.
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Alıntı:
xyxcyp rumuzlu üyeden alıntı
Insanlarin dindarligini, imanini sorgulamak diger insanlara dusmez. Her Musluman bunun hesabını Allah'a verir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın din istismarı yaptığı yetmez gibi, başkasının imanını ölçmeye kalkmaktadır. Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Sayın Kılıçdaroğlu, ben Kur'an ile büyüdüm, Kuran ile yaşıyorum. Onu sen kendine söyle. Kendi şahsında Kur'an'ın yerinin ne olduğu malum" diyebilmiştir.
Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan Siirt'te yaptığı konuşmada Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu sözlerle nerdeyse 'Kâfir' ilan ederken, kendinden önce kürsüye Kuran ayetleriyle "Bakara-Makara" diye dalga geçen, "oğlum ben her gün her Cuma bir tane ayet sallıyorum" diyerek Google nasihatleri veren Egemen Bağış'ı çıkarması ve kendi konuşmasında da "Egemen kardeşimin söylediği gibi" diyerek onun sözlerini referans göstermesi nasıl imanlı bir davranış olmuştur, değil mi?
"Ben Kur'an ile büyüdüm, Kuran ile yaşıyorum." diyen zat-ı muhtereme şimdi "Kur'an ile büyüyen, Kuran ile yaşayan bunları yapar mı?" diye soracağız, yine mahkeme yolları görünecek… Zaten dememize gerek yok tüm dünya nasıl büyüdüğünü, nasıl yaşadığını biliyor!
Kürsülerde elinde yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'i sallayacaksın, karşında seni dinleyen kişi Kur'an-ı Kerim'in ayetleriyle dalga geçen Egemen Bağış olacak…
Gerçekten bu manzaraya söylenecek söz bulamıyorum.
http://www.ortadogugazetesi.net/habe...nyana&id=41966
-
Cevap: Din, İman, Türban, Don, Kadın ve Kurufasülye İşte AKP İşte Öykü...
Güzel Türkiye'mizde kendisinin Müslüman, diğer insanları hatta CHP başkanını da kafir ilan eden bu zevat, en koyu CHP'linin cenazesini imamın kaldırdığını biliyor mu? Solcuların cenazelerini papaz veya haham kaldırmıyor mübarek, cenaze namazlarını imam kıldırıyor ey din tüccarları !