Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Sn. Baykal niye gitti Amerikaya acaba!!!
Torunu okula gidecekmiş... O kadar uzun uzun açıklama yapma gereği duymuştu ki ister istemez kuşkular şimşek gibi çakıyor insanın kafasında.
Bi Fetullah Gülen ziyareti de yapar artık.. Teşekkür üstüne teşekkür etmişti ya, yetmemiş olabilir.
Neden olmasın!
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Kılıçdaroğlu, Fethullah Gülen'e referandum mesajı gönderdi
İzmir Gündoğan Meydanı'nda halka seslenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümete çok sert eleştiriler getirdi. Kılıçdaroğlu konuşmasında ABD'de bulunan Fethullah Gülen'e de mesaj gönderdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün İzmir Gündoğan Meydanı’nda düzenlenen mitingte 60 bin kişiye seslendi. İsim vermeden ABD’de de yaşayan cemaat lideri Fettullah Gülen’e mesaj gönderen Kılıçdaroğlu, “AKP iktidarında ’hayır’ demek suç. ’Hayır’ diyene baskı kuruyorlar. İşçilere, memurlara, sade vatandaşa. Ama meraklanmayın 12 Eylül geliyor. İlk tokadı siz atacaksınız. İlk tokadı atın, okyanus ötesinden de duyulsun bu tokat” dedi. Konuşmasında sanatçılara da seslenen Kılıçdaroğlu, “Mevcut anayasada varolan hakların yurttaşların ve sendikaların elinden alınmasını hangi sanatçı kabul edebilir. Aydın kimliğinizi ortaya koyun. Haklar genişletiliyorsa evet, daraltılıyorsa hayır” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: Öyle bir düzen kurdular ki, daha yeni üç tane genç bayan İstanbul’da hayır bildirisi dağıtıyor, üçü de AKP’lilerin saldırısına uğruyor. Biz güçlendikçe AKP’nin altından zemin kaydıkça bunlar şiddetlenecek, baskılar artacak.
Ramazan’da ‘evet” kampanyası için kurulan iftar çadırlarına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, insanların dini duygularını istismar edildiğini belirterek “Dini duyguları sömürmedik, sömürmeyeceğiz, Recepleşmeyeceğiz, halkın inancına saygı göstereceğiz” dedi.
‘Mağdur edebiyatı yapma’
CHP lideri İzmir’den önce katıldığı Manisa mitinginde de hükümeti ve Başbakan Erdoğan’ı hedef aldı.
Erdoğan’ın “Menderes’in kefenini giydik sözlerine atıfta bulunan” Kılıçdaroğlu, “Seni asacağız mı dedik? Sen Mesut Yılmaz’ı Yüce Divan’a gönderirken Menderes’in kefeni yok muydu? Mağdur edebiyatı yapma diye konuştu.
Manisa’daki Sümerbank’ın 4 trilyona alınıp, 52 trilyona satıldığını da ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Burada Sümerbank’ın yeri vardı değil mi? Birileri malı götürdü buradan değil mi? Kul hakkının hesabını ille de iktidara geleceğiz soracağız diye değil. Hayatın her alanında soracağız. Sümerbank’ı 4 trilyona özelleştirdiler. Çoğunluğunu AKP’li bir grup aldı.
Fazla değil bir süre sonra yüzde 90’ını 52 trilyona sattılar 4 trilyon nere, 52 tirlyon nere? Başta Bülent Arınç olmak üzere tüm Manisa milletvekillerine soruyorum. Dindar, ahlaklı, geçiniyorsunuz. Dört trilyona alınan bir yerin bir süre sonra 52 triyona satılması hangi vicdana hangi imana sığar? Yetki güç verin göreceksiniz ki bunların maskelerini indireceğim
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
HEP BANA, RAB BANA” DİYE DİYE HUKUKU GUGUK YAPTILAR…
Dincilerin, din tüccarlarının yaşamları çıkar (menfaat) ilişkisi temelinde şekillenmiştir. Onları yönlendiren güdü, “ticaret bilinci”dir, kâr bilincidir.
Yaşantılarının onda dokuzunu ticaret oluşturur. Ama ticarette kural mural tanımazlar. Etik metik bilmezler. Kazık atmak onlar için sıradan, olağan işlerdendir. Bire aldıklarını üçe, beşe satarlar.
Onların anlayışına göre çok kazanmak, mal mülk sahibi olmak uğruna her yol mubahtır. Ahlak, dürüstlük ticarette geçerli kural değildir. Aldanmamak için müşteri gözünü dört açmalıdır. Çünkü “serbest ticarette” tüccar malını dilediği fiyattan satma hakkına sahiptir.
Onların çalışma yaşamlarının temel ilkesi “İşi bileceksin, işe gitmeyeceksin…” kuralı üzerine kurulmuştur.
Üretim, emek, buluş, bilim, teknik, yenilik kitaplarında yazmaz. Akıl ise semtlerine hiç uğramaz. Çünkü yol göstericileri inançtır, hurafelerdir, fizikötesinin asla değişmeyen yasalarıdır…
Özgür vatandaş, ulus, ulusal düşünce, vatan, tam bağımsızlık kavramı, anti-emperyalist duruş onlarda yoktur. Kul, ümmet anlayışı egemendir dünyalarına. Kölelik bilinci beyinlerinin derinliklerine işlemiştir.
Bu nedenle ülkemiz Kürdistan, Ermenistan diye eyaletlere de bölünse; ordu güç yitirip görevini yapamaz bir konuma düşse, ABD Türkiye’yi teslim alsa dönüp bakmazlar. Bu konular onların ilgi alanlarının dışındadır. Onların tek ilgilendikleri konu alıp satmak, servetine servet katmaktır.
Din alırlar, gericilik satarlar, ümmetçilik satarlar, tarikatçılık satarlar. Din alırlar, kölelik satarlar… Vatan alırlar, emperyalistlere bölücülere devrederler… Nerede bir çıkar – kâr, yani para kokusu sezerlerse, balıklama üzerine atlarlar. Parmaklarını, bileklerini milyarlık yüzüklerle, saatlerle doldururlar.
Soruyorum şimdi:
Hile hurda yapıp, yalan söyleyerek insanları kandıran, kul hakkı yiyen, komşusu açken kendisi tok yatan, ülkesi perişan, sefil, işsiz iken yedi sülalesinin geleceğini garanti altına alıp, zevk ve sefa içerisinde ömür süren bir kimse, bir ay değil, oniki ay oruç tutsa, günde beş değil, on kez yatıp kalksa, bir yılda en az on kez hacca gitse dinin gereklerini yerine getirmiş sayılır mı?
İnanın bunlar, cennette tuba ağacı, Kevser suyu, bağlar, bahçeler, huriler, melekler, olmasa Allah için ibadet de yapmazlar.
Bu dünyayı parselleyenler şimdiden, öteki dünyanın tapusunu da üstlerine geçirebilmek için kolları sıvamışlar, ellerinden geleni yapıyorlar. Bir yandan Allah’ı aldatmaya çalışıyorlar, bir yandan “Allah’la toplumu…
Ama burada yeri gelmişken bir noktayı belirleyelim: Elbette bu söylediklerimiz gerçekten inanan, özel ve meslek yaşamında dürüst, vatanına, ulusuna bağlı, ülkesinin tam bağımsızlığından yana olanlar için geçerli değildir. Bizim eleştiri oklarını yönelttiğimiz çevreler din ticareti yapanlar, din alıp satanlardır. Yoksa herkes inancında özgürdür. Herkes dilediği gibi ibadetini yapabilir. Ama dinler de siyasetten elini eteğini çekip, vicdanlara yerleşmelidir. Din, Allahla kul arasında kalmalıdır. Bu işin başka bir çözümü yoktur.
Atatürk zamanında Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) Büyük Kongresi"nin 13–14 Mayıs 1931 günlü toplantısında, bu görüşü destekleyen şu kararı almıştı:
""Din anlayışı vicdani olduğundan, fırka, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür."" (Mete Tunçay, Tek Parti Yönetimi)
Yukarıdaki karar, laikliğin gerçek bir tanımı ve uygulama biçimidir. Atatürk"ten sonra laiklik, yalnızca, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak açıklanmaya çalışılmıştır ki, bu yanlıştır, aldatmacadır. CHF’nin kararında da belirtildiği gibi, din ancak yaşamın tüm alanlarından elini eteğini çekerek, vicdanlara yerleştiği zaman, gerçek yerini bulacak, temel işlevine kavuşacaktır.
Bugünkü iktidar, bırakın “Din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı” devletin işleyişini, yasalarını, yargısını, emniyetini, ordusunu bile dine dayandırmak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
8 yılda soygun düzeninin hukuksal alt yapısını oluşturarak, adaleti, yargıyı çıkarlarına hizmet eden bir kurum haline getirmiştir. “Hep bana, Rab bana” diye diye hukuku guguk yapmıştır. Yandaşları koruyup kollamış; eşi, dostu, yakınları servete boğmuştur. Türkiye’yi “Yağma Hasan”ın böreğine çevirmiştir.
Tüm Cumhuriyet tarihi boyunca AKP dönemindeki kadar hiçbir dönemde bakan, başbakan, cumhurbaşkanı çocuklarının ve damatlarının devlet olanaklarından yararlanarak, bu kadar zengin oldukları görülmemiştir.
Din, iman, ezan, Kuran sesleri arasında Tüm Türkiye’nin hakları çiğnenmiş, ayaklar altına alınmıştır. İç ve dış sömürücüler, büyük bir açgözlülük ve hırsla ormanları, madenleri, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini talan etmişlerdir. Fabrikalar, kamu malları bir yıllık kârlarına elden çıkarılmıştır.
Deniz Feneri vurguncuları karşısında hukuk, işlevini yitirip kızağa çekilmiştir. Etkisizleştirilmiştir. Zekeriya Karaman’lar, Zahit Akman’lar yargılanamamaktadırlar. Hukukun eli kolu, gözleri bağlıdır bugün.
Hukuk siyasallaşmıştır.
Bir yanda Habur hukuku oluşmuştur, bir yanda Silivri hukuku…
Cumhuriyet Hükümetine küfreden belediye başkanları, ülkeyi parçalamak isteyen teröristler ellerini kollarını sallayarak gezerken, suçunu günahını bilmeden, yıllardan beri Silivri zindanlarında çile dolduran yurtseverler vardır.
AKP iktidarında o kadar çok suç işlenmiş, o kadar çok suç birikmiştir ki artık yere göğe sığmamaktadır. Bu nedenle gidecekleri son durak yüce divandır. Yargıdan kaçmak için şimdi HSYK’yı ve Anayasa Mahkemesini ele geçirmeye çalışıyorlar. Bu referandumda “evet” çıkarsa, yeni anayasa, şeriat ve çağdışı uygulamalar için temel olacaktır ve böylece hukukun üstünlüğü yerini mollaların, cemaatin üstünlüğüne bırakacaktır.
Ondan sonra gelsin Fethullah Gülen saltanatı, kara çarşaf, kara düşünce dönemi… Gelsin ılımlı İslam Cumhuriyeti…
Şimdi soruyorum:
Bu düzen için var mınız, yok musunuz?
--------------------------------------------------------------------------------
ALİ ERALP
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Fetullah Gülen'in her yerden kaldırttığı video.. Sonuna kadar izleyin!
http://vimeo.com/13904890
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
GÜLEN OKULLARINDA CİNSEL TACİZ !!!
Güney Afrika’nın Polokwane kentinde Gülen Camaati’ne ait olduğu belirtilen okullarda çocuklara cinsel taciz ve şiddet uygulandı. Türk misyonerler hakkında dava açıldı.
Gülen okullarında yaşanan taciz ve şiddet olayı yerel gazete News24’ün verdiği bir haberle ortaya çıktı. Habere göre kentte öğretmen olarak görev yapan ve yaşları 19 ,22 ve 24 olan 3 Türk görevli çocuklara şiddet uygulamak ve tacizde bulunmak suçlamasıyla pazartesi günü gözaltına alındı.
12 ÇOCUK: GÖREVLİLER BİZİ DÖVDÜ, ÖPTÜ...
Olay üç Türkten şikayetçi olan, 12 çocuğun Çarşamba günü mahkemede verdikleri ifadelerle ortaya çıktı. Yaşları 11 ile 14 arsında değişen çocuklar mahkemede öğretmenlerinin kendilerini dövdüklerini, üzerlerine köpek salındığını ve bu öğretmenlerin kendilerini öptüklerini söylediler. Olayın duyulması ardından çocukların okulla ilişkisi kesilirken, mahkeme çocukları güvenli bir yerde koruma altına aldı.
Yerel mahkeme haklarında dava açılan üç Türk sanığın İngilizce bilmemeleri ve Türkçe tercümanlık yapacak kişilerin bulunmaması nedeniyle duruşmayı 2 Aralık tarihine erteledi. Sanıklar pasaportlarına el konularak, kefaletle serbest bırakıldılar. Taciz ve şiddete maruz kalan öğrencilerin hepsinin yoksul ailelerden geldiği bildirildi. Gazetenin haberine göre sanıklar 2 yıldır etüt merkezinde çalışıyor.
AFRİKA’DA 40’I AŞKIN OKULLARI VAR
Gülen Cemaati’nin Afrika’da 40’ı aşkın okulu bulunuyor. Güney Afrika’da en az 4 okul açılırken, bunların yanısıra yurtlar ve çeşitli eğitim merkezleri var. Afrika kıtasındaki okullarda 15 bini aşkın öğrencinin eğitim gördüğü tahmin ediliyor. Birçok bölgede asimilasyon merkezleri olarak işlev gören bu okullarda ve yurtlarda kalanların büyük çoğunluğu yoksul öğrencilerden oluşuyor.
Dünya genelinde en az 92 ülkede 500 lise veya ilköğretim, çok sayıda üniversite ve çeşitli sayılarda eğtim ya da dil merkezleri var. Bu kurumlar aracılığı ile eğitim adı altında 100 binden fazla öğrenciye ulaşılıyor. İslam ve eğitim adı altında yürütülen bu faaliyetler Türkiye"de yoğun bir şekilde devam ediyor. Yurtlarda da cinsel taciz ve şiddet olayları yaşanmasına rağmen, hem Gülen cemaatinin baskıları hem de toplumsal yapıdan kaynaklı olarak gizli tutuluyor.
ÖĞRENCİ-BELLETMEN İLİŞKİSİ
Özellikle yurtlarda “belletmen” olarak tanıtılan “abi”lerin öğrencilerle ilişkilerinde sık sık “taciz” yaşandığı yönünde iddialar ortaya atılırken, yurt müdürlerinin öğrencilere şiddet uygulaması da bir sır değil. Öğrencilere yönelik şiddet eğitim sisteminin de bir parçası olarak devam ediyor. Yurtlarda bu durum daha “özel” ve “gizli” kalıyor. Diğer bir ifadeyle okul veya yurt müdürleri bir cezalandırma yöntemi olan şiddeti öğrencilerin “iyiliği” ve “geleceği” için kullanıyor. Ucuz koşullarda barınma olanağı sunan yurtlarda kalan öğrenciler de bu duruma çoğu zaman boyun eğmek zorunda kalıyor. Cinsel taciz ise toplumsal bir tabu olarak varlığını sürdürdüğü için ve aynı zamanda bu çocukları birer mağdur olarak gören ve koruyan bir hukuksal zihniyet olmadığı için yurtlarda da “öğrenci-müdür”, “öğrenci-belletmen” arasında kalıyor.
ANF
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
KURBAN DERİLERİ CEMAATE GİTTİ VATANDAŞ!
THK, Amasya, Sivas ve Tokat’ta kurban derilerinin yalnızca yüzde 10’unu toplayabildi.
Kurban derilerini toplama yetkisi yasal olarak Türk Hava Kurumu’nda (THK) olmasına karşın Amasya, Tokat ve Sivas’ta kurum derilerin sadece yüzde 10’unu toplayabildi. Geri kalan deriler ise bu yıl da dini cemaatler, vakıflar ve Kuran kurslarına gitti.
AKP’li Amasya Belediyesi bünyesinde kurulan Hayatcan Derneği de haftalar öncesinden kurban bağışı ve payı toplanması için kentte duyuru yaparken kurban kesim bölgelerinde de stantlar açtı. Dernek bu stantlarda kurban payının yanı sıra deri de topladı.
Yaklaşık 50 bin kurbanın kesildiği Sivas merkezde THK şubesi ancak 200 sığır, 400 adet koyun, 50 adet keçi derisi toplayabildi. THK Sivas Şube Başkanı Halil Işın, “Sivas’ta neredeyse her kurbanın başında cemaat yurtlarında kalan 7-8 öğrenci vardı. Biz derinin yüzde 10’unu ancak topladık” diye konuştu.
Tokat’ta da toplanan deri miktarının geçen yılın altında kaldığı ve kesilen kurbanların ancak yüzde 10’unun toplanabildiği belirtildi.
Kaynak: Mehmet Menekşe (Cumhuriyet)
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Demokratik hukuk devletinde ve laik düzende insanların ibadetine devlet müdahale etmez.
Kurban kesmek bir ibadettir.
Kurbanın derisini ne yapacağına ve nereye vereceğine ibadetin sahibi karar verir.
İster cemaate, ister camiye, ister Kuran kursuna, ister T. Hava Kurumu'na verir.
Kişinin bu bireysel tercihi kendi özgürlük alanına ait bir sorundur.
İnsanları derileri THK'na vermeye zorlamak laikliğe de, hukuka da aykırıdır.
Bu saçma tartışmaları bu ülkenin artık aşmış olması lazım.
Yıllar sonra bu ülke normalleştiğinde yeni nesiller arkalarına dönüp baktığında bu saçma tartışmalara gülecekler.
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
PKK tarafından Görüşmeler yapıyoruz denen - İşbirliği içindeyiz denen , FETTULLAH GÜLEN ÇARK ETTİ , ABDULLAH ÖCALAN- FETTULLAH GÜLENLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDEYİZ DİYORDU.....
Hüseyin Gülerce de görüşmeler yapıyoruz diyordu bir kaç gün öncesine kadar ama gelen tepkilerden çark ettiler... Hata ettim! Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Öcalan"ın avukatlarıyla Yalova"da yaptığı görüşmeyle ilgili olarak "Hata ettim, acele ettim, istişare etmedim. Özür diliyorum" dedi.
Hata ettim!
Öcalan"ın Gülen hareketine "zeytin dalı" uzatan sözlerinin ardından başlayan tartışmada Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce bugünkü "Hata yaptım" başlıklı yazısında konuya ilişkin tartışmaları değerlendirdi... İşte Gülerce"nin yazısı...
Öcalan"ın avukatlarıyla Yalova"da yaptığımız görüşme, bir haftadır tartışılıyor. Benim açımdan, bir yazarın, kendisinden görüşme talep eden avukatlarla yapılmış bir konuşma iken, gördüm ki, bazı çevreler, konuyu saptırarak, çok başka yerlere çektiler/çekiyorlar. Bazı gazete ve internet sitelerinde muhterem Fethullah Gülen"le, Öcalan"ın fotoğrafları yan yana konuluyor. İşbirliğinden söz ediliyor. Son olarak dün Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Kars"ta; Gülen"e gerçek dışı beyanlarla iftira ediyor "Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyen bölücü ve gerici iki güç, dış destekli iktidardadır..." diyor. Akan kan dursun, şiddet-terör sona ersin, annelerin feryadı bitsin, "herkesle konuşuyorsun, seninle görüşmek isteyen herkesle konuşuyorsun, avukatları, ne deyip geri çevireceksin? 800 bin tirajlı bir gazetenin yazarısın, sana düşen bir sorumluluk da olmalı, bu insanları da bir dinle" diye vicdanıma kulak vermiştim. Yüz kişinin kahvaltı ettiği bir alışveriş merkezinde üç kişiyle konuştum. Köşemde yazılarımda, televizyonlarda ekranlarda dile getirdiğim görüşlerimi bir de yüz yüze ifade ettim. Konuşmalarım; kırpılmadan, cımbızlanmadan, montajlanmadan önüme konsun, yeni hiçbir şey söylemedim. Sadece sinemi açtım. Meğer hata etmişim; iyi niyetin, hastalıklı ruhlar için bir şey ifade etmediğini unutmuşum. İnsanî yaklaşımların, birilerinin kitabında yeri olmadığını unutmuşum. Meğer hata etmişim; birilerinin terör bitmesin diye, rant kapıları kapanmasın diye nasıl çırpındıklarını unutmuşum. Kürt sorunu çözülürse, Türkiye bölgenin parlayan yıldızı olur, bu içeride de, dışarıda da bazı odakları rahatsız eder gerçeğini unutmuş, gaflete gelip boş bulunmuşum... Meğer hata etmişim; görüştüğüm avukatların bu konuşmayı aktarırken yanlış anlamalara gelecek beyanları olabilirdi... Ya da onu dinleyenler, sözlerime, maksadı aşan anlamlar yükleyebilirlerdi, bunu da dikkate almalıydım. Ben hayatımda hiç flu olamadım. Bu benim en yakın dostlarımın ikazıydı. Ne yapayım; yüreğimdekini en yalın, en açık şekilde anlatmak benim karakterim. Bundan dolayı kınanacaksam, ona da razıyım. Ama ben, içi dışı bir insanım. Elimde değil, lafı eğip bükemiyorum. Kişi kişiyi kendi gibi bilir. Ben her konuştuğum insana önce "samimi olmak gerekir" diye söze başlıyor ve onları da en az kendim kadar samimi bularak konuşuyorum. Ancak benim asıl hatam, itiraf ediyorum, avukatlarla görüşmeyi kendisine fatura edilebileceğini düşünüp Hocaefendi"ye önceden sordurtmamam oldu. Buna basiret bağlanması da diyebilirsiniz. Ben kendimi Gülen Hareketi"nin -doğrusu Gönüllüler Hareketi- hiçbir zaman sözcüsü, temsilcisi olarak görmedim. Çünkü değilim. Ben kendimi biliyorum. Bünyedeki arkadaşlarım, Gülen Hareketi"ni biraz tanıyan herkes de bilir ki ben gerçekten sözcü falan değilim. Bunun için de hep Hüseyin Gülerce olarak yazıyor, konuşuyorum. Ama şimdi daha net görüyorum ki, birileri, benim ben olduğumu kabul etmiyor. Daha zalimcesi, beni bahane ederek, milyonlarca fedakâr, çilekeş muhabbet fedaisinin, isimsiz kahramanın yaptığı hizmetlere, beni vesile ederek vurmak istiyorlar. Muhterem Gülen"den bin defa özür diliyorum. Hakkını helal etmesi için istirhamda bulunuyorum. Ben zalimlerin, bu kadar da iğrenç olacaklarını düşünemedim. Bir gazeteci yazarın, üç avukatla konuşmasından "cumhuriyet düşmanları el ele" kalleşliği çıkaracaklarını unuttum. Muhterem Gülen hakkında dava açanların, ona terör örgütü lideri yaftası yapıştıranların, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun beraat kararından sonra bilendiklerini unuttum. Kafes Eylem Planlarında, "Işık evlere silah, Alevi aleyhtarı doküman koyup, "silahlı Fethullahçı terör örgütü davası" açmayı planladıklarını" unuttum. Onların, benim bu görüşmemi bahane ederek, bundan bir uluslararası komplo çıkaracaklarını akıl almaz senaryolarla tezvirat yapacaklarını bilmeliydim. Tekrar özür diliyorum. Bütün hizmet arkadaşlarımdan, Kürt meselesinin barış yoluyla, demokrasi içinde, Parlamento zemininde çözülmesini isteyen herkesten özür diliyorum. Ben şehit annelerinin, "bizim yüreğimiz yandı, başka anaların yüreği yanmasın. Bu ateş sönsün, akan kanı durdurun" feryatlarından cesaret almıştım. Ben, "asıl fetih, gönüllerin fethidir, sevgiyle, diyalogla her kapı açılabilir, sevginin yenemeyeceği kuvvet yoktur" hakikatinden yola çıkmıştım. Hata ettim, acele ettim, istişare etmedim. Özür diliyorum.
Yorum:
"Ne ilginç bir yapılaşma bu FETULLAH!.... Ne ararsan var!.... PKK da dahil olmak üzere!
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
CHP PM üyesi Muhammet Çakmak'ın Fethullah Gülen'le ilgili sözleri sıkıntı yarattı.
CHP’nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak’ın “Fethullah Gülen bilgedir. Gülen cemaatini selamlıyorum” açıklamasına tepki geldi.
Cumhuriyet'in haberine göre CHP milletvekili Nur Serter, “Önemli olan parti yönetimin tavrıdır. Yüzünü görmediğim bir insan hakkında değerlendirme yapmam” dedi. CHP Milletvekili Algan Hacaloğlu Çakmak’ın parti programı ve CHP tarihini okumasını önererek, “Parti politikaları herkesin aklına geldiği şekilde konuşulmasıyla çizilmez” diye konuştu.
Hacaloğlu şunları söyledi:
“Bugün cemaatler siyaseti, kamu yönetimini, mali sistemi, yargıyı, silahlı kuvvetleri kuşatma hareketindedir. Cemaat üyesi olmak ABD’de özgürlük alanıdır. ABD’de hiçbir cemaat üyesi Türkiye’deki gibi kendi cemaat çerçevesinde dini inançları ile devlet yönetimini ele geçirmeye çalışmıyor. CHP cemaat kuşatmasına karşı duruş göstermelidir. Şahsın dini konulardaki bilgisi benden derindir. Bir şekilde daha dikkatli olacaktır”
‘Birilerinin anlatması lazım’
Manisa Milletvekili Şahin Mengü de Çakmak’ın açıklamalarına tepki göstererek, “Herhalde hangi partinin Parti Meclisi üyesi olduğunun farkında değil. Fethullah Gülen denilen zatın herhalde CHP tarafından kabullenilmeyeceğinin bilinmesi lazım” dedi. Çakmak’ın PM’ye alınması konusundaki “takdirin” Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na ait olduğunu belirten Mengü, PM’ye yeni seçilen Binnaz Toprak’ın da bir televizyon programında “iki dil talebinden korkulmaması gerektiği” yönündeki açıklamalarının da CHP’nin tüzüğüne, programına aykırı olduğunu söyledi. Mengü, “Eksen kaymasına CHP tabanı izin verir mi bilmiyorum. Ama herhalde birileri bu arkadaşlara anlatır. Bu arkadaşlara parti program ve tüzüğünü okumalarını tavsiye ediyorum” dedi. Mengü, CHP yapısının cemaatleri kabul etmeyeceğini, böyle dünya görüşü olan insanlara da destek vermeyeceğine işaret etti
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
baymartı rumuzlu üyeden alıntı
CHP PM üyesi Muhammet Çakmak'ın Fethullah Gülen'le ilgili sözleri sıkıntı yarattı.
CHP’nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak’ın “Fethullah Gülen bilgedir. Gülen cemaatini selamlıyorum” açıklamasına tepki geldi.
Kılıçdaroğlu, Çakmak'ı uyardı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Fethullah Gülen'e yönelik sözlerinden dolayı CHP'nin yeni Parti Meclisi üyesi Muhammet Çakmak'ı uyardığı öğrenildi.
ANKA
CHP'nin yeni PM üyesi İlahiyatçı Muhammet Çakmak'ın, Fethullah Gülen'i öven sözleri partide sıkıntı yarattı. Edinilen bilgiye göre, CHP'li bir milletvekili de, bu sıkıntısını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na iletti. "Söylemi ve üslubu doğru olmadı" eleştirisine Kılıçdaroğlu'nun da "Uyardım" dediği öğrenildi.
***
Gereken uyarı kendisine yapılmıştır.. CHP'nin altı oku Cemattçileri kabul etmez... Cemaatçi söylemler anında tepkisini bizden veparti yönetiminden alır.. Siz hiç merak etmeyin....