Bilirkişi mi bilmezkişi mi
Bir davada bilirkişi, en temel konulardaki bilgisizliğinden dolayı isabetsiz bir rapor verirse, taraflardan biri bu yüzden mağdur olacaktır.
Sonradan başka ve daha üst düzey bilirkişiler, yargıtay süreci v.s. sonucunda adalet yerini bulduğunda; haklı çıkan taraf, hakkını almakta gecikmesinin tek sorumlusu olan bu "bilir" kişiden, uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini istediğinde bunu alabilme ihtimali sizin kanaatinize(*) göre nedir?
(*)Kararı muhakkak ki mahkemeler verecek; biz ancak kendi düşüncemizi / kanaatimizi söyleyebiliriz değil mi?
Cevap: bilirkişi mi bilmezkişi mi
Bilirkişi görüşünü ifade eder, belirttiği görüşün etkisi olsa da doğrudan bir bağlayıcılığı olmadığından,
olası hak kaybından dolayı görüşüne başvurulup , görüşünü ifade ettiği için sorumlu tutulmaması gerekir bence.
Cevap: bilirkişi mi bilmezkişi mi
Somut örnek daha faydalı olabilir:
Örneğin davacı bir işyerinde çalışmış, ama sigortası eksik ödenmiş. Ne kadar maaş aldığı tevsik ve ispat ediliyor; Bilirkişiye sigortanın eksik olup olmadığı soruluyor; bilirkişi ise sigorta primi hesabındaki bazı incelikleri bilmediğinden dolayı yanlış hesaplayıp "eksik yoktur, tamam ödenmiştir" şeklinde görüş beyan ediyor. Hakim de bu durumda sigortanın tamam ödendiğini varsayıp ona göre hüküm kurmak durumunda değil mi? Nasıl "bağlayıcılığı yok" diyebiliriz ki? Bilirkişi kendine sorulan hesabın nasıl yapıldığını bilmiyorsa bilirkişiliği reddetmesi mi gerekir yoksa uydurup "sallayıp" fikir beyan etmesi mi?
Cevap: bilirkişi mi bilmezkişi mi
Bilirkişilik sisteminin sağlıklı çalışmadığı söyleniyor...
herhangi bir konuyu incelerken bir ekip halinde çalışmıyorlar mı bu bilirkişiler...
duruma göre değişiyor herhalde...
Cevap: bilirkişi mi bilmezkişi mi
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Somut örnek daha faydalı olabilir:
Örneğin davacı bir işyerinde çalışmış, ama sigortası eksik ödenmiş. Ne kadar maaş aldığı tevsik ve ispat ediliyor; Bilirkişiye sigortanın eksik olup olmadığı soruluyor; bilirkişi ise sigorta primi hesabındaki bazı incelikleri bilmediğinden dolayı yanlış hesaplayıp "eksik yoktur, tamam ödenmiştir" şeklinde görüş beyan ediyor. Hakim de bu durumda sigortanın tamam ödendiğini varsayıp ona göre hüküm kurmak durumunda değil mi? Nasıl "bağlayıcılığı yok" diyebiliriz ki? Bilirkişi kendine sorulan hesabın nasıl yapıldığını bilmiyorsa bilirkişiliği reddetmesi mi gerekir yoksa uydurup "sallayıp" fikir beyan etmesi mi?
:)
Kararı veren hakimdir.
HAkim kararı verirken de, eldeki yazılı delil olacak belgelere, şahitlere, bilirkişi GÖRÜŞLERİNE, kişilerin yüzlerine, seslerine, belki bazen yan masadaki güzele ( şakaydı!!) BAKAR, ve kararını verir.
Yanlış olduğu ortada olan kararın bozulması için, üst yargıya başvurma hakkı bu gibi nedenlerle tanınmamışmıdır?
Cevap: bilirkişi mi bilmezkişi mi
Üst yargıyı zaten ilk mesajımda yazdım ama. Haksızlık etmeyin :)
Sonuçta adaletin tecelli edeceğine şüphemiz yok zaten.
Ancak bunu sırf liyakatsizlik nedeni ile geciktiren kişinin öyle bir konumda olmasının bir ceremesi olmalı değil mi? Daha dün; öyle cahil, bilirkişilik yaptığı konudan o kadar habersiz ve o kadar isabetsiz haksız raporlar yazmaya aday bir "bilir" kişi ile tanıştım ki... Onun bilirkişilik yaptığı davalardaki eşhas nâmına içim sızladı.
Bordro hesaplamayı bilmeyen birinin bordro konusunda "bilir" kişi olması vaka-yı adiyedendir, "Allah belasını versin" diye adaleti "öte tarafa" atmak dışında yapacak bir şey yok mu diyorsunuz yani?