Printable View
Vallahi o da düzene uyarsa üzülürüm. Görüşlerine katılmasam da; Tuncay Özkan gibi şovmenlere, Yalçın Küçük gibi çatlak proflara, Nihat Genç gibi "deli oğlan"lara, Ergün Poyraz gibi desteksiz atanalara da (gerçi JİTEM'den maaş alarak yazdığı iddia ediliyor ama) bu toplumda yer olmalı. Düşünce ve ifade özgürlüğü öyle diyor.. Sizce?...
Beni unutmuşsunuz Abbas bey ? Bizde sizle bir program isteyelim... Yüz saat sürer... Karakolda da biter.
Sizi unutur muyum hiç.. Sizin yeriniz "başka"...
Sayın Bilgili,
Demişsiniz ki;
"Vallahi o da düzene uyarsa üzülürüm. Görüşlerine katılmasam da; Tuncay Özkan gibi şovmenlere, Yalçın Küçük gibi çatlak proflara, Nihat Genç gibi "deli oğlan"lara, Ergün Poyraz gibi desteksiz atanalara da (gerçi JİTEM'den maaş alarak yazdığı iddia ediliyor ama) bu toplumda yer olmalı. Düşünce ve ifade özgürlüğü öyle diyor.. Sizce?..."
Yazınızda geçen isimleri küçümser sözlerinizi kabul etmek mümkün değil.
Tuncay ÖZKAN; Kendisini hiç sevmem, kaş yapayım derken göz çıkaranlar gibi. Onun karşısına aldığı kişiyi bu millet bağrına basar. Şu anda R.Tayyip ERDOĞAN'ı karşısına aldı. Sırf bu yüzden ne kadar muhalefet ederse etsin, AKP ekmeğine yağ sürmekten öte işlevi olmayacaktır. Ergenekon dalgasına yakalanma ihtimali bu nedenle 0 (yazıyla sıfır).
Yalçın KÜÇÜK; Yalçın Hoca yıllarını kitap çalışmalarına vermiş. Türkiye Üzerine Tezler, Aydın Üzerine Tezler, Tekeliyet, İsimlerin İbranileştirilmesi, Aforizmalar, Calicula, Epilepsi ve Orgazm, 21 Yaşında Fatih, İsyan I-II, Sol Müdahale, Gizli Tarih I ilk aklıma gelen eserleri. Türkiye'deki Tekeli ve kaynağını teşhis ve teşhir etmeye başladıktan sonra tıpkı sizin söyleminiz gibi çatlak profesörlüğe layık görüldü. Katılmıyorum. O hacimli kitaplarını okudum, aşağılayıcı hiçbir eleştiriyi hak etmiyor. Kitabını okumadan sadece TV deki görüntüsüne bakılarak eleştiriliyor. Adam yıllar önce APO ile Bekaa'da görüşmüş, kitaplarına yazmış, resimleri koymuş. Bizim cahil, okumayan medya mal bulmuş mağribi gibi sevinç çığlıkları ile karalama kampanyasına başladı. Sanki Yalçın KÜÇÜK bunları gizlemiş gibi... Sebep, Ergenekonu eleştirdi. Daha fazla bir şey söylemeyeceğim.
Nihat GENÇ; Deli Oğlan yakıştırması aşağılama da, iltifat da içerebilir. Ben iltifat ettiğinizi kabul ediyorum. Ali ŞERİATİ'nin deyimiyle "aydın, halk içindeki konumunu aydınlık olarak bilen kişlidir" tanımına uyan bu yazar Türkiye için mutlaka lazım olan şahıslardandır. Karanlığa Okunan Ezanlar kitabı başta olmak üzere tavsiye etmekte hiçbir sakınca görmediğim bir yazardır.
Ergun POYRAZ; Desteksiz atan demişsiniz. Desteksiz atan bir yazarı 14,5 aydır içerde tutmazlar diyorum. Devletin gizli bilgilerini alarak kitabına basmakla itham edilmiş ve derdest edilerek yargılanan yazara desteksiz atan yakıştırmasını kabul etmiyorum.
Sayın 32844;
Değindiğim bu yazarların kitaplarının tamamını olmasa da bir kısmını okudum Haklarında yorum yapabilecek kadar tanıdığımı zannediyorum.
Tuncay Özkan ve Nihat Genç'le ilgili değerlendirmelerinize tam olmasa da büyük ölçüde katıldığımı söyleyebilirim. Tuncay Özkan'ın kitaplarında önemli bilgiler var.. Örneğin MİT'le ilgili kitabı ve Operosyon (Apo ile ilgili kitapları) önemlidir. Benim Tuncay Özkan'la ilgili eleştirim televizyonculuğu ile ilgili. Ayrıca bir mitingte yakından da dinledim. Konuşmaları bana oldukça tahrik eidici ve şova yönelik gibi geldi.
Nihat Genç, özgün bir yazar. Özellikle ilk kitaplarından biri olan "Oflu Hoca" bir zamanlar popülerdi. Diğer kitapları ve kouşmaları da bana ilginç gelmiştir. Ama aşırı ve katı yargılar içeren görüşler bana hep itici gelmiştir. Nihat Genç'te de bu aşırı ve katı yargılar vardır.
Yalçın Küçük'ün eski tezleri üzerine fazla yorum yapmayacağım. Kendi dünya görüşüne göre yazılmış ülke sorunları ele alınmıştır. Ama özellikle son zamanlarda yazdıkları akademik (bilimsel) camiada pek de kabul gören görüşler değil. Özellikle isimler üzerinden yaptığı yorumlarla insanların yahudi kökenli, sabatayist vs. olduğunu iddia etmesi çok tartışılmıştır ve ipe sapa gelmez görüşler olarak değerlendirilmiştir. Çok okunmakla birlikte çok itibar edildiğini düşünmüyorum.
Ergün Poyraz'ın kitaplarının de bilimselliği ve iddialarının gerçekliği oldukça tartışmalıdır. Çoğu iddianın sağlam delili olmadığı gibi çelişkileri de vardır. Objektif olmak gibi bir kaygısıs hiç yoktur. Tamamen karalamaya yönelik kitaplardır. Ayrıca JİTEM'den para aldığı iddiası da oldukça düşündürücüdür.
Sayın BİLGİLİ,
Nazik cevabınız için teşekkürler.
Ben yine de aynı düşüncedeyim. Akademik camianın ciddiye alması ya da almaması benim için bir kriter değildir. Maalesef ben birisine hırsız dediğimde; hırsız ama çalışıyor diyen o kadar çok akademisyen tanıdım ki, üniversitelerin bilim yuvası olmaktan çıktığının ispatıdır bu. Üniversiteler şu an bilim derdinde değil. En son yapılan rektörlük seçimlerinde adayların öyle bir promosyona giriştiklerini gördüm ki rektör yerine belediye başkanı olacaklarını sandıklarını düşünmeye başladım. İşte üniversitelerin hali.
15-20 yıl önce A.Ü.H.F. karşısında Fakülteliler, Şah, Dostlar gibi kıraathaneler vardı. Buralarda okey oynardık. Bir yandan da sınavlara hazırlanırdık. Oradaki konuşmalar bile daha akademikti.
Yazar bana göre objektif olmak zorunda değildir. Tam aksine subjektif olabildiği kadar yazardır. Necip Fazıl'ı, Cemil Meriç'i, Abdurrahim Karakoç'u, Nazım Hikmet'i, Ahmet Arvasi'yi, Erol Güngör'ü, Dündar Taşer'i, Nihal Atsız'ı, Aziz Nesin'i yazar yapan ve kitlelere kabul ettiren taşıdıkları subjektifliktir. Zira hep inandıklarını, sonuna kadar yazdılar. Objektiflik kaygıları olsaydı bu kadar tanınamazlardı. Hepsinde de mutlaka belli bir çelişki vardır.
Ergun Poyraz için söylüyorum. Kişisel kanaatim kitapları sipariş ve servis usulüdür. Ancak bu yazdıklarının tamamının atmaca olduğu anlamına gelmez.
Sağlıcakla kalın...
bence tuncay özkan tutuklanmaz
Tutukladıklarını nasıl salıvereceklerini düşünüyorlar.
Doğru söz kutlarım: İddanamede B...k üstündeki sinekden korkan Fatih Ürek için Ergenokonun azılı işkencecisi geciyor ya gerişini düsünemiyorum!Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
""Çüş! Ben ne anlarım işkeceden"" Fatih Ürek Vatan Gazetesi. 4/9/2008
ERGENEKON Davası, Türkiye nin gündemindeki yerini korumaya devam ediyor. Gazete sayfalarında ve televizyon haberlerinde Ergenekon iddianamesiyle ilgili yeni belge ve bilgilere bol bol rastlıyoruz. AKP li milletvekillerinin büyük bir bölümüde Ergenekon iddianamesine merak salmış. Hatta, AKP nin bazı yöneticileri, iki ciltlik kitap haline getirilen iddianameyi fırsat buldukça okumaya ve incelemeye çalışıyorlar. 2455 sayfalık iddianameyi okumak kolay değil. O yüzden AKP liler, gündemdeki konuyla ilgili bölümleri açıp açıp okuyorlarmış. AKP li bir grup başkanvekilinin masasının üzerindeki görüntü şöyle: En üstte Anayasa kitapçığı, Hemen altında Siyasi Partiler Yasası. Onun altında Seçim Yasası. Hepsinin altında ise Ergeenkon iddianamesi ciltleri.... İlginç bir görüntü değil mi?
TSK da İlker Başbuğ ile yeni bir dönem mi başlıyor: Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan iki emekli generalin tutuldukları cezaevinde Sn. Genelkurmay Başkanı nın bilgisi ve emri ile ziyaret edilmesi anlamlıdır. TSK yargıya olan saygısını belirtmekle birlikte, ahde vefa göstererek generallerini sahiplenmiş ve doğru bir iş yapmış diye düşünüyorum.
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Eğer F. Ürek Ergeenkon'un azılı işkencecisi ise O'nu niçin tutuklamıyorlar?
Adalet Bakanlığı Ergenekon Soruşturamasını yürüten savcılar hakkında soruşturma izni vermedi.
Savcı Öz'ün durumu idari yargı yolcusu:
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin," Savcı Zekeriya Öz hakkında soruşturma izni verilmemesi kararını idari yargıya götüreceğiz." dedi. Gültekin, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında , "Ergenekon" soruşturmasını yürüten Savcı Öz hakkında soruşturma izni verilmemesini eleştirdi. Öz'ün soruşturma sırasında, "hukuk fakültesinin kapısından yeni giren bir hukuk öğrencisinin bile yapmayacağı" hatalar yaptığını öne süren Gültekin, bu nedenle HSYK'na 5 şikayette bulunduklarını söyledi. Adalet Bakanı Şahin'in Öz hakkında soruşturma izni vermediklerini doğru bulmadıklarını ifade eden Gültekin," Bu kararı önümüzdeki hafta idari yargıya götüreceğiz" dedi.
Son günlerde Ergenekon ile 12 Eylül darbesini örtüştürme gayretleri alabildiğine hızlı bir şekilde görsel ve yazılı basında devam etmektedir. Bu gayretler belli çevrelerin malum karalamalarından başka bir şey ifade etmemektedir.