Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
arkadaşlar benim merakettiğim şimdi öncede allahın toprakları olan bu yerleri kişi bu benim hakkımdır diye sahipleniyor ama neye dayanarak hukukta bunun haklı gerekçesi nedir zira benim bildiğim bir şeye sahiplenilmesi için o şeye emek vermek lazım ama bu doğaya insanın ne emeği varki sahip çıksın hukukta bu sahiplenilme hakkı nedir.
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
evet arkadaşlar hukuken bu mal sahiplenilmesi hangi gerekçeye dayanılıyor.
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
evet arkadaşlar bu sahiplenilmenin haklı gerekçesi nedir.
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Bundan yıllar yıllar önce.....
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Her şeyin bir gaz ve toz bulutundan ibaret olduğu yılların ( hatta henüz yıl kavramının bile olmadığı dönemlerdir bunlar) hemen sonrasında....
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
İlk insanların, uyumak, korunmak, barınmak amaçlı sığındığı çalı dibi, ağaç kovuğu, derken mağaralar için...
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Diğer ilk insanlar, (aslında bu da garip bir tanımlama: hangisi ilk ?) '' hah bu çalı dibi, yada bu ağaç kovuğu veya bu mağara '' onun'' diyerek( daha doğrusu henüz konuşma yı da bilemediklerinden, DİYEMEYEREK) o şekilde kabul ederek,
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Hanginin ilk olduğunun belli olmadığı diğer ilk insanları bir şekilde o çalı dibi, ağaç kovuğu veya mağara için sahiplendirmeye başlamışlkardır.
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Sonra, bu ilk insanların , ilk aileleri , doğal olarak tanıdıkları o yerleri, '' hah, bu mağara BİZİM' şeklinde sahiplenir olmuşlardır yaşadıkları o yerleri.
Cevap: Mallar hangi hakka dayanılarak sahipleniliyor
Yıllar yıllar ( ama çoook uzun yıllardır bunlar) sonra , o ilk insanların son torunları, şuralar buralar hep bizim oluyor gari, buralar bize dedelerimizden - atalarımızdan kalmıştır şeklinde söylemlerle, iyice sahiplenmişler oraları buraları ve hatta ŞURALARI.
Bunun da insan haklarına aykırı bir tarafı bulunmamaktadır.
Çünkü, herşeyin gaz ve toz bulutu olduğu dönemde, hak olmadığından haksızlık ta mümkün değildi. BAşkasının hakkının yenmesi, yada başkasının hakkına göz dikme -yeme gibi durumlar da yoktu.
Ne güzel günlermiş o zamanlar değil mi?
Şimdi benim aklıma bir soru geldi bakın...
Acaba insan hakları diye bir şey icad edilmemiş olsaydı,
yenebilecek bir hak da olmayacağından daha güzel olmazmıydı?