Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Daha önceki benzer forum konularında çeşitli görüşler okudum. Ancak dağınık konu başlıkları altında olduğu için böyle bir konu açmayı istedim.
Eski eşim nafaka artırımı davası açmış.
1- Eski eşim çalışıyor, benden de hem iştirak hem yoksulluk nafakası alıyor.
2- Çalıştığı işyerinden, maaş hesabı dışında, bir de elden muhasabeden para alıyor. Yani SGK'da görünen primden yola çıkarak, maaşını tam olarak tespit imkanı yok. Nasıl bir yol izlemeliyim?
3- Nafaka artırımı durumunda, ciddi anlamda ekonomik güçlük yaşayacağım. Savunmamda bu durumu belirtmem ve belgelemem ne derece yardımcı olur?Savunmamda nasıl bir yöntem izlemeliyim? Tavsiyelerinizi bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Görüş belirtecek biri yok mu? :)
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Alıntı:
munzevi rumuzlu üyeden alıntı
Görüş belirtecek biri yok mu? :)
Mahkemeden işyerine direk yazı giderse belki adamlar korkup tam maaşını söyleyebilirler. Ama mektubun bunu açıkca ifade etmesi gerekir (resmi maaş ve elden yapılan tüm nakit ödemeler gibi). Tabii mahkeme böyle bir şey yazar mı? bilemiyorum. Ama bence siz bir talep edin.
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Talebim üzerine, hem SGK'ya sorulacağını, hem maaş hesabına bakılacağını, hem de kuruma yazı yazılacağını belirtti hakim. İçeriği ne olur onu bilemiyorum! Safahatı burada paylaşabildiğim kadar paylaşırım.
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Bu tarz davalarda her türlü sair delil sunulabilir. Tanık ifadelerinin yararlı olacagını düşünüyorum
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Teşekkür ederim secil0989.
1- Borç ödediğimi, bu borçların evlilikten kaynaklanan borçlar olduğunu bu konudaki delilleri bir sonraki mahkemeye sunacağımı, (bankalardan kullanılan krediler ve tarihlerini belgelendirerek)
2- Yeni bir hayat kurmam gerektiğini, ev eşyalarım dahil olmak üzere her şeyi yeniden almam gerektiğini.
3- Ödediğim yoksulluk ve iştirak nafakasının, davacının aldığı maaşla birleştirildiğinde, yoksulluk sınırını hayli aştığını
4- Kişisel harcamalarımın minimum düzeyde olduğunu ve bunların neler olduğunu kalem kalem, faturalandırarak ve belgelendirerek belirttim.
Ayrıca nasıl tanıklıklar olabilir ya da tanıklar bulunabilir bu davalarda?
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Elden para alıyor olması önemli bir husus. Tanık ifadelerine başvurulabilinir.Eski eşinizin iş arkadaşlarıyla görüşmenizi öneririm
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Anlıyorum. Eski eşimin ne iş çevresiyle ne de sosyal çevresiyle herhangi bir bağım yok. Bu nedenle böyle bir görüşme yapmam mümkün değil. Dolayısıyla davamda bu konuyu gündeme getirmemde benim açımdan bir yarar görünmüyor şu aşamada.
Çalıştığı kurumu elden yaptığı ödemeyi kabul etmeye zorlayacak başka bir yöntem olabilir mi acaba?
Elden ödeme yapıldığını ifade ederken, çalıştığı sektörle benim sektörüm aynı olduğu ve yaygın olan ödeme biçimini bildiğim için güçlü bir tahmin olarak ifade etmiştim. Davacının, mahkemede aldığını ifade ettiği maaş, o sektörde sıradan bir personele verilebilecek bir maaş. Anlaşılan, verdiği rakam tahminimi güçlendirmekten başka işe yaramadı. Tanık bulmam da bu yolla ispat etmem de zor görünüyor şu aşamada.
Ayrıca SGK kayıtlarında bir şey dikkatimi çekti. Davacının son birkaç aylık prim ödemelerinde düşüş gerçekleşmiş.
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
12 Yıllık tecrübelerime göre nafaka davalarında Erkek 1-0 Yenik başlıyor.
Senin borçların başkası ile evlenmiş olman ve hatta yeterli bir gelirinin olmaması nafaka alacaklısını bağlamıyor. “MADDE 175 - Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Bumaddede sosyal devlet ve insan hakları ve eşitlik ilkesi ile ilgili ne bulabilirsiniz bakın tamamen tek taraflı bir hüküm ve ömür boyu bitmek bilmeyen bir borç.
Sonuç Olarak;
Boşanmadan kaynaklanan bir nafaka alacağının varlığının belli koşullar altında nafaka borçlusunun veya nafaka alacaklısının yaşamı boyunca sanki mülkiyet hakkıymış gibi sürekli olması hak düşürücü süre ve zaman aşımı kavramlarının kabul edildiği bir hukuk sisteminde adalet duygusunu da zedelemektedir. Tarihin hiçbir döneminde,hiç bir hukuk sistemi boşanan eşlerden biri yoksulluğa düşecek diye diğeri için ömür boyu sürebilecek yoksulluk nafakası yükümlülüğü öngörmemiştir.Dolayısı ile yoksulluk nafakasının süresiz uygulanmasının nedeni ahlaki ve sosyal gerçeklerle açıklanamaz.
Olması gereken hukuk, yasa yapım sürecinde resepsiyon değil, kodifikasyon olgusunun hakim olmasını gerektiriyor. Yasaların büyük ölçüde ülkenin gelenek ve göreneklerinin hukuk çerçevesi altında yaptırıma bağlanan kurallar bütünü olarak tanımlanması mümkündür. Her ne kadar gelenek ve görenek ile yasal süreç arasındaki ilişki, mutlak olmasa da yasa koyucunun toplumsal normları süreçten dışlayarak yasa yapması sosyal gerçekliğe aykırı bir ifade olur. Şunu belirtmek isterim ki, yasa yapım sürecinde yasa koyucuları toplumsal nitelikte normlardan soyutlamak gerçekliğe aykırıdır, etkileşim mutlak nitelikte olmasa da uygulanabilir norm tesisinde etkin bir unsurdur. Ancak soyut açıdan yasa koyucunun bu kültürel normlarla çelişecek yasal tasarrufunda bulunması mümkündür. Nitekim münferit bazı vakalarda bize yasa koyucunun bu anlamda mutlak bağlı olmadığını gösteriyor..Olması gereken olgu,resepsiyon değil,kodifikasyon edilen yasal nitelikte kurumların ülkenin sosyal ve kültürel yaşam biçimine uyarlanmasıdır.Bu husustaki yanlış algı toplumsal anlamda meşruiyet kazanmış görünmektedir. Yürürlükteki normları göz önüne aldığımızda, toplumsal ve kültürel normlardan ve uygulanabilir olmaktan uzak yasal hükümler azımsanacak boyutta olmadığını görmek gerektiği düşüncesindeyim. Diğer taraftan takdir edersiniz ki hukuk normları adaleti tesis etmek açısından işlevsel uygulanmayınca bu soyut adalet fikri somutlaşmayınca hiçbir anlam ifade etmiyor. Ayrıca sistemin aktif süjelerinden biri olarak şunu göz ardı etmemek gerekir ki nihai adaleti tesis etmekle görevli hâkimlerimizin hukuk yargılamalarında normları kadın lehine yorumlama şeklinde tezahür eden yaklaşımı bir gerçektir. Hatta Kanada hâkimleri de mütemadi olarak bu tavrı gösterince yargılamalarda bu durumu pariental alienation adında bir psikolojik bunalımla yani literatüre geçmeye değer bir olgu olarak görülmüş ve hâkimlere yargılama cinsiyet eşitliğini bozmamaları telakki edilmişti. Bürokratik mekanizmaların ruhuna da işleyen bu durumun salt ülkemiz adalet mekanizmasına tahsis edilmemesini, karşılaştırmalı hukukta da oldukça geçerlilik ifade eden olumsuz bir durum olduğu gerçeğini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum...
Cevap: Nafaka Artırım Davasında Savunma Şekli Nasıl Olmalı?
Vicdanlı merhametli biri olarak eliniz ayağınız tutuyorsa çalışıp haram para yemeyebilirsiniz