Cevap: Boşanan bir kişi neden eşine nafaka ya da tazminat ödemek zorunda kalır?
Üstadım,
Ağzınıza sağlık bugüne kadar okuduğum makaleler içerisinde Türk Medeni Kanununda ve Borçlar Kanununda uygulanan evli eşlerin bir başkasıyla cinsel birliktelik yaşaması durumunda tazminat ödenmesi hususunu yazınızda çok güzel açıklamışsınız. Sizleri tebrik ederim. Bende 17 yıldır icra etmiş olduğum özel dedektiflik mesleğinde sayısız aldatma tespiti yaptım. Firmamdan hizmet almak isteyen değerli avukatlarımıza her türlü kolaylığı sağlamaktayım. İlgilenirseniz aşağıdaki iletişim bilgilerimden bana ulaşabilirsiniz.
Saygılarımla.
İzmir Dedektiflik Hizmetleri Ltd. Şti.
Cevap: Boşanan bir kişi neden eşine nafaka ya da tazminat ödemek zorunda kalır?
Boşanın şarlatanlığını ve nafakayı savunan bayanların inşallah aynı görüşte gelinleri olur da aynı duruma mazur kalırlar. O zaman neyin ne olduğunu iyi anlarlar efenim.
Değil mi efenim? :)
Cevap: Boşanan bir kişi neden eşine nafaka ya da tazminat ödemek zorunda kalır?
Bu başlık altında yazılan tüm cevapları tek tek okudum. Öyle anlaşılıyor ki mesele kadın-erkek kavgası meselesine dönüşmüş. Yaşanan vak'alardan da anlaşıldığı kadarıyla, genellikle kadınlar nafaka mevzusunu istismar ediyor. Erkeklerin istismarından az sonra bahsedeceğim. Kadınlar, en önemli silah olan ekonomik silahı, kanunların da kendilerine verdiği haklardan ve "ayrıcalıklardan" sonuna kadar yararlanarak kullanıyor. Yeni M.K. da nafakasını ödemeyen erkeğe tazyik hapsi uygulamasını düşünün. Öfkeli, kızgın, intikam hissiyle yanıp tutuşan hangi kadın eline böyle bir fırsat geçtiğinde erkeği tazyik hapsiyle başbaşa bırakmaz. Nafakasını kasten ödemeyen için tazyik hapsini anlarım. Ama uygulamalarda yaşadığı ekonomik zorluk nedeniyle nafakasını ödeyememiş erkeklere de tazyik hapsi uygulandığını biliyor ve görüyoruz.
Ben boşandığımda eşim çalışmıyordu. Ama şu anda çalışıyor. Eline asgari ücret kadar da nafaka geçiyor. Ben, çocuklarımın hatırını gözeterek, beni ekonomik olarak mahfetse de dava açmadım. Ama eski eşim nafaka artırım davası açtı. Sebep olarak da enflasyonu artan giderlerini filan gösterdi. Eminim ki hakim bu talebi bir şekilde karşılayacak. CEvap dilekçemde ona ödediğim yoksulluk nafakasının çalışmasından dolayı kesilmesini, çocuklarımın velayetinin tarafıma verilmesini talep ettim. Okuduğum, ulaşabildiğim mahkeme kararlarından yola çıkarak, rahatlıkla söyleyebilirim ki, bu taleplerim de karşılıksız kalacak.
Meseleyi kadın-erkek meselesi olarak gördüğümüz sürece, kadın lehine pozitif ayrımcılık yapalım derken, erkeğin aleyhine negatif ayrımcılığa düştüğümüz sürece bu mesele akla hayale gelmeyecek derecede sosyal bir probleme dönüşecektir.
Benim bu konuda bazı önerilerim olacak:
1- Nafaka belli bir süreyle sınırlandırılmalı. Bu sınırlandırmada evlilik süresi gözetilmeli.
2- Nafaka alacaklısı kadının -kadının ifadesini özellikle yazıyorum, çünkü erkeğin nafaka aldığı görülmüş şey değil- iş bulması vb durumlarda yani ekonomik durumunda meydana gelen herhangi bir değişikliği ilgili mahkemeye bildirme zorunluluğu getirilmeli. Bu özellikle, imam nikahlı evlilik yaparak eski eşten nafaka almaya devam eden kadınlara karşı bir tedbir olarak düşünülmeli. Yine ekonomik durumu iyileştiği, hatta eski kocasından daha iyi olduğu halde, çalışmaya başlayan ve yaşamını idame ettirebilecek ortalama bir geliri olup da nafaka almaya devam eden kadınların meseleyi istismarlarının önüne geçilebilsin.
3- Nafaka tespit edildikten ve belli bir miktara karar verildikten sonra, ileriki yıllarda gerçekleşecek artışların da mahkeme kararında belirtilmesi yasayla zorunlu hale getirilmeli. Çünkü, hayatım boyunca yüzünü görmek, sesini bile duymak istemediğim biriyle, ikide bir, mahkeme kanalıyla da olsa muhatap olmak istemiyorum.
4- Mevcut uygulamalarda, eşit kusurlu olsa bile taraflardan biri diğerinden nafaka talep edebilmektedir. Bu durum, en gelişmiş mantık formülleriyle bile açıklanması zor bir vaziyettir. Taraflar eşit kusurluysa, yani evlilik kurumunun yerle yeksan olmasında her iki taraf da kusurlu addediliyorsa, niçin bir taraf diğerine nafaka ödemek zorunda kalsın. Hadi anladık, eşlerden biri ekonomik zorluk içerisinde olduğu için eşit kusurlu da olsa karşı taraf nafaka ödemek zorunda. Ama makul olan, olması gereken, en azından eşit kusurlu olarak gerçekleşen boşanmalarda bir süre tayini değil midir? Kusuru eşit görüp, yükü bir tarafa yıkmak, hem de bu yükü ömür boyu taşınacak bir hale getirip süresiz kılmak -ülkemizde bu taraf her zaman erkekler oluyor- ne derece adil, ne derece akla, mantığa, hayatın gerçeklerine uygundur.
5- Özellikle nafaka artırımlarında, nafaka borçlusunun -ki bu da ülkemizde yüzde doksandokuznoktadokuz erkekler oluyor- altında bulunduğu ekonomik yük hiçbir zaman dikkate alınmıyor. Ekonomik zorluk yaşayan erkek olunca dikkate alınmıyor ama kadın olunca başta hukuk olmak üzere herkes yardım için sıraya giriyor. Özellikle ekonomik durumu değişen erkeğin nafaka yükümlülüğü ile ilgili bir düzenleme yapılmalı. Bir erkek olarak, o kadınla evli kalsaydım ve herhangi bir ekonomik zorluk çekilseydi, o zorluk birlikte paylaşılmayacak mıydı? Ne yani? Suçum, hayatımı mahveden, dırdırı zırzırı olur olmaz zamanlarda çıkardığı olur olmaz sorunlar nedeniyle, sosyal hayatımı, işimi mahvedip, geceleri uykularımı kaçıran bir kadından boşanmak mı?
6- Nafaka konusunda yukarıda bahsettiğim gibi kadınların istismarı çok yaygın. Kadın gidip özellikle sosyal güvence almadan çalışıyor. Herhangi bir devlet kurumunda kaydı kuydu bulunmuyor. Ama çalışıyor. Bu durumda dava açsanız bile hakimler kadın lehine karar veriyor. Çünkü kağıt üstünde bir geliri yok. Hatta öyle yargıtay kararları okudum ki, kadın, babasından kalan yetim maaşı, çalıştığı iş yerinden geliri, yine miras kalan evinde oturuyor olmasına rağmen, nafaka artırım talebinde bulunuyor ve talebi kabul görüyor. E tabi erkekler sürünsün mantığı.
Ben gerçekten anlamıyorum! Mantıksız geliyor bana.
Bu ülkede kadın olmak çok zor ama bu ülkede kadın olmak bir o kadar da kolay. Zor olan, bu ülkede erkek olarak yaşamak.
Derdim kadın düşmanlığı yapmak filan değil. Aradığım sadece adalet ve hakkaniyet. Allah bu millete sabır, akıl, fikir versin.