Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bunu "Bu saygın adamlar bunu yapar mı?" sorularına cevap olarak alıntıladım.
Elbette şu anda yargılama süreci devam etmekte, henüz kesinleşen bir mahkumiyet yok. Temennimiz beraat etmeleri. Ama nasıl yargı kararı kesinleşmeden suçlu diyemiyorsak, suçsuz da diyemeyiz. Şu anda zanlı ya da şüpheli konumunda bu "saygın" insanlar.
1970'lerde meydana gelen olayların faillerinin ancak 2002 yılında mahkum edilmesine de dikkat çekerim.
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
İtalya'da benzer bir örgütün dosyası açıldığında öyle bir-iki general, birkaç işadamı ve gazeteci değil, çok sayıda ünlü kişi yargı önüne çıkartılmıştı: 52 polis şefi, 50 üst düzey subay, 32 mali polis, 70 sanayici, 10 banka yöneticisi, üç bakan, iki eski bakan, 38 milletvekili...
Yedi defa gidip sekiz defa makama dönmesiyle ünlü eski başbakan Giulio Andreotti, sonradan Katolik Kilisesi'nin devreye girmesiyle postu kurtarmış olsa bile, 2002 yılında 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Andreotti'nin suçu, Mafya lideri Gaetano Badalamenti'ye eski başbakanlardan Aldo Moro'nun kaçırılıp öldürülmesi eylemini araştıran gazeteci Mino Pocerelli'yi öldürme emrini vermesiydi.
Aldo Moro'nun 1978'de hayatını kaybetmesine yol açan olay da çok ilginçtir. Kızıl Tugaylar tarafından kaçırıldı Moro ve 55 gün sonra öldürüldü. Yıllar sonra öğrenildi ki, Moro'nun infazına yol açan günahı, Komünist Partisi (PCI) ile koalisyon yapma hazırlığıydı. Görevi böyle bir gelişmeyi önlemek olan Gladio tarafından ipi çekilmişti...
İtalya'da bu konu ilk gündeme geldiğinde Deniz Baykal gibi 'avukatlığa soyunan' çıkmadıysa bile, “Bu kadar saygın insanlar böyle suçlar işler mi?” diye soranlar çıkmıştı. Bugün bu sorunun cevabını verebiliyor İtalyanlar...
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Alıntı:
sdt23 rumuzlu üyeden alıntı
Bunu "Bu saygın adamlar bunu yapar mı?" sorularına cevap olarak alıntıladım.
Elbette şu anda yargılama süreci devam etmekte, henüz kesinleşen bir mahkumiyet yok. Temennimiz beraat etmeleri. Ama nasıl yargı kararı kesinleşmeden suçlu diyemiyorsak, suçsuz da diyemeyiz. Şu anda zanlı ya da şüpheli konumunda bu "saygın" insanlar.
1970'lerde meydana gelen olayların faillerinin ancak 2002 yılında mahkum edilmesine de dikkat çekerim.
C. Suç ve cezalara ilişkin esaslar
MADDE 38. – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.
Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkûmiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.
Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.
Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.
Bu 4. fıkranın zıt anlamından suçluluğu mahkeme kararıyla keşinleşinceye kadar herkes suçsuzdur anlamı çıkar.Zaten ceza hukukunda buna masumiyet karinesi denir.Şu anki şüphelilerden hiçbiri suçlu değildir şu anda,adı üstünde şu an şuç şüphesi altındalar,zaten masumiyet karinesinin ortaya çıkış nedeni de bizim gibi toplumlarda insanlar daha yargılanırken onlara suçlu yaftasının yapıştırılmasıdır,sonradan mahkeme kararıyla beraat edince bu kişiler yedikleri yafta yanlarında kalıyor.
Onların büyük çoğunluğu beraat edecek ama halkın gözünde,zihninde suçlu olarak kalacaklar.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bazıları altı ayrı dalga halinde gerçekleştirilen iddianame hazırlığının uzun sürmesinden şikâyetçi. 13 ay hakikaten uzun bir süre. Ancak şu anda karşı karşıya olduğumuz tablonun benzerleri, başka ülkelerde, bazen 10 yılı bulan uzun mu uzun bir dava sürecinin konusu olmuştu. Bazı ülkelerde yan davalar bugün bile devam ediyor.
Soğuk Savaş'ın zirve noktasında iki blokun cepheleştiği Avrupa ülkeleri büyük bir altüst oluşa maruz bırakıldı. Sovyetlerin '5. kol' faaliyetlerine karşı ABD de kendi 'gizli örgütleri' ile gölgeler savaşına katıldı. Bloklar yıkıldığında iki taraflı tahribatın bilançosunun muazzam olduğu herkes tarafından görüldü: 'Sol-sağ mücadelesi' gibi görünen hemen her eylem, siyasi suikast veya kitle hareketi, yerel görünümlü ama aslında dışarıdan güdümlü örgütlerin eseriymiş...
Bazen bir sol örgütün eyleminde kullanılan suikast silâhı, aynı gün eylemi için bir sağ örgüte emanet verilmiş...
İtalya'da 1990'larda açılan 'Gladio' davası sırasında, 1970'ler ve 1980'ler boyunca tanık olunan her ölümcül eylemin, olduğu sırada üzerine yapıştırılan etiketten farklı eller tarafından gerçekleştirildiği anlaşıldı. Üç polisin hayatını kaybettiği, onlarca kişinin yaralandığı 31 Mayıs 1972 tarihli Peteano katliamı, 23 Kasım 1973'te patlayıcıyla düşürülen Argo 16 uçağı, 1974'te sekiz kişinin öldüğü, 102 kişinin yaralandığı Piazza della Loggia'nın bombalanması, 1977 mayısında eski başbakanlardan Aldo Moro'nun kaçırılıp öldürülmesi, 2 Ağustos 1990'da Bologna tren istasyonunda patlayıp 85 kişinin ölümüne 200'den fazla kişinin de yaralanmasına sebep olan bomba... Bütün bu eylemlerin, zamanında 'sol gerillalar' tarafından işlendiğine inanıldığı halde, 'Gladio' soruşturmaları sırasında, dışarıdan yönlendirilen 'sağcı eylemcilerin' işi olduğu ortaya çıktı.
Bunun tersi de doğruydu: 'Gladio' yargılamaları sırasında veya sonrasında gündeme gelen itiraflardan, 'aşırı sağcı' gruplara mal edilen nice eylemin de, aslında, 'Gladio'nun solcu unsurları' tarafından işlendiği anlaşıldı.
Gladio soruşturmasını yürüten savcılar da, sanıkları yargılayan mahkeme üyeleri de konunun nezaketine uygun bir sabır ve titizlikle yerine getirdiler görevlerini. Avrupa'nın konuyu mahkemeye taşıyan başka ülkelerinde de sağduyu elden bırakılmadı. Orada da çeşitli sebeplerle “Neden bu kadar yavaş davranılıyor” itirazını yapanlar vardı; kimileri daha işin başında soruşturma ve yargılamayı zemininden kaydırma çabası içine oralarda da girdi.
İtalya'daki Gladio'nun ve öteki Avrupa ülkelerindeki benzer örgütlerin yargıyla ortaya çıkan gerçek yüzü, Avrupa Parlamentosu'nun, bütün üye ülkeleri gücünü devletten alan gizli örgütleri deşifre edip tasfiyelerini sağlamaya davet eden bir karar almasını getirdi.
Mahkemeye sevk edilen yapılanma, eğer iddianame yargı tarafından da kabul görürse, 22 Kasım 1990 tarihinde alınan o kararın, sonunda, bizim ülkemizde de yerine getirilmesini sağlayacak.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Yanılıyorsunuz sayın SDT 23. Bal gibi suçsuz diyebiliriz. Çünkü aksi hükmen sabit oluncaya kadar herkes suçsuzdur.
Ben detaylarını kanıtlarını bilmediğim bir davada kimseye suçlu yada suçsuz demem. Ama siz taraflı basında çıkan maksatlı haberler ile bu insanları vicdanen suçlu ilan ettiniz bile. Bu ülkede birtakım yasa dışı işlerin döndüğünü hepimiz biliyoruz. Susurluklar ve benzeri pekçok açıklanmayan olay olduğuna şüpheyok ama bu insanlar mı bu işlerin sorumlusu o başka bir konu.
Bir insanı hakında dava açıldı diye suçluyor iseniz dokunulmazlıklar nedeni ile duran zırh altında bekleyen dava konuları hakkında da bir kanatiniz olmalı. Bir insan masum olduğuna inanıyor ve iddia ediyorsa yargılanmaktan korkmaz. Çıkar hesabını verir. Öyle değilmi?
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bazı askeri zevat zamanında Ecevit e çekil baskısı yaptı, darbe girişimi vardı diye iddia ediliyor. Dizi filmin yeni bölümünün konusu bu idi. Bugün Yılmaz Özdil Yazmış ve güzel yazmış. Bende biraz arşiv taradım. O tarihte çıkan bazı gazete başlıklarını sizlere aktaracağım.
Önce Yılmaz Özdil:
Balık hafızası
"Ecevit kişisel hırsından gitmiyor."
"Mesaisini yerine getirmekten aciz."
"Ülkeyi hastaneye çevirme!"
"Kendine zulmetme, çekil!"
"Millete kıyma, bırak!"
"Ölümün ertelenmesi, ötelenmesi, hayatın yaşandığı anlamına gelmez..."
"Mazereti var... Yaşlılık!"
"Çekilmesini bilmiyor."
"Ecevit görevinin başında olduğunu söylemiş... Ne olur güldürme bizi!"
"Fiziken çökmüş."
"Bitmiş bir insan."
"Topluma yararlı olmaya değil, anca kendini ayakta tutabilmeye çalışıyor."
"Git."
"Çekil."
"Yerinden ve merkezden olmak üzere, iki yönetim şekli vardır... Şimdi, hastaneden ve evden yönetim çıktı!"
"Anlaşılan o ki, insan yaşlanınca gerçekleri daha az görüyor, hırsı artıyor. Hastane raporları bile zoraki veriliyor."
"Her tarafı kırılıp dökülüyor."
"Çelik korselerle duruyorsun."
"Düş milletin yakasından."
*
Kime ait bu laflar?
Tayyip Erdoğan’a.
*
Ne yazıyorlar şimdi?
"Darbeci emekli generaller, Ecevit’e çekil baskısı yaptı."
*
Hep söylerim... Bu yalaka gazetecilerin en güvendiği konu, "balık hafızası..."
Kendi yazdıklarını unuttukları için, okuyanlar da mutlaka unutmuşlardır diye tahmin ediyorlar.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
YENİ ŞAFAK 28.06.2002
Ecevit çekilmeli
Bülent Ecevit yaşlılara ve hastalara karşı duyulan doğal sempatiyi istismar ediyor. "Ecevit'in doktoru" olarak ortada dolaşanlar da, ülke çıkarlarını, mesleğe atılırken ettikleri yemini gözardı ederek, kimbilir hangi dürtülerle, onun nâfile çabalarına âlet oluyorlar. Türkiye'nin önünü tıkadığı ve nefesini kestiği gibi 'Ecevit' kimliğine de büyük zararı dokunan bu duruma daha fazla seyirci kalınamaz.
'Kanlı-canlı' görünme uğruna nelere katlandığını dün hep beraber gördük. Dili bir kaç kez sürçtü, ne diyeceğini şaşırdı, kendinden de etrafındakilerden de emin değildi. Ancak asıl vahamet, önceki gün yaşadıklarımız...
27 Haziran günü geniş bir tabipler heyeti karşısına çıkarak kendisini göstermesi beklenen Bülent Ecevit, önceki gün, âniden, ayağının alıştığı hastaneye gitti ve kendi raporunu kendi yazdı: "İki veya üç hafta süreceği tahmin edilen bir 'nekahat dönemi' sonrasında görevi başına dönebilecek..."
'Nekahat', "Hastalık-sonrası dinlenme dönemi" anlamına geliyor; oysa önceki gün hastane çıkışında ve dünkü temaslarında durumunu ekranlardan izlediğimiz Bülent Ecevit, hiç de öyle hastalığını atlatmış biri görüntüsü vermedi. Allah şifa versin; ancak, Bülent Ecevit, her halinden belli olduğu üzere, iş göremeyecek kadar ağır bir hastalığa düçar... İki veya üç hafta sonra 'eskisi gibi olarak' başbakanlık görevini üstlenmesi düşünülemez.
Bu noktada durup şu soruyu sormamızda yarar var: "Acaba, Ecevit, hastaneye, önceden kararlaştırılan günde değil de, bir-iki gün önce gitme ihtiyacını neden duydu?" Bu sorunun hemen akla gelen cevabını biliyoruz: Herkes Dünya Kupası yarı-final maçı ile meşgulken ve kendisini en iyi hissettiği anda gitti hastaneye... Ancak, erken gidişin, çok önemli bir başka sebebi daha var...
Geçen ay sonunda yapılan MGK toplantısında, resmi programda, "Başbakanın sağlığı" diye bir madde bulunmuyordu; ancak, bürokratların çıkıp sadece MGK asli üyelerinin içeride kaldığı görüşme bölümünde Ecevit konusunun ele alındığını tahmin etmek zor değil. Duyum şu: Mayıs ayı MGK'sı sonunda yapılan değerlendirmede, Ecevit'in sağlık durumunun bir sonraki toplantının yapılacağı 28 Haziran tarihine kadar 'rapora bağlanması' mutabakatına varılmış... Ecevit, önceki gün bildik hastaneye giderek, MGK toplantısı öncesinde kendi raporunu kendi eliyle yazmış oldu.
Sağlık raporlarının geçerli 'sayılması' için belli şartlar vardır; Ecevit'in raporu o şartlara pek uymuyor. Daha da kötüsü, "Ecevit'in doktorları", tabiplere yakışan bir hassasiyetle konuya yaklaşmıyorlar. "Sağlıklıdır" diye kameralar karşısına çıkmasına izin verdikleri kişi, koltuğunu bir dakika ihmal etmesi vahim sonuçlar doğurabilen bir görevin sahibidir; nitekim, Türk ekonomisine 'reyting' veren bir yabancı kuruluş, "Başbakanın hastalığı" gerekçesiyle ülke puanını düşürdü. O uyarıya da gerek yok; ekonomik dengelerin hepsi, son bir ay içerisinde, başbakanın sağlığını andırır bir grafik çizmeye başladı. Ülke de, vatandaşlar olarak bizler de fakirleşiyoruz...
Hemen her konuda ince ayrıntılara giren 1982 Anayasası, başbakanın görevini ifa edemeyecek kadar hasta olması durumunu öngören bir maddeden yoksun. Belli ki, anayasa yapılırken, görevini yerine getiremeyecek durumdaki bir başbakanın koltuğunu boşaltmakta tereddüt etmeyeceği, tanıdık hekimlerden 'sağlık raporu' arayışına girmeyeceği varsayımından hareket edilmiş. Ecevit, politikacıların 'ihtimal-dışı' saydıklarına meydan okuyor...
Buna daha fazla müsaade edilmemeli. Başbakan Ecevit'e düşen ülkeyi ve kendisini sevenleri daha fazla üzmeden görevinden ayrılmaktır. Bekliyoruz.
FEHMİ KORU
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ecevit`in doktor raporları açıklansın
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, `Sadece Başbakan`ın çekilmesi yetmez, hükümetin çekilmesi gerekir` dedi.
Erdoğan, dün, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB ) Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki heyet ile İngiltere `ni Büyükelçisi Peter Westmacett`i kabul etti. Hükümetin ülkeye güven vermediğini Türkiye `nin başsız ve başbakansız olduğunu vurgulayan Erdoğan, `İki aylık belirsizliğin faturası 20 milyar dolardır. Hemen acil seçim için Türkiye `nin karar alması lazım. SPK ve Seçim Yasaları `nı değiştirip seçime öyle gidelim` diye konuştu. Başbakan Ecevit `in yıllar önce İsmet İnönü `ye yönelik `çekil` sözlerini hatırlatan Erdoğan, `Rahmetli İnönü için talep ettiğini şimdi kendisi sergilemekte. Ancak işin muhatabı Başbakan değil hükümettir . Sadece Başbakan çekilmesi yetmez, hükümet çekilmeli. Her yerde, her bakanlıkta sıkıntı var` diye konuştu. TOBB Başkanı Hisarcıkoğlu da seçim maliyeti gösterilerek erken seçimden kaçmanın yanlış olacağını söyledi. Hisarcıkoğlu, `Seçimi istemiyorum gibi bir mantık olamaz. Biz önce SPK ve SY `yi değiştirelim, sonra seçime gidelim` dedi.
2002-07-06 Yeni Şafak
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Ecevit ile ilgili iddiaları bu konuya çok yakından tanık olan ve şimdi DSP milletvekili seçilen 3 kişiye sormak lazım:
1. Koruma müdürü Recai Birgün.
2. Doktoru Mücahit Pehlivan.
3. Yakın dostu ve DSP'nin ikinci adamı Emrehan Halıcı.
(Bu yakın tanıkların konuşmalarını değişik programlarda dinledim.)
Ecevit'in Başkent Hastanesi'ndeki tedavisi sırasında gitgide bozulan sağlığı oradan ayrıldıktan sonra nasıl düzeldi?
Başkent Hastanesi'nden "görev yapamaz" raporu almayı planlayanlar kim?
Olay sadece "istifa et" baskısı değil yani. Önemli bir devlet adamının sağlığı ve canı üzerinden oynanan oyunlar.
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
Bu saydığınız isimler Rahmetliye Rahşan hanımdan daha
mı yakın? Ama belkide size göre Rahşat Ecevit kendi halinde bir ev hanımıdır ve hiç bir bilgisi olamaz.
Bir araştırın bakalım Rahşan hanım bu ima etmeye çalıştığınız olayları değişik kaynaklara nasıl anlatıyor. Mesela Can Dündar olabilirmi?
Yada Güneri Civaoğlu ? Okumak araştırmak sonra yazmak sizi daha inanılır kılar. Daha önce yaptığınız gibi aynı yoldasınız. Gözünüzde at gözlüleri önünüzdeki parkurdan başka yere bakmanız bile mümkün değil.
En büyük çekil baskısı ve eleştirinin kimlerden geldiğini ne çabuk unuttunuz.
Google a girin bir araştırın. Hiç olmazsa yukarıdan okuyun bakalım Fehmi beyefendi sayın başbakan ne diyormuş.
Bu çekil diyenler acaba iddianamede varmıdır?
Re: Ergenekon'da yeni gözaltılar
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi emekli öğretim üyesi, eski Orman Mühendisleri Odası Başkanı ve İşçi Partisi milletvekili adayı Prof. Dr. Uçkun Geray,
Ergenekon operasyonu kapsamında Mersin'in Silifke ilçesi İşçi Parti eski ilçe başkanı ve Ulusal TV Silfke temsilcisi Yusuf Buldu ve İşçi Partili Nuran Gökdemir gözaltına alındı. Polis, sabah saatlerinde bu kişilerin evlerinde arama yaptı.
İstanbul merkezli Milli Çözüm Dergisi yazarı Mevlüt Sungur'un da aralarında bulunduğu 8 kişi Konya polisi tarafında gözaltına alındı.Derginin Bağcılar'daki merkezinde polis arama yaptı..
Polisin ayrıca Levent'teki Oyak Sitesi'nde ve İstinye'deki Gazeteciler Sitesi'nde de bazı evlerde arama yaptığı öğrenildi.
Polis, İstanbul'daki operasyon kapsamında aramalarda el konulan belgeleri İstanbul emniyet Müdürlüğü'ne getirdi.
5 İLDE 26 KİŞİ GÖZALTINDA
Ergenekon soruşturması kapsamında Konya, İstanbul, Kocaeli, Mersin ve Elazığ'da düzenlenen operasyonlarda 26 kişi gözaltına alındı.
Konya Emniyet Müdürlüğüne bağlı ekipler, sabah saatlerinde Ergenekon soruşturması kapsamında 5 ilde eş zamanlı operasyon düzenledi.
Konya polisinin 5 ilde yaptığ operasyonlarda gözaltına alınanların hükümeti yıkmak, kaos ortamı oluşturmak, isyana teşvikle suçlandıkları öğrenildi
Diğer illerde gözaltına alınan şüphelilerin Konya'ya getirildiği ve Konya Numune Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildiği öğrenildi.
YUSUF BULDU GÖZALTINDA
MERSİN’in Silifke İlçesi’nde İşçi Partisi (İP) eski Silifke İlçe Başkanı 54 yaşındaki Yusuf Buldu gözaltına alındı. Buldu’nun Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındığı ileri sürüldü.
Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile Silifke İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Gemi Mühendisleri Odası Silifke temsilcisi ve Ulusal TV Akdeniz temsilcisi de olan Yusuf Buldu’nun Göksu Mahallesi’ndeki evine bu sabah 05.50’de baskın yaptı.
Yusuf Buldu’yu gözaltına alan sivil polisler, evde yaklaşık 4 saat arama yaptı. Aramanın ardından polisler, içinde henüz ne olduğu anlaşılamayan 4 poşet malzemeyle evden çıktı. Bu arada polislerin arasında ekip otomobiline götürülen Buldu, “167 milyar liralık (167 bin YTL) yüzük takan Hayrünnisa Gül’ü tutuklasınlar. Ben vatansever Atatürkçü bir insanım. Beni neden gözaltına alıyorlar?” diye bağırıp tepki gösterdi.
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındığı ileri sürülen Yusuf Buldu’nun, Konya Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğü belirtildi.
Buldu, evinden götürülürken annesi 75 yaşındaki Berihan Buldu da gözyaşı döktü. Berihan Buldu’yu diğer çocukları teselli etti.
ELAZIĞ´DA 1 ERGENEKON GÖZALTISI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yürütülen Ergenokon soruşturması kapsamında Konya Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda Elazığ'da yaşayan Ahmet Akgül'ün gözaltına alınması talimatını verdi. Konya'dan Elazığ'a gelen bir polis ekibi Ahmet Akgül'ü gözaltına alarak soruşturmasının yürütülmesi için bu kente götürdü.
Gözaltına alınan Ahmet Akgül'ün Elazığ'da yerel yayınlanan Elazığ Gazetesi'nde köşe yazıları yazdığı, bir dönem Ulusal TV'de program yaptığı Milli Uyanış Dergisi ile son olarak da Milli Çözüm Dergisi'nde çalıştığı öğrenildi.
İŞÇİ PARTİSİ'NDEN AÇIKLAMA
İşçi Partisi bu sabah saatlerinde gerçekleştirilen operasyona yönelik bir açıklama yaptı. İP Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, 'İP üyesi 3 kişi gözaltında. Gözaltına alınanlar arasında hocaların hocası Prof. Dr. Uçkun Geray da var' dedi.
İP'nin internet sitesinde yer alan açıklamada da şöyle denildi:
“Arama ve gözaltı kararlarının 21 Temmuz 2008 günü Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verildiği, kararın 'Ergenekon soruşturmasında ele geçirilen dokümanlardan elde edilen bilgiler' çerçevesinde alındığı öğrenildi. Bu kapsamda Milli Çözüm Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ile dergi yazarlarından bir kısmının da gözaltına alındıkları iddia edildi.”