İki fahişe sohbet ediyorlar..
- Noel Baba'yı karşında görünce ne istedin?..
- Ne isteyeceğim ki?.. 100 dolar..!
Printable View
İki fahişe sohbet ediyorlar..
- Noel Baba'yı karşında görünce ne istedin?..
- Ne isteyeceğim ki?.. 100 dolar..!
Düğünden 3 hafta sonra yeni gelin bir aile büyüğünü arayıp "efendim.." demiş ağlayarak, "John ve ben çok kötü bir şekilde kavga ettik.. Bitti yani.." "Sakin ol meleğim.." demiş adam, "Bitmez.. Evlilikte kavgalar işin tuzu biberidir.. İlk kavganız tabii ki olacaktı.. Mühim olan bundan sonra dikkat etmek.." "Tamam da efendim.." demiş kız, "cesedi şimdi ne yapacağım."
Temel, uygarlıktan sıkılmış, Ferrari'sini satıp Afrika'ya gitmiş. Balta girmemiş ormanlara yerleşip yamyam olmuş. Bir gün kabilenin Kendin Pişir, Kendin Ye lokantasına girmiş ve takma bacakla çıkmış!..
Koca - Sana sinirlenip bağırınca hiç cevap vermiyorsun.. Sinirini nasıl kontrol altında tutuyorsun?..
Karısı - Hemen tuvaletin deliğini fırçalamaya başlıyorum..
Koca - Bu gerçekten etkili oluyor mu?..
Karısı - Evet.. Senin diş fırçanı kullanıyorum
Mary - Tatiliniz güzel geçti mi?..
Jill - Hayır, berbattı!.. Hemen her gün yağmur yağdı!..
Mary - Ama vücudundaki güneş yanığı?..
Jill - Güneş yanığı falan değil o.. Pas!.."
Doktor - Pencereye doğru dönün ve dilinizi çıkarın..
Hasta - Neden pencereye doğru dönüyorum?..
Doktor - Çünkü şu karşıda oturan herife sinir oluyorum..!
Annesi 6 yaşındaki minik oğlunu ağlarken bulunca nedenini sormuş.
"Bugün ayakkabımın bağcıklarını tek başıma bağlamasını öğrendim.." diye cevap vermiş çocuk.
"Harika bir şey bu tatlım..Büyüyorsun artık.. Ne var bunda?.."
"Ç..Çünkü.." demiş çocuk içini çekerek, "Bütün hayatım boyunca bunu her gün, ama her gün yapmak zorunda kalacağım..!"
Mahreç artık Los Angeles değil, Cennet olmalı.. "Bak sana ne diyeceğim" demiş kadın, en yakın arkadaşı, sırdaşına..
"Hayatımda bu kadar mutlu olmadım hiç..
İki erkek arkadaşım var..
Birincisi gerçekten muhteşem!.. Çok yakışıklı.. Çok duygulu.. Nasıl kolluyor beni, nasıl sevgi, ilgi ve şefkate boğuyor.."
"O zaman ikinci neden var hayatında.."
"Ohh" demiş, kadın.. "İkinci eşcinsel değil!.."
Ne zaman mutlaka diyet yapmak zorunda olduğunuzu anlarsınız?..
- Siz havuza girdiğinizde arkadaşlarınız "sörf" yapmağa başlıyorsa..
- Makyajınızı yaparken 'rulo fırça' kullanmağa başladıysanız..
- Tartıya çıktığınızda göstergede "biriniz inin"' ibaresi beliriyorsa..
- Otobüs şöförü virajlara girerken sizden virajların aksi tarafında oturmanızı rica ediyorsa..
Yaşlı karı koca bilmem kaçıncı kavgalarını ediyorlar, "Benim gibi kadını hiç hak etmiyorsun..!" demiş yaşlı kadın.. "Evet..!" demiş adam, bastonuna titreyerek yaslanırken.. "Parkinson'u da hak etmiyorum ama Allah onu da verdi işte..!"
Adamın biri "Hayatım mahvoluyor.." diye terapiste gitmiş.. "Futbol rüyalarımda beni öldürüyor.." demiş, "Gözlerimi kapar kapamaz takımdayım ve hemen havadaki topu izlemeğe başlıyorum.. Uyandığımda 90 dakika koşmuş kadar yorgun kalkıyorum.. Bu bütün sezon böyle..!" "Kolay.." demiş doktor, "Hallederiz..! Mağlupsunuz, rakip tam frikik atacakken sen barajdan çıkıp kızlarla dolu bir partiye gidiyorsun, ve tam sahayı terkederken taraftara 'el işareti' yapıyorsun.. Tamam mı?.." "Tamam da bu neyi halleder doktor?.."
"O taraftar seni o sahaya bir daha 'nah' sokar..! "
Temel'e sormuşlar "Aşkı neye benzetirsin?.."
"Mektuba.." demiş Temel..
"Mektup mu? Niye?.."
"Niye olacak?.." demiş Temel, "Önce yazarsın, sonra yalarsın, işi bitince de postalarsın gider..!"
Karıkoca yıllarca harcamalarını kısıp para biriktirdikten sonra adam, "Aşkım.." demiş, "1979'dan beri sürdürdüğümüz sıkı para politikası sonunda nihayet yıllardır hayalini kurduğumuz şeyi alabileceğiz.." "Nee?.." demiş karısı, "yepyeni bir Cadillac mı?.." "Hayır bir tanem.." demiş adam,"1979 model bir Cadillac..!"
Kolejli kız chatte tanıştığı adamla ilk defa buluştuğu cumartesi gecesi geç saatte kampüse dönmüş ve hemen onu beklemekte olan oda arkadaşı ışıkları açıp heyecanla sormuş "Nasıldı?.." diye..
"Berbattı.." demiş kız, "buluşmaya 1932 model Rolls Royce'u ile geldi..
"Vovvvv..!" demiş arkadaşı, "çok pahallı bir araba o.. Nesini beğenmedin?.."
"Hayatım.." demiş kız, "adam arabanın ilk sahibi..!"
Köyün birinde bir çukur varmış ve pek çok kişi içine düşüp yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden üç kişi toplanmış ve çözüm aramaya başlamışlar.
Birincisi demiş ki:
"Çukurun yanında bir ambulans beklesin ve düşenleri hemen hastaneye yetiştirsin ."
İkincisi..
"Çukurun yanına hastane kuralım düşenleri yetiştirmesi vakit almaz."
Üçüncüsü, Temel..
"Kafanız hiç çalışmıyor. Gidelim hastanenin yanında bir çukur açalım!.."
İstanbul'a ilk defa gelen Temel, soluğu adını çok duyduğu Aksaray barlarından birinde almış.. Etraf tam da söylendiği gibi, sarışın uzun boylu Slav güzelleriyle dolu.. Masaya oturur oturmaz, kızlardan biri hemen koşmuş, yanındaki sandalyeye oturmuş. "Türkçe anlıyor musun" demiş, Temel, kıza..
"Azıcık" demiş, kız.. "Ne kadar yani" diye sormuş Temel..
"20 dolar!.."
Sarışının biri doktorun kapısını çalıp "afedersiniz.." demiş , "külotum muayene odanızda mı kalmış?.."
Doktor içeri gidip geri dönüp "yok.." demiş, "burda değil.."
"Zahmet ettirdim özür dilerim.." demiş sarışın, "gidip bir de kasaba sorayım..!"
Hayli yaşlı Mrs. Johnson, meşhur bir ressama portresini yaptırmağa karar vermiş..
"Portreme elmas küpeler, pırlanta kolye, yakut ve zümrüt karışımı şık bir broş ve ona uygun bir taç eklemenizi istiyorum.." demiş..
"Fakat.." demiş ressam, "Sizin böyle bir takı setiniz yok ki..!" "Biliyorum.." demiş Mrs. Johnson, "sağlığım iyi değil.. Kocam sekreteri ile kırıştırıyor, ben ölünce herhalde onunla evlenecek..
İsteğim o şırfıntının 'bu takıları acaba evin neresinde saklamışlar?..' diye kafayı yemesi..!"
Hakim tecavüze uğrayan genç kıza "Sanık size tecavüz etmeden ne söyledi?.." diye sormuş.. Kızcağız mahkeme önünde yüksek sesle ifade vermeğe utanınca hakim cevabı bir kağıda yazarak kendisine uzatmasını söylemiş.. Kızın minik bir kağıda yazdığı ifadeyi okuduktan sonra jüri heyetinin de okuması için göndermiş.. Gizli ifadeyi sıra ile okuyan jüri üyeleri notu bir yanlarında oturan üyeye aktarıyormuş.
Bir erkek jüri üyesi yanında uyuklamakta olan orta yaşlı kadın üyeyi hafif dürterek notu uzatmış, kadın kendine gelip'Seni öyle bir becereceğim ki hayatında ilk defa böyle bir şey yaşayacaksın' yazan notu okumuş, hafif gülümseyerek kağıdı cebine atmış.. "12 numaralı jüri üyesi.." demiş hakim, "Lütfen o notu bana uzatır mısınız?.." "Yapamam efendim.." demiş kadın yanındaki erkek jüri üyesine tekrar bakıp gülümseyerek.. "Tamamen özel..!"
Küçük Temel, öğretmenin masasına gitmiş.. "Yok kurşun kalem, bende" demiş.. "Yani" demiş hoca.. "Demek istiyorsun ki.. Benim kurşun kalemim yok. Senin kurşun kalemin yok.. Onun kurşun kalemi yok. Bizim kurşun kalemimiz yok.
Sizin kurşun kaleminiz yok.. Onların kurşun kalemi yok. Ne demek istediğimi anladın mı?.." Küçük Temel başını iki yana sallamış.. "Pek anlamadım.. Ne oldu, bu Allahın cezası kurşun kalemlerin topuna birden.."
Adam, süpermarketin otoparkına arabasını bıraktıktan sonra mağazaya doğru yürüyüp tam boş bir market arabasının önünden geçerken kadının biri "Afedersiniz.." diye seslenmiş, "O arabayı alacak mısınız?.." "Hayır.. Sadece tek bir şey var, almak istediğim.." "Ayyyyy..!" demiş kadın sesle homurdanarak, "Bütün erkekler aynısınız..!"
Korkunç bir gece, ilikleri ıslatırcasına yağan bir yağmur ve şiddetli bir rüzgar var..
Damlaların her biri birer kurşun gibi.. Herkes evine kapanmış, bakkal kapatıp gitmek üzereyken ıslanmaktan üzerine yapışmış çubuklu pijamaları, başının üzerinde geçirilirken kenarı yırtılmış naylon poşet, ayağında karşıdan karşıya geçerken ıslanmış terlikleri ile adamın biri nefes nefese koşmuş ve içeri girmiş..
"İki tane simit alabilir miyim lütfen?.." demiş titreyipözlüğünün üzerindeki yağmur damlalarını pijamasının yakasında temizlemeğe çalışarak..
"Sadece iki simit mi?.. Başka bir şey yok mu?.."
"Yok.. Bir tane benim, bir tane de Mary için.."
"Mary?.. Mary eşiniz mi?.."
"Öyle tabii.." demiş adam ağlamaklı bir sesle, "Annem olsa bu havada hiç beni böyle dışarı gönderir miydi?.."
Rus fizikciler yerin 100 metre altinda bakir tel bulduklarini, bunun ise atalarinin bundan 300 yil öncesinde telefon sebekelerinin
oldugunu kanitladigini duyurdular.
Bu olaydan 1 hafta sonra Amerikan gazetelerinde ilginç bir manset. Amerikan bilim adamlari yerin 200 metre altinda 450 yil öncesine ait fiber optik hatlar bulduklarini, bunun ise, Amerikan toplumunun Ruslardan 450 yil öncesinde gelismis digital haberlesme sistemleri oldugunu söylediler.
Bir hafta geçmeden Türk gazetelerinde yeni bir manset. Türk bilim adamlari yerin 500 metre altina kadar kazdiklarini ve hiçbirsey bulamadiklarini, bunun ise atalarinin 600 yil öncesinde kablosuz (wireless) iletisim sistemlerini kullandiklarini söylediler...
"Recep Bey burada mi?"
Basbakan Recep Tayyip Erdogan, gorevi sona erince Konut'u bosaltmis.
Bir sabah yasli bir adam konutun kapisina gelip sormus:
- Recep Bey ile gorusmek istiyorum.
Kapidaki koruma polis memuru:
- Recep Bey artik basbakan degil ve burada oturmuyor.
Yasli adam polise tesekkur eder ve ayrilir. Ertesi gun sabah yine ayni yasli adam :
- Affedersiniz, acaba Recep Bey ile gorusmem mumkun mu?
Kapidaki ayni polis :
- Bakin efendim Recep Bey basbakan degil. Konutu bosalttilar.
Yasli adam sesini cikarmadan arkasini donerek uzaklasir.Ucuncu gun, yine ayni yasli adam ayni taleple polis memuruna basvurunca...
Tepesi atan memur, adama cikisarak "Bakin efendim, bu ucuncu gelisiniz" demis:
"olmadigini her seferinde soyluyorum. Bunu anlamaktan aciz misiniz yoksa?"
Yasli adam "Ne munasebet evladim? Bunamis gibi bir halim mi var yoksa?"
deyip eklemis:
- Sadece soylediklerinizi tekrar tekrar duymaktan cok buyuk zevk aliyorum.
Polis esas durusa gecip selam durarak:
- Yarin gorusmek uzere efendim!.. :o
Bir depremde yıkılan binanın hesabını sormak için müteahhiti arıyorlar, ama müteahhit ortada yok. Bakıyorlarki müteahhit sırra kadem basmış, fıkra bu ya, hazır mahkeme kurulmuşken, inşaat malzemelerini yargılayalım diyorlar. Ve malzemeleri mahkemeye cıkarılıyorlar. Savcı;
- "Kumu tutukluyalım" diyor. Kumu sanık sandalyesine oturtuyorlar. Kum diyorkı;
- "Hakim bey benı tutuklayamazsınız. Ben bınanın sıvasını yapmısım, binanın yıkılmasının benlen alakası yok..."
Hakim;
- "Dogru soyluyorsun sen beraat, ama suçlu kim?" Kum cevap veriyor;
- "Çakıl suclu ana madde cakıldır..."
Çakılı goturuyorlar mahkemeye... Çakılda aglamaya baslıyor;
- "Tamam ben ana maddeyım ama bızı bırbırımıze tutusturan cımento var... Asıl suçlu odur, onu tutuklayın" dıyor. Hakim;
- "Dogru dıyorsun sende beraat ettın..." dıyor. Ve mübaşir sesleniyor;
- "Çımento gelsınnnn..."
Çimento gelıyor huzura... Çımento baslıyor bu sefer anlatmaya...
- "Tamam ben ana maddeyım. Diğer maddeleri bıraraya ben tutusturuyorum ama dıyor..... beni tutuklayamazsınız..."
Hakım nıye dıyor... Çımento cevap veriyor;
- "Asıl suçlu demırdır. Bızı bırarada tutan odur dıyor. Asıl suclu demırdır."
Hakim iyice sıkılıyor;
- "Çagırın demırı o gelsınn. Çımentoda beraat."
Demır gelıyor hhuuuuzzuuurraaaaa... Hakim dıyorkı demıre;
- "Seni tutukluyooorruummm..."
- "HAKİM BEY BENİ TUTUKLAYAMAZSSINIZ.
- "Niye...!"
- "Çunku ben olay anında olay mahalınde yoktummmmmmm..."
Adam genç kızdan hoşlanır ve tanışmak ister...
http://www.hatunca.net/templates/hat...ges/spacer.gifOldukça utangaç bir erkek bara gider ve oldukça güzel bir kızın masalardan birinde oturduğunu görür. Bir saat boyunca cesaretini toplamak için uğraştıktan sonra, sonunda ayağa kalkar ve kızın yanına giderek çekingen bir şekilde sorar
"Afedersiniz, ehm, acaba tanışıp, biraz sohbet etmek ister misiniz?" Genç kız ciğerlerinin tüm gücü ile bağırarak cevap verir. "HAYIR! Bu akşam seninle yatmayacağım!"
Barda bulunan herkes onlara bakmaya başlar. Doğal olarak adam ümitsizce ve tamamiyle utanmış olarak masasına geri döner. Bir kaç dakika sonra, genç kız adama doğru gelir ve özür diler. Sonra gülümseyerek,
"Sizi utandırdıysam çok özür dilerim. İşin gerçeği ben psikoloji öğrencisiyim ve insanların utanç verici durumlara nasıl tepki verdiklerini araştırıyorum."
Adam genç kıza döner ve ciğerlerinin tüm gücü ile bağırır,
"Ne demek $200?!"
Kadının başı çok ağrıyormuş. Demişler ki bir psikiatrist var. Harika tedavi ediyor. Neyse, gitmiş doktora, akşam eve gelince kocası sormuş
- "Ne oldu" diye.
- "Valla, bana telkin önerdi, bir yere oturup kafamı iki elimin arasına alıp sallana sallana 'bu kafa benim değil, bu kafa benim değil' diye tekrarlayacakmışım."
Kadın 3-4 gün bu işe devam etmiş ve başağrıları tamamı ile geçmiş. Ancak bu sırada kocasında ağır bir iktidarsızlık sorunu baslamış. Geceleri sırtını dönüp yatıyor. Sonunda kadının da ısrarı ile adam da aynı doktora gitmiş. Akşam eve gelince kadın ne oldu demiş. Adam:
- "Bırak yaa demiş, bana da telkin önerdi ama ben öyle saçma şeyleri yapmam" demiş, demiş ama o günden sonra sorun tamamen ortadan kalkmış hatta yeni evlilik günlerine dönmüşler. Kadın da bu işin nasıl olduğunu merak ediyormuş doğal olarak. Bir akşam adam:
- "Hadi karıcığım demiş, sen hemen yatağa gir, ben bi banyoya gidip geleyim" demiş. Kadın gizlice adamı takip etmiş. Ne görsün. Adam banyoda klozete oturmuş, kafasını iki elinin arasına almış sallanıyor.
- "Bu benim karım değil, bu benim karım değil!!!!!
BERBER
Adam en yoğun saatte berbere girip sorar.
- "Ne zaman bana sıra gelir?"
Berber:
- "Iki saat sonra, "
der.
Adam çıkar gider.
Üç gün sonra aynı adam
berbere girip sorar:
- "Ne zaman bana sıra gelir?"
Berber:
- "Bir buçuk saat kadar, "
der.
Adam çıkar gider. Bir hafta sonra yine aynı manzara:
- "Ne zaman bana sıra
gelir?"
Berber:
-"En az bir saat."
Adam çıkar gider.
Son seferinde berber dayanamaz. Adamın ardından çırağını gönderir:
- "Bak bakalım bu herif nereye gidiyor?"
Bir süre sonra çırak döner:
- "Adamı izledim usta."
Berber merakla sorar:
- "Ee, nereye gidiyor buradan çıkınca?"
Çırak cevap verir:
- "Sizin eve usta!"
Bir Yunanlı ve bir İtalyan oturmuşlar hangi ülkenin daha üstün olduğunu tartışıyorlarmış.
“Bizim Parthenon’umuz var!” demiş Yunanlı...
“Bizim de Coliseum..” diye cevaplamış İtalyan.
“Bizim matematikçilerimiz var...”
“Biz de Roma İmparatorluğu’nu kurduk...”
“Seks yapmayı biz keşfettik!” demiş Yunanlı.
“Orası doğru” demiş İtalyan:
- Ama onu kadınlara ilk biz uyguladık!..
Karı koca yemek yiyor... O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçiyor. Adamın karısı soruyor:
-Kim bu afet?
Adam:
-Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim!
Kadın:
-Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden!
Adam:
-Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayi bırakıyorsun...
Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar:
-Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?
Adam:
-Fuat'ın metresi.
Kadın:
-Ayy bizimki çok daha güzel!
Adam karısıyla arabada giderken polis sirenini duymuş, hemen sağa çekmiş ve polis gelmiş: "Buyrun memur bey?"
"Beyefendi direksiyon başındayken cep telefonuyla konuşuyordunuz"
"Yok efendim sadece bip yaptı, ben de sarjı mı bitiyor diye baktım" Karısı lafa atlamış:
"Aaa yapma hayatım... Yarım saattir ortağınla iş görüşmesi yapıyordun
telefonda"
Adam karısına tip tip bakarken polis yine sormuş:
"Beyefendi emniyet kemerinizi neden takmıyorsunuz???"
"Memur Bey takmıştım ama sizin geldiğinizi görünce durduktan sonra çözdüm"
Karısı yine atlamış: "Aman şekerim sen de o kemeri hayatında bir kere taktın mı acaba...."
Adam kadına bir tane patlatmamak için kendini zor tutarken; polis bu sefer de arabayı incelemeye başlamış vee... -"Beyefendi bakar mısınız sağ sinyaliniz de kırık"
"Aaaa.. kırık mı?? Sabah yola çıkarken kontrol ettim kırık diildi...yolda oldu galiba, hiç de farketmedik" Karısı çenesini tutamamış yine:
"Amma da attın kocacıım, sana 3 haftadır söylüyorum artık şu kırık sinyalin icabına baktır diye....."
Adam en sonunda dayanamamış bağırmış:
"Bana bak sen susacak mısın çakıcam şimdi suratının ortasına!!"
Polis kadına sormuş: "Hanımefendi eşiniz size hep böyle mi davranır?"
Kadın cevap vermiş:
"Yok canım....sadece alkollü olduğu zaman"
Adam kızına Barbie almak ister ve bir oyuncakçıya girer.
- "Vitrindeki Barbie bebek kaç para ?" diye sorar.
Satıcı
- "Hangisi beyim ?" ve devam eder:
- "Barbie spora gidiyor 19.95 usd,
Barbie alışverişde 19.95 usd
Barbie discoda 19.95 usd
Barbie plajda 19.95 usd
Barbie boşandı 265 usd."
, Adam şaşırır.
- "Neden hepsi 19.95 de, boşanmışolan 265 usd ?"
Satıcı cevaplar:
- "Cok basit boşanmış Barbie ile birlikte; Ken'in evini,
arabasını, mobilyalarını da alıyorsunuz."
Çocuk ağlaya ağlaya annesine koştu. Annesi:
"Niçin ağlıyorsun oğlum?" diye sorunca:
"Sorma anneciğim, dedi, babam çekici parmağına vurdu."
"İyi ama sen neden ağlıyorsun?" diye sordu, annesi.
"Şey…" dedi çocuk "Önce gülmüştüm de…"
Dağda özgürce yaşayan bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların arasına karışarak ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler.
Her biri başka yöne yola çıktılar. Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi.Ikisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdi.
Beygir sordu: "Nedir bu halin inek?.."
İnek iç çekerek anlattı:"Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş..."
Sonra beygir anlattı:"Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi... Binmedikleri zamanlar zincire vurdular... Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar, bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım yav inek kardeş..."
Ve uzaktan eşek gözüktü. Eşek; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata geldi.
Mutluydu.Şişmanlamıştı, tüyleri parlıyordu, gözlerinin içi gülüyordu, üzerinde lacivert takımlar vardı.
İnek ile beygir, "Nedir bu halin, neler oldu" diye merakla sordular,
Eşek anlattı:"Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu. Onlar geldikçe ben daha çok bağırdım..."
"Sonra? .."
"Sonra beni başkan seçtiler..."
"Yani sen başkan mı oldun?.."
"Evet. .. Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar 'Memleket seninle gurur duyuyor' diye alkışladılar. Yiyecek birçok şey vardı. Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım..."
"Pekiii... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?...
"Eşek yanıtladı: "Anladılar anlamasına da iş işten geçmişti..."
(e-posta paylaşımıdır)
teşekkürler,neşeli fıkralar için..
Bir bankada 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek icin bankanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. hafta sonra müdürleri gelir:
- "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız katınızdaki temizlikçi kız kayıp. Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Yamyamlarin hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?" diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yiyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, nasıl olsa onların bir işe yaradıkları yok senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"
1) Üç isletmeci ve üç muhendis is icabi trenle bir seyahate
cikacaklardir. Tren garinda üç isletmeci uc bilet aldigi halde,
muhendisler yalnizca bir tane alirlar.
Isletmeciler bunun sebebini sorduklarindaysa, "Bekleyin ve görün"
derler. Trene binerler, bir sure sonra üç muhendis kalkip beraberce
tuvalete gider.
Konduktor gelir, üç isletmeciden üç bileti aldiktan sonra tuvaletin
kapisini calar,"biletiniz lutfen" der. Muhendislerden biri eliyle bileti
disari uzatir.
Isletmeciler de bunu gorurler. Artik taktigi kapmislardir. Donus zamani
gelmistir, yine gar dalardir. Isletmeciler gidip bir bilet alirlar.
Bakarlar muhendisler bu sefer hic bilet almiyor, saskinlikla yine
sebebini sorarlar, "Bekleyin ve görün" der yine muhendisler.
Yolculuk baslar. Isletmeciler beraberce kalkip tuvalete giderler,
ardindan da muhendisler de karsisindaki tuvalete. Konduktorun gelmesine
yakin, muhendislerden biri disari cikar, karsidaki tuvaletin
kapisini tiklatip "biletiniz lütfen" der. Acilan kapidan bir el bileti
uzatir. Bileti alan muhendis diğer tuvalete geri girer.
2) Adamin biri bir gun yolda giderken bir kurbaga gorur ve kurbaga dile
gelir
- Ben aslinda bir insanim, eger beni bir kere opersen cok guzel bir
prenses haline gelirim"
Adam kurbagayi eline alir ve cebine koyar.
Kurbaga tekrar dile gelir
- Eger beni opersen cok guzel bir prenses olacagim, ve seninle 1 hafta
kalmaya raziyim.
Adam kurbagayi cebinden cikarir, soyle bir bakar ve gulumseyerek yeniden
cebine koyar.Kurbaga yalvarmaya baslar
- Eger beni oper ve guzel bir prenses haline cevirirsen seninle bir
hafta kalirim ve istedigin her seyi yaparim
Adam tekrar kurbagayi cikarir, soyle bir bakar ve gulumseyerek cebine
koyar Sonunda kurbaga dayanamaz-
- Senin neyin var? Sana cok guzel bir prenses oldugumu ve beni opersen 1
hafta seninle kalip istedigin her seyi yapacagimi soyledim. Neden beni
opmuyorsun?
Sonunda adam konusur
- Bak, ben bir muhendisim. Kizlarla ugrasacak vaktim yok, fakat konusan
bir kurbaga cok ilginc geliyor.
3) Buyuk bir sirketin ust duzey yoneticilerinden biri bir gun New York
uzerinde balonla dolasmaya cikar.
Aksilik bu ya, pusulasini asagiya dusurur ve kaybolur.
Inmek icin uygun bir yer ararken bir gokdelenin tepesinde sigara icen
bir adam gorur ve alcalir.
- "Pardon. Ben neredeyim acaba?" diye sorar.
- "Yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icindesin" der adam.
Yonetici sinirlenir:
- "Sen mühendissin degil mi?" diye sorar.
- "Evet." der adam. "Nereden bildin?"
- "Çünkü basim belada ve sana bir soru soruyorum. Verdigin cevap 100%
dogru fakat hiç bir işime yaramiyor."
- "Sen de yoneticisin degil mi?"
- "Evet sen nereden bildin?"
- "Çünkü yerden 500 feet yukseklikte bir balonun icinde kaybolmussun.
Pusulan yok, berbat durumdasin. Fakat bu şimdi benim suçum oldu."
4) Bir rahip,bir doktor ve bir muhendis golf sahasinin boşalmasini
beklemektedirler.
Muhendis:"Bu adamlar ne yapiyor boyle, 15 dakikadir bitirmelerini
bekliyoruz."
Doktor: "Bilmiyorum ama hiç böyle bir saçmalik görmedim."
Rahip: "Iste gorevli geliyor, onunla konusalim."
Rahip: "Merhaba, Şu anda sahada olan grup ne zaman cikacak, neden bu
kadar yavaslar?"
Gorevli: "Evet onlar kör itfaiyeciler. Kulubumuzde gecen sene cikan
yanginda gozlerini kaybettiler. Bu yuzden istedikleri zaman burada
ucretsiz oynamalarina izin verildi.
Rahip:"Ne kadar üzücü, bu akşam onlar icin dua edecegim."
Doktor: "Cok guzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaslarla
konusup onlar icin bir seyler yapabilir miyiz diye bakacagim."
Muhendis: "Bu adamlar neden geceleri oynamiyorlar?" ***
Vakti zamanın en güzel ve ünlü genel kadınlarından birisinin gün gelmiş maddi durumu bozulmuş ve icraya düşmüş. İcra memurları kapıya dayanmışlar,
- ya borcu ödersiniz yada mal kaldırırız
- yapmayın sayın sevgili meslektaşlarım ayıp oluyor ama
- olmaz öyle şey ya para yada mallar
- ama sayın meslektaşım hani meslek dayanışması? ayıp ama
- yahu ne meslektaşı manyak mısın sen
- e canım ne kızıyorsunuz, ikimizin işi de mal kaldırmak değil mi?
Bir İngiliz Kasabasında Yaşayan İki Afacan Kardeşin Hikayesi:
Yaşadıkları bölgede kırık cam, kuyruğuna teneke bağlanmış kedi, inik araba lastiği, kapıdan çalınan sütler gibi pek çok hadisenin faili olarak bu iki afacan kardeş gösterilmekteydi. Kasaba halkı artık "illallah" demişlerdi afacan kardeşlerden, haklıydılar. Ailesinin bile zaptetmekte zorlandığı bu afacanları yola getirmek için kilise fikri ortaya atıldı. Bunları ancak asabiyetiyle nam salmış rahip dizginleyebilirdi. Ailesi iki afacan kardeşi kiliseye rahibin yanına götürdü. Önce büyük kardeş rahiple baş başa kaldı.
Rahip karşısındaki çocuğu ürkütmek istemeyen bir tavırla sordu:
-"Söyle yavrum, tanrımız nerde?"
Küçük afacan başını öne eğerek sustu.
Rahip sakinliğini koruyarak:
-"Söylesene evladım tanrımız nerde?"
-"???"
-"Evladım sana soruyorum tanrımız nerde?"
-"???"
Asabi rahibin sinirleri bozulmaya başlamıştı:
- "Söylesene yav tanrımız nerde?"
"???"
-"Seni aşağılık afacan benim sorularıma cevap ver tanrımız neeerdeeeee!!!!!!!"
Rahibin sinirden kıpkırmızı olduğunu gören afacan çocuk hızla kiliseden kaçtı. Kapıda sırasını bekleyen kardeşinin elinden tutarak evlerine doğru koşmaya başladı. Iki afacan odalarına girip kapılarını kapattığında küçük kardeş ağabeyine:
-"Biz kimden ve neden kaçıyoruz? diye sordu.
Soluk soluğa kalan büyük kardeş ise:
-"Bu sefer başımız gerçekten dertte!Tanrı kaybolmuş, bizden biliyorlar..."