Mala Bağlamak

Yazık ki kıymet, birilerimiz için birilerinin yontmasından geçmek zorunda. Eğer yontulmazsa değerinin bir değeri yok. Toprağın altında milyonlarca senedir ustasını bekleyen elmas mesela. Ama konu bu değil, şu:

Sen allame i cihan ol, farkında olmayanların dünyasında olsan olsan maskara olursun. Maskara ül azamsın mesela, farkındaysa eblehler azamlığının, padişahları olmaman için bir neden yok.

Pek bir iyisin, artıların artık zaviyesinde püskürüyor her yerinden. Mal mübaşirlerinin gözüne girmemişsen malın gözü olsan ne yazar. Tatmine elverişli vasıfların tezgahta doğru yerde uygun fiyata, dilbazın mahir dilinden sergileniyorsa, hormonlu olman, hatta çürüğe sarman önemli değildir, müşterin vasf edicinin sihrinde cazibene vurulur, saman tadın tadın alınınca tat kaçırsa da iş işten geçmiştir, geçmiş olsun tadıcına.

Bu yazıyı mala bağlayalım şimdi:

Ne kadar geçmişse için, o kadar iç geçirirsin...

Kişiye ayarı lazım,
bir ayarsızlığa ayar olmaması için...

Bir mala mal muamelesi yapmadığında; o seni malı bilir.

Bir ere * mal muamelesi yaptığında ise onu kaçırdığını bilmen gerekir.

(*) Er erdir, erkeği dişisi olmaz.



**

Devam edelim... Körler sağırlar birbirimizi ağırlayalım... 'A aaa, ne kötü düşünüyorsun? Senin kalbin bozuk, çok ayıp... ' diyelim ve hatta demeyeni dilimizin ucunda lanetlenmiş ilan ederken beynimizin derininde olayımızı fark etmeyeni saf...

Ahlakın ardına sığınıp, sürterken ahlakın ardına libidomuzun göbeğini kaşımayı da ihmal etmeyelim.

Bu bir misal ve düzeneğini bu temele kuranların hepsi (istisna yok) bir yerlerde birilerinden bir darbe yemiştir. Az ya da çok. Malına rağbet gösterenin kafana dair fikri önyargı kıvamında kafa bazlıdır. Ebat ilgisini çeker de Memati sever tarzı.

Senin kendine biçtiğin payeden ne eksik ne de fazladır o değer halbuki.

Bunlara lüzum yok, dobra dobra olmak havaya uymasa da sağlığına uyar.

Bak bir aklı patiska, eti Hind kumaşı

Her yediğin darbede yeni bir kucağa atarken kendini, derdine derman olacağın derdine dert kattığını yaşaya yaşaya folloş olmuş taraflarınla idrak etmene rağmen yattığın endam yatağına diken olur bir zaman sonra.

Ahlakı alakalı alakasız her yerde öne çıkaranların beyinlerini harcadıkları mesai kök hücreleri yiyip bitirmede, okumadın mı Televole altyazılarında...

Program belli. İstediğin kadar ayar ver. Ayar tutmayacaktır.

**

Haber:

Tüm dünyada merakla izlenen "Umutsuz Ev Kadınları / Desperate Housewives" dizisinin 36 yaşındaki oyuncusu Eva Longoria, giydiği iddialı kıyafet yüzünden zor anlar yaşadı. Önceki gün David Letterman'ın şovuna konuk olan oyucu ceketinini azizliğine uğradı. Tecrübeli sunucu Letterman'ın ikaz etmesi üzerine Longoria, utanarak da olsa ceketini kapatabildi. Programda yeni çıkardığı yemek kitabının tanıtımını yapan ünözel hayatı hakkında da konuşan ünlü oyuncu, yalnız olmanın kendisine mutluluk verdiğini ifade ederken, zaman zaman erkeklerin ilgisinden bunaldığını itiraf etti.

Haber Fotoları

http://magazin.haberturk.com/dunyada...-frikik-galeri

Sermayesi malı mülkü olan birinin, yoksa artısına koyduğu envantere girmez bir şeyleri; civarı da kaynıyorsa 'mal' simsarlarıyla, üzüm üzüme baka baka misali bir zaman sonra mal yatacak mal kalkacaktır haliyle.

Maliki olduğunu piyasaya arz ederken her parti sunumda maliyet hesabını yapan, verilen ve alınanın asla aynı cins ve değerde olmamasından kaynaklanan değer sorununu ve yıpranma amortisman hesaplaşmalarını yıl sonu denkleştirme fasıllarında çözümlemeye çalışırken, bir zaman zaman sonra model ve işlev zayıflığının oluşturduğu hafakanlar ve güç yetirememezlikler, onu incinme ve sarsmada taşıyamayacağı noktalara sürükleyecektir.

Sonra bir tatminsizlik, bir laçkalık, bir rehavet.. Bir giydirme halleri... Bildiğin koyverme sendromu...

Ne mallık ama?

Önerim her zaman şudur:

Kasmadan yaşamak lazım ki kasılarak süzülmeyelim...
Mevcudu yok saymadan, yoka da varlık yüklemeden...

Mal değilken mal muamelesi istiyorsan;
mal muamelesi görmüyorken mallık yapıyorsan
pişmiş aşına su kattığının resmidir.

Tadından olursun...

Kapının iki mandalı var ve ikisi de bozuksa girene çıkana hesap yetişmez.

Zorlanırsa imkanlar imkansızlığa, olup olacağı budur.

'Mal benim malım, kim ne karışır' ise format, derdin germez, girilecek delik derdindekileri.

Madem oluyor bu, malını yatırımlara tahvil etmemiş ve sermayeyi çeşitlememişsen önünde yaşayacaklarının ceremesini ona buna çıkarmaya çalışmak yerine, kendine bir ince ayar çekmek isabettir.

Kuru mal, çeşnili mal...

Mal maldır.

İnsanın karşılaşmayı en son isteyeceği şey mevzusunun mala bağlanmasıdır ve en sık yaptığı da bundan başka bir şey değildir.

Sadakat ister ve der ki: ’Bu hakkım. Sadık olmalısın, olduğum gibi.’ Olunmadığında kimi terk eder, kimi de öldürür. Temel mantıkta öldürenle terk eden aynı kilimin ilmekleridir.

Köle histeryası, efendilik kabarması. Kızı bir kere kucakladı ya, ya da oğlanı, malıdır sonuçta. Yat, yatacak; kalk, kalkacak.

’Hayır, mal görme değil, bilakis karşılıklı mukaveledir’e sarılan sadakat hummacıları esasta boşluğu kucaklar ve sıvazlarlar. Bal gibi mallıktır. Mal alma, malı edinme, mallıktan ihraç istemli melekut savcılığına müracaat prosedürü...

Mal olmasa kaş çatılır mı? Kin oluşur mu? Silaha sarılır mı?

Hoşnut olanlara ’mal değilsin’ muamelesi yapmak da bir tarz mallıktır bu arada.

Gönüllü kişi, gönüller ve gönlünceliği önemser. ’Al-ver dengesi’ sağlam olan, keyfine bakar; dengesi bozuk ise, keyflere meze olur. Her ısırıkta cıvıma figüranları başrolü kalkındırmada varlıklarıyla olmazsa olmaz olanlardır.

Yaşamının kahramanı olmayanların yaşamları başkaların yaşamlarına esaret kokteylidir.

Ruhlar kalite kalite...

Bazı ruhlar emek çektiklerinin üzerine işemeyi hak bilir; bazıları da ter akıttıklarını mülk edinirler...

Mülkiyet var oldukça insan doğal olmayan nedenlerden ölmeye devam edecektir.