Cevap: Çillerin Boşanma davası
Niye tuhaf geliyor ki herkezin sosyal konum - gelir durumuna göre bir harcaması var, benim çocugum tatilinde avm ye gider degişiklik için onunki yurt dışına kayak yapmaya.
Cevap: Çillerin Boşanma davası
Alıntı:
cemil1 rumuzlu üyeden alıntı
--------------------------------------------------------------------------------
Anayasa'nın emredici hükümleri gözetilerek boşanmadan sonra yoksulluk içine düşen eşin toplum içerisinde asgari düzeyde yaşamını sürdürebilmesi amacıyla "yoksulluk nafakasının mali güçte meydana gelen değişiklik ve hakkaniyetin gerektirdiği hallerle orantılı olarak artırılması veya azaltılmasını öngören kuralın Anayasa'ya aykırılığından söz edilemez.
-------------------------------------------------------------------------------
gayet güzel açıklanmış işte.
Bir kişi için ekmek bulabiliyor olmak yoksulluk içine düşmediğini; diğeri için ise akşam canı dondurma çektiğinde özel uçakla İtalya'ya gidemezse yoksulluk içine düştüğünü gösterebilir. "Asgari düzey", "asgari ücret" değildir.
Diğer bir açıdan da: Örneğin bir erkek için 300 lira aylık nafaka son derece caydırıcı olabilirken diğeri için aylık 10 bin lira nafaka bile caydırıcı olmayabilir. Bu açıdan ele aldığımızda -boşanan erkeğin maddi durumunu bilmiyorum ama- 8 bin lira çok düşük olduğundan isyan edilecek bir rakam bile olabilir.
Cevap: Çillerin Boşanma davası
Alıntı:
semine rumuzlu üyeden alıntı
Niye tuhaf geliyor ki herkezin sosyal konum - gelir durumuna göre bir harcaması var, benim çocugum tatilinde avm ye gider degişiklik için onunki yurt dışına kayak yapmaya.
Çocuk için ayrıca iştirak nafakası ödeniyor. Burada bahsedilen yoksulluk nafakası.
Cevap: Çillerin Boşanma davası
zenginin malı züğürdün çenesini yoruyor :)
Cevap: Çillerin Boşanma davası
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
gayet güzel açıklanmış işte.
Bir kişi için ekmek bulabiliyor olmak yoksulluk içine düşmediğini; diğeri için ise akşam canı dondurma çektiğinde özel uçakla İtalya'ya gidemezse yoksulluk içine düştüğünü gösterebilir. "Asgari düzey", "asgari ücret" değildir.
Diğer bir açıdan da: Örneğin bir erkek için 300 lira aylık nafaka son derece caydırıcı olabilirken diğeri için aylık 10 bin lira nafaka bile caydırıcı olmayabilir. Bu açıdan ele aldığımızda -boşanan erkeğin maddi durumunu bilmiyorum ama- 8 bin lira çok düşük olduğundan isyan edilecek bir rakam bile olabilir.
Şimdi öncellikle,Sayın Eda Odabaşı bu boşanma davasını İngiltere, Fransa, ABD, keza bizim medeni hukukunu kopya ettiğimiz iddia edilen İsviçre veya herhangi bir batı ülkesinde de açsaydı, büyük ihtimalle ne tazminat nede nafaka alabilecekti. Öncelikle bunun altını bir çizelim.
Fiziki ve ruhsal sağliğı yerinde olan bir kişinin tüm geçim masraflarının başka birinin üzerine yıkılması çok büyük bir sorumluluk. Direk olarak anayasada ki birey tanımının yeniden tarif edilmesini gerektiriyor. Neticede siz boşanan bir kişinin insan altı bir statüye indiğini varsayıyorsunuz. Bu çok ciddi ve bir çok alanda yansımaları olabilecek bir konu. Anayasa mahkemeside bu konun farkında olduğu için bu konuda karar verirken biraz kıvırtarak red kararı veriyor.
Öncelikle Anayasa mahkemesi açısından 'caydırıcılık' veya kusurlu tarafı cezalandırma bir unsur değil. Olaya sosyal barış açısından yaklaşıyor. Dolayısıyla, yoksulluk nafakasının alanı ZENGİNLEŞTİRMEMESİNİ ve ASGARİ DÜZEYDE YAŞAMINI SÜRDÜRMESİni esas alıyor.
Kişiler kendi standartlarını istedikleri gibi belirleyebilirler. Eminim bir milyon değil bir milyar serveti olup kendini zengin görmeyenler olabilir. O farklı bir konu. Burada Anayasa mahkemesinin dediği şu: yoksulluk nafakası anayasal prensipler açısından problemli bir konu olsada, bu kişileri mutlak yoksulluktan koruyan, nihai olarak uygulanması gereken bir tedbirdir. Kanunda kalabilir.
8 bin lira nafakaya hükmeden hakim kanuna aykırı karar vermiştir. Karar muhtemelen temyizden dönecektir.