ufak ufak gidecektir heralde!!
Printable View
ufak ufak gidecektir heralde!!
Genelkurmay ilk kez suskunluğunu bozdu; Atabeyler operasyonuyla ilgili olarak polisi üstü kapalı eleştirdi
Genelkurmay Başkanlığı "Atabeyler" baskınına dair ilk resmi açıklamasını operasyonun dördüncü gününde yaptı. Emniyet'in düzenlediği operasyon konusunda askeri makamlara bilgi vermemesinden duyulan "rahatsızlık" açıklamaya da yansıdı. Askeri personelin gözaltına alındığı bilgisini basından öğrendiğini vurgulayan Genelkurmay, olayın içeriği hakkında askeri makamlara herhangi bir bilgi ve belge ulaşmadan, bilgilerin bütün detaylarıyla basın kuruluşlarına ulaşmasını "dikkat çekici" buldu.
Genelkurmay Başkanlığı Atabeyler baskını hakkında yaptığı yazılı açıklamada isimleri verilmeksizin, Pilot Yüzbaşı Murat Eren ve Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevli Astsubaylar Yasin Yaman ile Erkut Taş'ın "askeri malzemeyi gizlemek ve zimmetine geçirmek" suçlamasıyla tutuklandıkları bildirildi. Genelkurmay açıklaması şöyle:
* 30 Mayıs 2006 günü geç saatlerde bazı TSK mensuplarının Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince göz altına alınarak Terörle Mücadele Merkezi'nde sorgulanmaları ile başlayan soruşturmaya ilişkin konulardan, 31 Mayıs 2006 tarihli basın organlarında yer alan haberler üzerine bilgi sahibi olunmuştur.
* Olayın içeriği hakkında askeri makamlara bir bilgi ve belge ulaşmadan olayla ilgili bilgilerin bütün detaylarıyla basın kuruluşlarına ulaşmış olması dikkat çekici bulunmuştur. Bu bilgiler Genelkurmay Başkanlığı'nca ihbar kabul edilerek, olaya adı karışan askeri personel hakkında 'askeri malzemeyi gizlemek ve zimmetine geçirmek' suçundan Genelkurmay Askeri Savcılığı'nca yapılan hazırlık soruşturması üzerine, üç askeri personel tutuklanarak Askeri Ceza ve Tutukevi'ne konulmuştur.
* Olayın Askeri Yargıyı ilgilendiren bölümü dışında kalan kısmı ile ilgili soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülmekte olup, olay tümüyle bağımsız yargıya intikal etmiş durumdadır.
Emniyet ne demişti?
Genelkurmay Başkanlığı'nın polisle asker arasındaki koordinasyonsuzluğu ortaya koyan açıklamasına karşılık, Emniyet Genel Müdürlüğü önceki gün "polis-asker koordinasyonunda sorun yok" diye açıklama yapmıştı. VATAN
Danıştay ve Cumhuriyet Gazetesi'ne yapılan saldırılarla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Ayhan Parlak serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında 2 hafta önce çıkarıldığı mahkeme tarafından örgüt üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanarak ceza evine gönderilen Ayhan Parlak, yaptığı itiraz sonucu bugün serbest bırakıldı. Avukatı aracılığıyla soruşturmayı yürüten Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulunan Ayhan Parlak'ın bu itirazı yerinde görülerek serbest bırakıldı. Parlak, tutuksuz olarak yargılanacak.
ÖNCELİKLE SALDIRIYI KINIYORUM.
BURADA ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ HUSUS;
BU ZAMANDA BU ŞEKİLDE BİR CİNAYET İŞLEYECEK; OKUMUŞ-KÜLTÜRLÜ İNSANLARIN OLUŞUDUR.
ARAŞTIRILMASI GEREKEN BUDUR. BU İNSANLAR NEREDE YETİŞİYOR?
BANA GÖRE BAZI ÖZEL OKULLAR DİN İSTİSMARI YAPARAK RANT ELDE EDERKEN NE YAZİK Kİ BU TÜR KATİLLERİ DE YETİŞTİRMİŞ OLUYOR.
BU TÜRDEN ÖZEL OKULLARIN İNCELENMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM. YAPILAN TEFTİŞLERİN YETERLİ OLMADIĞI KANATİNDEYİM. ÖRNEĞİN GEÇEN HAFTA DENİZLİDEYDİM. ARKADAŞLARIN ANLATTIĞINA GÖRE BAZI ÖZEL OKULLARA VATANDAŞ SADECE "ÖĞRETMENİN BAŞI ÖRTÜLÜ" OLDUĞU İÇİN KAYIT YAPTIRIYORMUŞ. VE DAHA NELER.
Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, İstanbul'da S.B
ve K.Ö adlı kişileri gözaltına aldı.
Gözaltına alınan 2 kişi Ankara'ya getirildikten sonra Adli Tıp
Kurumunda sağlık kontrolünden geçirildiler ve sorgulanmak üzere Ankara
Emniyet Müdürlüğüne götürüldüler. Böylece, Alparslan Arslan'ın ek
ifadesini verdiği pazartesi gününden bu yana gözaltına alınanların
sayısı 5'e yükseldi.
Gözaltına alınan S.B ve K.Ö'nün, Kağıthane'de bir camide vaizlik
yapan ancak Diyanet İşleri Başkanlığı personeli olmayan S.K'nın yakın
görüştüğü kişiler olduğu belirtildi. S.K ve gözaltına alınan 2 kişinin
Danıştaya düzenlenen silahlı saldırı öncesi Alparslan Arslan ile bazı
görüşmelerinin tespit edildiği kaydedildi.
Gözaltında tutulan 80 yaşındaki S.K'nın, sorgusunda Alparslan
Arslan'ı tanıdığını ancak saldırı olayıyla ilgili herhangi bir
bilgisinin olmadığını iddia ettiği vurgulandı.
Ankara-Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Danıştay'a düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin soruşturmayı genişletiyor. Alparslan Arslan'ın Savcı Şemsettin Özcan'a ek ifade vermesinin ardından soruşturma yeni bir boyut kazandı.
Bulgar göçmeni ve Nurcu
Arslan'ın sık sık evine gidip bilgisine başvurduğu ve "şeyh" olduğu belirtilen Salih Kurter ile okul arkadaşı Avukat Süleyman Esen gözaltına alındı. İETT'den emekli olan Kurter'in Bulgar göçmeni çıkması ise saldırgan Alparslan Arslan'ın babası İdris Arslan'ın açıklamalarını yeniden gündeme getirdi. Baba Arslan, VATAN'a şu açıklamayı yapmıştı: "5-6 ay önce arkadaşlık etmeye başladığı yeni insanlar vardı. Şivelerinden Bulgar göçmeni olduğu anlaşılan iki kişi olduklarını biliyorum sadece. Bir keresinde bu arkadaşlarının kendisini bir eve götürdüğünü ve 3 saat boyunca birinin Kur'an okuduğunu anlattı. Kur'an okunurken çok etkilendiğini ve fenalaştığını söyledi." Kurter'in "Risale-i Nur" cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtildi.
Soruşturmada tutuklu sanıkların ifadelerinde "Mardinli A." olarak geçen ve silahları sağladığı ileri sürülen Aykut Metin de dün düzenlenen operasyonla istanbul'da yakalandı ve gözaltına alındı. Mardin'de kamyon şoförlüğü yapan ve sınır ticareti yaptığı öğrenilen Metin'in sık sık Kuzey Irak'a giriş çıkış yaptığı ve yine bir silah alım satımı ile ilgili olarak daha önce de gözaltına alındığı belirtildi. Saldırıyla ilgili 2 kişi daha aranıyor.
Gerçek ismi Salih Kurter. Ancak Şeyh Salih Hoca olarak biliniyor. Nur cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olduğu belirtilen 83 yaşındaki şeyh, Arslan'ın ifadesinin ardından İstanbul'da gözaltına alındı.
ARKADAŞI DA GÖZALTINDA
Arslan'ın sık sık şeyhin yanına gittiğinin öğrenilmesi üzerine polis, şeyhin Gültepe'deki evini bastı. Şeyhle birlikte evde olan Arslan'ın avukat arkadaşı Süleyman Esen de gözaltına alındı.
ATATÜRK'E HAKARET
Arslan'a "Harekete geçme vakti geldi" diye telkinde bulunduğu ileri sürülen şeyhin Atatürk'e hakaretten cezaevine girdiği iddia ediliyor.
Saldırıda ikinci perde
Danıştay saldırısının zanlısı Arslan'ın ek ifadesinden sonra sınıf arkadaşı Süleyman Esen ile 83 yaşındaki Şeyh Salih Hoca gözaltına alındı. Şeyhin, "Artık harekete geçme zamanı geldi" dediği ileri sürülüyor.
17 Mayıs'ta Danıştay üyelerine yönelik silahlı saldırı sonucunda Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürüp Daire Başkanı ile üyelerini ise yaralayan avukat Alparslan Arslan'ın önceki gün Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ek ifade, soruşturmada ikinci perdeyi açtı. Uzun süren bir suskunluk sonrasında "Hiçbir şeyden korkum yok. Herşeyi anlatacağım" diyerek ani bir kararla soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan'a bir buçuk saat süreyle ifade veren avukat Alparslan Arslan'ın ifadesi sonrasında düğmeye basıldı.
POLİS BASKIN YAPTI
İstanbul Emniyet Müdürlüğü TerörleMücadele ekipleri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatı üzerine önceki gece Alparslan Arslan'ın saldırıdan önce sık sık yanına gidip geldiğini söylediği Şeyh Salih Hoca'nın Gültepe'deki evine baskın düzenledi. Baskın sırasında polis ekipleri bir sürprizle karşılaştı. Avukat Arslan'ın ifadesinde adı geçtiği için aranan sınıf arkadaşı avukat Süleyman Esen, tesadüfen Şeyh Salih Hoca'nın evindeydi. Polis Salih Hoca ile birlikte avukat Süleyman Esen'i de gözaltına aldı.
ANKARA'YA GÖNDERİLDİLER
Avukat Esen'in ev ve işyerinde arama yapıldı. Ardından Şeyh Salih Hoca ile avukat Esen ifadelerininalınabilmesi için Ankara'ya gönderildi. Avukat Arslan'ın saldırıyı gerçekleştirmeden önce 6 ay kadar kendisini Şeyh Sait'in talebesi olarak tanıttığı öğrenildi. Şeyh Salih Hoca'nın yanına gidip geldiği ve hocanın da Arslan'a "artık harekete geçme zamanı geldi" diye telkinlerde bulunduğu ileri sürüldü. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da, Danıştay saldırısı'nın ilk günlerinde Arslan'ın "Şeyh Salih Hoca efendinin" yanına sık sık gittiğini ileri sürmüştü. Salih Kurter'in Atatürk'e hakaretten ceza aldığı da iddialar arasında yer alıyor.
Danıştay saldırısının faili Alparslan Arslan'ın ruh sağlığı bozuluyor !(muş!!!)
55 gündür Sincan F tipi cezaevinde tutuklu bulunan Alparslan'ın sürekli "Beni öldürecekler" sözünü söylediği belirtiliyor.
Öldürülme korkusuyla yemekleri yemeyen Alparslan'ın gelen yemeği önce gardiyanlara yedirdikten sonra yediği belirtiliyor.
Tek kişilik bir koğuşa konulan Alparslan'ın etrafındaki 6 koğuş da güvenlik gerekçesiyle boş tutuluyor. Alparslan'ın başkalarıyla temasa geçmemesi için dışarı çıktığında koridorların boşaltıldığı ve tek başıra yürütüldüğü kaydediliyor.
Arslan'ın bir süre önce de uzun süre yemek yememe eylemi gerçekleştirmiş ve kimilerine göre de sağlık gerekçesiyle cezaevinde yatmamak için böyle bir yola başvurduğu iddia edilmişti.
Bu arada Arslan, avukatları aracılığıyla ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi savcılığına başvurarak, ikinci kez ek ifade verme talebinde bulundu.
www.haber3.com
Madem bu kadar canın kıymetliydi, niye yaptın demezler mi adama ???
Alparslan Arslan hakkında 4 kez müebbet istenilen raporda saldırının türban için yapıldığı belirtildi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan Danıştay saldırısının iddianamesini tamamladı. Saldırı ile "baskı ve şiddet kullanarak türbanı hakim kılmak" istenildiği belirtilen 12 sayfalık iddianamede "cumhuriyet"in hedef alındığı da belirtildi. Savcı, Alparslan Arslan için dört, Vaiz Salih Kurter ve Süleyman Esen için üçer kez "ağırlaştırılmış müebbet" istedi.
SAVCILIK kanlı Danıştay baskınının iddianamesinde saldırı nedenini, "türbanı baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılmak" olarak belirledi. Savcı, "Oluşum türban diye bilinen örtüyü korumak ve kendi deyimleriyle ders vermek amacıyla örgütlenmiştir" görüşünü savundu.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Şemsettin Özcan 12 sayfalık iddianamesinde saldırgan Alpaslan Aslan'ın Emniyet ve Savcılık'taki ifadelerinden alıntı yaptı.
Arslan Emniyet'te Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ve Danıştay baskınının amacı için, "Başörtüsü kararına bir tepki olarak bu kararı veren Danıştay İkinci Dairesi Başkanı'nı öldürmekti. Bana göre yanlış karardı. Allah'ın Kanunu'nun üzerinde bir kanun veya karar yoktur. El bombasını gazeteye atmadan önce birkaç kez Allah-u Ekber diye tekbir getirdim" bilgisini verdi. Arslan Savcılık ifadesinde biraz daha ayrıntıya girdi:
"İnançlı bir Anadolu insanı olarak yani ortalama bir Müslüman bir Türk insanı olarak Danıştay'ın başörtüsü kararı nedeniyle daire başkanını vurmaya karar verdim. Odaya girdiğimde, "Allah-u Ekber" diye tekbir getirdim. Odada bulunduğum sırada, "Osmanlı'nın torunuyum bundan sonra daha dikkatli karar verilsin" diye bağırdım. Yakalanırken tekbir getirmiş olabilirim." Savcı Özcan, Arslan için dört, vaiz Salih Kurter ve Süleyman Esen için de üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi.
SALDIRI KİŞİLERE DEĞİL
İddianamede Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ile Danıştay saldırısı birlikte ele alınarak amacın örgüt kurarak Anayasal düzeni yıkmak olduğu kaydedildi. İddianamede sanıkların meydana getirdiği oluşumun türban ile ilgili baskı ve şiddet ve tehdit içeren bir örgüt olduğu vurgulanarak şöyle denildi: "Eylemlerin mahiyetlerine bakıldığında saldırıların türban ile ilgili karikatür yayınlayan basın kuruluşuna ve T.C. Devleti Kanunları'na göre karar veren yargı mensuplarına karşı yapıldığı kişisel bir neden ve husumetin olmadığı görülmektedir."
KORUMAK İÇİN
"Türban olarak bilinen bir örtünün baskı, şiddet ve tehdit kullanılarak topluma hakim kılınması amacıyla örgütün kurulması ve bu amaca uygun eylemler gerçekleştirilmesi mevcut anayasal sisteme yönelik bir tehlike olduğu gibi vasıfları T.C. Anayasası'nda yazılı ve bu anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzenin yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs olarak değerlendirilmiştir. Oluşum, toplum üzerinde baskı kurmak, kendi deyimleriyle ders vermek amacıyla örgütlenmiştir. Terör örgütlerinin kuruluşunda amaç, önemli bir unsurdur. Türbanıkorumaya yönelik örgütlenmiş oluşumda da husus açıkça görülmektedir."
KENDİSİ ATTI
İddianamede, Cumhuriyet'e yönelik saldırılarla ilgili olarak da şu bilgiler yer aldı: "İlk bombanın patlamaması ve Cumhuriyet gazetesi'nden karikatürle ilgili herhangi bir özrün gelmemesi üzerine ikinci kez bombalı eyleme karar verdiler. Tekin İrşi ve İsmail Sağır'ın attığı ikinci bombanın da patlamamnası üzerine Alparslan, "Allah'a inancınız yok, bu nedenle bomba patlamamıştır" diyerek çok sinirlendi. 11 Mayıs'taki bombalı saldırıda Alparslan, "Allah-u Ekber" diyerek tekbir getirdi. Cebinden çıkardığı el bombasını gazetenin bahçesine attı. Kaçarken de "İnsanın başına taktığı başörtüsü domuzun başına geçirilmez" diye bağırdı.
Danıştay baskınından sonra yaralı olarak ele geçen emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ismine de iddianamede rastlanmadı.
Hedefleri "Vakit" ten teşhis etti
İddianamede, Alparslan Arslan'ın silahlı saldırı düzenleyeceği Danıştay üyelerini tanımak için Vakit gazetesinde Danıştay üyelerinin fotoğraflarının bulunduğu, "İşte o üyeler" başlıklı haber küpürünü aracının vites kutusunun yanında tuttuğu belirtildi. İddianamede, bu konuda şöyle denildi:
"Arslan'ın Dairenin giriş kapısında 5-10 saniye kadar masa etrafında toplantı halinde bulunan başkan ve üyeleri süzdüğü, cadde üzerine parkettiği aracın vites kutusu yanında bulunan ve Anadolu'da Vakit Gazetesi'nde yer alan "işte o üyeler" başlıklı haberde resimleri bulunan üyelerin orada bulunduklarına karar verip çantasındaki tabancayı çıkartarak ve hedef gözeterek, ateş ettiği anlaşılmıştır."
Hürriyet
Olcay PINAR
Arda AKIN