Cevap: Miras paylaşımı sorunu
Varisler arasında mal paylaşımının adil olarak yapılması esas olmakla birlikte, varisler kendi aralarında anlaşmak sureti ile bu haklarından vazgeçebilirler de. Murisin (yani ölenin) mallarının her birisi üzerinde, varislerinin her birinin veraset ilamında belirtilen oranda hakkı vardır.
Şöyle örnek verecek olursak: dedenizden 3 ev, 2 tarla, 1 bağ, 2 otomobil ve bankada da 100 bin Lira kalmış olsun..
her bir varis bu yazılı her bir kalem mal üzerinde veraset ilamında belirtildiği oranlarda pay sahibidir. Paylaşımda sıkıntı yaşanması ve tarafların anlaşamaması hallerinde dava açmak sureti ile mahkemeden paylaşım istenebilir.
Bu durumda ihtilafın başladığı kök mirasçının mal varlığına kadar gidilir. Ordan başlamak üzere bir soy ağacı şeklinde her bir mirasçı ile yine o mirasçıların mirasçıları belirlenir. Mirasçıların mevcut mallar üzerindeki hakları (oranları) belirlendikten sonra mevcut miras yasası hükümleri doğrultusunda paylaşım yapılır.
Bildiğim kadarı ile tarla ve bağ gibi zirai amaçlı arazilerde beli bir dönümün altında kağıt üzerinde paylaşım yapılabiliyor ama fiilen yapılamıyordu.
taraflar mahkeme kararı ve veraset ilamında belirtilen şekilde malları paylaşabilirler, mahsuplaşabilirler yada anlaşamazlarsa satış isteminde bulunabilirler.
Miras kalan malları varislerin rızası olmadan satamazlar. Tabi yasal olarak. Sizlerin bilgisi dışında yapılacak bir satışa itiraz edebilirsiniz.
Bahsettiğiniz malların (ev, arsa, tarla, bağ, bahçe, dükkan vs) kira getirisi yada ticari bir getirisi varsa ve bu getiriyi varislerden bir yada birkaçı kullanıyor ve diğer mirasçılara haklarını vermiyor ise ecrimisil davası açarak hak talebinde bulunabilirsiniz.
Ecri misil talebi için öncelikle gelir getirmesi mümkün eşya bulunmalıdır. Yani taşınmaz gelir getirmeyen bir yerse talep edemezssiniz.
Ecrimisil talep edebilmek için bir zarara uğramak gerekmez, çünkü ecrimisil haksız zilyedin kullanımı karşılığı ödenecek bedeldir. müdahale devam ettiği sürece ecrimisilin zamanaşımına uğraması sözkonusu olmaz. tabi kural olarak ecrimisil geriye doğru 5 yıl için talep edilir.Eğer müdahale ortadan kalkmışsa ve yinede sırf ecrimisil için dava açılacaksa işte o zaman BK.'nun haksız fiil hükümleriyle ilgili zamanaşımı geçerli olur. Ecrimisilde en az o yerin kira bedeli kadarına karar verilir.
Yargıtay'ın 1.HD'si 2004-1772 e sayılı kararında "Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelenirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.
a)Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar,
b)Kullanmadan doğan olumlu zarar,
c)Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir.
Yüce Yargıtay'ın ilgili tüm Daireleri ve Yüksek Hukuk Genel Kurulu kararlarında, özetlenen bu ilkeleri esas almışlardır." demektedir
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/863
K. 2001/1683
T. 20.2.2001
• ECRİMİSİL ( Alacağın Kira Esasına Göre Talep Edildiği - Hakimin Bu Taleple Bağlı Olduğu/Ürün Esasına Göre Alacağın Hesaplanamayacağı )
• KİRA ESASINA GÖRE ECRİMİSİL TALEP ETMEK ( Hakimin Bu Taleple Bağlı Olduğu - Ürün Esasına Göre Alacağın Hesaplanamayacağı )
• ECRİMİSİL ALACAĞININ HESAP EDİLMESİ ( Haksız İşgalin Başlangıcının Tahliye Kararının Alındığı Tarih Olduğu - Kira Esasına Göre Alacak Miktarının Hesaplanacağı )
• BİLİRKİŞİ RAPORLARI ( Mahalli Bilirkişi İle Teknik Bilirkişinin Bildirmiş Oldukları Kira Bedellerinin Birbiriyle Uyumlu Olmadığı - Teknik Bilirkişi Raporunun Hükme Esas Alınamayacak Derecede Yetersiz Olduğu )
1086/m.74
818/m.285
ÖZET : Ecrimisil davalarında alacak miktarı, kira esasına göre belirlenebileceği gibi şartları ve talep mevcut ise taşınmazdan alınan ürün gelirine göre de tesbit edilebilir. Davacı tarafından alacağın kira esasına göre belirlenmesinin talep edilmesi halinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesine göre Hakim bu talep ile bağlı olup, ürün esasına göre hesaplanan alacağa hükmedemez.
Mahkeme yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden inceleme yapılarak, önceki bilirkişilerin kira miktarı yönündeki çelişkili beyanları üzerinde de durulmak suretiyle, 1.10.1996 tarihinden başlamak üzere kira esasına göre hesaplanacak ecrimisile her tahakkuk dönemi sonundan itibaren yasal faiziyle birlikte hükmetmekten ibaret olmalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde toplam 9.000.000.000 lira ecrimisilin faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı vekili geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra bazı noksanın giderilmesi için dosya mahalline gönderilmişti. Bu kere yeniden gelmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava dilekçesinde 535 ve 536 nolu parseller için 1996/97, 1997/98 dönemleri ecrimisil alacağı olarak kira esasına göre 9.000.000.000 lira talep edilmiş, mahkemece ürün esası dikkate alınarak yapılan hesaplama ve istem göz önünde bulundurularak hüküm kurulmuştur.
Davalının 535 ve 536 nolu parsellerde kiracı iken, süresiz hale gelen kira sözleşmesinin Borçlar Kanununun 285. maddesine göre çekilen ihtarname ile 1.10.1996 tarihinde sona erdiği kesinleşmiş olan tahliye kararı ile tesbit edilmiştir. O halde ecrimisil hesabında haksız işgalin başlangıcı olarak bu tarihin esas alınması gerekir.
Ecrimisil davalarında alacak miktarı, kira esasına göre belirlenebileceği gibi şartları ve talep mevcut ise taşınmazdan alınan ürün gelirine göre de tesbit edilebilir. Davacı tarafından alacağın kira esasına göre belirlenmesinin talep edilmesi halinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74. maddesine göre Hakim bu talep ile bağlı olup, ürün esasına göre hesaplanan alacağa hükmedemez.
O halde talep bu şekilde olmadığı halde ürün esasına göre hesaplanan ecrimisile hükmedilmiş olması doğru değildir.
Bundan ayrı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 1996/97 ve 1997/98 dönemleri ecrimisil alacağı hesaplanmıştır. Davalının 1.10.1996 tarihinde haksız işgalci sayılacağı dikkate alındığında 1996/97 sezonunun başlangıcının bu tarihten önceki bir tarih olup olmadığı hususunda bilirkişi raporunda bir açıklık bulunmamaktadır. Rapor bu yönüyle denetime elverişli değildir.
Ayrıca dinlenen mahalli bilirkişi ile teknik bilirkişinin bildirmiş oldukları kira bedelleri de birbiri ile uyumlu değildir. Teknik bilirkişinin raporunda 1997/98 dönemi için bildirilen taşınmazların ürün geliri, getirebileceği kiradan daha düşük gösterilmiştir. Özel nedenleri bulunmadığı takdirde, taşınmazın getirebileceği kira geliri ürün gelirinden daha düşük olacağından, teknik bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacak şekilde yetersiz olduğu anlaşılmaktadır.
Kabul şekline göre de, ecrimisil davalarında hükmedilen alacak miktarına talep olması halinde her tahakkuk dönemi sonu itibariyle faiz yürütülmesi gerekirken, faizin başlangıcının dönem başı olarak gösterilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkeme yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden inceleme yapılarak, önceki bilirkişilerin kira miktarı yönündeki çelişkili beyanları üzerinde de durulmak suretiyle, 1.10.1996 tarihinden başlamak üzere kira esasına göre hesaplanacak ecrimisile her tahakkuk dönemi sonundan itibaren yasal faiziyle birlikte hükmetmekten ibaret olmalıdır.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 30.000.000- lira vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 20.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Miras paylaşımı sorunu
Merhaba, miras paylaşımı konusunda benim de bir sorum olacak(ayrı bir topik açmak istemedim):
Baba, anne ve 4 çocuk var. Baba vefat ettiği zaman miras sadece anneye mi kalır yoksa anne ve 4 çocuk arasında bölüştürülür mü?
Cevap: Miras paylaşımı sorunu
Ölen babaya ait mirasın dörtte biri anneye kalır; diğer dörtte üçü ise çocuklar arasında bölüştürülür.
Cevap: Miras paylaşımı sorunu
Ben 46 yaşında bi hanımım eşim vefat etti eşimden bağkur maaşı almaktayım.
Biz babamızın ilk eşinden 2 kardeştik birimiz vefat etti ben tek kaldım.2 Hanımından 2 oğlu 1 kızı var...Babam 30 sene hollandada kaldı ordan emekli oldu daha sona türkiyeye yerleşti burdanda emekli oldu 2 emeklisi var.hollanda emeklisini kullana bilmesi için türkiyede hiç bir mal varlığı olmaması gerekmiş o yüzden bütün mal varlığı üvey anne ve çocuklarrın üstüne yaptı..Burda 6 tane evi var tarlaları vardı başkasına satış yapıp kendi eşinin ve çocuklarının üstüne aldırdı şuan kendi üstüne hiç bişeyi yok.kendisi 75 yaşında Babam ölürse bir hak talep edebilirmiyim, yada şuan her hangi bi şey hukuki olarak yapmama gerek varmı, Maaşını bana verirlermi beni aydınlatırsanız çok memnun olurum.
kurban oluyum bana nolur cevap verin ben kahrımdan ölecem