Kendi ADALETİMİZİ Kendimiz mi Yaratalım Yani....

Herkesi Sevgiyle Saygıyla Selamlıyorum ;

Bilgi Birikimi Müsait Olan Herkese Sormak İstiyorum ;

1- Husumetli Olduğum Biri Hakkımda Savcılığa Dilekçe Vermiş .

2- Dilekçede , Kendisine Mesaj Yolu İle HAKARET ettiğimi , İş yerine gidip gıyabında sözlü olarak HAKARET ve TEHDİT etiğimi yazmış.

3-Savcı da , Tarafıma YAZILI , SESLİ VE GÖRÜNTÜLÜ İLETİ YOLU İLE HAKARET suçundan dava açmış.

4-Bende , Dilekçede ifade edilen ; Sözlü Hakaret ve Tehdit Fiilinin İFTİRA Olduğunu Dilekçe ile BAşka bir savcıya teslim ettim.

5-Savcı , hakkımda hakaret suçundan dava açıldığını , önce bu davadan beraat etmem gerektiğini , sonra iftira suçundan şikayette bulunmam gerektiğini , itirazım varsa ağır cezaya müracat etmem gerektiğini ifade etti.

6-bende ağır cezaya gittim ve karşılığında savcı haklı görüldü.

7-Yargılama başladı , Hakime durumu anlattım ve tehdit eyleminin olmadığını ifade edecek tanık dinletmek istiyorum dedim ,
cevaben : siz tehdit ve sözlü hakaretten yargılanmıyorsunuz ki , yazılı iletiden yargılanıyorsunuz cevabını verdi ve tanık dinleme talebimi red etti.

SONUÇ :

1- Kişinin tarafıma verdiği dilekçede , sözlü hakaret ve tehdit eyleminin yazılı olması İFTİRA SUÇU OLMAZ MI ?

2- İfira Suçunun işlenmesi için illede isnat edilen suçtan davamı açılmalı ? açılan davada Beraat mi edilmeli ?

3- Son olarak ne yapmalıyım ? öneriniz nedir ?

Herkese iyi günler...

AİHM. göre silahların eşitliği, adil yargılanmanın sadece bir özelliğidir. Adil yargılama ceza yargılamasının çelişmeli olması temel hakkını da içerir. Çelişmeli yargılama, bir ceza davasında savunma ve iddianın her ikisine de, diğer tarafın sunduğu delil ve dosyadaki görüşler hakkında yorum yapma ve bunlara ilişkin bilgi sahibi olma imkanının verilmesi zorunluluğudur. Mahkeme için dava dosyasında yer alan ve savunmaya gönderilmeyen görüşlerin içeriğinin önemi yoktur. AİHM. ne göre, mahkemeye sunulan bir şeyin tepki vermeye değer olup olmadığını değerlendirmek savunmanın işidir.

Sayın İsmail Bey ,

İlginize çok teşekkür ederim. Özetimden de anlayacağınız üzere , kişinin tarafım için verdiği şikayet dilekçesinde yer alan SÖZLÜ HAKARET VE TEHDİT ETMEKTEDİR cümlesi , savcı tarafından dikkate alınmamış , tarafıma sadece mesaj yolu ile iletilmiş HAKARET suçundan dava açılmış. Davanın ilk duruşmasında hakime , tehdit ve sözlü hakaret ettiğimde vurgulanmış dilekçede , kendimi aklamak istiyorum , tanık dinletme talebim var dedim ama , hakkınızda dava ileti yolu ile dava açılmış tanık dinletmenize gerek yok cevabı verildi. şimdi sizin açıklamanızdan yola çıkarak ; AİHM nin yorumlarını çıkarıyorum ama acaba şu aşamada ne yapmam gerekiyor tıkandım , şimdi acaba ne yapmam gerekiyor sizce....

Ortada msjla hakaret varsa kişinin telefonundaki sms su götürmez bir delildir.Kendisi sms ve gıbayta hakaret edildiği şeklinde şikayetçi olmuşsa da mahkeme yazılı olan kısmı üzerinde durmuş ve hakaret burada oluşmuşsa suç ve ceza için yeterli olguların bir araya geldiği yönünde kanaatini belirtmiş.Olay bundan ibarettir.Sözle yapılan eylemlerin yapılıp yapılmadığı ispatı oldukça zor olan durumlardır.Bu durumlarla ilgili açılan karşılıklı davalar genelde pek sonuç çıkmayan davalar arasında yer alırlar.Ancak belge, imza, kamera kaydı, sms, mail, gibi kanıtlar mahkemeyi kesin hüküm vermeye götüren şeylerin başında gelir.Yani karşı davanızdan bir şey çıkacağını sanmıyorum.Kendi adaletinizi kendiniz sağlama konusuna gelirsek tabi ki böyle alternatif bir yol daha var.Ama ertelenmeyen ve paraya çevrilmeyen mahkümiyetler, tahmin dahi edlilemeyen cezaevi ortamı, toplumdan dışlanma ve hep suçlu ve sabıkalı gözüyle bakılma, bozuk bir sicil, hak mahrumiyetleri, ödenen yüklü maddi ve manevi tazminatlar sonrası hep pişman olunmuş bir yoldur bu yol.Bunu da bütün forumu takip edenlere hatırlatmak isterim.İyi forumlar.

Mesajınızı tane tane okudum. çok güzel bir türkçe gramer kullanmışsınız. tebrik ederim. verdiğiniz cevabın özellikle son cümleleri özellikle benim konum üzerinden de olsa pek insanda ( kadın yada erkek ) fikri bir açılım sağlayacaktır. inanıyorum.

hakkımda mesaj yolu ile hakaret dilekçesi veren insan şahsımada hakaret yolu ile ileti gönderdiğinden aynı mahkemede aynı suçtan kendiside yargılanmaktadır.yani bahsini ettiğiniz , karşılılık , her iki tarafın birbirine ileti yolu ile hakaret etmesiyle sağlanmış durumdadır. evvela bu aydınlatmayı yapmak isterim.her iki davanında ilk duruşması yapılmış durumdadır.

fakat şu soruma hala yanıt alamamış durumdayım ;

şahıs , benim hakaret iletimi dava dilekçesi haline getirirken , iş yerine gittiğimi , gıyabında sözlü olarak hakaret ve tehdit ettiğimi beyan etmekte.

bende bunu iftira suçuna yorumlayarak gidip ilave dilekçe verdim. bu bir iftiradır dedim. fakat dava ileti yolu ile hakaret diye açılmış , tehdit diye açılmamış. anlayamadığım kısım şu .

bu ülkede iftira suçu ne zaman oluyor. ille de açılmış bir davada beraat mi etmek gerekiyor iftira davası açmak için , sözlü hakaret başkadır , yazılı hakaret başkadır , tehdit bambaşkadır , bu üç cezayı birbirinden ayıracak bir sisteme sahip değilmi bu tck .....

iftira suçunun tck daki tanımına bakıyorum , işlemediğini bildiği halde , bir yaptırım uygulanması maksadı ile yargı makamlarına bir suç fiili isnat etmektir diye tanım var !

ileti yolu ile dava açılması hakkında verilen dilekçede tehdit etmiştir ibaresi iftira olurmu olmazmı ?

Şimdiden teşekkürlerimle...

İletimde yazdığım gibi, hele hele gıyapta yapılmış bir hakaret veya tehdit durumunun olduğunun veya olmadığının ispatı oldukça zordur(ortada herhangi bir ses ve görüntü kaydı yoksa).Olduğunun ispatı genellikle 3 ve daha fazla tarafsız şahit ve hakiminde ikna olmasıyla söz konusu olabilir.Olmadığının ispatı ise daha bir zordur.Çünkü her nekadar olmadığına dair şahit ifadesi olsa da olay şahidin görmediği veya duyamadığı bir anda gerçekleşebileceğinden gene muallak bir durum söz konusu olur.Yani sizin olayı dışarda tutarak şöyle bir örnek verirsek; Ben bana bir kişinin sözlü hakarette bulunduğunu söylüyorum.Şahıs, bu durum net bir şekilde ispatlanamadığı için aklanıyor.Sonra şahıs bana iftira ettiğim gerekçesiyle dava açıyor.O da bu durumu tam olarak ispatlayamadığı için gene sonuç çıkmıyor.İstatistiklere bakarsak açılan davaların yarısından çoğu beraatle sonuçlanmaktadır.Bu durumun sebebi insanların suçsuz olmasının bir sonucu olduğu kadar, işlenen suçun ispatlanamamış olmasından kaynaklanmaktadır.Yani burda masumiyet karinesi denen hukukun temel ilkesi gözümüze çarpıyor.Ancak teknolojinin gelişmesiyle hemen her yerde olan güvenlik kameraları, yazılı haberleşme seçeneklerinin artması vs. kesin kanıtlar oluşturduğundan hukuk bunlardan faydalanmakta ve kesin hüküm verirken bu net kanıtları dikkate almaktadır.Tabiki gidip şikayetlerde bulunabilirsiniz.Ancak ortada net bir ispat yoksa her iki tarafta adliyelerde dolanıp harç yatırmaktan başka bir sonuca ulaşamaz kanaatindeyim.Geçmiş olsun.

Alıntı:

---

solidvorks rumuzlu üyeden alıntı

Sayın İsmail Bey ,

İlginize çok teşekkür ederim. Özetimden de anlayacağınız üzere , kişinin tarafım için verdiği şikayet dilekçesinde yer alan SÖZLÜ HAKARET VE TEHDİT ETMEKTEDİR cümlesi , savcı tarafından dikkate alınmamış , tarafıma sadece mesaj yolu ile iletilmiş HAKARET suçundan dava açılmış. Davanın ilk duruşmasında hakime , tehdit ve sözlü hakaret ettiğimde vurgulanmış dilekçede , kendimi aklamak istiyorum , tanık dinletme talebim var dedim ama , hakkınızda dava ileti yolu ile dava açılmış tanık dinletmenize gerek yok cevabı verildi. şimdi sizin açıklamanızdan yola çıkarak ; AİHM nin yorumlarını çıkarıyorum ama acaba şu aşamada ne yapmam gerekiyor tıkandım , şimdi acaba ne yapmam gerekiyor sizce....

---

Sorularınızın cevabı bir önceki iletimde bana göre anlamaya çalışın derim, -iftira ve hak arama- kişi davacıya (savcı) göre hakkını aramış yanıldığını anlatmanız gerek.

Sorularınızın cevabı bir önceki iletimde bana göre anlamaya çalışın derim, -iftira ve hak arama- kişi davacıya (savcı) göre hakkını aramış yanıldığını anlatmanız gerek.

sanırım ; savcının iftira suç duyurusu için verdiği kararı ve ağır cezanın , savcıyı haklı görmesi husunu haksız gördünüz.

bende sizin gibi düşünüyorum.

her ne kadar , hakaret davası için dilekçe verilmişse de , her ne kadar dilekçede tehdit , sözlü hakaret fiilini üstüme isnat etmişlersede ,
dava , sadece yazılı ileti yönüyle açılmış. davanın dilekçede iftira edilen kısımlarını gündeme getireyim dedim , ağır cezada hukuk serüveni tıkandı. savcıya anlatılacak bir durum kalmadı. hakimden , tehdit ve sözlü iftira kısmının ispatının istenmesini talep edicem , bu sefer hakim yine dava tehditten açılmamış dicek.

yargı sıkınıtılı diyorlar ya , al sana sorun arkadaş ....

Ben savcıyı haksız görmedim tarafsız diyelim sözlü hakaret kısmını kendince hukuki nedenlerden kabul etmemiş ve dava açmamış hakime olmayan bir davadan beraat etmek için mi tanık dinleteceksiniz sizi yanlış yönlendirmek istemem benimde bu konudaki bilgim kısıtlı size kendince mantıklı olan fikir ve düşüncelerimi söyleyebilirim ancak bunun sonuçlarını kestiremem iyilik yapmak adına kötülük yapmak istemem.

TÜRK CEZA KANUNU...
Maddeler: 125 - 131
2. Kitap, 2. Kısım, 8. Bölüm: Şerefe Karşı Suçlar

SEKİZİNCİ BÖLÜM
Şerefe Karşı Suçlar
Hakaret

Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

işlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

Mağdurun belirlenmesi

Madde 126 - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

İsnadın ispatı

Madde 127 - (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.

İddia ve savunma dokunulmazlığı

Madde 128 - (1) Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.