Re: AKP'ye Kapatma Davası
bu ülkede nasıl askeri rejim bazılarına dur deyip bazılarını da palazladıysa(PKK) aynısı şimdi gerekiyor aslında ama asla darbeyi savunan birisi değilim ama gerekirse diktatörcesine bir yönetim uygulanmalı tabi ki bu tür rejim konularında...
Yoksa milletin iradesine karşı koymayın diyor bazı mondofurlar. Millet öyle mi istiyor, öyle milletin başını ez türbanmış dinsizler sizi demeymiş hiç birini diyemez susup kalır işte. Ha, bu baskıcı uygulama sonucu da rejim düşmanı insan sayısı artarsa da artar ona göre de önlem alınır.
Re: AKP'ye Kapatma Davası
İddianame kabul edildiğine göre AKPartinin savunmasını bekleyeceğiz bakalım savunmanın temelleri ne üzerine kurulacak.
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Anayasa Mahkemesi'nin daha önce vermiş olduğu bir çok karar kanımca "hukuki" değil, "siyası" nitelikte kararlardır.
Daha önceki parti kapatma kararları, özelleştirmeye engel olan kararları ve meşhur 367 kararı bunlara örnektir.
Ben başka bir siyasi partinin üyesiyim ve kendi partimin menfaatini düşünüyor olsam "AKP kapansın" derim, ama AKP'nin kapanması bence bir hukuk skandalı olur.
Aslında sadece AKP değil, DTP de dahil parti kapatılmasını doğru bulmuyorum. Daha önce bir başka vesile ile bu sitede DTP'nin kapatılmasına karşı olduğumu yazdım. Ama bizde parti kapatmak artık yol oldu. DTP'nin kapatılmasına karşı olduğumuzu söyleyince bizi PKK'lı zannedenler, AKP'nin kapatılmasına karşı olduğumuzu söyleyince de bizi AKP'li veya islamcı) diye suçlayacaklardır. Ama konuya bu kadar dar bakmamak gerek. Özgürlük çıtasını yüksek tutmak çağdaşlıktır.
Yargıtay'ın sayın Başsavcısı'nın görüşlerine de kesinlikle katılmıyorum. Laikliği böyle dar, yasakçı yorumlamaya devam edersek bu memleket gerçek anlamda özgürlüğe hasret kalacak demektir.
Umarım yüce mahkeme bir yanlışlık yapmaz..
Elbetteki AKP'yi Kapatma Davası Siyasi nitelikte olacaktır. Bu davaya gölge düşürmez. Yargıtay Başsavcılığı Siyasi Partilerin sicilini iğneden ipliğe tutan kuruluştur. Bir partiye üye olup da, bilahare partinin gidişinin hayırlı olmayacağını, gören, hisseden, öngörü sahibi kişilerin dilekçelerine rağmen o partiden ısrarla kayıtları silinmezse, parti hakkında gereğini yapacak dirayeti de gösterir. Siyasi Parti ile uğraşan Yargıtay Başsavcılığı ister ister istemez siyasete karışmış, demektir. Bu sırada dikkatini çeken; hukuki kaynaklı siyasi söylemleri de irdeler ve irdelemelidir de. Sonra İddianamede bunlara benzer sözlere rastlanınca lütfen savcı, falanca partinin ağzıyla konuşuyor, demeyin. Bu arada köşelerde yazı yazanlar; oturduk yerden fikir üretmek için çeşit çeşit yazı okuyacaklarına lütfen şöyle bir sokağa, çarşı-pazara, hastaneye, mezarlığa, bankaya, sigortaya, Belediyelere-inşaatlara, hatta apartmanlara ve yönetimlerine uğrasınlar, baksınlar. Eğer çekinmeyecek yapıya sahiplerse ve dile getirebileceklerse Adliye Koridorlarına baksınlar. Hatırlarsanız Geçen sene Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu toplantasına katılmak zorunda olanlar uzun süre bu toplantıya katılmayarak Cumhuriyeti hiçe sayabilmişlerdi. Görevi Cumhuriyeti korumak olan Cumhuriyet Savcısının bu çaresizliğe karşı da iddiada bulunması gerekirdi kanaatındayım. Yani cumhuriyet; "türban gibi içi boş yemesi hoş" bir mevzu kadar basit bir konu ile tehlikeye girmemiştir. Temizeller operasyonları benzetmelerine konu göstermelik operasyonlar, ihmal edilebilir boyuttadır. Bu arada şu PKK yanlılarına da bir çift sözüm olacak. Kürt sorunu varmış. Bu memlekette sanki Türk sorunu yok mu? Kaybolup giden, unutulan adeta kaybolup giden insanlık sorunu var en önce, vicdan sorunu, adalet duygusunun dumura uğraması var. Allahınızdan korkun ve sıkıntıları sırf Kürtler çekiyor demeyin. Bu arada işleyişte ciddi şekilde ele alınması gereken konu "KUVVETLER AYRILIĞI" konusudur. Bu güne kadar ne yasama, ne yürütme ne de yargı ne yapılırsa yapılsın ayrılamamıştır. Çünkü eşyanın tabiatına aykıdır. Aslında düşündüğüm "KUVVETLER BİRLİĞİ" de denenebilecek bir alternatiftir. Sentez Analizi kolaylaştırır. Saygılarımla.
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Değerli forum izleyenleri,
Bir sorum var. Ülkede cumhuriyeti yıkmak amaçlı illegal her faaliyeti göstermek adına bir parti adı altında örgütlenerek, bu faaliyetler sürdürülürse adı parti olduğu için bu faaliyetlerine izin vermemek, kapatma kararı almak demokrasi ve AB normlarında hukuk ihlali midir?
TCK her ne kadar en ağır cezaları cumhuriyete ve devlete karşı suçlar olarak ele almışsa da, pişmanlık, ananın yanına dön yasaları ile bunlar tırpanlanmış, hatta ödüllendirilmişse, bir de parti adı altında bunlar yapılınca, parti kapatılamaz oluyorsa, TCK da yazan cezalar ekmek çalan çocuğa mı uygulanacak? Diğer ideolojik çete/örgütlerin suçu adı parti olmaması mıdır?
Anayasal hukuk düzeni nasıl sulandırılıp mecelleye dönülür, yol ve yöntemi AKP yi kapatmama davasından mı geçer?
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Ben devam edeceğimde aslında bence sorunun şu olması gerekir diye düşündüğümden belirtmek istedim .
Soru AKP kapatılmalı mı? olmamalı. Soru AKP nin kapatılması yeterli olur mu ? olmalı....
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Anayasa Mahkemesi'nin daha önce vermiş olduğu bir çok karar kanımca "hukuki" değil, "siyası" nitelikte kararlardır.
Daha önceki parti kapatma kararları, özelleştirmeye engel olan kararları ve meşhur 367 kararı bunlara örnektir.
Ben başka bir siyasi partinin üyesiyim ve kendi partimin menfaatini düşünüyor olsam "AKP kapansın" derim, ama AKP'nin kapanması bence bir hukuk skandalı olur.
Aslında sadece AKP değil, DTP de dahil parti kapatılmasını doğru bulmuyorum. Daha önce bir başka vesile ile bu sitede DTP'nin kapatılmasına karşı olduğumu yazdım. Ama bizde parti kapatmak artık yol oldu. DTP'nin kapatılmasına karşı olduğumuzu söyleyince bizi PKK'lı zannedenler, AKP'nin kapatılmasına karşı olduğumuzu söyleyince de bizi AKP'li veya islamcı) diye suçlayacaklardır. Ama konuya bu kadar dar bakmamak gerek. Özgürlük çıtasını yüksek tutmak çağdaşlıktır.
Yargıtay'ın sayın Başsavcısı'nın görüşlerine de kesinlikle katılmıyorum. Laikliği böyle dar, yasakçı yorumlamaya devam edersek bu memleket gerçek anlamda özgürlüğe hasret kalacak demektir.
Umarım yüce mahkeme bir yanlışlık yapmaz..
Bir hukukçu olarak hala siyasi düşünmeyen hukuka göre bakış açısı olan meslektaşlarım olduğu müddetçe bu ülke geriye gitmeyecektir. Tarfasız ve hukuki yorumlarınıza teşekkürü bir borç bilirim.
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Sürekli olarak Yargıtay Başsavcısının görevini yaptığı,laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu gerekçesiyle kapatma davası açıldığı yönünde söylemler oldu ve bunun hakkında yazıldı çizildi...
Ülkenin doğusunda,seçmenlerin iradeleri şunu gösterdi(genel itibariyle);
doğudaki seçmen iki partiyi 'ideal' olarak görüyor: DTP ve AKP
Bugün ise iki partiye de kapatma davası açılmış durumda.Bu durumda,doğuya şu mesaj verilmiş olmuyor mu : ''sizin ne istediğiniz önemli değil,sizin iradeniz hiç bir şey değiştirmez vb...''
Bu mesajı okuyan üyeler lütfen kendilerini bir an doğulu bir seçmen olarak düşünsünler,acaba ne hissederler ?
madem demokratik hukuk devletinin varlığından bahsediliyor,öyleyse ortada bir yanlış var;
ya demokratik bir hukuk devleti değil Türkiye,
ya da ''demokrasi'' ve ''hukuk'' kelimelerini yanlış yorumlanıyor ve uygulanıyor.
Türkiye'nin tarihine bir hukuk skandalı daha eklenmiş durumda(sonuç ne olursa olsun)
Re: AKP'ye Kapatma Davası
YILMAZ Özdil, dünkü yazısında çok çarpıcı bir şey yapmış.Dört kişinin Anayasa Mahkemesi hakkındaki sözlerini alt alta yazmış.
Bu kişiler, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç, Zafer Üskül ve Cemil Çiçek.
Biri ülkenin başbakanı.
Öteki Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin eski başkanı.
Öteki yapacağımız "güya" sivil anayasanın mimarlarından biri.
Sonuncusu da ülkenin eski Adalet bakanı.
Hepsi de Anayasa Mahkemesi’nin bir kararını öve öve bitirmiyorlar.
Biri, "Evrensel hukuk standartlarında bir karar" ifadesi kullanıyor.
Öteki mahkemenin demokrasiye yaptığı katkıyı göklere çıkarıyor.
Özdil bütün hınzırlığı ile bu sözleri alt alta yazmış ama sürprizi son cümleye bırakmış.
Bu dört siyasetçi bu sözleri ne zaman söylemişler?
19 Temmuz 2001 günü.
O gün Anayasa Mahkemesi ne yapmış?
Tayyip Erdoğan’ın üzerindeki siyaset yasağını kaldırmış.
Yani?
Yani, onu başbakanlığa götüren yolu açmış.
Peki bu kararı alan insanlar kim?
Dün Hürriyet’in ve başka gazetelerin birinci sayfasında fotoğraflarını gördüğünüz Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri.
Neredeyse aynı kadro.
Aynı mahkeme, aynı insanlar o gün "demokrat", "hukuk devletinin güvencesi".
Bugün ise "milli iradeye ters", "gayri hukuki".
O gün yaptığı "demokrasinin zaferi".
Bugün yaptığı "hukuk darbesi"...
* * *
Başbakan ve onu destekleyenler, öfkelerini, kinlerini, garazlarını şöyle üç beş dakika bir yana bırakıp, şu soruyu sorsalar kime ne zararı olabilir?
"Bana siyaset yolunu açan bu insanlar, şimdi durup dururken bana kötülük yaparlar mı?"
O gün de önlerinde bir dava vardı, bugün de...
Öyleyse bu hiddet niye?
Demek ki onlar mahkemeden "aleyhlerine karar çıkacağına" eminler.
Benim ne öyle bir bilgim var ne de eminim.
Çünkü o mahkeme geçmişte, meseleye ne kadar tarafsız baktığını ispatlamış insanlardan oluşan bir heyettir
İşinize geldiği zaman "demokrat" diye öveceksiniz, gelmediği zaman "darbeci" diye yerden yere vuracaksınız.
Yani bu ülkede en yüksek yargı organının vereceği kararın "demokratik" ve "hukuki" olup olmadığına onlar karar verecek.Hayretle izliyorum.
Cüret artık şirret raddesine getiriliyor.
Sanki ülkede demokrasi için karar veren bir "tek seçiciler" kurulu var.
Standartları onlar belirliyor. Onlar gibi düşünmeyen herkes "darbeci".
Onların istemediği davayı görüşen her mahkeme "darbeye hizmet ediyor".
Onların istediği iddianameyi yazan savcılar "demokrasi ve hukuk kahramanı", istemediklerini yazanlar "hukuk darbecisi".
Ve kendilerinde bu imtiyazı gören insanlar, başkalarını "laik seçkinci" olmakla suçluyorlar, asıl kendilerinin inşa etmeye başladıkları "tek seçiciler elitizmi"nibize demokrasi diye yutturmaya kalkıyorlar.
* * *
Galiba sivil anayasa yapmaya önce bazı temel sorularla başlamalıyız.
Dünyanın hangi gerçek demokrasisinde, bir iktidar, medyanın üçte ikisi kesin biat emriyle yanındayken, geriye kalanına bu kadar tahammülsüz olabilir? Medyanın geri kalanını ortadan kaldırmaya tam teşebbüste bulunabilir?
Dünyanın hangi gerçek demokrasisinde, bir iktidar partisi karısı boynuna haç takmayan, başını türbanla örtmeyen erkekler bakan olamaz, müsteşar olamaz, yüksek bürokrat olamaz diyen bir liyakat rejimi oluşturmaya tam teşebbüste bulunabilir?
Dünyanın hangi gerçek demokrasisinde, siyasi iktidar, "Benden yana işadamları", "Bana karşı işadamları"; "Benden yana medya", "Bana karşı medya"; "Biz" ve "Onlar" ayırımı yapar?
Dünyanın hangi gerçek demokrasisinde bir siyasi iktidar "Benim arkamda yüzde 46.5 var, istediğim her şeyi yapabilirim" mantığını, tek milli irade ölçüsü olarak sunmaya kalkabilir?
Dünyanın hangi demokrasisinde siyasi iktidar, Anayasa Mahkemesi, lehine karar verdiği zaman onu "demokrasi şampiyonu" ilan edip, kendini yargılamaya kalktığında, onun varlığını ortadan kaldırma girişiminde bulunabilir?
Bugün Erdoğan’a destek veren Avrupa ülkelerinin hangisinde demokrasi, böyle keyfi bir iktidar anlayışına izin verir?
Gerçek bir demokrasi toplumunu önce bu hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünü benimseyerek, çoğulculuğu içimize sindirerek, keyfiyete son vererek kurabiliriz.
Bir de şu: Kendileri için adalet isteyenler, başkalarına adil davranmalıdırlar.
* * *
Başbakan’ın dün grupta yaptığı konuşmaya hákim olan sükunete herkesin ihtiyacı var.
Eğer bu sükuneti sürdürebilirsek, demokrasinin, anayasal rejimin temel meselelerini rahatlıkla konuşabilir, sağlam bir toplumsal uzlaşmanın en geniş tabanını yaratabiliriz.
O zaman böyle parti kapatma davaları ebediyen önümüze gelmez.
Karşılıklı saygı, tahammül, demokrasi, adalet ve laiklik temeli üzerinde güçlü bir Türkiye’yi inşa ederiz.
2/NİSAN/2008 Ertuğrul Özkök
Fazla söze gerek varmı daha.M.E.S
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Öyleyse ... Millet kendisi kapatmalıdır.
Çok güzel bir yorum tebrik ediyorum
Re: AKP'ye Kapatma Davası
Alıntı:
adilane tutum rumuzlu üyeden alıntı
Bu arada işleyişte ciddi şekilde ele alınması gereken konu "KUVVETLER AYRILIĞI" konusudur. Bu güne kadar ne yasama, ne yürütme ne de yargı ne yapılırsa yapılsın ayrılamamıştır. Çünkü eşyanın tabiatına aykıdır. Aslında düşündüğüm "KUVVETLER BİRLİĞİ" de denenebilecek bir alternatiftir. Sentez Analizi kolaylaştırır. Saygılarımla.
Kuvvetler birliği teorinizi dile getirirken, demokrasi ile bu kavramın ne kadar örtüşeceğini de bir açıklasanız...