Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Öncelikle herkese iyi günler;
Bilirsiniz hepimizin başından çalkantılı ilişkiler geçebilmekte. Son yaşadığım ilişkim maalesef istemediğim bir şekilde sonlandı. Kız arkadaşım benden -hani sudan sebeple denir ya- sebepsiz yere ayrıldı. Benden ayrıldıktan yaklaşık 10 gün kadar sonra yeni bir ilişkiye başladığını öğrendim. Ee tabii ki bunu öğrenince çılgına döndüm. Kendisi tutucu bir aileden gelmekteydi ve benimle yaşadıklarının ailesinin kulağına gitmesi hiç de hoş olmayan sonuçlar doğuracaktı. Ben de yaşadığım o çılgınlık anında attığım bir mesajda eğer başladığı ilişkiyi bitirmezse herşeyi ailesine özellikle babasına anlatacağımı vs söyledim. Yaklaşık 3 hafta falan oluyor bu mesajımın üstüne. Daha sonra bir kaç kez daha tartışma ve kavga dolu mesajlaşmalar ve konuşmalar gerçekleştirdik, ama hiçbirinde herhangi bir şekilde haddimi aşmadım. Şimdi tekrar nedenini anlamadığım şekilde 3 hafta kadar önce attığım o mesaj için savcılığa şikayette bulunmuş. Durup dururken böyle bir şeyin içinde olmak, hem de işinizde gücünüzde iken, hayatın tam da canına okuma arefesinde iken gerçekten insanı ürkütüyor. Şantaj suçunun açıklamalı halini incelememde konunun sanki tam da benim durumuma uyduğunu fark ettim. Takdir edersiniz ki hayatında sadece 1 kere, o da cüzdanını çaldırdığında karakola gitmiş birisi için durum fazlasıyla kötü. Durum tam olarak nedir ve bundan sonra ne olur? Yardımlarını ziçin şimdiden teşekkürler.
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yargılanabilirsin ayrıca ortada tehdit var diyorsun ve bu tehdit kişinin özel hayatını tehdit etmekte.Kişinin şikayetinden vazgeçmesini sağlamaya bak çünkü:
Anayasanın 20. maddesine göre; "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." Bu ilkenin ihlali halinde, yani özel hayatın gizliliği ihlal edilirse artık yeni Ceza Kanununa göre fiil suç sayılacaktır.
Yeni Türk Ceza Kanununda (TCK) kabul edilen "Özel hayatın gizliliğini ihlal" suçu, eski TCK'de olmayan yeni bir suç tipidir. Anayasanın 20. maddesinin yaptırımı artık 5237 sayılı Ceza Kanunundadır.
Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz (Madde 134/1).
Başkasının gizli yaşam alanına girilmesi ve kayda alınması suç sayılmıştır. Görüntü ya da ses kaydı yapılması halinde ceza en az bir yıl olacaktır. O halde görüntü ya da ses kaydı ağırlaştırıcı hal olarak kabul edilerek cezanın daha fazla olması benimsenmiştir.
Özel yaşamın ihlali suçunda; eğer kişi bu duruma "rıza" gösterirse, kendisi özel yaşamının öğrenilmesine ya da özel yaşamına karışılmasına muvafakat ederse bu durum hukuka uygunluk yaratacağından ceza verilmeyecektir.
Gazetecilik mesleği de bir hakkın kullanılması niteliğinde bir meslek olduğundan; gazeteciler karşısında kişi "rıza" göstermişse bu durumda hukuka uygunluk yaratılmış olacaktır.
Zaten bu hukuka uygunluk nedeniyle de hakkını kullanan kimseye, yani gazeteciye ceza verilmeyecektir. Kaldı ki bu suçun soruşturması veya kovuşturması da şikayete bağlıdır. Özel yaşamına karışılan kişi, özel yaşamı öğrenilmiş olmasına rağmen şikayetçi olmadığı sürece savcı kendiliğinden soruşturma açamaz. Yani soruşturma açılamayacağından savcı da kendiliğinden iddianame düzenlenemeyeceği için; kovuşturma da yapılamayacaktır.
134. maddenin ikinci fıkrasına göre; kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacaktır. Eğer bu fiil basın yayın yoluyla işlenirse, özel yaşam basın yayın araçlarıyla kamuoyuna duyurulursa verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Özel yaşama ait elde edilen kayıtlardan herhangi bir suretle yarar sağlanması veya bunların başkalarına verilmesi veya başkalarının bilgi edinmeleri hali ya da yayın yoluyla açıklanması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun ağırlaşmış şeklini oluşturmaktadır.
Kişinin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi, ayrıca suç olarak tanımlanmıştır. Özel hayatın ifşası suçu; elde edilmiş olan ses veya görüntü kayıtlarının ifşasıyla, yayılmasıyla, yani yetkisiz üçüncü kişiler tarafından öğrenilmesinin sağlanmasıyla oluşur. Bu ifşanın hukuka aykırı olmalıdır.
Yani, özel hayata ilişkin ses veya görüntü kayıtlarının, savcılığa veya mahkemeye verilmesi, duruşmada görüntülerin izlenmesi veya seslerin dinlenmesi halleri suç sayılmaz. İfşanın, yayın yoluyla yapılması, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli unsurudur.
Görüldüğü gibi, TCK'nin 134 üncü maddesinde "özel hayat" tanımı yoktur. Kanun koyucu doğrudan "özel hayatın gizliliği"ni kabul etmiş ve bu gizliliğin ihlalini suç sayarak cezalandırmıştır.
O halde; acaba "özel hayat" veya "özel hayatın gizliliği" nedir? "Mahremiyet" ile "özel hayat" arasında bir bağ var mıdır?
Osmanlıca-Türkçe sözlükteki anlamına göre; "Mahremiyyet; mahrem olma hali, mahremlik" (Mustafa Nihat Özön. Osmanlıca Türkçe Sözlük. 1.b.s. Ankara: Bilgi Yayınevi, 1971. s. 440) şeklinde geçmektedir. Mahrem kelimesi ise; "1. Şeriatın yasak ettiği, 2. Evlenmeyi şeriatın yasak ettiği, nikâh düşmeyen, 3. Yakın akrabadan olduğu için kadınların kendisinden kaçmadığı, 4. Biriyle içli dışlı, her türlü işlerini bilen, 5. Gizli, herkese söylenmez; herkesçe bilinmemesi gerek" anlamına gelmektedir. (Özön. A.g.e., s. 440). Türkçe sözlükte ise mahrem; "1. Yakın akrabadan olduğu için nikah düşmeyen, 2. Başkalarına söylenmeyen gizli, 3. Sırdaş" olarak geçmektedir. (Doç. Dr. Mustafa Canpolat. Türkçe Sözlük. Cilt 2, L-M. 7.b.s. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1983. s. 799)
Güncel Türkçe Sözlüğe göre de "mahremiyet" kelimesinin yanı sıra bir de "mahremiyetine girmek" diye bir terim bulunmaktadır ki bu da; "Bir kimsenin özel hayatını öğrenecek kadar ona yakın olma" anlamına gelmektedir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 8. maddesinin ilk fıkrası "Her şahıs özel ve aile yaşamına, konutuna ve muhaberatına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiştir. İkinci fıkrada ise "Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda ancak milli güvenlik, kamu huzuru, ülkenin iktisadi refahı, düzenin korunması için zorunlu ölçüde, kanunun izin vermesi şartıyla gerçekleşebilir" hükmü vardır.
Sözleşmenin 8. maddesinde garanti altına alınan mahremiyet hakkı insanları sadece kamu otoritelerinin müdahalelerine karşı değil, fakat aynı zamanda kişilerin müdahalelerine ve kitle iletişim kuruluşlarının da içine girdiği özel kuruluşların müdahalelerine karşı da korumayı zorunlu kılar.
Ulusal yasalar da bu korumayı garanti edecek hükümler içermelidir. (Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin 428 (1970) sayılı kakarında kabul edilen Deklarasyon ve Hukuk İşleri Komisyonu Raporu, paragraf 7)
AİHS'nin 8. maddesince korunduğu şekliyle mahremiyet hakkı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarağından 428 (1970) sayılı kararı ile kabul edilen Kitlesel İletişim Araçları ve İnsan Hakları Bildirisi ile "bir kişinin hayatını minimum müdahaleyle yaşama hakkı" olarak tanımlamıştır.
Bildiriye göre "mahremiyet hakkı"; esas olarak kişinin kendi hayatını en az müdahale ile sürdürmesinden ibarettir. Bu hak özel hayat, aile ve ev hayatı ile kişinin fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü, onur ve itibarını, kişiyi olduğundan farklı göstermekten kaçınmayı, gereksiz ve utandırıcı şeylerin açıklamasını, özel fotoğrafların izin alınmadan yayınlanmamasını, casusluğa karşı korumayı ve haklı görülemez ve kabul edilemez yerli yersiz konuşmayı, özel iletişimin kötüye kullanılmasına karşı korumayı, kişi tarafından gizli olarak iletilmiş ve elde edilmiş bilgilerin ifşa edilmesine karşı korumayı da içerir.
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Ayrıca hakim veya savcı sizin bu fiilinizin sinirle yapılıp yapılmadığına bakmaz en nihayetinde karşı tarafı sosyal yönden aşağılamaya yönelik bir eylem yapmışsınız karşı tarafta bunu ispatıyla beraber dava etmiş.Ancak kişi şikayetinden vazgeçerse para cezası veyahutta hapis cezası almaktan kurtulursunuz.Gerekli açıklama yukarıda verilmiştir.Ama açılan dava hem şantajdan hem de özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından açılırsa işte o zaman sizin ceza almamanız biraz zor.
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Selam. Ayrıca hazımsızlık problemi var. Kadını mal gibi gören zihniyet sizin içinizde üs kurmuş anlaşılan.. Kabullenme psikolojisi üzerine bayağı bir kafa yormanız gerekiyor.. Amacımız ders vermek ya da küçük görmek değil.. Cengiz'in dediği gibi ''dün benimdin bugün elin ağlamamak elde değil. '' Tehdit mesajı yerine ağlamakta bir çare olabilir..
Dava açılmış bile olsa bence, oynak yargının kararı ceza verme yönünde olmayabilir.. Derlerya adammı öldürdük ?
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Sayın tr_1453;
Özel hayatın gizliliği ve ihlali konulu kanun ve bu kanunun açıklamaları için teşekkür ederim. Ama söylediklerinizde iki şey dikkatimi çekti, bunları paylaşmak isterim. Birincisi, ortada herhangi bir ihlal söz konusu değil, sadece ciddi tartışma sırasında atılmış bir mesaj var ve üstünden 3 hafta geçmesine rağmen yapılmış herhangi bir eylem yok. Ayrıca o mesajın arkasından bir kaç kere daha gönderdiğim ve hala telefonumda kayıtlı duran; söylediklerimin sinirle söylenmiş olduğu, kesinlikle hiçbir şey yapmayacağımı içeren mesajlar da mevcut. İkincisi kanun açıklamasında görüntü ve ses kaydından bahsediliyor, ki bende öyle bir durum kesinlikle ve kesinlikle söz konusu değil.
Sayın haylahop;
Hazımsızlık gibi bir problemim yok çok şükür. Bir şeyler yaşadık, bitti ve aslına bakarsanız ben şu savcılık meselesi olmasa her şeyi unutmuştum bile. Eğer siz herhangi bir ilişkinizin bitiminde kavga etmeden, tartışmadan ve karşı taraf sürekli saldırırken (mesajlarda mevcut) sakin kalabiliyorsanız, ne yalan söyleyeyim peygamber sabrına sahipsiniz demektir.
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Alıntı:
tr_1453 rumuzlu üyeden alıntı
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yargılanabilirsin
Sayın üye WillamWallace yazdığı yazıların neresinde özel hayatın gizliliğini ihlal ettiği kanısını uyandırdı sizde? Ben yazıyı okudum ama göremedim. Ataldığım bir yer mi var acaba?
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Alıntı:
WillamWallace rumuzlu üyeden alıntı
karşı taraf sürekli saldırırken (mesajlarda mevcut) sakin kalabiliyorsanız,
Bu, tahrik olduğu anlamına gelmez mi?
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Bu, tahrik olduğu anlamına gelmez mi?
şimdi orada sözü çok fazla uzatmamak adına bir çok şeyi yazmadım. Olayın gelişimi şöyle oldu. Malum ortak arkadaş sayımız çok fazla olduğu için ve arkadaşlar da bizi birleştirmeye çalıştıkları için ikimize de haber gönderiyorlar buluşuyoruz diye, ama ikimiz de birbirimizin geleceğinden habersiziz. Ben gidiyorum arkadaşlarla buluşmaya, o gelmiyor, gerekçe olarak da yeni erkek arkadaşıyla vakit geçireceğini söylüyor. Ben bunu duyunca çılgına döndüm tabi. Hatta herkes şok oldu. Böyle olunca ben sitem dolu bir mesaj attım. Üstüne onun beni suçlayan vs mesajları, benim mesjlarım derken baya baya tartıştık ve ardından benim attığım o mesaj. Yani durup dururken olan bir şey değil.
Cevap: Sinirle söylenmiş sözün şantaj olarak değerlendirilmesi?
Ortada tahrik söz konusuysa hakim bu yönde değerlendirebilir ve sizin söylediğiniz gibiyse yani mesajları sakladığınız ve içeriğinde herhangi bir bir şey yapmayacağınıza dair bir söylev varsa hakim bunuda dikkate alır.Karşı tarafa sorar şikayetçi misiniz diye değilse dava düşer.Şikayetçiliğine devam ederse hakim bu durumda takdir yetkisini kullanır.Korkulacak bir şey olduğunu sanmıyorum zira karşı taraf durduk yere sizi dolduruşa getirmiş.Çok büyük ihtimalle ceza bile almazsınız.Veya karşı taraf şikayetçi bile olmayacaktır.Çünkü ortada sizin lehinize olan kanıtlar var.Ayrıca bu tahrike şahit olan arkadaşlarınız varsa onlardan birkaçını şahit olarak çağırttırın işinize yarar.