Cevap: Fettullahçı Organizasyon
CEMAATİN ŞİFRELİ HABERLEŞME SİSTEMİNİ AÇIKLIYORUZ
Son dönemde Türkiye gündemini belirleyen gelişmeler ile Fethullah Gülen Cemaati arasında sık sık bağlantı kuruluyor. Cemaatin emniyet, yargı, siyaset içinde örgütlenmesinin son dönem orduya karşı faaliyetleri belirlediği konuşuluyor.
Peki, bu haberleşme nasıl sağlanıyor?
Rüya tabiri ve Gülen sitesi aynı kanaldan
Bu konuyla ilgili herkesi şaşırtacak bir örnek verelim. Örneğimizde şifreli bir haberleşme yöntemi kullanılıyor.
Önce kısa bir bilgilendirme…
Fethullah Gülen ile bilgilerin, videoların, yazıların, özel fotoğrafların, konuşmaların yayınlandığı özel bir site var.
Sitenin adı “www.fethullahgulenhasreti.com”.
Site, “Bünyamin İzzet” isimli “İzmir-Alsancak” adresli bir kişi adına kayıtlı.
Yine aynı kişi ve adrese kayıtlı bir site daha var “www.tabirci.com”.
Sitenin iletişim adresindeki yetkili ile görüşmemizde “fethullahgulenhasreti.com” sitesinin servis sağlayıcısının kendileri olduğunu ancak içeriğin bir hekim tarafından sağlandığını, “tabirci.com” un ise içerik ve servis sağlayıcısının kendileri olduğunu söyledi.
tabirci.com’a girenler rüyalarını belli bir ücret karşılığı yorumlatıyorlar. Kısacası bankaya belli bir ücret yatırdıktan sonra rüyanızı bu adrese gönderiyorsunuz. Site rüyanızın tabirini size yapıyor.
Site geçtiğimiz yıllarda Fethullah gülen’in Türkiye’ye gelişinin gecikeceğini de rüya tabiri yoluyla bilmesiyle tanınıyor.
Bu noktada şaşırtıcı bir bağlantı daha var.
Tabirci.com sitesinde Fethullah Gülen ile ilgili çeşitli rüyalar da yer alıyor.
Rüyalarında Fethullah Gülen’i görenler bu rüyalarını siteye gönderiyor. Site ise bu rüyaları yorumluyor.
Rüyaların tabirlerinde güncel olaylara ilişkin şifreler yer alıyor. Bu rüyalar daha sonra “fethullahgulenhasreti.com” sitesinde de yer alıyor.
Balyoz'u rüyasında görmüş!
tabirci.com sitesinde yayınlanan 6 Aralık 2009 tarihi ve halen sitenin manşetinde yer alan bir rüya tabiri var. Rüya şu başlıkla verilmiş: “DEVLET BAŞKANI İHTİLAL GİRİŞİMİ İÇİNDEKİ YÖNETİCİLERİ GÖREVDEN ALACAK”.
Üstelik rüya tabirinin yanında Abdullah Gül’ün de resmi var.
Siteye rüyayı gönderenin rüyası noktasına, virgülüne dokunmadan şöyle:
“Ben sanırım yurtdısı gibi bi yerdeyim yani evden uzakta bi yerde. Gokyuzune bakıyorum ama gece. Sonra ay çıkıyor ama kıpkırmızı ve dolunay. Kocaman bi de.
Birden yakınlaşıp uzaklaşmaya gokyuzunde hareket etmeye başlıyor. Ama ateş sacar gibi kıpkırmızı. Bi gariplik var diyorum sonra deprem gibi yer sallanıyor falan
Zaman duruyor. Saatler çalışmıyor vs. Herkes ay cekimden çıktı falan diye bağrısıyor. Acayip korkuyorum urkuyorum .”
Rüya ise site tarafından şöyle tabir edilmiş:
“Rüyanızda yabancı yerde olduğunuzu görmeniz; içinde olduğunuz ve karar vermekte zorlandığınız bir duruma işaret etmektedir. Bu durumdan zarar görmeden çıkmak istiyorsanız tecrübeli insanlara danışın.
Rüyanızdaki gökyüzü, kıpkırmızı dolunay, dolunayın ateş saçması ülkemizde en önemli kurumların üst yönetimlerindeki değişikliğe işaret etmektedir.
Devlet başkanı bu kurumların başında bulunan kişilerin etkilerini azaltacak ve onları zarar veremez hale getirecek.
Bu süreçte kızgınlık ve dehşet senaryoları uygulamaya konulacak.Halk korku ve dehşet içinde olayları izlerken zarar görmeyecek.
Ülkemiz korktuklarından emin olarak güzel günlere doğru hızla ilerleyecek.
Devlet başkanının bu tasarrufu adalet eliyle de tecelli edebilir yetkileriyle de. O günlerde ülkede çok büyük kargaşa çıkarma girişimleri olacak.
Yer sarsılması benzeri olay halk hareketlerine işaret etmektedir. Bu kurumların içindeki illegal uzantılar halkı sokağa dökmek için çok çaba serf edecekler.
Tüm çabaları boşa çıkacak. Halk onları terk edecek ve evlerine çekilecekler.
Kim evine ve devletine sığınırsa korktuklarından emin olacak. Bu rüya ülkemizin yakın geleceğinde yaşanacak olaylara apaçık işaret ediyor.
Devlet yönetimini elinde bulunduranların bu günden önlem almaları, illegal unsurların zarar vermeleri, ülkemizdeki huzuru bozmaları engellenmiş olur.
Devleti yönetenlerin doğru ve hızlı istihbarat almaları, etkili emniyet kuvvetlerini hazır bulundurmaları acil ve elzemdir.
Ay çekiminden çıkması bir tür ihtilal girişimi anlamına gelebilir.
Devleti yönetenlerin bu süreçte kısa süreli de olsa kararsız kalmaları söz konusudur. Bu konuda yapılacak tek şey istişare, danışmaktır.
Devleti yönetenlerin bu sorunları ve girişimleri danışarak aşabileceği rüyanızdan anlaşılıyor.”
Tevafuk mu
Rüya ve tabiri biraz tuhaf değil mi? Durumdan değil ama rüyadan vazife çıkarmak buna denir zannedersem. Tabirin bu kadar detaylı günceli yakalaması ve 06.12.2009’dan bugüne yaşananlar hakkında ipucu vermesi de STV’nin acar yorumcusu Asım Yıldırım’ın deyimiyle “tevafuk” olsa gerek.
Taraf Gazetesi Balyoz Planı’nı 20 Ocak 2010 tarihinde yayınladı. Planın ardından bugün emekli kuvvet komutanlarının sorgulanmasına kadar giden süreç başladı. Erzincan-Erzurum hattında Gülen Cemaati’ni soruşturan savcı tutuklandı. 3. Ordu Komutanı ifadeye çağrıldı. Eski Erzincan Alay Komutanı tutuklandı. Genelkurmay Başkanlığı’nda tüm orgeneral ve amiraller olağanüstü bir toplantı yaptı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile zirve gerçekleştirdi.
Başbuğ’u “görevden al” mesajı
Evet, Balyoz’un Taraf Gazetesi tarafından açıklanmasından bir ay önce “Bu süreçte kızgınlık ve dehşet senaryoları uygulamaya konulacak. Halk korku ve dehşet içinde olayları izlerken zarar görmeyecek” ifadeleri ile yaşanacak olaylar önceden haber veriliyor.
Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e istişare etmesi, kararsız olmaması, askerleri etkisizleştirmesi uyarısında bulunuluyor. Bu etkisizleştirmenin ise Başbuğ’un görevden alınmasıyla olacağı anlaşılıyor.
Yakında bu güçlerin bitirileceği, emniyet teşkilatının hazır tutulması uyarısında bulunuluyor.
Rüya tabircisi olarak kendini tanıtan ve Fethullah Gülen’le aynı kanaldan yayın yapan bu sitenin sadece rüya tabiri yapmadığı, belirli yerlere mesajlar verdiği izlenimi genel kabul görüyor. Bir rüya sitesi adeta haberleşme amacıyla kullanılıyor izlenimi sitedeki mesajlardan anlaşılıyor.
Efe Noyan
Odatv.com
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
Fethullah Gülen'e teşekkür etti
MYK toplantısının ardından canlı yayında istifa kararını açıklayan Deniz Baykal, konuşmasında ismini anmadan Fethullah Gülen'e teşekkür etti. Baykal, ''İktidarın samimiyetine inanmıyorum ama Pensilvaya'dan gelen mesajın samimiyetine inanıyorum'' dedi.
FETHULLAH GÜLEN'E BÖYLE TEŞEKKÜR ETTİ / WEB TV
Baykal, ''Komployu ayıplar gibi yapanlar, aslında bizzat ayıbı işleyenlerdir'' dedikten sonra ''İktidarın samimiyetine inanmıyorum ama ABD’den Prensilvanya’dan aldığım mesajlara da inanıyorum'' şeklinde konuştu.
Fethullah Gülen'in ABD'nin Pensilvanya eyaletinde çiftliği var.
ÖZYÜREK: "GÜLEN BAYKAL'I ARADI"
CHP Sözcüsü Mustafa Özyürek de MYK toplantısının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada görüntülerin ortaya çıkmasının ardından Fehullah Gülen'in Deniz Baykal'ı aradığını ve Gülen’in kendisine ‘bizim olanlarla ilgimiz yok’ dediğini aktardı.
Hürriyet
:alala
O zaman neden bu kadar fetullahçı da fetulalhçı deniliyordu? !
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
'Baykal'la ilgili bir olay var, açıklarsam yer yerinden oynar'
17 Mayıs 2010
'Baykal'la ilgili bir olay var, açıklarsam yer yerinden oynar'
Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, CHP genel başkanlığından istifa eden Deniz Baykal'la ilgili çok çarpıcı açıklamalar yaptı.
Deniz Baykal’ın istifasını açıkladığı toplantıda, “Pensilvanya’dan gelen mesajı samimi buluyorum” sözleri şok etkisi yaratmıştı.
Fethullah Gülen'in Deniz Baykal'a ait olduğu ileri sürülen ve internette yayınlanan kasetle ilgili olarak gönderdiği mesajın bir evveliyatı olduğunu söyleyen Hüseyin Gülerce, Baykal'ın Gülen hareketine olumsuz bakmadığını belirtti.
Gülerce, Vatan Gazetesi'ne Ak Parti’nin iktidara gelmesinin ardından Baykal’la yaşadıkları olayı ancak birkaç yıl sonra açıklayabileceğini söyledi ve ekledi: “Şimdi açıklarsam yer yerinden oynar. Bazı şeyleri zamanlama itibariyle tarihe bırakmak lazım. Her şeye rağmen Baykal’la ilgili kahramanlık duygusu bende değişmez.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/14746620.asp?gid=373
Not düşelim bu haberi buraya da, ölmez isek o ilerleyen zamanı da göreceğiz.
Cevap: Fettullahçı Organizasyon
"Amerika'nın misafiriyim"
New York Times muhabiri Brian Knowlton, klasik Türk yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğinde konuştuğu Gülen’in şu sözlerini aktardı: “ABD’de, Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal ideolojiye sahip insanlar tarafından rahatsız edilmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim”
Amerikan New York Times gazetesi, Fethullah Gülen’le Pennsylvania’daki evinde görüşerek geniş bir makale yayımladı.
New York Times muhabiri Brian Knowlton, “Pocono Dağları’nın eteğinde Türkiye’nin en etkili insanlarından biri sessizce yaşamını sürdürüyor. Aynı zamanda en tartışmalı insanlarından biri” diye yazdı.
Knowlton, klasik Türk yemeklerinden oluşan bir öğle yemeğinde konuştuğu Gülen’in mütevazı yapısıyla, sahip olduğu etkiye haiz olacak bir adam görüntüsü vermediğini belirtti.
New York Times muhabiri, “Kendisi ve yaklaşık bir düzine taraftarı, eğrelti otları ve mavi ladin ağaçlarıyla süslü, ziyaretçiler için modern misafirhanelerin, bir toplantı salonunun ve turuncu sazan balıklarıyla dolu ışıl ışıl bir havuzun bulunduğu 25 arlık (10 hektar) kırsal bir sığınakta yaşıyor. Sağlık sorunları bulunan Gülen bu pastoral mekândan nadiren ayrılıyor” diye yazdı.
Haberde, “Bazıları Gülen’i, Müslümanların geleneksel değerlere bir darbe, laiklerinse modernleşme için zaruri kabul ettiği laikleşmeye karşı ağır çekim ancak güçlü bir tepkinin bir parçası olarak görüyor” denildi. Gülen’in yaklaşımının, ‘geleneksel ve modern olanı harmanlamaya çalıştığı’ belirtildi.
‘Gönüllüler’ hareketi
Gülen’in, uluslararası bir okul, hastane ve iş ağının kurulmasına ilham verdiği, bunların arasında bir İslami banka, gazete ve televizyon kanalının da bulunduğu belirtildi.
Gazete, “Bütün bunlar, başkalarının Gülen hareketi dediği ama arka planda kalmayı tercih eden liderinin Gönüllüler Hareketi diye tanımladığı oluşumun bir parçası. Gülen bunların kendisine kişisel hiçbir çıkar sağlamadığını ve sahip olduğu tek şeyin bir yorgan, çarşaf ve değer verdiği birkaç kitap olduğunu söyledi. Bu hareketin kaç ülkede faaliyette olduğunu da, kaç öğretmen ve öğrencisinin olduğunu da bilmediğini söyledi” diye yazdı.
Habere göre Gülen, takipçilerinin yaptığı işlerle ilgili bir soru üzerine “Ben bu hareketi Fethullah Gülen hareketi olarak adlandırmanın doğru olmadığına inanıyorum. Bu, hareketin faaliyetlerini yürütmeye kendini adamış olan birçok insana saygısızlık olur. Benim bu hareketteki rolüm çok kısıtlı ve burada bir liderlik, merkez, merkeze bağlılık ya da bir hiyerarşi yok” diye konuştu.
Opus Dei benzetmesi
New York Times, Utah Üniversitesi’nden siyaset bilimi profesörü Hakan Yavuz’un, Gülen hareketi için, “Bu savunmasız ve marjinalleştirilmiş insanlar için koruyucu bir alan yaratan bir İslam türü değil. Daha ziyade, amacı Opus Dei (aşırı muhafazakâr Katolik örgütü) gibi kontrolde olmak ve güç sahibi olmak” şeklindeki yorumuna yer verdi.
Ancak Gülen, her Türk hükümetine ve yabancı hükümetlere eşit mesafede durduklarını ve devlet kademesinde görev almak gibi bir isteklerinin olmadığını söyledi. Gülen, ara sıra Türk hükümetlerinin “olumlu işlerini” destekleyebileceğini ancak “bunun onlara siyasi tavsiyelerde bulunduğu ya da onların etkisi altında hareket ettiği anlamına gelmediğini” söyledi.
Öte yandan Gülen, dindar ya da laik olsun hiçbir iktidar partisinin “Türkiye’nin gerçeklerini görmezden gelemeyeceğini” belirterek, “İslam’ın gereklerini yerine getiren büyük bir kitle var. Camiler her gün insanlarla dolup taşıyor” dedi. Gülen, hükümetlerin dini azınlıkları da düşünmek zorunda olduğunu vurguladı.
Shakespeare’den Kant’a
New York Times, Gülen’in Türk sanat eserleriyle dolu bir odada Shakespeare’den Kant’a ve Sufi şairlere kadar geniş bir yelpazede yoğun okumalar yaptığını yazdı.
Gazetenin muhabiri Knowlton, izlenimlerini aktarırken, “Sağlığı el verdiği zamanlarda birkaç günde bir, bitişikteki geniş odada ziyaretçilerinin sorularını yanıtlamak için ortaya çıkıyor. Kadınlar da asma tavan sayesinde görünmeden ve erkeklerin arasına karışmadan Gülen’i dinleyebiliyor” diye yazdı.
Makalenin sonunda Gülen’in şu sözlerine yer verildi: “ABD’de, Türkiye, Afganistan, Pakistan ya da diğer ülkelerden gelen radikal ideolojiye sahip insanlar tarafından rahatsız edilmeden ya da onlardan zarar görmeden yaşamayı ümit ettim. Amerika’nın misafiriyim.”
‘En kötü devlet kaostan iyidir’
Gülen’in dana önce Wall Street Journal gazetesiyle yaptığı görüşmede Gazze filosunu İsrail’den izin almadığı gerekçesiyle eleştirdiğini hatırlatan New York Times muhabiri, bir e-postada Gülen’in “En kötü devlet ve en kötü hükümet bile devletsizlikten ve kaostan çok daha iyidir” diye yazdığını aktardı.
Dalay Lama* benzetmesi
New York Times yazarı Brian Knowlton, Gülen’in, Türkiye’nin en etkili ve tartışmalı kişilerinden biri olduğunu ancak mütevazı yapısıyla böyle etkisi olan bir adam izlenimi bırakmadığını yazdı. Georgetown Üniversitesi’nden (Uluslararası İlişkiler ve İslami Çalışmalar Profesörü) John L. Esposito, Gülen’i başka bir liderle karşılaştırması gerekse bunun Dalay Lama olacağını söyledi.
Dalay Lama: Tibet Budizmi’nde gelug kolunun ruhani lideri. 17. yüzyıldan 1959’a kadar Tibet yönetiminin de lideri olan Dalay Lama, 1959’dan bu yana sürgündeki Tibet yönetiminin lideri konumunda. Günümüzdeki Dalay Lama, Tenzing Gyatso 1950’den bu yana görev yapıyor.
http://www.milliyet.com.tr/-amerika-...34/default.htm
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
FETULLAHIN YURTLARI
Denizli’de Pamukkale, Manisa’da Celal Bayar , Aydın’da Adnan Menderes , Isparta’da Süleyman Demirel, Afyon’da Dumlupınar Üniversitesi. ..
Buralarda binlerce öğrenci okuyor…
Adlarını saydığım üniversitelerin ilçelerde de meslek yüksekokulları bulunuyor…
Örneğin Afyon’da, Muğla’da, Aydın’da, Manisa’da yaşayan öğrenciler oralarda çalışan işçi, işsiz, memur, esnaf, üretici Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Neredeyse her ile, her ilçeye üniversite, meslek yüksekokulu açan devlet , öğrencilerin yurt sorununu çözümlemiş mi?
Üniversite öğrencilerinin bir bölümü Türkiye’yle yakından ilgili, Ortadoğu’da neler olup bitiyor, AB süreci ne anlam taşıyor gibi konularla ilgililer…
Bir bölümü ise ilgisiz…
Devlet üniversite açmış, ama yurt sorununu çözmemiş; böylece tarikatlara gün doğmuş. Afyon’dan Muğla’ya dek tarikat yurtları ve ”ışık evleri” çoğalmış…
İzmir’ den Muğla’ ya geçmeden önce Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak ve Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan’ la sohbet ettim…
***
Karşıyaka çağdaş ve uygar bir yerleşim birimidir…
Peki varoşları nasıl?
Kara çarşaflı, sarıklı ve cüppeli tarikatların kuşatması altında…
Cevat Durak diyor ki:
”İki buçuk yılda çok işler başardık. 10 bin öğrenciye burs veriyoruz. Şimdi ise dershane ve okul açma projelerimizi yaşama geçireceğiz… ”
Olayın özü bu!..
Eğitim! Eğitim! Eğitim!..
Ege’ye dek Türkiye’nin dört bir yanında ”tarikat kuşatması” kendini gösteriyor…
Aylar önce Hakan Dirik Ege’den Akdeniz’e uzanan kıyı diliminde toplumu iki parçaya bölen yeni ayrımcılık türünün nasıl geliştiğini yazmıştı Cumhuriyet’ te…
Siyaseti dinle harmanlayan o düşünce, yaz aylarında sosyal demokratların yönettiği kıyı kasabalarında ”haşema” ve ”tesettür mayosu” nu gündeme taşımıştı. Şimdilerde de ”haşemalı-tesettü r mayolu” termal turizmi kendini gösteriyor…
Bölgede kadrolaşma tüm hızıyla sürüyor…
İmamlar turizm müdürü oluyor!..
Çanakkale’den Fethiye’ye dek uzanan kıyı kesiminde ”tarikatçı kadrolaşma” bitmiş…
Bir örnek vereyim…
İzmir’de Karşıyaka-Fenerbahç e Ülker basketbol maçında Karşıyakalı seyirciler salona, ”Atam rahat uyu, Cumhuriyetimizin ve laik İzmir’in bekçisiyiz” yazılı pankartla girmek isteyince polis engeliyle karşılaşıyorlar.
Karşıyaka taraftarı bu tepkiyle karşılaşınca hemen bir formül bulup pankartı içeriye sokuyorlar ve İstiklal Marşı okunurken açıyorlar…
Bu kez polis görüyor pankartı…
Buyruk veriyor polis:
”Kaldırın o pankartı, sporla ilgisi yok!”
Kaldırılıyor…
***
Biraz da Muğla’ dan söz edeyim…
AKP Kafaca Belde Başkanlığı kahvelere duyuru asıyor:
”İş arayanlar AKP Belde Başkanlığı’na başvursunlar! ”
CHP Muğla Milletvekili Ali Aslan konuyu Meclis’e taşıyor…
Oysa, istimlak mağdurlarının Türkiye Kömür İşletmeleri’ ne öncelikli işçi alınmasıyla ilgili konu…
AKP’liler uyanık. İktidar onlar.
Yeme de yanında yat!..
Tarikat yurtları, ışık evleri…
Her yerde Fethullahçılar ve Nakşiler…
Eğer Fethullahçı ve Nakşiyseniz hiçbir sorununuz yok…
Konuştuğum üniversite öğrencileri anlatıyor:
”Eğer sizi elde ederlerse para içinde yüzersiniz… ”
Bir kız öğrenci:
”Yurtta kapalıyız. Derse girerken başımızı açıyoruz. 100 dolar burs alıyoruz. Ailemize de para, erzak yardımı yapıyorlar.”
Bir erkek öğrenci:
”Fethullahçıları n yanlarında kalıyorum. Çünkü ailem yoksul. Ne yapayım devletin yurduna giremedim… ”
Tarikat yurtları neden denetlenemez? Tarikat evlerinde olup bitenler devlet tarafından niçin izlenmez?
Medyamız ”Cüppeli Ahmet Hoca” nın din sömürüsünden elde ettiği paralarla ”Alpler’de dağ havasında, Malta’da deniz havası” ndaki tatilini gündeme taşırken Anadolu’daki üniversitelerde, okullarda ”tarikat şeyhleri” nin egemenliğine kayıtsız kalıyor!..
İrtica oralarda!..
Hikmet Çetinkaya / Cumhuriyet
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Gitmeyip Hukuk mucadelesi verenler keriz mi?
MUHTEŞEM BİR CEVAP:)
Fethullah Gülen'in ABD'ye gitmesi ve geri dönme konusunda tereddüt etmesi, bu ülkedeki düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin boyutunu göstermesi açısından önemli bir gösterge..
Diyen sayın yöneticime:)
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Sanırım, Hanefi Avcı tüm şüpheleri ortadan kaldırdı. Ne dersiniz?
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
BUNLAR İYİ GÜNLERİMİZ!!!..
Candaş Tolga Işık, Posta gazetesindeki yazısında başından geçen ilginç bir telefon görüşmesini okurlarıyla paylaştı..
Kendisini arayan bir cemaat mensubunun sözlerine yer veren Işık, arayan kişinin, kendisinin telefonunu nereden bulduğunu merak ettiğini belirtirken ‘Bunlar daha iyi günlerimiz... Öyle bir gün gelecek ki, sabah uyandığımızda “günaydın” diye yatağın başucunda bekliyor olacaklar’ diye yazdı…
“- Candaş Tolga Bey?
- Buyrun...
- İsmim Cihan... Bir okuyucunuzum. Bir eleştiriyi paylaşmak için rahatsız ettim.
- Paylaşın lütfen...
- Yazılarınızda cemaati bir tehdit olarak gösteriyorsunuz. Ben cemaatçi değilim ama Hocaefendiye gönül verenlerdenim.
- Evet?
- Bilerek ya da bilmeyerek yarattığınız ürkütücü “cemaat” kavramı yüzünden bizler zor durumdayız.
- Sizler?
- Hocaefendiye gönülveren gençler. Arkadaşlarım bu kimliklerini gizlemeden yaşayamaz hale geldiler.
- Anladım.
- Bilinenin aksine cemaat kimliğinizi saklamadan polis, asker olamazsınız. Devlet dairelerinde çalışamazsınız. Aksi halde üzerinizde korkunç bir mahalle baskısı oluşur
. - “Hem cemaatçi olayım hem de bunu yüzümüze vurmasınlar” diyorsunuz!
- Önyargılarınızla dinlemeyin beni...
- Ne istediğinizi anlayamadım ama?
- Belli bir amaç uğruna birleşmiş insanların birbirini destekliyor olmalarında ne yanlış var?
- O amacı desteklemeyenlerin harcanması gibi bir yanlışlık var.
- O kapı kimseye kapalı değil ki isteyen gelip katılabilir.
- Bunu mu anladınız söylediğimden?
- Saygısızlık yapmak istemem ama lütfen cemaatle ilgili biraz daha araştırma yapın... Biz Türkiye için çalışan insanlarız...
- Biz derken? Az önce “Ben cemaat mensubu değilim” demediniz mi?
- Değilim, olsam da söylerdim.
- Anladım, başka?
- Dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.
- Ben de birşey soracağım: Telefonumu nereden... Neyse boşverin!
***
Bunlar daha iyi günlerimiz...
Öyle bir gün gelecek ki, sabah uyandığımızda “günaydın” diye yatağın başucunda bekliyor olacaklar
***
He bu arada ne olur ne olmaz: Pensilvanya’dan gelen mesajın samimiyetine inanıyorum!”
Cevap: Re: Fettullahçı Organizasyon
Öncelikle söylediğim subjektif fikirlerim sebebiyle 'şakirt' nitelemesine tabi tutulma istemem.Ancak bu enternasyonal ve dini amaçlarla yola çıkan ancak ülke içinde basın ve öğrenci sübvansiyonlarıyla hedefinin sanırım din ölçeğinden çıkarak birtakım müphem amaçlara yöneldiği organizasyonun içeriği konusunda bende şüpheliyim.Yalnız amacı ne kadar müphem de olsa dünyanın bilinmeyen birçok kültüründe Türk Dil Ve Kültürünün öğretilmesi yapıcı özne herkim olursa olsun takdir edilmesi gereken bir durumdur.Tabii bu organizasyonun müsebbiplerinin ülkedeki öğrencileri şimdiden koruması ve sahip çıkması karşılığında eğer gelecekte bu öğrenciler kamu hizmetine girdiklerinde onlardan birşeyler bekleyeceği şüphesindeyim.İşte bu seferde tüzel kişilikler ardında sosyolojik açıdan bir amaca ve bu amacın önderine hizmet etme zorunluluğu bu öğrenciler için kaçınılmaz olacaktır.İşte benim korktuğum budur...Bu sayede eğer kamu kurum ve kuruşularında düzey farklılaşması içinde bir tecrit sistemi içinde kadrolaşma sağlanırsa işte bu devlet mekanizmasının birkimse tarfından istenildiği takdirde kitlenebileceği tehlikesini gözler önüne serer.Yargıdan bürokrasiye,idare kuruluşlarından özel sektöre uzanan bu pragmatist amaçlar dizisini bu cemaatçe geniş öğrenci kitlelerine sahip çıkmalarıyla anlaşılabilir hale gelmektedir.İşte bunun adı da eğer gerçekleşirse tabii(şüphelerim var) SİVİL DARBE olur.Eee darbeyi sadece asker yapmaz ki!