Gaf üstüne gaf yapan birine yanıt vermeye yüklenmek diyorsunuz. Siz de gaf işleyin size de yüklenelim. Zevkten değil, zorunluluktan yanıt veriyoruz bu zata.
Printable View
Yenibir siyasi söylem duydum"solcu gibi yaşarım ama,siyasi görüşüm sağdır":DD Buna gülünmezde ne yapılır sayın üyeler.:DD
CHP, 'herkes için özgürlük' vaadini 79 yıl sonra yerine getirdi
Abant kampı, CHP'nin üniversitelerdeki kılık kıyafetle ilgili politikasını netleştirdi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, "Özgürlük konusunda başı açık kızla, türban örten arasında ayrım yapmamalıyız." dedi.
CHP'nin, 'herkes için eşitlik ve özgürlük' vaadi aslında 79 yıl öncesine ait. Bu hüküm 1931 yılındaki ilk parti programında yer alıyordu. Ancak CHP, bugüne kadar başörtülü öğrencilerin üniversiteye girmelerine karşı çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığa seçilmesiyle ise birçok konuda olduğu gibi 'üniversitelerdeki başörtüsü yasağı' konusunda da tavır değişikliğine gidildi. CHP Bilim Platformu Başkanı Prof. Dr. Sencer Ayata başkanlığında hazırlanan türban raporunun taslağında başörtülü öğrencilere üniversite yolunun açılması görüşü ağırlık kazandı. Parti yönetimi de Abant toplantısında bu görüşü benimsedi.
Bir süredir başörtülü öğrencilerin üniversiteye girebilmeleri yönünde açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu, Abant Toplantısı'nda ciddi eleştirilerle karşı karşıya kaldı. Sonuçta parti politikasını, "Özgürlük tabii ki olsun. Hem başörtülülere hem de başı açıklara olsun. Herkes üniversite imkanından yararlansın. Özgürlükse özgürlük, haklarsa haklar. Demokrasilerde dayatma olmaz." şeklinde duyurdu. Oysa CHP'nin geçmişi 'Herkes için özgürlük' hedefini ciddi anlamda gölgeleyen girişimlerle dolu. Parti kurmayları, 2008 yılında 411 milletvekilinin imzasıyla kabul edilen bu yöndeki anayasa değişikliğini, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal ettirmişti. Kılıçdaroğlu'nun uygulamaya çalıştığı 'herkes için özgürlük' sloganının CHP'nin parti programındaki geçmişi şöyle: CHP'nin 1931 tarihli parti programının 4. maddesi, "Türk vatandaşlarına Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun (Anayasa) verdiği ferdi ve içtimai hürriyet, müsavat (eşitlik), masuniyet ve mülkiyet haklarını mahfuz bulundurmak fırkamızca ehemmiyetli esaslardandır." hükmünü içeriyor. 1994'te hazırlanan programda ise "Siyasal, düşünsel, toplumsal, dinsel ve bireysel özgürlükler bir bütündür. Özgürlüklere bu bütünlüğü içinde sahip çıkılmalıdır. Demokrasi, barış ve insan hakları çerçevesinde her düşünce konuşulabilmeli, yazılabilmeli, örgütlenebilmelidir." deniliyor
CHP'de tüzük için ilk adım atıldı
Yargıtay Başsavcılığının tüzük için uyardığı CHP'de ilk adım atıldı. Kılıçdaroğlu PM'nin toplantı tarihini belirledi.
Yargıtay Başsavcısı'nın CHP'ye yeni tüzüğün uygulanması için gönderdiği yazının ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu Parti Meclisi'ni 3 Kasım'da toplantıya çağırdı.
Başsavcılığın CHP’ye gönderdiği uyarı yazısında, 2008’deki tüzük değişikliğinin yürürlükte olduğu yeni yönetimin de buna göre oluşutrulması istenmişti.
Bu yazı parti içinde tartışmalara neden oldu. Muhalif bazı miletvekilleri kurultay yapılması gerektiğini savunurken parti yönetimi mevcut PM içinden yeni yönetimin oluşturulmasıyla sorunun çözüleceğini savunuyor.
Bu görüş doğrultusunda CHP lideri Kılıçdaroğlu PM toplantısı için çağrı yaptı. Toplantıda yeni tüzükle ilgili değerlendirmeler yapılacak. Toplantıda yeni tüzüğe göre 13 genel başkan yardımcısının belirlenmesi de sürpriz olmayabilir.
Kaynak : http://www.internethaber.com/chpde-t...#ixzz13e106Ldi
Belediyeler Geriden Geliyor
Hasan ESER / Foça - Yurt genelinde Türkiye Cumhuriyetinin 87. yıl dönümü kutlanırken, Cumhuriyet Halk Partili Foça Belediyesi'nin kutlama tabelasında 85. yıl dönümü kutlanıyor. Bilindiği üzere aynı hatayı Konak Belediyesi de yapmıştı...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 87. yıl dönümü kutlamaları öncesi İzmir’de CHP’li
Konak Belediyesi tarafından asılan afişlerde, Cumhuriyetin kaçıncı yılını kutlayacağımızla ilgili çelişkili bilgiler yer alınca asılan afişler kamuoyunda tepkilere neden olmuştu.
Cumhuriyet’in 87. kuruluş yıl dönümünde 86. yılını kutlayan Konak Belediyesi’nden sonra bir ikinci skandalda yine bir başka Chp’li Belediyesi olan İzmir’in Foça ilçesinde yaşandı.
İzmir-Foça’da Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 87. yıl dönümü kutlamaları askeri ve mülki erkânın Atatürk Anıtına çelenk sunmasıyla başladı.Çelenk töreni sırasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk anıtının da bulunduğu Foça Cumhuriyet Alanında asılı bulunan ve Foça Belediyesi’nin de üzerinde logosunun bulunduğu kutlama tabelası vatandaşların dikkatinden kaçmadı..Tabela'nın üzerinde, “Cumhuriyetimizin 85. Yılı Kutlu Olsun” yazıyor olması tepkilere neden oldu.
Duruma tepki gösterenler vatandaşlar, Foça’nın Cumhuriyet’in kalesi olarak adlandırıldığını ifade ederek, “ Karşı karşıya kaldığımız bu manzara Foça’ya hiç yakışmadı. Chp’li Belediye Başkanımız Gökhan Demirağ, yeri geldiğinde Cumhuriyetçi olduğunu vurguluyor,ama gelin görün ki 85. yılda kalmış, hala onu kutluyor. Böyle belediyecilik,böyle Cumhuriyetçilik olmaz. Bizler daha dün medyada gündeme gelen Konak Belediyesini ayıplarken, daha kötüsü bizim başımıza geldi. :)
Konak Belediyesi yine bizden iyi hiç olmazsa bir geriden geliyor.Chp’li Foça Belediyesi ise 2 geriden gelerek Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 87. yıl dönümünde 85. yılını kutluyor.” diyerek tepkilerini dile getirdiler. :)
http://www.egeninsesi.com/haber_resi...buyuk/Foca.jpg
http://www.egeninsesi.com/IZMIR-Habe...n-Geliyor.html
Böyle yanlışlıklar herzaman oluyor,ne var bunda büyütecek anlamıyorum.Orada 85 yazması önemli değil,87 diye düzeltilse levha daha iyi olurdu ama,önemli olan niyet,coşku ve cumhuriyete sahip çıkmak diyorum ben.
Bence de buradaki hata, büyütülecek bir hata değil. Bu tür hataları normal, kabul edilebilir maddi hatalar olarak görüp, abartmamak gerekir.
Normal olmayan şudur; Bu hatayı CHP'li olmayan bir belediye yaptığında "cumhuriyet düşmanı" "vatan haini" gibi değerlendiren hasta kafalar normal değildir. İşte o kafaların normalleşmesi gerekir.
Bu arada aşağıdaki yazıda CHP için çok önemli şeyler yazılı;
http://www.milliyet.com.tr/ters-pira...22/default.htm
CHP nin şimdiki halinden de hiç bir şey anlamadım/anlayamadım!
İşaret parmağı ile çamaşır muhabetti kıvamındaki kavgacı bir üslupla nereye kadar..
Hani ya projeleriniz?
Tamam muhalefetsiniz ama bu da demek değildir ki sürekli eleştirin , hiç üretmeyin!
Sen eleştirdikçe , eleştirilen, kendine çeki-düzen verip yükselmekte, anlayamadın mı hala.. Ha, bu benim görevim diyorsan sorun yok ancak daha düzgün bir üslupla dinleme hakkımız var sanırım öyle değil mi?!
Sıkıldık çünkü..
CHP'nin tepki çeken hakaret dolu sergisi kaldırıldı
CHP Gençlik Kolları tarafından açılan mizah adı altında hakaret edilen 'AKP Eziyetleri' isimli sergi, kaldırıldı.
CHP Gençlik Kolları tarafından açılan ve siyasiler ile toplumun saygın kişilerine mizah adı altında hakaret edilen 'AKP Eziyetleri' isimli sergi, kaldırıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bizzat açtığı sergi tam 4 gün boyunca açık kaldı. Kamuoyunda tepkiye neden olan sergi, bu sabah kaldırıldı.
Gençlik Kolları'nın "AKP Eziyetleri" adlı sergide Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar ve Fethullah Gülen'e hakaretler edildi. Sergiyi açan Kılıçdaroğlu da hakaretlere destek verdi. CHP Genel Merkezi'ne gelenler tarafından gezilebilen sergiye ilginin beklenin altında olduğu ileri sürülüyor.
Cumhuriyet Bayramı'na gölge düşüren sergide yer alan resimlerden birinde Başbakan Erdoğan, faşist lider 'Hitler'e benzetilmişti. Resmin altında ise "Bir gün gelecek Türklerin daha fazla topraklarını satmadığım için bana kızacaksınız" sözü ve "Adolf Tayyip Hitler" imzası yer almıştı. Başka bir resimde ise Başbakan Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan'ın, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, eski İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu ve Fethullah Gülen'in ağlayan kareleri yer alırken hemen karelerin yanında, "Aşağıda örneği verilen ağlamalardan hangisi sahtedir" sorusu sorulmuştu. Karelerdeki isimlerin her biri ayrı şıkta yer alırken en sona da 'Hepsi' şıkkı yerleştirildi. Skandal fotoğrafa bakan Kılıçdaroğlu da 'Hepsi' şıkkını işaretlemişti.
http://www.haberaktuel.com/chpnin-te...ri-325204.html
Yaparsın niye kaldırırsın, kaldıracaksan niye yaparsın? anlamak güç....
Gençlere çok görmemek gerekir, "kuru soğanla" yetinmeyi bilirler..
CHP'li Kart'tan parti yönetimine uyarı
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen tüzük uyarısı üzerine parti yönetimini, “Parti Meclisi’nin bu aşamadan sonra MYK’ya meşruiyet ya da yasallık kazandırması mümkün değildir. Kurultayın toplantıya çağrılması zorunluluk halini almıştır” diye uyardı.
DÖRT SAYFALIK UYARI
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yaptığı dört sayfalık yazılı açıklama ile parti yönetimini sert bir biçimde uyardı. Açıklamasına, “Cumhuriyet Halk Partisi Parti Meclisi ve MYK üyelerine tarihi sorumluluklarının gereğini yapmaları ve kişisel olarak sorumlu olmamaları amacıyla kamuoyu önünde yapılan uyarıdır” diye başlayan Kart, “CHP’nin yönetim kademelerindeki hukuk ve tüzük ihlalleri, partinin tüzel kimliğini tehdit eden boyutlara ulaşmıştır. Bu ihlallerin gelişen süreç içinde, telafisi mümkün olmayacak sonuçlar yaratması kaçınılmazdır” dedi.
“KİŞİSEL HIRS VE HESAPLARLA İHLALLER BİLİNÇLİ OLARAK YARATILDI”
22-23 Mayıs’ta yapılan 33. Kurultay’da, genel başkan seçiminden sonra verilen önergenin yasal bir dayanak ve değerinin olmadığının açık ve tartışmasız olduğuna dikkat çeken Kart şöyle dedi:
“Bu sebeple, genel başkan seçiminden sonraki işlemlerin ve organ seçimlerinin yasal dayanağı yoktur. Kurultay iradesi bu aşamadan itibaren, usulsüz olduğu bilinen bir önerge ile iğfal edilmiştir. Esasen parti yönetiminde hukukçu kimlikleri öne çıkan yöneticilerin, bu kavramlara hakim olamamaları düşünülemezdi. Ancak, kişisel hırs ve hesaplarla bu ihlallerin bilinçli olarak yaratıldığı görülmektedir.”
KART, KURULTAY İSTEDİ
“Genel başkan seçiminden sonraki kurultay iradesi yaşanmakta olan heyecan ortamı içinde sakatlanmıştır” diyen Kart, “Bunu giderecek olan irade yine kurultayın kendisidir. Parti Meclisi ya da MYK bu sakatlığı ortadan kaldıramaz. Kurultay iradesi bu süreçte devreye girmediği takdirde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve Anayasa Mahkemesi sürecinde, partinin tüzel kimliği ciddi darbeler alacaktır. Böyle bir tablonun devamında CHP hem siyaseten hem de yasal olarak zaafiyet içine girecektir” diye uyardı.
PARTİ YÖNETİMİNİ UYARDI
“Mevcut Parti Meclisi yapılanması ile yönetimin devam etmesinde yasal sakınca bulunmadığı kabul edilse bile bu durum MYK yapılanmasından doğması kaçınılmaz olan vahim sonuçları ortadan kaldırmayacak ve bertaraf etmeyecektir” diyen Kart, parti yönetimini şu sözlerde uyardı:
“22-23 Mayıs Kurultayı sonrasında oluşan MYK’nın yasal dayanağının olmadığı açıktır. Yok hükmünde olan MYK, onlarca işleme imza atmıştır. 12. madde gereğince üye kayıtları yapmış, görevden alma işlemleri tesis etmiştir. Tüm bu işlemlerin yasal dayanağı olmadığından, ilgili kişi ya da örgütlerin yargı yoluna başvurmaları söz konusu olacaktır.
Daha da önemlisi; MYK’nın yaptığı harcamaların da yasal dayanağı yoktur. Genel Sekreter ve Genel Sayman imzası ile yapıldığı bilinen, ancak, sonuçta MYK’nın tüm üyelerinin bilgisi, onayı ve sorumluluğu dahilinde yapıldığı açık olan bu harcamalardan, MYK üyelerinin kişisel olarak ve müteselsilen sorumlulukları söz konusu olacaktır.”
“YENİ MYK, ESKİ MYK’YI İBRA EDEMEZ”
“Yeni MYK’nın eski MYK’yı ibra etmesi söz konusu olamaz” diyen Kart, “Parti Meclisi’nin de böyle bir yetkisinin olmadığı bilinmektedir. Bu yetkiye sahip olan organ sadece kurultaydır” diye konuştu.
“PARTİ MECLİSİ MYK’YA MEŞRUİYET KAZANDIRAMAZ”
Parti Meclisi’nin bu aşamadan sonra MYK’ya meşruiyet ya da yasallık kazandırmasının mümkün olmadığına dikkat çeken Kart, şöyle dedi:
“Kurultayın toplantıya çağrılması zorunluluk halini almıştır. Bu sürecin Anayasa Mahkemesi’ne yansıtılması veya Mahkeme tarafından çözüme bağlanması yolundaki muhtemel değerlendirmeler, kurultay iradesini iğfal edenlerin kişisel sorumluluklarını kamufle etmeleri ve bertaraf etmek istemeleri girişiminden başka bir anlama gelmez. Açık olan gerçek şudur; CHP’nin tarihi ve tüzel kimliği, hiç kimsenin kişisel hırslarının ve hesaplarının tatmini için araç olarak kullanılamaz.”
“HAZİNE KESİNTİSİ YA DA KAPATMA DAVALARININ ÖNÜ AÇILIR”
2005 yılında tüzük ihlalinden dolayı ihtar yaptırımının uygulandığını hatırlatan Kart, “Yeni ihtar uygulamalarının ise kaçınılmaz olarak Hazine kesintisi ve kapatma davalarının önünü açabileceği ve maalesef Anayasa Mahkemesi'nin artık siyasi iktidarın müdahalesine açık bir yapıya dönüştüğü, en azından bu konuda genel bir kanının bulunduğu göz önüne alındığında; sorumluluk sahibi hiçbir CHP’linin bu tür sonuçları kabullenmemesi gerektiği açıktır” diye uyardı.
"KAMU DAVALARI AÇILABİLİR"
Atilla Kart, parti yönetimine uyarılarını şu sözlerde sürdürdü:
“Parti, tüzel kimlik olarak yaptırımlara muhatap olacağı gibi, yönetim kademelerinde görev yapanların kişisel olarak hukuki ve cezai anlamda sorumlulukları söz konusu olabilecektir. Yakın siyasi tarihimizde bunun ibret verici örnekleri yaşanmıştır.Referandum dahil olmak üzere yasal olmayan MYK harcamalarından dolayı kamu davalarının açılması, yapılan harcamalar kadar sorumluların para cezasına mahkum olmaları ve bu cezaların ilgili ve sorumlu MYK üyelerinden rücuan tahsili sonuçları doğabilecektir.”
(MG/ÖMR)
Hürriyet
Atilla Kart'ın uyarısına "Tüzüklerin Efendsi" sn Önder Sav ne diyecek acaba?
Gençlerin çabuk kaldırılan sergisi konusunda "Allah akıl fikir versin" diyorum, ama anladığım kadarı ile başka bir proje üerecek fikirleri yok..
Pardon, yanlış hatırlamıyorsam CHP'li gençlerin Beşiktaş'ta bir sergiyi bastıkları basına yansımıştı geçtiğimiz günlerde.. Demek ki projeleri abuk sergiler düzenlemekten ibaret değil, başka sergilere baskın düzenlemek de var.
Youtube tekrar mahkemece yasaklandı!
Bu sefer sebep farklı
CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal ve Ankara Milletvekili Nesrin Batok'un yer aldığı iddia edilen videoları yayınladığı için Youtube'a karşı açılan dava sonucunda mahkeme siteye erişimin engellemesine karar verdi.
Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi, Deniz Baykal'a ait olduğu iddia edilen görüntülerin yer aldığı video paylaşım sitesi ''Youtube''a erişimin engellenmesi kararı aldı. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) ''Youtube''dan söz konusu görüntülerin kaldırılmasını isteyeceği, aksi halde siteye erişimi engelleyeceği kaydedildi.
Baykal'ın avukatları, müvekkillerine ait olduğu iddia edilen görüntülerin ''Youtube''da yayınlanması üzerine, bu görüntülere erişimin engellenmesi istemiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu.
Bu şikayet üzerine harekete geçen Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurarak, söz konusu görüntülere erişimin engellenmesini talep etti.
Mahkeme, Savcı Yücetürk'ün talebi doğrultusunda, ''Youtube''a erişimin engellenmesi kararı aldı.
YASAK HENÜZ UYGULAMAYA KONMADI
Karar, gereğinin yapılması için dün Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) gönderildi. TİB'in, ''Youtube''a yazı yazarak, söz konusu görüntülerin kaldırılmasını talep edeceği, aksi halde bu internet sitesine erişimi engelleyeceği kaydedildi.
Haberturk.com
Deniz Baykal'dan ve CHP fikriyatından nefret etmek için al işte çok geçerli bir sebep :k
CHP'de kılıçlar çekildi, işler karıştı!..
CHP'de tüzük krizi aşıldı derken bu kez de Önder Sav ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında kılıçlar çekildi. Kılıçdaroğlu, partinin yeni yönetim kademesini belirledi, Genel Sekreter Önder Sav ile Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay Merkez Yürütme Kurulu'na giremedi. Bu gelişmeye Sav cephesinden sert bir açıklama geldi, "CHP Genel Başkanı disiplin suçu işlemiştir. Hukuku bilmeyenlere hukuku bildirmek bizim görevimizdir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı yeni düzenlemeye göre partinin yeni Genel Sekreteri Süheyl Batum oldu.
Gürsel Tekin de örgütlenme ve örgüt yönetimlerinden sorumlu oldu. Ancak bu karara Önder Sav ve Hakkı Süha Okay'ın başını çektiği grup itiraz etti.
27-28 Kasım'da da olağanüstü kurultayın toplanması bekleniyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun basın toplantısıyla açıkladığı Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ilk toplantısını yapıyor.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığındaki yeni MYK üyeleri, Merkez Yönetim Kurulu Salonunda toplanarak, gelişmeleri değerlendiriyor.
Kılıçdaroğlu'nun listesinde yer almayan Önder Sav ve kendisine destek veren Parti Meclisi üyeleri de Parti Meclisi Salonunda toplantı yapıyor.
Yeni liste Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gitti.
Bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Partisi'nin il, ilçe ve belde başkanları ile partililere yönelik bir mesaj yayınladı. Kılıçdaroğlu mesajında, "CHP tüzüğünün gereğini yerine getirdik, görev dağılımı yaptık" dedi.
Yeni yönetim listesi şöyle:
GÜRSEL TEKİN: ÖRGÜTLENME VE ÖRGÜT YÖNETİMLERİ
HURŞİT GÜNEŞ: İDARİ VE MALİ İŞLER
MESUT DEĞER: SEÇİM VE HUKUK İŞLERİ
İSA GÖK: TANITIM, BASIN VE PROPAGANDA
ALAATTİN YÜKSEL: YEREL YÖNETİMLER
İZZET ÇETİN: MESLEK KURULUŞLARI, SENDİKALAR VE STK’LAR
OĞUZ OYAN: DIŞ İLİŞKİLER VE YURT DIŞI ÖRGÜTLENMELER
DİDEM ENGİN: KADIN ÖRGÜTLENMESİ VE KADIN KOLLARI
M.ZEKİ GÜNDÜZ: GENÇLİK ÖRGÜTLENMESİ VE GENÇLİK KOLLARI
UMUT ORAN: EKONOMİK VE MALİ POLİTİKA
MEHMET ALİ ÖZPOLAT: HALKLA İLİŞKİLER
SENCER AYATA: AR-GE BYK PLATFORMU
MELDA ONUR: PARTİ İÇİ EĞİTİM
SÜHEYL BATUM: GENEL SEKRETER
27-28 Kasım'da kurultay var
CHP'li Hakkı Suhay Okay da gelişmelerin ardından kameraların karşısına geçti, Parti Meclisi'nde 59 üyenin kabul, 2 çekimser, 2 red oyu ile 27-28 Kasım'da olağanüstü kurultay yapılmasının kararlaştırıldığını söyledi.
Okay, "CHP'nin 22-23 Mayıs'ta seçilen PM ve buradan çıkan MYK üyelerinin görevi kurultaya kadar devam etmektedir. Eğer seçimli bir kurultay olmazsa , bu görev öbür kurultaya kadar devam eder. Şu an meşru MYK, PM'de seçilen listedir" diye konuştu.
Okay, Kılıçdaroğlu'nun 28 Ekim 2010 tarihli yazısında PM'yi toplantıya çağırdığını, Kılıçdaroğlu'nun katılmaması üzerine de PM'nin kendisi başkanlığında
toplandığını söyledi.
Üyelerin bir kısmının tüzük kurultayı yapılması yönünde 57 üyenin imzası ile gündeme ek madde eklettiklerini, 59 üyenin kabul, 2 çekimser, 2 red oyu ile
olağanüstü kurultayın 27-28 Kasımda saat 10.00'da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu'nda yapılmasının kararlaştırıldığını kaydetti.
Önder Sav'dan sert açıklama: "CHP kimsenin babasının malı değildir"
CHP'li Önder Sav, "CHP kimsenin babasının malı değildir. CHP Genel Başkanı disiplin suçu işlemiştir. Hukuku bilmeyenlere hukuku bildirmek bizim görevimizdir" dedi.
Sav, Parti Meclisi'nin yapıldığı toplantı salonunda gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti genel merkezinde sekiz kat aşağıya inerek Parti Meclisi'ni yönetmekten imtina ettiğini belirten Sav, "Kendisi Parti Meclisi'ni yönetmezse Parti Meclisi'nin toplanamayacağını sanmıştır. 81 kişilik Parti Meclisi 61 kişiyle toplanmıştır. Gündemine sahip çıkmıştır. Genel Başkan Yardımcısı toplantıyı idare etmiştir" dedi.
Parti Meclisi'nin olağanüstü ve önemli bir konuyla toplandığını ifade eden Sav, şunları kaydetti: "Bir tek maddenin görüşülmesi için toplandı. Parti Meclisi, o maddenin görüşülmesinden imtina edip, bu Parti Meclisi'nin yok saydığı, gündemden çıkardığı bir konuda, 'ben bu yetkileri kullanırım. Merkez Yönetim Kurulu'nu da ilan ederim' mantığı, başka partilerde yürüyebilir ancak CHP'de yürümez. CHP şimdiye kadar yaşamadığı bir Genel Başkan tasallutu ile yürütülüyor. Bu Genel Başkan tasallutunu CHP Parti Meclisi ile görevi devam eden MYK ile örgütleriyle, meclis grubuyla püskürtecektir.
CHP kimsenin babasının malı değildir. 'Ben istediğim kuralı kafama göre uygularım' mantığına teslim olacak bir parti değildir. Bugün Parti Meclisi böyle bir kuralsızlığa direnmiştir. Kuralsızlığı Parti Meclisi'nin kuralları içerisinde tedavi etmiştir. Bundan sonra Genel Başkan'ın bu sorumsuz, hukuk tanımaz, aşiret devletlerinde olacak anlayışının sürüp sürmeyeceğini hep beraber görüyoruz. Ama, hukuku bilmeyenlere hukuku bildirmek de bizim görevimizdir. Genel Başkan bu davranışıyla CHP Tüzüğü'nün disiplin hükümlerini de ihlal etmiş olmaktadır."
Sav, bir gazetecinin "Disiplin Kurulu'na mı sevk edilecek?" sorusuna, "Disiplin Kurulu'na sevk edilecek, demiyorum. Disiplin suçu işlemiştir, diyorum" yanıtını verdi.
"Tüzük Kurultayı CHP'deki krizi çözer mi?" şeklindeki soru üzerine de Sav, "CHP çok krizler atlatmış bir partidir. Bu krizler CHP'ye hafif gelir. Bunu da çok kolay rahatlıkla atlatır. Eğer elimizde bu Parti Meclisi'nin seçimli kurultay yapma imkanı olsa biz gündeme onu da alırdık. Maalesef olağanüstü kurultaylarda, seçim isteme yetkisi sadece Genel Başkan'a ait oluyor" dedi.
Sav, bir gazetecinin, "Eğer Genel Başkan 'Ben seçimli kurultaya gidiyorum' derse ne yaparsınız?" sorusu üzerine de "Çok memnun oluruz. Biz öyle bir karar alamıyoruz, keşke alabilsek ve seçimli bir kurultaya gidebilsek" diye konuştu.
TÜZÜK KRİZİNDE SÜREÇ...
Sürpriz destek, sürpriz restleşmeye dönüştü. Uzlaştılar derken, karşılıklı kılıçları çektiler.
"Güçlü genel başkanlık içeren tüzüğü uygulayacağım" diyen Kemal Kılıçdaroğlu ile "Tüzük uygulanmasın" diyen Genel Sekreter Önder Sav karşı karşıya.
Lider "Parti meclisi toplanmayacak" dedi, Genel Sekreter kendine yakın üyelerle o toplantıyı yapmaya kalktı.
Üstelik Sav ve ekibi bu ay kurultay istedi; hem de tüzük kurultayı.
Genel Sekreter Önder Sav, güçlü genel başkanlık sınırlı yetkili genel sekreterlik öngören tüzüğün uygulanmasına karşı çıktı.
Ama lider Kemal Kılıçdaroğlu o tüzüğü uygulamak için parti meclisini toplantıya çağırdı. Çağırdı ama, son dakikaya kadar kapalı kapılar ardında görüşmeler yapıldı.
En son bu açıklamayı yapan genel sekreter dün gece lideriyle görüştü. CHP kulislerine dün gece yansıyan bilgi "uzlaştıklarıydı". Güne bu bilgi ile başlandı.
Gözler de 14.30'da başlayacağı duyurulan parti meclisine çevrildi, ama CHP genel merkezindeki hareketlilik öğle saatlerinde başladı.
O saatlerde Genel Sekreter Önder Sav kendisine yakın parti meclisi üyelerini genel merkeze 14. kattaki özel çalışma ofisine çağırdı ve onlardan tüzük kurultayı için tek tek imza almaya başladı.
İddialara göre, Kemal Kılıçdaroğlu "uzlaşma" çıktı denilen dün geceki görüşmede, Sav'a kimleri genel başkan yardımcılığına seçeceğini söylememişti. Listeyi göstermemişti.
14. katta Sav imza toplarken, lider Kemal Kılıçdaroğlu 12. kattaki makamındaydı ve genel merkezden haber merkezlerine son dakika bilgisi ulaştı: "Parti meclisi toplantısı iptal edilmiştir, genel başkan toplantıya katılmamıştır"
Oysa tam da bu saatlerde Önder Sav ve kendisine yakın olan 59 üye parti meclisi salonuna indi. 80 kişilik parti meclisinde, bu 59 üye topladıkları imzalarla 27 - 28 Kasım'da kurultay yapılmasını istedi.
UZMAN YORUMLARI...
Vatan Gazetesi Ankara Temsilcisi Bilal Çetin:
"Önder Sav ve ekibi kukla genel başkan olsun istediler. Parti işlerine pek karışmasın istediler. Bu tüzük sıkıntısı ortaya çıkınca da bu çatışma su yüzüne çıktı. Aslında bu yaşananlar sürpriz olmadı. Kavganın asıl nedeni asıl anlaşmazlık örgüt işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı kim olacak noktasında. Kılıçdaroğlu bu göreve Gürsel Tekin'in gelmesini isteyince sorun da gün yüzüne çıktı. Nihai hesaplaşma kurultayda görülecek. Kılıçdaroğlu, Sav kadar güçlü görünmeyebilir ama Sav'ın asıl mücadelesi bir yandan da Baykal ve ekibiyle de. Eğer Önder Sav ve ekibi başkanla çatışmayı şiddetlendirirse o zaman başka bir denge oluşabilir. O zaman onlar Baykal ve ekibinin desteğini alır gibi geliyor. "
Milliyet gazetesi yazarı Taha Akyol:
"Genel başkan bir karar vermiştir. Atamaları yapmıştır. Ama sayın Hakkı Süha Okay "bunlar yasa dışıdır, yeni seçilen MYK olmaz, eski MYK geçerlidir" diyor. Bu böyle olmaz. Hukuken öbürünü gayri meşru ilan etmek ilk defa oluyor. CHP'de savaş başlamıştır. Önder Sav ve ekibi büyük ihtimalle dava açar.
Başsavcının yaptığı uyarıyı dikkat alırsak, (kurultaya gerek yok) mevcut tüzük bundan sonra CHP'nin iç anayasası ise bunu uygulayan Kılıçdaroğlu haklıdır. Yetkilidir. Başsavcının dediği doğru değilse Hakkı Süha Okay'ın dedikleri doğrudur. Sayın Kılıçdaroğlu şimdiye kadar parti içindeki dengelerle oynamak istemedi, uzlaşmak istedi. Ama artık bunun mümkün olmadığını gördü. Partinin hakimiyetini götürmek isteyen bir ekip var parti içinde. Kılıçdaroğlu masaya yumruğunu vurdu, radikal adımı attı diye düşünüyorum."
CNN TÜRK Haber Koordinatörü Yavuz Oğhan:
"Şu anda iki tane başkanlık divanı var. Hukuki açıdan bunu kim çözecek, bu mahkemeye gider. PM bugün toplandı, kurultay kararı aldı. Genel başkan bu işin içinde yok. Bu da mahkemelik gözüküyor."
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...5.0/index.html
Yeni yönetimde Sav yok
CHP'de Parti Meclisi toplantısı iptal edildi. Kılıçdaroğlu, yeni MYK'yi açıklıyor. Önder Sav, yeni yönetimde yer almıyor.
Cumhuriyet-Ankara Büro- CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yeni MYK’yi açıkladı. Yeni yönetimde Önder Sav ve Hakkı Suha Okay yer almadı.
Yeni MYK şöyle
Gürsel Tekin (Örgütlenme ve örgüt yönetimleri), Hurşit Güneş (İdari ve Mali İşler), İsa Gök (Seçim ve Hukuk İşleri), Süheyl Batum (Tanıtım, Basın ve Propaganda), Alaattin Yüksel (Yerel yönetimler), İzzet Çetin (Meslek kuruluşları, sendikalar ve STK'lar), Oğuz Oyan (Dış ilişkiler ve yurt dışı örgütlenmeler), Gülsün Bilgehan (Kadın örgütlenmesi ve kadın kolları), Gökhan Günaydın (Gençlik örgütlenmesi ve gençlik kolları), Umut Oran (ekonomik ve mali politika), Mehmet Ali Özpolat (Halkla ilişkiler), Sencer Ayata (AR-Ge), Melda Onur (Parti içi eğitim), Nihat Matkap (Genel Sekreter)
"Hukuk neyse biz onu yapıyoruz"
Partisinde yaşanan son gelişmelere ilişkin, ''Korku imparatorluğu vardı Türkiye'de. Partideki korku imparatorluğunu yıktık, bundan sonra Türkiye'deki korku imparatorluğunu yıkacağız'' diyen Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile yediği akşam yemeğinde gazetecilere bir açıklama daha yaptı.
Cumhuriyet / Ankara Büro- Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile bir balık lokantasında yemek yedi.
Burada soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP'de herhangi bir sorun yaşanmadığını ve her şeyin yolunda olduğunu söyledi.
''Partide bir çift başlılığın yaşanıp yaşanmadığı'' soru üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bir çift başlılık da yok. Hukuk neyse biz onu yapıyoruz'' diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, seçimli bir kurultayın yapılıp yapılmayacağı sorusuna ''Yeri ve zamanı gelince onun da kararını vereceğiz'' yanıtını verdi.
"Korku imparatorluğunu yıktık"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 16.30'da yapacağı duyurulan basın toplantısı, yazılı açıklama ile duyurduğu MYK listesindeki üç ismin görevi kabul etmemeleri ve ikna çabaları nedeniyle 17.20'de başlayabildi. Kılıçdaroğlu, toplantının yapılacağı salona gelirken partililer tarafından alkışlar ve ''Başbakan Kemal'' sloganlarıyla karşılandı.
Genel Başkan, CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ''Tüzüğün gereğinin yerine getirilmesi'' ne ilişkin yazısını ve bunun için 15 günlük süre tanıdığını hatırlattı.
Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, CHP'nin öteden beri hukuka saygılı ve hukukun gereklerini yerine getiren bir parti olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bugün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istediği düzenlemeleri yaptıklarını, Merkez Yönetim Kurulu'nu yine tüzük doğrultusunda belirlediklerini ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na saat 16.30 itibarıyla teslim ettiklerini belirtti.
Kılıçdaroğlu, ''Tüzük çok açık. Hukuka aykırılığa hepimizin karşı çıkması lazım. İnsanlarımızı seviyoruz, partililerimizi seviyoruz, toplanan arkadaşlarımızı da seviyoruz. Ama hep hukuka saygılı kalmak zorundayız. Parti içi çekişmelerden ne istiyoruz arkadaşlar? Beni buraya örgütüm getirdi, tek güvendiğim de örgütümdür. Onun vereceği her karara saygı gösteririm ben'' dedi.
Kendilerine ''statükocu'' yaftasının yapıştırılmaya çalışıldığını, statükodan en çok kendisinin şikayet ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Korku imparatorluğu vardı Türkiye'de. Partideki korku imparatorluğunu yıktık, bundan sonra Türkiye'deki korku imparatorluğunu yıkacağız. Adımız belli, biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz, halkın partisiyiz, birilerinin partisi değiliz. Koltuklar insanlara sürekli otursunlar diye verilmez. O koltuklar halka hizmet için verilir. Oralar ne benim babamın malıdır ne de birilerinin. Biz o koltuklara halka hizmet için oturduk ve o koltukların hakkını vereceğiz. Bana verilen bir yetki, görev var. Görevi veren kurultaydır. Bana deniyor ki, sen tüzüğün verdiği yetkiler çerçevesinde görevini kullanacaksın, görevini yapacaksın. Tüzük meydanda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının yazısı meydanda, verilen süre meydanda tespitimizi saptamalarımızı yaptık, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına konuyu ilettik, olay bu kadar açık.''
CHP'de neler oluyor?
CHP karmakarışık, Önder Sav, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun belirledği yeni MYK'yi tanımayarak 27-28 Kasım'da tüzük kurultayı dedi. Yeni yönetimde yer almayan Hakkı Süha Okay, aslolanın PM'nin kararı olduğunu, PM'nin de kurultay kararı verdiğini belirterek, bunun dışındaki işlemlerin hukuki olmadığını söyledi.
CHP'li Hakkı Suha Okay, Parti Meclisi'nde 27-28 Kasımda olağanüstü kurultay yapılmasının kararlaştırıldığını söyledi. Okay, PM toplantısının yapıldığı salonda Önder Sav, Faik Öztrak ve Tekin Bingöl ile gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Okay, Kılıçdaroğlu'nun 28 Ekim 2010 tarihli yazısında PM'yi toplantıya çağırdığını, Kılıçdaroğlu'nun katılmaması üzerine de PM'nin kendisi başkanlığında toplandığını söyledi.
Üyelerin bir kısmının tüzük kurultayı yapılması yönünde 57 üyenin imzası ile gündeme ek madde eklettiklerini, 59 üyenin kabul, 2 çekimser, 2 red oyu ile olağanüstü kurultayın 27-28 Kasım'da saat 10.00'da Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonunda yapılmasının kararlaştırıldığını kaydetti.
CHP'deki kavga, Önder Sav'ı baştan savma işinden ibaret değildir.
Sorunun kökeni daha derinlerdedir.
CHP'de ciddi bir ideolojik kırılma var.
CHP devletin partisi olmaktan halkın partisi olmaya doğru evrilecek mi, yoksa değişen dünyada artık birşey ifade etmeyen 30'lu yılların dünyası ile yetinecek mi?
Değişimden yana olanlarla değişime direnenler arasındaki söylem ve ideoloji farkı zaman zaman kamuoyuna yansıyordu.
Kılıçdaroğlu, referandum sürecinde yaptığı bazı konuşmalarda değişimin işaretini vermişti.
Ama, Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamalarına parti içinden tepkiler gelmişti.
Nur Serter, Necla Arat, Canan Arıtman gibi, resmi ideolojinin "uyanık bekçileri" Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından rahatsız olmuşlar ve hemen seslerini yükseltmişleridr.
Bu ideolojik farklılık devam edemezdi.
Kırılma kaçınılmazdı.
Güçlü "genel sekreter" eski Sovyetlerde komünist partinin bir geleneği idi.
CHP'de Önde Sav, bu tür bir genel sekreterdi ve politbüroyu sembolize ediyordu.
Değişmeyen tek şey değişimdir.
Değişimin önünde durmak zordur.
Değişimden CHP'nin de payını alması toplumsal değişimin doğasındandır.
Nitekim bu değişim hareketi, CHP'yi bölünmeye kadar götürebilir.
Değişime direneler, dünyadaki değişim karşısında marjinal kalacaklardır.
Değişim dalgası, onları kenara iterek tasfiye edecektir.
Değişime direneler, bir tortu, bir fosil olarak müzelerdeki yerlerini almaya hazırlıklı olmalılar.
CHP bu değişim sonucunda yasakçı zihniyetinden uzaklaşarak, daha özgürlükçü, daha demokrat, daha halka yakın olacaktır.
Panelden bugüne mesajlar
CHP’deki Ecevit’i anma toplantısında, moderatörlüğünü Milliyet gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila’nın yaptığı bir panel düzenlendi
Panelde CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ankara milletvekilleri Hakkı Süha Okay ve Emrehan Halıcı Ecevit’le ilgili anılarını anlattı. Halıcı, “Yeni bölünmelere fırsat vermemek gerekir” derken, Sav cephesinin güçlü isimlerinden Anadol’un konuşmasında iki kez Kılıçdaroğlu için, “Sayın genel başkanımız” ifadesini kullanması dikkati çekti. Son konuşmacı Halıcı’nın sözlerinin bitirmesinin hemen ardından Sav’ın, hızla ayağa kalkarak salondan dışarı çıkması ve Kılıçdaroğlu ile vedalaşmadan ayrılması dikkati çekti. Anadol’un panelist olarak konuşma yaptığı sırada, koltuğuna Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in oturması da dikkati çekti. Sav ile Tekin arasındaki gerginlik dikkatlerden kaçmadı.
Kemal Bey’in odasında sohbet
CHP’nin birinci katındaki konferans salonuna girmekte zorlandım. Sadece salon değil koridor da tıklım tıklım dolu. Adım atmakta zorlanıyorum. Bülent Ecevit’i anmak için düzenlenen paneli yönetmek üzere yerimi almam lazım. Ama ilerleyemiyorum.
İmdadıma eski bakanlardan Abdülkadir Ateş yetişti. Ateş, CHP’li gençlerden yardım isteyerek yol açtırdı, zor bela salona girip yerimi alabildim. Ecevit’in ünlü kasketli fotoğrafı ellerde, pankartlarda. Halkçı Ecevit, Halkçı Kemal sloganları...
Salonun ön sırası protokole ayrılmış. Kameralar konuşlanmışlar. Meslektaşlarımın pozisyon alışından anlıyorum ki merak ettikleri Önder Sav’ın gelip gelmeyeceği. Keza konuşmacı olan Hakkı Suha Okay ve Kemal Anadol’un da panele katılıp katılmayacağı...
Sav’a alkış
Biraz sonra Önder Sav salona girdi ve izleyicileri selamladı. Salon Önder Sav’ı alkışladı. Hakkı Suha Okay da, Kemal Anadol da yerlerini almıştı. Konu Bülent Ecevit’i anmak olunca, partideki mücadele, gerginlik bir kenara bırakılmıştı. CHP’liler büyük bir olgunluk içinde, partilerinin efsane lideri Bülent Ecevit’i anmaya gelmişlerdi.
Asıl alkış Kemal Kılıçdaroğlu ve Rahşan Ecevit salona birlikte girdiklerinde koptu. O anda Halkçı Ecevit, Halkçı Kemal; Başbakan Kemal, Devrimci Kemal sloganları salonu inletti. Kemal Bey ve Rahşan Hanım, protokol sırasıyla tokalaşarak Önder Sav’ın yanında yerlerine oturdular. Küskünlük havası yok. Ecevit’e saygı günlük siyasetin üzerinde ortak payda...
Salonda Ecevit havası
Paneli, “Salonda bir Ecevit havası var” diyerek açınca yine bir alkış tufanı koptu.
Salondakiler Ecevit’i özlemiş. 1980’den 2010’a kadar 30 yıllık ayrılıktan sonra Ecevitler CHP’de. Tarihi bir buluşmadan herkes memnun.
Kemalciler, Önderciler diye bir ayırım yok. Herkes Ecevit’ten anılar anlatıyor. Kemal Anadol, Ecevit’in talimatıyla nasıl Karadeniz Ereğlisi’ne yerleştiğini; Hakkı Suha Okay Ecevit’in ev alıp satılırken alış-satış fiyatını nasıl kuruşu kuruşuna gösterip vergisini nasıl kuruşu kuruşuna ödediğini anlatıyor. Emrehan Halıcı, Bülent Bey’in nasıl bir sanatsever olduğunu; kalelerle çevrilmiş Şah’ın güvenlik uğruna özgürlüğünü nasıl yitirdiğini, Ecevit’in “Şah” şiirini okuyarak aktarıyor...
Ecevit çizgisi
Ve Kemal Kılıçdaroğlu, kürsüde bir Ecevit portresi çiziyor. Öyle bir Ecevit portresi çiziyor ki, CHP’nin nasıl bir çizgide yürüyeceği ortaya çıkıyor. Demokrasiden, emekten, halktan, barıştan, sevgiden, inançlara saygılı ama laiklikten ödün vermeyen dürüstlükten, sadelikten yana bir çizgi...
Kemal Bey’in söylemi Ecevit çizgisiyle örtüşüyor. Salon, Kemal Bey’in her vurgusunda alkıştan inliyor.
Kemal Bey’in odasında
CHP, Ecevit’i içtenlikle ve coşkuyla andı, dünkü toplantıda. Ecevit’in CHP çatısı altında anılması büyük coşku yaratmıştı.
Toplantı bitiminde Kemal Kılıçdaroğlu, Rahşan Ecevit’i odasına çaya davet etti. Rahşan Hanım, Emrehan Halıcı ve Gürsel Tekin’le, Kemal Bey’in odasında sohbet etti.
Rahşan Hanım, CHP’yle yakından ilgilendi. Kılıçdaroğlu’na, ‘şimdi örgütten yeni genel sekreter mi sorumlu olacak’ diye sordu. Kemal Bey, Gürsel Tekin’i işaret ederek, örgütten sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olduğunu söyledi.
Rahşan Ecevit de, “Zor görevdir” dedi, “Ben de Örgüt Komisyonu Başkanlığı yaptım. Zorluğunu bilirim. Deneyimlerimi de aktarırım iserseniz.” Rahşan Hanım’ın bu önerisi Kılıçdaroğlu’nu da Gürsel Tekin’i de çok memnun etti. Tekin, “Elbette” dedi, “Bizim için büyük kazanç olur. Sizi rahatsız eder, deneyimlerinizden yararlanırız.”
O sıcak sohbetten anladım ki, Rahşan Hanım, Bülent Ecevit’le birlikte CHP’ye çoktan dönmüş.
.
2 yıl önce açılan bu forumun 38 sayfa, 379 ileti almış olması bu partinin Türkiye siyasetinde tüm partilerden çok daha önemli bir konumda olduğunu ortaya koymaktadır. Son zamanlarda parti içinde yaşanan olaylar bazılarının iştahalarını kabartarak partinin bölüneceği, giderek liboşlaşacağı (daha doğrusu onların deyimiyle daha özgürlükçü olacağı) yumuşaklaşacağı (yani evrilip devrileceği) günleri özlemle beklemekteler. Bu beklenti içindekiler bu partinin ruhunu bir türlü anlayamamış, kavrayamamış kişiler olabileceği gibi kasten yarattıkları dezenformasyonla parti tabanında ve kamu oyunda soru işaretleri uyandırmaya çalışmaktadırlar. Bu parti her şeyden önce ülkede cumhuriyet rejimini kurmuştur. Batı' dan çok ileride kadın haklarını kuruluş yıllarında yakalamıştır. Ümmet değil, cemaatler değil, etnisite değil, ülkede yaşayan tüm insanları vatandaş olarak benimsemiş, Türk Ordusunu TBMM' nin kurucu bir unsuru olduğu gerçeğini her dem dile getirmiş, ekonomik kalkınmayı yokluklara rağmen başarmış bir partidir. Çok ayrışmalar görmüş geçirmiş, doğurgan bir partidir, ancak ruhundan asla vazgeçmemiştir. Yeni doğanlar hep prematüre kalmış, yok olmuşlardır. O nedenle hezeyanlar içindeki beklentiler bu kez de boşa çıkacaktır.
Partinin hataları yok mudur? Elbette vardır ve bu hatalar toplumun her kesiminde kimilerince gerçek bir sol özleştiri, kimilerince de aşağılayıcı laf salataları olarak dile getirilmiştir. Yani üzerinde en çok tartışılan bu partidir. Kimilerinin korkulu rüyası, kimilerinin umutlarıdır. Biz umuttan yana olduk her zaman. Şimdi zaman yeniden bir özeleştiri ve çağın gereklerine uygun yeni politikalar üretmek olmalıdır. Ancak bu politika asla kimilerinin bekledikleri tarzda olmayacaktır.
Kılıçdaroğlu'ndan Sav'a imalı sözler!
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ın genel sekreterlik koltuğundan inmesiyle sonuçlanan süreci böyle özetledi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Önder Sav'ın genel sekreterlik koltuğundan inmesiyle sonuçlanan parti içi operasyonu, 'ağaçların budanmasına' benzetti.
Kılıçdaroğlu, bayram sabahında Paris'te kendisini takip eden partililer ve gazetecilerle bayramlaştı. Burada soruları cevaplandıran Kılıçdaroğlu, partide gerçekleştirdiği operasyon ve yenileşmeyle ilgili olarak, "Koşullar kendiliğinden oluştu ve bu koşulların gereği yapıldı. Ağaçlar budandıkça büyür. Olumlu oldu, CHP'nin kültürüne de uygun olmuştur. CHP artık iç çekişmelerin olmadığı bir partidir." yorumunda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun "Ağaçlar budandıkça büyür." sözü akıllara merhum başbakanlardan Bülent Ecevit'in CHP liderliği döneminde dillendirdiği, "Bölündükçe arındık, arındıkça güçlendik." ifadelerini getirdi.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, partisinin de üye olduğu Sosyalist Enternasyonal'in konsey toplantısı için geldiği Paris'te, burada yaşayan Türk vatandaşlarıyla da bir araya geldi. Türk başkonsolosluğundaki buluşma sırasında Kılıçdaroğlu, CHP seçmenini 'eğitim düzeyi yüksek ve bilinçli', AK Parti seçmenini ise 'biatçı' olarak niteledi. Yaklaşık 300 kişilik grupla bir süre sohbet eden CHP lideri, vatandaşların sorunlarını dinleyip sorularını cevaplandırdı. Görüşmede, hemşerisi Tuncelili yurttaşların çoğunlukta olması dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, 'yeni CHP' söylemiyle ilgili soruları cevaplarken, "Nerede bir değişim olsa illa CHP karşı çıkar, anlayışı var. Artık karşı çıkmıyoruz. Bu tabloyu tersyüz ettik. Yeni CHP, yeni bir anlayış, diyoruz." diye konuştu. CHP dışındaki sol hareketlere yaklaşımı sorulan Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiye'ye demokrasiyi getiren partiyiz. Bizim dışımızda sol da olabilmelidir. Ancak dereler, CHP ırmağında birleşiyor. İnşallah bu ırmağı da okyanusa doğru akıtacağız." ifadelerini kullandı. Bir vatandaşın "Başbakan'la ağız dalaşına girmeyin." önerisini de, "Ben de istemiyorum ama bazen mecbur kalıyoruz. Cevap vermeyince de, 'niye cevap vermiyorsun?' diyorlar." şeklinde karşıladı.
KADIN ADAYLARIMIZLA ŞAŞIRTACAĞIZ
Kılıçdaroğlu "Şeriat tehlikesi var mı?" sorusuna ise şöyle cevap verdi: "Tehlike var dersek kendimizi inkâr etmiş oluruz. Tarihte hep geriye gitmek isteyenler olmuştur. Ama hep değişimden yana olanlar kazanmıştır. CHP ileriye gitmenin motorudur." Kılıçdaroğlu, siyasete kadınların katılımı ile ilgili olarak da, "Kadınların CHP'den siyasete ne kadar fazla girdiğini göreceksiniz. Sizleri şaşırtacağız." iddiasında bulundu. Bir partilinin, "Kime sorsam CHP'ye oy verdiğini söylüyor. Peki AKP'ye kim oy veriyor?" sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Hep kendi çevremizle konuşuyoruz. Takım tutar gibi parti tutuyoruz, bu tehlikelidir. 19. yüzyıl politikalarını Türkiye'de 21. yüzyılda uyguluyoruz." cevabını verdi.
CHP lideri ayrıca 10 Kasım'da saat 09.05'te boya sandığını bırakıp ayağa kalkan Zonguldaklı boyacı çocuk Aykut Keskin'i telefonla aradı. Aykut Keskin'e ulaşamayan Kılıçdaroğlu, dedesi ile sohbet etti. İstanbul'da ilik kanseri olan Gül Baydar adlı vatandaşı da arayarak geçmiş olsun dileklerini ileten ve bayramını kutlayan Kılıçdaroğlu, Paris'te yaşayan ressam İsmail Yıldırım'la da telefonla bayramlaştı. Kılıçdaroğlu dün ayrıca ressam Abidin Dino'nun eşi Güzin Dino'yu ziyaret etti.
CHP, BDP'nin ittifak çağrısına ne dedi?
CHP ilk kez bayramlaştığı BDP'nin "Sol blok" oluşturma önerisine olumlu mesaj verdi. CHP'li Batum, "Eşitsizlikleri giderecek bütün partilerle işbirliği yaparız" dedi
Uzun zamandır aralarından diyalog olmayan CHP ile BDP arasında Bayram yakınlaşması oldu. BDP'nin CHP'yi ziyareti sırasında yaptığı "sol blok ittifakı" teklifi çok konuşulacak.
CHP ile BDP arasında 2007 seçimlerinden bu yana süren "bayramlaşmama" geleneği bu bayram CHP tarafından ilk kez kaldırılırken, iki parti arasındaki yakınlaşma, BDP'nin iktidara karşı "Sol blok" cephesi oluşturma önerisini masaya yatırma noktasına kadar geldi.
BDP heyetinin ziyaret ettiği CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum, BDP'nin Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın gündeme getirdiği "sol blok" önerisi konusunda, "Ülkedeki eşitsizlikleri giderecek bütün parti ve görüşlerle işbirliği yaparız" dedi.
CHP'ye ilk bayram ziyaretini gerçekleştiren BDP heyeti, Siirt Milletvekili Osman Özçelik, MYK Üyesi Yüksel Mutlu ve Ayhan Bilgen'den oluştu. BDP'lileri CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum, Genel Başkan Yardımcısı Melda Onur ile Ankara milletvekili Zekeriya Akıncı karşıladı.
Görüşme sonrasında gazeteciler, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Önümüzdeki seçimde içinde CHP, ÖDP, BDP, EMEP olan bir sol demokrasi cephesi olsa. AK Parti'ye karşı ciddi bir sol blok oluşabilir" önerisini sordu.
BDP: TEKLİF VAR
BDP'li Osman Özçelik bu soru üzerine, partilerinin kuruluşundan beri Türkiye'deki demokrasi güçlerinin bir arada olmasını arzu ettiğini söyledi. Bunun bir çatı altında olabileceği gibi demokratik işbirliği şeklinde de gerçekleşebileceğini ifade eden Özçelik, bu nedenle bütün sivil toplum örgütleri ve demokrasiyi savunan tüm siyasi partilerle iyi ilişkiler kurduklarını belirtti.
Özçelik, şöyle konuştu: "Bu genel politikamızın bir yaklaşımıdır. Özel bir durum değildir. Biz zaten birçok partiyle görüşüyoruz.
Yani demokratik işbirliklerini geliştirmek üzere seçimlerde güç birliği yapmak, yaşamın her alanında demokrasiyi savunmak, eşitliği, özgürlüğü birlikte savunmak üzere çeşitli temaslarımız her zaman var. Bağlarımızı koparmadık. Bugüne kadar CHP ile olmamıştı malum yaklaşımlarından dolayı.
CHP'deki bu değişim dönüşümün, CHP'yi gerçek evrensel sosyal demokrat parti çizgisine getireceği umudunu taşıyoruz. İlişkilerimizin çok daha sağlıklı bir raya oturacağına inanıyoruz."
CHP: DEĞERLENDİRİRİZ
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin "BDP önce solcu olsun" sözlerini nasıl değerlendirdiği sorulan CHP Genel Sekreteri Batum da CHP'nin çizgisinde bir kopma, bir kesiklik olmadığını belirterek şöyle konuştu: "Türkiye'de gerçek anlamda demokratik, laik, emeğin haklarına, sosyal haklara, hukukun üstünlüğüne dayanan bir cumhuriyeti yeni baştan oluşturmamız lazım.
Çok boyutları törpülendi, demokratik boyut o kadar törpülendi ki biz nasıl törpülendiğinin farkında bile değiliz. Eskiden pirüpak mıydı, değildi. Fakat haklar boyutunda baktığımız zaman, çok törpülenmiş bir demokrasi anlayışıyla karşı karşıyayız.
Bunları yeni baştan gerçek anlamda oluşturacak ve bütün partilerle beraber yeni demokrasimizi kurmamız için, işleyen bir demokrasi, işleyen bir hukuk sistemi için, insanlara gerçek anlamda güvence sağlayan bir hukuk devleti için, laik devleti korumak için, sosyal devleti bugün içinde bulunduğu sadaka devleti anlayışından çıkartıp gerçek anlamda insanların hakları olduğu için belli hakları elde ettikleri bir devlet haline dönüştürecek bütün değerli partilerle, bütün görüşlerle işbirliği yapmak durumundayız. Dolayısıyla burada hangi partiyle nasıl yapıyorsun, eskiden yapıyor muydun, yapmıyor muydun önemli değil.
Önemli olan bu ilkelerin konulması. Ülkedeki eşitsizlikleri giderecek bütün parti ve görüşlerle işbirliği yaparız. Amacımız, bu ilkeleri savunanlarla birlikte olarak gençlerimize, çoluk çocuğumuza çok daha iyi bir Türkiye bırakmak."
SAV SÜRPRİZİ
CHP yönetimi ile örgüt arasındaki bayramlaşmada Önder Sav sürprizi yaşandı. CHP'de partililerle bayramlaşmada eski CHP Genel Sekreteri Önder Sav da eski Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay ile birlikte Genel Merkezi'ne gelerek yeni yönetimle bayramlaştı.
BUDAMA YANITI
Eski CHP lideri Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Ağaçlar budandıkça daha hızlı gelişir'' sözleriyle ilgili, "Ağaç budamanın yararlı olduğu bilinen bir şey. Buradan bir tartışma zemini çıkmaz" dedi
SOL BLOK NE YAPAR
Demirtaş'ın önerdiği sol blok bir taraftan oy getirirken, CHP tabanında ciddi erimeye neden olabilir.
Siyasi gözlemciler 'Sol Blok' un en etkili olabileceği iller doğu ve güneydoğu illerinin olabileceğini belirtiyorlar. Seçimlerde Türkiye barajını aşamayan BDP'nin CHP kanalıyla barajı aşmasıyla doğuda AK Partinin çıkarabileceği en az 50 milletvekilini azaltabileceği ifade ediliyor.
Ancak, ittifakın batı ise CHP'ye kendi tabanından oy kaybettireceği ifade edilirken "Ancak, CHP BDP ile birlikte olduğu anda oy kaybını anlamayabilir. CHP'nın ulusalcı tabanı MHP'ye kaçar. Ama yinede böyle bir blok CHP'nin tek başına alacağı oyun en az 7-8 puan fazla oy almasına neden olabilir" yorumunu yapılıyor
KILIÇDAROĞLU ÇOK İYİ DÜŞÜNÜP KARAR VERMESİ GEREKİR. BDP nin Diyarbakırda çift bayrak istediğini bilmesini isterim.
Seçimlerde nasıl bir sol
“Kediyi güvercinlerin arasına salmak” diye hoş bir deyim vardır İngilizcede.
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş salıverdi kediyi. “CHP’nin Tayyip Erdoğan’ı geçebilmek için yapabileceği tek şey, daha çok demokrasi talep etmek. Başka şansları yok. Keşke önümüzdeki seçimde, içinde CHP, ÖDP, BDP, EMEP olan bir sol demokrasi cephesi olsa. AK Parti’ye karşı ciddi bir sol blok oluşabilir” dedi.
CHP’nin “daha çok demokrasi” talep etmesi gereğini ve bir “sol demokrasi cephesi” önerisini ayrı ayrı ele alalım.
CHP daha çok demokrasi talep edebilir mi?
Daha çok demokrasi talep etmek ne demektir? Kürt sorununda barış ve derhal demokratik bir çözüm istemek, yeni ve özgürlükçü bir anayasa istemek, askerî vesayetin geriletilmesinin devamını istemek, Ergenekon ve Hrant Dink davalarının üzerine gidilmesini istemek... Değil mi?
Daha somut konuşmak gerekirse, anadilde eğitim ve yargılanma hakkını talep etmek, KCK davasının derhal sonlandırılmasını, başörtüsü meselesinin tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde çözülmesini istemek, seçim barajının kaldırılmasını istemek, askerin kışlaya çekilmesini, darbecilerin yargılanmasını ve jandarmanın lağvedilmesini istemek... Değil mi?
Şimdi, biraz düşünelim. Referandumda yüzde 58 ‘evet’ oyu çıktı. Daha önemlisi, şu anda AKP’nin oyu yüzde 50 (ve bu bir tahmin değil, bilgi).
Bu oyların şeriatçılığı, gericiliği, halkın bilinçsizliğini temsil ettiğini düşünen siyasi meczupları bir kenara bırakalım.
Eğri oturup doğru konuşalım. Bir iki istisnasıyla, yukarıda sıraladığım konular AK Parti’nin zaman zaman çözmeye niyetliymiş gibi davrandığı, hatta bazen çözüyormuş gibi yaptığı, çekingen ve yetersiz adımlar attığı, en azından “Evet, çözmek gerekir” diye mırıldandığı konular.
AK Parti tam da böyle yaptığı içindir ki, bu sorunlar yokmuş gibi davranmadığı içindir ki, sekiz yıl sonra hâlâ bu kadar yüksek oranda destek topluyor. Demokrasiden ve değişimden yana olduğu algısını yaratabildiği ölçüde destek görmeye devam ediyor.
Referandum süreci boyunca bu algının tam tersini yaratan MHP’nin oyu şu anda barajın altında.
Demek ki, CHP’nin “daha çok demokrasi” talep etmesi, sıraladığım bütün talepleri savunması, yani AK Parti’ye Kemalist, milliyetçi bir noktadan değil, soldan muhalefet etmesiyle mümkün olabilir.
Ve Demirtaş’a katılıyorum. CHP ancak böyle yaptığı takdirde oylarını yükseltebilir.
CHP bunu yapabilir mi? Vallahi, 28 Şubat’tan beri devletin ve Genelkurmay’ın sesi olan bir partinin, başkan değişti diye birdenbire değişeceğine benim inanmam biraz zor.
Gelelim “sol demokrasi cephesi” önerisine.
Mevcut haliyle CHP’nin “sol” veya “demokrasi” kavramlarıyla ilişkisi olabilir mi?
Kılıçdaroğlu cevabını vermiş. “Bizim çizgimiz bellidir,” demiş, “biz Kuvayı Milliye’den geliyoruz”.
Grup Başkanvekili Muharrem İnce de, “BDP ile işbirliği varsa, ben yokum” demiş.
CHP’nin zaten BDP’yle cephe filan kuracağı yok. Kursa, şu anda CHP’yi destekleyen yüzde 20-25’in bir daha CHP’ye oy vereceğini sanmam.
CHP ile cephe kuran BDP’nin Kürt illerindeki oylarına ne olur? Bence azalır. AK Parti’ye gün doğar.
Allah’tan böyle bir cephenin kurulma tehlikesi yok.
BDP böyle bir cepheyle niye ilgilenir, doğrusu bilemiyorum, anlamak zor. Arkadaşlarla konuşacağız, tartışacağız.
Ama CHP’nin dahil olduğu bir cepheye, içinde ister BDP, ister Lenin’in Bolşevik Partisi olsun, benim oy verme ihtimalim olamaz. DSİP’li yoldaşlarımın hiçbiri oy vermez. Referandumda ‘evet’ diyen yüzde 58’in hemen hemen hiçbiri vermez.
Türkiye’de Kemalizm’le, milliyetçilikle, ırkçılıkla, savaş çığırtkanlığıyla, İslam düşmanlığıyla arasına çok kalın ve çok kırmızı çizgiler çeken yeni bir sol gerek. Yukarıda sıraladığım talepleri hiç ödün vermeden, hiç bulanıklaştırmadan, göğsünü gere gere savunan bir sol gerek.
Bu taleplerden ve bu taleplerin yansıttığı ilkelerden ödün veren, kırmızı çizgileri silikleştiren hiçbir cephe, ne kadar oy alırsa alsın, ilgimi çekmez.
Ne yapacağız peki?
Ben İstanbulluyum. Yine aday olacaklarını varsayıyorum, bir bölgede Sebahat Tuncel’i, birinde Ufuk Uras’ı destekleyeceğim. Aradaki bölgede ise genç, sosyalist, Ermeni bir adayımız olacak. Kırmızı çizgileri olan bağımsız sol bir aday.
Başka illerde de benzerleri olur diye umuyorum.
Roni Margulies (Taraf Gazatesi)
CHP"nin 2011 seçimnlerinde ki, hedefi %40 tır. Türkiyede Sol Seçmenin % 40 oy potansiyeli vardır. Mevcut olan tüm siyasi partilerin eksileri ve artıları vardır, yanlış ve doğruları da vardır. Önemli olan yanlışların çok az olmasıdır az olan yanlışlar yok edilşebilir ama çok olanlar sadece azaltılabilir . Kuşkusuz eleştirilmeyen bir siyasi partide yoktur olaylar ziyaretlerle sınırlanarak basite indirgeniyor asıl yapılması gereken Ülke gereçeklerinin farkında olmaktır bir tarafta ülkeyi satan bir siyasi erk diğer tarafta ise soruna çare üretmeye çalışan muhalefet partileri.
CHP"nin biraz oylarını artırmış olması, hedefine yaklaşması birilerini rahatsız etmiş belli ıoluyor. Her türlü yaklaşıma rağmen CHP hedefine ulaşmak için çalışmalarına devam edecektir.
MHP "nin de kendine göre bir hedefi vardır , diğer partilerinde kuşkusuz. AKP karşıtı ve Ülkemizin bütünlüğü yönünde hedeflenen başarı ne kadar amacına ulaşır ise yeni bir sağlıklı Ülke yönetimininde önü açılmış olacaktır.
Kılıçdaroğlu daha önce de söylediğim gibi CHP'ye liderlik yapabilecek kapasitede biri değildir.Son açıklama ve davranışları ile bunu ortaya koymuştur.AKP'LEŞEREK CHP'nin iktidar olması MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Buna rağmen İlk seçimlere kadar Kılıçdaroğluna Şanş verilmeli.Parti Muhalefeti BALTALARI 7 AY SONRAYA saklamalıdır.
Kurultay vesair açıklamaları ANLAMSIZ VE GEREKSİZDİR.
TÜRK ATASÖZÜ NE DER?
Dere geçilirken at değiştirilmez
7 ay sonra BİLENMİŞ BALTALARLA ............
Kılıçdaroğlunun KILICI TAŞA ÇARPTIĞINDA .........
Taşın sapasağlam yerinde kaldığı. Kılıcın KABZASININ İSE ELİNDE KALDIĞINDA.
Gerçek sahipleri Baltaları çıkartmaya gerek kalmadan partiyi sırtlayacaklardır.........
CHP'de kurultay sesleri yükseliyor
Kurultay konusunda nabız yoklayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na, milletvekilleri, "Kurultay yapılacaksa bir an önce yapılmalı. Kurultay yapılırsa rahat edersiniz" dedi.
Ankara- Kurultay konusunda milletvekillerinin nabzını yoklamaya devam eden CHP Genel Başkanı, TBMM'deki odasında bazı milletvekilleri ile görüştü. Edinilen bilgiye göre milletvekillerinin büyük bir bölümü Parti Meclisi'nin yenileneceği bir kurultayın yapılmasını istedi. Bazı milletvekilleri Tüzük'te de değişikliklerin yapılmasını talep etti.
"PM yenilenmezse, liste garantisi vermeniz gerekir"
Edinilen bilgiye göre Muğla Milletvekili Ali Arslan, "Kurultayı bir an önce yapsanız iyi olur. Yapmazsanız o zaman PM'deki bazı kişileri milletvekili sıralamasında söz vermeniz gerekir. Aksi takdirde rahat çalışamazsınız" dedi.
"Kurultay bir an önce yapılmalı"
Aydın Milletvekili Fatih Atay'ın da, "Kurultay bir an önce yapılmalı. Aydın'da 17 ilçeyi dolaştım, kurultay istiyorlar. Yaparsanız, bir an önce yapmanız gerekir. Televizyon kanallarında Parti Meclisi üyesi olarak bazı kişiler konuşuyor. Dün yapılan bir konuşma çok seviyesizdi. Ardından genel başkan yardımcısı telefonla bağlanmak zorunda kaldı. Bunlara son vermek için kurultayın yapılması gerekir" dediği belirtildi.
"Tüzük'te değişiklik yapılmalı"
Edinilen bilgiye göre Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz de, "PM ve tüzük kurultayı yapılmalı. Genel başkan yüzde 20 ile aday gösteriliyor. Bu oran çok fazla. Yüzde 5'e çekilmeli" dedi.
"İsteyen de var, istemeyen de"
Edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı, kurultay konusunda, "Bazı milletvekilleri istiyor, bazıları istemiyor. Yapılsın diyen de var, yapılmasın diyen de var" değerlendirmesini yaptı.
Vekiller ankete tepki gösterdi
Bu arada CHP'li bazı vekiller, anket yapılacağına yönelik haberlere tepki göstererek, "Böyle şey olur mu? Biz milletvekiliyiz. Görüşümüz alınır. Anket olmaz" dedi.
Bu arada CHP'li üst düzey bir yetkili il başkanlarına dağıtılan anket formunun milletvekillerine gelecek hafta verileceğini ifade etti.
"Görüşmelerim devam edecek"
CHP Genel Başkanı, TBMM'deki odasında bazı milletvekilleri ile görüşerek kurultay konusunda görüşlerini aldı. ANKA'nın TBMM'den çıkarken sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Milletvekilleri ile görüşmeniz devam edecek mi?" sorusuna, "Edecek. Daha edecek" dedi. "Anket var mı?" sorusuna ise CHP Genel Başkanı, "Anket yok arkadaşlar. Hayır, herhangi bir anket yok, söz konusu değil" demekle yetindi. "Görüşmeleriniz sırasında bir karar çıktı mı?" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Yok, henüz çıkmadı" dedi
CHP aynı CHP...
Kendi çapında meydanlarda bağıran çağıran, olması gereken ''muhalefet partisi''nin aksine ''yenilgi ve ezilmişliğin'' verdiği saldırganlıkla medeni olmaktan giderek uzaklaşan bir parti...Son dönemlerde MHP'den pek farkları kalmadı...Sanırım değişen bir şey olmayacak...
Kılıçdaroğlu siverek ilçesine gitmiş
Siverek ilçesine İl sözü vermiş
Diyarbakırı da PARİS yapacakmış
Soru:1
İl yaptığında ne olacak? Tabelayı il olarak değiştirdiğinde vatandaşların geliri mi arttı,daha müreffeh bir yaşayışa mı kavuştular.
Soru:2
Hangi programla ,hangi yatırımla PARİS yapacaksın.?
Tarım ,Hayvancılığı desteklemekle PARİS olmaz.........
İl sayıları 35 ' e İNECEK,iLÇELER VE İLLER BİRLEŞTİRİLECEK diyen bir LİDER VAR MI?
Eh......Yorumlar ilginç (!)..
Bir de CHP'li olan benim gözümden bir yazı okuyun isterseniz...
Yeni CHP olgusu ve vurgusu yanlış değildir. Yeni CHP vardır ve Anadolu’ya yayılmaktadır. Devrimci CHP, Cumhuriyetin en zor döneminde başını kaldırdı, ilerliyor. Bu yeni bir anlayıştır, bu yeni bir CHP’dir. Bu Kuvayı Milliye ruhundan güç alan devrimci CHP’dir.
Yeni CHP başlığının kimi kesimlerde sıkıntı yarattığını bilerek kullanıyorum. Zaten CHP’nin referandum kampanyasında sergilediği olumlu durumu ve Sayın Genel Başkan’ın yeni politikalarını analiz etmek amacıyla “CHP’nin Yeni Çalışma Sistemi” başlığını taşıyan bir yazı yazmıştım. (13 Ekim 2010)
Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun yeni CHP söylemi doğrudur.
Karşınızda yeni bir yönetim vardır, yeni bir anlayış vardır, dolayısıyla, yeni bir CHP vardır.
Bunu dile getirmekten neden çekiniliyor?
Ecevit 1973 seçimlerine giderken halkla bütünleşen CHP’den söz etmiyor muydu?
Evet, Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde yeni bir CHP vardır ve bunu açıkça dile getirmek doğrudur…
• Yeni Genel Başkan milletvekilleriyle toplantı yapıyor, önerilerini alıyor, CHP’de böyle toplantılar unutulmuştu.
• Milletvekilleriyle kurulan diyalog her salı günü yapılan Meclis Grubu toplantılarında Genel Başkan’ın yaptığı sunuş konuşması ve sonrasında Grubun dağılması biçimde yürütülüyordu. Bu, bir diyalog değil monologdu.
• İl başkanlarının katıldığı küçük kurultay, belediye başkanlarının katıldığı yerel yönetimler toplantılarına hasret kalınmıştı.
Ama böylesi toplantıları AKP 2002 yılından beri düzenli olarak yapmaktaydı. İşte yeni Genel Başkan’ın açılımında bu önemli toplantılar yapılıyorsa, Genel Başkan Türkiye’nin her bir yanına gidiyorsa, referandumda 71 ilde miting yapılıyorsa, yeni bir CHP vardır. CHP kendi niteliklerine dönmüştür. Aslında kendi çalışma yöntemlerine, halkçı niteliklerine, özlenen çalışma düzenine dönmüştür. Bu durum özellikle son 10 yıldır özlenen bir anlayıştır, onun için ‘Yeni CHP’ demekten korkmayalım, yüksünmeyelim.
Eksen Kayması
Yeni CHP denildiği için CHP’nin eksen kayması yaptığını düşünmek en azından “insafsızlık”tır.
Zaten bu konudaki duyarlılığı çok iyi kavrayan Genel Başkan Sayın Kılıçdaroğlu son Güneydoğu gezisinde CHP’nin “Kuvayı Milliye köklerini” anımsattı. Bu ilkelerden asla ödün verilmeyeceğini söyledi böylelikle bu gereksiz tartışma bitmiş olmalıdır.
CHP önüne bakmalıdır. Gereksiz soyut tartışmalardan kaçmalıdır. Temel hedef 2011 Haziran seçimleri ve ekonomik sorunlar olmalıdır.
Ancak elli yıllık CHP’li olarak burada kimi önerilerimi kısaca belirtmek istiyorum:
1. Kurultaydan kaçınılamayacağı anlaşılıyor. En kısa sürede yapılıp bitirilmelidir.
2. Kurultayda genel başkanlık dahil yeniden parti meclisi seçimi yapılmalı, Sayın Kılıçdaroğlu kamuoyu önünde tartışmasız gücünü yineleyip güven tazelemeli ve partinin önü 2011 Haziran seçimleri için açılmalıdır.
3. Yeni tüzükteki demokrasi ile bağdaşmayan hükümlerin tümünün değiştirileceği açıkça bir kez daha kamuoyuna duyurulmalıdır.
4. Önümüzdeki genel seçimde olanakların el verdiği ölçüde birçok ilde bütün üyelerin katılacağı, geniş katılımlı ön seçimlerin yapılacağı kamuoyuna duyurulmalıdır.
5. İl ve ilçelerin partiye yeni üye yazılımlarına hız vermeleri gerektiğine ilişkin yapılan açıklamalar çok yerindedir ve kararlılıkla sürdürülmelidir.
6. Parti üyelerinin kredi kartlarından kesilmek üzere partiye ödeyecekleri aidat konusu heyecan vericidir. Pratik esaslara bağlanarak sözde kalmadan acele uygulamaya geçilmelidir. Bu yeni model, üyelerle partinin bağını güçlendirecek ve hiç de küçümsenmeyecek derecede maddi olanak yaratacaktır. Bu uygulama parti ile tabandaki üyeler arasındaki katılımı ve manevi bağı sağlayacaktır.
7. Her ilçede muhakkak gençlik ve kadın kolu faal olarak çalışır hale getirilmelidir. Kadın ve gençlik kolları olmayan ve çalışmayan il ve ilçe örgütlerinin, koşulsuz olarak görevden alınacakları bir genelge ile bildirilmeli ve kamuoyuna açıklanmalıdır.
8. Seçim sandıkta kazanılır bütün Türkiye’de ilçeler seçim örgütlenmesine hemen başlamalıdırlar. Her ilçede, mahalle bazında seçim konusunda eğitilmiş bilinçli ve “sadık” bir yapılanma yaratılmalıdır.
Öneriler
Kamuoyuna dönük çalışmalara gelince:
• CHP, özellikle ekonomi ile ilgili programını kısa sürede kamuoyunun bilgisine sunmak zorundadır. Benzetme yapacak olursak, Ecevit’in 1973 seçimlerinde kamuoyuna sunduğu AK GÜNLER BİLDİRGESİ gibi…
• Genel Başkan Kılıçdaroğlu, özellikle ekonomik konular, işsizlik, aş ve iş olanakları üzerinde duruyor. İşte Türkiye’nin temel konusu budur. CHP dolduruş ve tuzaklara gelmeden sadece bu konular üzerindeki açıklamalarını sürdürmelidir.
• AKP iktidarının söylemlerinin tersine Türk ekonomisi, zor durumdadır. Türkiye bugün yüksek faiz getirisi nedeniyle bütün dünyadaki sıcak paranın çekim merkezindedir. Sıcak para gelmezse Türk ekonomisi çöker, oysa sıcak para Türk halkının ve emekçinin yarattığı artı değeri alıp götürüyor. Türkiye sıcak paranın cenneti oldu. Bu durum açıkça kamuoyuna bıkmadan usanmadan duyurulmalıdır.
• Baskı altında tutulan döviz kurları ve yüksek değerli TL Türk sanayicisini ve ihracatçıyı zor durumda bırakıyor. İhracat azalıyor, ithalat büyüyor. Cari açık çok büyük boyutlara yükseliyor. AKP türban gibi, sıfır sorunlu dış politika gibi soyut ve parlak sözlerle bu ekonomik durumu halkın gözünden kaçırıyor. CHP işte bunların üzerine eğilmeli halka cesur açıklamalar yapmalıdır.
• CHP, sol bir parti olarak her zaman toplumsal konulara eğildiğini göstermelidir. Gelir dağılımındaki adaletsizlik, işsizlik, tarım kesiminin zor durumu, hukuk düzenindeki çarpıklık, gençlerin ve kadınların sosyal ve işsizlik sorunları üzerine önemle eğilmelidir.
• CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasına, seçim barajının düşürülmesine, yolsuzluklara, hırsızlık ve soygunlara yoğunlaşmalıdır.
Güneydoğu ve KİT’ler
Kürt sorunu olarak tanımlanan sorunun içinde “aidiyet” konusu kuşkusuz vardır, ancak temelinde ekonomi yatmaktadır. Kürt asıllı vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu ayrılıkçı görüşleri benimsemiyorlar. Asıl konu ekonomiktir. Güneydoğuda iş imkânları çok zayıftır. CHP bölgeler arası çarpıklığı gelir dağılımındaki dengesizliği, bölgedeki feodal yapıyı açıkça ve korkusuzca ortaya koymalıdır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da işsizliğin azalması ekonomik gelişmenin gerçekleşmesi için devletin ekonomik yatırıma girmesi kesin zorunluluktur. CHP kamu ekonomisine önem verdiğini korkmadan belirtmelidir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu da Kamu İktisadi Teşebbüsleri’ni yeniden kuracağını, o bölgede Süt Endüstrisi Kurumu’nu, Et Sanayi Kurumu’nu, yeniden açacağını, devlet eliyle emek yoğun fabrikalar kuracağını açıkça ortaya koymalıdır.
Bunlar ekonomik bir paket olarak, Güneydoğu Paketi olarak açıklanmalıdır.
CHP o bölgede ve bütün Türkiye de oylarını ancak böyle yükseltir, yapay sol “ittifaklarla” birleşmelerle değil…
Kimi liberal döneklerin önerdiği gibi CHP, AKP’nin yörüngesine girerse, o zaman hiçbir şansı olamaz.
Devrimci Parti
CHP devrimcidir. Ekonomik önlemlerde de devrimci olmak zorundadır.
İşte o zaman oylarını yükseltebilir.
CHP Cumhuriyet ilkelerini içselleştirmiş en samimi partidir. Bu ilkelerden ödün vermesi düşünülemez. Zaten böyle bir durum olsa kendi tabanının güvenini yitirir. Bu nedenle, Sayın Genel Başkan’ın “Kuvayı Milliye” vurgusu tam zamanında ve yerinde olmuştur.
Bir kez daha yineliyoruz Yeni CHP olgusu ve vurgusu yanlış değildir. Yeni CHP vardır ve Anadolu’ya yayılmaktadır. Devrimci CHP, Cumhuriyetin en zor döneminde başını kaldırdı, ilerliyor. Bu yeni bir anlayıştır, bu yeni bir CHP’dir. Bu Kuvayı Milliye ruhundan güç alan devrimci CHP’dir. Böylesi zor bir dönemde halka inen, halkla iletişim kuran ve çok çalışan genel başkana herkes yardımcı olmak zorundadır.
CHP yavaş yavaş halkla arasındaki duvarları yıkmaya başlamıştır.
Alev Coşkun..
Seyfettin Gürsel'in 27.11.2010 tarihli Radikal'de dikkat çekici bir CHP analizi yayınlandı.
Aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;
http://www.radikal.com.tr/Default.as...azar=SEYFETTİN GÜRSEL&Date=28.11.2010&CategoryID=99
Seçimde iktidar olamazsam 'eyvallah' der, bırakırım
Olağanüstü kurultay kararı alarak 2011 seçimlerine kendi ekibiyle gitmeye hazırlanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iddialı açıklamalar yaptı.
Hedefini 'iktidar' olarak belirleyen Kılıçdaroğlu, "Eğer seçimde başarılı olamazsak 'hadi bana eyvallah' diyerek görevi daha iyi yapacak kişiye teslim ederiz." dedi. Başarı kriterinin ne olduğu sorusuna ise "İktidar olmak." cevabını verdi. Önceki akşam Bursa'da üç yerel televizyon kanalının ortak yayınında soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu'na, "Sizce CHP için yüzde 30-32 oy almak başarı mıdır?'' sorusu yöneltildi. Cevabı, "Yüzde 30-32 az değil. Ama başarının kıstası nedir, iktidar olmak. Hele tek başına iktidar olmuşsanız, başarıyı yakalamışsınız demektir.'' şeklinde oldu.
CHP liderine, 18 Aralık'ta yapacakları kurultaydan sonra seçimlere az bir süre kalacağı da hatırlatıldı. Ardından, "Bu risk değil mi? Çünkü başarısızlık halinde fatura size kesilecek.'' diye sorulması üzerine, "Başarısız olursak zaten tek başıma ben değil, yönetim kadrosu olarak 'bu işi götüremedik' diyeceğiz, bunu samimi söylüyorum.'' cevabını verdi. CHP'de rahatlıkla genel başkanlık yapacak partililer olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Eğer başarısız olursak, çıkacağız söyleyeceğiz; 'biz çalıştık ama ne yapalım olmadı.' Başarılı olamazsak 'hadi bize eyvallah' deriz. Bizden sonra gelecek genel başkanın da emrinde çalışırız. Çünkü biz partiliyiz, koltuk peşinde değiliz.''
Bu arada Kılıçdaroğlu, Bursa'daki temaslarını dün de sürdürdü. İnegöl ilçesine bağlı Kurşunlu belde belediyesini ziyaretinin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Dün bir gazetede yer alan, "Eski Genel Başkan Deniz Baykal ile eski Genel Sekreter Önder Sav, Kılıçdaroğlu'na karşı ortak hareket edecek." iddiasının hatırlatılması üzerine, "Kurultaya gidiyoruz. Ayın 18'inde göreceğiz.'' ifadesini kullandı. Bununla birlikte, kurultayın basında büyük ölçüde yer almasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. Deniz Baykal da dün aynı iddiayla ilgili olarak ANKA'ya yaptığı açıklamada, "Bunlar yalan, boş laflar." dedi.
Sayın Kılıçdaroğlu klasik CHP tavrından farklı davranışları ile bizleri şaşırtmaya devam ediyor.
Refrandum öncesinde “genel af” dediği için partisi içindeki keskin ulusalcılardan tepki almıştı.
Kılıçdaroğlu’nun “Kürt Sorunu” konusundaki tavrı, keskin ulusalcılardan oldukça farklı.
Çünkü keskin ulusalcılar bu sorunun adının “Kürt Sorunu” olmasına dahi karşılar.
Kılıçdaroğlu, son günlerde Ahmet Kaya’nın ve Celal Bayar’ın mezarlarını ziyaret etti.
Keskin ulusalcılara göre Ahmet Kaya bölücü bir vatan hainidir ve bunların şerrinden dolayı yurt dışına kendini zor atabildi..
Keskin ulusalcılara göre Celal Bayar da “karşı devrimci”dir ki bu nedenle hakkında idam kararı dahi verilmiştir.
Ama gerçekler keskin ulusalcıların algılaması şeklinde değildir.
Ahmet Kaya, bölücü bir vatan haini değildir.
Celal Bayar da “karşı devrimci” değildir.
Zaten bu tür “vatan hainliği” suçlamaları oldukça izafidir ve zaman içerisinde saçmalığı ve gerçeklerden ne kadar uzak olduğu anlaşılıyor.
Örneğin, Nazım Hikmet’e yıllarca “vatan haini” gözüyle balkıdı.
Hatta Nazım Hikmet yurt dışına kaçmak zorunda kaldığında Cumhuriyet gazetesi şairin resmini birinci sayfadan vererek, “bu vatan haininin yüzüne tükürün” demişti.
Ama şimdi Nazım Hikmet’e “vatan haini” diyen kişi kalmadı gibi…
Yani dünya ve gerçekler keskin ulusalcıların gördüğü gibi değil.
Kılıçdaroğlu’nun politikası doğrudur, ama CHP içindeki keskin ulusalcılarla doku uyuşmazlığı çok net olarak görülüyor.
Yakında CHP’de genel kurul var.
Bu doku uyuşmazlığı giderilecek mi?
“Keskin ulusalcılar” tasfiye mi edilecek, ya da “yumuşak ulusalcılığa” doğru evrilecekler mi?
Bekleyelim görelim..
11 dakika 54 saniyede AKP’nin icraatları
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin 25 Aralık'ta TBMM kürsüsünden yaptığı konuşma, sanal alemde 'tık'lanma rekorları kırdı. Bütçe görüşmelerinde AKP iktidarını eleştirdiği 11 dakika 54 saniyelik konuşması, İnce'yi internet dünyasının en popüler politikacısı yaptı. İşte o konuşmanın özeti:
Muharrem İnce, konuşmasında AKP iktidarını şöyle eleştirmişti: ''2002'de AKP iktidara geldiğinde, ilk işiniz gömlek değiştirmek oldu, sonra sakallarınızı kestiniz, ciplere bindiniz.
Orman içi villalarınızdaki havuzlarda yüzmeye başladınız. ... Siz Türk Telekom'u Araplara sattınız. Telsim'i İngilizlere, Adabank'ı Kuveytlilere, Kuşadası Limanını İsraillilere, araç muayene işini Almanlara, İzmir Limanını Hong Konglu'ya sattınız. Baba malını babalar gibi sattınız ve mirasyedi bir hükümet oldunuz...
Habur'da teröriste kibar, Ankara'da işçiye gaddar oldunuz. Bu ülkede gemiciğini yürüten kaptanlar var. Girişim dehası bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı çocukları var, ama sizin yatacak yeriniz yok. Silivri'de faşist hukuk, Silopi'de liboş hukuk... düzeni icat ettiniz.
Sine-i millete döneriz diyenler sine-i Apo'ya döndüler. Sayenizde artık teröristler parti il binasını açıyor. İmralı'daki katil prensin odasına nem emici duvar kağıdı döşettiniz. ABD'den korktuğunuz kadar Allah'tan korksaydınız bu memleketi bu hale getirmezdiniz. Yandaş medyanızla birlikte yargıdan önce infaz yaptınız. Sizin için Meclis'in önüne Yüce Divan'a gitmek için otobüsler yanaşana kadar bağırın, ondan sonra bir daha böyle bir hakkınız olmayacak...'
(UYGAR TAYLAN / AKŞAM
Kılıçdaroğlu-Baykal görüşmesi yarın
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal ile yarın saat 12.00'de TBMM'deki makamında görüşecek.
Türey Köse
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kurultay öncesi eski lider Deniz Baykal ile görüşecek. Kılıçdaroğlu – Baykal buluşması yarın saat 12.00'de Kılçdaroğlu'nun TBMM'deki makamında gerçekleşecek.
Kılıçdaroğlu, Baykal'ı aradı
ANKA'dan edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı, Deniz Baykal'a telefon açarak bugün görüşmeyi arzu ettiğini söyledi. Baykal'ın da, "Bugün oldukça yoğunum, yarın görüşebilir miyiz" dediği belirtildi. Edinilen bilgiye göre Baykal'ın bu sözleri üzerine CHP Genel Başkanı'da, "Yarın olur" dedi. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu ve Baykal yarın için randevulaştı. Kılıçdaroğlu ve Baykal'ın görüşmesi TBMM'de yarın saat 12.00'de gerçekleşecek. Baykal, son anda Muğla Milletvekili Fevzi Topuz'un oğlunun Bodrum'da yarın yapılacak düğün törenine katılmaktan da vazgeçti. Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu'nun da katılmasının beklendiği düğünde Baykal, "görüntü vermek" istemedi.
Kılıçdaroğlu'nun yarın eski Genel Sekreter Önder Sav ile de görüşeceği öğrenildi.
CHP'de, olağanüstü kurultay öncesi bütünlük görüntüsü vermek için planlanan Kılıçdaroğlu-Baykal-Sav görüşmesi dün gerçekleşti. Ancak, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Baykal ve Sav ile ayrı ayrı yaptığı görüşmelerden birlik mesajı çıkmadı. CHP'nin eski lideri ve eski genel sekreteri, kurultayda çarşaf listede ısrar ederken, Kılıçdaroğlu blok liste isteğini tekrarladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partide 'bütünlük' görüntüsü vermek için Deniz Baykal ve Önder Sav ile yaptığı görüşmelerden 'ayrışma' çıktı. Dün, TBMM'deki odasında selefi Deniz Baykal ve eski Genel Sekreteri Önder Sav'ı ayrı ayrı kabul eden Kılıçdaroğlu, kurultaydaki Parti Meclisi (PM) seçiminde blok liste ısrarını sürdürdü. Önerge verilmesi ve delege çoğunluğuyla kabul edilmesi dışında çarşaf listeye sıcak bakmadığını tekrarladı. Baykal ve Sav ise çarşaf liste yönteminin uygulanmasını istedi. Blok listeyle seçim yapılmasının parti içinde kamplaşma, ayrışma ve çatışmayı beraberinde getireceğini savunan Baykal, Kılıçdaroğlu'nu 'çarşaf liste' konusunda ikna edemediğini söyledi. "Seçilme şansı olmayanlar listeyi belirleme noktasına gelirse parti ilkeleri zaafa uğrar." diyen Baykal'ın, bu sözleriyle de CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve partiye kattığı bazı isimleri hedef aldığı ileri sürülüyor. Baykal, genel başkanlığı döneminde sürekli 'blok liste' tercih ederken, bu kez neden çarşaf listede ısrar ettiğini soran gazetecilere "Eskiden genel başkanın MYK'yı oluşturma yetkisi yoktu." diye cevap verdi. 40 dakika süren görüşmenin ardından açıklama yapan Sav da örgütün çarşaf listeyi daha sempatiyle karşılayacağını ileri sürdü. Sav, ayrıştırma kurultayı istemeyenleri "Aklınızı duyguların önüne koymayın." diye uyardı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM'deki makamında Deniz Baykal ve Önder Sav'la yaptığı iki ayrı görüşme 40'ar dakika sürdü. Ancak olağanüstü kurultay öncesindeki iki zirveden de istenen sonuç çıkmadı. Kılıçdaroğlu'na muhalif görüşler ortaya koyan Baykal ve Sav, kurultayın tartışmalı geçeceğinin işaretini verdi. Baykal, Kılıçdaroğlu'ndan çarşaf liste talebinde bulunurken, blok listenin parti içinde kamplaşmayı beraberinde getireceğini ileri sürdü. Görüşme sonrasında gazetecilerin sorularını cevaplayan Baykal, Kılıçdaroğlu'nu 'çarşaf liste' konusunda ikna edemediğini söyledi. Genel başkanlığı döneminde sürekli 'blok liste' tercih ederken, bu kez neden çarşaf liste yönteminde ısrar ettiğinin sorulması üzerine, "Eskiden genel başkanın MYK'yı oluşturma yetkisi yoktu. Yeni tüzükte genel başkana istediği kişiyle çalışma imkanı tanınıyor. Bu nedenle PM'nin kurultayı temsil etmesi gerekir." ifadelerini kullandı.
Deniz Baykal, blok listeye ilişkin endişelerini anlatırken de, "Seçilme şansı olmayanlar listeyi belirleme noktasına gelirse parti ilkeleri zaafa uğrar." yorumunu yaptı. Bu eleştiriyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'i hedef aldığı ileri sürülüyor. CHP'de bazı grupların tasfiye edileceği yönünde tartışmaların olduğunu da belirten Baykal, "Seçim öncesi partinin kendi içinde bir gerginlik yaşamaması çok önemlidir. Bu çarşaf liste ile sağlanır. Blok liste dışlanma olur. Yanlış olur. Hele parti içinde bir çevrenin tasfiye görüşünü dile getirmesi sakıncalı olur." diye konuştu. Ardından delegelerin kurultayda çarşaf liste için harekete geçmesi gerektiği mesajını verdi: "Kurultay çarşaf liste kararı alabilir. Buna ilişkin oylamanın gizli yapılması gerekir. Kurultayın, bunu yerine getirmesini anlayışla karşılayacağına inanıyorum."
KILIÇDAROĞLU, 'LİSTE' SORUSUNU CEVAPSIZ BIRAKTI
Önder Sav da PM'nin belirlenmesi yöntemi konusunda Kılıçdaroğlu ile aynı görüşte olmadıklarını söyledi. Kurultayın bir 'ayrıştırma kurultayı' olmaması gerektiğini vurgulayarak, "Ben her zaman çarşaf listenin örgütün daha sempatiyle karşılayacağı bir yöntem olacağını düşünmüşümdür. Başta Sayın Genel Başkan olmak üzere hepimiz aklımızı duyularımızın önüne koyarsak, kurultay bir şölene dönüşür." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu ise görüşmelerin ardından evine gelişinde gazetecilerin "Kurultaya çarşaf liste ile mi yoksa blok liste ile mi gideceği" yönündeki sorusunu cevapsız bıraktı.
Sav'ın 'çizik' operasyonuna Tekin'den karşı atak
CHP'de 18 Aralık'ta yapılacak kurultay için liste savaşları devam ediyor. Eski Genel Başkan Deniz Baykal ve eski Genel Sekreter Önder Sav, kendine yakın isimleri Parti Meclisi'ne (PM) sokmak istiyor. Bu doğrultuda listeyi delmek için delegeyi örgütlediği ileri sürülüyor. İddiaya göre, Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve ekibi, delegeler tarafından çizilecek, yerlerine belirlenen isimler yazılacak. Listenin delinmesi endişesi yaşayan Kemal Kılıçdaroğlu ve Tekin de harekete geçti. İkilinin, karşı hamle yapmak için Sav'ın güçlü olduğu illeri hedef seçtiği belirtiliyor. Tekin'in, Sav'ın hâkimiyetinde olduğu bilinen 58 delegeli Ankara'da 20'yi aşkın delegeyle bire bir görüştüğü iddia edildi. Sav'ın güçlü olduğu İzmir'de ise çalışmayı bizzat Kılıçdaroğlu yürütüyor. Kılıçdaroğlu birkaç gün önce gerçekleştirdiği İzmir ziyaretinde delegeleri kıskaç altına aldı. İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da delege üstünde önemli bir etkisi var. Daha önce Önder Sav'a sıcak mesajlar veren Kocaoğlu'nun, Sav-Kılıçdaroğlu geriliminin ardından Genel Başkan'dan yana tavır takındığı belirtiliyor. Kılıçdaroğlu'nun bu sebeple Kocaoğlu'na yakın isimlerden Alaattin Yüksel ve Oğuz Oyan'ı yönetim listesine aldığı konuşuluyor. HÜSEYİN KELEŞ İSTANBUL
http://www.zaman.com.tr/haber.do?hab...-ayrisma-cikti
CHP-leas:)
CHP, dün Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te gündeme getirdiği Kayseri’deki yolsuzluk iddiasıyla ilgili 7 belgeyi internet sitesinde yayınladı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), dün Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’de gündeme getirdiği yolsuzluk iddiasıyla ilgili 7 belgeyi parti sitesinde yayınladı.
CHP, belgeleri şu açıklamayla birlikte verdi:
"Dün TBMM’de bütçe görüşülürken Başbakan’a; Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki’nin de adının geçtiği 17 kişilik rüşvet çetesiyle ilgili dosya neden kapatıldı diye sorduk.
Sayın Başbakan 17 kişilik rüşvetçi çeteden biri olarak rüşveti ve çeteyi ihbar eden, ortaya çıkaran Hacı Ali Hamurcu’yu Belediye Başkanının anında şikayet ettiğini ve Hamurcu’nun mahkum olduğunu söyleyerek sözde sorumuza yanıt verdi.
Bu yanıt değildi, organize işe göz yummaydı.
Sayın Başbakan geriye kalan 16 kişiyi kanatları altına almış, dikkatleri cezaevinde bulunan birinin üzerine çekmiş ve konuyu kapatmıştı.
Biz onların kapattığı dosyayı belgeleriyle açıyoruz. Çünkü Sayın Başbakan’a Hacı Ali Hamurcu’nun mahkum olup olmadığını sormadık ki, o çetenin bir parçası. Mahkum olması çok normal. Biz onun mahkum olduğunu biliyorduk.
Hatta Başbakan'ın muhaliflerini gönderdiği Silivri’de yattığını da biliyorduk. Başbakan nedense mahkum dedi ama Silivri’de yatıyor diyemedi.
Bir de çete üyesi diye hakkında işlem yapılması gereken 16 kişiye hiç değinmedi. Biz Kayseri’de rüşvet çetesi olarak adlandırılan o 16 kişinin dosyasının neden kapattırıldığını soruyoruz.
Sadece sormuyor, belgeleri de ortaya koyarak AKP’li bir belediye başkanının da adının geçtiği rüşvet ve yolsuzluk çetesinin neden korunduğunu, ipin ucunun nereye kadar gittiğini öğrenmek istiyoruz.
Sorumuz şu;
Çeteyle ilgili 26 sayfalık itiraf neden ve hangi gerekçeyle 16 sayfaya indirildi?
Biz Sayın Başbakan’a 10 sayfalık itiraf nerede diye sorduk. Yanıt veremedi veya vermedi.
Başbakan açıklamasında kamuoyunu yanıltmak, gerçekleri gözlerden gizlemek istiyor.
Bu amaçla yargılanması kasıtlı olarak engellenmiş 16 kişinin dosyasına, dosyadan alınan 10 sayfalık itirafın nereye gittiğine yanıt vereceğine çete üyesi itirafçının mahkumiyet dosyasından bahsediyor.
Sayın Başbakan Kayseri’de herkes biliyor, sen de bil ve dosyaları karıştırma.
Sorumuz çok açık çete oluşturup rüşvet dahil suç işleyen 17 kişilik dosya neden kapatıldı. Kim kapattırdı. Emri kim verdi?
Bir soru daha;
Kayseri Vali Vekili İbrahim Yurdakul tarafından Bakanlığa gönderilen yazıda, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ve diğer belediye görevlilerine isnad edilen suçun, Türk Ceza Kanununun 252. maddesinde tanımı yapılan “rüşvet” suçunu oluşturduğundan bahisle, “… 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun 17. maddesi kapsamında değerlendirilmesinin uygun olacağı kanaati ile…” gereği için 21.08.2007 tarih ve 835 sayılı yazı Bakanlığa ekindeki rapor ile gönderiliyor
Şimdi soruyorum,
Sayın Vali Vekili İbrahim Yurdakul İçişleri Bakanlığı’na yazdığı bu yazıdan 38 gün sonra neden Gaziantep’e gönderildi.
Aynı belgenin “Ekler” bölümünde önaraştırma raporunun bulunduğu dosya kayıtlı.
Bu dosya da kayıp.
Sayın Başbakan çok iyi bilir. Bilirkişi istenir, tayin edilir veya görevlendirilirse onun raporu beklenir. Ama 10 sayfası kayıp bu dosyada öyle olmamış. 04.12.2007’de Kayseri Melik Gazi Belediyesi konuyla ilgili iki uzmanı bilirkişi olarak görevlendiriyor.
Belediye bilirkişi görevlendirmiş ama dinleyen kim?
Demek ki aceleleri var.
Bu öyle bir acele ki, bilirkişi 4 Aralık 2007 günü görevlendiriliyor ama Kayseri Vali Vekili Ali Yener Erçin muhakkik olarak raporunu 3 Aralık 2007 günü, yani bilirkişi atanmasından bir gün önce yazıyor. Bu rüşvet dosyasını kapatmak değilse nedir.
Bir sorum daha var;
Kayseri Valisi Osman Güneş 30 Kasım 2007 de müsteşarlığa atanmasına rağmen 04.12.2007’de vali olarak İçişleri Bakanlığı'na yazı yazarak bu dosyanın kapatılmasını istemiş midir, istememiş midir?
Osman Güneş müsteşar koltuğuna oturduktan sonra da bu dosyanın kapatılması için bakanlıktan olur almış mıdır?
Sayın Başbakan'ı uyarıyorum bunlara hemen hayır veya yok demesin,çünkü hepsinin belgesi var.
Bütün bu belge bilgiler ışığında diyorum ki Başbakan inkardan medet ummasın, dosya kapattırmasın, yolsuzluğun üstünü örtmesin, üzerine gitsin.
Gitmezse bu yolsuzluğun da parçası olacaktır.”
Açıklamanın sonundaki “Devamı gelecek” notu da dikkat çekti.
(soL - Haber Merkezi)
"Recep Bey'i oradan indireceğim"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iktidar olmak istediklerini belirterek, "Recep Bey'i oradan indireceğim. Bu konuda kararlıyım" şeklindeki sözleri, Marka Konferansı'nda uzun süre alkış aldı.
İstanbul- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iktidar olmak istediklerini belirterek, "Recep Bey'i oradan indireceğim. Bu konuda kararlıyım" şeklindeki sözleri, Marka Konferansı'na katılan, katılımcılar tarafından uzun süre alkış aldı. Kılıçdaroğlu, "Marka Konferansı 2010"da, "CHP Markası ve Siyasette Markalaşma" başlıklı oturumda gazeteci Fatih Altaylı'nın sorularını yanıtladı.
CHP'nin uzun yıllar milletvekili çıkaramadığı iller olduğunu ve yavaş yavaş bu illere gitmeye başladıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, Güneydoğu'da neler yapmak istediklerine ilişkin olarak şunları söyledi:
"Kütahya'da uzun yıllardır milletvekili çıkaramadık. Sorunlu bölgelerimiz var. Bu sorunlu bölgelere yeteri kadar gidemedik. 10-15 yıldır miting yapmadığımız iller var. Biz, oraya gittik ve ben yurttaşlardan özür dilem. Çünkü biz, daha fazla gitmeliydik, vatandaşın derdini dinlemedik. Bize niye oy versinler? Bu kolaycılığı bırakıyoruz. Bir toplantıda şunu söyledim: 'Bazı arkadaşlar, bazı görüşe yakın olabilir, sizden bir şey istiyorum. Kimse Kemalci olmasın. Benden olmasın. Partili olsun.' Bir şey daha söyledim o arkadaşlara. Her il başkanı arkadaşım şunu söylesin: 'Genel Başkan benden az çalışıyor. Hepimiz çalışacağız. Ülkenin çağdaşlaşması için çalışan her yurttaşın sorumluluğu var.' Bir köşeye oturup, elinde bir kadeh viski, 'Şu CHP'nin hali ne olacak' diye konuşursa hiç konuşmasın. CHP'den de bahsetmesin."
"Yurt sorununu iki yılda çözeriz"
Öğrenci yurdu sorununu da en geç iki yıl içinde çözeceklerini ve TOKİ'ye bu konuda görev vereceklerini açıklayan Kılıçdaroğlu, "Sen şu lüks konutları bir tarafa bırak, önce şu öğrenci yurdu sorununu hallet. Sonra ne yaparsa yapsın. Yurt binası yapmak çok mu zor" diye sordu. Kılıçdaroğlu, bütün üniversitelerin kampüslerinde sıcak, soğuk su, geniş internet bağlantısı öğrenci yurtları yapılabileceğini belirtti.
"Yumurta olmasını istemem"
"Kampüslerde yumurta da olacak mı" şeklindeki bir soruya ise Kılıçdaroğlu, "Yumurta olmasını istemem. Öğrenciler protesto edebilir. Bunu çok doğal karşılamamız lazım. Konuşmacının konuşmaması için alkış tutabilir, protesto amaçlı. Sırtlarını dönebilirler, salonu terk edebilirler, yani daha toplumun hoşuna gidecek, şiddet öğesi taşımayan bir protestonun daha çağdaş olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, göreve geldiği zaman yaptığı temel değişikliklerden birinin, partinin 4'ncü katındaki üye kayıt odasını, parti girişe indirmek olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP'ye katılıma üye katılımını kolaylaştırmak istediklerini, bu kapsamda sokağa da indiklerini, önümüzdeki günlerde İstanbul, Ankara, Diyarbakır gibi illerde CHP'nin üyelik araçlarının görüleceğini bildirdi.
"Değişim sürecinde aksaklık olabilir"
Kılıçdaroğlu, kendisine yöneltilen, "Dinle kavgalı değiliz diyerek rozet takıyorsunuz. Ertesi gün partinizin kadınları, çarşaflı kadınların çarşaflarını indirmeye çalışıyor. Bu markada tutarsızlık değil mi" sorusuna, "Bu değişim sürecinde zaman zaman aksaklıklar olabilir" yanıtını verdi. Kılıçdaroğlu, değişim sürecini başaracaklarını, bu konuda kararlı olduğunu vurgulayarak, "CHP markasını, Kuva-i Milliye Ruhuyla, çağdaş uygarlığı temsil eden sağlıklı, tutarlı bir süreci devam ettireceğiz. Parti gençleşecek" dedi.
"Eski CHP'liler hiç gelmesin"
Eski CHP'lilerin partiye, milletvekili olmak için değil, gençleri siyasete kazandırmak amacıyla gelmelerini onayladıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bu konuda düşüncelerimiz çok açık. Eski partililer, 'ben tekrar milletvekili olmak için partiye gelmek istiyorum' diyorlarsa hiç gelmesinler. Ama gelip 'partide çalışacağım, gençlere destek vereceğim, onların milletvekili, siyasette söz sahibi olmasını sağlamak için geliyorum' diyorlarsa başımızın üzerinde yerleri var. Pazarlık kabul etmiyoruz. Yenilikten söz ediyoruz, eski insanlarla gideceğiz. Olmaz. Eskilere saygılıyız, ama gençlerimizin önünü açmak zorundayız" dedi.
"Oylarımız artmazsa, çeker gideriz"
"Kendinize iktidar olmak için ne kadar süre belirlediniz" şeklindeki bir başka soruya Kılıçdaroğlu, "yaptığımız çalışmada oylarımız artmazsa, çeker gideriz. Benim koltuk tutkum yok" açıklamasında bulundu.
'Abdullah Gül bildiklerini açıklasın'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 11. Marka Konferansı'ndaki konuşması öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Cumhurbaşkanı Gül'ün, Kayseri'deki rüşvet iddialarına ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine, ''Sayın Cumhurbaşkanı bildiğini açıklayabilir. Bence hiçbir sakıncası yok'' yorumunu yaptı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın iddialarla ilgili açıklamalarına değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Ben de bekledim İçişleri Bakanı acaba bir şey söyleyecek mi diye... Bizim sorduğumuz hiçbir soruya yanıt vermedi. Sadece hakarete varan söylemler dile getirdi. Bunu ben İçişleri Bakanı'na yakıştıramadım. Sayın İçişleri Bakanı kendi vicdanına sordu mu? Biz belge gizlemişiz. O gizlediğimizi söylediği belge bir gün önce basın mensuplarına dağıtıldı. Bir İçişleri Bakanı'nın bundan haberi yoksa o koltuktan ayrılsın.''
Sayın Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşmasında ilginç sözler, ilginç vaadler var.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesini kaldıracaklarını söylüyor.
Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerini de kaldıracaklarını söylüyor.
Ben bu sitede "Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin dünyada örneği olmadığını ve kaldırılması gerektiğini" yazmıştım.
Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin de "adaletin tümörü" olduğunu yazarak, lağvedilmeleri gerektiğini yazmıştım.
Kılıçdaroğlu'nun da benim gibi düşünmesine sevindim.
Kılıçdaroğlu, "bürokratik devlet solcusu" olmayacaklarını söylüyor.
Söyleminde "devletçilik" değil, "halkçılık" var.
CHP'nin yıllardır en önemli gündem maddesi olan laikliğe ise hiç değinmedi.
Parti yönetimine kürt sorununa duyarlı bazı isimlerin alınması da önemli bir gelişme.
Bunlar CHP'nin önemli bir açılımın eşiğinde olduğunu gösteriyor.
Ancak, bu yeni tavır (ya da yenilikçi açılım), bazı radikal ve marjinal ulusalcılar tarafından "vatan hainliği" ile eşdeğer görülüyor.
CHP'deki bu açılımın memleket için "hayırlara vesile olmasını" temenni ediyoruz.
İzleyelim, görelim...
Kemal Kılıçdaroğlu, Marka Konferansı'nda konuştu Sarıgül'e kapıları kapadı!
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aralarında bulunduğu eski CHP’lilere kapıları sıkı sıkı kapadı. Kimse bizimle "milletvekilliği pazarlığı yaparak" gelmeye kalkmasın diyerek, bu isimlere açık mesaj veren Kılıçdaroğlu, partiyi gençleştireceklerini, gençlerin önünü açarak siyasete yeni bir anlayış kazandıracaklarını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Marka Konferansı’nda konuştu, CHP markasını ve hedeflerini anlattı. Fatih Altaylı’nın sunduğu ve çekimleri geçtiğimiz hafta yapılan konferansın dün akşam ekrana gelen bölümünde konuşan Kılıçdaroğlu, CHP’nin eğitimli kesimin yüzde 42’sinin oyunu aldığını; ancak toplumun bazı kesimlerine kendilerini anlatmakta güçlük çektiklerini ifade etti. Bu kesime gidip, onların dilinden, CHP’nin politikalarını anlatacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, toplumun tüm kesimleriyle barışık olduklarını söyleyerek şöyle konuştu:
“Doğu ve Güneydoğu’da neden oy alamıyoruz? Bunun iki tane temel nedeni var. Etnik kimliği getirip siyasete alet etmişsiniz. Ben etnik kimlik siyasete alet olmuşsa bunun neresini savunacağım ya da nasıl eleştireceğim. Etnik kimlikte, birey anne ve babasını seçme özgürlüğe yok ki! Etnik kimliğe saygı duyacaksınız; ancak onların etnik kimliğin dışında sorunları var.
Biz oraya üçüncü yol olarak gidiyoruz. Etnik kimliğe ve inanca saygılıyız. Sosyal demokrasi ve onun uluslararası kurallarına, özgürlüğe açık olan herkese de kapımız açık.
Bizim önerilerimiz var. Hemen söyliyeyim bir tane değil. Yoksulluğu kesinlikle yeneceğiz, aile sigortası getireceğiz. Bunun hesabını yaptık. Şu anda onun üzerinde devlet kuruluşu bu parayı dağıtıyor. Kime dağıtıyor, nasıl dağıtıyor kimse bilmiyor. Biz ise "aile sigortası" yaparak bu parayı dağıtacağız. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün getirdiği 102 sayılı sözleşme var. Türkiye bunu 1971 yılında kabul etmiş. Siz ise bunu 1971 yılında aile sigortası getirmeyi taahhüt etmişsiniz. “
“RECEP BEY’İ ORADAN İNDİRECEĞİM”
Partide herkesin sorumluluğu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bu ülkeyi seven, ülkenin özgürlüğü için çaba harcayan her yurttaşa kapılarının sonuna kadar açık olduğunu söyledi. Konuşmasında Başbakan Erdoğan’ın bir sözünü de hatırlatan Kılıçdaroğlu, hükümetin Meclis’te her söylediklerini onaylayan bir muhalefet istediğini iddia etti. CHP lideri sözlerini şöyle sürdürdü:
“CHP’nin olmadığı bir Türkiye düşünün. Geçen Sayın Başbakan’ın ilginç bir sözü var: Bir tek CHP’yi çözemedik diyor. Yani CHP’yi de çözseler Türkiye’yi halledecekler ama bizi çözemeyecekler. Onlara teslim olan, AKP’nin yaptığını koşulsuz kabul eden itiraz etmeyen bir muhalefet istiyorlar. Her şeye rağmen iktidar olacağız. Recep Bey’i oradan indireceğim, o konuda kararlıyım. Ben halkıma güveniyorum.
Hepimiz çalışacağız. Sadece partililer değil. Bu ülkeyi seven, ülkenin özgürlüğü için çaba harcayan her yurtdaşın sorumluluğu vardır. Bir köşeye oturup, elinde viski şişesi bu CHP’nin hali ne olacak diye konuşursa, hiç konuşmasın. CHP’den de bahsetmesin, herkesin sorumluluğu var.
"KİMSE BİZİMLE MİLLETVEKİLLİĞİ PAZARLIĞI YAPMASIN"
Yeni dönemde partiyi sokağa indireceklerini ve yeni üye kayıt sistemiyle isteyen herkesi CHP’ye üye yapacaklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, bu amaçla kurulan mobil merkezlerin çok yakında devreye sokulacağını ifade etti. Partiyi gençleştirmekte kararlı olduklarını da söyleyen Kılıçdaroğlu, gençler ve kadınlara çağrıda bulunarak partiye davet etti.
Fatih Altaylı’nın “Mustafa Sarıgül ve Celal Doğan partiye gelmek isterlerse ne yapacaksınız” sorusuna ise Kılıçdaroğlu, şöyle cevap verdi:
“Bu konuda da düşüncelerimiz çok açık. Eski partililer, "ben tekrardan milletvekili olmak için partiye gelmek istiyorum" diyorlarsa hiç gelmesinler. Ben yok partide çalışacağım, gençlere destek vereceğim; onların milletvekili olması için geleceğim, onların siyasette söz sahibi olmaları için geleceğim diyorlarsa, başımızın üzerinde yeri var. Kimse pazarlıkla gelmesin. Çünkü değişimden söz ediyoruz, yenileşmeden söz ediyoruz, yenilikten söz ediyoruz, eski insanlar gideceğiz. Olmaz böyle bir şey. Eskilere saygılıyız; ancak gençlerin önünü açmalıyız. Nüfusun yüzde 50’si genç ancak genç siyasetciniz yok. Kadınlar nüfusun yüzde 50’si kadın ama kadın göremeyeceksiniz. Göreceksiniz çok genç dinamik bir ekip kuracağız.”
Sayın Kılıçdaroğlunu seviyorum,siyasi mücadelesini takdirle karşılıyorum.Radikal ve marjinal ulusalcılarla bu işin ileriye gidemeyeceğini anladığını sezinliyorum ve olumlu karşılıyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu doğru işler yapmaya Chp nin yönünü halka çevirmeye başlamıştır.Bu iktidar getirir mi bunu zaman gösterecek.
Referandumda gösterdiği prformansı göz önünde bulundurursak,bence Akp nin işini birazdaha zorlaştıracağa benziyor.
Halkımız için en hayırlısı neyse o olsun,hele bir başlasın seçim propagandaları,anketler vs.İzleyip göreceğiz.