Yakın akrabalar arasında senetsiz alacağın (emanetin) ispatı
Emanet olarak verilen (2006 yılında) ve bugünkü değeri 10,000 tl olan altının yakın akraba olan kişiden tanık dinletme yoluyla alacak davası açılabilir mi? Verilen bu altınlar emenat olarak korunması amacıyla verilmiştir. kendi evine hırsız girmesi nedeniyle paniğe kapılmış ve yakın akrabası olan kişiye bunları saklaması istemiyle verilmiştir. Daha sonra bu altınları alan bu kişi altınların sahibine bildirmeden altınları bozdurmuş ve 5 yıldan beridir de geri vericem söylemiyle atlatmaya devam etmiştir. Bu ilişkiyi vakıf ailenin diğer üyeleri mevcuttur. Bu olayda altını kadın kocasının kardeşinin eşine emanet etmiş ve karı koca bu altınları satmıştır. Bu olayla izlenebilecek yol nasıl olmalıdır. Yorumlarınız için şimdiden teşekkür ederim
Cevap: Yakın akrabalar arasında senetsiz alacağın (emanetin) ispatı
Öncelikle geçmiş olsun;
HMK 288 e göre 2011 yılı için 2500TL üzerindeki alacaklar için senetle ispat zorunluluğu doğmaktadır. Ancak yakın akrabalarla olan alacak ilişkilerinin ispat delili olarak Tanık deliline başvurulabilir. Kısacası hukuken mümkündür.
Cevap: Yakın akrabalar arasında senetsiz alacağın (emanetin) ispatı
SENETLE İSPAT ZORUNLULUĞUNUN İSTİSNALARI
Madde 203- (1) Aşağıdaki hâllerde tanık dinlenebilir:
a) Altsoy ve üstsoy, kardeşler, eşler, kayınbaba, kaynana ile gelin ve damat arasındaki işlemler.
b) İşin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler.
c) Yangın, deniz kazası, deprem gibi senet alınmasında imkânsızlık veya olağanüstü güçlük bulunan hâllerde yapılan işlemler.
ç) Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma iddiaları.
d) Hukuki işlemlere ve senetlere karşı üçüncü kişilerin muvazaa iddiaları.
e) Bir senedin sahibi elinde beklenmeyen bir olay veya zorlayıcı bir nedenle yahut usulüne göre teslim edilen bir memur elinde veya noterlikte herhangi bir şekilde kaybolduğu kanısını kuvvetlendirecek delil veya emarelerin bulunması hâli.
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:1990/1300
K:1990/1412
T:26.02.1990
DAVA : Taraf1ar arasındaki altınların iadesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen Hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine geregi konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı kardeşine 1978 yılında herdiri 16 gr. ağırlığında bulunan 22 ayar 10 adet altın bileziği, istediğinde geri verilmek üzere emenet olarak verdiğini; sonradan davalı bilezikleri caldırmış olduğunu söyleyerek iade etmediğini; bu nedenle bileziklerin aynen iadesine, mümkün bulunmadığı takdirde bedelinin yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Taraflar arasındaki uyuşmazlık emanet ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davacının maliki bulunduğu dava konusu bileziklerdeki istemi mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Davacının dava konusu bilezikleri üzerindeki mülkiyet hakkı zamanaşımına uğramayacagından one sürulen zamanasımı def'ı yerinde değildir. Mahkemece davalının zamanaşımı itirazının reddi ile iddia ve savunma çerçevesinde toplanan delil durumuna göre işin esasının incelenmesi ve bir karara bağlanması gerekir. Yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
2 - Taraflar arasında sozleşme ilişkisi kabul edilmiş olsa dahi Borçlar Kanununda emanet olarak bırakılan şeyin geri alınması için ayrı bir zamanasımı suresi belirlenmediginden olayda davacının emanet veren olarak geri alma hakkı Borclar Yasasının 125 incı maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Mahkemece 10 adet bileziğin 1978 yılında davacı tarafından davalıya verildiği kabul edilmiştir. Dava 1.10.1987 yılında açılmıştır. Bu iki tarih arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmemiştir. Davanın zamanaşımı yönünden reddi bu bakımdan kabul şekli bakımından da usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan 1 ve 2. bentler gereğince davacı yararına BOZULMASINA 26.2.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.Kaynak:meşe içtihat