Sevqilinizi cok seviyorsunuz,o da sizi cok seviyor fakat bi esekliK etti ve sizi aldatti.. Sonra cok pisman oldu Af diledi..
Affeder misiniz?
Printable View
Sevqilinizi cok seviyorsunuz,o da sizi cok seviyor fakat bi esekliK etti ve sizi aldatti.. Sonra cok pisman oldu Af diledi..
Affeder misiniz?
1 kere aldatan hep aldatır. Ama marifetliyse bir daha aynı hataya düşmez ve karda yürüyüp izini belli etmez . :)
Bir kere affetmek ona "hadi beni yine aldat demektir." Karda yürümese bile, elbet bir yerde bir iz bırakacaktır. O kadar akıllı olsaydı, sevdiğini aptal yerine koymazdı. :p
Önce kendimi sorgularım beni aldatmasında benim bir payım varmı diye.Ben nerde hata yaptım benim eksikliğim nedir.Hangi ihtiyacını krşılayamadım.Eğer değerlendirmem benimde bu işte hatamın olduğu gösterirse affederim.Yoksa affetmem.
Sevgili hemşerin önerdiğin bu yolla bence sen madura biraz düşün ve eşini/sevgilini sen zeytin yağı gibi üste çıkar diyorsun. Olacak iş mi bu[?]
Bu tip soruların, siyah-beyaz, evet-hayır gibi yanıtları yoktur. Yanıt, bizzat yaşayarak verilir.
Bir gün Napolyon düşman askerlerinden kaçarken, bir bakkal dükkânına
girmiş. Bakkala hemen kendisini saklamasını emretmiş. Bakkal da Napolyonu müsait bir yere saklayıp, biraz sonra gelen düşmanları da "Az evvel biri koşarak şu tarafa kaçtı." diye savuşturmuş. Nihayet biraz sonra Napolyon'un muhafızları yetişmişler. Bakkal ömründe bir daha karşılaşamayacağı Napolyon'a sormuş:
"Efendim, af buyurun ama merak ettim, ölümle bu denli burun buruna gelmek nasıl bir duygu?"
Napolyon birden öfkelenmiş. "Sen kim oluyorsun da benimle böyle
dalga geçercesine konuşabiliyorsun?" diye bağırmış.
Hemen askerlerine, adamcağızı kurşuna dizmelerini emretmiş.
Askerler bakkalın gözünü bağlayıp karşısına dizilmişler.
Mermiler namlulara sürülmüş, artık "ateş" emri
verilecek... Adamcağız içinden "Ah, ne yaptın sen? Şimdi ölüp gideceksin" diye düşünürken,arkadan bir çift el uzanmış, gözündeki bağı açmış.Karşısında Napolyon varmış. Tek cümleyle
cevaplamış Napolyon: "İşte böyle bir duygu!"
"Yaşayarak öğrenmek, bedeli en yüksek öğrenme biçimidir"
Hiç kimsenin böyle bir deneyimi yaşayarak edinmemesi dileğiyle...
Sevginin ölçütü nedir.
Sevgi karşılıklı mıdır.
Karşındaki insanın seni sevip sevmemesi sevgiyi değiştirir mi, yada azaltır mı?
Sevmekten hiçbir zaman pişman olmadım
Çünkü sana sahip olmayı hiç düşünmedim
İnsanı pişmanlık duygusuna sürükleyen
Hep o sahiplenme duygusudur
Ben seni çıkarsız
Senin beni sevip sevmediğini hiç düşünmeden
Herşey ALLAH'a aittir diyerek
Sevmeyi servet bilerek
sevdim sevdim sevdim
Unutmayın AŞkın Gözü Kördür
Uzun zaman önce, dünya yaratılmadan, insanlar dünyaya ayak basmadan önce, iyi huylar ve kötü huylar ne yapacaklarını bilemez vaziyette dolanıyorlarmış.
Bir gün, toplanmışlar ve her zamankinden daha sıkkın oturuyorlarken, Saflık, ortaya bir fikir atmış: "Neden saklambaç oynamıyoruz?" Ve hepsi bu fikri beğenmiş.Çılgınlık, bağırmış: "Ben ebe olmak ve saymak istiyorum, ben ebe olmak istiyorum!" ve başka hiç kimse Çılgınlık'ı arayacak kadar, çıldırmadığı için, Çılgınlık bir ağaca yaslanmış ve saymaya başlamış, 1, 2, 3 ....Ve Çılgınlık saydıkça, iyi huylarla kötü huylar saklanacak yer aramışlar.
Şefkat, Ay'ın boynuzuna asılmış; İhanet, çöp yığınının içine girmiş; Sevgi, bulutlarin arasına kıvrılmış; Yalan, bir taşın altına saklanacağını söylemiş ama yalan söylemiş çünkü gölün dibine saklanmış; Tutku, dünyanın merkezine gitmis; Para Hırsı, bir çuvalın içine girerken çuvalı yırtmış.
BVe Çılgınlık saymaya devam etmiş, 79, 80, 81, 82....Aşk'ın dışında, bütün iyi huylar ve kotu huylar o ana kadar zaten saklanmış, Aşk, kararsız olduğu gibi, nereye saklanacagını da bilmiyormuş.. Bu bizi şasırtmamalı çünkü hepimiz Aşk'ı saklamanın ne kadar zor olduğunu biliriz. Ve Çılgınlık 95, 96, 97... ya gelmiş ve 100'e vardığı anda, Aşk, sıçrayıp güllerin arasına girmiş ve saklanmış.
Ve Çılgınlık bağırmış "Sağım solum sobedir, geliyorum!", ve arkasını döndüğünde, ilk önce Tembellik'i görmüş, O ayaktaymış çünkü saklanacak kadar enerjisi yokmuş. sonra Şefkat'i ayın boynuzunda görmüş, ve İhanet'i çöplerin arasında, Sevgi'yi bulutların arasında, Yalan'ı gölün dibinde, ve Tutku'yu dünyanın merkezinde, hepsini birer birer bulmuş, sadece biri hariç.
Ve Çılgınlık umutsuzluğa kapılmış, en son saklı kişiyi bulamamış, derken Haset, bulunamadığı için haset duyarak, Çılgınlık'ın kulağına fısıldamış: "Aşk'ı bulamıyorsun, O güllerin arasında saklanıyor." Ve Çılgınlık, çatal şeklinde tahta bir sopa almış, ve güllerin arasına çılgınca saplamış, saplamış, saplamış, ta ki yürek burkan bir haykırma onu durdurana kadar.
Ve haykırıştan sonra, Aşk, elleriyle yüzünü kapayarak ortaya çıkmış ve parmaklarının arasından iki sicim gibi kan akıyormuş, gözlerinden. Çılgınlık, Aşk'ı bulmak için heyecandan Aşk'ın gözlerini çatal sopa ile kör etmiş.
"Ne yaptım ben? Ne yaptım ben? Diye bağırmış. "Seni kör ettim. Nasıl onarabilirim?" Ve Aşk, cevap vermiş, "Gözlerimi geri veremezsin. Ama benim için bir şey yapmak istersen, benim kılavuzum olabilirsin." Ve o günden beri, "Aşkın gözü kördür ve her zaman Çılgınlık yanındadır..."
İyi benim gibi düşünen iki kişi daha varmış...
Ben onların kim olduğunu tahmin ediyorum .
Zaman zaman düşünürüm boşanma davalarını bir biriyle oyun oynar gibi günübirlik aşk yaşayanları ( Aşkın da en adi tanımı bu olsa gerek aşk yaşıyorlar aslında ne yaşadıklarını herkes bilir .. ama gariptir hala kullanılıyor ) ve aslında görürümkü gerçekte aralarında ne aşk ne sevgi ne saygı vardır. Garip bir birlikteliğin artık dayanılmazlığa gelmesidir. Düşünürüm deli gibi aşık olup evlendiğim birinden ayrılırmıyım diye ( bekara karı boşamak hiçte kolay değilmiş... ) ve aklıma tek olay gelir ALDATMAK Aldatmanın dönüşü yoktur. Bir anlık zevk bir tutku uğruna aşkınızın devgiyle sarmalandığı anladığınız birisini o an yok saymanız demektir ki bunun dönüşü olmaz olamaz...
Sayın Av.Ömer Faruk Daş' a tüm zorlamama rağmen katılamadım . Bende olan bir hatadan dolayı beni aldatacak kişi baştan bendeki hatayı benle konuşmalıdır. Eğer ben hatalıysam o an kabul ederim ve düzeltmeye çalışırım ' Aldattım çünkü sende şöyle bir hata var' demek hatayı daha büyük bir hatayla örtüştürmek demektir. Kaldı ki bu mantık düz mantık olarak bakıldığında suç ve cezayıda ortadan kaldırır. Hatam varsa dayak yemem normal çok hata yaptım beni öldürmesi normale kadar gider bu mantık... Eğer tabii benim kusurum dışarda başka kadınlarla fink atmak nerede akşam orada sabah eğlenmekse ya ar damarı olmayan bir ilişkidir bir iki üç hiç farketmez devam eder gideriz yada orada zaten biter...
Aslında aldatma tek taraflı bir eğlemdir ve sanıldığı gibi karşı tarafı değil kendini aldatmaktan öteye geçmeyen bir eylem.. Karda yürüyüp izini belli etse ne olur etmese ne olur ? Aslında iz kendi içerisindedir. Kaldıki kişilerin aldatması için birbirlerini inanınki evli olmalarıda gerekmez birbirlerine karşı yükümlülüğünü yerine tam getirmeyen 'seni ilgilendirmez' 'karışma' demeye başlayan tarafta aldatmanın yanı başındaki kapının eşiğindedir.
Çok duygusal olarakta olaya baksak ki ben öyle birisi olduğum yönünde hep acımasızca eleştirilirim.. Aldatma olgusu araya girince akl bir şekilde kalbi bastırır acıtır ama bastırır gözünde yaşarır ruhunda kararır ama bitmiştir... Aldatma hırsızlık gibidir bir lirada bir bin lirada birdir. Hüzünün uzun sürmesinin nedeni ise çok yakın gibi görülsede dünyanın en uzak iki mesafesi beyin ile kalp arasıdır. O yüzden hata çok yapılır...
Sevgli alisinkay kardeşimin dediği sevgi ise apayrıdır. Sevgi ile aldatma eş konumda gündeme gelmez. SEvginin ölçütü yoktur. türleri vardır ama konumuz o değildir ama normalde sevgi şartsız bir sevgidir. Karşındakinin seni sevip sevmemesi sevgiyi etkilemez ama aşkı etkiler sevgi tek başına yaşanabilir ama aşk daima iki kişiliktir. Karşı tarafın bu aşktan haberi yoksa ona aşk değil karasevda denir. ( bir psikolog sosyolog gibi sallıyorum ama karışmayın bana başladım bir kere ) Karasevdalı kişi kendisini aşık olarak tanımlasada aşkın ruhuna terstir bu durum ononki tek taraflı anormal bir sevgidir. En garibi ve olamayacak durum ise bir arkadaş bir aşık olma olayıdır ki o çok ilginç bir durumdur. tersinin doğru olmasına karşın arkadaşlıktan aşka dönüş öbürü biraz anomalidir.
Zaten sorudada aldatma ' bir eşeklik ' olarak betimlenmiş bu açıdanda bakarsak bir eşeğe aşık olmak onu çok sevmek normal değildir buda hastalıktır. Unutulmamalıdır ki eşek yükünü tuttukça yol alır... Dolayısı ile burada aldatılan aldatanın yükünü tutarak yol almasını sağlamak durumundadır. Eşekle eşek olmak akıllı bir iş değildir.
Ha işin birde Gönül ferman Dinlemiyor' kısmı vardır ki aldatma husule geldiğinde asıl doğru olan karşı tarafın gönlünde başka fermanların olduğu olgusudur.
YOKKK sarhoşluk bir anlık etkilenmeden yada şarkıdaki gibi istemedne aldatma olmuşsa bir daha olmayacağının garantidi zaten olmadığı içinde bellidir ki bu durumda da yüreğine taş basmak pahasına ayrılmak en iyisidir...
Aşkın gözü gerçekten kördür insana yapacağı akıllı işleri unutturur yapmaması gerekn herşeyi yaptırır bunuda kılavuzu çılgınlık sebep olur ama unutulmamalıdır ki kılavuzu karga olanın burnuda bazı yerlerden çıkmaz onun için burnumu oradan çıkarmam aşkımada devam ederim diyenlere lafımız yok ama temel esas aşkın iki kişilik olduğu ve kılavuz olan çılgınlığında bu iki kişi arasında yaşanmasıdır. Bana aşıksın başkasıyla yatarak çılgınlık yapıyorsan ortada bir garip aaşk üçgeni vardır denebilirki bu durumda okeyde olduğu gibi bir dördüncü bulup aşka o dördüncüyle devam etmek evladır...
Sayın Av.Esin Kılıç Erdoğan ın dediği ise mutlaka yukarıda bir yerde yanıtını bulacaktır. Umarım ve ümit ederim ki yaşayacağınız aşk gerçek aşk olsun ve aldatmasız mutlu olsun ama bir arkadaş tavsiyesi abi kardeş te sayabilirsiniz eğer aldatma varsa yol yakınken dönmek en akıllı olan olay ama unutmayın genelde akıllı olan olaylar icrası zor olaylardır burada da ciddi yürek acısı beyin savaşı vardır. Aynı zararlı olan her şeyin lezzetli olması gibi..
Aldatılmadan mutlu günler dileğiyle..
Bence de durumdan duruma değişir....
Yalnız bu arada minik bi tespitte bulundum sanki...sanki kadınlar eskisi gibi değil bu "aldatmayı mazur görmek" olayında...ya da bana mı öyle geliyor nedir...birisi "marifetliyse takılır, çaktırmaz" diğeri "yok olmaz" öbürüyse olayın durumdan duruma değişeceğini söylüyor...ama en azından "beyimdir yapar" tribi yok o iyi...
Hoş, hukuki.net'teki "kadın" örnekleme grubu bu tespit için realistik değil gibi ama yine de "belirli bir sosyoekonomik seviyedeki Türk kadınlarının olaya bakışı" hakkında bir fikir vermesi açısından işe yarar.
Neyse.