Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Yolsuzluk kurumsallaştırıldı
Prof. Dr. Tülay ÖZÜERMAN
AKP, içerideki en büyük zararı yoksullaştırdığı, işsizleştirerek tepkisizleştirdiği kitlelere vermiştir. Tarih yazıcılar, AKP hakkında değerlendirmeyi geriye bakarak daha net yapabileceklerdir. AKP’nin en belirgin işlevi toplumu yoksullaştırmak olmuştur. AKP ile birlikte ele alınacak ikinci başlık yolsuzluklardır. Yolsuzluklar ülke dışına taşan ilişkilerle organize bir biçim almış, kurumsallaştırılmıştır.
Gerçek yüzü iyice ortaya çıkmış olan bir AKP için normal yollardan iktidara gelme şansı kalmamıştır. İktidardan uzaklaşması hesap vermesi anlamına gelecektir. Hesap soran, muhalefet etme cesareti gösterenlerin, topluma gerçekleri aktaranların susturulmaya çalışılması bu yüzdendir. AKP iktidar gücünü kendisini eleştirenlere karşı kullanmaktadır.
İktidarın tüm yaptıklarına “demokrasi” adına katlanan ya da savunanların, muhalefet edenlere karşı girişilen susturma harekâtı karşısında hâlâ demokrasi ile AKP’yi yan yana koymaya çalışanların işi de giderek zorlaşıyor. Muhalefet ancak demokrasilerde vardır. Muhalefetin susturulduğu rejimler dikta rejimleridir. Muhalefet edenlerin dalga dalga susturulduğu Türkiye’de demokrasi AKP tarafından askıya alınırken, demokrasiyle özdeşleşen Avrupa Birliği ülkelerinin seyirciliğini de atlamamak gerekiyor. Müslüman coğrafyada BOP adı verilen proje ile oynanan oyunda Türkiye hedef ülkelerden birisi. Çevre ülkelerde önce karşıtlıklar kazınıyor, halk kendi içinde çatışma başlıklarına ayrılıyor, sonra bir şekilde işgal ediliyorlar. Türkiye için kurgulanan senaryoda önce laik rejimin tasfiyesi, sonra İslami rejim bahane edilerek “demokrasi getirme” operasyonu düşünülüyor olmalı. Türkiye’de rejimin AKP marifetiyle tasfiyesine seyirci olan AB-D ülkelerinin hedefinde bu kez başlangıçta işbirliği yaptıkları İslamcı yönetim ve yöneticiler olacak. AKP ve onun aracılığı ile tasfiye edilen kurumlar ve yıkıma uğratılmak istenen rejim yalnızca bir iç siyaset sorunu değildir. Daha önemli olarak dış politika, hatta uluslararası politika sorunudur. Oyun basit ve görünür iken, çok taraflı oyunun içeriden destekçilerinin hâlâ oyunun parçası olması bizler için anlaşılır olmasa da çıkar motifi ile açıklanabilir. Ancak vahim olan laik, Cumhuriyetçi ve Atatürk milliyetçisi, demokrasi beklentisi yüksek çevrelerin kendi içine dönük mücadelesinin hâlâ sürmesi ve suskunluğudur.
Hesaplaşma çok açık
İslam dünyası çevrelenirken Türkiye’nin model ülke olarak seçilmesi tesadüf değildir. AKP’ye iktidar olma şansını yaratan konjonktürün değişmesini beklemek yerine, demokrasiden daha fazla uzaklaşmadan herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi zamanıdır. Yaklaşan seçimler yerel seçim olmaktan çıkmış, Türkiye’nin kaderine yön verecek bir işlev kazanmıştır. Rejime sahip çıkmak isteyenlerin kişilerde ayrışma lüksünün kalmadığını görmeleri ve görmeyenlere göstermeleri gerekmektedir. Kişilerin kim olduğundan çok zihniyettir önemli olan. Kişilere, isimlere takılınmaması, laik çevrelerin güç birliği ile dinci kuşatmanın kırılması, rejim karşıtlarının ilerleyişinin sandıkla püskürtülmesi gerekiyor. Belki bu, rejim karşıtlarını durdurabilmek için son şans.
Bakınız ne kadar fütursuzca ilerliyorlar.
Hesaplaşma çok belirgin.
Neler olduğu, bundan sonra olacakların da göstergesi.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Padişahım çok yaşa tez kafasını vurun. Demokrasi çok seslilik beni de davaya kaydedin
Tehtit hiç yakışmadı..
Birisi çıkıp "Bütün avukatlar yiyicidir." dese veya bu formatta başka bir cümle kursa, ona ne tepki gösterilmesi gerekiyorsa, aynı tepkiyi gösteriyorum.
Bu fikir özgürlüğü değil.
2 asaldır, 3 asaldır, 5 asaldır... tamam.
Ama "bütün doğal sayılar asal sayıdır." diyene ne demeli bilmiyorum.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
En popüler yiyici Melih Gökçek. RTE nin koruması altındaki İ. Melih Gökçek, eğer 3. dönem Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı nı kazanırsa; artık Ankaralı seçmenlerede söylenecek fazla birşey bulamıyorum.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Geminin Peşinde
Melih Aşık-Milliyet
Başbakan'ın oğlunun satın aldığı geminin (gemiciğin) 500 bin dolarlık peşinatının Almanya Deniz Feneri Derneğinden gelen parayla ödendiği doğru mudur?
İzmir milletvekili Ahmet Ersin'in 2 yıldır ısrarla üzerinde ısrarla durduğu... Başbakan'a yönelttiği dört soru önergesine karşın yanıtını hala alamadığı bu soru Deniz Feneri dosyasını elegeçiren CHP'li Ali Kılıç'ın son basın toplantısındaki açıklamalarıyla yeniden gündeme geldi. Ali Kılıç'ta "Peşinat Deniz Feneri'nden gelen parayla mı ödendi?" diye sordu.
Başbakan cevap yerine Ali Kılıç'a dava açtı. Sözü yine Ahmet Ersin'e bırakıyoruz.
_Deniz Feneri davasının görüşülmesi sırasında Alman Mahkemesi, Deniz Feneri'nin Almanya'da 47 milyon dolar bağış topladığını, bunun 17 milyon dolarını yasa dışı yollardan Türkiye'ye aktarddığını belgeleriyle açıkladı.Peki bu kadar büyük bağış kaçakçılığından Türkiye'de ki iktidar sahiplerinin haberdar olmaması düşünülebilir mi? Bu kaçakçılığa göz yumma karşılığında, ver oradan bize de500 bin dolar dense, hayır mı denecek? Denebilir mi?
_ Bunlar iddia ya da tahmin... Elinizde daha somut bilgi, belge var mı?
_ Başbakan'ın o çok sevdiği sözcükle yanıt vereyim; velev ki iddia. Ama takdir edersiniz ki çok vahim bir iddia. Ben iki yıldır bu iddiayı ileri sürüyorum. Karşı tarafın bana ya tatmin edici bir cevap vermesi ya da hakaret ve iftira nedeniyle yargıya gitmesi gerekmez mi? Acaba neden hiçbirini yapmıyorlar da sessiz kalıyorlar?
.................................................. .................................................. ....
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
BM 1000 yıl hedefleri programında, ülkelerde yoksulluk ve yolsuzluk ilişkisi olduğunu raporlamış. Gelir dağılımın çökmüş. Resmi rakamlarla % 75 yoksul, % 25 açlık sınırı altında yaşanan ülke olmuşsun.İşsizlik hat safhada bir ülkesin.Kişi başına gelir 10000 dolara çıktı diyorsun. Bu ne demektir. Bu yolsuzluk tavan yaptı demektir.
Şimdi yiyicileri barındırmayan AKP iktidarının hukuk devletinde yasaları kullanarak krizi bahane edip yolsuzluğu nasıl yasalaştırdığına bakalım.
22.11.2008 tarihli vergi barışı denen yasa ile kara para adlı uyuşturucu, silah, kadın tacirleri, mafia paralarından vergi alınmayacağı, işletmelere özsarmaye olarak konulması ricası yasası.
Öbür taraftan Doğan Holdinge getirilen vergi cezası, kimlerin canını yakmadı ki?Onlar holding değildi.Seslerini duyuramadılar. Binlerce kobi battı/batırıldı. İnsanlar işsiz,aşsız aç kaldı. Ticari faaliyetlerin gizliliği yasasını ihlal ederek basına servis. Diğer kamuoyuna malolmuş davalarda avukatların bile göremediği iddianamelerin dinci basına servis edildiği gibi.Sabah-ATV grubuna damat ilişkisi devlet bankalarından kredi dolandırıcılığı, fenerler vb. say say bitmez.
Şimd sormak gerek, bu nasıl çifte standart bir demokratik hukuk devletidir ki, birine bu yolsuz paraları getir öbürüne vergi cezası kes yasalarına muhatap.
Bu paralar gelip sermayeye katılıyorsa,böyle bir yasa çıkarılabiliyorsa! bu ülkedeki bütün ticari davaların üstünün çizilmesi ortadan kalkması gerekmez mi?
Yolsuzu kolla, tırnaklarıyla kazayarak üretenin malına sudan sebeplerle haciz,icra vb.koy,hapse at, malını sektörü yandaşlarına, tarikatlara peşkeş çek.
Devlet erkini kullanarak topluma ait mülkü her yoldan yasaları da kullanarak yiyen, doğrudan iktidar sahibi, çıkar ilişkileri siyasal sürecini tamamlamış örgütler, dürüstleri barındıramaz, çamur at izi kalsın, yola devam der.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Melih Aşık'ın biraz kafası karışık galiba. Başta cevap yerine Ali Kılıç'a dava açılmasını eleştiriyor. Devamında Ahmet Ersin'in sözleriyle "neden cevap vermiyor veya dava açmıyor?" diye soruyor.
Melih Aşık yazdığındaki çelişkiyi görmüyor mu?
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Ali Kılıç'ta "Peşinat Deniz Feneri'nden gelen parayla mı ödendi?" diye sordu.
Başbakan cevap yerine Ali Kılıç'a dava açtı.
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
(Ahmet Ersin)
_ Ben iki yıldır bu iddiayı ileri sürüyorum. Karşı tarafın bana ya tatmin edici bir cevap vermesi ya da hakaret ve iftira nedeniyle yargıya gitmesi gerekmez mi? Acaba neden hiçbirini yapmıyorlar da sessiz kalıyorlar?
Bu arada Melih Aşık ve Milliyet'in editörleri de, dahi anlamındaki de bağlacının ayrı yazıldığını bilmiyor. :P
Alıntı:
Av.Mehmet Aydın rumuzlu üyeden alıntı
Ali Kılıç'ta
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Yiyicilerin partisi olmaz. Mehmet Y. Yılmaz yazısının konuyla ilgili kısmı aşağıda:
CHP'li Mehmet Sevigen'in adının geçtiği olay ile Şaban Dişli'nin istifasına yol açan olay arasındaki fark belki bir soğan zarının kalınlığı kadardır.
Ve bu Şaban Dişli olayında da yazdığım gibi belediyelerdeki genel düzenden kaynaklanır.
AKP'li, CHP'li, MHP'li, DSP'li, ANAP'lı, DYP'li fark etmez.
"Dürüstlük" bu konuda siyasi görüşlerle değil, kişilik ile ilgilidir.
Her partide dürüst insanlar da vardır, bulunduğu siyasi makamı rant elde etmek için kullanmakta sakınca görmeyenler de!
Belediyeler bu şekilde yönetildikçe, kent içi araziler üç beş kişinin kaldırdığı parmakla değer değiştirdiği sürece bu böyle olmaya da devam edecek.
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Sayın Yılmaz'a sormak gerek...
Ülke bu hale gelene kadar sizler ve dolayısıyla patronunuz nerelerdeydi?
Yanılmıyorsam patronunuz ihaleler, sizler de bahsettiğiniz "namuslu" "dürüst" insanlarla sıcak ilişkiler peşinde idiniz...
İki yanlış bir doğru etmez...
Sizler de fırsat bu fırsat geçmişinizi AKlayamazsınız...
Tıpkı Mustafa Kemal'den medet uman Bekir ağa Koğuşu'ndaki "İttihatçılar" gibisiniz...
Kaderin cilvesine bakın ki yine aynı yine yanlış insanlar sorguda...
Bu durumu sizler için bir avantaj olarak görüyor ve yırtacağınızı zannediyorsanız...
BATSIN BU DÜNYA...
BİTSİN BU RÜYA...
VESSELAM!
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Hırsızın partisi olmadığı şeklindeki öngörüye katılıyorum. Önemli olan hangi partinin hırsızları koruma altına aldığıdır. Bu bağlamda AKP nin önde olduğunu söylemeye bilmem gerek var mıdır?
Re: Erdoğan: Yiyicileri Barındırmayız!
Hırsız olmayan, hırsızın yanında niye yer alır,yapan kadar yaptıran göz yuman da suçludur.Yataklıktan.Ve de hatta çeteleşmek,örgütlü olmaktan.Adı parti olunca da dokunulmuyor mu, dürüst şerefli insanların,hırsız olmayanların AKP karşıtı parti kurma çabaları ise örgüt oluyor.
Cumhuriyeti yıkmak amaçlı faaliyet deniyor.
Binlerce kanıt var, her taraf pislik, yolsuzluk kokuyor. Alman mahkemesinde kanıtlanmış suçlular makamlarında.Savunucular ne buyuruyor.
Ne demişler,"bana arkadaşını göster sana kim olduğunu söyleyyim"
İyi işler,ne haber?
30000 şirket daha fişlenmiş,tarikat olmayan, onlara uymayan şirketleri,sektörleri ele geçirme operasyonu.Bu yiyicilik değildir,yolunu bulma.Vergi hukuçuları karşı çıksa da adam yasa çıkarıyor yapıyor.Tıpkı kamunun kasasından deniz fenerine para veremediği için yasayı değiştirip hortumlattığı gibi.Ama birçok kamu yararı derneğe 1 krş.yok. Bu operasyonlarının adı, nasıl olursa olsun,yasa bize uymazsa uyururuz,yasal
"Heryerekon Operasyonu"