Sorularım?

Yeri burası mı bilmiyorum ama parasızlıktan okuyamadım. Tek hayalim hakim olmaktı. Bende bunu değerlendirmek için bu siteyi uygun gördüm ve araştırıyorum öğrenmek istediklerimi.

1. Türkiye de kaç tane madde var? (Her kanunla birlikte.) Eğer ceza kanunu ve diğer kanunların toplamı bütün maddelerse, bütün kanunların içerisinde kaç tane madde varsa yazar mısınız?

2. Mesela ceza kanununda 1 ila 2 sene aralığında hüküm yazıyor. Hakim bunu 5 sene yapabilir mi? Öyle bir şey söz konusu mu?

3. Bir duruşmada, sanığın suçu sabit görülmüştür. Maddeler de yazan ceza 4 yıl ila 10 yıl arası. 8 yıl kesinleşmiş olarak verdi. Sanığın yüzüne okuduğu zaman, sanığın vereceği sert bir tepki hakimin cezayı arttırması söz konusu mudur? Yani 15 20 yıl gibi. ( Örnek verdim yılı. )

4. Mahkeme de suç nasıl sabitlenir?

5. Denetimli serbestlik nedir?

6. Ağırlaştırılmış ceza nasıl olur? ( Bunda kafam çok karışıyor. Yardımcı olursanız sevinirim. )

7. Bir suçtan yakalandığınız vakit, karakol ifadesinden sonra ilk önce mahkemeye mi çıkılır, yoksa savcı karşısına mı?


Eğer gerek duyarsam bu konu altında güncellemeye devam edeceğim. Verdiğim sayı üzerinden cevaplarsanız minnettar kalırım. Kafamın karışmaması için. ( Örn; 1. (Cevap) )

Bunlar gerçekten çok karşıma çıkıyor. Hele ki, durduğum semtde ki insanların sürekli suçları mevcut. Onları uyarmak için de lazım olabiliyor.

Teşekkürlerimi sunuyorum, iyi ki varsınız. İyi forumlar diliyorum.

Nolur ama, hiç mi cevap yok? :(

1-Türkiye'de şu an on bine yakın kanun 30 bine yakın diğer mevzuat (tüzük yönetmelik vs) var. Bir kaç maddelik kanunlar olduğu gibi binden fazla maddesi olan kanunlar da var. O yüzden Bugün itibari ile mevzuat maddesi sayısını bilmek kolay olmadığı gibi önemli de değildir. Zira bu maddeler sürekli değişmekte artmaktadır. Önemli olan kanunların ve maddelerinin sayısı değil içeriğidir.
2-Hakim kanun maddesi ile bağlıdır yasanın öngördüğü cezanın üstünde bir ceza veremez.
3-Hakim sanığa mahkeme sonunda verdiği cezayı kesin olarak veremez sanığın karara karşı yargıtayda temyiz itirazında bulunma hakkı vardır. Kesin olarak verilebilecek kararlar da vardır ama onlar daha ziyade belli bir miktarın altında kalan hafif para cezalarıdır. Hakim kararını açıkladıktan sonra bu kararı hiç bir surette değiştiremez sanığın hakime sert tepki göstermesi hakaret etmesi hatta saldırıya geçmesi ayrıca suç olarak değerlendirilir ayrı bir kamu davası açılıp gereken ceza tertip edilir.
4-Ceza mahkemelerinde suç önce savcılığa intikal eder soruşturma yapılır ve kamu davası açılır. Suça karışan, suçtan zarar gören kişiler varsa tanıklar soruşturma evresinde elde edilen delillerle muhakeme edilir ve suçun faili tespit edilip verilecek ceza tertip edilir.
5-Denetimli serbestlik sanığın bir kurumda denetimi veya rehabilitesi sağlanması koşulu ile serbest kalmasıdır.
6-Bazı suçların işleniş şekline göre ağırlaştırılması söz konusu olabilir. Örneğin zehirleyerek öldürme adam öldürme suçunda ağırlaştırıcı sebeptir. Yine hırsızlığın gece vakti işlenmesi ağırlaştırıcı sebeptir.
7-Ceza muhakemesinin birinci evresi soruşturma evresidir bu evre savcılıkça yürütülür dolayısıyla suç önce emniyet makamlarınca savcılığa bildirilir savcılıkça ön görüldüğü şekilde yürütülür.

Alıntı:

---

Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı

.
3- .......... Kesin olarak verilebilecek kararlar da vardır ama onlar daha ziyade belli bir miktarın altında kalan hafif para cezalarıdır.

---

Sevgili Engin Oguz Anayasa Mahkemesi belli bir miktarın altında kalan hafif para cezalarının temyiz edilemeyeceği yönündeki yargıtay hükmünü bozdu.

Teşekkürlerimi sunuyorum, iyi ki varsınız. İyi forumlar diliyorum.[/QUOTE]

1-) Hukuk Bir okyanus gibidir kanunlara Engin Oguzunda belirttiği üzere hergün yeni Maddeler Eklenir.Yasaları TBMM halkın iradesinden aldığı güç ile çıkarır.Ancak yasaların madde sayısından çok daha önemli bir konu var oda yorumlanmasıdır.Örnek olarak Haksız Tahrik denilen bir kurum vardır ancak bu olgunun tam olarak neleri kapsadığı kanunda açıkça belirtilmemiştir ve sadece bu madde üzerine bir kaç cilt kitap okuyarak maddenin uygulanış şeklini kavrıyabilirsiniz.
2-) Ceza Yargılamasında kanunilik ilkesi esastır.CESARE MARQUIS BECCARIA (1738 – 1794): 1764’TE (25 YAŞINDAYKEN) YAYINLADIĞI “SUÇLAR VE CEZALAR” İSİMLİ ESERİYLE CEZA HUKUKUNUN İLKELERİNİ ORTAYA KOYMUŞTUR. ÖÇ
ALMAYA DAYANAN CEZAYI REDDETMEKTEDİR. CEZANIN MEŞRU OLMASI İÇİN YARARLI VE GEREKLİ OLMASI GEREKİR. CEZANIN HEM ÖNLEYİCİ HEM DE ÖDETİCİ İŞLEVİ OLMALIDIR. CEZALAR KEYFİ DEĞİL, KANUNİ OLMALIDIR. VERİLEN CEZANIN SUÇLA ORANTILI OLMASI GEREKİR. CEZA, İNSANİ OLMALIDIR. ÖLÜM CEZASI (İDAM) DOĞRU DEĞİLDİR. BECCARIA GİBİ J. BENTHAM DA CEZANIN YARARLI OLMASINI SAVUNMUŞTUR
3-) Bu sorunuza cevabım suçlu yoktur yanlış eğitilen insan vardır.Bugün gidip sorsanız Tekerrür suçluları hariç bütün suçlular yaptıklarından pişmandır.Sonucunu önceden bilselerdi yapmıyacaklarını söyliyeceklerdir.Dolayısı ile biz onlara kader mahkumu diyoruz.Ayrıca insan psiko sosyal bir canlı olması sebebi ile hayatının her aşamasında ceza yargılaması ile muhattap olabilir.Kişiden kişiye eşiği değişmekle birlikte her insanın türlü uyaranlara direncinin bir sınırı vardır.
4-) Suç sabitlenmez sübuta erer.Yani ortaya çıkar.Eldeki deliller suçun gerçekten işlendiğine hiçbir şüpheye yer vermeksizin hakimi ikna etmeye yeterli ise suç sübuta ermiştir.Yalanın üzerine inşa ediceğiniz her savunma çökmeye mahkumdur bu yüzdende bugün avukatların çoğu şüpheden sanık yararlanmıyor diye serzenişte bulunurlar.Doğruları anlatınca daha az ceza almak ve beraat olasıdır çünkü bir suç sübuta erdikten sonra birde hukuki nitelemesi yapılacaktır.Ancak herzaman için ifade verilirken gerek savcılıkta gerek mahkemede (insan hakları savunucusu idealist) bir avukatın yardımını almak farzdır.

5-) Denetimli serbestlik verilen cezanın belirli bir bölümü çekildikten sonra mahkumlardan iyi halli olanların cezaları tamamlanmadan belirli şartlar dahilinde salıverilmeleridir.Ancak ülkemizde her şeyin olduğu gibi bununda cılkı çıkmıştır.Herkese otomatik uygulanır hale gelmiştir.
6-) Çok uzun bir konudur.Ceza yargılaması kanunlardan ibaret değildir.Hakkaniyet gözü ile Hakim olayı ve yapan kişinin amacını dğerlendirir bazen en ağırlaştırıcı sebepler içinde bir suç işleyenin haklı olduğu yada haksız bir tahrik -bu anlattığım her konu ayrı ayrı kitap okumayı gerektirir- karşısında şiddetli bir elemin altında suçu işlediğinden dolayı daha az ceza alması bazende hafifletici nedenlere rağmen daha önceden 10 kez aynı suçu işleyen kişnin daha ağır ceza alması söz konusudur.
7-) Suçunuz Cmk kapsamında tutuklanmayı gerektirir şartları taşıyorsa evet savcıya ve sulhceza hakimine çıkarsınız ancak size tavsiyem şudur avukatınız olmadan asla birşey imzalayın ve söylemeyin.Çünkü ülkemizde hukuk okuyarak halkımızın cahilliğini fırsat bilip haklarını ve hukuklarını gasp edenler Avrupayı ileri götüren düşünürlerin aksine İnsan haklarına aykırı davranışlar oldukça yaygındır.Avukatların bir çoğu bu durumdan haklı olarak yakınmaktadır.Ayrıca istanbul barosunun bir anketine göre yargıda yolsuzluk had safhadadır ancak bu anketi yapanları cezalandıramayanlar bunu yazanlarıda cezalandırmaktadırlar.

Sevgili Engin Oguzun cevabıma yorumlarını ilgi ile bekliyorum

Anayasa mahkemesi yargıtay kararını inceleyip bozabiliyormu bilmiyorum ilk kez duyuyorum.
Ben 41 yaşında 12 yıllık avukatım kariyeriniz olmasa da yaşınız benden büyük heralde bana "sevgili" diye hitap ettiniz :)
Hukuk öğrencisi olarak yorumlarınızı başarılı buldum. Allah muvaffak etsin.

Sevgili dememin sebebi duyduğum sevgiden kaynaklanmaktadır.Anayasa Mahkemesinin kararını Ceza Muhakemesi Usulü ile ilgili bir kitaptan hatırlıyorum.

Ayrıca sevgili Engin Oguz Beyfendi size bir soru yöneltmek istiyorum müsadeniz ile şu anda yürürlükte olan Ceza Muhakemesi Mevzuatına baktığınız zaman Çağdaş Hukuk Kuramlarından hangisinin daha ağırlıkta olduğunu söyliyebilirsiniz.

Çağdaş Tabii Hukuk Çağdaş Pozi............

Temyiz konusunda sınırlamaya tabii olması sanırım yeni uygulama ile sadece bölge adliye mahkemelerine temyi hakkı sınırlaması olucak.Tabii deneyimli olan sizsiniz ben kendimi aşmaya çalışıyorum haddimi değil.

ülkemizin etik normları,bir başka ülkenin normlarıyla uyuşmuyorsa işte bütün bunun nedeni bakış açısı farklılıgıdır. bu durumu size daha güzel özetleyebilmek adına aşağıda kücük bir hikaye paylaşacagım,umarım aydınlatıcı olabilirim.

zamanla kücük bir yaşarmış,görme yetisini kaybetmiş kör bir kız annesi kızını sürekli selvi boylum,ela gözlüm diye sevip okşarmış. zaman ilerlemiş ve cocuk okula gitmek istemiş,fakat kurallar gereği görme engellilerin devlet okullarında okuması imkansız oldugundan cocugu okula almamışlar. uzun süren çabalar sonucunda annesi okul müdürünü ikna etmiş ve çocuk kısa bir süreliğine okul ortamını yaşabilmesi için okula kaydedilmiş. gün geçtikçe cocuk daha bir moralsiz,daha da şevki kırık bir biçimde eve geliyormuş. annesi ne zaman durumu sorsa anne bana yalan söyleme diyormuş kızcağız. dersin birisinde öğretmen sormuş cocuklara,anneniz,babanız sizlere nasıl hitab eder,sizleri nasıl sever,okşar ? herkes sırayla kalkıp söz alırken,kücük kıza sıra gelince annem beni selvi boylum ela gözlüm diye seviyor öğretmenim demiş. sözünü daha bitiremeden sınıfı bir alaydır almış götürmüş, '' senin neren güzel ? sen mi selvi boylusun? ela gözlere bak hahah '' sesler yükselmeye devam edemeyince kızcağız sınıfı terkedip gitmiş eve. olanları annesine anlatınca annesi dayanamayıp solugu hastanede almış. doktor kızın göz nakli ile görme yetisini kazanabileceğini söylemiş,ve 1 hafta içerisinde cocuk ameliyat olmuş ve gözlerini açmış,herşeyi görüyor. etrafındakiler ona gülümsüyor ve tebrik ediyor. ilk iş bir ayna istemiş cocuk,kendisini merak ediyormuş. gerçekten selvi boylu,ela gözlü mü,yoksa arkadaşlarının dediğği kadar çirkin mi ? bir bakmış ki gerçekten güzel mi güzel,alımlı mı alımlı bir kız. hemen sormuş doktorlara; kim verdi bana gözlerini, kim benim için görmekten vazgeçti, hangi cömert insan yaptı bu fedakarlığı diyince,doktorun verdiği cevap cocuğu şok eder: annen yavrucuğum, sana gözlerini bahşeden annendi, ona borçlusun tüm bunları.

işte görüldüğü üzere arkadaşları tarafından çirkin olarak görülen ve aşağılanan bu kücük kız,annesinin gözüyle,bakış açısıyla dünyalar güzeli bir kızmış. bu da bize tekrar tekrar şunu hatırlatıyor; bakmak var,görmek var. ve yine bilinir ki zevklerin ve renklerin tartışılamaz dogmatikliği rölativizmden gelir. işte bu yüzden mantıklıdır.Şu şekilde bir rölatavizm yazısı okumuştum gerçekten insan objektif olabilirmi?Bence imkansız o zaman mutlak adalet Tanrıya has ama en çokta insanların ihtiyacı olan birşey.Siyaset tüm bilimlerin üzerinde İnsanların ortak kanısı seçimi herşeyin üzerinde.Gerçek ve yürürlükteki mevzuatı o yapıyor.Siyaset konuşmayı sevmediğimden konuyu genişletici bir soru sormayacağım.Sorum şu olucak büyük çoğunluğun eğitim seviyesinin düşük olduğu bir toplumda adalet mümkünmü?İşte ben bu yüzden common law a daha çok inanıyorum.