Çalışan personelin devamsızlığı

Atölyede çalışan personelin, 3 hafta üst üste ( cuma günleri ) geçerli bir mazeret belirtmeksizin ücretsiz izin kullanma talebini kabul ettik. Burada, personelimizi kaybetmeme anlayışına dair iyi niyetimizin kullanıldığını düşünmekteyim. Aynı personel gene cuma günü " Moralim bozuktu" ifadesi ile, işverenden onaylı izni olmaksızın gelmeyeceğini iş arkadaşına bildirerek işe gelmiyor. Bu durumda işveren olarak, personel iş çıkısı hangi usullere dayanarak yapılabilir?

İş Kanunu' na göre personel ( 2004 yılından itibaren çalışıyor ) işten çıkışını 40 gün önceden işverene bildirmesi gerekmiyor mu ?

Sorunuz tam olarak anlaşılmıyor. Personele üç hafta üst üste cuma günleri ücretsiz izin vermişsiniz. Dördüncü cuma ise mazeretsiz ve izinsiz olarak işe gelmemiş. Burada mazeretsiz ve izinsiz gelmeme durumu bir gün olduğundan, bu durum işten çıkarma nedeni değildir. Ama yazınızdan, dördüncü cumadan sonra işi tamamen bıraktığı şeklinde bir anlamda çıkıyor gibi. İşi tamamen bıraktı ise ve haklı bir sebebi (İş yasası, md. 25/II'deki sebepler) de yoksa İş Yasası'nın 17. maddesindeki süre kadar önceden bildirmesi veya o süreye ait ücret tutarı kadar ihbar tazminatını ödemesi gerekir. Selamlar.

Haklısınız, anlatımımın karışıklığından dolayı özür diliyorum. Personelimiz 2006 Mart ayı içinde 3 hafta üst üste özellikle Cuma günleri bizden, geçerli bir mazeret belirtmeden, ücretsiz izin talebinde bulundu. Herhangi bir art niyet taşımaksızın 2 hafta içinde istediği izini kabul ettik. Buraya kadar zaten bir problemimiz yok. Ücretsiz izin de sonuçta İşveren ile Çalışan arasında bir akittir diye nitelendiriyoruz. Fakat Personel bu izni 3. haftada tekrar kullanmayı taleb edince, doğal olarak iyi niyetimizin suistimal edildiği kanaatini getirdik. Personele sözlü olarak ihtarda bulunduk. Takdir edersiniz ki işverenin sıklıkla karşılaştığı durumlardan birisidir bu. Personel başka bir iş yerinde çalışma ortamı hazırlar ( Özellikle hafta sonu mesaisi için ), Cuma ile birleştirdiğinde 3 günlük yevmiyesini alır. Bu arada sigortası nasıl olsa işvereni tarafından ödenmekte, riskleri de farkında olmadan üstlenmektedir.

Burada lütfen yanlış anlaşılmasın, hafta sonları başka bir yerde çalıştığını bilmiyoruz. Sadece Acaba mı ? sorusunu kendimize sorduk.

Personel 14.04.2006 günü ise iş arkadaşına haber verip artık gelmeyeceğini, işi bıraktığını bildirmiş. İşveren olarak kendisine ilgili telefonlardan ulaştık, şirkete gelip yasal olarak İstifa Dilekçesini beyan etmesi gerektiğini belirttik. Geleceğini söyledi ama gelen olmadı. Şimdi bu çalışan hiçbirşey olmamış gibi 17.04.2006 sabahı kalkıp birde mesaiye geliyor.
Bir işveren olarak, bu tip sorumsuzluklarda bulunan personele karşı hangi yasal davranışlarla haklılığımızın arkasında durabiliriz. Bu davranış biçimleri atölyede çalışan diğer personeller için iyi örnekler teşkil etmiyor. Şirket olarak takım ruhuna sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Ama bu örnek olayların da sinerjimizi bozmasına izin veremeyiz.

İşçinin 14.04.2006 günü işi geri gelmemek üzere bıraktığını kanıtlayabilirseniz iş sözleşmesinin işçi tarafından feshedilmiş olduğu sonucu çıkar ve herhangi bir tazminat ödemek zorunda kalmazsınız. Ancak, bunu kanıtlamak biraz zordur. Çünkü, artık işe gelmeyeceğini işverenin yetkilisine değil, mesai arkadaşlarına söylemiş. Mesai arkadaşları akdin tarafı değil.
Ancak, bu işçiyi bir süre daha izlemekte yarar var. Aynı davranışları sergilerse, her anormal davranışta tutanak tutup savunma almak kaydı ile bir süre sonra (duruma göre) tazminatlı veya tazminatsız işe son verilebilir. Selamlar.

Sayın Abbas beyin açıkladıklarına ilave olarak, bu son devamsızlığı ile ilgili yazılı savunmasını isteyip uyarı yazısını yazın ve kendisine tebliğ edip şahsi dosyasında saklayın. Yazılı savunma yapmayı reddeder veya ihtarı tebliğ almaktan kaçınırsa bunu da ayrıca işyerinde çalışan bir kaç kişinin imzası ile tutanak altına alın.