Cevap: Re: Dağdaki çobanla Aysun Kayacı eşit olur mu hiç?
Mustafa Ertekin
Mantık ile "mide" arasında sıkışan sandık!
Demokrasiler farklı düşüncelerin seslendirilmesi hoş görür, ama kavramların "iğfal" edilmesini asla kabul etmez!
İktidarlar icra gücünü demokratik sistem içinden, milletten alırken, bu icra'yı denetleme görevini de muhalefete verilmiştir…
Yani demokrasilerde sandıktan çıkan hiç bir iktidarın "ben ne diyorsam o" mantığı ile hareket etmesini engelliyor.
O halde iktidarların fikrini beyan edeni yaftalama hakkı yoktur…
Hükümet üyelerinin referandum sürecinde takındığı tavra bakarsak; ülkemizde ya demokrasi anlayışı farklı, ya da demokrasi denen kavram bizde yok!
Mutabakat zemininde yapılması gereken Anayasa değişikliğinin iktidar tarafından iki keskin kutupta değerlendirilmesi bu bağlamda hem toplumsal bölünmeyi körüklüyor, hem de hakkaniyet kuralını çiğniyor.
AKP'nin İki kutuplu bir toplum yaratma hevesi maalesef bütünleşen değil, kutuplaşan bir Türkiye manzarasını da ortaya koymaktadır.
Bir tarafta düşünen, değerlendiren insanların "hayır" itirazları varken, diğer tarafta beyni ile midesini karıştıran topluluklar yaratılması meselenin kırılma noktası değil mi?
Düşünce özgürlüğünün rasyonel kullanıldığı toplumlarda farklı düşüncelerden sentez çıkarılması demokrasilerin kalitesini artırırken, bizde bu süreç tam tersine işliyor…
Bir tarafta düşünen akil insanlar, diğer tarafta bir koli erzak uğruna çırpınan topluluklar. Ama sandıkta verilen oyların okkası aynı…
Belki de bunun için yirmi bin kişilik iftarlar düzenleniyor.
Bu noktada Aysu kayacı kardeşimizin söylediklerinin haklılığı da aslında ortaya çıkıyor. Aysu Hanım "çobanın oyu ile benim oyum aynı mı?" diye sorarken belki kendinin ifade edemedi, ama sonuç itibarı ile bu gerçeği şimdi Türkiye yaşamaktadır.
Orada ortaya konan ironi belki de şimdi daha mana kazanıyor. Organların, yani mide ile beynin karıştırılması bu olsa gerek…
Referandum sürecine bakınca; değişikliğe götürülen maddelerin getirdiklerini konuşulmuyor. Muhalefet yoksulluk yolsuzluk, terör ve açılımın komplikasyonlarını konuşurken, iktidarın boy-pos tartışması yapması inanın demokratik bir ülkede skandaldır!
AKP'nin "güç bende" demokrasiyi taciz ederken ortaya çıkan mesaj daha acı bir manzara oluşturuyor.
Mesela "Ya yandaş olursunuz, ya da darbecilik yaftasına mahkûm olursunuz" gibi garip bir korku iklimi karşısında kitlelerin suskunluğu, demokrasimizin ne halde olduğunu gösteriyor…
Hele ki meydan mitinglerinde her şeye "evetttt" diyen "tuhaf psikolojiyi" gördükten sonra Aysu kayacı'nın söyledikleri bile insanı düşündürüyor. Kimse bu takıma neye "evettt" diyorsun diye sormuyor bile... AKP oy peşinde, onlar erzak derdinde zaten garip olan da bu…
Asıl mesele bu referandum nereden çıktı?
Referandum Açılımın anahtarı nasıl olabilir?
Bu taslak ile elde edilenler iyi şeylerin yanında kaybedilenler nelerdir?
Bu kadar kritik maddeler neden tek tablet olarak yutturulmak isteniyor?
Yargı bağımsızlığı ne olacak?
Açılım diye yutturulan ayrışma senaryosunu sorumlusu kimdir?
Türkiye nereye götürülmek isteniyor, diye meselelerin irdelenmesi gerekirken, darbe edebiyatı ile açılımın bu ülkeye verdiği tahribatı gözden kaçırmak ne acıdır!!
Kimse bu ülkede ekonomi, işsizlik, terör, yolsuzluk, yoksulluk ne hale geldi diye sormuyor! Ahali meydanlarda liderlerin havuzlu villanın metrekaresini ve liderlerin "boy-pos" tartışmaları ile maalesef terapi ediliyor.
Semtlerde ise erzak eksenli bir terapi metodu göze çarpmaktadır.
Gündemde garip bir konu daha var: MHP-CHP-YARSAV ile DTP'nin yan yana getirilmeye çalışılıyor. Yani AKP ve DTP'nin "açılım tahribatına" mazeret üreterek düzmece bir senaryo ile iktidar sorumluluktan kurtulmaya çalışmaktadır.
Oysa bu meseleyi gündeme getirenler de, bugün yalpa yapan da aynı merkezlerdir.
Bir anlamda AKP-DTP ile işbirliği anlayışı içindeyiz görüntüsünden kurtulmak istiyor olabilir, ama… Kara iftira ile bunu yapmak mümkün olabilir mi?
Bu kara iftira ile MHP tabanında aksiyon yaratmaya çalışan AKP için denize düşen yılana sarılır sözünü hatırlatmaktadır. Bu ilkesiz siyaset değil ise nedir?
Geriye dönüp bakalım; MHP ve CHP Anayasa değişikliğini meclis çatısı altında geniş katılımlı bir heyet ile yapalım çağrısı yaparken, AKP'nin yargı siyasallaştırma gayesi ile taslağı AKP genel merkezinde şekillendirmesi muhalif düşünce yaratmıştı...
Açılım meselesinde de aynı yöntem uygulandı…
Ancak DTP'nin vaziyet öyle değil, "Kürt açılımı" diye başlayan sürecin "demokratik açılıma" dönüşmesi öncesinde "orman çitliklerinde" başlayan görüşme trafiğine kuzu kuzu gidiyordu.
Ne zaman Habur rezaleti patladı, herkes gemisini kurtarma telaşına kapıldı.
Peki Habur manzarasının ardından daha yüzlerce PKK'lı daha gelecek diyen kimdi?
Çadır mahkemeleri kurnalar, devleti sınıra taşıyanlar kimdi?
İlerleyen süreçte "bizi APO çağırdı" onun için geldik diyerek sözde barış elçiliğine soyunmaya yeltenenler de o teröristler değil miydi? Onları buraya getiren kimdir?
Toplumsal tepkilerin artması ile dut yemiş bülbül'e dönüşen manzaralar yakın geçmişte yaşanmadı mı? Nasıl oldu da bunlar unutuldu. Şimdi nasıl olurda! Bu süreçte en sert tepkiyi koyan MHP ve genel başkanı ile DTP aynı kulvarda gösterilebilir!. Bu siyaset inanın yakışmıyor…
Bu akıl durması değil ise, kaba bir kasıttır, ilkesizliktir!
Böylesine iki farklı tablo ortadayken iktidarın referandum sürecinde tüm beceriksizliklerin MHP-CHP-YARSAV'ın üzerine yıkılması acıdır.
BDP gibi farklı emelleri olan bir siyasi parti ile orman çitliklerinde diyalog kuranlar ortadayken, "MHP-CHP'ye vagon oldu" diyerek, DTP'yi oraya iliştirmeye kalkışan mantığı anlamak imkânsızdır.
Ayrıca Referandum sürecinde gerek 12 Eylül tarihinin seçilmesi, dersim isyanının körüklenmesi, darbeci-demokrat ayrıştırması yapılan ince hesapların farlılığını gösteriyor.
Toplumu tasnif etmeye kalkışan mantık inanın hata yapıyor! Bu hesabın döneceği yer elbette sandık olacaktır!
Referandum madem bir güven oylamasına dönüştü, madem ileri demokrasi olacak, o halde bu sorulara da zihinlerde yanıt bulmak gerekir…
KAYNAK:http://www.ortadogugazetesi.net/maka...sandik&id=7275
Cevap: Re: Dağdaki çobanla Aysun Kayacı eşit olur mu hiç?
Dağdaki çoban bile oyunu kullandı ayıp yani :)
Cevap: Re: Dağdaki çobanla Aysun Kayacı eşit olur mu hiç?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Dağdaki çoban bile oyunu kullandı ayıp yani :)
Bayağı ayıp hakikaten. Nerdeyse kendi hatalarını hükümeti suçlayarak bertaraf edecekler.Öyle bir şey olsa neler yapmazlardı.
Cevap: Re: Dağdaki çobanla Aysun Kayacı eşit olur mu hiç?
Sayın Aysun Kayacı'nın ne demek istediğini herkes anladı amma sulandırılarak kızcağız küçük düşürülmek istendi.... Aslında çoban dahil herkese ayıp edildi..
Şimdi Çoban deyip geçmeyin gerek dünya gerek Türkiye tarihi açısından oldukça önemlidir çobanlık... Gerçi bu hükümet sonunda hayvancılığıda yok etti artık çobanada gerek kalmadı denebilir ama o yazının konusu burası olamaz...
Hangi dine bakarsanız bakın peygamberi mutlaka bir ara ÇOBANLIK yapmıştır. İslam peygamberi 20 li yaşlara kadar, Hıristiyan peygamberi 18 li yaşlara kadar Yahudi peygamberi 30 lu yaşlara kadar olmak üzere hepsi mutlaka çobanlık tedrisatından geçmiştir. Bu konuda bir tek Nuh peygamberin durumu düşündürücüdür. İdris Peygamberden sonra gldiğine inanılan Nuh peygamberin peygamber oluşu yaklaşık 50 li yaşarına gelir. bu yaşa kadar çobanlık yaptığını ileri sürende vardır daha sonra devam ettiğini söyleyende... Aslında Tufan peygamberi olduğunu göz önünde tutarsak kendisi çoban olan Peygamberler içerisinde aslında baş çoban olabilecektir... Bu yüzden çoban filan derken iyi düşünmekte yarar var... Peygamberlik mesleği desek yalan olmaz....
Türkiye açısından bakarsak ''tarihi bir kişilik'' olan Süleyman Demirel'in lakabı ''çoban sülü '' değil midir ? Allah uzun ömür versin kendiside bunu hiç bir zaman inkar etmemiş.. gerdanını kırıtarak kabullenip çobanın koyununa bile sahip çıkmıştır. '' Çoban dağda koyununu kaybetse hesabını bana sorar'' demiş tüm çobanların ve çobanlara mallarını verenlerin oylarını cukka etmiştir. İşin traji komiği bırakın koyunu çobanların bizzat kendileri zırt pırt kaybolmuş ama kimse hesap sormamıştır.
Gene ülkemiz açısından bakarsak bir çobanın kaç para maaş aldığından haberiniz var mı? Hemde vergisiz vergi dairesini bilmeden net kemiksiz... Çobanmış...