Şu 27 mayıs darbesi ve 61 anayasası ile ilgili birkaç söz etmek gerekiyor anlaşılan;
1) DP’nin elbette yanlışları vardı. Özellikle de son aylarında oluşturduğu “Tahkikat Komisyonu” uygulaması bunlardan biridir. Ancak, eleştirilen bu uygulamaların hiç biri askeri darbenin gerekçesi olamaz.
2) Darbeyi yapanlar ve onlara destek çıkan CHP’liler her ne kadar DP’nin son zamanlarındaki yanlış uygulamalarını darbenin gerekçesi olarak gösterseler de; bu iddiaları gerçeklerden çok uzaktır. Çünkü daha DP 1950’de iktidara geldiğinde bir kısım askerler seçim sonuçlarından rahatsızlıklarını İsmet Paşa’ya ilettiler. Çok partili hayata geçmekte önemli rolü olan İsmet Paşa o dönemde askerlere destek çıkmadı ve zaten destek çıkması için sebep de yoktu.
3) 27 mayıs darbesini yapan askerlerden bir kısmı anılarını yazdı. Bunlardan öğreniyoruz ki, daha 1954’de darbe organizasyonları başlamış. Yani darbenin gerekçesi, DP’nin son zamanlarındaki yanlış uygulamaları değildir.
4) Darbe için en önemli gerekçe olarak gösterilen “Tahkikat Komisyonu” o dönemde uygulamada olan 24 anayasasına uygundu, ama uygulamaları yanlıştı. Nitekim bu komisyon, bir çok kişinin zannettiği gibi uzun süre değil, darbeden sadece 40 gün kadar önce kurulmuştu. Menderes de darbeden birkaç gün önce, bu komisyonun “görevini tamamladığını” belirterek, yanlıştan dönüleceği mesajını vermişti. Ayrıca Menderes yine o günlerde seçimlere gidileceğini de açıklamıştı. Yani darbenin en önemli iki gerekçesi ortadan kalkıyordu. Ama darbeciler, seçimleri ve komisyonun lağvını beklemediler, çünkü darbe yapmak için önemli iki gerekçe ellerinden alınmış olacaktı.
5) 27 mayıs darbesini savunanlar, bu darbeyi halkın coşku ile karşıladığını söyleyerek, sanki darbeyi halk da istemiş gibi göstermeye çalışırlar. Oysa darbeyi askerler, CHP’liler ve üniversitedeki bir kısım öğrenci ve hocalar destekliyordu. Darbe günü ve sonrasında coşkulu gösteri yapanlar da bunlardı. Halkın %50’si bu darbeyi desteklemedi, ama seslerini çıkarmaları zaten mümkün değildi. Çünkü o günlerde DP’li olmak nerdeyse suç sayılıyordu.,
6) Darbeyi yapanlar bir an önce yönetimi siyasi partilere bırakmak niyetinde olduğunu açıkladığında, darbeci 38 askerden 14’ü bunun yanlış olduğunu, DP kapatıldığına göre geriye tek CHP kaldığını, yönetimi sivillere devretmenin CHP’ye devretmek anlamına geleceğini ileri sürünce, bu 14 kişi bir sabah tasfiye edilerek yurt dışına sürgüne gönderildiler.
7) Bu durumda Milli Birlik Komitesi denilen darbeci askerlerin sayısı 23’e indi ve bunlar da CHP çizgisinde idi. Bunlar, anayasayı yapmak için bir Kurucu Meclis kurdular. Bu meclis iki kanattan oluşuyordu. Kanadın birisi 23 darbeciden oluşan Milli Birlik Komitesi, diğeri ise sivillerden seçilen Temsilciler Meclisi’dir.
8) Kurucu Meclis CHP ağırlıklıydı. Çünkü komite içinde CHP ile yakınlığı olmayanlar tasfiye edilmiş, sivillerden seçilecek Temsilciler Meclisi’nde de CHP’ye 49 kontenjan ayrılmışken, 270 üyenin 200’e yakını (Metin Toker’e göre 220’si) CHP’li idi. Yani 61 anayasasını yapanlar halkın tamamını temsil etmiyorlardı. DP kapatılmıştı ama DP’den üye almak zaten yasaktı. Bu anayasa halkın %50’sini dışlayarak yapıldığı için, daha yapım sürecinde ciddi bir sakatlığa sahipti.
9) Anayasa yapım sürecinde İsmet Paşa ile darbenin başındaki Cemal Gürsel arasında cumhurbaşkanlığı pazarlığı yapılmıştır. Cemal Gürsel cumhurbaşkanı olmak istiyor ama cumhurbaşkanlığını İsmet Paşa’nın da istediğini biliyordu. Anayasayı yapacak olan Kurucu Meclis’te CHP’lilerin ezici çoğunluğa sahip olması karşılığında İsmet Paşa cumhurbaşkanı adayı olmayacağını açıkladı.
10) Bu anayasa ile darbeci askerlere ömür boyu senatörlük verilmiştir. Evet çok övdüğünüz bu anayasada darbecilere verilen rüşvetin adı “tabii senatörlük” idi ve bunlar ömür boyu parlamentoda kalacaklardı. Ne güzel değil mi? Seçim derdi falan yok. Yan gel yat. CHP’nin yandaşı 23 kişi seçimsiz falan ömür boyu mecliste.. Oh ne güzel…
11) 61 anayasası 82 anayasasına göre daha iyi ve daha özgürlükçü olmakla birlikte, eleştirilecek bir çok yönü vardır. Örneğin bu anayasayı yapanlar halk oyunu küçümseyen, halk iradesine güvenmeyen kişiler olduğundan ve halk da DP’yi iktidara getirdiğinden, halk iradesini etkin olmaktan çıkaracak bir yapılanma getirmiştir. CHP, halk oyu ile iktidara gelemeyeceğine göre, bari halk oyu ile iktidara gelenlerin yetkilerini başka kurumalara dağıtalım düşüncesi ağır basmıştır. Anayasayı yapan CHP’liler, kendilerinin halk oyu ile iktidara gelemeyeceğini tahmin etiklerinden, CHP’nin gücü iktidara halk yoluyla değil de anayasaya konulan bazı kurumlar vasıtası ile kalıcı hale getirilmiştir. Örneğin kendi düşünceleri doğrultusunda oluşturdukları Anayasa Mahkemesi bunlardan biridir. CHP halk oyu ile iktidara gelmese de Anayasa Mahkemesi vs, gibi kurumlarla iktidara ortak olmuş ve bu ortaklık bugüne kadar devam etmiştir. Bugünkü anayasa değişikliklerine ilişkin kavganın temelinde de bu ortaklık yatmaktadır. Yani “ortaklığın giderilmesi” davası…
12) Bu kurumlarla ilgili kavga, bu kurumların varlığı – yokluğu kavgası değil; 27 mayıs ile birlikte bu kurumların CHP doğrultusunda dizayn edilmiş olmalarıdır.
13) 61 anayasasındaki bu kurumlar bazı değişikliklerle 82 anayasasında da yine CHP’ye hizmet etmeye devam etmiştir. Ama dünya değişiyor ve değişen dünyada bu kurumlar varlığını ancak değişikliğe ayak uydurarak muhafaza edebilirler.